“Return to Eden / Cennete Dönüş” -- Paco Roca - (İngilizce)
Paco Roca, annesi Antonia’nın Franco dönemindeki hayatını anlatıyor:
(Yayınevi: İspanyolca: Astiberri, 2020 - İngilizce: Fantagraphics, 2024)
“Annem bu fotoğrafı hayatının sonuna kadar hiç yanından ayırmadı.”
1946 yılında Valencia’nın Nazaret plajında çekilmiş basit bir aile fotoğrafı, bu çizgi romanın arka planını oluşturan büyük trajedinin merkezinde duruyor.
Yarı belgesel yarı otobiyografik bu hikâyede kahramanımız, Paco Roca’nın annesi Antonia.
***
Antonia’nın çocukluğu ve gençliği, gündelik hayatın doğal parçası haline gelmiş ağır bir yoksulluk ve açlık içinde geçer.
Acımasız, kanlı bir iç savaşın ardından, 1940’ların başında Franco rejimi bir kâbus gibi İspanya’nın üzerine çöktüğünde, Antonia henüz ancak ablasının elini tutarak sokağa çıkabilecek yaşlardadır.
Yaşıtı diğer çocuklar gibi okula gidip düzgün bir eğitim alma şansı bulamayan Antonia, okuma yazmayı zar zor ve ancak kısmen öğrenir.
Hayata ve dünyaya dair bilgi edinmek için kullandığı kaynaklar, annesi Carmen’in anlattığı fantastik hikâyeler, kilisedeki rahibin tehditkâr, hatta düşmanca vaazları ve ancak para buldukça nadiren gidebildiği sinemada izlediği Hollywood filmleridir.
***
İç Savaş’tan sonra tüm gücüyle muhalif solculardan intikam almakla meşgul olan devlet, ülkedeki ağır yoksulluğu gidermek için pek bir şey yapmaz.
Onun yerine, Katolik Kilisesi’nin desteğini de arkalarına alarak, muhafazakâr ve kaderci bir yaşam tarzı halka empoze edilir:
“Eğer bugün yokluk ve açlık çekiyorsanız bu sizin suçunuz. Kendi ahlaksızlığınızın, tembelliğinizin ve geçmişteki günahlarınızın kefaretini ödüyorsunuz. Hayatta ve “dışarıda” olduğunuza şükredin. Hapishanelerdeki yüzbinlerce muhalifin yanına gitmek istemiyorsanız, susun ve kaderinize razı olun!” mesajı verilir topluma.
***
Kilisede dinlediği İncil hikâyeleri ve seyredebildiği sansürlü Hollywood filmlerinin penceresinden dünyaya bakan Antonia, babası kelimenin tam anlamıyla bencil, ezik ve kaba bir adam olmasına rağmen, aileyi bir arada tutmak için kendini parçalayan annesi Carmen sayesinde hayata tutunur.
Annesinin istediği gibi, muhafazakâr, itaatkâr ve kaderci bir genç kız olarak yetişen Antonia, aile içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmenin öldükten sonra cennete gitmenin yegâne anahtarı olduğuna inanır:
Âdem ve Havva’nın kovulduğu Cennet Bahçesine yeniden kabul edilmenin hayalini kurarak yaşar.
***
Kısacık insan hayatları, küçücük ışık parıltıları:
Çizgi romanın ilk sayfalarında Paco Roca oldukça şiirsel ve ilginç bir yaklaşım kullanmış.
Annesinin aşırı dindar bir kadın olmasına da dayanarak, Eski Ahit’in ilk bölümü Genesis / Yaratılış Kitabındaki “Tanrı, “Işık olsun” dedi ve ışık oldu. / And there was light.” cümlesinden yola çıkmış Roca:
Biz sayfaları çevirdikçe, tamamen simsiyah arka plandaki küçük parlak noktalar giderek bir ışık huzmesine ve onlar da tıpkı bir film şeridindeki gibi yan yana dizilmiş fotoğraf karelerine dönüşüyor.
Biz ışığa ya da ışık bize yaklaştıkça, karanlığı delen o karelerin aslında bu çizgi romanın sayfaları olduğunu anlıyoruz.
Evrenin ve zamanın sonsuzluğunda kısacık insan hayatlarının ancak küçük bir ışık parıltısı gibi yanıp söndüğünü hatırlatan Paco Roca, buna rağmen bizden önce yaşamış insanların hayat hikâyelerini önemsememiz ve ortak geçmişimizi sahiplenmemiz gerektiğini söylüyor:
***
Geçmişimiz olmadan hiçbir şeyiz:
“Evrenin devasa büyüklüğü karşısında Antonia’nın hayatı, zamanın içindeki kısacık bir parıltıdan ibaret.
Tıpkı Antonia ve diğer tüm insanlar gibi hepimiz, yok olmanın karanlığı karşısında sönüp gitmeye mahkûm kısa parıltılar gibiyiz.
İşte bu yüzden bizden önce yaşamış insanların hayatını anlamak önemlidir.
Geçmişimiz olmadan hiçbir şeyiz.
Kendimizden daha büyük ve daha eski bir şeyin, atalarımızın ve tüm insanlığın bir parçası olduğumuzu hissedebilmek için geçmişe ihtiyaç duyarız.
Gelecekte bizim gibi başkalarının da var olacağına ve onların hafızasında yaşamaya devam edeceğimize inanırız.
Tek başına sönüp gitmeye mahkûm bu ayrık parıltılar, ancak bu inanç sayesinde bir ışık huzmesine dönüşür.
Geçmişi silmeye çalışan unutma ve unutulmaya karşı sürekli bir savaş veririz.
Fakat hafızamızın kapasitesi sınırlıdır ve aldatıcıdır.
Bu yüzden insanın yaratıcılığı, zamanın içindeki bir ânı ölümsüzleştirmek için çeşitli yollar geliştirdi.
Çizmeyi, yazmayı ve fotoğrafı icat ettik, evrendeki küçük bir parıltının bir anlık varlığını ölümsüzleştirmek istedik.
Annem de bu fotoğrafı hayatının sonuna kadar hiç yanından ayırmadı.”
Lütfen buradan indiriniz:
.
Paco Roca, annesi Antonia’nın Franco dönemindeki hayatını anlatıyor:
(Yayınevi: İspanyolca: Astiberri, 2020 - İngilizce: Fantagraphics, 2024)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
“Annem bu fotoğrafı hayatının sonuna kadar hiç yanından ayırmadı.”
1946 yılında Valencia’nın Nazaret plajında çekilmiş basit bir aile fotoğrafı, bu çizgi romanın arka planını oluşturan büyük trajedinin merkezinde duruyor.
Yarı belgesel yarı otobiyografik bu hikâyede kahramanımız, Paco Roca’nın annesi Antonia.
***
Antonia’nın çocukluğu ve gençliği, gündelik hayatın doğal parçası haline gelmiş ağır bir yoksulluk ve açlık içinde geçer.
Acımasız, kanlı bir iç savaşın ardından, 1940’ların başında Franco rejimi bir kâbus gibi İspanya’nın üzerine çöktüğünde, Antonia henüz ancak ablasının elini tutarak sokağa çıkabilecek yaşlardadır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Yaşıtı diğer çocuklar gibi okula gidip düzgün bir eğitim alma şansı bulamayan Antonia, okuma yazmayı zar zor ve ancak kısmen öğrenir.
Hayata ve dünyaya dair bilgi edinmek için kullandığı kaynaklar, annesi Carmen’in anlattığı fantastik hikâyeler, kilisedeki rahibin tehditkâr, hatta düşmanca vaazları ve ancak para buldukça nadiren gidebildiği sinemada izlediği Hollywood filmleridir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
***
İç Savaş’tan sonra tüm gücüyle muhalif solculardan intikam almakla meşgul olan devlet, ülkedeki ağır yoksulluğu gidermek için pek bir şey yapmaz.
Onun yerine, Katolik Kilisesi’nin desteğini de arkalarına alarak, muhafazakâr ve kaderci bir yaşam tarzı halka empoze edilir:
“Eğer bugün yokluk ve açlık çekiyorsanız bu sizin suçunuz. Kendi ahlaksızlığınızın, tembelliğinizin ve geçmişteki günahlarınızın kefaretini ödüyorsunuz. Hayatta ve “dışarıda” olduğunuza şükredin. Hapishanelerdeki yüzbinlerce muhalifin yanına gitmek istemiyorsanız, susun ve kaderinize razı olun!” mesajı verilir topluma.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
***
Kilisede dinlediği İncil hikâyeleri ve seyredebildiği sansürlü Hollywood filmlerinin penceresinden dünyaya bakan Antonia, babası kelimenin tam anlamıyla bencil, ezik ve kaba bir adam olmasına rağmen, aileyi bir arada tutmak için kendini parçalayan annesi Carmen sayesinde hayata tutunur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Annesinin istediği gibi, muhafazakâr, itaatkâr ve kaderci bir genç kız olarak yetişen Antonia, aile içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmenin öldükten sonra cennete gitmenin yegâne anahtarı olduğuna inanır:
Âdem ve Havva’nın kovulduğu Cennet Bahçesine yeniden kabul edilmenin hayalini kurarak yaşar.
***
Kısacık insan hayatları, küçücük ışık parıltıları:
Çizgi romanın ilk sayfalarında Paco Roca oldukça şiirsel ve ilginç bir yaklaşım kullanmış.
Annesinin aşırı dindar bir kadın olmasına da dayanarak, Eski Ahit’in ilk bölümü Genesis / Yaratılış Kitabındaki “Tanrı, “Işık olsun” dedi ve ışık oldu. / And there was light.” cümlesinden yola çıkmış Roca:
Biz sayfaları çevirdikçe, tamamen simsiyah arka plandaki küçük parlak noktalar giderek bir ışık huzmesine ve onlar da tıpkı bir film şeridindeki gibi yan yana dizilmiş fotoğraf karelerine dönüşüyor.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Biz ışığa ya da ışık bize yaklaştıkça, karanlığı delen o karelerin aslında bu çizgi romanın sayfaları olduğunu anlıyoruz.
Evrenin ve zamanın sonsuzluğunda kısacık insan hayatlarının ancak küçük bir ışık parıltısı gibi yanıp söndüğünü hatırlatan Paco Roca, buna rağmen bizden önce yaşamış insanların hayat hikâyelerini önemsememiz ve ortak geçmişimizi sahiplenmemiz gerektiğini söylüyor:
***
Geçmişimiz olmadan hiçbir şeyiz:
“Evrenin devasa büyüklüğü karşısında Antonia’nın hayatı, zamanın içindeki kısacık bir parıltıdan ibaret.
Tıpkı Antonia ve diğer tüm insanlar gibi hepimiz, yok olmanın karanlığı karşısında sönüp gitmeye mahkûm kısa parıltılar gibiyiz.
İşte bu yüzden bizden önce yaşamış insanların hayatını anlamak önemlidir.
Geçmişimiz olmadan hiçbir şeyiz.
Kendimizden daha büyük ve daha eski bir şeyin, atalarımızın ve tüm insanlığın bir parçası olduğumuzu hissedebilmek için geçmişe ihtiyaç duyarız.
Gelecekte bizim gibi başkalarının da var olacağına ve onların hafızasında yaşamaya devam edeceğimize inanırız.
Tek başına sönüp gitmeye mahkûm bu ayrık parıltılar, ancak bu inanç sayesinde bir ışık huzmesine dönüşür.
Geçmişi silmeye çalışan unutma ve unutulmaya karşı sürekli bir savaş veririz.
Fakat hafızamızın kapasitesi sınırlıdır ve aldatıcıdır.
Bu yüzden insanın yaratıcılığı, zamanın içindeki bir ânı ölümsüzleştirmek için çeşitli yollar geliştirdi.
Çizmeyi, yazmayı ve fotoğrafı icat ettik, evrendeki küçük bir parıltının bir anlık varlığını ölümsüzleştirmek istedik.
Annem de bu fotoğrafı hayatının sonuna kadar hiç yanından ayırmadı.”
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Lütfen buradan indiriniz:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.