L'armée des Ombres (1969)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,303
L'armée des Ombres (1969)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Senaryo: Jean-Pierre Melville, Joseph Kessel (roman)
Müzik: Éric Demarsan
Ülke: Fransa, İtalya
Tür: Dram, Savaş
Süre: 145 dk
Vizyon Tarihi: 12 Eylül 1969 (Fransa)
Dil: Fransızca, Almanca, İngilizce
Çekim Yeri: Paris 8, Paris, Fransa
Nam-ı Diğer: Army of Shadows / Gölgeler Ordusu

IMDb: 8.2
Rotten Tomatoes: 97
MetaCritic: 99
4 ödül


Sunum: 1,18 GB, 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, çeşitli posterler.

Gölgeler Ordusu,1:

Gölgeler Ordusu,2:


*Filmi izleyebilmek için her iki "rar" dosyasını da indirmeniz gerekmektedir*



"Ami, si tu tombes, un ami sort de l'ombre à ta place" "Dostum, gölgeden çıkan bir dost alır yerini, sen düşersen"


L-arm-e-Des-Ombres-1969-01.jpg



L'armée des Ombres, senaryosunu Fransız Direniş Hareketi üyelerinden Joseph Kessel’in kendi kişisel deneyimlerini
direnişin diğer üyelerinin kurgusal versiyonlarıyla harmanlayan aynı isimli romanından uyarlayarak yazan
Jean-Pierre Melville’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…

Filmin ismi, dizelerini yine Kessel ve yeğeninin yazdığı,
Fransız direnişçilerinin -yukarıda bir dizesini yazdığım- "Le chant des partisans" marşından gelir.
Halk tarafından o kadar çok beğenilmiş ki,
işgal günlerinden sonra bir süre "La Marseillaise" yerine gayriresmi milli marş olarak söylenmiş.



Vizyona girdiği 1969 yılında, siyasi nedenlerle Fransa’da pek hoş karşılanmayan,
Amerika’da da sinema dünyasının gündemine ancak 2006 sonrasında girebilen “nadide mücevher” niteliğindeki bu filmin,
IMDb, Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine sahip olan Metacritic yorum ortalamaları oldukça etkileyici…

Hiçbiri artık hayatta olmayan, Lino Ventura, Paul Meurisse, Jean-Pierre Cassel ve Simone Signoret gibi
Fransız sinemasının önemli isimlerinin başrolleri paylaştıkları bu sinema klasiğini tanımlayacak sözcük, bir "baş yapıt”.

Her şeyden önce; diyelim ki bu oyuncuların hiçbirini tanımıyorsunuz, filme ilişkin herhangi bir şey okumadınız ve
o nedenle de film hakkında bilginiz yok…
Emin olun yine de, şartlar ne olursa olsun sofralardan hiç eksik olmayan kırmızı şarap,
Éric Demarsan’ın müzikleri ve
tarihi dokusunu değiştirmeye kimsenin cesaret edemediği -Marsilya ve Lyon- sokaklarının görüntüleri ile
bunun bir Fransız filmi olduğunu hemen anlayacaksınız…

Bu detayların yanı sıra, sokaklarda cirit atan 1940’lı yılların Citroënleri ile yine aynı Nazi işgali yıllarının atmosferine uygun mekân,
dekor ve kostüm seçimleri ile makyaj uygulamaları da, filmde takdiri hak eden diğer "Fransız" hususlardır.

Sonuç olarak, bütün bunları yan yana getirip Jean-Pierre Melville’in kurgusuyla birleştirdiğimiz zaman ortaya,
sinema dünyasında neredeyse herkesin hemfikir olduğu gibi, çok önemli bir film çıkmış oluyor…

Londra’da çekilen bölümlerindeki sinema sahnesi ve afiş görüntüleriyle bir başka sinema klasiği olan “Gone with the Wind” (1939) filmine
saygı duruşu da yapılan bu filmin, ne yazık ki herkese hitap etmediğini söylemeliyim.

Bu film için önerim, nitelikli film meraklıları “mutlaka izleme programlarına almalılar” şeklinde olacak…

Son bir not:
Filmde Jean-Pierre Cassel’i (1932–2007) izlerken, ben bunu bir yerden tanıyorum diyebilirsiniz, doğrudur.
Zira o, kendisine ikizi kadar benzeyen Vincent Cassel’in (1966 - ) babasıdır…
TürkçeAltyazı/Dammak



L-arm-e-Des-Ombres-1969-03.jpg




2 buçuk saat boyunca direnişçilerin eylemine ya da Almanlarla çatışmaya girdiğine şahit olmuyoruz.
Kendisinin de üyesi olduğu bir örgütü anlatan Melville’in ilk elde bu tavrı oldukça dikkat çekici;
yani bu bir ajitasyon sineması ya da kahramanlık hikayesi değil.
Sanırım bu özelliği bile filme sinema tarihinde hatırı sayılır bir konum kazandırıyor.

Yazar Joseph Kessel ve yönetmen Jean-Pierre Melville'in aynı dönemlerde birer direniş üyesi olması,
filmin daha doğal ve karakterlerin en olması gerektiği şekliyle,
kişilikleri ön plana çıkacak şekilde gerçekçi sunumunu sağlıyor.

Film, izleyiciye direnişi, sonrasını, çözümü veya sonucu anlatmıyor.
Direnişle yaşayan, onunla var olan insanları anlatıyor.
Alışık olduğumuz şekliyle; silah, mermi, kan, kovalamaca, kaçış, vurdu-kırdı, işkence-eziyet, aleni şiddet yok.
Evet, film boyunca tek bir Nazi indirilmiyor ve karakol bombalanmıyor.
Bunun yerine, direnişin esas ham maddesi olan "insan" var.

Konu tam olarak da bu.
Film, direnişçilerin çektiği sıkıntılar, disiplin ve bağlılık üzerine kurulu.

Melville elindeki bu tek parametreyi o kadar iyi kullanmış ki mest oldum, hayran kaldım izlerken.




L-arm-e-Des-Ombres-1969-02.jpg




Jean-Pierre Melville, Champs Elysees'den aşağı yürüyen Alman askerlerini gösteren çekim için,
Fransızların uygun yürüyüş hareketlerini sağlamalarının imkansız olacağını düşündü.
Askerlerden istediği yürüyüş adımlarını doğru bir şekilde sağlamak için dansçıları seçti.
Bu çekim aslında filmdeki son çekimdi ve baskılar o mekandaki sinemalara gönderildi.
İlk gösterimlerden sonra, Melville sahnenin filmin başlangıcına daha iyi yerleştiğini gördü ve böyle yapıldı.

Saygılarımla.

*
 
Üst