Dünyanın en değerli bilim ödülü; "Alexander von Humboldt Profesörlüğü" ve "The Adventures of Alexander von Humboldt" çizgi romanı

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
484
9,498
Mayıs 2025 te bilim alanında, dünyanın en değerli ödülünü, hayatını madde ve lazer alanındaki araştırma ve çalışmalara adayan dahi seviyesindeki bir bilim insanımız aldı.

Son birkaç yüzyıllık bilim tarihi bize net bir şekilde gösteriyor ki dahi seviyesindeki bir bilim insanı, olağanüstü bir çalışma azmi ile yaşadığı ülkenin hatta tüm dünyanın kaderini değiştirebilir hatta çağ atlatabilir. Milyonlarca insanın başaramayacağı bir şeyi tek bir bilim insanı yapabilir.

Yaşadığımız dönem, ne yazık ki ülkemiz için daha da geriye gidiyor, adeta içinden çıkılamayacak şekilde cehalet ve sefalet sarmalına batıyoruz. Suni gündemler ile sefalet ve cehaletin farkına varması engellenen çok büyük bir nüfus yaratıldı. Umarım tam bir çöküş yaşamadan kişi başı yüzlerce kitap okuyarak akıl ve bilimi referans almayı tekrar öğrenebiliriz.

Yaşadığımız coğrafya da “milyon kişinin yapamayacağı şeyleri başarabilecek” , “çağ atlatabilecek” , “çığır açabilecek” bir kaç bilim insanı kaldı ve maalesef onları da kaybediyoruz. Çok nadir, muhtemelen paha biçilemez bir cevher maalesef Almanya’ya gitti ve ülkenin büyük çoğunluğunun haberi bile yok. (Giderlerse gitsinler zihniyeti, iyileşme ihtimali olmayan kanser gibidir)

Önce ödüle adını veren bilim insanını tanıyalım:

Alexander von Humboldt “Alman Biliminin Atası”


Coğrafya, meteoroloji, manyetizma, botanik, zooloji, jeoloji, antropoloji başta olmak üzere tüm bilim alanlarını birleştirebilecek donanıma sahip çok yönlü bir bilim insanı tanımlamasını herhalde en çok Humboldt hak eder.

Tüm gezileri boyunca doğada ölçülebilecek her şeyi gerçekten de ölçmeyi başarıp, yayımladığı eserler ile Avrupa bilim camiasında muazzam bir etki yaratmış ve başka bir büyük bilim insanına inanılmaz bir ilham sağlayarak canlılık tarihinin geri dönülemez bir biçimde değişmesine önayak olmuştur

1769 – 1859 yılları arasında yaşayan, çok yönlü bir doğa bilimci, Humboldt en önemli gezilerine 1799 yılında 30 yaşındayken başladı. 1804 yılına kadar 5 yıl boyunca, seyahat arkadaşı botanikçi Bonpland ile Orta ve Güney Amerika’da pek çok bilimsel keşifte bulundu.

1769'da Almanya'nın Berlin kentinde doğdu. Alman soylu bir aileye mensup ve ordu subayı olan babasını henüz 9 yaşındayken kaybetmişti. Ağabeyi Wilhelm ile birlikte annesi tarafından büyütülen Humboldt, varlıklı bir ailede doğması sayesinde küçük yaştan itibaren Prusya’nın en önemli özel öğretmenleri tutularak bilim, matematik ve dil eğitimine tabi tutuldu. (Ağabeyi Wilhelm, Prusya da bakan, filozof ve dilbilimci olarak tanınmaktadır) Duygusal olarak mesafeli olan ve büyük hırsları olan anneleri, her iki kardeşin de Prusya devletinin yöneticileri olmasını istiyordu. (Duygusal olarak mesafeli bu yıllar sonradan hem annesi hem de ağabeyi ile sosyal iletişimini neredeyse yok seviyesine indirecekti)

Ekoloji merakı, aldığı eğitim ile henüz küçük yaşta bitki ve böcekleri inceleyerek başlamıştı.
17 yaşında Frankfurt Üniversitesi'nde finans dersleri aldı, daha sonra Göttingen Üniversitesi'nde eğitim gördü.

Sonrasında meşhur kaşif Kaptan Cook'un keşif yolculuğunda yer alan Georg Forster ile tanıştı. Foster’in etkisi ile botanik, jeoloji ve minerolojiye ilgi duymaya başladı, beraber Avrupa'yı ve İngiltere'yi gezdiler. İngiltere de Kraliyet Cemiyeti başkanı Sir Joseph Banks ile tanıştı, Banks’in topladığı tropik canlı örneklerinden çok etkilendi. Banks ve Humboldt un bilimsel yazışmaları, Banks'ın ölümüne kadar sürecektir.

1789 yılında Humboldt “Ren Nehri Üzerindeki Bazı Bazaltlar Üzerine Mineralojik Gözlemler” adlı eserini yazdı.

Humboldt, Jeoloji bilgisini derinleştirmek için 1790 yılında Saksonya'daki Freiberg'deki Maden Okulu'na kaydoldu. Buradaki günlerini genellikle yeraltı madenlerini inceleyerek, derslere katılarak ve kırsal bölgelerde ilginç bitkiler arayarak geçiriyordu. Bu aşamada pek çok astronomi ve bilimsel aleti kullanmayı öğrenir.

1792'den 1797'ye kadar Prusya’da maden müfettişi olarak görev yaptı, bu süre zarfında bir güvenlik lambası icat etti ve madenciler için bir teknik okul kurdu. Humboldt, maden bölgelerindeki araştırmalarını 1793 yılında kitaplaştırdı. Bu eser botanik araştırmalarının bir özeti oldu ve Goethe’nin dikkatini çekti, hayvanların ve bitkilerin çevrelerine nasıl adapte olduğuna, nasıl evrimleştiklerine dair birlikte çalıştılar. Sonrasında Jeoloji ve botanik incelemelerini İsviçre ve İtalya'ya kadar yaydı.

Humboldt her zaman Güney Amerika'yı keşfetmek istemişti. Annesinin 1796'da önemli bir miras bırakarak ölmesi, ona gelecekteki tüm keşiflerini ve yayımladığı kitaplarını finanse etmesini sağlayacaktı.
Yolcuğunu gerçekleştirebilmek için önce Fransa’ya giden Humboldt, Napolyon savaşları sebebiyle sefere çıkamadı fakat burada aynı bilimsel tutkuya sahip botanikçi ve doktor olan Aimé Bonpland ile tanışma şansı yakaladı.
Fransa’da umdukları fırsatı bulamayan ikili İspanya’da şanslarını denemeye karar verdiler. İspanya Kralı IV. Charles tan Amerika'daki İspanya topraklarına seyahat etme yetkisi almayı başardılar. Bu izni alabilmelerinin ana sebebi İspanyol monarşisinin doğa bilimlerine merak salmaya başlaması ve gelişmesi için destek vermeye meyilli olması idi.

Nihayetinde 5 Haziran 1799'da Bonpland ve Humboldt Pizarro gemisine binip yelken açtılar. İlk olarak Kanarya Adaları’na gittiler ve burada Tiede yanardağının doruğuna tırmandılar. Doruğun yüksekliğini 3.713 m olarak belirlediler ve bu tırmanışta pek çok farklı bitki örtüsü kuşağını tanımladılar.
Venezüella’da gezisine devam eden Humboldt; pek çok canlı türü örneği topladı, ölçümler yaptı, mağaraları, deprem kuşaklarını inceledi ve depremlerin yeryüzüne olan etkilerini inceledi. (Bu gezisini sonradan “Yeni Kıtanın Gündönümü Bölgelerine Bir Yolculuk” adlı kitabında yazacaktı.) Gezisi boyunca Amazon ırmağının pek çok dalını keşfedip, binlerce millik alanı haritaladı. Şeker, kahve, kakao ve pamuk plantasyonlarını inceleyen Humboldt, insan kaynaklı iklim değişikliğini olgusunu ilk defa burada keşfetti ve tanımladı.
y8g7yzevz35w0629g.jpg

Orta Amerika gezisini, sonraki durağı olan Küba’ya geçerek devam ettiren Humboldt adada üç ay boyunca gözlemlerde bulundu. Küba da neredeyse ayak basmadıkları ve incelemedikleri toprak parçası bırakmadılar.
Humboldt ve Bonpland; 1801’de anakaradaki Cartagena’ya çıktılar, dört ay boyunca Magdalena Irmağı kıyısı boyunca yukarı çıkarak Bogota’ya ulaştılar ve orada İspanyol botanikçi Jose Celestino Mutis’la buluştular ve birlikte çalıştılar.
Daha sonra And sıradağları boyunca güneye ilerlediler ve 1802’de Ekvador’a vardılar. Burada pek çok yanardağ gözlemlerini tırmanarak yaptılar. O dönemde dünyanın en yüksek zirvesi olduğuna inanılan Chimborazo Dağı'na tırmandılar. 6.005 metrelik bu tırmanış o dönem için dünya irtifa rekoruydu. Yükseklik sebebiyle oksijen azalmasını ve buna bağlı vücut sorunlarını ilk tespit eden kişiydi.
xqyelugys3gx3cp7g.jpg


Amazon kolları boyunca yolculuğuna devam eden Humboldt, Merkür’ün geçişlerini, meteor yağmurlarını gözlemledi.
Farklı gübre örnekleri toplayarak bunların Avrupa’ya ulaşmasını sağladı.
Elektrikli yılan balıklarını yakalayarak nasıl elektrik şoku oluşturduklarını inceledi. Mary Shelley in meşhur romanı Frankenstein’ın bu keşif ve incelemelerden sonra yazıldığını da hatırlatalım. (Romanda Frankenstein’a can veren elektrik şoku, elektrikli yılan balıkları tarafından sağlanmaktadır)
Keşfettiği, Güney Amerika'nın batı kıyılarındaki okyanus akıntısı onun adını almıştır.
Güney Amerika ve Afrika nın milyonlarca yıl önce birleşik olduğunu öne süren ilk kişilerden biri oldu.
1803’te Meksika, Acapulco’ya vardılar ve 1804 başlarına kadar tüm ülkeyi dolaştılar, Yanardağ incelemeleri, değerli metal madenleri incelemeleri, toprak analizleri yaptıktan sonra önceden toplayıp bıraktıkları canlı türü örneklerini almak için Küba’ya uğradılar ve oradan ABD’ye geçtiler.
ABD’deki iki aylık ziyaretin amacı, bu ülkenin siyasal yapısını ve ticari ilişkilerini incelemekti.
Aynı zamanda bir bilim insanı olan başkan Thomas Jefferson ile dostluk kuran Humboldt, Güney Amerika gezisi ile ilgili ABD bilim topluluğuna pek çok bilgi sundu. Başkan Jefferson, sonrasında Humboldt hakkında “çağımızın en önemli bilim insanı” olarak söz edecekti. 3 Ağustos 1804’te Fransa, Bordeaux limanına geri dönerek gezisine son verdi.

5 yıllık bu gezisinde pek çok hastalık ve tehlikeler yaşamasına rağmen seferini anlattığı kitaplarında bu sıkıntılar üzerinde çok az durur. Bunun yerine, jeoloji, astronomi, doğa tarihi, yükseklik ve boylam ölçümleri, farklı kültürleri yaşayan halkları geniş ölçüde işler. Yerli halklara karşı tutumu son derece barışçıldır, onları kültürel farklılıklar olarak betimler, şahit olduğu köle pazarlarını eleştirir. Gezisi bittiğinde Güney Amerika’daki toplumsal ve ekonomik koşulları eleştiren bir yazısını bizzat İspanya kralına gönderir. Hayatı boyunca kölelik karşıtı yazılar yazar. Birlikte keşif gezisi yaptığı Bonpland ile dostluğunu ise ölünceye dek sürdürür.

Bu önemli gezi hakkında kendi el yazması ile tuttuğu binlerce sayfalık günlükler günümüzde Almanya’nın en önemli kültür miraslarından biri olarak görülmektedir.

Humboldt ve Bonpland’ın seyahatinin bilimsel sonuçları Avrupa’da muazzam bir etki yaratır. Gezileri sonrasında 23 yıl Paris'te kalır ve büyük ses getiren pek çok eser yayımlar; Gezisi ve sonrasında yayımladığı eserler coğrafya, meteoroloji, biyoloji, jeoloji, botanik gibi pek çok bilim dalının doğmasını ve gelişmesini sağlar. Zira doğa ilk defa Hristiyan dogmalarından kurtularak doğa bilimleri ile açıklanmaya başlıyordu.

Dünya'nın manyetik alanının kutuplardan ekvatora doğru yoğunluğunun azaldığını keşfetmesi Fransa da çok ilgi çeker.
Yedi ciltlik “Nova Genera et Species Plantarum” isimli eserini yazar. Bu eserde; 4.500 kadar bitki türü hakkında bilgi, 6.000’in aşkın bitki örneğini içeren bir koleksiyon ve Bonpland’ın 4.000 türü tanımlayan botanik günlüğü hakkında ayrıntılar bulunur.
Botaniğe en büyük katkısı ise “Essai sur la Geographie des Plantes” adlı eseridir. Bu eser ile modern bitki coğrafyası ve ekolojisine temel oluşturur.
Amerika’nın Yerli kabilelerinin kültürleri hakkında, 1811 yılında “Vues des Cordilleres et monumens des peuples indigenes de l’Amerique” isimli kitabını yazar.
Humboldt ayrıca Güney Amerika’da karşılaştığı hayvanlar hakkında bir kitap yayınlar.
Jeolojik bir araştırma olarak, Avrupa ile Güney Amerika’nın kayaçları arasında karşılaştırma yapar ve bunu kitap olarak yayımlar.
Gezisi esnasında yaptığı Astronomi gözlemlerini “Recueil d’observations astronomiques” isimli kitabında anlatır.
Yaptığı yüzlerce coğrafi konum ve haritalamayı, iklim farklılıklarını ve koşullarını, meteorolojik olayları “d’operations trigonometriques et des mesures barometriques” adlı eserinde anlatır. Bu eserde izotermleri (aynı ortalama sıcaklığa sahip noktaları birleştiren çizgiler) ve izobarları (belirli bir zaman veya dönem için aynı barometrik basınca sahip noktaları birleştiren çizgiler) inceler. Bu çalışmaları iklim biliminin doğmasını da sağlar.

Paris’te yaşadığı uzun yıllar boyunca pek çok bilim insanı ile dostluk kurar, pek çok bilim insanına ve bilimsel çalışmalara sponsor olur. Bu sayede çok sayıda bilimsel keşfin ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Sosyal bir insan olması sayesinde bilim camiasında herkes tarafından tanınan ve izlenen bir insan olur ve Avrupa’daki hemen hemen tüm bilim akademileri kendisini üye yapmak için seferber olur.
nmpxtssko63nmlz7g.jpg


Meksika'nın 1821'de İspanya'dan bağımsızlığını kazanmasının ardından Humboldt bu ülkede ulusal kahraman ilan edilmişti.

1827'de Berlin'e gider ve burada halka açık dersler verir, bilimin Prusya’da popülerleşmesini sağlar, 2 yıl boyunca Prusya veliaht kralının özel öğretmeni olur.

1829'da Rusya'ya gider ve madencilik teknikleri konusunda Rus yönetimine danışmanlık yapar, maden araştırmaları esnasında, Urallar'daki altın madenlerinde elmaslar bulur, Orta Asya ya pek çok gezi yaparak coğrafi, jeolojik ve meteorolojik gözlemlerde bulunur, binlerce km süren gezisi esnasında pek çok veri toplar.
Humboldt hayatının son 30 yılını Berlin'de, yılda birkaç kez Paris'e seyahat ederek geçirir. Bu dönemde hem Prusya hem de Fransa da adeta paylaşılamayan bir bilim insanı olarak görülüyordu.
Dünya atmosferindeki manyetik fırtınaların, dünya dışı kökenli olduğunu keşfetmek için İngiliz Kraliyet Cemiyeti'ni Güney Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Antarktika da kalıcı gözlemevleri kurmaya ikna eder. Bu sayede manyetik fırtınaların Güneş teki aktiviteler sonucu ortaya çıktığı keşfedilmiştir.

En önemli eseri sayılan ve tüm Avrupa dillerine çevrilen, hayatının son 25 yılında yazdığı Beş ciltlik Kosmos"u 1845 yılından sonra cilt cilt yayımlamaya başlar, bu kitapta dünyanın fiziksel özelliklerini, herkes için anlaşılabilir bir dille anlatır.

1859'da 89 yaşında, iki yıl boyunca sağlık problemleri yaşadıktan sonra ölür. 1869'da, doğumunun 100. Yılında pek çok ülkede anıldı ve heykelleri dikildi, dünyanın pek çok bölgesinde düzinelerce coğrafi alana ismi verildi

Humboldt pek çok bilim dalı ve hatta sosyal bilimler ile birlikte çalışıp bunları birlikte açıklayabilen son bilim insanlarından biri olmuştur. Kendisinden sonra bilim insanları daha çok tek bir bilim dalı üzerinde uzmanlaşma eğilimine girmiştir.
Humboldt un eserleri, pek çok resim sanatçısının Latin Amerika'ya gidip sonradan çok ünlenecek resimler çizmesini de sağlamıştır.

Humboldt’un hayatı boyunca yaptığı tüm bu çalışmalar başka bir büyük bilim insanına inanılmaz ilham verir:
Charles Darwin onu “şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük bilim gezgini” olarak nitelendirir ve kendi beş yıllık inanılmaz serüvenine çıkmasını sağlar.

………………………………

“Alexander von Humboldt Profesörlüğü” ödülü:

Humboldt'un ölümünden sonra arkadaşları ve meslektaşları, genç akademisyenlere olan cömert desteğini sürdürmek için Alexander von Humboldt Vakfı'nı kurar. Vakıf daha sonra Alman hükümeti tarafından seçkin kıdemli akademisyenlere ödül vermeye başlar.

Bu vakıf bugün Dünyanın en değerli araştırma ödülü olan “Alexander von Humboldt Profesörlüğü” ödülünü vermektedir.
Ödül, yurtdışından uluslararası alanda önde gelen bilim insanlarını Almanya'ya çekerek orada üst düzey araştırmalar yapmalarını ve Almanya'yı bir araştırma lokasyonu olarak güçlendirmelerini amaçlamaktadır.
Ödül, ev sahibi üniversitede kalıcı tam profesörlük ile 5 milyon euro yu kapsamaktadır.
………………………………

Alexander von Humboldt Profesörlüğü ödülü Mayıs 2025 te bir Türk Profesörüne verildi:

Fizikçi F. Ömer İlday, doktorasını 2003 yılında Cornell Üniversitesi, ABD'de tamamladı. Hemen doktora sonrası araştırmacı oldu ve 2005'ten itibaren ABD'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde araştırma bilimcisi oldu.

2006 yılında Ankara, Türkiye'deki Bilkent Üniversitesi'nde fizik profesörlüğüne atandı. 2014'ten beri Fizik ve Elektrik ve Elektronik Mühendisliği profesörü olarak görev yapıyor ve Ultra Hızlı Optik ve Lazerler Laboratuvarı UFOLAB'ın başkanlığını yürütüyor. İlday, 2006 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Genç Bilim İnsanı Ödülü ve Avrupa Komisyonu Marie Curie Uluslararası Yeniden Entegrasyon Hibesi de dahil olmak üzere çok sayıda ödül aldı.

F. Ömer İlday önde gelen bir lazer geliştirme uzmanıdır. Diğerlerinin yanı sıra, araştırmaları örneğin tıpta mikromakinelerde ve lazer operasyonlarında kullanılan ultra hızlı lazerlerin geliştirilmesinde çığır açıcı gelişmelere yol açmıştır. Son beş yılda, Ilday araştırma alanını malzeme bilimine doğru çok başarılı bir şekilde yeniden düzenleyerek lazer-madde etkileşimlerini araştırmıştır. Lazerler için, ölçme, kesme veya bilgi iletme araçları olarak büyük bir uygulama potansiyeli vardır. Bu nedenle lazer kaynakları örneğin malzemeleri işlemek ve değiştirmek için kullanılır.

F. Ömer İlday, oldukça disiplinlerarası bir yaklaşım kullanır ve teoriyi pratik uygulamalarla birleştirir. Dünya çapındaki araştırma enstitüleri için teknolojiler geliştiren ve üreten Ultrafast Optics & Lasers Laboratory UFOLAB'ın kurucu direktörüdür; ayrıca ilk Türk lazer şirketini kurmuştur.

Prof. Ömer İlday’a 5 milyon euro ödül ile birlikte ayrıca bir dünya standartlarında Lazer-Madde Etkileşimleri araştırma merkezini kurmak üzere Bochum Ruhr Üniversitesi'ne davet edildi. Almanya'daki Bochum Ruhr Üniversitesinde 'Karmaşık Lazer-Madde Etkileşimleri Merkezi'ni kuracağı kaydedildi

……………………………………………………………….

Değerli bilim insanımızın çalışmalarını izleyerek öğrenmek isteyenler için:


Kaynaklar:
Tarihteki 70 büyük yolculuk Oğlak yayıncılık







 

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,799
17,520
Denizli - İstanbul
Youtube linki verilen programı haftalar önce izlemiştim. Bilime az çok ilgisi olan herkese tavsiye ederim. Ayrıca Prof. Dr. Ömer İlday sahiden de örnek alınacak biri. Fazla bir şey yazmak istemiyorum, program da her şey anlatılıyor zaten.

Ama yine de bir konuyu belirteyim. 5 milyon euro para ödülü bilim adamına al bunu harca diye verilmiyor. Bu parayı al bilim yap diye veriliyor. Yani o parayla boğazda yalı almanıza izin vermiyor Almanlar :)
 

MelihAbi

Yeni Üye
9 Nis 2020
69
1,082
Istanbul
Alexander von Humboldt’un yolculuklarını ve dünya görüşünü anlatan ilginç bir çizgi roman var:

The Adventures of Alexander von Humboldt

(Senaryo: Andrea Wulf - Çizimler: Lillian Melcher - Yayınevi: , 2019)








Alexander von Humboldt’un hayatı boyunca tek yol göstericisi bilimsel merak ve doğayı anlama arzusu olmuştu.

Ayrıca, en az bunun kadar değerli başka bir özelliğine daha değineyim:

Ahlak anlayışı da asla dini inançların dayattığı türden dogmatik bir ahlak değildi. Aksine, insanın vicdanına ve özgür iradesine dayanan, samimi ve tutarlı bir ahlak anlayışına sahipti.

Örneğin, beyazlar tarafından köle gibi çalıştırılan yerlileri utanmadan bir de tembellikle suçlayan misyoner papazları görünce, Humboldt’un vicdanı buna itiraz eder.

Kilisedeki din adamlarının vaazlarını dinlemek yerine, Güney Amerika’daki yerlilerin doğal yaşam hakkındaki bilgilerini keşfetmeyi tercih etmesinin sebeplerinden birinin de, papazlarda gördüğü bu tutarsızlık ve vicdansızlık olduğunu söyler.

Ayrıca, evrenin doğasını ve işleyişini açıklamaya çalıştığı “Cosmos” kitabında bir defa bile “Tanrı” kelimesinin geçmediğini de özellikle belirtir von Humboldt.











 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
281
1,785
Sayın @cagan73'e harika fizikçimiz Prof. Dr. Ömer İlday, aldığı çok değerli ödül ve çok değerli Alexander von Humboldt
üstüne verdiği bilgiler için; Sayın @MelihAbi'ye harika katkıları ve muhteşem çizgi roman paylaşımı için sonsuz teşekkürler.
Alexander von Humboldt öncü bilim insanı olduğu kadar Thor Heyerdahl ve Alexandra David Neel gibi ruhu keşif arzusuyla dolduran, muhteşem bir kaşif. Kristof Kolomb gibi batı sömürgeci zihniyetiyle değil, uzak coğrafyaların güzel insanlarını ve doğasını anlamak gayesiyle keşifler yapan, ahlak&empati sahibi öncü bir bilim insanı.
Bilim insanlarına, şairlere ilham veren, Doğa'nın Keşfi kitabını yaşamak isteyenler için :

Çağdaşları tarafından Napoleon’dan sonraki en ünlü kişi olarak tanımlanan Humboldt, zamanının en büyüleyici ve ilham verici insanlarından biridir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğan Humboldt kendi başına Dünya’nın nasıl işlediğini keşfetmek için ayrıcalıklı bir yaşamdan vazgeçer. Thomas Jefferson onu “zamanın en büyük değerlerinden biri” olarak tanımlar. Charles Darwin “Humboldt’un Kişisel Anlatısını okumak kadar hiçbir şey benim gayretimi kamçılamamıştı” diye yazar; Humboldt olmadan ne Beagle’a binebileceğini ne de Türlerin Kökeni’ni tasavvur edebileceğini söyler. William Wordsworth’la Samuel Taylor Coleridge’in ikisi de şiirlerine Humboldt’un doğa kavramını katmışlardır. Güney Amerika’yı İspanyol sömürge yönetiminden kurtaran devrimci Simon Bolivar, Humboldt’u “Yeni Dünya’nın kâşifi” diye nitelendirir. Almanya’nın büyük şairi Goethe, Humboldt’la birkaç gün geçirmenin “birçok yıl yaşamış gibi” olduğunu dile getirir.
Daniel Kehlmann'ın aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan matematikçi Gauss ile doğabilimci Humboldt'un hayatlarını birbirine paralel olarak anlatan hoş bir film izlemek isteyenler için:


Ve doğa ve güzellik aşığı tüm kaşif ruhlar için
Coleridge'dan sevgilerle:
“The heart should have fed upon the truth, as insects on a leaf, till it be tinged with the green color, and show its food in every ... minutest fiber.”
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,370
8,173
Mükemmel bir tanıtım yazısı ve harikulade bir çizgi roman. Ömer İlday (ve diğer bilim insanlarımız) konusunda insan üzülmeden edemiyor, bu değerli bilim insanlarının değeri neden ülkemizde bilinmiyor ve neden çalışmalarını burada sürdürmeleri için maddi ve manevi olanaklar sağlanmıyor diye...
Değerli @cagan73 'e ufuk açıcı yazısı, değerli @MelihAbi 'ye ise ilgili çizgi roman için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Üst