mustibey
Süper Üye
- 23 Ara 2010
- 2,204
- 5,248
Ellerinize sağlık, çok teşekkürler!
Teşekkür ederim Sn @OsidiSevgili sanatsever dostlarım, bugünün menüsü :
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Bilindiği üzere, Van Gogh'un meşhur kulak kesme olayında, Gauguin'in kendisini terkederek Arles'dan Paris'e dönmeye karar vermesi rol oynamıştır. (Aynı evde kalmalarına rağmen VanGogh'un kimi tuhaf davranışları (örneğin Gauguin uyurken VanGogh'un onun başında dikilip beklemesi ve nihayet bir barda Gauguin'in kafasına içki kadehini fırlatması) üzerine bu kararı almış, bunun üzerine sinir krizi geçiren VanGogh usturayla sol kulak memesini kesmiştir.) Buna karşılık, sonraki yıllarda mektuplaşmaya devam etmişler. Bu iki "düşman kardeşler"in kitaplarını aynı anda paylaşmanız isabet olmuş değerli @Osidi.
Gauguin sıradan bir ressam değildir, "sembolizm" akımına öncülük ettiği gibi, daha sonraları ortaya çıkacak olan "fauvism" ve "ekspresyonizm" akımlarının da altyapısını hazırlamıştır. Para kazanmak için borsa simsarlığı yaptığı gibi, Panama Kanalı inşaatında işçilik de yapmıştır. Bununla birlikte çok sağlam felsefi altyapısı da vardır. Yukarıda değerli @İnanna Salome 'nin paylaştığı (ve aralarında benim en sevdiğim sözlerden biri olan "I shut my eyes in order to see" (Görmek için gözlerimi kaparım) sözünün de yer aldığı) derin felsefi anlamlar içeren onlarca müthiş sözü vardır.
@Osidi üstadımızın yukarıda Fransızcasını paylaştığı Gauguin kitabının bende İngilizcesi vardı. Başta değerli @kemalettin olmak üzere, İngilizcesini okumak isteyen dostlarımız için bu kitabı aşağıdaki linke yükledim.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Değerli @Osidi üstadımıza birbirinden değerli paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Çok değerli @Osidi üstadın değerli paylaşımlarına harika katkılarla sanat ve hayat damarlarımızı coşturuyorsunuz çok değerli @Calligrapher , sağ olun var olun.Bilindiği üzere, Van Gogh'un meşhur kulak kesme olayında, Gauguin'in kendisini terkederek Arles'dan Paris'e dönmeye karar vermesi rol oynamıştır. (Aynı evde kalmalarına rağmen VanGogh'un kimi tuhaf davranışları (örneğin Gauguin uyurken VanGogh'un onun başında dikilip beklemesi ve nihayet bir barda Gauguin'in kafasına içki kadehini fırlatması) üzerine bu kararı almış, bunun üzerine sinir krizi geçiren VanGogh usturayla sol kulak memesini kesmiştir.) Buna karşılık, sonraki yıllarda mektuplaşmaya devam etmişler. Bu iki "düşman kardeşler"in kitaplarını aynı anda paylaşmanız isabet olmuş değerli @Osidi.
Gauguin sıradan bir ressam değildir, "sembolizm" akımına öncülük ettiği gibi, daha sonraları ortaya çıkacak olan "fauvism" ve "ekspresyonizm" akımlarının da altyapısını hazırlamıştır. Para kazanmak için borsa simsarlığı yaptığı gibi, Panama Kanalı inşaatında işçilik de yapmıştır. Bununla birlikte çok sağlam felsefi altyapısı da vardır. Yukarıda değerli @İnanna Salome 'nin paylaştığı (ve aralarında benim en sevdiğim sözlerden biri olan "I shut my eyes in order to see" (Görmek için gözlerimi kaparım) sözünün de yer aldığı) derin felsefi anlamlar içeren onlarca müthiş sözü vardır.
@Osidi üstadımızın yukarıda Fransızcasını paylaştığı Gauguin kitabının bende İngilizcesi vardı. Başta değerli @kemalettin olmak üzere, İngilizcesini okumak isteyen dostlarımız için bu kitabı aşağıdaki linke yükledim.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Değerli @Osidi üstadımıza birbirinden değerli paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Harikasınız @Osidi üstad; Gauguin ve Van Gogh ile akışımız sayenizde muhteşem oluyor. Çok teşekkürler. Kesinlikle Ars longa, vita brevis .Ars longa, vita brevis
Muhteşem yorumlarınızı büyük bir zevkle takip ediyorum. Konu, bir sanat blogu oldu sayenizde ....
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Emeğinize sağlık @Osidi , çok teşekkür ediyorum.
Çok değerli @Calligrapher yine enfes bilgilerle ilham oluyor. Karşılaştırmalı sergiye ulaşamasak da bu izlekle kendi karşılaştırmamızı yapmak farz oldu. Işık ve gölge ve de sinema deyince ruhuma, muhteşem Black Narcissus filmi akın ediyor. Görüntü yönetmeni Jack Cardiff, filmin ışıklandırılmasında ve renk paletinde Vermeer'in tablolarından ilham alıyor. Vincent van Gogh'un tonlarını, Rembrandt'ın kırmızılarını, yeşillerini kullandığı sahneler var. Sizin harika anlattığınız gibi ışıkta ve gölgede Vermeer ve Caravaggio etkisi bambaşka. Onların gölge kullanımının çok bilinçli olduğunu vurguluyor ve bu hayranlığın filmin ışıklandırmasına yansıması Technicolor için pek alışılmamış oluyor. Filmin her sahnesini tablo gibi hatırlıyorum. Ama Barry Lyndon'daki gibi mükemmeliyetçi obje yerleştirmeli göz ziyafeti değil, Vincent van Gogh, Rembrandt, Vermeer, Caravaggio renk paleti,ışık ve gölgesi ile derin ve yoğun, unutulamaz ruh ziyafeti.Rembrandt'tan için sadece Barok akımının değil fakat belki de tüm resim sanatının gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biridir dersek herhalde yanlış olmaz. Değerli @eankara dostumuzun belirttiği gibi, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak başladığı hayatını sıfırı tüketmiş olarak tamamladığında, geride günümüzde paha biçilemeyen onlarca tablo ve karakalem resim bırakmıştı. Bazıları Rembrandt'ı ışık ve gölgenin efendisi olarak adlandırırlar. Gerçekten de ışık ve gölgeyi o denli ustalıkla kullanır ki, günümüzde sinemacılıkta onun adı ile anılan bir ışık tekniği bile mevcuttur (Değerli @kemalettin eminim ki bu açıdan da değerlendirecektir sanatçıyı ve sanatını.) Tabii, ışık ve gölge konusunda, çağdaşı -ve benim de bir başka favorim olan- İtalyan ressam Caravaggio'dan (Michelangelo Merisi) etkilenmiştir (zaten resimde ışık-gölge kullanımına "chiaroscuro" tekniği denilir ki, bu terim İtalyancada ışık-gölge anlamına gelir). Hatta, yanlış hatırlamıyorsam Rembrandt'ın 400. doğum yılı vesilesiyle, yıllar önce bu iki ressamın resimlerinin karşılaştırmalı olarak sergilendiği bir sergi düzenlenmişti Amsterdam'da. Sergiyle ilgili okuduğum bir yazıda, Caravaggio'nun meşhur "Judith'in Holofernes'in Başını Kesmesi" tablosu ile Rembrandt'ın "Samson'un Kör Edilişi" tablosu arasındaki benzerlikler analiz ediliyordu. Velhasıl, bu büyük sanatçıya dair çok şey söylenebilir ama dostlarımızın da dediği gibi: ars longa, vita brevis!
Teşekkür ederim sn @Calligrapher,ışık ve gölgeyi o denli ustalıkla kullanır ki, günümüzde sinemacılıkta onun adı ile anılan bir ışık tekniği bile mevcuttur (Değerli @kemalettin eminim ki bu açıdan da değerlendirecektir sanatçıyı ve sanatını.) Tabii, ışık ve gölge konusunda, çağdaşı -ve benim de bir başka favorim olan- İtalyan ressam Caravaggio'dan (Michelangelo Merisi) etkilenmiştir (zaten resimde ışık-gölge kullanımına "chiaroscuro" tekniği
Teşekkür ederim sn @eankara,Önceki mesajımda gece uzun olacak demiştim. Nitekim , dostların katkılarını okuyorum. Ama , değerli dostum @Calligrapher , @kemalettin ve pek çok diğer dostun Rembrandt konusunda katkılarını merak ediyorum.
Ben de takipçisiydim hemen hemen 100 ün üzerinde bu türde film izlemiştim"Film Noir "den bahsettiğinizi gördüm . Bir fırsatını bulursak , çok sevdiğim bu konuya girmek çok isterim. Umarım konuya , bir yayın üzerinden dostların da katılımıyla girmek kısmet olur.
Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.Sevinirim @kemalettin .Ancak ,diğer dostların katılımı , konunun çizgi roman açılımının da olması gibi sohbeti zenginleştirecek detaylar için , her an başta @Osidi olmak üzere dostların bu konuda eser paylaşımını bekleyelim biraz isterseniz . Konuyla ilgili paylaşım olmazsa , fırsatım olursa önümüzdeki hafta sonuna birşeyler yazarım. Teşekkürler ilginize
Ben de heyecanla takipteyim! Katkı sağlayan tüm dostlara şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.
sn @eankara nın girişimiyle,sn @Osidi
Noir e ilginizden dolayı çok sevinçliyim
işte bu konuda işlenebileceğini sandığım birkaç örnek:
The Maltese Falcon (1941)
Shadow of a Doubt (1943)
Laura (1944)
Gilda (1946)
The Big Sleep (1946)
Out of the Past (1947)
All the King's Men (1949)
The Hitch-Hiker (1953)
The Night of the Hunter (1955)
Hitchcock tan
Suspicion (1941)
Spellbound (1945)
Notorious (1946)
Strangers on a Train (1951)
Stage Fright (1952)
The Wrong Man (1956)
Orson Welles ten
The Lady From Shanghai (1948)
Strangers (1946)
Touch of Evil (1958)
Fritz Lang den
Hangman also die (1943)
The Big Heat (1953)
While The City Sleeps (1956)
Billy Wilder dan
Double Indemnity (1944)
Sunset Boulevard (1950)
Stanley Kubrick ten
Killers Kiss (1955)
The Killing (1956)
Arkasından da biraz tür değişikliğiyle neo noir (siyah beyaz dan azıcık renkliye değişime, modernleşmeye, ve voice over ın kaldırılmasına, ama yine de dedektif-femmme fatale-Los Angeles öğelerini taşıyan dönüşen benim çok sevdiğim kimilerine göre noir kimilerine göre neo (yeni) noir olabilecek olmzsa olmaz The Chinatown geliyor.
Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.
Bu arada, değerli @İnanna Salome aşkın matematiği deyince, aklıma yıllar önce okumuş olduğum Hannah Fry'ın yazdığı (ki Youtube'da TedX videoları da mevcut) The Mathematic of Love kitabı geldi. Konuyu dağıtmak gibi olmasın ama bu ilginç ve eğlenceli kitabı aşağıda paylaşmadan edemedim!
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Çok değerli @eankara ve @Calligrapher yerinde tespitler ve harika bilgilerle çok güzel ifade etmişsiniz, Frida'nın sanatını, Frida&Diego beraberliğini ve Frida Kahlo'yu dünyanın yeniden keşfetmesini. Yıllar önce Pera Müzesi'nde Frida Kahlo&Diego Rivera sergisinde beni çok etkileyen bir tablosunu unutamıyorum. Öyle ki üstümdeki renklerle o tablonun bir parçası olmak isteyip beraber foto çekilmiştim, hayatımda ilk. Mezoamerika mitolojisine vurguyla;Hiç unutmuyorum , 3yıl önceydi . Nette tesadüfen rastladığım bir haber beni çok şaşırtmıştı. Dünyada , çeşitli ülkelerden Google aracılığı ile 2020 yılı itibariyle, en çok aranan sanatçılar ( ressamlar da değil , daha genel kapsam olan sanatçılar ! ) açıklanmıştı. Hiç tahmin etmediğim sonuç açıklandı. Dünyada 1 numarada Leonardo da Vinci çıkmıştı. ( Tam 82 ülke ) Şaşırmam bu sonuçla ilgili değildi , hemen ardından gelen 2 numaraya şaşırmıştım ; Frida idi bu sanatçı !! Van Gogh ve Picasso gibi bir çok sanatçı Frida'dan daha alt sıralarda yer alıyorlardı. Çünkü Frida tam 29 ülke tarafından , Google ile aranan sanatçı olmuştu. Bu durumu tahmin edemememin nedeni Frida'nın sanatını küçümsemem değil tabii , olamazda . Ama , doğrusu bir çok sanatçı varken , bir kadın sanatçının özellikle Frida'nın bu sonuca ulaşmasına sevindiğimi hatırlıyorum. ( Ayrıca Artemisia Gentileschi 4 numarada yerini aldı )
Duruma Türkiye açısından baktığımda , daha büyük bir sürpriz beni bekliyordu. Türkiye'den 1 numaraya yerleşen sanatçı Frida oldu !! Yani , ülkemizde en çok merak edilen sanatçı, yani hakkında en çok bilgi aranan sanatçı Frida !
Frida denildiğinde aklıma dört şey gelir .
İlki tabii ki resimleri . O resimler ki , gerçeküstü akımına dahil olmalarının yanı sıra , aslında ünlü ressamın bir bakıma hayatından izleri taşır. Gerçi her ressam ya da her sanatçının eserleri kendilerinden izler taşır doğal olarak. Ama , Frida'nın resimlerini daha önce hiç bilmeyen biri , renk cümbüşü içinde , çekilen acıları hisseder. Çok genç yaşında , 19 yaşında geçirdiğ bir otobüs kazası sonucu omurga kemiği kırılmasıyla , ömür boyu sürdürülen acılar içinde yaşam. 32 kez ameliyat geçirilen bir kişinin ruhsal durumunu düşünemiyorum. Yatağa kenetlenmiş durumdaki fotoğraflarına hala bakamam !
İkinci aklıma gelen şey , büyük aşkı Diego Rivera . O da büyük sanatçıydı. Duvar resimlerini hala hayranlıkla bakarım. Ama , aslında bu aşkı da acılarla dolu yaşıyor Frida. Hem de ne derin acılar. Detayı , 2002 yapımı Frida filminde !!
Üçüncü aklıma gelen şey ise , yukarıda sözünü ettiğim Frida filmi, daha da doğrusu Selma Hayek. Müthiş bir performanstı , ilgili filmde izlediğim. Adeta Frida yeniden canlanmış , hayat bulmuştu. Filmin yapımının 7 yıl sürdüğünü hatırlıyorum. Hayek , Frida için , '' çok değişik biri , acılar ve karanlıklar içinde kendi mizahı var bu kişinin '' demişti.
Ama , konumuz Frida ! Bir ressam düşünelim ki , bütün dünya kendisini surrealist olarak tanımlamasına rağmen , kendisi bunu kabul etmemiş olsun. Her defasında , '' ben aslında kendi gerçeklerimin resimlerini yapıyorum. '' demişti. Resimlerinin her birinin açılımı bu yazı sınırlarını aşar , doğal olarak !
Ve dördüncü aklıma gelen madde , Frida ve Diego çiftinin sanat kolleksiyonları. Kendi resimlerinin dışındaki sanat kolleksiyonlarının önemli bir bölümü '' ex voto '' ları kapsar. ( ex voto : Latin dünyasıyla ilgili , teklif edenin hayatta kaldığı tehlikeli bir olayı tasvir eden adak resimleri Resimlerin alt taraflarında yazılı açıklama yer alıyor. ) İkilinin biriktirdiği yüzlerce ex voto dahil , daha pek çok sanat eserinden oluşan ve de ara ara sergilenen kolleksiyonları , halen daha çeşitli ülkelerde ilgi çekmeye devam ediyor.
Dostumuz @Osidi'nin paylaştığı Frida çizgi romanı , bir taraftan bende çağrışımlar zinciri oluştururken , diğer taraftan Balthasar - Cornette ikilisinin renkli resimleri hayal dünyamda Latin Amerika ortamına beni seyahat ettirdi. Üstelik , ülkemizdeki sanatsever kitlenin en merak ettiği sanatçıyı konu edinerek !! Çok teşekkürler @Osidi .