L'Atalante (1934)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,303
L'Atalante (1934)

Yönetmen: Jean Vigo
Senaryo: Jean Guinée, Albert Riéra, Jean Vigo
Müzik: Maurice Jaubert
Ülke: Fransa
Tür: Dram, Romantik
Süre: 88 dk
Vizyon Tarihi: 24 Nisan 1934 (Fransa)
Dil: Fransızca, Rusça
Çekim Yeri: Paris 19, Paris, Fransa
Nam-ı Diğer: Le Chaland Qui Passe (Geçip Giden Çatana)
IMDb Rating: 7.8


Sunum: 745 MB, Siyah / Beyaz 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır.

L'Atalante:


l-latalante-87e869f0.jpg




Jean ve Juliette farklı karakterde olan yeni evlenmiş bir çifttir.
Jean'ın maceraperest karakterine karşılık, Juliette kent yaşamının olanaklarına sahip olmayı arzulayan yerleşik bir tiptir.
Ama yeni evliler Jean'ın isteği üzerine L'atalante adlı bir mavnada yaşamaya başlarlar.


Gemide onlar dışında Jules Baba isimli hayli eksantrik bir kaptan ve tuhaf görünümlü yardımcısı da yaşamaktadır.
Juliette gün geçtikçe gemideki yaşamdan sıkılır. Ancak ne olursa olsun aralarındaki aşk Jean'ı terketmesini engellemektedir.
/turkcealtyazi.org/


l-latalante-60379f38.jpg



Film ileri görüşlü şiirsel ve gerçekçi tarzıyla övgüyü hak eder.
Piyasaya sunulmasından sonra, Fransız sanat tarihçisi Elie Faure filmi
"klasik, hararetli, fikir ve hayal ile taşan; şiddet içerse de bu kötü ruhlu romantizmi ile bile hümanizmi hatırlatan bir yapıt." olarak yorumladı.


Film, Vigo'nun çalışmalarına birçok gönderme yapan Fransız Yeni Dalga yönetmenlerinin de favorisi oldu.
Fransız yönetmen Francois Truffaut 1946 yılında henüz 14 yaşındayken filmi gördüğünde duyduğu hayranlığı şu sözlerle belirtir:
"Sinemaya girdiğimde Jean Vigo'nun kim olduğunu bile bilmiyordum. Film için duyduğum vahşi coşkuyla adeta bozguna uğradım."


Yugoslav yönetmen Emir Kusturica da Jean Vigo'ya hayranlığını vurgular ve Vigo'nun şair yönüne dikkat çeker.
Bu hayranlık kendini en iyi yönetmenin L'Atalante'nin su altı sahnelerini anımsatan Underground filminde kendini gösterir.


L'Atalante 1962 yılında İngiliz aylık film dergisi Sight & Sound tarafından yapılan ankette gelmiş geçmiş en iyi 10. film olarak yer bulurken,
1992 yılında ise 6.'lığa yükseldi.
/Yasin Yeşilkır/


joGaZy.jpg




Geçip Giden Çatana'ya bakın hele...
Paris eşittir aşk ise bütün mesele Paris'i görebilmek ya da görememektir. Tek bir duygudan da ibaret değildir bu.
Farklı yerlerini görmek, tekrar tekrar görmek üzerinden aşkın bütün renklerine dokunan bir film.

Beni en çok etkileyen sahne ise birbirlerini suda görme üzerinden aşk testi uygulanmasıydı.

İki savaş arası dönemde Şiirsel Gerçekçilik akımının en önemli örneklerinden birisi olan film
Fransız Yeni Dalga yönetmenlerinin de ilgisini çekmeyi başarmıştır.
Karanlığın hakim olduğu bir kentten başlayan yolculuğun olduğu ilk bölümde benzer izlere rastlamak mümkün.

Film ayrıca genç yaşta hayata veda eden yönetmenin ilk, tek ve de son uzun metraj filmi olma özelliği dolayısıyla büyük öneme sahip.
/turkcealtyazi.org/


"İnsan sevdiklerini suyun içindeyken görebilir" inancı ile,
kadın kaybolduktan sonra adamın denize atlaması ve kadının yüzünü görmeye çalışması,
-bence- sinema tarihinin "çaresizlik" hissini en iyi yansıtan sahnesidir.



joGO3n.jpg



İşin doğrusu, "L'Atalante (1934)" üç yıldan fazla bir süredir arşivimde durmaktaydı.
24.000 fps değerindeki filme mevcut altyazıların hiç biri uymuyordu.
Defalarca uğraşıp durmuş, sonunda sıkılıp bırakmıştım.
Bütün altyazıları filme uygun fps değerine getirmiş, ama bir türlü uymadığını görünce hepsini yanında bırakmıştım.


Son sunduğum "La Jetée (1962)" filminin kazandığı ödüllerden birinin "Jean Vigo adına verilen bir ödülü kazanan bir kısa film" olduğunu
belirten sayın scanfan'ın yazısını okuyunca yeni bir hevesle işe koyuldum. (Üstad scanfan belirtmese, unutup gitmiştim)


Altyazılardaki sıkıntı, saniyede akan kare sayısında (fps: Frame Per Second) değildi, çünkü film 24 fps, bütün altyazıları da 24 fps yapmıştım.
Hatta, İngilizce ve Fransızca altyazıları da 24 fps yaptım. Başlangıç satırını filmin başına denk getiriyorum, olmuyor;
son satırı filmin sonuna denk getiriyorum olmuyor.
Arada; örneğin, sekizinci dakikada altyazı 30 saniye ileride çıkıyorken, onikinci dakikada yerine oturuyor, üç dakika sonra bu sefer
20 saniye erken görünüyordu.

Böyle bir sorunla http://www.cizgidiyari.com/forum/yabanci-filmler/155647-cesta-do-prav-ku-1955-a.html sunumumda da karşılaşmıştım.

Bunun sebebi; (bu filmlerin ulusal arşivlere kazandırılması için) restorasyon çalışmasının getirdiği problemlerdir.
Filmin kimi yerinde (görüntüde çok fazla bozukluk varsa) "makas" çalışıyor.



joGBpA.jpg



Sonra da şöyle bir durum oluyor: filmin restorasyonundan sonra sinematek kurum arşivine dahil ediyorlar.
DVD ve BluRay medyasında piyasaya arz ediliyor. Altyazı çevirmenleri -ki, birisi diyardaşımız, üstad gitarisyen- bu medyalardan altyazıları
ripleyip -veya yabancı dilde riplenmiş altyazıları- Türkçe altyazı yapıyorlar.
Bir kaç zaman sonra, filmin kayıp kopyalarından biri ortaya çıkıyor; başta "makas" işlemi görmüş sahne(ler) bu kopyada sağlam ise,
bu sahneyi asıl filme ekliyorlar. Ama elimizde sadece ilk yenilenen kopyanın altyazısı olduğu için, kaymalar meydana geliyor.


"L'Atalante (1934)" sunumum için yaşadığım maceraları okudunuz.
Filmi hatırlatıp, bana yeniden bir film ile uğraşma şevki veren sayın scanfan'a teşekkür ederim.

Elim değmiş iken, Jean Vigo'nun (Jean Bonaventure de Vigo Almereyda) diğer filmlerini de aradım.
Maalesef "Taris, roi de l'eau (1931)" kısa filmi torrentlerde yoktu, işin kolayına kaçarak youtube platformundan edindim.
Ama diğer iki filmi yüksek çözünürlüklü olarak torrentlerden edindim.
"Zéro de Conduite (1933)" filmi ile "L'Atalante (1934)" filminden daha fazla uğraştığımı belirtmeliyim.
Bu filmin ilk yarısında 2,5 - 3 dakikalık bir yatakhane sahnesi var; maalesef yukarıda belirttiğim sebepten dolayı çevirisi yok.

Bu üç film 1 GB hacimden az olduğu için, "Jean Vigo" paket sunumu olarak sunacağım.

Saygılarımla.

*
 
Üst