Peintres (Ressamlar)

Osidi

Onursal Üye
14 Eyl 2009
1,463
17,532
Ankara
dttn9lbrjojc76s5g.jpg




Kütüphanemde basılı olarak da var, çok güzel bir kitaptır.​
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,361
Sn. @Osidi 'nin resim sanatına ilişkin bu gece paylaştığı kitapların her biri yine yorum yapmaya kışkırtan eserler. Nerede rastlarsam rastlayayım Da Vinci kitabına ilgisiz kalamamışımdır. House of Da Vinci kitabı cazip resimleriyle , Chiaroscuro ciltleri ise Da Vinci'nin özel hayatına ağırlık vermesiyle , bahsettiğim '' ilgi çekme '' unsuruna iyi birer örnek olmuşlar. Ancak ben, Sn. @Osidi 'nin paylaştığı diğer kitaba yani , '' Masters of Deception '' isimli kitaba değinmek istiyorum.

Göz yanılması konusu ilk kez , lise eğitimimde '' Sanat Tarihi '' dersinde karşıma çıkmıştı. Kitapta rastladığım , her biri resim sanatı tarihinin büyük sanatçıları ; Arcimboldo , Dali , Escher , Ocampo ve diğerleri bu konuda yaptığı tablolarla izleyenlerini şaşırtmayı yüzyıllardır başarmış kişiler. Daha önce rastlamadığım , hakkında bilgim olmayan kitabı indirdikten hemen sonra , ilk merak ettiğim şey sayfa sayısı oldu. Gerçekten de Sn. @Osidi 'nin '' çok güzel bir kitap '' tanımına hak verdim. Kitabın sayfa sayısını , '' hemen bitmez herhalde '' diye düşüncem nedeniyle merak ettim . Hiç de az sayfalı olmayan bu kitap için teşekkür ediyorum Sn. @Osidi . Ama , diyarımızda kendisiyle ilgili bir Martin Mystere macerası bulunan , bu konudaki ünlü ressam Escher için bir çizgi roman ya da '' art book '' beklentimi , yeri gelmişken belirtmek isterim ! Sağ olun , var olun.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,205
7,159

3fvm491smq01y3c9g.jpg

Sanatseverlerce daha çok bir pisuvarın yer aldığı 'The Fountain' (Çeşme) adlı çalışmasıyla bilinen ünlü Dadaist sanatçı Marcel Duchamp'ın yaşamını kronolojik olarak anlatan çok ilginç bir kronolojik kitap Marcel Duchamp: un petit jeu entre moi et je. Aslında kitap demek ne derece doğru bilmiyorum, çünkü Belçikalı karikatürist ve BD sanatçısı François Olislaeger, Duchamp'ın yaşamını katlandığında 60 sayfa olan 8 metre uzunluğunda bir şerit üzerine çizmiş (ismi de ilginç: kendim ve ben arasında küçük bir oyun!). Fransa'da doğan, 1. Dünya Savaşı'nı protesto etmek için 1915'te ülkesini terk edip ABD'ye yerleşen bir isim Marcel Duchamp. Kalıplaşmış ve alışılmış sanat kalıplarını reddeden, sanatın burjuvalaşmasına ve kültürel değerlere karşı duran anarşist ruhlu bir ressam. Dada akımının öncülerinden kabul edilen Duchamp, dışavurumculuk, soyut dışavurumculuk, sürrealizm ve pop art gibi akımları da sanatıyla etkilemiş ve sanata yeni bir renk getirmiştir. Yeri gelmişken, ünlü The Fountain çalışmasında neden pisuvar kullandığına da değinmek isterim. Dadaist sanatçılar, eserlerini oluştururken gündelik yaşamda kullanılan nesneleri, fonksiyonlarından uzaklaştırarak sanatlarının ana malzemesi yapmalarıyla bilinirler ve buna 'readymades' (hazır nesne) anlayışı denir. Dadaistlere göre sanatçı gündelik yaşamda kullanılan bir nesneyi alıp, ona az miktarda manipülasyon uygulayarak sanat eserine dönüştürebilir. Çünkü burada önemli olan eserde kullanılan malzeme değil, eserin altında yatan düşünce yapısıdır. Sanatçı o nesneyi kendi seçer ve gündelik hayatta kullanılan fonksiyonundan arındırıp, ona yeni bir anlam, yeni bir açı kazandırır ve böylece o sıradan nesneyi sanat eseri haline getirir. Duchamp da, sözkonusu nesneyi seçmekteki amacını, "güzelliği veya çirkinliğiyle herhangi bir şekilde ilgisini çekmeyen bir nesne seçmek, yani, bakıldığında bir ilgisizlik noktası bulmak” olarak açıklamıştır. Bu eser, sanatçı tarafından gönderildiği sergiye kabul edilmeyince sanat çevrelerinde neyin sanat, neyin sanat eseri olduğuna yönelik ateşli bir tartışma başlamıştır. Dadaistlere göre, The Fountain bir sanat eseridir, çünkü:
  1. Eser sanatçının eliyle meydana gelmemiş bile olsa, eserde kullanılan nesneyi sanatçı seçmiştir ve bu yaratıcı bir süreçtir.
  2. Nesne gündelik yaşamda kullanım özelliğinden koparıldığı için sanat eseri olmuştur.
  3. Nesneye sanatçı kendi yorumunu katarak, yeni bir isim verdiğinden dolayı nesne artık yeni bir anlam kazanmıştır.
İnsanları sanatı ve sanatçıyı sorgulamaya iten ve sanat algısını değiştiren bu eser 2004 yılında, yani Duchamp’ın ölümünden 36 yıl sonra, 20. Yüzyılın en etkili sanat eseri seçilir. Halen, San Fransisco'da Museum of Modern Arts'ta sergilenmektedir.
Değerli @Osidi 'ye tüm paylaşımları için teşekkürlerimi sunuyorum.


 
Son düzenleme:

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Sanatseverlerce daha çok bir pisuvarın yer aldığı 'The Fountain' (Çeşme) adlı çalışmasıyla bilinen ünlü Dadaist sanatçı Marcel Duchamp'ın yaşamını kronolojik olarak anlatan çok ilginç bir kronolojik kitap Marcel Duchamp: un petit jeu entre moi et je. Aslında kitap demek ne derece doğru bilmiyorum, çünkü Belçikalı karikatürist ve BD sanatçısı François Olislaeger, Duchamp'ın yaşamını katlandığında 60 sayfa olan 8 metre uzunluğunda bir şerit üzerine çizmiş (ismi de ilginç: kendim ve ben arasında küçük bir oyun!). Fransa'da doğan, 1. Dünya Savaşı'nı protesto etmek için 1915'te ülkesini terk edip ABD'ye yerleşen bir isim Marcel Duchamp. Kalıplaşmış ve alışılmış sanat kalıplarını reddeden, sanatın burjuvalaşmasına ve kültürel değerlere karşı duran anarşist ruhlu bir ressam. Dada akımının öncülerinden kabul edilen Duchamp, dışavurumculuk, soyut dışavurumculuk, sürrealizm ve pop art gibi akımları da sanatıyla etkilemiş ve sanata yeni bir renk getirmiştir. Yeri gelmişken, ünlü The Fountain çalışmasında neden pisuvar kullandığına da değinmek isterim. Dadaist sanatçılar, eserlerini oluştururken gündelik yaşamda kullanılan nesneleri, fonksiyonlarından uzaklaştırarak sanatlarının ana malzemesi yapmalarıyla bilinirler ve buna 'readymades' (hazır nesne) anlayışı denir. Dadaistlere göre sanatçı gündelik yaşamda kullanılan bir nesneyi alıp, ona az miktarda manipülasyon uygulayarak sanat eserine dönüştürebilir. Çünkü burada önemli olan eserde kullanılan malzeme değil, eserin altında yatan düşünce yapısıdır. Sanatçı o nesneyi kendi seçer ve gündelik hayatta kullanılan fonksiyonundan arındırıp, ona yeni bir anlam, yeni bir açı kazandırır ve böylece o sıradan nesneyi sanat eseri haline getirir. Duchamp da, sözkonusu nesneyi seçmekteki amacını, "güzelliği veya çirkinliğiyle herhangi bir şekilde ilgisini çekmeyen bir nesne seçmek, yani, bakıldığında bir ilgisizlik noktası bulmak” olarak açıklamıştır. Bu eser, sanatçı tarafından gönderildiği sergiye kabul edilmeyince sanat çevrelerinde neyin sanat, neyin sanat eseri olduğuna yönelik ateşli bir tartışma başlamıştır. Dadaistlere göre, The Fountain bir sanat eseridir, çünkü:
  1. Eser sanatçının eliyle meydana gelmemiş bile olsa, eserde kullanılan nesneyi sanatçı seçmiştir ve bu yaratıcı bir süreçtir.
  2. Nesne gündelik yaşamda kullanım özelliğinden koparıldığı için sanat eseri olmuştur.
  3. Nesneye sanatçı kendi yorumunu katarak, yeni bir isim verdiğinden dolayı nesne artık yeni bir anlam kazanmıştır.
İnsanları sanatı ve sanatçıyı sorgulamaya iten ve sanat algısını değiştiren bu eser 2004 yılında, yani Duchamp’ın ölümünden 36 yıl sonra, 20. Yüzyılın en etkili sanat eseri seçilir. Halen, San Fransisco'da Museum of Modern Arts'ta sergilenmektedir.
Değerli @Osidi 'ye tüm paylaşımları için teşekkürlerimi sunuyorum.


Çok heyecan verici bir konu. Muhteşem Duchamp'ı iki eserle bizlerle paylaştığı için sonsuz teşekkürler Sayın @Osidi. Çağdaş Sanat ve Duchamp deyince çağrışım çeşmeleri şelaleye dönüşüyor.
Sayın @Calligrapher 'ın değerli bilgilerine , heyecanla üç bakışlı katkı yapmak isterim.
İlki Duchamp'ın maskeleri düşüren dehası üstüne:
Seri üretim nesnelerini imzalayıp sanat sergilerine gönderen Duchamp’ın provokasyonu, imzanın sanat eserinin niteliğinden daha önemli sayıldığını göstererek sanat dünyasının maskesini düşürür.
"Gelmiş geçmiş bütün sanatçılar Monte Carlo’daki kumarbazlara benziyor. Kör talih kimilerinin elinden tutarken diğerlerinin felaketine hükmediyor. Yaşarken ürünlerine dikkat çekmeyi başaran sanatçılar birinci sınıf seyyar satış elemanları..."


Çağrışım şelalesine çeşme olan ikinci bakış muhteşem Jean Baudrillard ve Sanat Komplosu makalesi üstüne.
Jean Baudrillard, 1996 yılında “Sanat Komplosu” başlıklı makalesini yayınladığında, çağdaş sanatın varlık nedeni kalmadığını ilan ederek uluslararası sanat camiasında büyük bir skandala yol açtı...


Şelaleyi Iguazu Şelalesinin muhteşemliğine dönüştüren fevkaladenin fevkinde tespit silsilesi. Efsaneler efsanesi: Çağdaş Sanat; kapitalizmin, sanatın temeli olan eleştiriyi yok edip; sanatı diktatöryel PR'a dönüştürmesi mi?
Dal parçaları, ısırılmış bir ekmek, yanmayan bir ampul. Tüm bu nesnelerin sanatsal bir değeri var mı, yoksa büyük bir kandırmacanın mı içindeyiz? Sanat eleştirmeni Avelina Lesper anlatıyor.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
2024 baskısı taze taze ....
rp4kpp2g0kflu0z5g.jpg


Çizgi filmlerde, çizgi romanlarda beni en çok heyecanlandırıp neşe ile dolduran deniz, göl, akarsu üstündeki güneş parıltıları olduğundan deniz ve suya dair her şeye aşık olan Akdenizli bünyeme harika bir bahar hediyesi oldu. Muhteşem paylaşım için coşkun teşekkürler Sayın @Osidi .
Deniz kıyılarının en ilham vericilerinden biri olan Big Sur'un muhteşem güzelliği fonda, toplumsal kalıplaşmış yargıları reddeden, özgür ruhlu ressam Laura rolünde Liz Taylor ile aşka(özgürlüğe) kanatlanmak isteyen ürkek din adamı rolünde de Richard Burton'ın harikalar yarattığı, Sandpiper açılışı ve tema müziği The Shadow of Your Smile ile teşekkürlerimiz okyanuslarca masmavi.

Her şeyiyle harika, underrated güzellik Sandpiper'a sevgilerimizle...
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
hlx414b9hyn5gip5g.jpg

Gala sürrealist aşk üçgeninin ilham perisi. Gala ismini de Paul Eluard veriyor, berduş bir haldeyken ona duyduğu aşk sayesinde kendisini topluyor ve "sen benim ikinci doğuşum,hayatımın galasısın" diyor ,tek aşkına Eluard. Paul'ü Marx Ernst ve sonrasında da Dali için terk etse de ölene kadar Paul Eluard'ın büyük aşkı oluyor. Eluard ölünce Dali ile Gala evleniyor.
Gala öncesi Dali paylaşımı için çok teşekkürler Sayın @Osidi.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
xpn2sc58r6031td5g.jpg

Lorca, Dali, Bunuel ilişkisini anlatan çizgi roman oldukça ilgi çekici. Çok teşekkürler Sayın @Osidi .
Bu üçlüye dair Little Ashes filmini de öneririm izlemeyenlere.

Dali'nin aseksüelliği, kendine itiraf edemediği bazı şeylere dayanıyor gibi. Spoiler vermeyeyim ama film neticesinde Dali'nin zayıf karakterinin de kökleri açığa çıkmıştı zihnimde.
Her zaman Lorca ve Bunuel aydın olarak Dali'nin karanlık basiretsizliğine karşı güneş gibi parlar. Sanatçı olarak hepsinin yeri ayrı tabii ki. Ortak çalışmaları da var, sanatsal sinerjileri muazzam. Ama bir yere kadar malesef.
Gala'yı da hem Dali'ye ilham perisi olup hem de kendi hayatını özgürce istediği gibi yaşamasından dolayı kutlamak lazım. Akıllı kadınmış gerçekten. Gala ile Alma Mahler'i kıyaslayınca Dali'nin basiretsizliği bile Mahler'in Alma'yı kıskanması ve besteciliğini yok sayması düşünülünce kabul edilebilir oluyor.
Sanatçı Mahler ile eş Mahler çok farklı. İlkine hayranlığımız sonsuz. İkincisi evlerden ırak. Dali ise eş olarak çok başka. Gala kendisi üstünde tahakküm kurmaya çalışmayan erkeklerle yol arkadaşlığı yaptığı için takdir edilesi.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,361
'' Bir deli ve benim aramda sadece bir fark var . Deli akıllı olduğunu sanar,. Ben deli olduğumu biliyorum '' Bu sözler Dali'ye ait. Her sanarseverin, yaşamının farklı zamanlarında farklı olarak etkilendiği sanatçılar olabilir. Dali , yapmış olduğu muhteşem tablolarıyla beni her zaman etkilemiştir. 2000 yılının sonlarına doğru , ülkemize gelen sanatçıya ait zengin sanat eserleri kolleksiyonunu Sabanci Müzesi'nde izlediğimde bu etki daha artmıştı. Müzede sadece resimleri değil , 3 boyutlu yaptığı çeşitli eserleri görmek , izleyenleri etkilemişti. Bazı çalışmalarında bal gibi fizik dersi verdiğine tanık olmuştuk. Yıllar sonra ,bir kitapta , ünlü '' Belleğin Azmi '' tablosunu, sıcaktan erimiş peynirden ilham alarak yaptığıyla ilgili açıklamasının beni bir hayli şaşırttığını hatırlıyorum. Oysa , yakın çevremdeki arkadaşlarla , bu tabloya bir çok anlamlar yüklerken, bu konu hiç aklımıza gelmemişti !!

Daha sonraları , bir çok ünlü ile çektirdiği fotoğraflarla, Lorca ile arkadaşlıklarıyla ya da büyük aşkı Gala ile birliktelikleriyle , garip yaşam tarzı ile, belgesellerle çeşitli sanat çevrelerinde hep gündem olmuştu. Sanırım , Einstein'ın dilini çıkardığı ikonik fotoğrafı misali sivri bıyıklı fotoğrafı her daim unutulmazlar arasındadır.

Sanat tarihi çalışmalarıyla ünlü Robert Cumming, onun hakkında '' kendisini çok iyi pazarlayan '' sanatçı olduğunu ancak, ömrünün sonlarında yaptığı resimlerinin sanat kalitesinin giderek zayıfladığını belirtmiştir. Ama, hakkında ne söylenirse söylensin , '' Gerçeküstücülük '' akımının en önemli temsilcisi olmuştur.

Sn. @Osidi 'nin sunduğu '' Dali - Before Gala '' çizgi romanında , Dali'nin biyografik bir dönemine ilişkin anekdotları okurken , çok sevdiğim Bosch'un '' Dünyevi Zevkler Bahçesi '' tablosunun birden bire karşıma çıkması , güzel bir sürpriz oldu. Picasso 'nun Cezanne için '' O hepimizin babasıdır. '' dediği söylenir. Dali'nin sanatında da Bosch'un etkisi göz ardı edilemez.

Çok teşekkürler Sn. @Osidi .
 
Son düzenleme:

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,361
Geçtiğimiz günlerde Frida hakkında birşeyler yazarken , bir taraftan aklımda ister istemez Diego Rivera vardı. Bu, elbette John Lennon ile ilgili birşeyler okurken ya da dinlerken Yoko Ono'yu hatırlamaktan farklı bir durum. Diego Rivera'nın çok sevdiğim sanatçılar arasında olması, sadece '' Duvar Resmi '' sanatını sevmemden kaynaklanmıyor. Rivera bir bakıma , yaptığı duvar resimleriyle Latin Amerika tarihini yazmıştır. Üstelik , kökeni yüzyıllar öncesine uzanan '' Fresk '' sanatını yeniden dirilterek !!

Dünyaya soldan bakan , çok küçük yaşlardan itibaren resim yapmaya başlayan Diego 'nun tüm resimlerini severim . Ama, sanatçının Ford ve Detroit Endüstri için yaptığı panellerin , benim için yeri farklıdır. Bir bakıma , işçi sınıfına ilişkin yaptığı rengarenk resimlerle modernist sanatın şiirlerini yazmıştır.

Ancak sanatseverler ne derse desin Frida, Diego ile tanışmasını hayatının en büyük felaketlerinden olarak tanımlamıştır !!
Sn. @Osidi 'nin sunduğu kitap kapağına bakarken, yazdıklarım geçti aklımdan. Kitabın sayfalarını merakla açtığımda , ilginç grafik düzenleme ile karşılaştım. Kitaptaki grafik düzenleme, fanzinlerle haşır neşir olduğum yıllarımı hatırlattı bana.

Çok teşekkürler @Osidi . İnternette Diego Rivera'nın duvar resmi çalışmalarının , henüz '' eksiksiz '' kataloğunu bulamadım. '' Devasa Arşiv ''inizde bulunuyorsa , paylaşırsanız , çok sevinirim.
 
Son düzenleme:

kayıntı

Yeni Üye
19 Haz 2022
81
392
Küçük bir katkı; Tangier in the Rain

Yıl 1912, Matisse Paris'in yağmurlu, kurşuni havasından sıkılır, her daim pırıl pırıl güneşli olduğu bilinen Fas'ın Tanca şehrine gidip muhteşem doğa resimleri yapmak üzere yola çıkar.
Fakat gittiğinin ertesi günü iki hafta sürecek müthiş bir yağmur başlar. :)

 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,205
7,159
xpn2sc58r6031td5g.jpg

Endülüs'ün bağrından çıkan ve şiirlerinde geleneksel Endülüs motifleriyle avangard tarzı ustaca harmanlayan büyük şair, oyun yazarı ve piyanist Federico Garcia Lorca'nın, 1919-1928 yılları arasındaki Madrid Öğrenci Evi (Residencia Estudiantes) yıllarını anlatan harika bir çizgi roman "Garçía Lorca, Dalí, Buñuel et les autres... : Le labo artistique de Madrid des années 1920". Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, 1920'lerde Madrid Öğrenci Evi adeta bir kültür ve sanat laboratuvarı işlevi görüyordu. Lorca'dan başka, Salvador Dali, Luis Buñuel, Juan Ramon Jimenes, Margarita Xirgu ve daha bir çok ünlü sanatçı ve yazar Öğrenci Evi'nin müdavimleriydi. Burası aynı zamanda dünyanın dört bir yanından gelen entelektüellerin fikir alışverişinde bulundukları bir tartışma forumu işlevi de görüyordu. Ziyaretçileri arasında Albert Einstein, Paul Valéry, Marie Curie, Igor Stravinsky, John Maynard Keynes, Walter Gropius, Henri Bergson ve Le Corbusier gibi ünlü isimler de yer alıyordu. Deneysel sinemanın ilk örneği olarak kabul edilen, Dali ve Buñuel'in ünlü sürrealist filmi Bir Endülüs Köpeği'nin de esin kaynağı Lorca'dır. Henüz 38 yaşındayken, İspanya İç Savaşı başlayınca kurşuna dizilerek öldürülen bu büyük şairi, Erdal Alova'nın müthiş çevirisiyle, aşağıdaki dizeleriyle analım:

Akşamüstü saat beşte.
Saat tam beşti akşamüstü.
Ak çarşaf getirdi bir çocuk.
akşamüstü saat beşte.
Bir sepet kireç hazırlandı
akşamüstü saat beşte.
Gerisi ölümdü, yalnız ölümdü
akşamüstü saat beşte.



Değerli @Osidi 'ye bu paylaşımı özelinde tüm paylaşımları için teşekkürlerimi sunuyorum.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,361
Daha önceki bir mesajımda belirtmiştim. Seyahat günlüğü şeklindeki , çeşitli çizim amaçlı gezginlerin çizim çalışmalarını oldum olası '' estetik '' bulmuşumdur. Çeşitli '' sketcher '''lardan oluşan grupların , ülke ülke gezmeleri sonucu , çizimli seyahat günlükleri , nette bir hayli site oluşturmuş durumda. Kendine özgü , farklı bir turizm çeşidi oluşturan bu konu, bazı defter markalarını bile öne çıkarmış durumda !

Flaurent Chauvet'in bu kitaptaki çizimlerini , yukarıda yazdığım tarzdaki '' sketcher '' çalışmasına benzettim. Kitap boyunca görülen '' freehand '' stili çizimlerin , Louvre Müzesi gibi katı kuraların geçerli olduğu mekanla oluşturduğu zıtlık , kitaba bir bakıma farklı hava kazandırmış. Zaten, Chauvent çizimlerini mizahi gözle yapmış. Ingres'in '' Büyük Odalık '' tablosu , kitap boyunca öne çıkan tablolardan.. Keşke , daha fazla sayfada, farklı Louvre tablolarını, bu kitaptaki çizim anlayışıyla izleseydik diye düşündüm.

Teşekkürler @Osidi ..
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Daha önceki bir mesajımda belirtmiştim. Seyahat günlüğü şeklindeki , çeşitli çizim amaçlı gezginlerin çizim çalışmalarını oldum olası '' estetik '' bulmuşumdur. Çeşitli '' sketcher '''lardan oluşan grupların , ülke ülke gezmeleri sonucu , çizimli seyahat günlükleri , nette bir hayli site oluşturmuş durumda. Kendine özgü , farklı bir turizm çeşidi oluşturan bu konu, bazı defter markalarını bile öne çıkarmış durumda !

Flaurent Chauvet'in bu kitaptaki çizimlerini , yukarıda yazdığım tarzdaki '' sketcher '' çalışmasına benzettim. Kitap boyunca görülen '' freehand '' stili çizimlerin , Louvre Müzesi gibi katı kuraların geçerli olduğu mekanla oluşturduğu zıtlık , kitaba bir bakıma farklı hava kazandırmış. Zaten, Chauvent çizimlerini mizahi gözle yapmış. Ingres'in '' Büyük Odalık '' tablosu , kitap boyunca öne çıkan tablolardan.. Keşke , daha fazla sayfada, farklı Louvre tablolarını, bu kitaptaki çizim anlayışıyla izleseydik diye düşündüm.

Teşekkürler @Osidi ..
Sayın @Osidi bizleri Louvre'a götürdüğünüz için çok teşekkürler.
Sayın @eankara öyle güzel bir yere temas etmiş ki; Louvre'un resmiliği ile çizimin gayri resmiliğinin tezatlığı Nazım'ın Jokond ile Si-ya-u'sunu getirdi ruha.
"Şang-hay’da kafası kesilen arkadaşım Si-ya-u’nun hatırasına..."der Nazım bu muhteşem eser için.
Mayakovski'nin Pantolonlu Bulut'una da saygıdır; Siyau kadar.

Okul günlerinde Siyau, Nazım'a Paris'teyken sık sık Louvre Müzesi'ne gidip Mona Lisa'yı seyrettiğini anlatmış. "Hayatımın aşkı Mona Lisa… Sürekli ona bakmaya Louvre'a giderdim." demiş.
Jokond ile Si-ya-u'da Mona Lisa, bir bakışta aşık olduğu Çinli turist Siyau'ya kavuşmak için kaçar. Önce aşkını muşambasının arkasına yazar. Enfes bir eserdir. Bu şahane uzun manzum hikaye hem gerçeküstü hem çok eğlenceli olması yanında oldukça da toplumcudur.
"Luvur müzesinde artık canım sıkılıyor.
can sıkıntısından çok çabuk bıkılıyor.
Bıktım artık canımın sıkıntısından.
içimdeki bu ruh yıkıntısından
aldı fikrim şu hisseyi:
müzeyi
gezmek iyi
müzelik olmak fena."
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Sayın @Osidi sayesinde çok çok çok sevdiğim Goya'nın uzmanı olacağım :) Paylaştığınız ressamlara dair çizgi romanların hepsi çok güzel, hele bir de dehaların her dönemini özel mercek altına alan eserlerin toplamıyla tam bir sanat tarihi dersi veriyorsunuz hem de psikanaliz temelli.
Genç Leonardo eseri, yıllar önce sanırım NTV'de yayınlanan, Leonardo Da Vinci'nin hayatını anlatan belgesel serisinden bir kareyi belleğime getirdi:
Çocuk Leonardo kırlarda yere uzanıp, toprak üstündeki böcekleri izliyordu. Hatırlıyorum, o kareyi izledikten sonra doğadaki her küçük canlıya ve hayattaki her ayrıntıya bakışım, güzelliği görme çabasına evrilmişti.
Sonsuz teşekkürler "Delililiğin sınırındaki Goya" ve Genç Leonardo için.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,205
7,159
Bilindiği üzere, Thames&Hudson, sanat kitapları alanında Phaidon, DK ve Taschen gibi yayınevleriyle birlikte dünyanın önde gelen yayıncılarından biri. Bir kitabın üzerinde bu yayınevlerinden birinin adının yer alması bile o kitabın kalitesi konusunda bir fikir verir. Bu açıdan, değerli @Osidi'nin paylaşmış olduğu "Art Unpacked" adlı kitabın kapağında Thames&Hudson logosunu gördüğümde de yüksek nitelikli bir kitap olduğundan emin bir biçimde kitabı indirdim. Sayfalarını çevirdiğimde de yanılmadığımı gördüm. Kitabın içinde ilk çağlardan bugüne dünyanın dört bir yanından 50 sanat eseri (ki bunların içinde Tutankamon'un maskesinden Hindistan'da bulunan Dansın Efendisi Shiva heykelciğine, Michelangelo'nun eskizlerinden Rembrandt'ın "Üç Haç" adlı illüstrasyonuna, ölüm temasını işlediği enstalasyon türü çalışmalarıyla tanınan İngiliz sanatçı Damien Hirst'ten İran asıllı sanatçı Shirin Neshat'a pek çok sanatçının farklı türden sanat eserleri yer alıyor), parçalara ayrılarak ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. İncelenen eserlerin oluşturulduğu dönem, sanatçının ilham kaynağı, kullanılan teknik, verilmek istenen mesaj vb. ayrıntılarıyla ele alınıyor. Kitabın yazarı İngiliz sanat tarihçisi Mathew Wilson. Yazarın yine Thames&Hudson tarafından yayımlanmış "The Hidden Language of Symbols" (Simgelerin Gizli Dili) ve "Symbols in Art" (Sanatta Simgeler) adlı iki kitabı daha var. Ayrıca The Economist, The Spectator ve Aesthetica gibi dergilerde de sanatla ilgili makaleleri yayımlanıyor.
Değerli @Osidi'ye bu yararlı paylaşımı özelinde tüm paylaşımları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,205
7,159
Değerli @Osidi Les Bidochon serisini paylaşmaya başladığında, kapaklarından dolayı çizgi roman formatında kitaplar olduğu yanılgısına kapıldım. Bu nedenle, bir ara bakarım düşüncesiyle indirip bir kenara kaydettim. Ancak üstadın bugün paylaştığı 6-7-8. kitapları da indirdikten sonra kapağını çevirip içlerine baktığımda hiç ummadığım güzellikte sanat kitaplarıyla karşılaşınca uğradığım şaşkınlığı anlatmam mümkün değil. Serinin kahramamanları karı-koca Bidochon'lar, kültürlü olmak çok önemli deyip her yıl bir günlerini müze ziyaretine ayırıyorlar. Serinin her kitabı, Bidochon'ların ayrı bir yıldaki müze ziyaretlerine ayrılmış. Her kitapta 20 sanatçı ele alınmış. Önce bir sanatçının bir eseri mükemmel kalitede tam sayfa olarak yer alıyor. Arka sayfada karikatür formatında Bidochon'ların o resme ve sanatçıya ilişkin yüzeysel görüşleri mizahi bir tarzda yer alıyor. Sonraki iki sayfada ise daha ciddi biçimde sanatçı, ilgili resim ve sanatçının diğer resimlerine ilşkin değerlendirmeler yer alıyor. 8 kitapta, tanınmış veya daha az tanınmış toplam 160 sanatçı ve eserlerinin incelemesi yer alıyor. Örneğin, 7. kitapta yer alan Anton Mauve ismini daha önce duymamıştım, oysa ki kendisi Van Gogh'un kayınbiraderiymiş ve resmin temellerini Van Gogh'a öğreten kişiymiş! Kitaplarda bunun gibi daha pek çok ilginç bilgi ve bakmaya doyamayacağınız birbirinden güzel resimler yer alıyor. Tüm sanatseverlerin mutlaka göz atması gereken bu harikulade seriyi paylaştığı için değerli @Osidi'ye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,361
Tanınmış resimlerin çizimlerle yeniden yorumlanmasını, son zamanlarda daha çok Martin Mystere kapaklarında Giancarlo Alessandrini'nin resimleri olarak görüyorum. ( Botticelli, Munch, Escher bunlardan birkaçı. )Ünlü resimlerin mizahi açıdan , karikatür olarak ele alınması konusunda ise, geçmişte Latif Demirci'nin çalışmalarını unutamam. Sn. @Osidi 'nin yukarıdaki mesajıyla paylaştığı Larcenet albümü daha farklı hazırlanmış. Larcenet, montaj tekniğiyle yerleştirdiği karakter üzerinden, ressamın hayal dünyası hakkında izleyende oluşan '' ciddi '' bakış açısını yumuşatmayı hedeflemiş. Bu kitapta her izleyenin favorisi farklıdır mutlaka. Ama ben, özellikle '' Art Brut '' akımına büyük destekleri olan, Jean Dubuffet' nin resmine yapılan montaja güldüm ( Sayfa 74 )
Teşekkürler @Osidi .
 
Üst