Trabzon

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
GENEL BİLGİLER


trbz063.jpg


Coğrafi Yapı ve İklimsel Özellikler

Doğu Karadeniz Bölgesinde 40-33 ve 41-07 kuzey enlemleriyle 39-07 ve 40-30 doğu boylamları arasında kalan 4685 km2’lik yüzölçümüne sahip Trabzon'un Güneyinde Gümüşhane, batısında Giresun, doğusunda Rize İlleri, kuzeyinde de Karadeniz bulunmaktadır. Nüfusu günümüzde 214.949’dur. Deniz seviyesinden başlayarak güneye doğru artan yükseklik bölgede 3000 metreyi bulur (Haldizen Dağı 3325m). Yüksek kesimlerde genellikle dağlar, tepeler ve yaylalar yer almaktadır.

Genel itibarıyla yayla vasfında olan Trabzon ili, Çoruh Vadisi ile Melet Çayı arasında sahile paralel uzanan dağlardan teşekkül eden takriben 325 km. uzunluğundaki çok engebeli platformun kuzey kısmını kaplar. Bu platform güneyde Çoruh-Kelkit Vadisi tarafından kesilmiştir. Bu doğal sınırlar içerisinde Doğu Anadolu ile Karadeniz kıyılarını birbirine bağlayan 2000 metre rakımlı Zigana geçidi meşhurdur.

Güneyinde Gümüşhane ve Bayburt, batısında Giresun, doğusunda Rize illeri ile çevrili olan Trabzon, kuzeyinde de Karadeniz'e kıyısı vardır. Yerleşim yoğunluğu sahil kesimlerdedir.

Deniz seviyesinden başlayarak güneye doğru artan yükseklik bölgede 3000 metreyi bulur. Yüksek kesimlerde genellikle dağlar, tepeler ve yaylalar yer al-maktadır.

Bitki örtüsü açısından son derece zengin olan Trabzon'da 440'ı bölgeye has, Türkiye genelinde nadir olan 2500 bitki türü bulunmaktadır.

Trabzon iklimi yazın sıcak kışın ise normal soğukluktadır. Yaz aylarının ortalama sıcaklığı +32 derece dolaylarındadır. Kışın en soğuk günlerinde sıcaklık -6 dereceye kadar düşmektedir. İlkbahar ayları genellikle yağmurlu ve sislidir. Sonbahar ayları ise oldukça güzel geçer.

Trabzon nemli bir iklime sahip, olup nem oranı zaman zaman % 99' lara kadar çıkmaktadır. Yıllık ortalama yağış miktarı 800-850 kg/m2 . İç kesimlere doğru çıkıldıkça yağmur oranı da artmaktadır. En az yağmur yağan aylar Temmuz ve Ağustos ayları olup en çok kar ise Şubat ayında yağmaktadır.

En soğuk aylar Ocak ve Şubat aylarıdır. Bu özellikleri ile birlikte Trabzon'un ikliminin ılık ve yumuşak olduğu söylenebilir. Sahilden içe doğru gidildikçe havanın daha güzel, suyun daha temiz olduğu görülür.Yıllık deniz suyu sıcaklığı ortalaması 16.1° olup, Ağustos ayında 27.5°C' ye ulaşır. En düşük değer ise, Mart ayında 6.0°C dır.

Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile tanınan Trabzon Anadolu’nun Kuzey-doğusunda yer alan önemli bir liman kentidir. Batısında Giresun, doğusunda Rize, güneyinde Gümüşhane, kuzeyinde de Karadeniz ile sınırlanan bu kentte yeşilin her tonu ile karşılaşılmaktadır. Kuzeyde bir biri ardınca yükselen dar vadilerle sık sık kesilen dağlar ve tepeler birbirini izlemektedir. Bunlar bazen yüksek tepeler halinde denize ulaşarak sarp burunlar meydana getirmektedir.Ayrıca dağların yamaçlarından inen sert akışlı derelerin ve zaman zaman şelalelerin oluşturduğu zengin bir akarsu düzenine sahiptir. İkizdere, Değirmendere, Kuzgundere, Fol Deresi ve Zağanos Deresi bu akarsuların belli başlılarıdır.

Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ.10.000 yıllarında Paleolitik Çağ’da başladığı Prof.Dr.Kılıç Kökten’in 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır. Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur. Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir.

trabzon.jpg


MÖ.2000 yıllarında Kafkasya’dan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ.1200 yıllarında Troia’ya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir. Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır. Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır. MÖ.800’den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadeniz’de görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır.

MÖ.885’te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756’da Trabzon yöresine gelmişlerdir. Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzon’un kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı. Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya’lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir. Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür. MÖ.427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros’un kardeşi Antakserkes’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya gelen ücretli 10.000 Yunan askerinin Kyros’un ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır. Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur.

00022103.jpg


Trabzon Pers hükümdarı Keyhüsrev zamanında İran yönetimine girmiş ve bu durum MÖ.334’de Makedonya imparatoru İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürmüştür. MÖ.323’de İskender’in ölümünden sonra Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümüyle birlikte Trabzon da Eumenes’in egemenliğine girmiştir. MÖ.280’de bir süre Mithridates ailesi yörede egemen olmuş, MÖ.298’de bağımsız bir Pontus Devleti kurulmuştur. Pontus kralı Farnakes, Trabzon yöresinde yaşayanları egemenliği altına alarak krallığını büyütmüş, merkez olarak da Sinop’u seçmiştir. O günlerde Trabzon, Pontus Devleti’nin maden, kereste ve gemi yapımını sağlayan önemli bir liman şehri idi.

M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V. Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon , M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma’da Augustus’la birlikte M.Ö. 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır.Roma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır.

Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş;dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen liman inşa edilmiştir. İmparator Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır. Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzon’a da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır.

00022109.jpg


Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur. VIII.Yüzyılın başlarında Anadolu’ya yönelik Arap akınları Doğu Karadeniz ve Trabzon’a kadar da ulaşmıştır.

Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde "en mutlu" unvanı yer almaktadır.

XI.Yüzyılda Trabzon ticari öneminin yanı sıra askeri üs de büyük önem kazanmıştır. Anadolu Selçukluları Trabzon’u baskı altında tutmuş Sultan Melikşah zamanında (1107-1116) şehir Selçukluların eline geçmişse de kısa bir süre sonra Vali Thodoras Gabras tarafından geri alınmıştır.

Trabzon Aleksios Komnenıs I (1204-1222) zamanında büyük gelişim göstermiş ve Pontus devleti’nin sınırları daha da genişlemiştir. Aleksios’un İznik İmparatoru David Palaiogos ile savaşmak zorunda kalışı ile toprasklarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Aleksios’un yerine geçen İmparator Andronikos I. (1222-1235) Selçukluların egemenliğine karşılık İmparatorluğuna bağımsızlık kazandırmak istemiş ve bazı girişimlerde bulunmuştur. Bunun için de gemilerini Sinop’a göndererek orasını yağmalamış, Selçuklu donanmasına büyük zarar vermiştir. Bunun üzerine Alaeddin keykubat ı (1220-1237) denizden ve karadan Trabzon’u kuşatmışsa da başarılı olamamıştır.

00022104.jpg


XIII.yüzyılın ikinci yarısında Trabzon, Erzurum tebriz yolu ile Karadeniz İran ticaret yolunun önemli bir limanı haline gelmiştir. Yüzyılın başlarında Moğolların egemenliği azalınca, bu kez Türkmenler kendilerini göstermiştir. İmparator Manuel II, Türkmenlerle (1332) İmparator Bazileus (1332-1340) Akkoyunlularla savaşmıştır. Yıldırım Beyazıt 1398’de Samsun’u ele geçirmiş ve sınırlarını Trabzon’a kadar genişletmiştir. Timur’un Anadolu’ya hücumu sırasında İmparator Manuel Komnenos III Ankara Savaşında 1402’de onun yanında yer almıştır.

İstanbul’un fethinden sonra Pontus İmparatoru Kalo İoannes IV, belirli bir vergi vererek Fatih Sultan Mehmed’in egemenliğini kabul etmiş, ancak Osmanlılara karşı Uzun Hasan’ı desteklemiştir. Bu arada Trabzon’a kaçan Bizanslılara da yardımcı olmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed Hızır Bey’i Trabzon’a göndermiştir. Osmanlı donanmasının Trabzon önlerinde görülmesi (1456) üzerine hazırlıksız yakalanan imparator yılda 1000 altın vermek istemiş, Fatih Sultan Mehmed bunu 3000 altına çıkararak anlaşma sağlamıştır. Pontus Devleti Osmanlılara karşı yıkıcı girişimlerde bulunmuş ve sonunda 26 Ekim 1461’de Trabzon Osmanlıların eline geçmiştir.

Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. XVI. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur. 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırmışlar (14 Nisan 1916), ve ele geçirmişlerdir. Rus İhtilâli’nin 1917’de olmasından sonra Ruslar Trabzon’dan çekilmişlerdir. Bu sırada Karadağ’da toplanan Türk Milis Güçleri Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında Trabzon’a doğru yürümüşler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girmişlerdir.

Trabzon Cumhuriyet döneminde de vilayet konumunu sürdürmüştür.
Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyet döneminde Trabzon’a üç kez gelir; 1924, 1930 ve 1937 yıllarında, ilk geldikleri 15 Eylül 1924 günü, Trabzonlularca “ATATÜRK GÜNÜ” olarak kabul edilir ve bu kendisine bir telle bildirilir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TRABZON SÖZLÜ TARİHİ


Kentin Alınışına ilişkin söylence:

Fatih Trabzon'a gelir,pontos kralı David ,Fatih'e karşı koyamayacağını anlar.Kenti kurtarmanın yollarını arar.En akıllı adamlarına tanışır.Fatih'e şöyle bir öneri yapılmasına karar verilir."Kentin dışında ,kıyıda Ayasofya Kilisesi'yle Kule arasında bir zincir gerilidir.Fatih'in her zaman öğündüğü topçuları bu zinciri kırk atışta koparabilirlerse kent hiçbir direnme olmaksızın teslim olacaktır.Koparamazlarsa ordular geri çekileceklerdir.

Fatih düşünür taşınır öneriyi kabul eder.Topçular hazırlanır.atışlar başlar.En iyi nişancılar bile ,zinciri koparamaz.Sıra son atıştadır.Fatih:"Kendine güvenen varsa geçsin topun başına " der kimse göze alamaz. Derken top birden ateşlenir.Atışı yapan Hoşoğlan adında çelimsiz bir yeniçeridir.Huzura getirilir,Fatih topçu olup olmadığını sorar.;olumsuz cevap alınca da öfkelenip başını vurdurur.O anda teeplerden bir çığlık yükselir.:"Zincir koptu kent teslim oluyor"Ortalık bir anda akarışır.Ordu çığ gibi kente akmaya başlarHoşoğlanda kesik başı koltuğunun altında en önde koşmaktadır.,İlk coşku geçip de Hoşoğlan'ın farkına varıldığında olduğu yere düşer.ölür ve üldüğü yere bir türbe yaptırılır.

Delicebal Söylencesi:

Onbinler zorlu bir yolculuktan sonra Trabzon önlerine gelirler.Maçka - Gümüşhane arasında ki dağlardan geçerken ağaçlardan bal damladığını görürler.Askerlerin çoğu üşüşüp baldan yiyince ya uykuya dalar yada deli olurlar,Aradan saatler geçer fakat uyanamazlşar.Onları gören yerliler üzerlerinde ne varsa alırlar.Ayılanları da bir güzel döverler.Askerlerde ayık olanları kıyıya doğru kaçmaya başlarlar.
Sonunda balın Maçka'da Meryemana Dağları'nda yetişen zifin "Zafinos" adlı çalımsız bir bitkiden toplandığı anlaşılır.ayılanlar dabir süre deli gibi dolaştıklarından bu balın adına "Delibal" adı verilir.

Günümüzde yabann arısı balı da denilen bu baldan çok yiyenlerde çeşitli delilikler uyuşukluklar sarhoşluklar görülürki buna bal tutması denir.

Sesli Kayalar Söylencesi:

lV.Murat Bağdat seferinden dönerken Sümela Manastırı karşısındaki sesli kayalar denilen yerden geçerken ayak seslerinin kayaların sayısınca yansıdığını duyar.Durup aşağı bakınca 300 m yüksekliğindeki bir kaya oyuğuna yapılmış Sümela Manastırı'nı görür.Yerlilerden burasının kutsal Sümela (Meryemana) manastırı olduğunu ,içinde Hristiyan keşişlerin barındığını uçan kuştan gayrısının giremediğini öğrenir. Çok kızar. Manastırın topa tutulmasını buyurur.Ancak atılan toplar Manastıra değmez.Yanlarından geçip gider.Bunu gören lV.Murat Manastırın kutsallığına inanır.Oraya kimsenin dokunmamasını buyurur.

Hıdrelez söylencesi:

Yörede yaygın olan bir inanışa göre hıdrelezde çalışmak haramdır.Çalışanlar Belli bir saatte iş başında yakalanırlarsa mutlaka yaptıkları işe göre cezalandırılırlar .Söylenceye göre Hıdrelez günü bir aileninin fertleri tarlaya çift sürmeye giderler. Anneleri tarlaya ekin atmakta oğulları ise öküzleri ile tarlayı sürmektedir.Hepsi oldukları yerde çifte karışır ve yerlerinde birer ağaç biter Rişk yaylasında bulunan ormanda ağaçların arasında kocaman taşlık bir alan vardır Tamamen boş olan bu alanda önde bir ağaç ekin atan anneyi arkadaki iki ağaç çit süren çocukları onların arkasındaki ağaç da öküzlerini gösterirmiş.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TARİHİ ESERLER ve TURİSTİK YERLER


Trabzon Çeşmeleri


Trabzon, Osmanlı yapıları ile süslenirken çeşmelere de geniş ölçüde yer verilmiştir. Ancak bunların pek azı günümüze gelebilmiş, büyük çoğunluğu çeşitli nedenlerle yok olup gitmiştir.

Trabzon’un en eski çeşmelerinden birisi Hayrettin Çeşmesidir. Hacı Hayrettin Paşa’nın h.971 (1563) yılında yapımını başlattığı bu çeşme h.981 (1573) yılında tamamlanabilmiştir. Ne var ki, h.888 (1483) tarihli Rakkas Sinan Bey’in çeşmesi ile birlikte günümüze gelememiştir. Bununla birlikte, Trabzon’da bugün görülebilen çeşmeler arasında Yeni Cuma Camisi’nin karşısındaki bir evin duvarına bitişik olan Abdullah oğlu Hacı Kasım’ın Hacı Kasım Çeşmesi h.905 (1499), İskender Paşa Camisi yanında İskender Paşa Çeşmesi h.925 (1519), Hatip Çeşmesi karşısında Mustafa oğlu İskender Paşa Çeşmesi h.930 (1523), Pazarkapı Mahallesi Islahhane Sokağı’nda bir başka İskender Paşa Çeşmesi h.965 (1557) vardır. Trabzon çeşmeleri arasında İskender Paşa’ya ait olanlar büyük çoğunluktadır. Bu çeşmelerden bazılarını İskender Paşa kendisi, bazılarını da ölümünden sonra akrabaları yaptırmıştır.

Bunların dışında Karamaya Mahallesi, Nemlioğlu ile Kahyaoğlu sokakları arasında yer alan Emin Ağa Çeşmesi’ni h.1521 (1836) yılında şehrin önde gelen kişilerinden Emin Ağa yaptırmıştır. Emin Ağa’nın bir başka çeşmesi h.1260 (1844) tarihli olup, Çarşı Mahallesi’nin Hamam sokağı’ndadır.

Trabzon valilerinden Hazinedarzâde Abdullah Paşa’nın h.1266 (1849) tarihli çeşmesi bugün Zanos Burnu’nun doğu duvarındadır. Önceden Taksim meydanında bulunan Ampir üslubundaki bu çeşme stili Hayat ağacı rozetleri, akantus yaprakları, Arapça ve Farsça yazıtları ile güzel bir eserdir.

Eski Asker Hastanesi’nin bahçesindeki Fırka Komutanı Hasan Paşa’nın h.1302 (1884) tarihli çeşmesi Mehmet Emin Esat isimli hattatın talik yazısı ile süslenmiştir. Paşa’nın eşi Fatma Hanım’ın h.1303 (1885) tarihli çeşmesi ise yine eski asker hastanesinin duvarında günümüze gelebilen eserler arasındadır.

İskender Paşa Mahallesi ve İskele Caddesindeki h.1309 (1891) tarihli çeşme Sultan Abdülhamid’in anısına yaptırılmıştır. Kavak Meydanı Caddesindeki Hacı Hamzaoğlu Hacı Muhammed’in h.906 (1500) tarihli çeşmesinde Yavuz Sultan Selim’e padişah olmadan Han unvanı verildiğini göstermesi yönünden ilginç bir eserdir.


Kethüda Emin Ağa Çeşmesi


Trabzon Çarşı Mahallesi Paşa Hamamı Sokağı’nda eski bir evin duvarına bitişik olarak yapılmıştır. Kitabesinden öğrenildiğine göre, Kethüdazâde Hacı Emin Ağa tarafından h.1223 (1844) yılında yaptırılmıştır.

Kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Şah Hüseyin’in ruhunu her kim ki şâd eyler ise
Şüphesiz haşr ateşinden hak anı eyler Emin
Söyledim bir cevherin tarih-i Rânâ Zühtiya
Aşk ola bu çeşmeyi El-Hac Emin yaptı 1223 (1844)”


Çeşme kesme taştan sivri kemerli olup, iki yanında duvara bitişik birer sütun bulunmaktadır. Ayna taşının önünde yalak, üzerinde de kitabesi bulunmaktadır.

Arıkaya Mahallesi Çesmesi - 1


Trabzon ili Maçka ilçesi, Şahinkaya Beldesi, Arıkaya Mahallesi İlköğretim Okulunun yanında bulunan bu çeşmenin kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Çeşme kesme taştan üç köşeli alınlığı olan cephe görünümündedir. Silmeler tüm cepheyi dolaşmaktadır. Çeşme 2.20x1.75x2.00 m. Ölçüsünde olup, arkasında su haznesi bulunmaktadır. Sivri kemerli çeşme aynasının önünde yalağı bulunmaktadır.

Arıkaya Mahallesi Çesmesi - 2


Trabzon ili Maçka ilçesi Şahinkaya Beldesi Arıkaya Mahallesi’nde bulunan bu çeşmenin kitabesi günümüze gelemediğinden, yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır.

Kesme taştan yapılmış olan çeşme 2.40x1.60x0.75 m. ölçüsündedir. Yivli, sivri kemerli cephesinin ortasında musluk ve yalak taşı bulunmaktadır. Aynı zamanda çeşmenin arkasında uzun bir de su arkı bulunmaktadır

Fatih Mahalle Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Şahinkaya Beldesi, Fatih Mahallesi’nde bulunan bu çeşmenin de kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Çeşme kesme taştan yapılmış olup, 2.00x2.10x1.68 m. ölçülerindedir. Sivri kemerli cephesinin çevresi silmeli bir kuşakla çevrelenmiştir. Ayna taşının bulunduğu nişin önünde yalağı vardır.

Yazıltaş Köyü Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Yazıltaş Köyü’nde bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak cephesindeki silmenin üzerinde bulunan kemerde 1910 tarihi görülmektedir.

Çeşme kesme taştan, 1.00x1.20x0.40 m. ölçüsünde sivri kemerli olup, cephesinin tümünü bir silme dolaşmaktadır. Sivri kemerin içerisinde de yapım tarihi olan 1910 yazılıdır. Ayna taşının önünde uzun bir de yalak taşı vardır.

Esentepe Mahallesi Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi, Esiroğlu Beldesi Esentepe Mahallesi’nde, Şimşirli Köyü’ne giden yol üzerinde bulunan bu çeşmenin kitabesi günümüze gelemediğinden banisi ve kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taştan olan çeşme, 2.46x3.35x3.40 m. ölçüsündedir. Sivri kemerli cephesinin üzerinde silmeli bir kuşak çepeçevre çeşmeyi dolaşmaktadır. Ayna taşı üzerinde kitabe yeri bulunsa da kitabe yazılmamıştır. Ayna taşının önünde yalak taşı bulunmaktadır. Çeşme günümüzde harap bir durumdadır.

Yeniköy Mahallesi Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Esiroğlu Beldesi, Yeniköy Mahallesi’nde bulunan çeşmenin de kitabesi günümüze gelememiştir. Bundan ötürü yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taştan, 2.10x2.70x2.70 m. ölçülerindedir. Sivri kemerli çeşmenin kemer ayakları yekpare taştan iki paye üzerine oturtulmuştur. Silmeli bir kuşak cepheyi çepeçevre dolaşmaktadır. Ayna taşının üzerinde kitabeli bulunmakta olup, kitabesi yazılmamıştır.

Yeniköy Mahallesi Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Esiroğlu Beldesi, Yeniköy Mahallesi’nde bulunan çeşmenin de kitabesi günümüze gelememiştir. Bundan ötürü yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taştan, 2.10x2.70x2.70 m. ölçülerindedir. Sivri kemerli çeşmenin kemer ayakları yekpare taştan iki paye üzerine oturtulmuştur. Silmeli bir kuşak cepheyi çepeçevre dolaşmaktadır. Ayna taşının üzerinde kitabeli bulunmakta olup, kitabesi yazılmamıştır.

Işıklar Köyü Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi, Esiroğlu Beldesi Işıklar Köyü’nde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre, h.1320 (1902) tarihinde yaptırılmıştır. Banisi bilinmemektedir.

Çeşme kesme taştan semerdam şeklinde olup, sivri kemerli ve arkasında da su haznesi vardır. Çeşme 2.20x2.26x2.70 m. ölçülerindedir.

Temelli Köyü Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Esiroğlu Beldesi, Temelli Köyü’nde Aşağı Temelli yolu üzerinde bulunan bu çeşme, kitabesinden öğrenildiğine göre, h.1250 (1834) yılında yaptırılmıştır. Banisi bilinmemektedir.

Kesme taştan olan çeşmenin sivri kemerli bir cephe görünümü vardır. Bu kemerler yekpare taş payeler üzerine oturtulmuş, ayrıca bir friz de geometrik bezemeler halinde cepheyi dolaşmaktadır. Bu geometrik bezemeler üzerinde bitkisel bezemelere de yer verilmiştir. Çeşme 2.60x2.20x0.93 m. ölçülerindedir.

Yeşilyurt Köyü Çeşmesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Yeşilyurt Köyü, Merkez Mahallesi’nde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre, Çolakzâde Mahmut Ağa tarafından h.1266 (1850) yılında yaptırılmıştır.

Kitabe:

”Sahib’ül hayrat ve hasanat Çolakzâde El-Hac Mahmut Ağa’nın vakfı Şerifidir h.1266”


Çeşme kesme taştan, 2.40x2.25x1.40 m. ölçülerinde sivri kemerli olarak yapılmıştır. Kemer ayakları yekpare taştan olup, cepheyi silmeli bir kuşak çepeçevre dolaşmaktadır.

İskender Paşa Çeşmesi - 1


Trabzon il merkezi Meydan semtinde, Hatip Sokak’ta bulunan İskender Paşa Camisi’nin doğusundaki bu çeşme 1523 yılında İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Kesme taştan eyvan şeklinde kemerli olan bu çeşme yıktırılmış ve yerine iki cepheli mermer kaplı bir çeşme yaptırılmıştır. Bu çeşmeden günümüze orijinal olarak yalnızca kitabesi gelebilmiştir.

İskender Paşa Çeşmesi - 2


Trabzon Pazarkapı Mahallesi Islahhane Sokağı’nda bulunan bu çeşme İskender Paşa tarafından 1557 yılında yaptırılmıştır.

Kesme taştan, niş şeklinde yuvarlak kemerli bir çeşmedir. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.

Seyit Mehmet Çeşmesi


Trabzon il merkezinde bulunan bu çeşme günümüzde Atapark’ın kuzey duvarına taşınmıştır. Daha önceden jandarma binasının karşısında bulunuyordu. Kitabesinden öğrenildiğine göre Seyit Hacı Mehmet tarafından 1500 yılında yaptırılmıştır.

Kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Bu çeşme Fatih Sultan Mehmet Han oğlu Sultan Beyazıt Han’ın devletli günlerinde akıttırılarak oğlu Sultan Selim devrinde Hoca Ömer oğlu Hacı Hamza’nın oğlu Seyit Hacı Mehmet yaptırmıştır h.906 (1500)”


Çeşme kesme taştan sivri kemerli olup, ayna taşının üzerine kitabesi yerleştirilmiştir. Yer değiştirilmesinden ötürü özelliğinden uzaklaşmıştır.

Abdullah Paşa Çeşmesi


Trabzon Gülbahar Hatun Mahallesi’nde, Zağanos Paşa Kulesi’nin doğusunda, bugünkü Taksim Meydanı’nda yapılmıştır. Bu cadde genişletilirken yıkılmış, sonra da bugünkü yerinde yeniden yapılmıştır. Çeşmenin banisi Trabzon Valisi Hazinedarzâde Abdullah Paşa olup, 1844 yılında yapılmıştır.

Çeşme ampir üslupta, dikdörtgen şekilde mermerden olup, düz sütunçelerle sınırlandırılmıştır. Üzeri mermer bir kaç kademeli saçakla örtülmüştür. Ayna taşının üzerinde Farsça dokuz satır halinde ve on sekiz beyitten oluşan kitabesi bulunmaktadır.

Kabak Meydanı Çeşmesi (Şadırvanı)


Trabzon il merkezinin batısında eski Cirit Meydanı denilen yerde bulunan bu çeşmenin kitabesi günümüze ulaşamadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XVI. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Çeşme kesme taştan yüksek bir kaide üzerine altıgen planlıdır. Altı sütun yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Cepheleri dışarıya açık olan çeşmenin ortasında altıgen bir su haznesi bulunmaktadır. Bu su haznesinin çevresine musluklar sıralanmıştır. Bazı kaynaklarda su haznesinin on cepheli olduğu ve onarımlardan ötürü de değiştiği belirtilmiştir.

Abdülhamîd Çeşmesi


Trabzon İskender Paşa Mahallesi’nde, Liman Caddesi üzerinde bulunan bu çeşme, Sultan Abdülhamit’in anısına 1891 yılında yaptırılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan çeşmenin üzerinde Sultan II.Abdülhamit’in tuğrası bulunmaktadır. Çeşmenin ayrı ayrı yalakları olan üç musluğu vardır. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TRABZON KALE ve SURLARI


Trabzon Kalesi

14532472.jpg


Trabzon il merkezinde, şehrin en yüksek kesimindeki kale, Trabzon’da günümüze en iyi durumda ulaşabilen eserlerin başında gelmektedir. Deniz kıyısından başlayarak şehrin arkasındaki tepelere kadar uzanan Trabzon kalesi, Bizans Çağı’na ait eski temeller üzerinde yükselmiştir. Yukarı Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç ayrı bölümden meydana gelen kale, eski anıtlardan toplanan taşlardan yapılmıştır. Ne var ki yüzyılımızın başlarında aynı kalenin taşları bu kez yeni binaların yapımında kullanılmıştır. Yukarı Hisar’ın 300 m. Kuzeyindeki tiyatrodan ise hiçbir kalıntı günümüze ulaşamamıştır.

Evliya Çelebi bu kaleden şöyle söz etmiştir: “Dağ tarafında cehennem kuyusuna benzer bir derin hendeği vardır ki yetmiş yedi adam girer. Safi kesme kayadır. İçinde camii, muhafazacı evleri, mahzenleri, cebehâneleri vardır”.

Yukarı Hisar, iç kalenin koruyucusu olup, aynı zamanda akropol görevini üstlenmiştir. MÖ.2000 yıllarında ilk kalenin yapıldığı sanılmaktadır.

001_17.jpg


Bazı eski kaynaklarda hipodrom kalıntıları, kule, hamam ve saray gibi yapıların burada var olduğundan söz edilmiştir. Saray diye tanımlanan yapının kalıntılarından kesme taştan, kare plânlı olduğu anlaşılmaktadır. Büyük bir rastlantıyla İmparator Iustinianus zamanında yaptırılan bölümlerde surlar yuvarlak görünümler vererek devam etmişlerdir. Çeşitli devirlerde değişikliklere uğrayan iç kale, diğer hisarlardan daha yüksek olup, güneydeki iki katlı kalın bir sur ve kulelerle daha da sağlamlaştırılmıştır. İç kalenin doğusu, Kuzgundere’ye bakan yamaçları yine surlarla korunmuştur. Moloz ve blok taşlardan oluşan bu bölümlerde bazen insan kabartmalarına da rastlanmıştır. Trabzon Müzesi’nde bulunan Osmanlı dönemine tarihlendirilen bazı kitabeler de sur duvarları arasında bulunmuştur.

İmparator Aleksios II’nin (1297–1330) yaptırdığı Orta Hisar, Yukarı Hisar ve İç Kale’nin devamı olup, muntazam bir görünüme sahip değildir. Hisarın batısında imaret ve Zağanos kapıları, diğer bölümlerde Tabakhane ile Kule kapıları yer almaktadır. Ayrıca burada Orta Hisar Camisi (Panagia Chrysokephalos Kilisesi), yeni Cuma Camisi (Hagios Eugenius), Hükümet Konağı, Zağnos Köprüsü, Kule Hamamı, Çifte Hamam, Amasya Camisi, Şirin Hatun Camisi ve Musa Paşa Camisi yer almıştır.

Aşağı Hisar, batıdan Zağanos burcunun hemen yanı başından denize kadar inmektedir. Doğusunda Pazar ve Mumhane kapılarının bulunduğu bu surlar güneyde Orta Hisar surlarıyla birleşmektedir. Aşağı Hisar’ın çevresinde St.Andrea Kilisesi (Molla Siyah Camisi) Hoca Halil Camisi, Pazarkapı Camisi, Kundupoğlu ve Yarımbıyıkoğlu Evleri, Sekiz Düzenli Hamam, Tophane Hamamı, Hacı Arif Hamamı, İskender Paşa Çeşmeleri gibi tarihi eserler yer almıştır.

Trabzon Kalesinin bu bölümü İmparator Aleksios II zamanında (1287–1330) yapılmıştır. Ancak Aşağı Hisar’daki Moloz Tabyası’nın kapısı üzerinde Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığını belirten bir tuğra ile kitabe bulunmaktadır.

trabzon6.jpg



Akçakale (Haldandoz Kalesi)


Trabzon’un 18 km. batısında bulunan Akçakale’de denize hâkim bir terasta ilçeye ismini veren kale yer almaktadır. Kalenin 1297–1330 yıllarında İmparator Aleksios II tarafından Selçuklulara karşı korunmak amacıyla yaptırıldığı sanılmaktadır. Trabzon’un fethinden sonra kale yedi yıl daha savunulmuş ve sonra Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirilmiştir. Kuşatma sonunda şehit düşen Mahmut Paşa da kaleye gömülmüştür. Osmanlı döneminde onarım geçiren ve bazı yeni ilavelerle genişletilen kale, önemli bir askeri üs olma özelliğini yüzyılımızın başlarına kadar korumuştur.

adsz-4.jpg


Moloz ve kesme taştan yapılan kalenin birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen yine de orijinal görünümünden pek fazla uzaklaşmamıştır. Ancak katlar arasının ahşap oluşu bu bölümlerin günümüze ulaşmalarını engellemiştir.


Kırantaş Köyü Kalesi


kale13.jpg


Trabzon Maçka ilçesi Kırantaş Köyü Orta Mahalle, Kayaüstü Mevkii’nde, yöreye hâkim bir tepe üzerinde yer alan kalenin yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmamaktadır. Günümüze yalnızca kuzey ve doğu yönünde uzanan sur duvarı kalıntısı gelebilmiştir. Bu sur duvarı 6–7 m. uzunluğunda, yüksekliği de 10 m. yi bulmaktadır.

Kale kalıntıları ve sur duvarları 1 m. kalınlığında olup, moloz taştan yapılmıştır. Büyük bir bölümü tahrip olduğundan planını çıkarmak mümkün olamamıştır.

Hortokop Kalesi


kale14.jpg


Trabzon ili Maçka ilçesi, Ortaköy Kale Mevkii’nde bulunan bu kalenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır.

Kaleden günümüze gelebilen kalıntılara dayanılarak güney yönünün daha yüksek, kuzey yönünün de hafif meyilli olduğu anlaşılmaktadır. Kale horasan harçlı moloz taştan yapılmıştır. Günümüze gelebilen sur duvarlarının yüksekliği 5-8 m. arasında değişmekte olup, kalınlığı da 1.50 m. dir. Sur duvarları desteklenmek amacı ile dışarıdan yayvan burçlarla takviye edilmiştir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
MEDRESELER

Trabzon Medreseleri


Trabzon’un fethinden sonra şehirde Fatih Sultan Mehmet, İmaret (Hatuniye), İskender Paşa, Hamza Paşa ( Küçük İmaret), Saraçzade, Pazarkapı, Müftü Camisi, Zeytinlik Camisi ve Çarşı Camisi medreseleri yaptırmıştı. Ancak bunlar Cumhuriyetin ilanından sonra tekke, dergâh ve medreselerin kapatılmasıyla yıkılmıştır.

Bu medreselerden yalnızca Ortahisar’da Fatih Medresesi’nin kuzeyindeki Saraçzade Medresesi’nin bir bölümü günümüze gelebilmiştir. Bunun dışında Trabzon’da hiçbir medrese günümüze gelememiştir. Onlarla ilgili bilgileri Evliya Çelebi ile bazı eski kaynaklardan öğrenmekteyiz.


Saraçzâde Medresesi


Trabzon il merkezinde bulunan bu medreseyi Müderris Pir Ahmet Nazif Efendi 1848 yılında yaptırmıştır.

Medrese kesme taştan dikdörtgen planlıdır. Yanında bir de mescidi bulunmaktadır. Medrese odaları bir avlu etrafında sıralanmıştır. Ancak bunlar büyük ölçüde değişikliğe uğramış, bir kısmı kahve haline getirilmiş ve orijinalliğinden bütünüyle uzaklaşmıştır.

Medresenin yanındaki kare planlı mescidin giriş kapısı ve iç kısmındaki yazıları Trabzonlu hattat Rıfat tarafından yazılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet Medresesi


Fatih Sultan Mehmet Camisi’nin (Ortahisar Camisi) yanında cami ile birlikte Fatih Sultan Medresesi yapılmıştı. İki katlı bu yapıdan günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir. Konuya yalnızca Evliya Çelebi biraz olsun ışık tutmuştur.

“Ortahisar Camisinin dış avlusu içinde yine camiye bitişik odalar da süslü güzel bir medresedir. İlim öğrenmek isteyenlerle doludur. Mevleviyet pâyeli dersi-âmı vardır. İrfan sahiplerinin zariflerin ve şairlerin toplandığı süslü bir medresedir ki, adı padişahın eselerindendir”.

İmaret (Hatuniye) Medresesi


Hatuniye Camisi’nin kuzeyinde yer alan bu medreseyi Sultan II. Beyazıt’ın karısı Ayşe Gülbahar Hatun h.920 (1514–1515) yılında yaptırmıştır. Medrese h.1301 (1883) yılında onarılmış, tekke, dergâh ve medreselerin kapatılmasından sonra özel bir şahsa satılmış, bundan sonra yıktırılmış dolayısıyla günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir. Eski resimlerinden bu medresenin iki katlı kâgir bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.

Bu medrese ile ilgili Evliya Çelebi şunları yazmıştır:

“Aynı adla caminin avlusunun dört çevresinde yüksek odalarla süslenmiş bir ilim evidir. Hoca ve talebelerine aydan aya vakıf tarafından belirli miktarda et ve mum parası verilir”.

İskender Paşa Medresesi


Trabzon’un Meydan Semtinde, İskender Paşa Camisi’nin kuzeyinde yer alan bu medrese, Yavuz Sultan Selim’in valilerinden isken der Paşa h.930 (1523)’de yaptırılmıştır. Tekke, dergâh ve medreselerin kapatılmasından sonra kendi haline bırakılarak terkedilmiş, yıkılmış, yerine bazı yapılar yapılmıştır.

Evliya Çelebi bu medreseden; “Cami avlusunun kuzeyinde birçok odalarla bezenmiş mâmur bir tednis evidir ki, talebesinin belirli vazifesi vardır. Vakıfları gayet mâmurdur” diye söz etmiştir.

Hamza Paşa (Küçük İmaret) Medresesi


Hatuniye Medresesinin batı yönünde yer alan bu medrese h.951 (1544) yılında yapılmıştır. Hatuniye Medresesi’ne oranla daha küçük olan bu medresede Trabzon’un ünlü kişilerinden Aydınlıoğlu Ömer Efer Efendi müderrislik yapmıştır. Ne var ki, bu medrese de yıkılarak günümüze hiçbir iz bırakmamıştır.

Müftü Cami Medresesi


Trabzon’un Bitpazarı diye isimlendirilen semtinde, Müftü Camisi’nin hemen yanı başında yer alan bu yapı, h.1167 (1753) yılına tarihlendirilmektedir.

Günümüze gelemeyen bu medresenin atmış sekiz odası olduğu söylenmektedir. Aynı zamanda burada Trabzon’un ünlü âlimlerinden Semercizâde Mehmet Efendi ders vermiştir.

Çarşı Cami Medresesi


Çarşı Camisi ile birlikte, batı yönünde h.1255 (1839) yılında Trabzon valisi Hazinedarzâde Osman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı da günümüze hiçbir iz bırakmadan yıkılmıştır.

Zeytinlik Cami Medresesi


Zeytinlik Camisi’nin bulunduğu yerde XVII.-XVIII. Yüzyılda yapılmıştır. Günümüze gelemeyen bu medresenin sekiz veya on odası olduğu Ofluoğlu Hacı Mustafa Efendi, Hacı Salih Efendi ve Ahmet Efendi’nin ders verdiği bilinmektedir.

Pazarkapı Medresesi



Mumhane önü, Pazarkapısı Camisi’nin hemen yanı başında yer alan bu medrese Pazarkapısı Camisi ile birlikte h.1166 (1752) yılında yaptırılmıştır. Günümüze gelemeyen bu medresede Trabzon’un ünlü âlimlerinden Müderris Derviş Efendi ders vermiştir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TRABZON CAMİ VE MESCİTLERİ

Trabzon camilerinin büyük çoğunluğu, çeşitli zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliklerinden uzaklaşmışlarsa da günümüze yine de iyi bir durumda gelebilmişlerdir.

Trabzon ve ilçelerindeki camilerin yapımında taşa ağırlık verilmiş, bunlarda siyah-beyaz renkteki taşların birbirlerini izlemesiyle ilginç bir görünüm sağlanmıştır. Taş mimarisinin yanı sıra ahşap camilerle de Trabzon’da sık sık karşılaşılmaktadır. Gülbahar Hatun Camisi’nin ters T plânı istisna olarak kabul edilirse, genelde plân düzenleri kubbe ve düz tavanların örttüğü dikdörtgen mekânlardır.

Bezeme elemanları, özellikle çini, kalem işi ve ştukoya pek az rastlanmaktadır. Ancak yörenin de etkisiyle ağaç işlerine bezemede büyük önem verilmiştir. İl merkezi dışındaki camiler ise ahşap tavanlı olup, mimari özellik göstermemektedirler.


Ayşe-Gülbahar Hatun Cami


00019722.jpg


Trabzon il merkezinde Ortahisar’ın batısında, Zağanos Köprüsü’nün yakınında bulunan bu topluluğu; cami, imaret, medrese, hamam, sıbyan mektebi ve türbeden meydana gelmiştir. Bu yapılardan günümüze yalnızca cami ile türbe gelebilmiştir. Sıbyan mektebinin yerine de 1899 yılında günümüzdeki Gülbahar Hatun İlköğretim Okulu yapılmıştır.

Trabzon’daki Türk eserleri arasında Gülbahar Hatun Camisi’nin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Atapark diye isimlendirilen alanda yer alan bu camiyi Sultan II. Beyazıt’ın karısı ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe-Gülbahar Hatun yaptırmıştır. Ancak caminin kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve mimarı kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte, caminin yanında bulunan Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi’nin h.911 (1505–1506) tarihi biraz ışık tutmaktadır. Büyük bir olasılıkla Gülbahar Hatun Camisi de aynı tarihlerde yapılmıştır. Yapı çeşitli devirlerde birçok onarım geçirmişse de orijinal durumundan pek fazla uzaklaşmamıştır. Caminin giriş kapısı üzerindeki h.1301 (1885) tarihli kitabe onarım kitabesidir.

00019729.jpg


Cami koyu gri ve sarımtrak beyaz taştan yapılmıştır. Caminin ters T veya zaviyeli camiler plan tipinde olduğu, onarımlar nedeniyle de geç devir özellikleri taşıdığı görülmektedir. İbadet mekânını örten ana kubbe 15.00x15.00 m. ölçüsünde olup, pandantiflerin yardımıyla dört duvar üzerine oturtulmuştur. Bu mekânın yanlarında ters T’nin kolları ise cemaate daha çok yer kazandırmak amacıyla son yıllarda yıkılarak ortadan kaldırılmıştır.

Evliya Çelebi bu camiden söz etmiştir:

“Aydınlık bir camidir. Çok sağlam vakfiyesi vardır. Polathane ismi ile anılan Akçaabat da bu caminin vakıflarındandır. Ayrıca daha başka vakıf köyleri vardır. Yekpare kubbesi içinde nice kandiller yanar. Duvarlarının bir sıra taşları cilalıdır. Bir sofa beyaz ve cilalı taşlarla yapılmıştır. Bu caminin bitirilmesinde ebcet hesabıyla h.920 (1514–1515) eder”.

Ayrıca cami avlusunun dört bir yanında yüksek odalarla süslenmiş bir medresesi olduğunu söyleyerek buradaki görevlilere de değinmiştir:

“İmam ve talebeye aydan aya vakıf tarafından belirli vazife, et ve mum parası verilirdi.” Bugün bu medreseden günümüze hiçbir iz gelememiştir.

Son cemaat yeri baklava başlıklı altı sütunun taşıdığı kemerler üzerine oturan beş kubbeden oluşmaktadır. Kubbelerin içleri 1905 yılında yapılan onarım sırasında kalem işleriyle bezenmiştir. Beyaz kesme taştan, 1.20 m. kalınlığındaki cami duvarları üzerine kubbe oturtulmuştur. Son derece güzel aydınlatılan caminin mihrabı mermerden beş bölümlüdür. Baklava motifleriyle sonuçlanan mihrabın boyanmış oluşu, onu doğal güzelliğinden uzaklaştırmıştır. Burada dolaşan yazı frizi caminin h.1301 (1803) yılında onarım geçirdiğine işaret etmektedir.

Sekizgen bir kaide üzerinde, caminin sağında yer alan minare iki sıra siyah, bir sıra beyaz taşların işlenmesiyle meydana gelmiş olup mukarnaslı, tek şerefelidir. Ayrıca caminin önündeki şadırvan önceden buradaki bir avluya işaret etmektedir. Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen bu şadırvan, 1967 yılındaki onarım sırasında yenilenmiştir.


İskender Paşa Cami


17b15tp.jpg


Trabzon Belediyesi’nin arkasında, Taksim Meydanı’nda olan İskender Paşa Camisi’nin giriş kapısı üzerinde h.936 (1529) tarihli kitabesi bulunmaktadır. Ayrıca burada 1882 yılında onarıldığını gösteren bir başka kitabe daha bulunmaktadır. XVI. Yüzyılda, 1512 yılında Trabzon Valiliğine getirilen İskender Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Caminin avlusunda bulunan medresesi yıkılmış, batı yönündeki haziresi de kaldırılmıştır. Cami değişik zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Evliya Çelebi bu yapıdan şöyle söz etmektedir:

“Kâfir meydanı diye bilinen meydanın doğu tarafında, yekpare mavi kubbeli bir camidir. İçeriden güzel bir minaresi vardır. Ayrıca cami avlusunun kuzeyinde birçok odalarla süslenmiş mamur bir okutma yeri vardır ki talebesinin belirli vazifeleri olduğu söylenir”.

Evliya Çelebi’nin külliye olarak sözünü ettiği bu yapı topluluğundan günümüze yalnızca camisi ile çeşmesi gelebilmiştir.

Kesme taştan yapılan İskender Paşa Camisi, Gülbahar Hatun Camisi ile birlikte h.1301 (1803) yılında onarım geçirmiş, ana kubbenin dayandığı kuzey duvarı kaldırılmış, bunun yerini iki sütun almış ve ağırlık buraya verilmiştir. Böylece kubbe duvarı geriye çekilmiş, ibadet yeri genişletilmiş ve ön bölüme de bir son cemaat yeri eklenmiştir. Geniş kemerli beş bölümlü son cemaat yeri XIX. yüzyıl özellikleri göstermekte olup, dış portal üzerindeki h.1301 (1803) tarihi konuya açıklık getirmiştir. Yanları kapalı olan son cemaat sütunlarının kare kaide ve başlıklı oluşlarının yanı sıra ahşap bir çatı ile örtülü oluşları buraya ilginç bir görünüm kazandırmıştır.

İbadet mekânı dıştan kiremit kaplı tek bir kubbenin örttüğü kare plânlıdır. Kuzey yönünden kubbenin örtemediği bölümler tromplu küçük kubbelerle tamamlanmıştır. Barok-ampir karışımı bezemeye sahip olan mihrap orijinal değildir. Konak Camisi, yeni Cuma Camisi ve Çarşı Camisi mihrapları ile benzerlik gösteren mihrabın bordürlerinde stilize bitki motifleri, helozoni şekiller ve asma yapraklarından oluşan bir bezemeye yer verilmiştir. Cami içerisindeki bezemelerde de geç devir özellikleri gösteren kalem işleri ile karşılaşılmaktadır. Mermer minberin her iki yanında yüksek kabartma motifleri ile rozetler dikkati çekmektedir.

Caminin içerisinden çıkılan minare sekizgen bir kaide üzerine oturan bir sıra taş, beş sıra tuğladan meydana gelmiştir. Şerefe altlarında da tuğladan yapılmış bezemeler olup korkuluklarında taşa işlenmiş dairevi motifler ve rozetlerle süslenmiştir.

İskender Paşa’nın mezarı h.948 (1535–1536) caminin batısındadır.

Erdoğdu Bey Mescidi


Trabzon’un Erdoğdu Mahallesi’nde yer alan bu mescidi Trabzon Valilerinden Erdoğdu Bey h.985 (1577) yılında yaptırmıştır. Cami değişik zamanlarda onarım geçirmiş ve büyük ölçüde orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Evliya Çelebi bu camiden söz etmiştir:

“Hatuniye Camisi’nin güneyindedir. Bu iki cami arası yarım mildir. Bu cami Tekfur Sarayı Mahallesi’ndedir. Eskiden mescit olarak yapılmış, sonra Erdoğdu Bey bunu padişahın emriyle Cami haline koymuş. 985 Mütenasip bir minaresi vardır ki çok sanatlıdır.”

Duvarları kalın kesme ve moloz taştan yapılmış üzeri çatı ile örtülmüştür. Caminin girişi kuzeyde olup, iki katlı son cemaat yerinden sonra ana mekân son derece güzel aydınlatılmıştır. Mukarnaslı mihrap ve ahşap minberi olup, buradaki h.1317 (1899) tarihi caminin onarıldığı yıla işaret etmektedir. Yapı en son 1970 yılında bir onarım daha geçirmiştir. Minaresi taştan ve tek şerefeli olup, belirgin bir özelliği yoktur.

Tavanlı Cami


Tekke Mahallesi'nde Nemlioğlu Konağı yanında yer alan bu cami Trabzon Vakıflar Müdürlüğü’ndeki bir belgeye göre h.1060 (1650) yılında yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki h.1291 (1874) ve h.1308 (1890) tarihli kitabelerinden onarıldığı yıllar öğrenilmiştir.

Kesme taştan, dikdörtgen planlı ahşap çatılı orijinal durumundan, geçirdiği onarımlar nedeniyle çok uzaklaştırılmıştır. Son cemaat yerinin doğusunda çeşme, batısında da ona bitişik olarak minaresi bulunmaktadır. Bunlarla birlikte son cemaat yerinin cephesi ortaya çıkmaktadır. Son cemaat yeri ahşap bir tavanla örtülü olup, ortasında barok kıvrımlı bir göbek bulunmaktadır. Son cemaat yerinden ibadet mekânına giriş kapısı üzerinde ahşap mahfil bulunmaktadır. Caminin içerisi çok sayıdaki pencerelerle aydınlatılmıştır. Mihrap ve minber sade olup, batı köşesinde yer alan taştan tek şerefeli minareye iki katlı son cemaat yerinden çıkılmaktadır.

Müftü Cami


Trabzon Maraş Caddesi’nde Küçük Ayvasıl Kilisesi’nin karşısında yer alan bu caminin yerinde Trabzon Müftüsü Elhaç İsmail Efendi’nin h.1167 (1753) yılında yaptırdığı bir cami vardır. Dikdörtgen plânlı, barok üsluptaki bu cami 1970 yılında yıktırılmış ve yerine bugünkü cami yaptırılmıştır.

Kesme taştan, kare plânlı kubbeli caminin mermer mihrap ve minberi İstanbul’da yapılarak buraya getirilmiştir. Pencere camlarındaki bezemeler ve kalem işleri ile dikkati çekmektedir. Batısındaki mezarlar camiyi yaptıran Hacı İsmail Efendi ile oğlu Seyit Mahmut Efendi’ye aittir.

Hızır Bey Cami


rgashx.jpg


Trabzon Hızır Bey Mahallesi’ndeki bu camiyi fetihten sonra, burada valilik yapan Hızır Bey’in yaptırdığı sanılmaktadır. Ancak kitabesi bulunamadığından bu konu kesinlik kazanamamıştır.

Yapı üslubundan XVIII. yüzyılda yenilendiği anlaşılan cami kesme taş duvarlı, içten kubbe dıştan çatı örtülüdür. İki katlı son cemaat yeri, mihrap ve minber barok özellikleri göstermektedir. Mihrabın her iki yanındaki küçük sütunlar asma yaprakları ile bezenmiştir.

Semerciler Cami


Trabzon Çarşı Mahallesi’nde, Semerciler Yokuşu’nda evler arasına sıkışmış olarak günümüze gelebilmiştir. Kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber h.1173 (1759) tarihli vakfiyesi bulunmaktadır. Y.Mimar Sedat Çetintaş XVIII. yüzyılda yapılmış olabileceğini belirtmiştir. Caminin ana giriş kapısı üzerindeki onarım yazıtı ise h.1236 (1820) tarihine işaret etmektedir.

Kesme taş duvarlı cami kare planlı olup, onarım öncesi tek kubbe ile örtülü bulunuyordu. Onarımdan sonra kubbe yerine ahşap bir tavan ve çatı yapılmıştır. Kuzey ve batı yönündeki iki kapıdan içerisine girilen caminin kapısının ana portali üzerindeki kitabenin Yavuz Sultan Selim’in annesine ait olduğu söylenirse de günümüze gelememiştir.

Eski kaynaklarda yok olan bu kitabe ilgili bazı bilgiler bulunmaktadır:

“Sultan Selim’i sinesinde taşıyan sevgili anası o büyük Anadolu Türk Hatunu fâni dünyadan yüz çevirdi. Ebedi ahiret hayatına yöneldi. Vefat tarihi rahmet-i dayım beru.”

Bu yazıt ebcet hesabıyla h.911 (1505–1506) tarihleri ortaya çıkmaktadır. Bu durumda yapının ilk şeklinin XVI. yüzyıla ait olduğu ortaya çıkmaktadır.

Caminin içerisini aydınlatan pencereler dışarıdan basit görünüşlü olmalarına rağmen içten yuvarlak kemerlidir. Onarım sonrası yapılan ahşap tavan iç içe sekizgenlerle bezenmiş yer yer de ayetlere yer verilmiş, birbirini kesen yıldızlarla kompozisyona hareketli bir görünüm kazandırılmıştır. Güney duvarının ortasında, derin bir niş görünümündeki taş mihrap sade olup, yarım silindirik yivlerle bezenmiştir. Ahşap minber kündekâri (geçme tekniği) taklidindedir. Çeşitli geometrik parçalar, altıgenler ve bunların içlerindeki ziyaretlerle süslenmiştir. Yapının kuzey-batı köşesinde taş minaresi küçük ve şerefelidir.

Konak Camisi


Trabzon Uzun Sokak’ta yer alan bu cami, çevresindeki evler arasında sıkışıp kalmıştır. Bu caminin de kitabesi günümüze gelemediğinden, yapım tarihi ve yaptıran ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Kasım Ağa isminde bir kişiden söz edilse de bu bilgi kesinlik kazanamamıştır.

Son cemaat yeri üzerindeki h.1301 (1803) tarihli yazıt onarımını belirtmektedir. Barok özellikleri, sütunlar üzerindeki kıvrık dal ve yıldız motifleri yapının XVIII. yüzyılda yapılmış olabileceğine işaret etmektedir.

Caminin ön cephesi kesme taş, diğer duvarları kesme moloz taştan meydana gelmiş olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mihrap ve minber barok üsluptadır. Taş mihrabın her iki yanında asma dallarıyla bezeli küçük taş sütunlar vardır. Ahşap minberin hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Batı yönündeki taş minaresi tek şerefelidir.

Ahi Evren Dede Cami


00019735.jpg


Trabzon’a hâkim Boztepe’de yapılan bu caminin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte, Şemsettin Sami, Sultan Orhan zamanında Ahi Evren Dede’nin Trabzon’da bir tekke yaptırmış olduğunu kaydettirmiştir. Hiç kuşkusuz, bugünkü caminin yerinde dergâh, cami ve türbe bulunuyordu. Ancak şekilleri hakkında hiçbir bilgi olmayan bu yapı topluluğunun yerine, aynı ismi taşıyan cami yapılmıştır.

Günümüze ulaşan Ahi Evren Dede Camisi h.1305 (1887-1888) yılında Trabzon’un sevilen kişilerinden, Sultan Abdülaziz’in baş müezzinlerinden Hacı hakkı Baba tarafından onarılarak bugünkü şeklini almıştır.

Cami kare plânlı, taş duvarlı ve ahşap çatılı idi. Ancak 1976 yılında yapılan onarımda üzerine kubbe ilave edilmiştir. Mihrap ile minberi sade olup, minaresi küçük ve tek şerefelidir.

Çarşı Cami



trabzon_ar_camii_copy.jpg


Trabzon Kemeraltı Semtinde, Çarşı Mahallesi’nde, bedestenin karşısında yer alan Çarşı Camisi, Trabzon’un en büyük camisidir. Kuzey kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre, Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa tarafından h.1255 (1839) yılında yaptırılmıştır. Vakıf kayıtlarından öğrenildiğine göre de bu caminin yerinde XVI. yüzyılda yaptırılmış Hacı Kasım Mescidi bulunuyordu. Bu mescit harap olunca yıktırılmış, çevresindeki dükkânlar istimlâk edilmiş ve bu caminin yapımına başlanmıştır.

Kesme taştan, barok-ampir üsluplarının karışımı olan cami, kalın taş duvarlı, dikdörtgen plânlıdır. İbadet mekânı altı kalın sütunun taşıdığı büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Kuzey ve güney yönlerinde üçerden altı kubbe, yanlarında bunun dışında kalan bölümler tonozlarla örtülmüştür. Kuzey yönü meyilli bir araziye rastladığından son cemaat yeri oldukça yüksek tutulmuş ve bunun sonucu olarak aşağıda meydana gelen boşluklara dükkânlar yerleştirilmiştir. Kare kaideli, kare başlıklı sütunlar ve kemerlerle son cemaat yeri üç bölüme ayrılmıştır.

carsi-camii-trabzon-bazar-turkey-4.jpg


Yapının kuzey, batı ve doğu yönündeki girişlerinden bugün yalnızca kuzey ve batı kapıları kullanılmaktadır. Bunlardan kuzey kapısı üzerinde, yazıtın iki yanında alçıdan cami maketleri ile Sultan Abdülhamit’in tuğraları yerleştirilmişti. Güzel bir mermer işçiliği olan mihrap, İskender Paşa, Konak ve Yeni Cuma camileri ile yakın benzerlikleri olduğundan aynı yıllarda yapılmış olabileceğini işaret etmektedir. Mermer minberin iki yanındaki çiçek motifleri Barok, Ampir üsluplarının özelliklerini yansıtmaktadır.

Siyah-beyaz taştan çokgen gövdeli minaresi tek şerefeli olup, son cemaat yerinin sağında yer almaktadır.

Caminin doğusunda bulunan medrese ile bugünkü şadırvanın olduğu yerde, 1847 yılında yaptırılmış olan muvakkithane yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Bu muvakkithanenin kitabesi Trabzon Müzesi’ndedir.

Hamza Paşa Cami


Trabzon Gülbahar Hatun Mahallesi’nde, Emniyet Sarayı’nın karşısında yer alan bu camiyi Hasan Efendi Binti Elhac Mustafa Efendi h.1162 (1748) yılında yaptırmıştır.

Dikdörtgen plânlı, iki katlı camiye kuzeyden girilmektedir. Kalın taş duvarlı, ahşap çatılı olup, alt kat depo olarak kullanılmaktadır. Mihrap ve minber sadedir. Taş ve tek şerefeli minareye cami içerisinden çıkılmaktadır.

Hatun Hatuncuk Cami


46.jpg


Trabzon Kabak Meydanı Caddesi üzerinde, Trabzon Lisesi’nin karşısındadır. Yapım kitabesi günümüze gelememekle birlikte, mimari yapısı XVI. yüzyılda yapılmış olabileceğine işaret etmektedir. Dergâh olarak yapılmış, tekkelerin kapatılmasından sonra camiye çevrilmiştir.

Son cemaat yerinin bulunduğu kuzey yönünde, karşılıklı derviş hücreleri yer almakta olup, zorunlu olarak değişikliğe uğramıştır. Tek kubbe ve kemerlerle örtülü mekân, yapının orijinal bölümüdür. Mihrap ve minberi sadedir. Minaresi 1971 yılında tek şerefeli olarak betondan yapılmıştır.

Tekke Cami


Trabzon Tekke Mahallesi’nde yer alan bu camiyi, h.1000 (1591) yılında Derviş Ali Baba, tekke olarak yaptırmıştır. Tekkelerin kapatılmasından sonra camiye çevrilmiştir.

Dikdörtgen plânlı, ahşap çatılı, kalın taş duvarlı bir yapıdır. Mihrap ve ahşap minberi sadedir. Derviş Ali Baba’nın mezarı hemen yanı başındaki sokaktadır.

Hasan Ağa Cami


Trabzon Mumhane Önü, Sakız Meydanı Sokağı’nda yer alan bu cami, Vakıf kayıtlarından öğrenildiğine göre; h.960 (1552) yılında Semerkantlı El hac Reis-i Kurradan Hasan Ağa tarafından yaptırılmıştır.

Güney yönünden merdivenle çıkılan, beşgen plânlı caminin son cemaat yeri yoktur. Kalın duvarlı oldukça aydınlık bir görünümü olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Taş mihrap ile ahşap minberin fazla bir özelliği yoktur. Minaresi olmadığından bu görev kuzeydeki bir balkondan görülmektedir.

Hacı Salih Cami


Trabzon Semerciler Dibi, Bakırcılar İçi Sokakta, Alaca Han’ın yanı başındadır. Kitabesi bulunmamakla beraber, mimari yapısı ve yanındaki Alaca Han’dan ötürü XVIII. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Batı yönünden on dört basamaklı bir merdivenle çıkılan cami taş duvarlı, tonoz ve kemerlerin taşıdığı kubbesi iç mekânı örtmektedir. Minber ve mihrabı oldukça sadedir.

Şirin Hatun Camisi (İç Kale Cami)


Trabzon İç Kale’de bulunan bu camiyi Sultan II. Beyazıt’ın eşi Şirin Hatun adına oğlu Şehzade Abdullah Trabzon Valiliği sırasında h.875 (1470) yılında yaptırmıştır. Caminin yapım kitabesi girişin sağındaki sonradan yapılmış bir çeşme üzerindedir.

Mimari bir özelliği bulunmamasına rağmen tarihi belge niteliği taşıyan cami h.1286 (1869) yılında Trabzon Beylerbeyi Ahmet Paşa tarafından onarılmıştır. Dikdörtgen plânlı, ahşap çatılı, kesme taş duvarlıdır. Mihrap ve minberi oldukça sadedir.

Son cemaat yerinin batısında bulunan taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi yakın tarihlerde yapılmıştır.

Kemer Kaya Cami


Trabzon Kemerkaya Mahallesi’ndeki bu küçük cami yapım tarihi belli olmayan bir kiliseden dönüştürülmüştür.

On üç basamaklı taş bir merdivenle çıkılan caminin duvarları taş olup, üzeri ahşap çatılıdır. Minberi ve mihrabı oldukça sadedir. Mihrap üzerinde h.1306 (1888) tarihi yazılıdır. Büyük olasılıkla bu tarih, kiliseden camiye dönüştürüldüğü tarihtir.

Fatih Küçük Cami


Trabzon Bahçecik Mahallesi’nde bulunan bu yapının XIII-XIV. yüzyıllara tarihlendirilen bir kilise olduğu, Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği sanılmaktadır.

Taştan, dikdörtgen plânlı yapının üzeri tonozla örtülmüştür. Mihrap (Apsid) yönü diğer bölümlerinden biraz daha yüksek olup, içerisinde taş kemerlerin varlığı dikkati çekmektedir. Üç pencereli, mihrap dıştan beş köşeli ve yivli, içten poligonal olup her iki yanında nişlere sahiptir. Camiye çevrildikten sonra güneyine bir mihrap yapılmıştır. Mihrap ve minberin belirgin bir özelliği yoktur. Batısında, sokakta yer alan minare 1981 tarihlidir.

Musa Paşa Cami


Trabzon Musa Paşa Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesinden öğrenildiğine göre; h.1079 (1668) yılında Musa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Orijinal özelliklerini koruyarak günümüze ulaşan bu yapı Erken Osmanlı Devri tek kubbeli camilerinin Trabzon’daki tek örneğidir.

Kesme taştan kare plânlı küçük bir yapıdır. Oldukça kalın olan duvarların üzerindeki izlerden bazı onarımlar geçirmiş olduğu anlaşılırsa da bunlar yapının bütünlüğünü etkilememiştir. Kuzey yönündeki son cemaat yeri küçük olup, devşirme sütunlar ve kornişler kullanılmış içten tonoz, dıştan eğimli bir çatı ile üzeri örtülmüştür. Stalaktitli mihrap ve yeni yapılan minberi sade olup, minaresi tek şerefelidir.

Hoca Halil Cami (Hatip Cami, Kalvanoğlu Cami)


Trabzon’da Pazarkapı Mahallesi’nde, Hoca Halil Sokağı’nda, Kanuni Sultan Süleyman’ın hocası Hoca Halil Efendi tarafından yaptırılmıştır. XVI. yüzyıl eseri olan bu yapı, bir deprem sonucunda h.1312 (1896) yılında yıkılmış ve semt sakinleri tarafından yeniden yaptırılmıştır. Semtin hatırı sayılır kişilerinden Hatipzade Emin Efendi eski yapıya uygun olarak plânları çizmiş, yapımıyla da ilgilenmiştir. Aynı zamanda camide hatiplik yapmış, bundan ötürü de camiye Hatip Camisi ismi yakıştırılmıştır. Bunun yanı sıra kırk iki yıl imamlık yapan Kalkanoğlu Hafız Ahmet Efendi’nin anısına Kalkanoğlu Camisi de denilmiştir.

Tamamen evlerle çevrili bir alanda olduğundan, cephe görünümü özellik göstermemektedir. Kare plânlı kesme taş caminin iki katlı ahşap son cemaat yerine dört basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Kuzeyden girilen ana mekân oldukça aydınlık ve üzeri çatı ile örtülüdür. Mihrap ve minber gösterişsizdir.

Minare son cemaat yerinin kuzey-batı köşesine kesme taştan stalaktitli şerefeli olarak yerleştirilmiştir.

Tabakhane Cami


thane.jpg


Trabzon Tabakhane Semtinde, Tabakhane Yokuşu’nun hemen yanı başında, Yavuz Selim’in Babüssade ağalarından Mahmut Ağa Ettavaşi tarafından h.940 (1533) yılında yaptırılmıştır. Bu cami günümüze orijinal durumunda gelememiş, Hacı Mahmut Ağa tarafından h.1030 (1618)’da onarılmıştır. Bunu h.1306 (1888) tarihli onarım izlemiştir.

Cami kalın kesme ve moloz taş duvarlı, kare planlı bir yapı olup, üzeri çatı ile örtülü idi. Kuzey girişinde iki katlı camekânlı bir son cemaat yeri, bunun sağında tek şerefeli minare yer alıyordu. Ancak cami bu durumu ile günümüze gelememiş, 1978 yılında Cami Koruma Derneği tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün onayı ile yıktırılmış ve yeniden yapılmıştır.

Gözaçan Cami


Trabzon Boztepe Mahallesi, Çayır Sokak’taki bu cami XIX.yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Kare plânlı, ahşap çatılı caminin mihrap ve minberi sade, minaresi tek şerefelidir. Minare yönünden fazla bir özellik taşımamaktadır.

Askeri Cami


Trabzon Askeri Hastanesi’nin camisi olarak Sultan II. Abdülhamit’in komutanlarından Hasan Paşa tarafından h.1301 (1883) yılında yaptırılmıştır.

Kare plânlı, taş duvarlı, ahşap çatılı caminin mihrap ve minberi barok üsluptadır. Küçük ölçüleri kalın, tek şerefeli minaresi kuzey-batı yönündedir.

Hacı Yahya Cami


Trabzon Mumhane Önü semtinde, Taşhan’ın bitişiğinde yer alan camiyi h.1196 (1781) yılında Hacı Yahya isimli bir kişi yaptırmıştır.

On beş basamaklı taş bir merdivenle çıkılan cami, dikdörtgen plânlı, üzeri oldukça büyük ve basık bir kubbe ile örtülmüştür. Mihrabı sadedir, ahşap minberi ne yazık ki yağlı boya ile boyanarak orijinalliğini yitirmiştir.

Hacı Kasım Cami


Trabzon Hacı Kasım Mahallesi’ndeki bu camiyi, Yavuz Sultan Selim’in defterdarı Hacı Kasım yaptırmıştır. Yapım kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla birlikte yaptıranın yaşadığı yıllar göz önüne alınırsa, XVI. Yüzyılın ikinci yarısına tarihlemek yerinde olacaktır.

Günümüze epeyce değişikliğe uğrayarak gelen camiye batı yönünden de girilmektedir. Kuzeyde son cemaat yerinden ibadet mekânına geçilmektedir. Burasının üzeri, ağırlığın duvarlar üzerine verildiği bir kubbe ile örtülmüştür. Mihrap ve minberi sadedir. Taştan tek şerefeli minarenin ise güzel bir taş işçiliği vardır.

Ortahisar Cami


ort.jpg


Trabzon'un en önde gelen kilisesi olarak tanımlanan bu yapı, Ortahisar mahallesindedir. Roma İmparatoru Konstantin'in (M.S. 325-364) yeğeni Hanmibalianos tarafından, eski bir Roma tapınağı üzerine inşa ettirildiği sanılmaktadır.

Meryem Anaya ithaf edilerek, "Altınbaş" diye adlandırılmıştır."Komnenlerin Katedrali" olarak bilinen kilise, Kiliseye bu ismin verilmesinin nedeni, yarım daire biçimindeki kümbetinde (apsis)bir metre çapında bir çerçeve içinde bulunan Meryem Ananın başındaki harenin altından kaplanmış olmasıdır. 1461 tarihinde Türk'lerin Trabzon'u ele geçirmesinden sonra camiye çevrilmiştir. Bazı araştırmacılar kiliseyi, İstanbul'daki Ayasofya'ya benzetir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
KÖPRÜLER, KULELER, BEDESTENLER


Zağanos Paşa Köprüsü


trabzon5.jpg


Trabzon’un içerisinden geçen, küçük bir akarsu üzerindeki bu köprü Ortahisar ile Atapark arasında ulaşımı sağlamaktadır. Tarihi kaynaklarda Zağanos Paşa Köprüsü’nün bulunduğu yerde Trabzon Pontus İmparatorluğu zamanında açılıp kapanabilen ahşap bir köprünün varlığından söz edilmektedir. Savaş sırasında bu köprü açılır, kale ile dış mahallelerin bağlantısı kesilirdi.

Trabzon’un fethinden sonra Zağanos Paşa tarafından1467 yılında yaptırılan bu köprü kesme taştan iki gözlüdür. Köprü ayaklarında Roma ve Bizans dönemine ait yapı izleri dikkati çekmektedir. Bu da köprünün Roma döneminde yapılıp, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde onarılarak kullanıldığını göstermektedir.

Kalenin Zağanos burcunun 100 m. Doğusundan başlayarak engebeli vadiyi boydan boya geçen köprünün altından yağmur sularının meydana getirdiği bir dere akmaktadır. Bugün yaklaşık 20-25 m. yüksekliğindeki köprünün uzunluğu 50-60 m.dir.

Tabakhane Köprüsü


trabzon9.jpg


Trabzon’un içerisinden geçen, küçük bir akarsu üzerindeki bu köprü Ortahisar ile Atapark arasında ulaşımı sağlamaktadır. Zağanos köprüsü ile aynı caddede bulunan Tabakhane Köprüsü değişik dönemlerde yapılan onarım ve genişletmelerle bugünkü durumuna gelmiştir. Köprünün ilk yapılışı I. yüzyılda, Roma dönemine tarihlendirilmektedir. Evliya Çelebi Karakoyunlular döneminde yapıldığını ileri sürmektedir. Bugünkü köprü XIX. yüzyıl Osmanlı yapısıdır.

Köprü kesme taştan iki kademeli olup, ilk kademesinde yuvarlak kemerli bir göz bulunmaktadır. Bunun üzerine de altı kemerli bir göz daha yerleştirilmiştir.

Değirmendere Köprüsü


Trabzon il merkezinde olan bu köprü Nemlizadeler tarafından 1891 yılında yaptırılmıştır.

Kesme taştan dört gözden meydana gelen köprünün üç gözü birbirine eşit, dördüncü gözü ise küçük ölçüdedir. Günümüzde kullanılan köprünün batı yönüne bir de tahliye kemeri eklenmiştir.

Cephanelik Binası (Fatih Kulesi-İren Kulesi)


00021857.jpg


Trabzon il merkezinde, Boztepe’nin yamacında Yeni Cuma Mahallesi’nin güneyindeki bu yapı Fatih Kulesi veya İren Kulesi isimleri ile tanınmaktadır.

Yapının kitabesi olmadığından yapım tarihi ve yapılış nedeni kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte Tarsicio Succi da Verica, Trabzon İmparatoriçesi İren’e (1340–1341) tarafından toplantı yeri olarak yapıldığını kaydetmiştir.

Kesme taştan yaklaşık 25–40 m. çapında, 25 m. yüksekliğinde iç içe geçmiş kalın duvarlı iki bölümden meydana gelmiştir. Kulenin iç bölümü dört, dış bölümü ise üç katlıdır. Her iki kule de yuvarlak kemerli on üçer pencere ile aydınlatılmıştır. Kulenin bütünü koruma duvarları içerisine alınmıştır.

Cephanelik Onarım Öncesiİstanbul Üniversitesi Yıldız Sarayı Kütüphanesi’ndeki Sultan Abdülhamit albümlerinde resmi olan, günümüze gelemeyen bu yapıdaki h.1305 (1887) tarihi de cephanelik olarak kullanıldığına işaret etmiştir. Yapı 1916–1918 yıllarında Trabzon’u Rusların işgali sırasında cephanelik olarak kullanılmış ve 9 Temmuz1919’da cephaneliğin patlamasıyla büyük hasara uğramıştır.

00021007.jpg


Günümüzde Cephanelik Trabzonlu iş adamı İbrahim Öztürk tarafından Özel İdare’den kiralanmış ve turizme hizmet amacı ile aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Trabzon Bedesteni


Trabzon’daki Türk eserlerinin en önemlilerinden, şehrin en eski ticari yapılarından biri olan Bedesten, Semerciler Camisi’nin batısında, Taş Han’ın yanındadır. Kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi konusunda araştırmacılar kesin bir sonuca varamamışlardır. S.Ballance, burada bu yapıdan önce Trabzon Komnenoslar zamanında bir yapı olduğunu belirtmiştir. Trabzon’u gezen birçok gezgin ve araştırmacı da bedestenden söz etmiştir.

trabzon10.jpg


Minas Bıjışkiyan isimli bir araştırmacı doğu kapısı üzerinde bulunan bozuk yazıların Cenevizlilere ait olduğunu söylemişse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır. Oysa yapı XVI. yüzyıl mimari elemanları, plânı ile Osmanlı özellikleri göstermektedir. Özellikle iç mekândaki fil ayakları Osmanlı mimarisinde sık sık karşılaşılan örneklerdendir. Ancak Cenevizlilere ait bir yapının Osmanlı döneminde karakterini tamamen değiştirdiği akla en uygun ihtimaller arasındadır.

Evliya Çelebi de h.1057 (1647) tarihinden söz etmekte, ayrıca bazı bilgiler de vermektedir.

“Çarşıların en seçmesi Mumhane Kapısındaki taşra esnafıdır. Bunların kapısının hizasında deniz kıyısında kat kat sıkışık dükkânlardır. Kâgir yapı bir bedesten vardır ki içindekiler zengin eli açık muhterem vakarlı bezirgânlardır. Ayrıca seksen kadar dükkân vardır”.

Kesme taştan 20.60x22.60 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. İçten içe de 18.00x19.00 m. ölçüsündedir. Bedestenin alt kısmı oldukça düzgün kesme taştan yapılmış, bunun üzeri 40 cm. içeriye çekilmiş, köşeleri pahlanmış ve moloz taştan duvarlar örülmüştür. Bu duvarlar kirpi saçakla sona erdirilmiştir. Ayrıca kapı ve üst bölümdeki pencerelerin söveleri taş ve tuğladandır.

Bedestenin her cephesinin ortasına dört ayrı kapı açılmıştır. Bu kapıların her iki yanında 1.40 m. yüksekliğinde ve 75 cm. derinliğinde de nişler bulunmaktadır. Bedestenin içerisindeki dört taş ayak 5 m. çapında tromplu bir kubbeyi taşımaktadır. Bu kubbenin dışında kalan yerler tuğla tonozlarla örtülüdür.

Bazı kaynaklarda bedestenin iki katlı olduğu yazılıdır. Ancak buna işaret eden bir ize rastlanmamıştır. İkinci katın ahşap olduğu ve günümüze gelemediği de düşünülmektedir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TRABZON MANASTIRLARI

Trabzon’da ilginç mağara kiliseleri ve manastırları ile karşılaşılmaktadır. Genellikle bunlar şehre ve vadilere hâkim yüksek tepeler üzerine kurulmuş yapı topluluklarıdır. Dini görevlerinin yanı sıra, stratejik konumlarından ötürü askeri amaçlı gözetleme noktaları olarak da kullanılmışlardır. Bu arada çevrede kültürel ve ekonomik etkinliklerini de uzun süre sürdürmüşlerdir.

I.Dünya Savaşı’ndan sonra bu manastırların hepsi terkedilmiş ve bu nedenle de hemen hepsi büyük yıkıma uğramıştır. Bunlardan yalnızca Sumela Manastırı günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Sumelâ (Meryem Ana) Manastırı


001_29.jpg


Trabzon’un 54 km. güneyinde, Maçka İlçesi sınırları içerisinde yer alan Sümela Manastırı, Meryem Ana vadisinden 1628 m. yüksekliğindeki bir mağaranın içerisine yapılmıştır. Ziganaların tepesinde, ormanlık alanda, Değirmendere’nin bir kolunun seslendiği bu yere zigzaglar yapılarak zorlu bir tırmanıştan sonra çıkılabilmektedir.

Sümela Manastırının kuruluşu Anadolu’nun pek çok manastır ve kilisesinde olduğu gibi, çok eski yıllara tarihlendirilmiştir. Bunun yanı sıra, yine benzerlerinde olduğu gibi kuruluşu bir takım efsanelere bağlanmıştır. Bu söylencelerden birine göre; Hz. İsa’nın azizlerinden Lukas’ın yaptığı iddia edilen Meryem ikonası her nasılsa Atina’ya gitmiştir. Meryem’in ikonası bir gün buradan ayrılmak istemiş!... Ve melekler tarafından uçurularak Ziganaların tepesindeki bir mağaraya bırakılmıştır. Bu arada Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronias isimli iki keşiş de bu resme burada rastlamış ve manastırın yapımı için girişimde bulunmuşlardır. Ne var ki bu ikona, çok eski tarihlere inmektedir. Nitekim Trabzon yöresinde ciddi incelemelerde bulunan J.P.Fallmerayer (1790–1861) 1840 yılında Sumela Manastırını görmüş ve anılarında buradan uzun uzun söz etmiştir. J.P.Fallmerayer keşişlerin anlattıklarını kitabında eksiksiz kullanmıştır. Buna göre; ikona yöredeki Müslümanlarca yakılmak istenmişse de yanmamış, balta ile parçalanmak istenmiş kırılmamış, dereye atılmış bu kez de sular tarafından sürüklenmiştir. Bu arada ikona üzerindeki çatlağın balta izi olduğu iddia edilmiştir. Oysa yörede objektif izlenimleri ile dikkat çeken Fallmerayer ikonanın söylendiği kadar eski olmadığını çerçevesinin XVII. yüzyılda Trabzonlu bir sanatkâr tarafından yapılmış olabileceğini kaydetmiştir.

1-5.jpg


Hz. Meryem (Panaghia) anısına kurulan Sümela Manastırı’nın ismi Grekçe kara, siyah ve karanlık anlamına gelen Melas’dan gelmektedir. Ancak bu da kesinlik kazanamamıştır. Manastırın yer aldığı vadi ve dağ yamacının koyu renkleri veya ikonanın siyah rengi bu ismin verilmesinde başlıca etken olmuştur. Kafkas ikonalarında aziz tasvirlerinin yüz ifadelerine esrarlı bir görüntü verebilmek için çoğunlukla siyah rengin uygulandığı bilinmektedir. Bu nedenle Kafkasya’da yapıldığı sanılan Hz. Meryem ikonasının koyu renkte oluşu, manastıra da bu ismin verilişi arasında bağlantı kurulmuştur. Büyük bir olasılıkla manastırın kurulduğu bu mağara, tespit edilemeyen eski tarihlerde kült yeri olarak kullanılmış ve sonra burası manastıra dönüştürülmüştür. Bu arada manastırın esasının İmparator II. Theodosius zamanında (408–450) kurulduğu, İmparator Iustinianus’un kumandanlarından Belisalius’un yeniden yaptırdığı iddia edilmişse de bunu kanıtlayacak hiçbir belge ortaya konmamıştır. Manastırın bilimsel olarak tespit edilebilen tarihi VIII. yüzyıla inmektedir. O yıllarda Trabzon’da Komnenosların egemen olduğu ve III. Aleksios Komnenos’un (1349–1390) bu manastıra ilgi gösterdiği bilinmektedir. Nitekim bazı belgelerden de dedesi II.Ioannes Komnenos’un (1280-1285) Sümela Manastırına bazı bağışlarda bulunduğu öğrenilmiştir. Öte yandan Trabzon Komnenos prensliğinde sözü edilen bir efsaneye göre de, İmparator III.Aleksios büyük bir fırtınaya tutulmuş ve Sümela’daki Meryem ikonasının manevi gücü sayesinde canını kurtarabilmiştir. Buna karşılık Sümela’ya zengin bağışlarda bulunmuş ve burasını yeni baştan düzenlemiştir. Manastırın dış kapısı üzerindeki 1360 tarihli beş satırlı yazıtta da İmparatorun doğu ve batının hâkimi ve bu manastırın kurucusu olduğu yazılıdır. Ayrıca 1361 yılındaki bir güneş tutulmasını imparator Sümela’da karşılamış, bu olayı yansıtan güneş resmi sikkelerinin bir yüzüne basılmıştır. Bütün bunların yanı sıra İmparator III. Aleksios 1365 tarihli bir emirname ile manastırın tüm gelirlerini düzenlemiş ve Trabzon’a Türklerden gelecek tehlikeye karşı keşişlerin uyanık olmalarını istemiştir. Bu da Sümela Manastırının yalnızca dini merkez olmadığını, stratejik konumundan ötürü gözetleme görevini üstlendiğini kanıtlamıştır.

2-3.jpg


Osmanlı döneminde, Osmanlı padişahları Sümela Manastırı’nın tüm haklarını korumuş ve bu dini merkeze daima saygılı olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet manastırın haklarını koruduğunu açıklayan fermanlar düzenlemiştir. Sultan II. Beyazıd, Yavuz Sultan selim, Sultan III. Murad, Sultan İbrahim, Sultan IV. Mehmed, Sultan II. Süleyman, Sultan III. Ahmet gibi Osmanlı padişahları da Sümela ile ilgili çeşitli fermanlarda bulunmuşlardır.

XVIII. yüzyılda Sümela Manastırı ile Voyvodalar ilgilenmiş, harap olan birçok bölümlerini baştan yapmışlardır. Bu arada İgnatios isimli bir başpiskopos 1749 yılında manastır ve kayaların üzerini freskolarla bezemiştir. XIX. yüzyılda manastır en zengin ve görkemli yıllarını yaşamıştır.

Sümela Manastırı mağara içerisinde yapılmasından ve mimari özelliklerinden dolayı Anadolu’daki bazı Hıristiyan yapıları ile çok yakın benzerlikler göstermektedir.

3-3.jpg


Sümela Manastırı doğal ve oldukça geniş, yüksek bir mağara içerisine önü duvarlarla örülerek yapılmıştır. Manastır ilk yapılışından sonra birbirini izleyen, bazen yan yana, bazen üst üste yapılarla büyük bir yapı topluluğu görünümündedir. XIX. yüzyılda mimari yönden çok zenginleşmiş ve yeni yapılarla son derece görkemli bir görünüme kavuşmuştur. Dik merdivenlerle çıkılan ve sonra aşağıya inilen girişin yanlarında koruyucuların hücreleri yer almaktadır. İç avlu da dağın yamacına bitiştirilmiş, ocaklı mutfaklar, yukarıdaki kayalardan sızan kutsal suyun toplandığı su haznesi vardır. Bunu merkezi oluşturan kovuk arasına yerleştirilen iki katlı bir yapı izlemektedir. Manastırın odak noktasını oluşturan mağaranın önünün bir duvar ile örülmesi ve buradaki şapel kompozisyonu tamamlamaktadır. Bunları irili ufaklı düzensiz biçimde yapılmış birçok hücre ve şapel sınırlamaktadır. Son derece düzensiz, yığma moloz taşlardan yapılan bu binaların üzerlerinin eski resimlerden anlaşılacağı gibi ahşap elemanlarla tamamlandığı görülmektedir. Avlunun sağında, vadiye bakan alanda 1860 yıllarında yapıldığı sanılan misafir hücreleri ile kütüphane yer almaktadır. Bugün önü tamamen yıkılmış olan kütüphane duvarlarına oldukça iri harflerle yazılmış “Bibliotheka” sözcüğü okunmaktadır.

4-2.jpg


Manastırın eski resimlerinden bu yapıların avluya bakan yüzlerinde, birbiri üzerine bindirilmiş ahşap konsolların taşıdığı balkonlar ile sundurmaların yer aldığı görülmektedir. Kütüphanenin hemen yanı başından yükselen doğrudan doğruya yamaca yaslanan, gösterişli bir bina arka plandaki tüm yapıları gizlemektedir. Bu bina manastırda yaşayanların barındıkları ana yapı olup, içeride bir koridorla ikiye ayrılmakta, her iki yanına odalar sıralanmıştır. Üç kattan oluşan yapının içerisi ahşap olduğundan günümüze yalnızca dış duvarları gelebilmiştir.

Sümela Manastırının freskolarında İncil, Tevrat ve Aynaros resim rehberinde sözü edilen konular işlenmiştir. Manastırların dış yüzeylerinin resimlerle kaplanmasına genellikle Romanya’daki Voronet (XV. yüzyıl), Humor (XVI. yüzyıl), Muldovita (XV. yüzyıl) ve Sucevita (XVI.-XVII. yüzyıl) kiliselerinde karşılaşılmaktadır. Burada da manastırın dış yüzeyini kaplayan freskoların büyük çoğunluğu 1710–1740 yıllarında Caldiya (Gümüşhane) Mişabu (Papazbaşı) Ignatios’un emriyle yapıldıkları sanılmaktadır. Ancak bugün görülebilen fresklerin altında daha eski tarihlere inebilen örneklerin olması olasıdır. Büyük olasılıkla da erken tarihli freskolar 1740 tarihli onarımda yenilenmiştir.

6-1.jpg


Mağara kilisenin dış yüzü her biri düzgün çerçeveler içerisine alınmış birçok resimlerle bezenmiştir. Bunların büyük bir bölümü çok yıpranmış, bazılarının seçilmeleri güçleşmiştir. Buradaki resimlerin ilk bölümünde evrenin yaratılışına yer verilmiştir. İkinci bölümde şeritler halinde Tevrat ve Tekvin’den alınma sahnelerle karşılaşılmıştır. Özellikle erkek ve kadının yaratılışı, Allah’ın öğütleri, günah işlemeye teşvik, cennetten kovulma, Âdem ile Havva görülmektedir. Üçüncü bölümde kıyamet sahnesi, Thomas’ın şüphesi, Mezardaki Melek, Birinci İznik Konsülü, Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesi ve Anastasis sahnesi konu edilmiştir. Bunları izleyen dördüncü bölümün ilk üç panosu anlaşılamayacak kadar harap olmuştur. Haç, Hamsin Yortusu, görünüşün değişmesi, Melek’in Joachin’e görünmesi, Tebşir, Mabet’e takdim ve İsa’nın göğe yükseliş sahnesi bu şerit halindeki freskleri izlemektedir.

001_28.jpg


Güney duvarının dış yüzünde yarıdan fazlası dökülmüş olmasına rağmen bir av sahnesi ile Hz. Meryem’in ölümünden sonra melekler tarafından gökyüzüne götürülüşü resmedilmiştir. Bunların ardından Koimesis sahnesinde Hz. Meryem çiçek desenli oldukça süslü bir yatakta yatmakta, arasında kalan mağara duvarlarında dört sıra halinde azizler ile oranz durumda Hz. Meryem resmedilmiştir.

Absidin dış yüzündeki Hz. İsa’nın doğumu, Hz. İsa’nın mabette temsili, Lazaros’un dirilişi; Absidin kuzeyinde Kudüs’e giriş, Hz. İsa’nın çarmıhtan indirilişi, ölümünden sonra yeniden diriliş sahnelerine yer verilmiştir. Öte yandan mağaranın iç yüzünde, 1732’de keşiş Matheos’un yenilediği Aziz tasvirleri ile Oineolu Ressam Savas’ın resmettiği freskler bulunmaktadır tavandaki Panagia Playtytera, Hz.İsa Cebrail resimlerinin yanı sıra kuzey duvarında dört bölümlü geniş bir kompozisyon halinde mahşer panosu işlenmiştir. Mağara içerisindeki en ilginç kompozisyonlardan biri, muhteşem bir tahtta oturan Hz. Meryem’in freskidir.

5-2.jpg


Cumhuriyetin ilanından sonra bölgede yaşayan Rumlar Yunanistan’a gitmişler, Sümela Manastırı sahipsiz kalmıştır. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da manastır kısa sürede harap olmaya başlamış, kâgir bölümler yıkılmış, ahşap bölümler yanarak yok olmuştur. Bu yağmaların yanı sıra geçirdiği yangın ve doğa koşulları sonucu harabe haline gelmiştir.

Uzun süre kendi halinde terk edilen manastır 1972 yılında Trabzon Müzesi yönetimine bırakılmış, onarımı yapılarak yok oluşu önlenmiştir. Ancak çok yakın tarihlerde Sümela Manastırı Kültür Bakanlığı’ndan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.

001_27.jpg


Sümela Manastırı kapandıktan sonra, içerisindeki eserlerin büyük çoğunluğu dağılmıştır. Özellikle manastırın en önemli eseri olan gümüş çerçeveli Hz. Meryem ikonasının ne olduğu bilinmemektedir.

Manastırdaki el yazmalarının büyük çoğunluğu çeşitli müzelere dağıtılmıştır. Bunlardan XVII-XVIII. yüzyıllara tarihlendirilen tezhip ve minyatürlü bazı İnciller Ankara Etnoğrafya Müzesinde, bir tanesi de Atina Benaki Müzesi’ndedir. XII. yüzyıla tarihlenen Sümela İncili ise İstanbul’da Ayasofya Müzesi’ndedir.

Vazelon Manastırı


001_35.jpg


Trabzon ili Maçka ilçesine 14 km. uzaklıkta, Kiremitli Köyü’nün de 7 km. batısında, çam ormanları içerisinde yer alan ve Yuhannes’e adanan Vazelon Manastırı’nın ilk kurucusu ve yapım tarihi bilinmemektedir. Bununla birlikte bazı araştırmacılar MS.270 ve MS. 317 tarihleri üzerinde durmaktadırlar. Bununla beraber manastırın VIII. Yüzyılın ortalarında kurulduğu, onu izleyen yıllarda da genişletildiği anlaşılmaktadır. İlk manastırın kurulduğu mağaranın önündeki yapı kalıntıları XIX. yüzyıla aittir. Günümüze çok büyük değişikliklerle gelebilen manastırı İmparator İustinianus onartmıştır. MS.644 yıllarında bir onarım daha geçirmiş, kütüphanesi daha da zenginleştirilmiştir.

XIII. yüzyıldan sonra Vazelon Manastırı Maçka’nın kültürel, dini ve ekonomik yapısında etkinliğini sürdürmüştür. Yöredeki manastırların en zengini olan bu manastırın geliri ile de Sümela Manastırının yaptırıldığı söylenmiştir. Bugünkü görünümünde manastırın sağır duvarlı birinci katına batısından merdivenle çıkılmakta ve buradan da küçük bir hole ulaşılmaktadır. Bu girişin iki yanındaki koridorlar ve çevrelerinde üçerden altı oda yer almaktadır. Manastırın asıl yapısına günümüze gelemeyen ahşap bir merdivenle çıkıldığı sanılmaktadır.

Günümüze son derece harap ve perişan durumda gelebilen manastırda yalnızca yapı kalıntıları ile karşılaşılmaktadır. Bunlardan soldaki büyük yerin yemek salonu, soldakinin ise mutfak olması üzerinde durulmuştur. Ayrıca burada bir su sarnıcı ile hemen hemen onun yanı başında üç nefli bir kilise yer almaktadır. Kilisenin kuzey duvarında mahşer günü, cennet, cehennem tasvirlerini konu alan freskler yapılmıştır. Üst örtü sistemleri de ahşap olduğundan zamanla yıkılmış ve 1923 yılında tamamen terk edilmiştir.

Gregorius Peristera (Kuştul-Hızır-İlyas) Manastırı


001_22.jpg


Trabzon Esiroğlu, Kustul Köyü’nde (Şimşirli) bulunan bu manastır, vadiye hâkim bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemekle beraber, araştırmacılar MS.752 yılına tarihlendirmişlerdir. Manastır, 1203 yılında yağmaya uğrayarak terk edilmiş, 1393’de yeniden önem kazanmış ve bu durum 1904 yılında bir yangın sonucu yanmasına kadar sürmüştür.

Batı cephesinden bir merdivenle içerisine girilen manastır, geniş holleri, salonları ile dikkati çekmiştir. Haç planlı kilisesi zamanla yıkılmış ve hiçbir iz kalmamıştır. Araştırmalar sonucunda, manastırdan vadiye kadar uzanan dehlizler ortaya çıkarılmışsa da bunlar bugün kullanılamayacak durumdadır.

Kaymaklı Manastırı


001_18.jpg


Trabzon’un yaklaşık 3 km. güneydoğusunda, Boztepe’nin Değirmendere Vadisi’ne bakan yakasında yer alan manastır, Hz. İsa’nın anısına Alexios IV. Zamanında Ermeniler tarafından 1424’te yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında tepeden aşağıya düşen ve hiçbir şey olmayan bir işçiden ötürü buraya “Fenalığı Önleyen” ismi yakıştırılmıştır.

Trabzon Ayasofyası’ndaki 873 tarihli bir kitabe, manastırın yapım tarihi konusuna açıklık getirmiştir. Günümüze çok kötü durumda gelebilen manastırın kalın duvarları olduğu, doğusunda mutfak ile yemekhanesinin, güneyinde de dershane ve keşiş hücrelerinin yer aldığı görülmektedir. Avlunun ortasında kesme taştan tek nefli, üç apsidli kilise bulunmaktadır. Bu kilise 1431 yılında yapılmış, 1622’de resimlerle bezenmiş, VIII. yüzyılda da büyük bir onarım görerek freskleri yenilenmiştir. Kilisenin batı kapısı üzerindeki melek resmi ile içerisindeki freskler iyi bir durumda günümüze ulaşabilmiştir. Bu kilisenin hemen yanı başında tek nefli, tek absitli bir kilise de 1622 yılında yapılmıştır.

Kaymaklı Manastırı 1914–1918 yıllarında yangın geçirmiş, bundan sonra da kendi haline terk edilmiştir.

Kızlar Manastırı (Panagia Thaoskepastos)

00020250.jpg


Trabzon’u doğu ve güneyden çepeçevre kuşatan Boztepe üzerindeki Kızlar Manastırı oldukça büyük, geniş bir yapı topluluğu görünümündedir. Tanrı’nın koruduğu anlamında “Panagia Thaoskepastos” ismi yakıştırılan bu manastır kale görünümünde, şehre hâkim bir durumdadır. İmparator III. Aleksios’un (1349–1390) yaptırdığı manastır, çeşitli odalar, aşhaneler, çan kulesi, misafirhane, havuz ve iki kiliseden meydana gelmiştir. Bunun yanı sıra ek kiliseler ile ne oldukları anlaşılamayan birçok yapılarla da burada karşılaşılmıştır.

001_19.jpg


Kalın ve kesme taştan yüksek duvarlı manastırın girişi güneydedir. İçeriye girildiğinde karşılaşılan ilk yapı misafirhanedir. Avlunun güneyinde kayalara oyulmuş ve önüne duvar örülmüş bir mağara kilise vardır. Bu kilisenin narteksi üzerindeki duvar fresklerinde İmparator III.Aleksios’un resimleri görülmektedir. Ancak bu freskler tanınmayacak kadar bozulmuştur. Manastırın arka bahçesindeki diğer kilise 1830–1879 yıllarında Başpiskopos Konstantin tarafından tek nefli, tek apsisli olarak bazilika planında yapılmıştır. Burada İmparator Aleksios’un oğlu, Andronikos ile Manvel gömülüdür.

Kızlar Manastırı (Panagia Keramesta)


Trabzon-Hamsiköy yolu üzerinde, Kiremitli Köyü vadisindedir. Bu manastırın da yazıtı günümüze ulaşamamakla birlikte, 1858 yılında yapılmış olduğu sanılmaktadır.

Kızlar Manastırının, Sumela Manastırı veya Vazelon Manastırı’nın mimari yönden küçük bir kopyası gibi olduğu söylenmektedir. Kaya içerisine yapılan bu manastırın günümüze yalnızca batı ve kuzey duvarları gelebilmiş, diğer bölümleri tamamen yıkılmıştır.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
Trapesus,Trapezos (Trabzon)


00014444.jpg


Değirmendere, Kuzgundere ve Zağnos dereleri yerleşimi güneyden kuzeye derin boğazlarla bölmüştür. Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve yüksek bir masa görünümündeki alan üzerinde, kentin bilinen en eski yerleşim kalıntıları tespit edilmiştir. Bu nedenle Trabzon adının eski Grekçe masa ya da trapez/yamuk biçimi karşılığı olarak "trapezos" kelimesinden geldiğisanılmaktadır. Trabzon adına, Trapezos olarak ilk kez, MÖ.IV.Yüzyılda, Yunanlı komutan Kesnophon Anabasis (On Binlerin Dönüşü) adlı eserinde değinmiştir.

Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ.10.000 yıllarında Paleolitik Çağ’da başladığı Prof.Dr.Kılıç Kökten’in 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır. Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur. Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir.

MÖ.2000 yıllarında Kafkasya’dan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ.1200 yıllarında Troia’ya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir. Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır. Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır. MÖ.800’den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadeniz’de görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır.

MÖ.885’te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756’da Trabzon yöresine gelmişlerdir. Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzon’un kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı. Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya’lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir. Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür. MÖ.427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros’un kardeşi Antakserkes’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya gelen ücretli 10.000 Yunan askerinin Kyros’un ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır. Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur.

Trabzon Pers hükümdarı Keyhüsrev zamanında İran yönetimine girmiş ve bu durum MÖ.334’de Makedonya imparatoru İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürmüştür. MÖ.323’de İskender’in ölümünden sonra Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümüyle birlikte Trabzon da Eumenes’in egemenliğine girmiştir. MÖ.280’de bir süre Mithridates ailesi yörede egemen olmuş, MÖ.298’de bağımsız bir Pontus Devleti kurulmuştur. Pontus kralı Farnakes, Trabzon yöresinde yaşayanları egemenliği altına alarak krallığını büyütmüş, merkez olarak da Sinop’u seçmiştir. O günlerde Trabzon, Pontus Devleti’nin maden, kereste ve gemi yapımını sağlayan önemli bir liman şehri idi.

M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V. Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon, M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma’da Augustus’la birlikte M.Ö. 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır. Roma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır.

Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş; dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen liman inşa edilmiştir. İmparator Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır.

Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzon’a da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır.

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur.

Bizans İmparatorluğunun 1204’de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde "en mutlu" unvanı yer almaktadır.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
HANLAR, HAMAMLAR, SU KEMERLERİ


Vakıf Han (Taşhan)



Trabzon Çarşı Camisi’nin arkasında, Çarşı Mahallesi’nde, Bedestenin kuzeybatısında bulunan bu han kitabesinden öğrenildiğine göre Hacı Yahya isimli bir kişi tarafından h.1196 (1781) yılında yaptırılmıştır. Bunu belirten kitabesinin mealen anlamı şöyledir:

“Sahib’ül Hayrat ve Hesenat
Kaymakam Nakibü’l eşraf es Seyyid El-Hac
Abdullah bin El-Hac Yahya Efendi
Sene 1196”


Eski Vakıf kayıtlarında Gön Hanı veya Atar Hanı isimleri ile tanınan bu yapı üzerinde S.Ballance araştırma yapmış ve planını yayınlamıştır. Vakıf Han Vakıf kayıtlarında Taşhan ismiyle geçmektedir.

Kesme taştan üç katlı avlulu bir han olup, giriş kapısı doğu yönündedir. Buradan küçük bir avluya geçilmektedir. Bu avlunun arkasında odalar sıralanmıştır. Birinci katta cephede dört dükkân, şadırvan ve mescit kısmı bulunmaktadır. Bu avlunun çevresindeki odalar birbirlerinden farklı büyüklüktedir. Kuzey yönünde orta kısma bir eyvan yerleştirilmiştir. İkinci katta ise revakların çevresinde odalar ve mescit bulunmaktadır. Bu mescidin güneydoğu köşesindeki minaresi ise yıkılmıştır.

Taşhan


Trabzon Çarşı Camisi’nin arkasında, Çarşı Mahallesi’nde, Trabzon Valisi İskender Paşa’nın h.938 (1531) yılında yaptırdığı bu han, yapı üslubu ve mimari malzemesi ile XVI. Yüzyıl Osmanlı hanlarının tipik bir örneğidir.

Taşhan değişik zamanlarda onarılmıştır. Kuzey cephesine de XIX. yüzyılın sonunda dükkânlar eklenmiştir. Alaturka kiremitle kaplı olan çatısı 1980 yılında beton olarak değiştirilmiştir.

Han kesme taştan iki katlı olarak yapılmıştır. Kuzey yönündeki giriş kapısı üzerinde bir kitabe olduğu buradaki bir boşluktan anlaşılmaktadır. Girişteki kontrol hücresinden sonra üzeri kemer ve tonozlarla örtülü bir koridora, oradan da kare bir avluya geçilmektedir. Bu avlunun etrafında revaklar ve on yedi hücre peş peşe sıralanmıştır. Burada revaklı bir galeri ile bunun arkasında sıralanmış yirmi dört hücre vardır. Hanın doğu tarafı ahır ve depo olarak kullanılmıştır. Odalar güney ve batı tarafında yer almaktadır. Hanın doğusu mazgal pencerelerle dışa açılmış, odalar ise yine mazgal pencerelerle avluya açılmıştır. Odalar tonoz örtülü olup, hepsinin ayrı ayrı birer ocağı vardır. Yalnızca girişin üzerindeki oda ve önündeki bütün kısım kubbe ile örtülmüştür. Bu kattaki odaların dışarıya ve avluya açılan pencereleri bulunmaktadır.

Alaca Han


Trabzon il merkezi Bakırcılar Semti, Bakırcılar Caddesi’ndeki Alaca Han’ın kitabesi olmadığından yapım tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber, yapı üslubu ve mimari elemanlarından XVIII. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır.

Alaca Han güzel bir taş işçiliği gösteren kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Hanın üst örtü sistemi takviye kemerli, beşik ve manastır tonozludur. Bunun da üzeri çatı ile örtülmüştür. Batı, doğu ve kuzey kapılarından içerisine girilen hanın bugün yalnızca batı kapısı kullanılmaktadır. Hanın cephe dışında kalan çevresi binalarla kapatılmış bu yüzden de diğer kapıları kullanılamaz duruma gelmiştir. Bugün batı taraftaki ana girişinden bir avluya girilmektedir. Bu avlunun çevresine odalar sıralanmıştır. Doğudan taş bir merdivenle çıkılan birinci katta yine yuvarlak ve yayvan kemerli revakların bulunduğu koridorlar ve arkalarında odalar yer almıştır. İkinci kata batıdan taş bir merdivenle çıkılmakta, revaklı koridorların arkasında 16 hücre peş peşe sıralanmıştır.

Bugün özel şahısların mülkiyetinde bulunan han, uzun süre boş kalmıştır. Han günümüze değişikliğe uğrayarak geldiğinden, orijinal durumu kesinlik kazanamamıştır.

Anadolu Han


Trabzon Belediyesi’nin karşısında yer alan Anadolu Han’ı Baltazâdeler isimli bir ailenin mülkiyetindedir.

XIX. yüzyılda yapılmış olup, günümüzde buraya bir otel inşa edilmiştir. Eski belgelerden iki katlı, avlulu, kuzey ve güney girişleri olan bir yapı olduğu öğrenilmiştir.

Sulu Han


Trabzon il merkezi, Meydan Semtinde, Meydan Hamamı’nın karşısında yer alan Sulu Han, XIX. yüzyılda yapılmış, çeşitli onarımlarla özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Kitabesi bulunmadığından kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

Kesme taştan iki katlı, L plan tipinde bir yapı olup, kuzey ve güney yönündeki girişleri kapatılarak işyerine dönüştürülmüştür. Birinci katta, öndeki dört köşe taş sütunlar yapıya diğer hanlardan farklı bir özellik vermiştir. Ancak sütunlar ve bunları birbirine bağlayan kemerlerin meydana getirdiği mekânlar günümüzde ticari odalar olarak kullanılmaktadır.

İkinci kata batı ve güneyden merdivenlerle çıkılmakta, revaklı koridorlar ise güneyden batıya doğru han L şeklinde kuşatmaktadır.

Hacı Arif Hamamı


Trabzon’da Pazarkapısı Camisi’nin güneyinde yer alan Hacı Arif Hamamı’nın yazıtı günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte, yapı üslubundan XIX. yüzyıla ait olduğu ve barok üslubun etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır.

Günümüze yalnızca sıcaklık ve soğukluk bölümleri gelebilmiş, soyunma yeri tamamen yıkılmıştır. Soğukluk üç kubbe olup, her iki yanında kemer ve tonozlarla desteklenmiştir. Kuzeydeki sıcaklık ise, kare plânlı, kalın duvarlı olup, merkezi bir kubbe ile üzeri örtülmüştür. Ayrıca yanlardaki sekiz kubbe tarafından desteklenmiştir. Ne yazık ki, çeşitli devirlerde yapılan ilaveler bu hamamın orijinal durumunu epeyce değiştirmiştir.

Tophane Hamamı


Trabzon il merkezinde, Hacı Arif Hamamı’nın 300 m. kuzeyinde, Pazarkapı Mahallesi Nergis Sokak’ta yer almaktadır. Tophane Hamamı h.900 (1494) yılında Kasım isimli bir mimar tarafından yaptırılmıştır. Ancak bu hamam da çeşitli onarımlarla değişikliğe uğramış, en son 1978 yılında üzeri betonla kaplanmıştır.

Hamam doğu-batı yönünde kare planlı olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklıktan meydana gelmiştir. Hamamın batısından soyunma yerine girilmekte, buradan da kemerli bir kapı ile soğukluğa geçilmektedir. Üzeri küçük bir kubbe ile örtülü olan soğukluk yanlarda sekiz küçük kubbe ile desteklenmiştir. Sıcaklık haçvari ve dört eyvanlı bir plan göstermektedir. Burada on iki kurna bulunmaktadır.

Sekiz Direkli Hamam


Trabzon il merkezinde, Pazarkapısı Mahallesi’nde, Sekiz Direkli Hamam Sokağı’nda yer alan bu hamamın da yazıtı günümüze ulaşamadığından, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, 1072–1075 yıllarında Selçuklular tarafından yaptırılmış olduğu iddia edilmiştir. Bazı araştırmacılar da mimari özelliklerine dayanılarak hamamı XVIII. yüzyıla tarihlendirmişlerdir. Yakın tarihlerde Trabzon Belediyesi tarafından onarılmış, kuzeyindeki soyunmalık kısmı yeniden yapılmıştır.

Trabzon hamamlarına göre daha değişik bir plân düzenine sahiptir. Ancak, günümüze değişikliklere uğrayarak gelebilmiştir. Dikdörtgen plânlı soyunma yerinin duvarlarındaki kiriş izlerinden orijinal durumunda burada ahşap bir soyunma yeri olabileceği akla gelmektedir. Kuzey yönündeki soğukluk, oldukça kalın duvarlıdır. Sıcaklık büyük hasara uğramış, özelliğini hemen hemen bütünüyle yitirmiştir. Ortada sekizgen kasnaklı kubbeli kemerler birbirine bağlanmış sekiz sütun taşımaktadır. Bu sütunların ortasında sekizgen bir göbek taşının var olduğu sanılmaktadır. Günümüze kadar kullanıldığı ve sonradan kendi haline terk edildiği anlaşılmaktadır.

İskender Paşa Hamamı (Paşa Hamamı)


Trabzon il merkezinde, Çarşı Mahallesi, Paşa Hamamı Sokağı’ndaki, Paşa Hamamının da kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak, Vakıf kayıtlarında Trabzon Valisi İskender Paşa tarafından h.938 (1531) yılında yaptırılmış olduğunu belirten bir kayda rastlanmıştır.

Hamam Osmanlı mimarisindeki çifte hamam plan düzeninde olup, erkekler ve kadınlara ait olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Erkekler bölümünü sütunların taşıdığı sekizgen bir çatı örtmektedir. Özelliği olmayan soğukluğun yanındaki sıcaklık küçük, tonozlu bir kubbe ile örtülmüştür. Tek katlı kadınlar bölümü kargir bir soyunma yerinden sonra birer kubbeli soğukluk ve sıcaklığa geçilmektedir.

Alaca Hamam


Trabzon il merkezi Çarşı Mahallesi’nde, Bakıralan Mevki’indeki Alaca Han’ın arkasında yer alan Alaca Hamamın kitabesi bulunmamaktadır. Günümüze çok harap durumda gelen bu hamamın da XVIII. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır.

Kesme taştan, kare-haç plânlı olan hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamamın sıcaklığı altı küçük kubbenin desteklediği büyük bir kubbe örtmektedir.

Askeri Hamam


Trabzon Meydan Semtinde bulunan bu hamamın yapımına, Kazazâde sülalesinden Hacı İbrahim tarafından başlanmış, zamanın Belediye Başkanı Hüseyin Kazazoğlu tarafından bitirilmiştir.

Erkekler ve kadınlara ait olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Kuzeydeki erkekler bölümünün girişinde iki katlı ahşap bir soyunma yeri vardır. Buradan kemerli bir kapı ile soğukluğa, oradan da yine kemerli bir kapıdan sıcaklığa geçilmektedir. İki fil ayağı ve duvarların taşıdığı büyük kubbenin örttüğü sıcaklığın ortasında göbek taşı ile on sekiz mermer kubbe yer almaktadır. Batıdaki kadınlar bölümünün soyunma yeri, ahşap ve iki katlı, soğukluk iki kubbelidir. Yanlarda sekiz küçük kubbenin desteklediği büyük kubbeli sıcaklık, ortada bir göbek taşı, yanlarda kurnalar vardır.

Trabzon’daki bu hamamlar dışında Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği bazı hamamlar daha vardır. Ne yazık ki, Hatuniye Camisi’nin yanında İmaret Hamamı, İskender Paşa Camisi yanında İskender Hamamı, İç Kale’nin kuzeyinde Kale Hamamı ve Erdoğdu Bey Camisi yakınında Tekfur Sarayı Hamamı’ndan hiçbiri günümüze gelememiştir.

İmaret Su Kemeri


Trabzon il merkezinde Trabzon Kalesi’nin batı yamacında İmaret Deresi üzerine kurulan ve kaleye su taşıyan İmaret Deresi Su Kemerlerini İmparator Iustinianus (527–565) yaptırmıştır. Sonraki yıllarda büyük bir onarım geçiren kemerin ayakta kalabilen kalıntıları XIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Yaklaşık 30 m. Uzunluğunda, 7.00 m. yüksekliğindeki bu kemer beş gözlü olup, kesme taştan yapılmıştır.

Kuzgundere Su Kemeri


Trabzon il merkezi, Yeni Cuma Mahallesi ile kale arasında, Trabzon Kalesinin doğu yönünde, halk arasında İnceköprü diye isimlendirilen Kuzgunderesi üzerindeki Kuzgundere Su Kemerini İmparator Iustinianus tarafından VI. yüzyılda yaptırılmıştır. Bu kemer Aziz Eugenios’a atfedilmiştir.

İki gözlü, kesme taş ve molozdan yapılmış kemer 8.00 m. Uzunluğunda, 6.00 m. yüksekliğindedir.

Kavaklı Su Kemeri


Trabzon il merkezinde, Yeni Cuma Mahallesi’nin 4 km. güneyinde bulunan Kavaklı Su Kemerinin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Benzeri su kemerleri gibi kesme ve moloz taştan yapılan bu kemerin günümüze ulaşabilen kalıntıları XIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TRABZON KİLİSELERİ


Trabzon kiliseleri mimari yapısı ve bezemeleri diğer Bizans kiliselerinden ilk görüşte ayrılmaktadır. Trabzon ve çevresindeki kiliseler genellikle yumuşak, muntazam kesilmiş taş duvarları ile farklı bir görünüme sahiptirler. Coğrafi yakınlıkları nedeniyle de hem mimari, hem de bezemelerinden ötürü daha çok Kafkasya’ya yakınlık göstermektedirler. Bununla beraber, tek sahanlı veya kapalı Yunan Haç plân tipini benimseyişlerinden de Kafkasya’dan ayrılmışlardır. Bu plân düzenlerinde mimari elemanların nispetleri açısından ortaya bazı yenilikler de koymaktan geri kalmamışlardır. Özellikle Trabzon kiliselerinin apsid ekseninde uzanmaları yapıya daha ince bir görünüm kazandırmıştır. Bunun yanı sıra kubbe kasnağının dışarıdan köşeli oluşu da yöreye has bir özelliktir. Bizans kiliselerinde en ve boy arasında fazla bir uzama olmamasına karşılık bu düzensizlik Trabzon kiliselerinde kendini açıkça göstermektedir.

Genellikle Trabzon kiliseleri kubbesiz bazilika, kubbeli dört payeli veya sütunlu, dört duvar üzerine kubbeli olmak üzere üç ana mimari grupta toplanmaktadırlar.


Trabzon Ayasofyası


00020463.jpg


Trabzon’da günümüze en iyi biçimde gelebilen kiliselerden biri olan Trabzon Ayasofyası İmparator I.Manuel (1238–1263) zamanında yapılmıştır. Geç Bizans kiliselerinin en iyi örneklerinden biri olan bu yapıdan Evliya Çelebi (1648), Pitton de Tournefort (1701), Hamilton (1836), C.Texier (1864), Trabzonlu Şakir Şevket (1878), Lynch (1893) ve D.Winfield (1985) gibi araştırmacılar söz etmişlerdir. Timur zamanında Trabzon’dan geçen İspanyol elçisi Clavijo da gezi notlarında bu kiliseye değinmiş ve bazı ilginç noktalar üzerinde durmuştur:

“Ayin esnasında bir kitap kullanılmamaktadır. Sonra Ayasofya’nın istisnası ile kiliselerin birinde çan yoktur. Ayin yapılırken mühim kısımlarına işaret eden bir tahtaya vurulmaktadır. Bütün papazlar evlidirler. Ama bunlar yalnız bir kere evlenirler ve mutlaka bir bakire alırlar. Papazın zevcesi ölünce papaz bir daha evlenmez”.

Ayasofya Kilisesi merkezi plandan oluşan, yüksek kasnaklı kubbesi, dairevi, çokgen apsidleri, portikleri ve taş süslemeleri, freskleri ile ilginç bir yapıdır.

00020456.jpg


Son derece güzel bir işçilik gösteren kilisenin ilk yapıldığı yıllarda manastır olarak kullanıldığı, güney yönündeki bazı duvar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Ayrıca burada küçük basamaklı merdivenlerle inilen, büyük bir olasılıkla bir gürcü prensine ait olduğu sanılan mezar odası vardır.

Kuzey, batı ve güneyden üç ayrı girişi olan kilise, ayrı bir atrium ile nartekse sahiptir. Narteksin güneyinde, iki yanında bazı mezarlar yer almaktadır. Üç nefli plân düzeninde nefler ayrı ayrı apsidlerle sonuçlanmakta olup, bunlardan yandakiler yuvarlak, ortadaki beş köşelidir. Orta mekân oldukça büyük ölçüde, dört mermer sütunun taşıdığı pandantifli, onikigen kasnaklı yüksek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin dışında kalan bölümlerin üzerleri içten tonoz, dıştan kiremit kaplıdır. Yapının batısından demir merdivenlerle kadınlar bölümüne çıkılmaktadır.

00020461.jpg


Kiliseden ayrı olarak, 1427 yılında yapılan çan kulesini Minas Bızıskyan şöyle anlatmaktadır:

“Kule iki katlıdır. Taş merdivenlerden çıktığımız birinci kat, ayin masası ile üç adım genişliğinde ve her tarafı resimlerle süslü ufak bir şapeldir. Fallmerayer, kulenin doğudaki dış duvarlar üzerinde doğuya has elbiseler giymiş ve taç takmış üç kişinin freskini görmüştür”.

G.Millet bu fresklerin büyük olasılıkla İmparator I.Aleksios (1417–1429) ve onun oğlu Alexander ve baldızına ait olduğu düşüncesindedir.

Trabzon kiliseleri arasında Ayasofya, en zengin bezemeye sahip olanıdır. Güney girişindeki taş bezemeler Bizans sanatının yanı sıra Selçuklu sanatı izlerini de taşımaktadır. Özellikle batı yönündeki mihrapların mukarnaslı bölümleri, sütun başlıkları İslâm üslubunu hatırlatmaktadır. Bunun yanı sıra kuzey cephedeki alınlık üzerindeki geometrik kompozisyonlar, madalyonlar XIII. yüzyıl Selçuk taş işçiliği ile çok yakın benzerlikler göstermektedir. Özellikle güney cephe, yapının en gösterişli kabartmalarının yer aldığı bölümdür. Burada kabartma olarak insanın yaratılışı tasvir edilmiştir. Cennet ile Havva’nın yaratılışı, Âdem’in meşhur elmayı Havva’dan alışı, cenneti sembolize eden ağaçlar, meleğin cennet kapısındaki tembihleri, cennetten kovulma, pişmanlık ve Habil’in Kabil’i öldürmesi burada görülmektedir. Güney cephenin kilit taşı üzerinde de Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifine yer verilmiştir. Ayrıca bu cephenin alınlıktaki sütun başlıklarına yakın yerler kentavroslar, grifonlar, sırt sırta güvercinler, içerisi dairelerle doldurulmuş kare panolar, ay, yıldız ve bitkisel bezemelerle süslenmiştir.

00020465.jpg


Trabzon Ayasofya’sının fresklerinin 1260 yılında yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze son derece iyi korunarak gelebilen bu resimlerin Bizans Paleologos döneminin en erken örnekleri olarak tanımlanmışlardır. Özellikle burada İncil’den alınma konulara yer verilmiştir. Kubbe’de Pantokrator İsa, onun altında melekler korosu ve yazıt kuşağı dikkati çekmektedir. Bu kuşağın altında dizi halinde meleklerin yer aldığı bir friz, pencere aralarında oniki aziz tasvirleri yer almaktadır. Pandantiflerde ise değişik görünümlere yer verilmiştir.

Kilise ana koridorun batısında, son akşam yemeği, Hz. İsa’nın ayaklarının yıkanma sahnesi, bahçedeki can çekişme sahneleri resmedilmiştir. Kuzey koridorun doğusunda, Zacharius’un öldürülmesi, dört aziz tasviri, ana mekânın (Naos) doğu kemerinde ortada Hz.İsa, madalyon içerisinde iki aziz, güneyde Aziz Anna’nın yalvarışı, bir çocukla birlikte Meryem görülmektedir. Kemerlerde göğe yükseliş, Meryem, pandantiflerde St.Luke ve İsa’nın doğuşu, St.Mark, Baptism, St.Matthev, İsa’nın çarmıha gerilişi, St.Iohannes ve Anastasis sahneleri resmedilmiştir. Kilisenin batı duvarında, kıyametten önceki hesap günü, Peter’in inkârı; kuzey duvarında çarmıha geriliş, Anastasis, St.Simon, St.Sabas, St.Anthony, St.Euthemios, St.Theodosis ile ilgili freskler vardır. Ana mekânın (Naos) kuzeyinde de Thomas’ın şüphesi, İsa’nın Tiber gölü kıyısında görünüşü, Naos’un güneyinde Havariler, kuzeyinde balık ve ekmek mucizesi, su yüzünde yürüyen İsa’nın rüzgârı durduruşu, Peter’in kaynanasının şifa buluşu resmedilmiştir. Güneyde Baptism, Hz.İsa Siloum havuzunda körün gözlerini açılışı, İsa’nın mabetteki doktorla konuşması, Cana’nın düğün şenliği ve kötünün iyileşmesi sahneleri duvarları süslemiştir.

Narteks’in güney duvarında Cananite kadının kızından şeytanın kovulması, batı duvarında suyun şaraba çevrilmesi gibi mucizeler tasvir edilmiştir. Narteks’in batısında Jacobs’un rüyası, Jacobs’un meleklerle verdiği uğraş, Moses ve yanan çalılar, acılar içerisinde Job, peygamber Gideon Jesse’nin ağacı, sahnenin inkârı, muharip azizler, Abraham’ın misafirperverliği sahneleri bulunmaktadır.

Trabzon Ayasofyası’nın Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği söylenmektedir. Ancak son yıllardaki araştırmalar Ayasofya’nın, Sultan III. Murad zamanında Trabzon Beylerbeyi Ali Bey’in girişimleriyle camiye 1670 tarihinde çevrildiğini ortaya koymuştur. Mabet 1864’te Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle onarılmıştır. I.Dünya Savaşı sırasında depo ile askeri hastane olarak kullanılmışsa da sonradan yeniden cami olmuştur. Edinburg Üniversitesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce bir kez daha onarılan yapı 1964 yılında müze haline getirilmiştir.


Hagios Eugenios Kilisesi (Yeni Cuma Cami)


fatihcamisw4.jpg


Trabzon’un güneyinde, Boztepe’de, Tabakhane Deresi’nin doğusunda, Yeni Cuma Mahallesi’nde, yeni Cami Sokağı ile Yeni Cuma Camisi çıkmazının kesiştiği yerdedir.

Kiliseye ismini veren Trabzon’un kurtarıcı ve koruyucu Azizi Eugenios, III. yüzyılda yaşamış Trabzonlu bir Hıristiyan azizdir. Kaya kovuğunda keşiş hayatı yaşayan Aziz Eugenios’un paganizm inancı ile çatıştığı ve bu yüzden de ölümünden sonra aziz ilân edildiği söylenmektedir.

İmparator Diocletianus (MS.285–305) zamanında Trabzon’da da Hıristiyanlığın yayılmasıyla ilgili hareketler başlamıştı. Boztepe’deki bir mabede Eugenios ile arkadaşları MS.281’de saldırıda bulunarak Mithros’un heykelini tepeden aşağıya atarak kırmışlardır. Bunun üzerine Romalılar Eugenios ve arkadaşlarını yakalayarak, işkence edip öldürmüşlerdir. Eugenios’un arkadaşları da onun cesedini doğduğu evin yanı başına gömmüşlerdir.

00020219.jpg


İmparator Alexios Kommenos (1204–1222) Trabzon’da ayrı bir devlet kurduktan sonra Eugenius’u baş aziz ilân etmiş ve gömüldüğü yere Hagios Eugenios Kilisesini yaptırmıştır. Aziz Eugenios’un kafatasını altınla kaplatmış, üzerini değerli taşlarla süslemiş ve kilisenin güney nefi absidine gümüşten bir lahit içerisinde yerleştirmiştir. Trabzon’un Osmanlılar tarafından fethinden önce kilisenin önde gelenleri Aziz Eugenios’un kemikleri mermer bir blok içerisine koyarak binanın altına gömmüşlerdir. Gümüş lahdin ne olduğu bugün bilinmemektedir. Aziz Eugenios Trabzon azizleri arasında son derece büyük saygı gören bir kişidir. Selçuklular 1228’de bu kiliseye yakın bir yerde ordugâh kurarak şehri kuşatmışlardı. Ancak hücumlar şiddetli bir kasırga ile engellenmiş, bu durum Aziz Eugenios’un manevi gücüne bağlanmıştır. Trabzon sikkelerinin bir yüzünde imparatorun, diğer yüzünde ise Aziz Eugenios’un resmi bulunmaktadır. Şehir surlarının kuzeyinde, kule yanındaki şapelde İmparator I.Aleksios ve diğer imparator freskleri arasında Aziz Eugenios’un asker elbiseleri giymiş freski bulunuyordu.

Aziz Eugenios Kilisesi, günümüze son derece iyi bir durumda gelmiştir. Kapalı Yunan haçı plânında olup, 16 köşeli bir kasnak üzerine oturan kubbe altı paye ile desteklenmiştir. Ne var ki, batı yönündeki giriş son devirlerde yapılan ilavelerle özelliğinden uzaklaşmıştır. Doğu cephesinin ortasında biri büyük, ikisi küçük olmak üzere üç bölümlü apsidi yer alıyordu. Yan apsidler birer pencereli ve yuvarlak olmalarına karşılık orta apsid beş köşeli olup, üç yüzünde üçer penceresi vardır. Ana apsidin pencere hizasından geçen bir friz bu bölümü ikiye ayırmıştır. Osmanlı döneminde buraya bir kapı açılmış ve üzerine de bir kitabe yerleştirilmiştir.

Kuzey cephesindeki bazı izler burada birkaç devrin birbirini izlediğine işaret etmektedir. Burada bazilikaya ait duvarlar, sonradan yapılan kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kemerli, beşik tonozlu iki payeli bölümü ile Osmanlı döneminde yapılan minare bu cepheyi oldukça değiştirmiştir.

Bizans dönemine ait narteks de bugün büyük ölçüde özelliğinden uzaklaşmıştır. Fallmerayer’in XIX. yüzyıl başında gördüğü freskler bugün yerinde yoktur. İmparator I.Aleksios Komnenos’tan, İmparator III. Aleksios Komnenos’a kadar tahta geçen imparatorların portreleri narteksin yıkılmış olmasından günümüze ulaşamamıştır. Kilisenin tümü yumuşak bir kalker taşından yapılmıştır. Cephe süslemesinde Bizanslıların çok fazla uyguladıkları tuğla bezeme dekorasyonu burada görülmektedir. Trabzon kiliselerinin esas süslemesi olan tıraşlanmış taş burada da karşımıza çıkmaktadır.

Trabzon’un Rus istilası sırasında ortaya çıkarılan mozaik döşemesinin üzeri kapatılmış bulunmaktadır. D.Talbot Rice’nin sözünü ettiği, kubbe altına rastlayan bu mozaik kare çerçeveler içerisine alınmış 3 m. Çapında bir daire ve iç içe 12 daireden oluşmuştur. Bunun yanı sıra köşelerde kare ve daireler arasında yine yuvarlak motifler dikkati çekiyordu.

Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden sonra camiye çevrilmiş, kuzeyine bir giriş kapısı ile minare eklenmiştir. Ayrıca kilisenin büyük apsisinde bir giriş daha açılmıştır. Bugün barok üslupta olan bir mihrap eklenmiş ve yanına da son derece ahşap minber konulmuştur. Bu eklerden başka iç mekân kalem işleri ile süslenmiştir. Pandantiflerde görülen yazıları Hattat Hafız Hasan Rıfat yazmıştır.

Küçük Ayvasıl Kilisesi (St.Anna Kilisesi)


Trabzon Maraş Caddesi üzerinde, Merkez Postanesi’nin karşısında bulunan bu kilise şehrin en eski kiliselerinden biridir.

VII. yüzyılda yapıldığı sanılan kilise üç nefli, üç absidli bir bazilikadır. G.Millet bu kilisenin XIV.-XV. yüzyıllarda cenazelerde kullanıldığını ileri sürmüştür. Güneydeki giriş kapısı üzerinde İmparator Basileus I tarafından MS.884–885 yıllarında onarıldığı yazılmıştır. Ayrıca burada yatar durumdaki bir melek ile ayakta duran, kalkanlı ve mızraklı bir muhafız kabartması kiliseye ayrı bir özellik vermiştir.

St.Savas Mağara Kiliseleri (Maşatlık)



Trabzon Esentepe Mahallesi’nin Boztepe yamaçlarında yer alan St.Savas Mağara kiliseleri Kapadokya üslubunda, tamamen kayaya oyularak yapılmışlardır. Giriş kısımları taş duvarlarla örülerek daha da kuvvetlendirilmiş, Komnenoslar zamanında (1204–1461) bir süre hapishane olarak kullanılmışlardır.

Kaynaklardan Halkidonta ruhani meclisi üyelerinden Kapadokya rahibinin MS.451’de burada yaşadığı, Rahip St.Sava’nın girişimleriyle kiliselerin manastıra dönüştürüldüğü öğrenilmiştir.

Mağara kiliseleri doğu, batı ve kuzey olmak üzere üç ana grupta toplanmışlardır. Bunlardan doğudakinin bugün yıkılmış taş merdivenli bir girişi vardı. Burası tamamen kaya içerisine oyularak genişliğine yayılmış bir mağaradır. Rutubetten büyük zarar gördüğünden 1411 tarihli fresklerin az da olsa yalnızca izleri seçilebilmektedir. Batıdaki kiliseye ince taşlardan yapılmış, duvara bağlı bir merdivenden çıkılmaktadır. Kuzeyden içerisine girilen mağara tek bir pencere ile aydınlanmakta, batısındaki vaftiz kuyusu dikkati çekmektedir. Bu kilisenin de freskleri bozulmuş olmasına rağmen tavandaki Hz. İsa ve havarileri açıkça görülmektedir. Kuzeydeki kiliseye ise, vadinin altından güneydeki kaya oyuğundan girilmektedir. Kayalara son derece muntazam oyulmuş olan bu mabedin absid ile denize bakan balkonun ilginç bir görünümü vardır. Bu kilisenin de duvarları fresklerle bezenmişse de bunlar da rutubetten etkilendiğinden çok güç seçilebilmektedirler.

St.Andrea Kilisesi (Molla Nakip Cami)


Trabzon Pazarkapı Mahallesi’nde küçük bir yapı olan bu kilise, Aziz Andrea’ya ithaf edilmiş, fetihten sonra da camiye çevrilerek Molla Nakip Camisi ismini almıştır.

Aziz Andrea, İmparator Diocletianus zamanında (MS.284–305) Trabzon’a gelmiş, Kemerkaya Mahallesi’nde bir mağarada yaşayarak Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır. Aziz Andrea Hz.İsa’nın oniki havarisinden biri olup, Trabzon kiliselerinin çoğu Ona ithaf edilmiştir.

X.-XI. yüzyıllara tarihlendirilen bu kilise üç nefli bir bazilikadır. Yapıda tuğla ve moloz taş kullanılmış, üst örtüde beşik tonozdan yararlanılmıştır. Yapılan incelemelerde iç kısımlarının fresko ve mozaik olmadığı anlaşılmıştır.

St.Philip Kilisesi (Kudrettin Cami)


Trabzon Esentepe Mahallesi’ndeki bu kiliseyi İmparator III.Aleksios Komnenos’un kızı Anna Komnenos (1341-1342) Hıristiyan azizlerden St.Philip’in anısına yaptırmıştır.

Dikdörtgen plânlı, tek nefli yapının üzeri tonoz örtülüdür. Yalnızca absidin üzerinde kasnaklı yuvarlak bir kubbe vardır. Abside yakın bölüm Kafkas üslubunda, onikigen kasnaklı kubbe ile kapatılmıştır. Kilise 1665 yılına kadar kullanılmış, bundan sonra camiye çevrilmiş, 1968–1969 onarımında da yıkılarak yeni baştan yapılmıştır.

Santa Maria Kilisesi


Bu kilise, Sultan Abdülmecit’in fermanıyla Trabzon bölgesine gelen yabancıların ibadeti için 1869–1874 yıllarında yapılmıştır.

Barok üslupta, bazilika plânında üç nefli bir yapıdır. Bezeme yönünden son derece zengindir. Özellikle 1874’de Tentula Giongiacomo’nun yapmış olduğu kutsal tasvir sahnesi görülmeye değer güzelliktedir. Bunun yanı sıra kilisenin kuzey-batı ve güney duvarlarında St.Andiev, ziyaretçi St.Peter ve St.Eugenius’a ait resimler ilginç fresko örnekleridir. Çar I.Nikola tarafından Gürcistan’dan kovulan bir grup İtalyan beraberlerinde getirdikleri Meryem tablosunu bu kilisenin mihrabına asmışlardır. Ortodoks Rumlarının yapımını engellemeye çalıştıkları bu kilise Trabzon’da ibadet edilen tek kilisedir.

Hagios Michael Kilisesi


Trabzon ili Akçaabat ilçesi, Orta Mahalle Semtinde Hagios Michael Kilisesi’nin doğusunda bulunan bu kilise aynı ismi taşıdığı kilise ile birlikte yapılmıştır. Geç dönemlerde onarılan bu kilise günümüzde depo olarak kullanılmaktadır.

Kilise moloz taştan tek nefli, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Pencere kenarlarında apsiste tuğlaya yer verilmiştir. Kilisenin güney cephesinden iki girişi olup, bunların üzerindeki tuğla bezemeler bütün yapıyı çepeçevre kuşatmaktadır. Kilisenin üzeri beşik bir tonozla örtülmüştür. Apsisin yanındaki duvarın üzerinde Deisis sahnesine ait olduğu sanılan fresk izleri görülmektedir.

Günümüzde bu yapı evler arasında sıkışıp kalmıştır.

Anayurt Köyü Kilisesi (Camisi)


Trabzon ili Maçka ilçesi, Anayurt Köyü’nde bulunan bu yapının ne zaman ve kimin tarafından yapıldığını belirten bir kitabe günümüze gelememiştir.

Günümüzde cami olarak kullanılan bu kilise düzgün kesme taştan dikdörtgen planlı, bazilika tipinde üç nefli olarak yapılmıştır. Naos içerisinde birbirlerine kemerlerle bağlanmış dört sütunla nefleri meydana getirmiştir. Yapının üzeri kırma çatı ile örtülmüştür.

Kilise camiye çevrildikten sonra batı yönündeki girişi kapatılmış, güneydoğu köşesine de tek şerefeli bir minare eklenmiştir.

Gürgenağaç Köyü Kilisesi (Camisi)


Trabzon ili Maçka ilçesi, Gürgenağaç Köyü’nde bulunan bu kilisenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.

Kilise düzgün kesme taştan, dikdörtgen planlı, bazilika düzeninde yapılmıştır. Naos sütunlarla üç nefe ayrılmıştır. Üzeri değişik zamanlarda farklı şekillerde örtülmüştür. Tonoz örtülü üst örtünün bir bölümüne kubbe yapılmıştır. Camiye dönüştürüldükten sonra batı yönündeki kapısı örülmüş, kuzeybatıda yeni bir giriş açılmıştır. İç mekân sıvanmış olduğundan freskleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

Oğulağaç Köyü Kilisesi (Camisi)


Trabzon ili Maçka ilçesi Şahinkaya Beldesi’ne bağlı Oğulağaç Köyü’nde bulunan bu kilise 1867 yılında yaptırılmıştır.

Kilise eğimli bir arazide, kesme taştan, dikdörtgen olarak yapılmış bazilika planlıdır. Üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Camiye çevrildikten sonra giriş kapısı ve apsiste değişiklikler yapılmıştır. Bununla beraber orijinal apsisi üç kademesi görülmektedir. İç mekân camiye dönüştürüldükten sonra barok üslupta bezemelerle süslenmiştir.

St.John Kilisesi (Sotha Kilisesi)


00020227.jpg


Trabzon Hızırbey Mahallesi’nde, Kuledibi İlkokulu’nun bitişiğinde yer alan bu yapı, MS.1306’da Theodora Tzanichites ve Gregory Kamachenos tarafından yaptırılmıştır. Metropolitan Constantinos da (1830–1879) 1856 yılında orijinal durumuna uygun biçimde yenilenmiştir.

Oldukça geniş bir arsa üzerinde, bazilika tipindeki yapı, Ayasofya ve St.Eugenios kiliseleri ile plân bakımından çok yakın benzerlikler göstermektedir. Üç nefli kilisenin kalın taş duvarları olup, kuzey, güney ve batı yönünde ayrı ayrı kapıları vardır. Ana mekânı örten kubbe dört fil ayağınca taşınmakta, tonozlarla da desteklenmektedir. Kubbe kasnağının duvarlarına açılan on iki pencere içerisinin aydınlanmasında büyük etken olmaktadır.

Trabzon’un fethinden sonra bir süre cami olarak kullanılmış, askeri depo olmuştur. Bugün Kuledibi İlkokulu olarak kullanılmaktadır.

St.Michael (Akçaabat Orta Mahalle) Kilisesi


00020221.jpg


Trabzon Akçaabat İlçesi, Orta Mahalle semtinde yer alan bu kilisenin Komnenoslar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Selina Ballance’nin belirttiğine göre; Komnenos Manuel, Selçuklu ordusunu 30 Ağustos 1332’de yenmiş ve bu zaferi kutlamak amacıyla bu kiliseyi yaptırmıştır. Kilise Rumlar tarafından 1846 yılında onarılmıştır. Bu kilise ilk defa Hamilton tarafından tanıtılmıştır.

Dikdörtgen plânlı, tek nefli olan yapı, kesme ve moloz taştan yapılmış, duvarlar kemerlerle takviye edilmiştir. İbadet mekânının üzeri tonozlarla örtülmüş olup, abside yakın bölümde pandantiflerin taşıdığı yüksek kasnaklı bir kubbe vardır. Apsid içten yarım dıştan köşeli planlıdır. Son Bizans döneminin özgün mimarisi duvar işlemelerinde kendisini göstermektedir.

Kilisenin döşemesi Bizans üslubunda mozaiklerle kaplanmıştır. Ancak bunlar zamanla harap olmuş ve pek az parça günümüze gelebilmiştir.

Kiliseye XIX. yüzyılda bir bölüm daha eklenmiş ve bunun sonucunda uzunluğu daha da genişlemiştir. Bu eklemeler de yapının mimarisinde değişiklikler ortaya koymuştur. Kilise son zamanlarda ev olarak kullanılmış, üzerine beton çatı yapılmış, yerli yersiz yerlere pencereler açılarak giriş değiştirilmiştir.

Yazlık Köyü Kilisesi (Küçük Livera Camisi)


Trabzon ili Maçka ilçesi Yazlık Köyü’nde bulunan bu kilise 1862 yılında yapılmıştır. Kitabe yeri boş olmasına rağmen yapım tarihi kaynaklardan öğrenilmiştir.

Kilise düzgün kesme taştan üç nefli bazilika plan düzenindedir. Nefler dört sütunla birbirlerinden ayrılmış, bunların üzerine de kubbe oturtulmuştur. Orta nefin dışında kalan iki yan nef beşik tonozla örtülmüştür. Camiye çevrildikten sonra apsis önü örülmüş ve yan tarafına yeni bir mihrap yapılmıştır. İç kısmında da bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Altındere Köyü Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Altındere Köyü’nde meyilli bir arazi üzerinde bulunan kilise 1876 yılında yapılmıştır.

Kesme taştan, dikdörtgen planlı, bazilika tipindeki kilisenin iç mekânı dört sütunla üç nefe ayrılmıştır. Bunlardan orta nef, yan neflerden daha geniş olup, üzerleri içten beşik tonoz, dıştan kırma çatı ile örtülmüştür. İç mekâna kuzey ve batı yönündeki kesme taş söveli kapılardan girilmektedir. Kapıların üzerinde kabartma olarak işlenmiş vazolardan çıkan üzüm dalları ile bezeli süslemeler vardır.

Kilise bir süre cami olarak kullanılmış bu nedenle de içerisi badanalanmıştır. Ancak bu badananın altındaki izlerden, kilisenin fresklerle bezeli olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle apsiste Hz. İsa, Hz. Meryem ve Çocuk İsa fresklerinin izleri görülmektedir.

Bağışlı Köyü Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesine 18 km. uzaklıktaki Bağışlı Köyü’nde bulunan bu kilisenin ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. Günümüze yalnızca beden duvarları ile ana apsisi gelebilmiştir.

Kalıntılarından anlaşıldığına göre kuzey yönünde sivri kemerli bir girişi bulunmaktadır. Bazilika planındaki kilisenin üzeri beşik tonozla örtülü idi.

Verizana (Coşandere Köyü) Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Coşandere Köyü’nde bulunan kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Günümüze harap durumdadır. Kalıntılarından kilisenin dikdörtgen planlı, bazilika plan tipinde, üç apsis ve üç nefli olduğu anlaşılmaktadır.

Çamlıdüz Köyü Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Çamlıdüz Köyü’nde bir kaya kütlesi üzerinde, çevreye hakim bir konumda yapılmış olan kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir. Bunu belirten herhangi bir kitabe günümüze gelememiştir.

Kesme taştan, dikdörtgen planlı bazilika tipindeki kilisenin kuzey ve güney yönünde birer giriş kapısı bulunmaktadır. Üst örtüyü duvara gömülü payelerin desteklediği içten beşik tonoz, dıştan da kırma bir çatı oluşturmaktadır. Apsis yarım yuvarlak planlı olup, üzerinde bir mazgal pencere bulunmaktadır.

Aşağı Temelli Köyü Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesi Esiroğlu Beldesi, Aşağı Temelli Köyü’nde bulunan bu kilisenin kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kilise kesme taştan dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânını dört taş paye üzerine oturan merkezi bir kubbe örtmektedir. Bunun dışında kalan alanlar tonozla örtülüdür. Kilisenin girişi kuzey yönünde olup, apsisi doğu yönündedir. Ancak bir süre camiye çevrilen kilisenin güneyindeki mihrabı yıkılmıştır.

Mintantoz (Ocaklı Köyü) Kilisesi


Trabzon ili Maçka ilçesi, Ocaklı Köyü Aşağı Mahallesi’nde bulunan bu kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir. Büyük olasılıkla XIX. yüzyılda yapılmıştır.

Kilise düzgün kesme taştan dikdörtgen planlı bazilika üslubunda yapılmıştır. İbadet mekânı üçerden altı sütun ile üç nefe ayrılmış, neflerin ortasında kasnaklı bir kubbe bulunuyordu. Bu kubbe günümüze ulaşamamıştır. Apsis üç yönlüdür. Giriş kapısının çevresinde kabartma motifler bulunmaktadır. Bunlar kanatlı ve kuyrukları ile birbirlerine dolanmış olan grifonlardır. Bu grifonların ağızları içerisindeki kartuşlara haç ve ay şekilleri işlenmiştir. Bunların üzerinde bulunan kitabelik yeri yazısızdır.

Pahaghia Tzita Kilisesi (Dirlik Cami)


Trabzon’un Sürmene İlçesi’nin Dirlik Köyü’ndeki bu kilise, Metropolitan Gobrie Latrovdakis zamanında (1889–1893) yapılmıştır.

Üç nefli, üç absidli yapı Bizans bazilikaları üslubunun tipik bir örneğidir. Gri blok taşların muntazam örülmesi ile ilginç bir görünüm kazanmıştır. Dört sütunla desteklenen kubbe dışında kalan bölümler tonoz örtülüdür. Günümüzde Dirlik Köyü Camisi olarak kullanılmaktadır.

St.Elefterios Kilisesi (Hüsnü Köktuğ Cami)


Trabzon Çömlekçi Mahallesi’ndeki bu kilisenin XV.yüzyılda Cenevizliler tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Üç nefli bazilika görünümündeki yapının, fil ayakları ve sütunlar ile desteklenen üst örtüsü tonozludur.

Trabzon’un fethinden sonra, bir süre kilise olarak kullanılmış, 1923’de kendi haline terk edilmiştir. Bundan sonra özel kişilerce depo yapılmış, 1953’de de Hüsnü Köktuğ isimli şahıs tarafından camiye dönüştürülmüştür.

Santa Kiliseler Topluluğu


Trabzon’un doğusunda, çam ormanlarının çevrelediği Santa, eski çağlarda önemli bir yerleşim alanı olmasına rağmen buradan söz eden kaynakların yetersiz oluşu hayret vericidir. Buraya ulaşım Maçka-Sumela veya Asun-Yanbolu deresini izleyen Sincan-Mesahor yolundan sağlanabilmektedir.

00020216.jpg


Trabzon’a uzaklığı 60–70 km. olan Santa’da yerleşimin ilk defa ne zaman başladığı kesinlik kazanamamıştır. Orta Çağda bir Rum sığınağı olduğu sanılan yörede XVII.-XVIII. yüzyıllarda büyük nüfuz artışı olmuştur. XIX. yüzyılda Santa büyük bir gelişim göstermiş, Rodopolis Başpiskoposunun yardımıyla 1863’te burada bir okul açılmıştır. Bunu biri kız öğrencilere ait olmak üzere yedi okul daha izlemiştir. Öte yandan bölgede, Zurnacil, Piştofli, İşhanlı, Binatlı, Çingallı, Goballi, Terzili gibi yerlere dağılmış, irili ufaklı bir takım kiliseler vardır. Terzili’de St.Sheodor, Binatlı’da İlyas Peygamber, İşhanlı’da St.Kiryaki, Piştoflu’da St.Christopher, Çokallı’da Çakallı Kilisesi ile Çingalı’da St.Konstantinos ve St.Petros kiliseleri bunların belli başlılarıdır. Büyük bir olasılıkla 1860–1870 yıllarında yapılan bu kiliselerin hemen hepsi üç apsidli, üç nefli bazilika plânında olup, üst örtülerde beşik tonoz sistemleri uygulanmıştır. Bunlar pencere çerçeveleri, kabartma haçlı kapıları ve çan kuleleri ile ilginç görünümlere sahiptirler.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
TÜRBELER VE MÜZELER


Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi


00021579.jpg


Trabzon il merkezi, Orta Hisar’ın batısında, Hatuniye (Büyük İmaret) Camisi’nin doğusunda, Sultan II. Beyazıt’ın eşi, Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe Gülbahar Hatun’un Türbesi bulunmaktadır. Bu türbe, kitabesinden öğrenildiğine göre h.911 (1505) yılında yaptırılmıştır.

Prof. Dr. Haşim Karpuz’dan öğrenildiğine göre, kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Rum hanımı dünyadan ahiret semtine yüz döndürünce
Sonsuzluk tahtını ve devamlılık diyarını göze almak icab etti.
Onun himmetinin yanağı dünyanın fani devletinden yanınca.
Yüksek tensibe uyarak yüzünü devamlılık devletine koydu.
Allah’ın feyzinden onun yüzüne devamlılık rahmeti inince
Vefat tarihi devamlılık rahmeti onun yüzündedir.
Oldu
h.911 (1505–1506)”


Ayşe Gülbahar Hatun Türbesi çeşitli onarımlar görmüş, ancak bu onarımlar yapının mimari özelliğini bozmamıştır.

Türbe, sarımsı kesme taştan yapılmıştır. Köşeleri 3.80 m. genişliğinde sekizgen plânlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Türbe içerisine sivri kemerli bir nişin içerisinde bulunan kapıdan girilmektedir. İçeride mihrap nişine yer verilmemiştir. Köşelerde sivri kemerli birer penceresi vardır. Pencerelerin kemerlerinde gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Bezeme olarak içeride kalem işleri ile süslenmiştir.

Türbe içerisinde iki mermer sanduka daha bulunmaktadır. Bunlardan biri 1499 yılında ölen şehzade Salih’e, diğeri de Yavuz Sultan Selim’in 1503 yılında ölen kızı Kamer Sultan’a aittir. Türbe dışına XIX. yüzyılda Yusuf ve Asım Paşalar gömülmüşlerdir.

Açık Türbe (Hamza Paşa Türbesi)


Trabzon il merkezinde, Küçük İmaret Mezarlığı’nda, Hamza Paşa Camisi’nin de doğusunda bulunan bu türbede üç mezar bulunmaktadır. Bu mezarlardan birisi h. 1148 (1735) tarihli Hamza Paşa’ya aittir. Diğer iki mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir. Bu nedenle de bu türbeye Hamza Paşa Türbesi veya Açık Türbe ismi verilmiştir.

Oldukça meyilli bir alana yapılan altıgen plânlı türbenin köşelerinde bir paye ve bunların üzerine de basık bir kubbe oturtulmuştur. Siyah ve beyaz taşların alternatif biçimde sıralanmış oluşu kubbeye ilginç bir görünüm kazandırmıştır. Osmanlı mimarisindeki baldaken tarzı bir türbedir.

Osman Ağa Türbesi (Emir Mehmet Türbesi)


Trabzon il merkezi, Eski Kabak Meydanı’nda, Trabzon Lisesi’nin güneyinde Süleyman Paşa Camisi’nin 50 m. doğusunda bulunan bu türbe kitabesinden öğrenildiğine göre Emir Mehmet için yaptırılmıştır. Daha sonra yakınındaki Kadiri Tekkesi (Hatuncuk Camisi) şeyhi Osman Paşa 1877 yılında buraya gömülmüştür. Bu yüzden de türbe Hem Osman Ağa’nın, hem de Emir Mehmet’in ismi ile tanınmaktadır. Ancak Emir Mehmet ile ilgili kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.

Türbe kesme taştan sekizgen planlı olarak yapılmıştır. Türbenin üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Kuzeydoğudaki giriş kapısı sivri kemerli bir niş içerisinde yayvan kemerli mermer sövelidir. Türbenin kapı ve pencereleri sağır sivri kemerler içerisine alınmıştır.

Ahi Evren Dede Türbesi


Boztepe de bulunan Ahi Evren Dede Camii’nin bitişiğindedir. Kare planlı türbe, bir kubbe ile örtülüdür. H.1307 (1887-1888) yıllarında Hacı Hakkı Baba tarafından onartılan bu türbe günümüzdeki halini almıştır. Ahi Evren Dede’nin mezarının (türbe içinde) yanında Hacı Hakkı Baba ve oğullarının mezarı da yer alır.


Trabzon Ayasofya Müzesi


00020461.jpg


Günümüzde müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. İngiliz seyyah ve araştırmacı G. Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen Çan Kulesi kilisesinin batısında yer almaktadır. Kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı ise daha erken bir döneme ait olmalıdır.

Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya Çelebi (1648), Pitton Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier (18649), Trabzon Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır. 1868 yılında harap durumda olan caminin Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir.

00021566.jpg


I. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane daha sonraları yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasın-da Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesinin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır.

Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beş köşeli, yanlardakiler ise yuvarlak bir apsisle son bulmaktadır. Nartex’in üzerinde şapel vardır. Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır.

00021568.jpg


Kubbe ve kasnağı oniki köşelidir. Kubbe mono blok dört mermer sütun, kemerler ve pandantiflerle taşınmaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır.

Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır. Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem’le Havva’nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.

00021569.jpg


Güney cephedeki kemerin kilit taşı üzerinde Trabzon’da 257 yıl hüküm süren Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifi bulunmaktadır. Benzer bir kartal tasviri ana apsisin dışında doğu tarafta yer alır. Bu cephede, kentavr grifon gibi karışık varlıklar, güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar yer almaktadır.

Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectile tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunmaktadır.

rgashx-1.jpg


Ayasofya’nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil’den alınmış konular canlandırılmıştır. Kubbede ana tasvir Hz. İsa’nın tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa’dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında on iki havari tasvir edilmiştir.

Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir. Binanın arka kemerleri üzerindeki dairesel madalyonlarda portrelere yer verilmiştir. Yapının tonozlarında da İncil’ den alınmış dini sahneler canlandırılmıştır.

Trabzon Müzesi (Kostaki Konağı)


Trabzon müzesi olarak düzenlenen konak zeytinlik caddesinde 1900’lü (1889-1913) yılların başlarında banker Kostaki Thopylaktos tarafından büyük programlı konut olarak yaptırılmıştır. Konağın mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan bir çok malzemenin de İtalya’dan getirildiği bilinmektedir.

00021571.jpg


Kostaki Teopylaktos 1917 yılında iflas edince bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır.

Trabzon Valisi Ali Galip Bey zamanında 1927-1931 yıllarında 25.000 TL bedelle kamulaştırılarak, 1927-1931 yılları arasında Hükümet Konağı, 1931-1937 yılları arasında Genel Müfettişlik Binası olarak kullanılmıştır.

1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen yapı, 50 yıl Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş, 1987 yılında müze olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis yapılmıştır.

Ülkemizin sayılı Sivil mimarlık örnekleri arasında yer alan konağın bodrum katı hariç diğer kat duvarları tamamen kalem işi bezelidir. 1988-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığınca restorasyonu tamamlanan Konak 22 Nisan 2001 tarihinde Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Konağın bodrum katı; Arkeolojik Eserler Seksiyonu, zemin katı; Konak Teşhiri, birinci katı; Etnoğrafik Eserler Seksiyonu ve asma katı İdari Bölüm olarak düzenlenmiştir.

Atatürk Köşkü


Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur.

1x.jpg


Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır. Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. İkinci katta ise iki küçük oda mevcuttur.

Atatürk Eylül 1924 tarihinde Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. 15 Eylül’de Trabzon Belediyesine ve 3. Genel Müfettişliği ziyaretlerinden sonra Soğuksu’ya gezi amaçlı götürülmüş ve burada dinlenmek için durmuştur.

Atatürk ikinci kez Kasım 1930’da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Haziran 1937’de kendisi için düzenlenen Köşkte iki gece kalmış ve 11 Haziran gecesi bu Köşk’te bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk Ulusuna armağan etme kararı almış ve mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir.

Atatürk Trabzon’daki Köşk’ ten mal varlığını milletine adarken şöyle diyordu:

“İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum.”

Bilinmeyen bir sebepten dolayı Soğuksu’daki Köşk Türk Ulusuna armağan edilen mal varlığı listesinde yoktu ve ölümünden sonra kız kardeşi Makbule BOYSAN’ a kaldı.

1942 yılında Köşk Makbule BOYSAN’ dan satın alınarak aynı yıl müze olarak hizmete açıldı. Atatürk Köşkü Trabzon’a gelen ziyaretçilerin çoğunluğu tarafından ziyaret edilen tarihi bir mekandır.

Cevdet Sunay Evi-Müzesi


Trabzon Çaykara İlçesine 21 km. uzaklıkta bulunan, Çaykara-Sultan Murat Yaylası yolu üzerindeki Ataköy beldesinde bulunan yapı iki katlı tipik bir köy evidir.

1900 yılında Ataköy'de doğan, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 5. Cumhurbaşkanlığı ve Kontenjan senatörlüğü yaptıktan sonra 1982 yılında ölen Cevdet SUNAY'ın doğduğu ev, restore edilerek 2001 yılında Cevdet Sunay Evi-Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Yapı iki katlı, dış duvarları kesme taştan, iç bölmeler ahşaptan yapılmıştır.Müze olarak düzenlenen zemin katın doğu-batı yönünde iki kapısı vardır. Alt kat depo olarak kullanılmaktadır.

Girişte geniş bir salon yer almakta olup, geleneksel köy evinin oturma mekanı olarak aslına uygun biçimde düzenlenmiştir. Duvarlarda Cevdet Sunay'ın yaşamından kesitleri yansıtan fotoğraflar teşhir edilmiştir. Çalışma odası olarak düzenlenen mekanda; Cevdet Sunay'ın kitapları, fotoğrafları, şilt, berat ve diğer belgelerle birlikte çalışma masası ve koltuklar yer almaktadır. Yatak odası, kendi kullandığı karyola, komidin ve diğer özel eşyalarla, misafir odası da yine kendisine ait özgün eşyalarla düzenlenmiştir.

Cevdet Sunay Evi-Müzesi Pazar günü hariç haftanın diğer günlerinde ziyarete açıktır.

Trabzonspor Müzesi


Maraş Caddesi Halkevi Sokaktaki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binasının 2. katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze, barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır. Müzede en ilginç kupa ise 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda Trabzon İdmanocağı’nın kazandığı yarım kupadır.

Futbol Federasyonu tarafından 1958 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası Finallerinde Ankara Havagücü takımı ile Trabzon İdmanocağı takımlarının puanlarının ve averajlarının aynı olması ve her iki takımın da ayrı bir maç yapmayı kabul etmemeleri üzerine Futbol Federasyonu iki takımı da şampiyon ilan etti ve kupa ortadan ikiye bölünerek her iki takıma da yarımşar olarak verildi. Şimdi kupanın yarısı Trabzonspor Müzesi’nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi’ndedir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
DOĞAL GÜZELLİKLERİ


Trabzon Doğu Karadeniz Bölgesi’nde oldukça dağlık bir yörede yer almaktadır. İl topraklarında ağırlıklı yeri dağlar tutmakta olup, il alanının % 77’si dağlarla, arta kalanı da platolarla kaplıdır. Ordu’daki Melet Suyu yakınlarından başlayan Doğu Karadeniz Dağlarının bir bölümü Trabzon il toprakları içerisinde kalmaktadır. Bu dağlar vadilerle yarılmış, sırtlar halinde Karadeniz kıyılarına kadar ulaşmaktadır. İl topraklarındaki başlıca dağlar, Zigana Dağları, Trabzon Dağları ve Çakırgöl Dağı’dır.


Zigana Dağları


001_02.jpg


Doğu Karadeniz Dağları’nın Trabzon, Giresun ve Gümüşhane il sınırlarının birleştiği kesimde başlayarak doğuda Değirmendere’ye kadar uzanan bölümüne Zigana Dağları ismi verilmektedir. Trabzon’un iç kesiminde yer alan bu dağ sırası akarsuların açtığı derin vadilerle yarılmıştır. Zigana Dağlarının il toprakları içerisinde en yüksek noktası 2.356 m.ye ulaşmaktadır. Bu dağ sırası üzerindeki Zigana Geçidi 2.036 m. yüksekliğinde olup, Trabzon ile Doğu Anadolu arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır.

Zigana Dağları çam ormanları ile kaplı olup, kıyıya doğru sırtlar biçimde alçalır. Akçaabat’ın yakınındaki Küçük Tepeköy’deki Karadağ’da kıyı uzantısındaki en önemli ve en son yükseltisidir (1.946 m.).


Trabzon Dağları

Doğu Karadeniz Dağları’nın Değirmendere ile Solaklı Çayı arasında kalan bölümü Trabzon Dağları ismini almaktadır.

Bu dağlar iç kesimlerde batı-doğu doğrultusunda uzanır ve birbirlerinden vadilerle ayrılır. Yükseltileri sürekli azalarak il topraklarının kuzeyine doğru uzanır. Yükseklikleri 2.500–3.000 m. arasında değişen bu dağlar lav, tüf ve aglomeralardan meydana gelmiştir. Kranbey Tepesi (2.380 m.) ve Gümüşki Tepesi (2.375 m.), Koçalak Tepesi (1.487 m.) Trabzon Dağları’nın en yüksek noktalarıdır.

Çakırgöl Dağı

Çaykara’nın güneyinde, Soğanlı Dağları’nın kuzeyinde yer alan Çakır göl Dağı, Doğu Karadeniz Dağları’nın bir uzantısıdır. Bu dağın yüksekliği 3.063 m.ye kadar ulaşır ve ilin en yüksek noktasını oluşturur. Kuzeye bakan yamaçları çoğu yerde dik ve sarptır. Bu dağlardan beslenen akarsular birbirlerine paralel olarak Karadeniz’e kadar uzanmaktadır. Çakırgöl Dağı’nın kuzey eteklerinde oldukça derin ve geniş buzul çanakları bulunmaktadır.

Çakırgöl Dağı’nın güneyinde 3.020 m. yüksekliğinde bir tepe ile doğusunda Kemer Dağı (2.856 m.) bulunmaktadır. Kuzeye ve kıyıya doğru bu dağ sırasının yükseklikleri gittikçe azalır ve yaylalara dönüşür.

Trabzon Plato ve Yaylaları


001_04.jpg


Trabzon’un güneyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan yüksek dağların eteklerinde plato ve yaylalar bulunmaktadır. İl topraklarının % 22,4’ünü kaplayan bu plato ve yaylalar 1.750–2.200 m. yüksekliğe kadar ulaşmaktadır. Bu yaylaların denize doğru alçalan kesimlerinde, vadi yamaçları ve ormanlık alanlar halindedir. Kuzey kesimleri ise daha alçak ve çıplaktır.

001-2.jpg


Plato ve yaylaların bir kısmı fındık ağaçları ile kaplıdır. Bu yaylaların en önemlileri Sultan Murat, Sürmene, Aşot, Reşadiye, Kılıçlı, Çakırgöl’ün kuzeyinde Mecit, Maçka’nın batısında Fikonov, Solma Yaylası, Mavura Yaylası, Günağaç Yaylası, Lapazan Yaylası’dır.

Trabzon Akarsuları


Trabzon ili yeraltı ve yer üstü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İl toprakları içerisinde çok sayıda akarsu vardır. Bunlar ilin güneyindeki yüksek dağlık yörelerden doğarak, yüksek dağ sıraları ve platolarda derin vadiler oluşturarak Karadeniz’e ulaşırlar. Karadeniz kıyılarında küçük alüvyal kıyı düzlükleri de oluştururlar. Bunların uzunlukları 50 km. yi pek aşmamaktadır.

001_03.jpg


Doğu Karadeniz Havzası içerisindeki Trabzon’da bulunan başlıca akarsular, Fol Dere, Kale Deresi, Değirmendere, Yanbolu Deresi, Kara Dere, Koha Deresi, Sürmene Deresi, Solaklı Çayı, Baltacı Deresi ve İyidere’dir.

Bu akarsulardan Fol Dere Zigana Dağları’nın yüksek kesimlerinden doğarak kuzey-güney doğrultusunda akar ve Vakfıkebir’den sonra Karadeniz’e dökülür.

Kale Deresi, Zigana Dağları’ndan doğarak Akçaabat yakınlarında akar ve buradan doğuya dönerek Karadeniz’e dökülür. Bu akarsu üzerinde bir de hidroelektrik santrali kurulmuştur.

İlin en bol suyu olan akarsuyu Değirmendere’dir. Değirmendere Kılıçlı Yaylası’ndan kaynaklanır. Meryemana ve Zigana Dağları’nın eteklerinden geçerek sularına yeni sular ekler ve Trabzon il merkezinin doğusunda bir delta oluşturduktan sonra Karadeniz’e dökülür. Bu akarsuyun uzunluğu 55 km. dir.

Trabzon’un güneyindeki dağlık yöreden kaynaklanan Yanbolu Deresi Arsin ve Araklı’dan geçtikten sonra Karadeniz’e dökülür.

Karadeniz’in en uzun akarsuyu olan Kara Dere 56 km. uzunluğundadır. Güneydeki dağlık kesimden kaynaklanır, Araklı ilçe merkezinden geçerek Karadeniz’e dökülür.

Koha Deresi Yalıköy’ün yakınlarından kaynaklanır, Ağaçbaşı Yaylası’ndan gelen küçük dere ile birleştikten sonra kuzeye yönelir ve Karadeniz’e dökülür.

Kemer Dağları’nın kuzeyinden kaynaklanan Sürmene Deresi Aşot Yaylası’ndan gelen bir kolla birleştikten sonra Sürmene yakınlarında denize dökülür. Bu akarsuyun uzunluğu 40 km. dir.

Holdizen ve Soğanlı Dağlarının güney eteklerinden kaynaklanan, Holdizen ve Ögene derelerini içerisine alan Solaklı Çayı Of ilçe merkezinden Karadeniz’e dökülür.

Çivil Deresi ile Gökyaylası’ndan çıkan Çamlık Deresi’nin Rize’de İyidere ile birleşmesinden oluşan İyidere Akarsuyu Rize Trabzon il sınırını çizdikten sonra İyidere yakınlarında Karadeniz’e dökülür. Bu akarsu üzerinde Trabzon ve Rize’ye elektrik sağlayan İkizdere Hidroelektrik santrali bulunmaktadır.

Baltacı deresi ise, Kirazlı Dağları’nda 2.662 m. den doğar, Maki Suyu ile birleştikten sonra Of ilçe merkezinin doğusundan Karadeniz’e dökülür.

Çakırgöl


Çakırgöl Dağı’nın kuzey yamacında bir buzul yalağı gölü olan Çakır Göl’ün yüksekliği deniz seviyesinden 2.533 m. dir. Gölün boyu 250 m., genişliği 200 m. dir. Güney kıyıları oldukça dik olan bu gölün derinliği 15-20 m. arasında değişmektedir.

Küçük çağlayanlarla beslenen Çakır Göl’ün suyu tatlı olup, içerisinde alabalık yetiştirilir ve çevresinden de mesire yeri olarak yararlanılmaktadır.

Sera Gölü


Trabzon Akçaabat ilçe merkezinden 5 km. uzaklıkta bulunan Sera Gölü kıyıdan 4 km. içeride toprak kayması sonucunda oluşmuş bir set gölüdür. Bu gölün boyu 2 km. eni ise 150–200 m. arasında değişmektedir.

Uzungöl


Trabzon’un güneydoğusunda, Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl Bucağı’nda bulunan bu göl, Holdizen Deresi boyunca yamaçlardan kopan kayaların vadiyi kapatmasından oluşmuş bir kayaç gölüdür. Deniz seviyesinden 1.250 m. yüksekliğindeki Uzungöl elips biçiminde bir göl olup, uzunluğu 1 km. eni 500 m. derinliği de 15 m. dir. Uzungöl’ün çevresi ladin ağaçlarının ağırlık kazandığı ormanlık olup, aynı zamanda mesire yeri olarak da kullanılmaktadır. Bu alanlarda Trabzon sivil mimarisinin kırsal kesimindeki örneklerinden ahşap evler bulunmaktadır.

Göl çevresinde turizm yönünden önemli olan dağ yürüyüşü alanları, Şekersu, Yaylaönü ve Demirkapı gibi düzlük alanlar bulunmaktadır. Ayrıca gölün 10–20 km. uzaklığında dağlık alanda sayıları 10’a ulaşan küçük gölcükler de bulunmaktadır.

Altındere Vadisi Milli Parkı


Trabzon ili Maçka ilçesine 48 km. uzaklıktaki Altındere Vadisi Milli Parkı’nda Sümela Manastırı bulunmaktadır. Zengin bitki örtüsü ve jeomorfolojik yapısı ile tanınmış olan bu Milli Park Altındere Vadisi’nde bulunmaktadır.

Milli Parkın zengin florasında doğu ladini ağırlıklı olan bitki örtüsünü yapraklı ve iğneli ağaçlardan göknar, sarıçam, kestane, meşe, ıhlamur, gürgen, söğüt, karaçam, ormangülü oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu doğal ortam içerisinde geyik, karaca, çengel boynuzlu yaban keçisi, yabani domuz, ayı, kurt, çakal, tilki, yaban kedisi gibi türler yaşamaktadır.

Solma Turizm Merkezi


Trabzon ili Maçka ilçesi’ne 22 km. uzaklıkta Magura Yaylası üzerinde bulunan bu turizm merkezi deniz seviyesinden 1.800 m. yüksekliktedir. Zengin bitki örtüsü ile kaplı olan bu yaylada çeşitli turistik tesisler bulunmaktadır.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
KÜLTÜR VE EL SANATLARI

Kültür, Trabzon halkının yaşamında önemli rol oynar. Geçmişten günümüze bir bütünlük içinde, Müslüman ve Hıristiyan toplulukların yan yana aynı atmosferi paylaşarak önemli bir kültür zenginliği meydana getirmişlerdir. Folklor, İlimizde ve bölgemizde halen daha canlılığını korumaktadır.

Trabzon ve civarında "Horon" olarak bilinen folklor; erkekler, kadınlar, yaşlılar ve gençler tarafından geçmişte olduğu gibi günümüzde de kutlamalarda , şenliklerde, düğünlerde ve hasat günlerinde oynanmaktadır.

Horon "Kemençe" denen bir müzik aleti ile birlikte oynandığı gibi, davul, zurna ve kaval ile de oynanabilmektedir ve oyuncuların kemençe ile daha gayretli ve canlı bir hava yakaladıkları ve kıvrak bir horon oynadıkları gözden kaçmaz.

Folklorcuların veya horon ekiplerinin giymiş oldukları özel kıyafetleri hazırlayan, yaşatan ve o elbiseleri halen özel durumlarda giyen horoncular ve insanlar görmemiz bile mümkündür. Erkekler, gömlek, ceket , yelek vb. gibi üstten giyilen kıyafetlerin yanı sıra yünden dokunmuş dizleri büzmeli pantolon (Zipka) ve siyah botlar giyerler.

rgashx-2.jpg


Üzerlerine gümüş işlemeli ve çeşitli süsler yapılan muska ve hamayiller takarlar. Bu takı eşyalarının içlerine "nazar ve kötülük"lere karşı korunduğuna inanılan dini ifadeler saklarlar. Kadınlar ise; renkli yelekli elbiseler giyerler ve başlarına da içinde çok çeşitli motifler bulunan yazmalar bağlarlar.

Trabzon, Osmanlı dönemindeki eğitim ve kültür zenginliğini, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve diğer eğitim kurumlarıyla devam ettirmektedir.

KTÜ mühendislik fakültesi ile birlikte ilk olarak 1963 yılında açılarak hizmet vermeye başladı ve günümüzde öğrencilerin çoğunun birçok alanda ve konuda buna oşinografi de dahil olmak üzere çeşitli konular hakkında çalışma alanları bulunmaktadır.

İlk Türkçe gazete olan "Trabzon" 1866’da burada basıldı ve bu alanda(gazete, dergi vb.) periyodik olarak önemli bir gelişme kaydedildi.

Amatör ve profesyonel tiyatrolara, halk tiyatrolarına Trabzon halkının göstermiş olduğu ilgiden dolayı 1987 yılında Devlet Tiyatrosu Trabzon da açıldı.

Geleneksel mutfağımız oldukça geniş olup, hamsi ve balık üzerine yoğunlaşmış ve bol balık çeşitleri yöresel yemek kültürümüzde önemli rol oynar. Diğer yemeklerimizden lahana çorbası, kuymak( peynir, mısır unu ve tereyağı karışımından yapılır) ve bir çeşit ekmek türü olan pide de önemli olan damak tatlarımızdandır.

001_38.jpg


Bölgemizin ve ilimizin tanıtımında ve spordaki başarısında, Trabzonspor’un, önemli bir katkısı vardır. İstanbul’un dışında Anadolu’da futbol alanında ulusal ve uluslararası başarılara imza atmıştır.İlk futbol takımı 1921 yılında Trabzon’da kuruldu ve Trabzon kenti başta Trabzonspor olmak üzere 5 profesyonel kulübü 100’ün üzerinde de amatör kulübü içinde barındırmaktadır.

001_10.jpg


Trabzon geleneksel el sanatları açısında önemli bir konuma sahip olup, el yapımı hediyelik eşyalar bulmak mümkündür. Osmanlı döneminde bakır madenlerine sahip olan Trabzon’da bu madenden elde edilen; kazanlar, taslar, tavalar, tencereler gibi çeşitli el sanatları ürünlerini ilimizde bulmak mümkündür.

001_31.jpg


19.yy’ da yapılan metal işleri, dövme bakır ve bundan elde edilen ürünler bıçak yapımında, kuyumculuk sektöründe bir çok alanda hammadde olarak kullanılmakta ve hamayil yapımı, çay makasları vb. gibi halen daha üretimleri yapılan el sanatlarımız da mevcuttur.

001_13.jpg


Sık ve gür ormanlık alanlara sahip olan bölgemizde halkımız inşaat yapımında ahşap malzemeye ağırlık vermektedir. Ayrıca ağaç işleri olarak mobilya sanayinde, küçük el sanatlarında, yayık, peynir saklama kabı(Külek), sepetler, kaşıklar vb. gibi bir çok küçük ahşap el sanatları malzemesi üretimi yapılmaktadır.

001_07.jpg


Bölgemizin en eski el sanatlarından olan tekstil yün, keten vb. gibi hammaddelerden el tezgahlarında çeşitli kumaşlar, heybeler, çantalar vb. gibi ürünler üretilir. Yük için kullanılan sicimler(ipler), örgülü ipler de basit el tezgahlarında dokunmaktadır. Maalesef köylerde dokunan rengarenk el dokumalarının yerini sentetik işler ve malzemeler almıştır

Ne Alınır?


Eskinin daracık arnavut kaldırımlarının üzerinde yürüyüp tek katlı arasta biçimli ve koridoru andıran, hemen hemen tüm Trabzon halkının alışveriş mekanı olan kemeraltın da, uzunsokak ve kundarıcılar caddesi boyunca eşinize dostunuza hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Bu alışveriş mekanlarında ayrıca çeşitli renk ve desenlere sahip olan ve el tezgahlarında dokunan keşan, peştemal, kuşak ve yöresel elbiseleri bulabilir ve alabilirsiniz.

Trabzon'a has "Trabzon İşi" adıyla dünyaca ünlü hasır bilezik ve telkari usulü ile el yapımı gümüş ve altın işleme, dokuma eşyaları görmelisiniz. Altıncılar ve gümüşcüler çarşısını mutlaka gezmelisiniz.


Trabzon İşi Takı Sanatı

Hasır Bilezikler


001_12.jpg


Evlerde genç kızlar tarafından elde örülen hasır bilezikler altın yada gümüş ince tellerden yapılır. Örme sanatıyla çeşitli araç gereçler kaplar ve birçok ürünün yapılmasının yanı sıra, Trabzon'a özgü olan "hasır bilezik" yapımı çok yaygındır. Gerek altın ve gerekse gümüşten hasır bilezik ve kolye yapılmakta ve ülkemizin hemen her yerine ve dünyanın birçok ülkesine gerek gurbetçi vatandaşlarımızla ve gerekse de ilimizi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerle götürülmektedir. Hasır bilezik, 31-32 mikron inceliğindeki altın ya da gümüş tellerin ilmek ilmek örülmesiyle yapılmaktadır. Tamamen el emeği, göz nuru olan bu sanat Trabzonlu genç kızlar ve kadınlarımız tarafından dokunmaktadır.

Örme gümüş ve altın "tespih püskülleri" de Trabzon kuyumculuğunun özgün örnekleridir.

Kazaz Sanatı (Kazaziye İşi)

İpek veya naylon tel üzerine burularak sarılan çok ince (0,08 mikron) 995 ayar altın ve 999 ayar gümüş teller ile yapılan yöresel bir el sanatıdır. Altın ve Gümüş tellerin sarılması sırasında, içte kalan ipek yada naylon iplik kıvrak tutularak sarma işlemi yapılır. Bunun neticesinde bitmiş bir telin kalınlığı ise 03-05 mm kalınlığına ulaşır.

Kazazlık ürünlerinin başında kolye, küpe, bileklik ve buroloklar bayanların, tespih ve tespih püskülleri ise erkeklerin en çok tercih ettiği ürünler arasında yer almaktadır.

Tarihi geçmişi konusunda kesin bir bilgi bulunmayan bu sanatın Mezopotamya uygarlığından günümüze kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. 1.Dünya savaşı yıllarında Trabzon’da 50’nin üzerinde kazaz dükkanı bulunurken şuan sınırlı sayıda sanatkarlar bulunmaktadır.

Telkari İşlemeciliği

Tel işi anlamına gelen telkarinin kökeni M.Ö. 3000 lerde Mezopotamya da, 2500 lerde de Anadolu olduğu ve buralarda kullanıldığı bununla birlikte eski Yunan ve Roma da yaygın olduğu bilinmektedir.15. yüzyıldan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaygın olduğu ve telkarinin Trabzon'a yerleşmesinde Dağıstanlı ustaların etkisinin olduğu ustalar tarafından da dile getirilmektedir.

Trabzon işi telkariler, likör ve kahve takımı, çay tepsisi, takunya ve ev ve mutfaklarımızda kullandığımız çeşitli saklama kapları gibi örnekler telkariden üretilen işler arasında sayılabilir.

Dokuma ve El İşlemeleri

Dokumacılık ve El İşçiliği Sanatı

Bakırcılık gibi, bölgenin en eski el sanatlarındandır. Tarihi belgelerde "Padişahın donu ile gömleği ve ipekli kumaşlar Trabzon dokumasından tedarik edilirdi" şeklinde kayıtlarla karşımıza çıkan ve "Trabzon bezi" olarak bütün Osmanlı vilayetlerinde ün yapan Trabzon dokumalarının üretimi, kırsal kesimdeki talebin varlığının yanı sıra turistik talebin oluşması sebebiyle de hala sürmektedir.

rgashx-3.jpg


Bugün tüm Anadolu'da olduğu gibi, Trabzon'da da el dokumacılığında bir gerilemenin söz konusu olmasına rağmen, peştemal vb. eşyanın halkın günlük yaşamındaki önemli yerini koruması bu geleneksel sanatımızı yaşatmaktadır. Trabzon dokumacılığı ile ilgili araştırmalarda "keten kenevir" denilen dokuma aslında "kendir"dir.

rgashx-3.jpg


El tezgahlarında, el eğirmesi yöntemiyle elde edilen bu kendir ipliği ile yapılan dokumalar, yerini zamanla pamuğa bırakmıştır. Iğdır, Erzincan ve Çukurova'dan sağlanan pamuk ipliğiyle Trabzon'dan başka Maçka, Çarşıbaşı, Beşikdüzü ve Şalpazarı gibi yerlerde başta peştemal olmak üzere, perde, gömleklik, şal, başörtüsü, kuşak vb. dokumalar üretilmektedir. Karadenizli kadının simgesi olan peştemal, Dolay Peştemal (bele dolanan) ve Baş Peştemali olarak iki ana gruba ayrılır. Renk, büyüklük ve dokuma tekniğine göre de değişik isimler alırlar. (Makaslı, ikat, çeşan vb.)

001_15.jpg


Heybe: İşte, alışverişte, pazarda erzak ve ihtiyaç maddelerini koymaya veya taşımaya yarar geniş bantlar arasında ince çizgiler taşıyan bir dokumadır. Ağız kısımları kendi ipiyle büzülebilirler.

Keşan: Tahta el tezgahlarında dokunan keşanları yöre kadınları başlarına, peştemalleri ise bellerine bağlarlar. Her yörenin birbirinden farklı desenlere sahip peştemalleri vardır. Kök boyalardan yapılan keşan ve peştemaller, el dokuması çarşaf ve kumaşlar hem günlük yaşamda hem de dekoratif a-maçlı kullanılabilirler.

Kuşak: Kalın yün iplikten yapılan üçgen biçimde kök boyalarla farklı desenlere boyanan, genellikle bölgemizde kadınlarımızın bellerine doladıkları bir giysi türüdür.

Çorap: Boyanmış yada boyanmamış yünden örülürler. Boyanmamış saf yünler beyaz ve kahverengi doğal renklerdir. Trabzon el yapımı çorapları, erkek çorapları, kadın çorapları, çocuk çorapları ola-rak örülürler. Çorap süsleri arasında üçgen motifler Trabzon’un özelliğidir. Ve nazara karşı bir önlem olarak kullanılır.

Trabzon Bakırcılığı

Bölgedeki zengin bakır yataklarından elde edilen bakır, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin en önemli ticaret ve kültür şehri olan Trabzon atölyelerinde işlenmiştir. Trabzon'daki atölyeler, ortaçağdan beri geleneksel olarak bakır, bronz ve pirinçten mutfak kaplarıyla çeşitli eşya yapımına devam etmekteydi. Atölyelerdeki bakır, bronz ve pirinç üretimi, Trabzon'un en büyük sanayi kolunu o1uşturmaktaydı. Osmanlı Sultanı II. Bayezid döneminde yapılan Topkapı Sarayı envanter listelerinin de gösterdiği gibi, Trabzon atölyelerinde büyük bir beceriyle üretilen kaplar, Osmanlı sarayında kullanılacak kadar değerliydi.

Büyük bir beceriyle bakır, bronz ve pirinçten yapılan mutfak kaplarıyla çeşitli eşya, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Kuzeybatı İran bölgesinde kullanım alanı bulmuştur. Ayrıca Trabzon'un önemli bir liman şehri olması, üretilen bakır eşyanın denizyoluyla Karadeniz'deki diğer şehirlere de ihracını kolaylaştırmıştır. Nitekim Osmanlı arşiv belgelerinden öğrendiğimize göre, Trabzon'daki atölyelerde yaptırılan çok sayıdaki barut ve güherçile kazanları, Anadolu'da başka şehirlere gönderilmekteydi.

bak.jpg



Trabzon'daki atölyeler, bakırcılık sanatını günümüze kadar canlı bir şekilde devam ettirmişlerdir. Bakırcı, kazancı ve kalaycıların halk türkülerine konu olması, bu zanaat dalının sosyal hayatta oynamış olduğu önemli rolü açıkça göstermektedir. Bölgeye özgü karakteristik formlara sahip olan üstten saplı ocak kazanları, bakraçlar, ibrikler, güğümler, süt tasları, hoşaf tasları, hamur leğenleri, kapaklı hamsi tavaları, maşrapalar, kapaklı sahanlar, tencereler ve mangallar, Trabzon atölyelerinin ününü yansıtmaktadır.

Üretilen bu eşyalar, hem Anadolu hem de İstanbul'da yaygın olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde bile, Trabzon atölyelerinde üretilen bakır kapkacak, Doğu Karadeniz Bölgesi ile, İstanbul ve Adapazarı-Bolu yöresinde en çok aranılan mutfak kapları olarak büyük bir ihtiyacı karşılamaktadır.

Ahşap İşçiliği


ah.jpg


Yapı malzemesi olarak, çevrenin ormanlık olması dolayısıyla ahşap çok kullanılmıştır. Köy ve yayla mimarisinde ahşap hala vazgeçilmez malzemedir. 100-150 yıl dayanması sebebiyle yörede "ehil ağaç" denilen ve özellikle çatılarda kullanılan kestane ağacı en önemli yapı malzemesidir. Ayrıca çeşitli ev ve mutfak eşyaları da ahşaptan üretilmiştir. iskemle, dolap, tekne, külek (yağ koymak için), yayık, kaşık, kepçe ve su kapları gibi eşyaların üretimi, azalarak da olsa günümüzde sürmektedir.

Şimşir Kaşık


rkax.jpg

Trabzon’da kaşıklar tür ve boyutlarına göre kaşık, büyük kaşık ve kepçe gibi isimlerle bilinir. Şimşir ağacı genellikle ilimizde Of ve Yomra yörelerimizde yetişir. Şimşir kaşık ise Köprübaşı İlçesinde ünlenmiştir.

Yayık

Trabzon yayla evlerinde hayvansal ürünlerden tereyağı, ayran gibi ürünleri elde edebilmek için ahşaptan yapılan alt kısmı geniş üst kısmı dar ve 120-130 cm boyunda geniş tarafından tutulup, çalkalanarak kullanılan bir araçtır.

Örme Sepet

İlimizde fındık çubuğu ile yapılan örme sepetler hemen hemen her ilçede yapılmaktadır. Karadeniz insanı farklı işlevler için farklı farklı sepet türleri geliştirmiştir.Genel olarak sırta alma, kola takma ve yere koyma amaçlarına hizmet ederler. Örneğin, ekmek selesi, arka sepeti, üç dipli sepet, fındık sepeti, çay sepeti gibi türleri mevcuttur.


Taş İşçiliği

Mimari süslemenin yanı sıra, artık çok kısıtlı da olsa, büyük değirmen taşları, el değirmenleri ve "pileki" taşları üretilmektedir. El değirmenleri buğday ve mısır yarması öğütmekte halen kullanılmaktadır. "Pileki" ise, eski evlerde üzerinde ateş yanan ve yanan ateşin ısıtmasıyla oluşan ısı ile ekmek pişirmeye yarayan yuvarlak şekilli taş bir teknedir.

Bıçakçılık

Sürmene'de, bir zamanların o ünlü Sürmene bıçakların yapımı artık tarihe karışmış gibidir. Ancak sipariş üzerine, birkaç eski usta tarafından yapılmaktadır. Daha çok mutfak bıçakları ve çay kesme makasları üretilmektedir.

Sürmene bıçakçılığı değişen sosyoekonomik yapıya ayak uydurarak yaşamını sürdürmektedir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,076
NeverLand
Çeşitli Turizm Aktiviteleri


Yayla Turizmi: Yayla Turizmini geliştirmek, özel sektörü teşvik etmek ve öncü örnek olmak amacıyla İlimiz Özel İdare marifeti ile biri Hıdırnebi Yaylası’nda diğeri Kayabaşı Yaylası’nda olmak üzere 2 adet Yayla Kent inşa edilmiş ve özel sektöre kiralanarak turizmin hizmetine sunulmuştur. Bir diğer yayla kentin ise Haçka Yaylası Savandoz Mevkiinde yapımı devam etmekte olup, çevre düzenlemesi aşamasına gelmiştir. Son yıllarda İlimizde özel sektör tarafından yaptırılarak turizme açılan birçok turistik yayla tesisi mevcuttur.

Kültür Turizmi: Trabzon’un önemli bir tarih kenti olduğu ve buna paralel olarak çok sayıda kültür varlığını bünyesinde barındırdığı kuşkusuzdur. Bu özelliği Trabzon’u bölge illeri arasında ayrıcalıklı kılmaktadır. İl dahilinde kentsel, doğal, arkeolojik sit alanı olmak üzere toplam 25 adet sit alanı bulunmaktadır. Kent dahilinde toplam 983 adet tescilli taşınmaz kültür varlığı mevcuttur.

Bunlar arasında Sumela Manastırı başta olmak üzere Ayasofya Müzesi, Kızlar Manastırı, Kuştul ve Vazeleon Manastırı gibi Bizans dönemi yapılarının yanında Gülbaharhatun Camii, İskenderpaşa Camii, Cephanelik, Trabzon Müzesi ve Atatürk Köşkü gibi Osmanlı dönemi eserleri başlıcalarıdır.

Trabzon turizminin önemli bir ayağını oluşturan kültür turizmi sayesinde kente önemli bir turist girdisi sağlanmaktadır.Trabzon kentinin tarihi ve kültürel dokusunu ortaya çıkarmak üzere uzun zamandan beri konuşulan ve tartışılan iki proje uygulamaya başlandı. Bunlardan biri Ortahisar Mahallesi “Turistik Amaçlı Özel Planlama Alanı” projesidir. Trabzon kentinin kurulduğu yer olan ve tarihi dokusu nedeniyle kentsel sit alanı olarak tescillenen Ortahisar Mahallesinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca kamulaştırılan 10 bin m2’lik alan, “Turistik Amaçlı Özel Planlama Alanı” olarak yeniden fonksiyonlandırılmak üzere çevre düzenlemesi ve restorasyon projeleri ihalesi yapılmıştır.

Bu alan üzerinde, Etnografik Müze ile birlikte Kanuni Evi, Anfora Müzesi, yöresel el sanatlarının yapım ve satışının yer aldığı mekanlar ile Trabzon mutfak kültürünün tanıtımına yönelik mekanlara projede yer verilmiştir.İkinci önemli proje ise, Zağnos ve Tabakhane Vadileri Kentsel Dönüşüm projesidir. Eski kent merkezi olan Ortahisar Mahallesi’nin iki yanından geçen derin vadilerdeki yapılaşmanın tamamen kaldırılarak yeniden tarihsel konumuna uygun şekilde yeşillendirilmesi amaçlanmaktadır. Başbakanlık Toplu Konut İdaresince yürütülen proje tamamlandığında kentin imajı değişecek ve turizm potansiyeli de artacaktır.Ayrıca, Trabzon Ayasofya Müzesi ve çevresi 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilerek Bakanlığımızca 2004 yılında takas programına alınmıştır. Takas işlemleri sırasında mülkiyetlerin çok hisseli olmasından dolayı bir takım sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle takas işlemi yerine bu alanın kamulaştırma yolu ile Bakanlığımıza kazandırılması uygun mütala edilmektedir.

Bölgesel ticaret ve sanayi merkezi olan Trabzon kentine civar ve uzak merkezlerden gelenler toplam turizm faaliyetleri içinde önemli bir yer tutar. Gelecekte ülke ve bölgedeki kalkınmaya paralel olarak iş turizminin de gelişmesi beklenmektedir.

Sağlık Turizmi: Trabzon İlinde kaplıca kaynağı bulunmamaktadır. Buna karşın çok yerde maden suları ve şifalı sular mevcuttur. Bazı hastalıklara iyi geldiği bilinen bu maden sularının bir kısmı şişelenerek piyasaya sürülmektedir.Kisarna maden suyu, il merkezinin yaklaşık 8 km güneyindeki Bengisu (Kisarna) köyündedir. Hadipazarı Maden Suyu, Çaykara İlçesi Şahinkaya Köyündedir. Acısu diye bilinen şifalı sular; Araklı İlçesi Bereketli Köyünde, Akçaabat İlçesi Acısu (Koryana) Köyünde, yine Akçaabat İlçesi Uçarsu (Kokana) Köyünde, Maçka İlçesi Akarsu Köyünde, Şalpazarı İlçesi Doğansu Köyünde, Tonya İlçesi Biçinlik Köyünde, Vakfıkebir İlçesi Rıdvanlı Köyünde, Yomra İlçesi İkisu Köyünde bulunmaktadır. İlimizde KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesinin bulunması, çevre illerden buraya tedavi için gelenlerin sayısını arttırmaktadır.

Kongre Turizmi: İlimizde bulunan ve çevre illerdeki okulları ile de büyük bir potansiyel oluşturan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İlimiz ve Bölgede yarattığı hareketliliğin yanı sıra çeşitli kongre, panel, sempozyum ve spor müsabakalarına ev sahipliği yaparak bu daldaki turizmde de her geçen gün artış meydana getirmektedir. Kongre turizmi için gerekli olan her türlü tesis ve donanım İlimizde faaliyetini sürdüren çok yıldızlı otellerde mevcuttur.

Spor Turizmi: İl'de mevcut bulunan spor tesisleri büyük bir spor aktivitesi yaratmaktadır. Futbol en popüler spor kolu olup, tanıtımda önemli rol oynamaktadır. Birinci Ligde Trabzonspor, İkinci Lig A Kategorisinde Akçaabat Sebatspor, Üçüncü Ligde Trabzon Telekom, Değirmendere ve Of Spor takımları İlimiz spor turizminin gelişmesindeki önemli etkenleri arasındadır.

Karavan Turizmi: Trabzon sahil şeridinde yer alan Beşikdüzü, Akçaabat, Araklı, Çamburnu, Sera Gölü gibi yerleşimlerde ve Uzungöl, Hıdırnebi Yaylası, Kayabaşı Yaylası, Hamsiköy gibi yüksek plato yerleşimlerinde karavan turizmi yapılabilecek imkanlar mevcuttur. Yol standartlarının yükseltilmesi karavan turizminin gelişmesinde önemli bir ivme olacaktır

Gençlik Turizmi: Daha çok batı bölgelerinde organize edilen bu turizm türünün, okulların tatil dönemlerinde yatılı okulların konaklama imkanlarının da kullanılarak İlimizde gelişmesinde yarar görülmektedir. Yaylalar; yürüyüş turları, yaban hayatı ve doğayı seven pek çok gencin ilgisini çekmektedir.

Deniz Turizmi: Yaklaşık 115 km’lik kıyı şeridine sahip olan Trabzon, güneşli günlerin azlığı ve bol yağışlı iklim nedeniyle, deniz turizminden umulan gelişmeyi sağlayamamıştır.Son yıllarda yapımı devam eden Sarp-Samsun karayolu nedeniyle, Karadeniz kıyı bandının önemli bir kısmına dolgu yapılmaktadır. Bu dolgu çalışmaları , kıyılardaki doğal alanları olumsuz etkilemektedir. Böylece, kısmen de olsa olabilecek deniz turizmi olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu olumsuzluklara rağmen, Of İlçesinin doğusunda yer yer denize girilecek alanlar bulunmaktadır. İl merkezinin batısında ise, Akçaabat İlçesinin Mersin Beldesinde ve Beşikdüzü İlçesinin batısındaki kıyı boyunda denize girilebilecek yerler vardır. Belirtilen bu yerlerde az sayıda da plaj bulunmaktadır.

Doğu Karadeniz Bölgesinin merkezi konumunda olan Trabzon’da, deniz turizmi için önemli bir adım atılmıştır. İl merkezinin yaklaşık 6 km doğusunda bir yat limanı yapılmıştır. Trabzonspor Tesislerinin hemen yanında yapılan bu marina, yüksek kapasitede yat barındıracak büyüklüktedir.

Doğa Sporları Turizmi

1. Dağcılık Parkurları :

-Uzungöl-Demirkapı-Karakaya (Çaykara)

dag.jpg



2. Jeep Safari :

-Akçaabat-Düzköy- Kayabaşı Yaylası- Lişer Yaylası- Şolma Turizm Merkezi Maçka.

-Trabzon- Araklı- Dağbaşı- Aydıntepe yer altı şehri- Demirkapı Gölleri-Uzungöl- Çaykara- Of- Trabzon

3. Yamaç Paraşütü :

-Uzungöl- Karastel Tepesi / Uzungöl-Karaçımah Tepesi / Akçaabat Karadağ Hıdırnebi (Yaylakent) Önünden / Düzköy ilçesi Çalköy Beldesi Doğankaya Çayırbağı

4. Trekking:

-Maçka-Ocaklı-Kulindağı Yaylası - Figanoy Yaylası - Lişer Yaylası

-Lişer Yaylası- Kayabaşı Yaylası - Haçka Yaylası - Düzköy İlçesi

-Çaykara Uzungöl Beldesi-Karastel Yaylası - Şekersu Yaylası

-Maçka İlçesi Altındere Vadisi - Sumela Cami Boğazı - Çakırgöl

-Çakırgöl Zigana Geçidi – Hamsiköy (Eski Tarihi Yol) Maçka İlçesi

5.Kano Sporu :

-Araklı Karadere

-Başlangıç , Tilki Beli

-Bitiş, Araklı

Güzergah:Çatak-Kayaiçi-Taşgeçit-Çonkaya-Kestanelik-Erenler-Kestanelik-Pervane-Değirmencik-Araklı

Önemli Yaylalarımız


Akçaabat-Karadağ Yaylası

Akçaabat - Düzköy yolunun 12. km’sinden batıya dönülerek, 28 km. toprak yolla yaylaya ulaşılır. 1946 m. yükseklikteki yayla bol oksijeni ile akciğer tedavisi görmüş hastaların tatil için tercih ettiği yerdir. Altyapı hizmetleri tamamlanmış olan yaylada, hediyelik eşya satış yerleri, bakkal, kahvehane, lokanta, fırın hizmetleri mevcuttur. Yaylada yaban hayatı da oldukça zengindir.Yaylaya ayrıca Vakfıkebir ilçesinden ulaşılabilir.

Maçka ilçesinin güney çıkışından başlayarak 22 km'lik toprak yolla Mavura Yaylası üzerinden bu yaylaya ulaşılır. 1850 m. yüksekliğindeki yaylada, bakkal, kasap, kahvehane ve telefon hizmetleri vardır. Maçka ilçesinden batıya doğru 22 km. olup, toprak yolla gidilebilir. Mavura Yaylası üzerinden bu yaylaya ulaşılır.Yolun 16. km’ si zengin bitki örtüsüne sahip Kulin Dağı’nın içinden geçmektedir. 1800 m. rakımlı yaylada altyapı hizmetleri tamamlanmış durumda olup, elektrik, su ve telefon mevcuttur. Ayrıca bakkal, kasap, kahvehane vardır.

Araklı-Pazarcık Yaylası

Karadere güzergahında Araklı'nın 43 km güneyindedir. Yağmurdere üzerinden Gümüşhane'ye Aydıntepe üzerinden de Bayburt'a ulaşan yolların geçtiği bir yayla köy merkezidir. Telefon ve alışveriş imkanları mevcuttur. Çevresi ormanlarla kaplı yaylada doğa yürüyüşü, bitki inceleme, dinlenme, bisiklet turları yapma olanağı vardır.

Araklı-Yeşilyurt-Yılantaş Yaylası

Trabzon'a 64 İlçe merkezine 33 km mesafede bulunan yayla 10 km'lik bir stabilize yolla Yeşilyurt Beldesi’ne bağlanır. Araklı ilçesinin 24 km. güneyinde yer alan Yeşilyurt beldesi çevresinde Ağaçbaşı, Taşbaşı, Arabinyurdu, Çukuryaylası gibi çok sayıda yayla bulunmaktadır. Zengin otsu bitkilerle kaplı olan yaylalarda doğa yürüyüşü, bitki inceleme, kuş gözlemleme bisiklet turları yapma olanağı vardır.

Çakırgöl Yaylası

Yaylaya Maçka–Meryemana yolunu takiben Altındere Vadisi Milli parkından yaklaşık 20 km lik bir toprak yolda ilerledikten sonra ulaşılabilir. 2500 m. yükseklikteki Çakırgöl Yaylası yolu üzerinde ve civarında, Armutluk, Kırantaş, Akarsu, Ayraksa, Livayda Kurugöl, Mesaraş Furnoba, Kasapoğlu, Camiboğazı, Ortaoba ve Deveboynu yaylaları bulunmaktadır.

Çatma Obası Yaylası

Tonya'ya 24 km. mesafedeki Erikbeli Turizm Merkezi'nin 14 km. doğusunda yer alan Kadırga Yaylası’nın 9 km. güneyindedir. 2200 m. yükseklikteki Çatma Obası küçük bir yayladır. Erikbeli-Kadırga-Çatma Obası yaylaları ve Zigana Kayak Merkezi arasında doğa yürüyüşü yapılabilir. Mızraklı Su, Şehitler Tepesi, Çıngıraklı Kuyu gibi mitolojiye konu olmuş mekanları bulunmaktadır.

Efsaneye göre, mızraklı su isminin hikayesi şöyledir; savaş sırasında çok susayan bir asker, mızrağını ortadan kırıp sağa ve sola bütün gücüyle fırlatır. Mızrağın bir parçasının saplandığı yerden su çıkar, diğer parçasının saplandığı yerde ise su kaybolur. 50-60 m. aşağıda esrarengiz bir şekilde çimlerin arasında yok olan suyun çıktığı bölüm, koruma altına alınmıştır. Çıngıraklı Kuyu bu adı, kuyuya atılan bir taş parçasının uzun süre ses çıkarmasından almaktadır.

Düzköy (Haçka Obası) Yaylası

Yaylaya, Trabzon'a 40 km. mesafedeki Düzköy ilçesinden güneye, 12 km’lik toprak yolla ulaşılır. 1784 m. yükseklikteki yaylada, altyapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. Temmuz ayının üçüncü Cuma günü Kadırga, 14 Ağustos’ta ise Karaabdal şenliklerinin yapıldığı yaylada, Haçkalı Baba Türbesi ilgi çekmektedir. Mevcut pansiyonlardada konaklanabilir. Her türlü yeme içme imkanı bulunmaktadır.

Harmantepe Yaylası

Köprübaşı İlçesi Yeşilyurt Beldesi sınırları içerisinde bulunan Harmantepe Yaylasında 1. Dünya Savaşından kalma siperler ve şehit mezarları vardır. Her yıl 29 Haziran tarihinde anma günü tertip edilir. Cöşk Tepesi görülmeye değer yerlerden birisidir.

Hıdırnebi ve Kuruçam Yaylaları

Yaylalara Akçaabat-Düzköy yolunun 12. km’sinden batıya dönülerek, 10 km’lik toprak yolla ulaşılmaktadır. Yolu yaz-kış ulaşıma açık olan Kuruçam ve Hıdırnebi yaylaları arası 1 km’dir. 1742 m. yükseklikteki yaylalarda, altyapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. 20 Temmuz'da başlayıp üç gün süren Hıdırnebi Şenlikleri’nin düzenlendiği Hıdırnebi Tepesi, doğal manzara seyir terası konumundadır. Orman içinde kurt, tilki, çakal gibi yaban hayvanları izlenebilir ve foto safari yapılabilir. Konaklamak için pansiyon tipi evler hizmet vermektedir.

Kadırga Yaylası


001_16.jpg


Kadırga yaylası, Tonya'ya 24 km. mesafedeki Erikbeli’nin 14 km. doğusuna düşer. Yayla, 2300 m. yükseklikte olup, ağaç yetişme sınırının üzerindedir. Her yıl temmuz ayının üçüncü cuma günü kutlanan Kadırga Şenlikleri'ne on binlerce kişi katılmaktadır. Halk oyunları gösterileri, yarışmalar, davul zurnalı eğlenceler sırasında tonlarca et, ekmek ve yayık ayranı tüketilen Kadırga Şenlikleri büyük bir pazara, panayıra benzemektedir.

Kulindağı Yaylası

Trabzon’un Maçka ilçesinin 15 km. batısında ve 1650 rakımında bulunan yayla, Şolma Turizm Merkezi yaylalar dizisinin Maçka ilçesi yönündeki ilk halkasıdır. Ladin, sedir, gürgen ağaçları, mor renkli orman gülü ve sarı renkli zifin çiçekleri ile kaplı yaylada elektrik ve su hizmetleri bulunur. Yayla, Yeşilyurt ve Örnekalan köyü halkınca mezra olarak kullanılmaktadır.

Lapazan Yaylası

Maçka ilçe merkezinden 27 km lik bir sitablize yolla ulaşılabilen yayla, Gürgenağaç köyünün güneyinde ve denizden mesafesi 2200 metredir. Alt yapısının olmadığı yaylada ziyaretçilere uyku setlerini, yiyecek ve içeceklerini yanlarına almalarını öneriyoruz.

Maçka-Kiraz Yaylası

Maçka ilçesi ile Gürgenağaç köyü arası 22 km. asfalt yol olup, Gürgenağaç köyünden güneye doğru 7 km’lik toprak yolla ulaşılabilir. 1850 m. rakımlı yaylada altyapı hizmetleri tamamlanmış olup, çim kayağı yapılabilir. Temmuz ayının üçüncü cuma günü "Ayeser Şenlikleri" kutlanmaktadır. Elektrik, PTT ve çeşme gibi altyapıya sahip yaylada, bakkal, kır kahvesi, kasap, et lokantası hizmet vermektedir. Hamsiköy ve Gürgenağaç köylerinde pansiyonlar mevcut olup, her türlü ihtiyaç yayladaki alışveriş yerleri ve lokantalardan karşılanabilmektedir.

Maçka-Mavura Yaylası

Maçka'nın 18,5 km. batısında yer alır. Elektrik ve su hizmetlerinin bulunduğu Mavura Yaylası ile Solma Yaylası arası 3,5 km’dir. Orman manzaralı toprak yol, yaya yürüyüş için idealdir.

Sisdağı Yaylası

1850 m yükseklikte bulunan yaylaya, Tonya'ya 24 km. mesafedeki Erikbeli Turizm Merkezi'nden sonra batı yönünde gidilerek 25 km’lik toprak yolla yaylaya ulaşılır.Ayrıca yaylaya Beşikdüzü-Şalpazarı Karayolunu takiben Geyikli Beldesinden de ulaşılır. Altyapı hizmetleri bulunmaktadır. Her yıl yaylada Temmuz ayının üçüncü cumartesi günü Sis Dağı Şenlikleri yapılmaktadır.

Sazalan Yaylası

Tonya'ya 24 km. mesafedeki Erikbeli’nin 5 km. batısında yer alan Sazalanı Yaylası’na, ham toprak yolla ulaşılmakta olup, yayla mevsiminde ticari araçlarla yolcu taşımacılığı yapılmaktadır. 1700 m. yükseklikteki yaylada altyapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır.

Sultanmurat Yaylası

Trabzon-Çaykara-Ataköy yolu üzerinde ve yaklaşık 105 km. mesafede olan Sultanmurat Yaylası 2000 rakımındadır. Orman sınırı üzerinde bulunan yaylada elektrik, su, telefon, WC, bakkal, manav, fırın, kahvehane, cami, küçük otel ve pansiyonlar mevcuttur. Altyapı ve sosyal yapılar mevcuttur.

Yüz yatak kapasiteli otel, restoran ve diğer yan üniteleriyle ziyaretçilerin konaklama, yeme-içme hizmetleri karşılanmaktadır. Her yıl 20 Ağustos’ta “Yayla Ortası Şenlikleri” ve Her yıl 23 Haziran tarihinde, 1916 yılında Ruslara karşı savaşan ve 1 subayla 70 er şehit veren, yaylada “Şehitleri Anma Günü” kutlanır. Ayrıca IV. Sultan Murat’ın İran üzerine 1635 tarihinde yapmış olduğu ikinci seferi dönüşünde Trabzon’a inerken cuma namazı kıldırdığı yer ve hutbe taşının bulunduğu yer olması yaylaya tarihi bir anlam kazandırmaktadır.

Trabzon-Tonya-Armutlu-Gümüşhane-Kürtün-Erikbeli Yaylası

001_37.jpg


Tonya'dan 25 ve Şalpazarı'ndan 34 km lik yolla ulaşılır. 1.800 m. yükseklikteki yaylada altyapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. Yaylada, fırın, kahvehane, bakkal ve telefon hizmetleri mevcuttur. Yayla; Erikbeli turizm merkezi, Kadırga, Çatma Obası, Sazalanı, Zigana, Ken yaylalarına giden yolların birleştiği kavşaktadır. Erikbeli, Sazalanı, Ken, Sinlice, Şıkkıranı ve Siz Dağı yaylaları arası doğa yürüyüşü için idealdir. Ken Yaylası, Erikbeli Turizm Merkezi'nin 9 km., Şıkkıran yaylası ise 19 km. kuzeyinde olup, orman alanı içerisindedirler.

Uzungöl Çevre Koruma Alanı


001_34.jpg


Trabzon’un önemli turizm potansiyeline sahip yörelerinden biridir. Trabzon-Uzungöl arası 99 km. asfalt yoldur. Haldizen Deresi vadisinde, heyelan sonucu dere yatağının tabi baraj şeklinde kapanması sonucu oluşan göl, çevresindeki ladin ormanları ile çekici bir peyzaj sergiler. Göl kıyısında yer alan Uzungöl yerleşmesi belediyeliktir. Konaklama-yeme içme tesislerinin bulunduğu beldenin güneyindeki dağlarda 1500-3000 m arası yaylalar ve birkaç krater gölde bulunmaktadır. Dinlenme, doğa yürüyüşü yapma, bitki inceleme, sportif olta balıkçılığı, bisiklet turları yapma olanağı vardır.


Göller ve Mağaralar


GÖLLER

Uzungöl ve Krater Göller

Haldizen deresi vadisinde heyelan sonucu dere yatağının tabii baraj şeklinde kapanmasıyla oluşan göl, çevresindeki ladin ormanları ile çekici bir manzaraya sahiptir. Trabzon'a 99, Çaykara ilçesine 19 kilometrelik bir mesafede olan göl “ Uzungöl” olarak bilinmektedir. Uzungölü geçtikten sonra Çaykara'yı ve Uzungölü Bayburt'a bağlayan yayla yolunu takiben soğanlı geçidine doğru çıkıldıkça zirveye yakın varılan yaklaşık 2500 rakım üzerinde bulunan irili ufaklı göllerdir.

Sera Gölü

Trabzon'un batısındaki Sera deresi üzerinde, Yıldızlı Beldesi sınırları içerisinde kıyıdan 1 km içerde bulunmaktadır. Dağ yamacının, 20 Şubat 1950'de kayması ile oluşan bir baraj gölüdür. Barajın arkasında vadi boyunca birkaç km'lik bir uzunluk gösterir. Genişliği 150-200 m arasında değişir. Gölü oluşturan toprak baraj, oluştuğu tarihten buyana aşındığı için su yüzeyi yavaş yavaş azalmaktadır.

Balıklı Göl

Bölgemizin coğrafi yapısı nedeniyle oluşan bir göldür. Balıklı Göle Akçaabat-Düzköy yolu üzerinden Hıdırnebi yaylasına giden yol üzerinden gidilir. Doğal güzelliği muhteşem olan bu gölümüz yazın birçok ziyaretçi tarafından dinlenme ve piknik alanı olarak kullanılır.

MAĞARALAR

Çal Köy Mağarası

Mağara, Trabzon Düzköy’e bağlı Çal Köy beldesinde bulunmaktadır. İlimiz Merkezden 51 km olan mağara, Düzköy İlçesinin 5 km güneyinde, denizden 1100 m yükseklikte olup, aydınlatma ve gezi platformları tamamlanmıştır.Mağaranın giriş kısmı bir insan boyu yüksekliğindedir. Oldukça uzun bir mağara, ancak gerçek uzunluğu henüz bilinmiyor.

İlk 150 m’den sonra sarkıt ve dikitler görülmeye başlanır.Mağaranın içinde dış atmosfere dolinlerle olan irtibatı nedeniyle rahat bir hava haraketi vardır. Mağara içerisinde bir ırmağın oluşturduğu gölcüklerin ve şelalelerin görüntüsü mağaraya ayrı bir özellik katmaktadır. Girişte kuru olan mağara atmosferinin mağaranın içerisinden akan dere nedeniyle iç kısımlarda nem bir kat daha artmaktadır. Bazen dar bazen de oldukça geniş galeri ve koridorlara sahip olan mağaranın üst kısmında, çevreye hakim bir tepeye kurulmuş bir kale bulunmaktadır.

Ulaşım Düzköy ilçesine girmeden sağa ayrılan bir yolla Çal Köy beldesi içinden geçilerek yapılabilmektedir. Yolu asfalt ve düzgündür. Mağara çevresinde sosyal alt yapı, kır kahvesi ve mesire alanları mevcuttur.

Akarsu Köyü Mağarası

Mağara, Trabzon’un Maçka ilçesinin Akarsu köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Büyük bir mağaradır. Eskiden yerleşim yeri olarak kullanılan mağara, içinde bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır. Söylentilere göre içerisinde 72 oda mevcuttur. Mağarada bol miktarda sarkıt ve su varlığı saptanmıştır. Detaylı bir çalışma henüz yapılamamıştır.

Turizm Merkezleri

Akçaabat-Karadağ Turizm Merkezi

Vakfıkebir ve Akçaabat-Düzköy yolundan ulaşılabilen bir yayla alanıdır. Yolu ulaşıma elverişli olup, yayla adını 1946 m’lik Karadağ Tepesinden almıştır. Yayla merkezinde bakkal, kahvehane, lokanta, fırın hizmetleri mevcuttur.

Araklı-Pazarcık Turizm Merkezi

Karadere güzergahında Araklı'nın 43 km güneyindedir. Yağmurdere üzerinden Gümüşhane'ye Aydıntepe üzerinden de Bayburt'a ulaşan yolların geçtiği bir yayla köy merkezidir. Telefon ve alışveriş imkanları mevcuttur.

Araklı-Yeşilyurt-Yılantaş Turizm Merkezi

Trabzon'a 64 İlçe merkezine 33 km mesafede bulunan yayla 10 km'lik bir stabilize yolla Yeşilyurt Beldesi’ne bağlanır.

Araklı Turizm Merkezi

Trabzon'a 30 km mesafede olup, coğrafi konumu, mimari yapısı, içinde barındırdığı tarihi eserleriyle, plajıyle ilimizin önemli turizm potansiyellerine sahip bir bölgedir.

Maçka-Şolma Turizm Merkezi

Maçka ilçesinin güney çıkışından başlayarak 22 km'lik toprak yolla Mağura Yaylası üzerinden bu yaylaya ulaşılır. 1850 m. yüksekliğindeki yaylada, bakkal, kasap, kahvehane ve telefon hizmetleri vardır.

Trabzon-Tonya-Armutlu-Gümüşhane-Kürtün-Erikbeli-Turizm Merkezi

Tonya'dan 25 ve Şalpazarı'ndan 34 km lik yolla ulaşılır. 1800 rakımlı bir yayla olup, Fırın, kahvehane, bakkal ve telefon hizmetleri mevcuttur.
 

Aliaksandr

Aktif Üye
12 Ağu 2010
261
38
memleketim benim...Aslında doğum yeri kayseri ama memleket trabzon eskiden yazdan yaza giderdik şimdi hiç gitmiyorum...trabzonun en güzel ilçeside oftur ha...çünkü ben ofluyum XD.sitede hemşerim varmı acaba...
 
Üst