zileliorhan
Yeni Üye
- 23 Eki 2023
- 21
- 136
Öncelikle herkese saygılar ve selamlarımı sunarım. Çizgi Diyarı Sitesi’nin kurulmasına öncülük eden ve günümüze kadar emeği geçen herkese en derin minnet duygularımı ve şükranlarımı ifade ederim.
1962 doğumluyum. Memleketim Tokat-Zile. 1968 yılında Zile'de ilkokula başladım. Birkaç sene sonra, tahminen 70'li yılların hemen başında, mahalledeki arkadaşlarımda Teksas ve Tommiks çizgi romanlarını gördüm. O andan itibaren o roman kahramanlarına karşı içinde derin bir bağlılık ve sevgi oluştu. Henüz 10 yaşımda bile değildim.
O zamanki baskılarda, Teksas'taki İngiliz Askerlerinden "Kırmızı Urbalılar" olarak bahsedilirdi. Daha sonraki yıllarda bu ifade yerini "Kırmızı Ceketliler" olarak değiştirildi (İngilizcesi Red Coats).
Bazı konuşma balonlarının ilk kelimesi "Âlâ" ile başlardı. Bu kelimenin anlamını bilmediğim için, bu âlâ kelimesini pas geçerdim İngilizcesi "well", çevirmenler o zaman âlâ kelimesini uygun görmüşler.
O yıllarda maalesef Türkiye'de sağ sol olayları başlamıştı. Bir tarafta kendini Ülkücüler olarak ifade eden Milliyetçiler, diğer yanda ise kendini Devrimciler olarak ifade eden sol kesim vardı.
Avukat Conoly, Teksas ve avcı arkadaşları Teksas romanında "Milliyetçiler" olarak ifade edilirdi. Ben Teksas'taki o milliyetçiler ile Türkiye'deki milliyetçileri aynı ülkü ve ideale inanan ve savunan kişiler sanırdım. Çocukluk işte.
Tommiks'deki Albayın kızı Suzi'ye ise âşıktım. "Keşke ABD'de olsam da, Suzi'yi tavlasam ve evlensem" diye hayaller kurardım.
Elimizdeki çizgi romanları, diğer arkadaşlarla değiş-tokuş yaparak, okuduğumuz çizgi roman sayısını artırırdık. Benim de epey bir çizgi romanım vardı.
İlk ve ortaokul böyle geçti. 1976 yılında Ankara'nın Sıhhiye Semti'ndeki Atatürk Lisesi'ni parasız yatılı olarak kazandım (O zamanlar yatılı kısmı vardı, şimdi yok). Ankara'da Cebeci Semti'nde Talatpaşa Bulvarı'ndan Cebeci Stadyumu'na giden caddenin adı Dumlupınar Caddesi'dir. Talatpaşa Bulvarı'ndan Cebeci Stadyumu'na doğru Dumlupınar Caddesi'ne sapınca, soldaki 3. bina, yani Dumlupınar Caddesi ile Soysal Sokağı'n köşesindeki bina bir sinema idi. Adını unuttuğum bu sinema sonradan yıkılmış, şimdi yok. Hafta sonları o sinemanın önünde 2. el çizgi roman satışı ve değiş tokuşu olurdu (Benim yaşımda olup, Ankara'da o civarlarda bulunmuş olanlar bunu hatırlayacaktır)
Liseden sonra Ankara Ziraat Fakültesini kazandım. Üniversite yıllarım Ankara’da geçti. Bilahare mezun oldum, devlet memuru olarak Tarım Bakanlığı’nda çalışmaya başladım. Evlendim, çoluk çocuk sahibi oldum ama içimdeki o “Teksas-Tommiks Aşkı” hiç sönmedi.
1990’lı yılların hemen başı idi. Bir gün İstanbul’a gitmiştim. Yerebatan Sarnıcı’nın oradan, Çemberlitaş’a doğru sol kaldırımdan yürüyordum. Ufak Firuz Ağa Camii ve Mehmet Akif Ersoy Parkı’nı geçince, binalar başlıyordu. Soldaki ilk eskice binanın yüksek girişinde Tay Yayınları levhasını gördüm. Baktım ki camekânında Teksas ve Tommiks’in yeni serileri çıkmış. Bendeki Teksas-Tommiks Aşkı sadece alevlenmekle kalmadı, adeta bir canavara dönüştü. Çıkmış bütün sayıları yepyeni olarak, kalın ciltler halinde (14 x 21 cm boyutlarında idiler) aldım. Akabinde yeni çıkan sayıları da takip ettim ve kendimce bir ufak çaplı bir arşiv oluşturmaya başladım. Fakat kitapların baskısı bir süre sonra aniden kesildi. İşin aslını sorup, soruşturduğumda “Telif haklarındaki bir sorun nedeni ile Teksas-Tommiks çizgi romanlarının baskısına son verilmiş” olduğunu üzülerek öğrendim.
Daha sonra elimdeki bu ufak çaplı koleksiyonu, 2009 yılında Ankara’daki bir kitap koleksiyoncusuna iyi bir fiyata sattım. Aslında gerekirse böbreğimi satar ama o Teksas-Tommiksleri kesinlikle satmazdım. Ancak başıma üzücü bir olay gelmiş ve o yıl ciddi bir maddi sıkıntıya girmiştim. İcra dairesinden haciz gelmesi söz konusu idi. İçerim kan ağlayarak o Teksas-Tommiks ciltlerini sattım. Hala pişmanım.
Böylece Aradan yine bir 14 yıl geçti. Birkaç hafta önce Facebook’da bir grup gördüm. Çizgi Roman Evi adında. Birkaç gün sonra da Çizgi Roman Sefası grubunu gördüm ve katıldım. Hemen hepsini severek okuduğum Teksas-Tommiks başta olmak üzere Zagor, Kaptan Swing, Tom Braks, Tex ve diğer bütün çizgi romanları hemen indirmeye başladım. Tekrar eski günlerime döndüm.
İlk günler, ben bu çizgi romanları, o grubu kuran/yöneten kişilerin taradığını ve grupta paylaştıklarını sanıyordum. Fakat birkaç gün sonra, çizgi romanın yayımlandığını bildiren bazı mesajların altında bir alıntı notu dikkatimi çekti. “KAYNAK: Çizgi Diyarı” ibaresi vardı. İnternetten hemen Çizgi Diyarı'nı arattım ve burayı geçen hafta keşfettim. Kelimenin tam anlamı ile altın madenini bulmuştum.
Tarım Bakanlığındaki devlet memurluğu görevimi ifa ederken, yüksek lisans ve doktora yapmıştım. 2009 yılında bakanlıktan emekli oldum ve 2010 yılında bir üniversitede öğretim üyesi olarak göreve başladım. Yaklaşık 4 ay önce, Temmuz Ayı başında üniversitedeki profesör kadromdan emekli oldum. 1984 yılında başladığım 40 yıllık devlet memurluğunun ardından bir boşluk ve miskinlik içindeydim. Şu anda yeni işimi buldum. 1 haftadır büyük bir açlık içinde Teksas’dan başladım, sırası ile Tommiks, Tex, Savaş ve Kaptan Swing’in tüm paylaşımlarını bilgisayarıma indirdim. Şu anda 128 GB tutan bu data içinde 2181 klasör ve 128.700 klasör görünüyor. Yani 128.700 sayfadan meydana gelen 2181 adet çizgi roman kitabı indirmişim. Şu anda bunları tek tek okumaya başlasam herhalde birkaç yılımı alır.
İndirmeye devam ediyorum, çünkü içimden diyorum ki;
-“Yaaa Orhan, deprem olur, ihtilal olur, Walking Dead’deki gibi zombi salgını başlar, (affedersiniz) her bok olabilir. Bu da gelir seni bulur. Oğlum Orhan, sen indirebildiğin kadar çizgi roman indir. Birkaç hafta sonra harici belleklerinde ve bilgisayarlarında birkaç yüz GB çizgi roman birikecek. Ondan sonra deprem de olsa, ihtilal de olsa, zombi salgını da başlasa, sen çekil bir köşeye ve bu çizgi romanları okumaya başla. Sen çizgi romanları bitirene kadar depremin yaraları da sarılır, ihtilal biter, meşru rejime geçilir, zombi salgını da bir şekilde son bulur”
Bu satırları okuyan bazılarınız tarafından, özellikle benden genç olanlar tarafından, içinde bulunduğum 62 yaşımda, bir emekli profesör olarak benim bu çizgi roman tutkum çocukça ve naif görülebilir. Sedat Peker videolarında sık sık
-“Şimdi söyleyeceğimi 40 yaşından küçük olanlar hatırlamaz, ama ……” diye söze başlıyor. Ben de diyorum ki;
-“Teksas-Tommiks ile yoğunluk kazanan, bendeki bu çizgi roman aşkını 50 yaşından küçük olanlar kolaylıkla anlayamaz. Beni ancak 50-60 yaşından büyük olanlar anlar.
Madem bu başlık bir “İstek Hattı”, bu kadar uzun laf salatasına bana katlandığınız için önce sabrınıza hayranım.
İsteğim şu:
LÜTFEN, LÜTFEN ve LÜTFEN “Ham taranmış” paylaşımları artırınız. Ben şahsen sarı renkli sararmış, kirlenmiş, kıyıları yıpranmış JPEG fotolardan meydana gelen maceraları okumayı daha çok seviyorum. Bu beni, 50 yıl önceki eski günlerime götürüyor. Beyazlatılmış, kenarları kesilmiş maceraları okumayı hiç hazzetmiyorum. Belki benim gibi düşünenler azdır, ancak bir çizgi roman tarandığı zaman, zaten ilk önce “Ham” versiyon elde ediliyor. Siz yine onu beyazlatacaksanız, kenarlarını kesecekseniz kesin. Ama beyazlatılmış versiyonun yanında lütfen ham versiyonu da verin, çünkü ham versiyon için ekstra bir efor sarf etmenize gerek yok. Zaten o ilk versiyon. Gördüğüm kadarı ile ham versiyonu en çok paylaşan “Vefalı” kullanıcı adındaki abimiz/kardeşimiz. Vefalı'ya ayrıca ve hassaten teşekkür ediyorum. Eğer bir gün kendisi ile bir zaman ve mekânda karşılaşırsak, ellerini öpeceğim. Birisine bu el öpme seremonisinin fotoğrafını çektireceğim, burada da yayımlayacağım.
Mesajımın başlığında Çizgi Diyarı Sitesi’nin kurulmasına öncülük eden ve günümüze kadar emeği geçen herkese teşekkür etmiştim. Mesajımın sonunda bu teşekkürümü yineliyorum.
Allah tuttuğunuzu altın etsin,
Allah ömrünüze ömür katsın,
Allah sizin ne muradınız varsa versin.
(Emekli Zootekni Profesörü) Dr. Orhan Yılmaz
1962 doğumluyum. Memleketim Tokat-Zile. 1968 yılında Zile'de ilkokula başladım. Birkaç sene sonra, tahminen 70'li yılların hemen başında, mahalledeki arkadaşlarımda Teksas ve Tommiks çizgi romanlarını gördüm. O andan itibaren o roman kahramanlarına karşı içinde derin bir bağlılık ve sevgi oluştu. Henüz 10 yaşımda bile değildim.
O zamanki baskılarda, Teksas'taki İngiliz Askerlerinden "Kırmızı Urbalılar" olarak bahsedilirdi. Daha sonraki yıllarda bu ifade yerini "Kırmızı Ceketliler" olarak değiştirildi (İngilizcesi Red Coats).
Bazı konuşma balonlarının ilk kelimesi "Âlâ" ile başlardı. Bu kelimenin anlamını bilmediğim için, bu âlâ kelimesini pas geçerdim İngilizcesi "well", çevirmenler o zaman âlâ kelimesini uygun görmüşler.
O yıllarda maalesef Türkiye'de sağ sol olayları başlamıştı. Bir tarafta kendini Ülkücüler olarak ifade eden Milliyetçiler, diğer yanda ise kendini Devrimciler olarak ifade eden sol kesim vardı.
Avukat Conoly, Teksas ve avcı arkadaşları Teksas romanında "Milliyetçiler" olarak ifade edilirdi. Ben Teksas'taki o milliyetçiler ile Türkiye'deki milliyetçileri aynı ülkü ve ideale inanan ve savunan kişiler sanırdım. Çocukluk işte.
Tommiks'deki Albayın kızı Suzi'ye ise âşıktım. "Keşke ABD'de olsam da, Suzi'yi tavlasam ve evlensem" diye hayaller kurardım.
Elimizdeki çizgi romanları, diğer arkadaşlarla değiş-tokuş yaparak, okuduğumuz çizgi roman sayısını artırırdık. Benim de epey bir çizgi romanım vardı.
İlk ve ortaokul böyle geçti. 1976 yılında Ankara'nın Sıhhiye Semti'ndeki Atatürk Lisesi'ni parasız yatılı olarak kazandım (O zamanlar yatılı kısmı vardı, şimdi yok). Ankara'da Cebeci Semti'nde Talatpaşa Bulvarı'ndan Cebeci Stadyumu'na giden caddenin adı Dumlupınar Caddesi'dir. Talatpaşa Bulvarı'ndan Cebeci Stadyumu'na doğru Dumlupınar Caddesi'ne sapınca, soldaki 3. bina, yani Dumlupınar Caddesi ile Soysal Sokağı'n köşesindeki bina bir sinema idi. Adını unuttuğum bu sinema sonradan yıkılmış, şimdi yok. Hafta sonları o sinemanın önünde 2. el çizgi roman satışı ve değiş tokuşu olurdu (Benim yaşımda olup, Ankara'da o civarlarda bulunmuş olanlar bunu hatırlayacaktır)
Liseden sonra Ankara Ziraat Fakültesini kazandım. Üniversite yıllarım Ankara’da geçti. Bilahare mezun oldum, devlet memuru olarak Tarım Bakanlığı’nda çalışmaya başladım. Evlendim, çoluk çocuk sahibi oldum ama içimdeki o “Teksas-Tommiks Aşkı” hiç sönmedi.
1990’lı yılların hemen başı idi. Bir gün İstanbul’a gitmiştim. Yerebatan Sarnıcı’nın oradan, Çemberlitaş’a doğru sol kaldırımdan yürüyordum. Ufak Firuz Ağa Camii ve Mehmet Akif Ersoy Parkı’nı geçince, binalar başlıyordu. Soldaki ilk eskice binanın yüksek girişinde Tay Yayınları levhasını gördüm. Baktım ki camekânında Teksas ve Tommiks’in yeni serileri çıkmış. Bendeki Teksas-Tommiks Aşkı sadece alevlenmekle kalmadı, adeta bir canavara dönüştü. Çıkmış bütün sayıları yepyeni olarak, kalın ciltler halinde (14 x 21 cm boyutlarında idiler) aldım. Akabinde yeni çıkan sayıları da takip ettim ve kendimce bir ufak çaplı bir arşiv oluşturmaya başladım. Fakat kitapların baskısı bir süre sonra aniden kesildi. İşin aslını sorup, soruşturduğumda “Telif haklarındaki bir sorun nedeni ile Teksas-Tommiks çizgi romanlarının baskısına son verilmiş” olduğunu üzülerek öğrendim.
Daha sonra elimdeki bu ufak çaplı koleksiyonu, 2009 yılında Ankara’daki bir kitap koleksiyoncusuna iyi bir fiyata sattım. Aslında gerekirse böbreğimi satar ama o Teksas-Tommiksleri kesinlikle satmazdım. Ancak başıma üzücü bir olay gelmiş ve o yıl ciddi bir maddi sıkıntıya girmiştim. İcra dairesinden haciz gelmesi söz konusu idi. İçerim kan ağlayarak o Teksas-Tommiks ciltlerini sattım. Hala pişmanım.
Böylece Aradan yine bir 14 yıl geçti. Birkaç hafta önce Facebook’da bir grup gördüm. Çizgi Roman Evi adında. Birkaç gün sonra da Çizgi Roman Sefası grubunu gördüm ve katıldım. Hemen hepsini severek okuduğum Teksas-Tommiks başta olmak üzere Zagor, Kaptan Swing, Tom Braks, Tex ve diğer bütün çizgi romanları hemen indirmeye başladım. Tekrar eski günlerime döndüm.
İlk günler, ben bu çizgi romanları, o grubu kuran/yöneten kişilerin taradığını ve grupta paylaştıklarını sanıyordum. Fakat birkaç gün sonra, çizgi romanın yayımlandığını bildiren bazı mesajların altında bir alıntı notu dikkatimi çekti. “KAYNAK: Çizgi Diyarı” ibaresi vardı. İnternetten hemen Çizgi Diyarı'nı arattım ve burayı geçen hafta keşfettim. Kelimenin tam anlamı ile altın madenini bulmuştum.
Tarım Bakanlığındaki devlet memurluğu görevimi ifa ederken, yüksek lisans ve doktora yapmıştım. 2009 yılında bakanlıktan emekli oldum ve 2010 yılında bir üniversitede öğretim üyesi olarak göreve başladım. Yaklaşık 4 ay önce, Temmuz Ayı başında üniversitedeki profesör kadromdan emekli oldum. 1984 yılında başladığım 40 yıllık devlet memurluğunun ardından bir boşluk ve miskinlik içindeydim. Şu anda yeni işimi buldum. 1 haftadır büyük bir açlık içinde Teksas’dan başladım, sırası ile Tommiks, Tex, Savaş ve Kaptan Swing’in tüm paylaşımlarını bilgisayarıma indirdim. Şu anda 128 GB tutan bu data içinde 2181 klasör ve 128.700 klasör görünüyor. Yani 128.700 sayfadan meydana gelen 2181 adet çizgi roman kitabı indirmişim. Şu anda bunları tek tek okumaya başlasam herhalde birkaç yılımı alır.
İndirmeye devam ediyorum, çünkü içimden diyorum ki;
-“Yaaa Orhan, deprem olur, ihtilal olur, Walking Dead’deki gibi zombi salgını başlar, (affedersiniz) her bok olabilir. Bu da gelir seni bulur. Oğlum Orhan, sen indirebildiğin kadar çizgi roman indir. Birkaç hafta sonra harici belleklerinde ve bilgisayarlarında birkaç yüz GB çizgi roman birikecek. Ondan sonra deprem de olsa, ihtilal de olsa, zombi salgını da başlasa, sen çekil bir köşeye ve bu çizgi romanları okumaya başla. Sen çizgi romanları bitirene kadar depremin yaraları da sarılır, ihtilal biter, meşru rejime geçilir, zombi salgını da bir şekilde son bulur”
Bu satırları okuyan bazılarınız tarafından, özellikle benden genç olanlar tarafından, içinde bulunduğum 62 yaşımda, bir emekli profesör olarak benim bu çizgi roman tutkum çocukça ve naif görülebilir. Sedat Peker videolarında sık sık
-“Şimdi söyleyeceğimi 40 yaşından küçük olanlar hatırlamaz, ama ……” diye söze başlıyor. Ben de diyorum ki;
-“Teksas-Tommiks ile yoğunluk kazanan, bendeki bu çizgi roman aşkını 50 yaşından küçük olanlar kolaylıkla anlayamaz. Beni ancak 50-60 yaşından büyük olanlar anlar.
Madem bu başlık bir “İstek Hattı”, bu kadar uzun laf salatasına bana katlandığınız için önce sabrınıza hayranım.
İsteğim şu:
LÜTFEN, LÜTFEN ve LÜTFEN “Ham taranmış” paylaşımları artırınız. Ben şahsen sarı renkli sararmış, kirlenmiş, kıyıları yıpranmış JPEG fotolardan meydana gelen maceraları okumayı daha çok seviyorum. Bu beni, 50 yıl önceki eski günlerime götürüyor. Beyazlatılmış, kenarları kesilmiş maceraları okumayı hiç hazzetmiyorum. Belki benim gibi düşünenler azdır, ancak bir çizgi roman tarandığı zaman, zaten ilk önce “Ham” versiyon elde ediliyor. Siz yine onu beyazlatacaksanız, kenarlarını kesecekseniz kesin. Ama beyazlatılmış versiyonun yanında lütfen ham versiyonu da verin, çünkü ham versiyon için ekstra bir efor sarf etmenize gerek yok. Zaten o ilk versiyon. Gördüğüm kadarı ile ham versiyonu en çok paylaşan “Vefalı” kullanıcı adındaki abimiz/kardeşimiz. Vefalı'ya ayrıca ve hassaten teşekkür ediyorum. Eğer bir gün kendisi ile bir zaman ve mekânda karşılaşırsak, ellerini öpeceğim. Birisine bu el öpme seremonisinin fotoğrafını çektireceğim, burada da yayımlayacağım.
Mesajımın başlığında Çizgi Diyarı Sitesi’nin kurulmasına öncülük eden ve günümüze kadar emeği geçen herkese teşekkür etmiştim. Mesajımın sonunda bu teşekkürümü yineliyorum.
Allah tuttuğunuzu altın etsin,
Allah ömrünüze ömür katsın,
Allah sizin ne muradınız varsa versin.
(Emekli Zootekni Profesörü) Dr. Orhan Yılmaz
Son düzenleme: