Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
ANCAK bütün erkekler huzur ve barış aramaz; kanlarında fırtınanın ruhuyla, şiddet ve katliamın huzursuz habercileri olarak doğar kimileri. Diğer seçenekleri hiç bilmeden…
Güneş yükseliyordu. Kadim kervan yolu Khauran’ın duvarlarından ovanın açığındaki bir noktaya kadar, dalgalanan bir şerit halinde dizilen ak libaslı süvarilerle doluydu. Bu sütunun ucundaki Cimmerialı Conan, toprağa saplanmış, çentik çentik, ahşap bir kökün üzerinde oturuyordu. Bu kökün yanında koca bir çarmıh yükseliyordu ve bu çarmıhın üzerinde, elleri ve ayaklarından çivilenmiş adam vardı.
“Yedi ay önce Constantius,” dedi Conan, “Orada asılı olan bendim, sen de burada oturuyordun.”
Constantius karşılık vermen yaladı solgun dudaklarını. Gözleri acı ve korkuyla buğulanmıştı. Kasları, ince bedeni boyunca halatlar gibi kıvranıyordu.
“Sen katlanabileceğinden daha fazla işkenceye layıksın,” dedi Conan sükunetle. “Ben de senin gerildiğin gibi bir çarmıha gerildim ve koşullara ve barbarlara has yaşama gücüme şükürler olsun ki sağ kaldım. Ama siz uygar insanlar yumuşaksınız… Yaşamlarınız belkemiklerinize bizimkiler gibi çakılı değil. Dayanıklılığınız temelde işkence ederken ortaya çıkıyor sizin; ona katlanırken değil. Güneş batmadan önce ölmüş olacaksın. Ve işte, Çöl Şahin’i, artık çöldeki başka bir kuşla yoldaşlık etmeye bırakıyorum seni.”
Kafalarının üzerinde dönüp dururken gölgeleri kumları süpüren akbabaları işaret etti. Constantius’un dudaklarından çaresizlik ve korku dolu, insanlık dışı bir çığlık koptu.
Conan dizginlerini çekti ve sabah güneşinde gümüş gibi parlayan nehre doğru sürdü atını. Arkasında ak libaslı süvariler bir tırıs tutturmuştu; her biri o noktadan geçerken, kişisel olmayan bir tavırla döndü ve çöl adamlarının merhametsiz ve ilgisiz bakışlarıyla,, yükselen güneşe karşı kapkara görünen çarmıha ve üzerinde asılı sıska bedene baktı. Atların toynakları tozların içinde ölüm haberi gibi dövündü. Aç akbabaların kanatları giderek daha aşağıları süpürüyordu.