Watersnakes / Su Yılanları - (Sıra dışı bir çocuk masalı) - Tony Sandoval - (İngilizce)

MelihAbi

Yeni Üye
9 Nis 2020
56
919
Istanbul
Watersnakes / Su Yılanları - (Sıra dışı bir çocuk masalı) - Tony Sandoval - (İngilizce)

(Senaryo ve çizimler: Tony Sandoval)

(Yayınevi: , 2018 - Fransızca: “Le Serpent d'eau” - Paquet, 2014)







Fransa’da yaşayan Meksikalı sanatçı Tony Sandoval’in hikâyelerindeki kahramanlar genellikle çocukluktan ergenliğe adım atma aşamasında olan gençler.

Ama asla sıradan değil, “büyümüş de küçülmüş” dediğimiz cinsten, fazla duyarlı ve hayal dünyası epeyce geniş çocuklar.

Örneğin, “Su Yılanları” hikâyesinde arka plandaki karakterlerden biri, şiir gibi bir anlatımla kendini şöyle tanıtır:

“Bizler çoktandır ölüyüz. Siz sadece enerjimizin izdüşümünü görerek bizi hissedebilirsiniz, tıpkı uzun süre önce ölmüş bir yıldızın size ancak şimdi ulaşan ışığı gibi. Enerjimizin yansıması bilincinizin prizmasından geçer ve işte o anda siz insanların büyü dediği şey yaşanır: Bizler aniden gözlerinizin önünde sizin yorumunuza göre değişen bir şekle bürünürüz.”





Başka bir deyişle, Sandoval’in çocuk kahramanlarının gündelik hayatın tekdüzeliğini terk edip uçsuz bucaksız paralel evrenlerde kaybolmaları, sonra da “deneyim kazanmış olarak” gerçekliğe geri dönmeleri gayet normal bir şey.

Şu ana kadar okuduğum “Su Yılanları”, “Ceset ve Kanepe”, “Rüzgârlı Gün” ve “Bin Fırtına” isimli Sandoval eserlerinin hepsinde durum böyle.

Bu arada, kahramanlarını hep incecik zayıf vücutlar ve orantısız derece büyük kafalarla çizmesi de suluboya ustası Sandoval’in alametifarikası diyebiliriz.





***

Su Yılanları”ndaki kahramanımız Mila, biraz içine kapanık bir genç kızdır; yaşadığı kasabadaki diğer çocuklarla pek anlaşamadığı için hiç arkadaşı yoktur, ama zaten kendisi de tek başına takılmaktan büyük keyif alır.

Sık sık bisikletine atlayıp kasabadan uzaklaşır, çevredeki ormanları, nehir kıyısını dolaşır.

Bir gün yine nehirde tek başına yüzerken, kendisi gibi 15-16 yaşlarında olan Agnes isimli tuhaf bir kızla tanışır.

Mila’nın ilk dikkatini çeken şey Agnes’in inci gibi dişleri olur, neredeyse âşık olur o dişlere. Sonra da kızın aşırı özgüvenine, dünyayı umursamayan hâllerine ve gizemli havasına tutulur.









Aslında Agnes henüz beş yaşındayken ölmüştür ve son 11 yıldır da sadece Mila gibi aşırı duyarlı çocukların görebildiği bir hayalet olarak insanların arasında dolaşmaktadır. Kardeşi Julian bile Agnes’in sadece sesini duyar, ama göremez. Agnes, kendisini görebilen Mila’ya “Sanırım sende büyülü bir taraf var!” der.

Agnes’in ölüm sebebi ise deniz kıyısında bulduğu küçük bir ahtapotla oynarken, annesinin çağırması üzerine aceleyle ahtapotu ağzına atıp yutmasıdır. O gece Agnes hastalanıp yatağa düşer, tüm süt dişleri aniden dökülür ve ailesinin gözünde “hayatını kaybeder”. Ama ertesi gün kimsenin görüp duymadığı bir hayalet olarak yataktan kalkar.





Masal bu ya, tabii ki 11 yıl boyunca Agnes’in içinde yaşayan o ahtapot da sıradan bir deniz canlısı değil, ailesinin ihanetine uğramış ve yıllarca tutsak edilmiş eski bir kraldır. Agnes’in hayalete dönüştüğü gece çıkan inci gibi dişleri de aslında o kralın muhafızları olan savaşçı kadınlardır.

Mila önce bu tuhaf hikâyeye inanmak istemez, “Ahtapota dönüşen kral mı olurmuş?” der. Ama Agnes kralı özgürleştirip eski haline döndürmek amacıyla bir büyü ayini yapmak için yardımını isteyince de hemen kabul eder. Ve olaylar gelişir…





Lütfen buradan indiriniz:

 
Üst