Rasomon: Sarı Irkın Şehveti - Rashômon - 1950 (imdb 250)

tancel

Aktif Üye
21 May 2020
150
1,149

cgucuko.jpg




YÖNETMEN
Akira Kurosawa
ox75lja.jpg


OYUNCULAR
77wsfp1.JPG


BRRip
914 Mb
1h 29min
1472x1072
Tam uyumlu türkçe altyazılı
mkv
imdb 8.2
Suç, Dram, Gizem
1 Oscar adaylığı. 9 farklı ödül ve 3 adaylık

KONUSU
Akira Kurosawa; İlk çıkışını yaptığı 1950 yapımı bu film 1951 Venedik Film Festivali'nde Büyük Ödülü aldı. 1952'de En İyi Yabancı Film Oscar ödülünü alan Rashomon, Akira Kurosawa'nın adını dünyaya duyurduğu ilk film oldu.
İnsan ilişkileri, gerçeklik üzerine söylemiyle "Rashomon", sinema tarihinin en etkili filmlerinden biri olmasının yanısıra, Doğu sinemasının bilincine varılmasında da ilk öncü filmdir.
Filmde kasabada yaşayan bir kadın, kocası öldürüldükten sonra tecavüze uğrar. Olayı gören bir kaç kişi vardır ve herkes farklı birşey söylemektedir. Kim doğruyu söylemekte, kim yalan söylemektedir? Tecavüz ve cinayetin gerçekten nasıl meydana geldiği ortaya çıkacak mıdır?

FİLM İNCELEMESİ
Sinema çok katmanlı bir oluşumdur. Bu katman bazen metinsel anlatıdaki tema ile imsel anlatının bağlılaşımı şeklinde tezahür ederken bazen metin içerisindeki çok seslilik ile tezahür eder. Çok sesli metin; özneyi, nesnelliği ile yani bütün anlam karşılığı ile ortaya koyarak, nesnenin siyah ve beyaz gibi keskin renklerle ayrıştırılması yerine üç ana renkten meydana geldiğini izah eder. Sözcüklerin monolojik karşılığından çok diyalojik karşılığına önem atfederek, monolojik öznenin kendisiyle yetinen tavrına karşılık diyalojik öznenin/çok sesliliğin birbiriyle etkileşim halindeki tavrını öne çıkarır. Bu tarz çok sesli anlatıya sahip bir filmin izleyici tarafından okunması/anlamlandırılması da farklılık arz eder. Rashômon filminde “yalan” sözcüğünün monolojik yerine diyalojik bir biçimde ele alınması, okumaların nihilist bir didaktizme indirgenmesine neden olmuştur. Halbuki Akira Kurosawa, Rashômon’da gerçeğin herkese göre değiştiği anlatısından çok insanoğlunun egoist yapısı ve yalan söyleme yeteneği üzerinde durur.
Rashômon, XX. yüzyılın başlarında yaşamış yazar Akutagawa’nın sırasıyla 1915 ve 1921’de yayınlanan Rashômon ve Ormanın Sıklığında öykülerinin bir kolajının uyarlanmış biçimi. Filmin anlatım yapısı ve özünü Ormanın Sıklığında öyküsü oluştururken; mekân, hava tasviri ve hırsızlık öğesini de Rashômon öyküsü oluşturur. Kurasawa, ikinci öyküyü sinemalaştırmak için işe koyulunca filmin toplam süresinin yetersizliğinden kaynaklı ilk öyküden de bazı kesitler/unsurlar alarak filmin konusunu zenginleştirir. Fakat gözden kaçırılmaması gereken nokta, eserin bütünlüğü içerisindeki birleşimleri filmin kendi malzemesi ile açıklamamız gerektiğidir. Kurasawa her ne kadar ilk aşamada süre sıkıntısından kaynaklı bir eklemeye gitmişse de, ikinci öyküde olmayan bir dördüncü itirafın eklenmesi ve final sahnesi türetilmesi, yukarıda bahsettiğim genel okumanın nihilist mesajını başkalaştırmıştır. Hikâyedeki asıl çok seslilik de buradan kaynaklı: Kurasawa, Akutagawa’nın öyküsündeki nihilist mesajı yadsımadan ilk anlatının üzerine egoizm-yalan temelli bir anlatı daha ekleyerek, filmin genel mesajını ikinci anlatı üzerinden oluşturuyor.
Kurasawa’nın filmde kullandığı iki farklı özerk anlatı şu şekildedir: Üç ana karakterin -ve bunlara eklenen şahit konumundaki oduncunun- itiraflarını anlattıkları monologlarında izleyici gerçeğin ne olduğu sorusuna odaklanırken, itiraflardaki insanların egoistliklerinin dışa vurumu olan arzularına nasıl yenildiği ve insanın neden yalan söylediği, yalan söylerken kendini bile kandırabilmedeki üstün yetenekliliği üstüne yoğunlaşamaz. Yönetmen bu yoğunlaşmayı, flashback geçişlerden sonra Rashô anıt kapısı önündeki üçlü ile yaptırmaktadır.
Yönetmenin filmde kamerayı karakterin gözü olarak ele alması da ayrı bir sürpriz. Dört farklı itirafda da kamerayı anlatanın gözü gibi kullanarak her bir karakterin birbirleri hakkındaki görüşlerini ve izleyicinin bu farklı bakış açısı konumlandırması ile karakterlerin bilincini zihinlerinde canlandırmasına yardımcı olur. Sorgu sahnelerinde ise kamerayı izleyicinin gözü şeklinde konumlandırması, gerçeklik sorgusunun arka plana itildiğinin en büyük dayanağı. Bu kamera açısı final sahnesinde ortaya konulan tutum ile beraber ele alındığında, anlatılanın gerçekliğin elde edilememesi değil de seyirciye yapılan “yalan”a olan tanıklık olduğu daha da belirginleşir. Bu şekilde yola çıktığımızda filmin nihilist bir yaklaşıma sahip olduğu veya Uzakdoğu’nun Yin ile Yang felsefesinden beslendiği okumalarından uzak olduğunu söyleyebiliriz.
Sonuç olarak; filmin üç ana karakterinin itiraflarının çeşitliliğinin bir araya getirilmesine farklı bir anlatı ekleyerek çok sesli bir metin oluşturan Kurasawa, karakterlerinin kendilerini ideal olarak resmederek suçu kabul etmesini fakat ahlaki sorumluluğu kabul etmemesini, bu nedenle de üç farklı itirafın ortaya çıkışını evrensel gerçek yoktur şeklinde değil de doğruya da hizmet etse yalan yalandır şeklinde resmetmektedir.
Alıntı: Teksin Begeç


 
Üst