cagan73
Onursal Üye
- 17 Kas 2013
- 482
- 9,143
-vahdettin vatan haini değildi, başka çaresi yoktu, mecburiyetten sattı ülkesini, naapsın elini kolunu bağlamışlardı.
-Mustafa Kemal Paşayı Osmanlı genelkurmayı Anadolu ya gönderdi.
Bu cümleleri söyleyenler düzinelerce kitapları olan Ülkenin en tanınmış profesörleri, en tanınmış tarih araştırmacıları,
Çok dönem gördük, ama hiçbir zaman Atatürk, bu kadar çok önemsizleştirilmeye çalışılmadı.
vatanı çok seven!!! Ama hangi vatanı sevdiği çokta net olmayan bu insanlar hep vardı, hep olacak…
Cumhuriyet bayramımıza dönersek,
Yıllar önce hayalini kurduğu Cumhuriyet i artık resmen ilan edebilirdi. Şartlar olgunlaşmıştı.
28 Ekim 1923 hava kararmış iken Çankaya'daki iki katlı derme çatma evde İsmet Paşa, Fethi Bey, Kazım Paşa (Özalp), Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Rize mebusu Fuat ve Afyon mebusu Ruşen Eşref Bey'e akşam yemeği esnasında tarihe mal olan sözlerini söyledi:
"yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz"
Cumhuriyet in ilan edildiği gün Ülkenin durumu aynen şöyleydi:
13 milyon nüfusun 11 milyonu köylerde çok zor koşullarda yaşıyordu
40.000 köy vardı 37 bininde okul yoktu.
Köylerde postane yoktu, köylerin %80 inde cami yoktu.
Şeker, un, pirinç üretilmiyordu. Bildiğiniz “Yok” tu.
Köylerde salgın hastalık kol geziyordu. Her üç kişiden biri salgın hastalık taşıyordu.
Her iki bebekten biri, 1 yaşını görmeden ölüyordu. Her 4-5 anneden biri doğum esnasında ölüyordu.
Ortalama ömür 40 yaştı. Bildiğiniz “kırk”
Anadolu köylerinde doktor yoktu. Bildiğiniz “Yok” Büyükşehirlerde yaşayan birkaç yüz doktorun büyük çoğunluğu yabancıydı. Türk doktor çok azdı.
Ülkedeki tüm madenler, demir yolları, limanlar, Bankacılık sistemi hepsi yabancılara aitti. “Bildiğiniz hepsi”
Ticaret ile uğraşan Türk yoktu. Arasanız bulamazdınız zira Türkler kendi anayurdunda ticaret yapmaktan men ediliyordu. Saray imtiyazı ile tüm ticari hayat yabancıların elinde idi. Türkleri hamal olarak çalıştırıyorlardı sadece
Bütün ülkede otomobil sayısı bin civarı idi.
Kadınlara eğitim hakkı yoktu, hiçbir hakları yoktu.
Tiyatro, spor, resim, müzik, heykel yoktu.
O dönemde Avrupa şehirlerinde arkeoloji eserleri sergilemek çok moda idi. Yabancı uzmanlar buldukları arkeolojik eserleri sayın padişahlarımızın hediyesi olarak yurtdışına götürüyorlardı.
Ülkede ortak bir saat kavramı yoktu. Nüfusun büyük çoğunluğu güneşin doğuşu ile batışına göre kafalarına göre saat belirliyordu.
Ağırlık birimi, uzunluk ölçüleri, takvim, zaman birimi. Ortak bir ölçü kavramı yoktu, herkes kendi kafasına göre kullanıyordu.
Arapça, Farsça karıştırılıp Osmanlıca diye uydurulmuştu. Nüfusun neredeyse tamamı bu dili anlamıyordu. 1. Dünya savaşı öncesi bile erkeklerin sadece % 7'si Okuma yazma biliyordu. O dönemde herhangi bir Avrupa ülkesinde okuma yazma oranı % 70 in üzerinde idi.
Cumhuriyetin ilanına kadar bu topraklarda basılan kitap sayısı birkaç yüzdü. O tarihe kadar Avrupa da basılan kitap sayısı ise milyonlarca idi. Bazı kitaplar on binlerce basılıyordu.
Çocukların %90 okula gitmiyordu. (Dini okullar hariç)
Bütün memlekette bir tek üniversite vardı: Darülfünun. Buna üniversite diyemezdiniz, medreseden farkı yoktu. Hepimizin bildiği Reşit Galip sayesinde üniversite halini alabildi.
Evet 101 yıl önce böyleydi.
İşte bu şartlarda Cumhuriyet ilan edildi. Hepimize kutlu olsun
Konu ile ilgili önceki paylaşımlar:
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...i-ve-mali-kaynaklari-1995.180371/#post-805887
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...mustafa-kemal-pasa-ve-istiklal-savasi.180481/
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...cheveux-dor-ayhan-basoglu.178006/#post-793838
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...fotograflarla-kronolojik-yasam-oykusu.178388/
Atatürk ve Kurtuluş Müzesi
Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915
-Mustafa Kemal Paşayı Osmanlı genelkurmayı Anadolu ya gönderdi.
Bu cümleleri söyleyenler düzinelerce kitapları olan Ülkenin en tanınmış profesörleri, en tanınmış tarih araştırmacıları,
Çok dönem gördük, ama hiçbir zaman Atatürk, bu kadar çok önemsizleştirilmeye çalışılmadı.
vatanı çok seven!!! Ama hangi vatanı sevdiği çokta net olmayan bu insanlar hep vardı, hep olacak…
Cumhuriyet bayramımıza dönersek,
Yıllar önce hayalini kurduğu Cumhuriyet i artık resmen ilan edebilirdi. Şartlar olgunlaşmıştı.
28 Ekim 1923 hava kararmış iken Çankaya'daki iki katlı derme çatma evde İsmet Paşa, Fethi Bey, Kazım Paşa (Özalp), Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Rize mebusu Fuat ve Afyon mebusu Ruşen Eşref Bey'e akşam yemeği esnasında tarihe mal olan sözlerini söyledi:
"yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz"
Cumhuriyet in ilan edildiği gün Ülkenin durumu aynen şöyleydi:
13 milyon nüfusun 11 milyonu köylerde çok zor koşullarda yaşıyordu
40.000 köy vardı 37 bininde okul yoktu.
Köylerde postane yoktu, köylerin %80 inde cami yoktu.
Şeker, un, pirinç üretilmiyordu. Bildiğiniz “Yok” tu.
Köylerde salgın hastalık kol geziyordu. Her üç kişiden biri salgın hastalık taşıyordu.
Her iki bebekten biri, 1 yaşını görmeden ölüyordu. Her 4-5 anneden biri doğum esnasında ölüyordu.
Ortalama ömür 40 yaştı. Bildiğiniz “kırk”
Anadolu köylerinde doktor yoktu. Bildiğiniz “Yok” Büyükşehirlerde yaşayan birkaç yüz doktorun büyük çoğunluğu yabancıydı. Türk doktor çok azdı.
Ülkedeki tüm madenler, demir yolları, limanlar, Bankacılık sistemi hepsi yabancılara aitti. “Bildiğiniz hepsi”
Ticaret ile uğraşan Türk yoktu. Arasanız bulamazdınız zira Türkler kendi anayurdunda ticaret yapmaktan men ediliyordu. Saray imtiyazı ile tüm ticari hayat yabancıların elinde idi. Türkleri hamal olarak çalıştırıyorlardı sadece
Bütün ülkede otomobil sayısı bin civarı idi.
Kadınlara eğitim hakkı yoktu, hiçbir hakları yoktu.
Tiyatro, spor, resim, müzik, heykel yoktu.
O dönemde Avrupa şehirlerinde arkeoloji eserleri sergilemek çok moda idi. Yabancı uzmanlar buldukları arkeolojik eserleri sayın padişahlarımızın hediyesi olarak yurtdışına götürüyorlardı.
Ülkede ortak bir saat kavramı yoktu. Nüfusun büyük çoğunluğu güneşin doğuşu ile batışına göre kafalarına göre saat belirliyordu.
Ağırlık birimi, uzunluk ölçüleri, takvim, zaman birimi. Ortak bir ölçü kavramı yoktu, herkes kendi kafasına göre kullanıyordu.
Arapça, Farsça karıştırılıp Osmanlıca diye uydurulmuştu. Nüfusun neredeyse tamamı bu dili anlamıyordu. 1. Dünya savaşı öncesi bile erkeklerin sadece % 7'si Okuma yazma biliyordu. O dönemde herhangi bir Avrupa ülkesinde okuma yazma oranı % 70 in üzerinde idi.
Cumhuriyetin ilanına kadar bu topraklarda basılan kitap sayısı birkaç yüzdü. O tarihe kadar Avrupa da basılan kitap sayısı ise milyonlarca idi. Bazı kitaplar on binlerce basılıyordu.
Çocukların %90 okula gitmiyordu. (Dini okullar hariç)
Bütün memlekette bir tek üniversite vardı: Darülfünun. Buna üniversite diyemezdiniz, medreseden farkı yoktu. Hepimizin bildiği Reşit Galip sayesinde üniversite halini alabildi.
Evet 101 yıl önce böyleydi.
İşte bu şartlarda Cumhuriyet ilan edildi. Hepimize kutlu olsun
Konu ile ilgili önceki paylaşımlar:
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...i-ve-mali-kaynaklari-1995.180371/#post-805887
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...mustafa-kemal-pasa-ve-istiklal-savasi.180481/
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...cheveux-dor-ayhan-basoglu.178006/#post-793838
https://www.cizgidiyari.com/forum/k...fotograflarla-kronolojik-yasam-oykusu.178388/
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Atatürk ve Kurtuluş Müzesi
Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915
Son düzenleme: