Komplo Teorilerine Neden İnanırız

Komplo Teorilerine İnanıyor musunuz?


  • Kullanılan toplam oy
    6
  • Anket kapatılmış .

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
"Komplo Teorilerine Neden İnanırız" Kitabıyla ilgili bügünkü GazetePencere Pazar yazısı


Menekşe Tokyay

Menekşe Tokyay​

Komplo Teorilerinin Panzehri Eğitim Olabilir mi?​

05 Mayıs 2024 Pazar


“Dünyayı en güçlü 10 aile yönetiyormuş…”
“Lozan Antlaşması’nın herkesten gizlenen maddeleri var ve 2023 yılında geçerliliklerini yitirecekler.”
“Dünya aslında düzmüş, bizden bu gerçeği saklıyorlarmış…”
“Turgut Özal’ı dış güçler öldürdü.”
“İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde 23 trilyon dolar değerinde ‘contorium’ var ama dış güçler çıkartmamıza izin vermiyor.”
“Kanserin tedavisi bulundu ama gizleniyor.”
“Koronavirüs aşıları yoluyla vücudumuza çip takarak bizi kontrol edeceklermiş… Bu aşılar kalp krizinin temel sebebi…”
“Aslında Ay’a hiç ayak basılmamış, o görüntüler bir stüdyoda çekilmiş…”
“Rock and Roll müziğin kralı Elvis Presley hiç ölmemiş, şöhretten sıkılıp ölü taklidi yapmış…”
“Prenses Diana aslında ölmedi. Kraliyet ailesi ve basının baskılarından kurtulmak için düzmece bir kaza ile ölmüş gibi davrandı.”
Ve daha niceleri… Bir nevi, Alice Harikalar Diyarı’ndaki Alice’in Beyaz Tavşan’ın peşine takılıp tavşan deliğinden aşağıya yuvarlanması gibi “harikalar diyarı”na geçiliyor.

Her gün ya aile içinde ya arkadaş çevresinde ya da sosyal medyada karşımıza çıkıyorlar. Bilimsel mantığa dayanmıyorlar. Zayıf argümanlarla destekleniyor; birbirleriyle alakasız olaylar arasında bağlantılar kuruyorlar. Karmaşık bir durumu basitleştirirken mutlaka “bazı güçlerin” bizden “bir şeyler” sakladığına inanılıyor ve bu da çoğu zaman toplumsal uyuma tehdit oluşturabiliyor.

Pandemi gibi doğru bilgiye erişimde sorunlar yaşandığı, “epistemik güvensizliğin” yaygınlaştığı, şeffaflığın çok fazla olmadığı, “insanın insanın kurdu olduğu”, otorite figürlerinin sizden doğruyu gizlediğini düşünmeye başladığınız toplumsal kriz anlarında bu teorilerin akacağı kanallar da çoğalıyor; değişen dinamikler sonucu “kartlar yeniden dağıtılıyor”, zira insanlar geleceklerine dair bir beka kaygısı içine giriyor, psikolojik iyi olma hallerini güçlendirmeye çabalıyor, işbirliği kurmanın zor olduğu bu dönemlerde “ortaklar” arıyor. Hele bu dönemde birisi bizden bir şeyler saklandığını ve aslında doğrunun çok farklı olduğunu söylerse zihnimiz “alarm” durumuna geçiyor.

İnsanlık Tarihi Kadar Eski
Komplo teorileri insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçası olup finanstan sağlığa dek birçok alanda karar alma süreçlerini etkileyebiliyor, bu teorilere inananlar kendi aralarında bir ağ kuruyor (çünkü aynı ahlaki görüşlere sahip olduklarını düşünüp birbirlerini daha güvenilir buluyorlar) ve birbirlerini sürekli onaylıyorlar; ama şurası kesin ki doz aşımı olduğunda “kabak tadı” verebiliyor. İşi, Adana’da “Düz Dünya Derneği” kurmaya, ABD’de dünyanın düz olduğuna inanan insanlar kendileri gibi düşünen eş bulabilsin diye onlara özel çöpçatanlık siteleri açmaya dek vardırıyorlar.
Peki her şeyin başı “eğitim” ise ve komplo teorileri küçük yaş grupları arasında da giderek yaygınlaşıyorsa, bu tür teoriler karşısında bilgi okuryazarlığı eğitim yoluyla nasıl güçlendirilebilir? Bazı araştırmalara göre 13-17 yaş grubunda en az dört komplo teorisine inananların oranı yüzde 60 düzeyinde ise, bu konuda müfredatta nasıl bir dönüşüm ve “aydınlanma” sağlanabilir ki öğrenciler çevrelerini daha bilimsel düzeyde anlamlandırabilsin?

Kısaca, komplo teorileriyle mücadelede eğitim nasıl bir işlev gösterebilir?
Tam da bu konuya odaklanan, Öğretmen Ağı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR) işbirliğinde geçtiğimiz günlerde gerçekleşen, Doç. Dr. Sinan Alper’in konuşmacı olduğu, Melisa Soran’ın moderasyonu ve Prof. Kenan Çayır’ın tartışmacı rolü ile güçlenen harika bir söyleşiye konuk oldum.

Sinan Alper ve Onurcan Yılmaz, yakın bir dönemde Komplo Teorilerine Neden İnanırız? başlıklı, komplo inançlarının psikolojisi üzerine çok değerli bir araştırmayı Doğan Kitap etiketiyle yayımladılar.

Zihnin bir “hata”sı (bug) değil, doğal bir “özelliği” (feature) olduğunu söylediği komplo teorisini “bir grup insanın halkı etkileyen olayları gizlice, kendi yararlarına ama başkalarının zararına olacak şekilde yönlendirdiğine dair inanç” şeklinde tanımlayan Alper’in “yolsuzluk seviyesi yüksek olan ülkelerde komplo inançlarının daha yüksek olduğunu” ve “bu ülkelerde eğitim seviyesi yükseldikçe komplo inançlarının azalmadığını” kanıtladığı , sosyal psikoloji alanında Avrupa’nın önemli akademik kaynaklarından biri olan European Journal of Social Psychology’de 2022-2023 yılları arasında en çok atıf alan 10 makaleden biri oldu.

Kurumlara Güvenle Alakalı
Alper, seküler kurumların yeterince gelişmediği, yolsuzluğun yüksek olduğu, gelir dağılımının eşitsiz ilerlediği, vatandaşların otorite figürlerine güvenmediği toplumlarda, komplo teorilerinin kök saldığını, beyinlerin alarm haline geçerek makul görünen ama zayıf argümanlara dayalı açıklamaların yaygınlık kazandığını ileri sürüyor.

Dolayısıyla karşımızda sosyal psikolojiyi anlamak adına can kulağıyla dinlenmesi gereken bir uzman ve pürdikkat okunup altının çizilmesi gereken bir ortak kitap var.

Öncelikle, Alper’e göre, komplo teorilerine inanmak, çevremizde rastlantısal olarak dağıtılmış nesneler arasındaki örüntüleri kurup anlamlandırmaya çalışarak (tıpkı gökyüzündeki bulutlar veya yıldızları nesnelere benzetmek gibi) doğrudan hayatta kalmanızı sağlamaya dönük adaptif bir işleve sahip olsa da, bir yandan da toplumsal normlarla etkileşim içerisinde.

Ancak burada kritik bir nokta var: Evet, komplo teorileri kurumlara ve otorite figürlerine yönelik güvensizlikten besleniyor; ama koşulsuz, kanıta dayanmayan ve rasyonel gerekçelerden yoksun bir güvensizlik duymak da pek sağlıklı bir durum değil. Zira örneğin resmî kurumların da bilim dünyasının da “bilimsel otorite” olarak belirlediği uzmanlara güvenmemenin, buna karşılık doktor olmayan “alternatif” kişilerin kanıta dayanmayan iddiaları çerçevesinde sağlığın riske atılmasının, COVID-19 pandemisi sırasında sağlık alanında pompalanan komplo teorileri açısından yarattığı kaosu anımsıyoruz.

Alper, tehdit anlarında özellikle öngörülemeyen ve adaletsizliğin çok hissedildiği belirsiz ortamlarda yaşayan insanların etrafa bakıp örüntü aradığını, gelebilecek olası tehditlere karşı tetikte olarak şüpheci yaklaştıklarını belirterek, sezgisel düşünmeye eğimli insanların belirli inanç sistemleri geliştirerek etraflarında olası işbirliği partnerleri sınıflandırdıklarını ve belirsizliği komplo teorileriyle azalttıklarını söylüyor.

Örneğin toplantıya katılan bazı öğretmenler, gerek öğretmenler odasında gerekse sınıflarda sürekli olarak depreme dair komplo teorilerinin paylaşıldığını, çocukların da bu iddialar karşısında korkuya kapıldıklarını aktardılar.

komplo-teorilerine-neden-inaniriz.jpg


Uzaylılarla İletişim Kuranlardan mısınız?
Zaten 2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de halkın yüzde 41’i “insanların uzaylılarla iletişim kurduğuna ve bu gerçeğin halktan kasıtlı olarak saklandığına”, halkın yüzde 28’i de Ay’a hiç gidilmediğine inanıyor.

KONDA tarafından 2018 yılında yapılan bir anket çalışmasına göre, dindar muhafazakârların yarıdan fazlası, Lozan Antlaşması’nın 2023 yılında sona ereceğine inanırken, Türkiye toplumunun yüzde 48’i dünyayı beş büyük ailenin yönettiği algısına katılıyor.

“Öğrencilere düşünmeyi, bilimin temellerinden olan yanlışlanabilirlik ilkesini fark etmeyi, akıl yürütmeyi, derinlemesine düşünme becerisi kazanmayı, rasyonel mantıkla eleştirel ve analitik düşünmeyi öğretmek gerekiyor. Genel ortalamadan bakıldığında bu açıdan çok kötü durumdayız” diyor Sinan Alper.

Ayrıca komplo teorilerinin yayılma tekniklerine karşı öğrencileri önceden bilgilendirmek de ileride karşılaşacakları olası yanlış bilgilere karşı bilinçlenmeleri, şüphe kaslarının gelişmesi, 21’inci yüzyıl becerilerinin özellikle ortaokul çağından itibaren net bir şekilde kazandırılması açısından önemli. Çünkü hiçbir komplo teorisi masum değil; bir komplo teorisine inanan kişinin, içeriği ne olursa olsun başka bir komplo teorisine inancı da repertuardaki diğer komplo teorilerine maruziyet ihtimali de artıyor.

“Negatif duygu ve korku, komplo teorilerinde çok kullanılır. Videolarında arkada hep gerilim müziği kullanılır. Bir şey size aşırı kaygı vermek istiyorsa, bu bir işarettir. Veya kendisinin bir alanda çok uzman olduğunu iddia eden ama diğer uzmanların uzmanlığını kabul etmediği şaibeli bir figür varsa, bu da bir işarettir” diyor Alper.

Komplo teorilerine karşı öğrencileri eğitirken ve onları yanlış bilgiden uzaklaştırmaya çalışırken, bu inançlarla dalga geçmek ise inanan kesimde ters etki yaratıp dışlanmışlık doğuruyor ve inançlarına daha sıkı sarılmalarına yol açıyor; çünkü kendilerini tehditlere karşı daha savunmasız görmeye başlıyorlar. Dolayısıyla öğrencileri bilimdışı inançlar konusunda eğitmek gerekiyor, kendileriyle dalga geçmek değil.

Ayrıca komplo teorisine konu olan iddiayı çürütmek üzere öğrencilere tarih bilgisinin doğru ve yansız bir şekilde aktarımı da önemli. Zira, örneğin altı yüzyıl önce Avrupa’daki Kara Veba Salgını Avrupa nüfusunun en az üçte birinin ölümüne sebep olurken, komplo teorileri yayan insanların, hastalığı Yahudilerin kasten yaydıklarını söylediklerini ve bu komplo teorisi yüzünden Avrupa’da yüzlerce Yahudi’nin vahşice öldürüldüğünü tarih bilgisinde öğrenen bir çocuk, komplo teorilerine inancın şiddet uygulamaya varan yönü hakkında daha duyarlı ve bilinçli hale gelir.

Eğitimde, “alternatif” bilgi kaynaklarının doğruluğunu test edecek bir okuryazarlık eğitimi de verilmesi önemli. Çünkü Alper ve Yılmaz’ın ortak kitaplarında da belirttikleri gibi, sahte bilimsel yöntemleri önerenler, genelde ilgi alanlarının uzmanları ve otorite pozisyonlarındaki kişiler olmasalar da, komplo inançları yüksek kişiler asıl uzmanlara güvenmediklerinden alternatif bilgi kaynaklarına yönelince, sahte bilimsel iddiaları daha inandırıcı buluyorlar.
Öte yandan komplo teorilerine karşı öğrenciler yaş gelişimlerine göre eğitilirlerse “biz” ve “öteki”, “iyi” ve “kötü” şeklinde keskin ayrımların hüküm sürdüğü, insanlar arasında sosyal teması yok eden komplo teorileri karşısında bilinçlenir ve toplumda yeni bir kutuplaşma hattının açılması da bu şekilde dizginlenir.

Dedektiflik Dürtüsü
Dolayısıyla komplo teorilerine karşı eğitilmek, üniversite diplomasına sahip olmakla bağlantılı değil. “Temel bilimsel eğitim”e sahip olan kişiler, komplo teorilerine daha az inanıyor, tutarsızlıkları bir “dedektif” edasıyla yakalayabiliyor.

Her ne kadar bilimsel okuryazarlığa dair eğitim arttıkça komplo teorilerine yönelik inanç azalsa ama sıfırlanmasa da, müfredata bilim okuryazarlığını güçlendirecek derslerin, müfredat-dışı etkinliklerin, konferansların dahil edilmesi ve hatta Dünya Sağlık Örgütü vb. kurumların daha önce yaptığı gibi bilgisayar oyunları yoluyla öğrencilerin komplo teorilerine karşı bilinçlenmelerinin sağlanması önemli. Çünkü geçmişte COVID-19 özelinde hazırlanan ve sadece beş dakika süren böyle bir oyun sonucunda katılımcılar, yanlış bilgilerin aslında ne kadar manipülatif olduğunu anlayıp yanlış ile doğru bilgiyi ayırma ve yanlış bilgiyi paylaşmama konusunda daha özgüvenli ve bilinçli hale gelmişlerdi.

Ne güzel demiş yazar Arthur Galson: “Yeterli kanıtlarla desteklenmeden ileri sürülen tuhaf iddialara karşı ihtiyatlı olmalıyız.”

Geçtiğimiz hafta, Dünya Aşı Haftası’ydı; ancak çocukluk aşılamalarında hızlı bir düşüş eğiliminin görüldüğü Türkiye’de aşıyla yıllar önce çözülmüş olan kızamığın yükseldiği konusunda uzmanlar uzun süredir uyarılarda bulunuyor. Her ne kadar otizm ile aşılar arasında bir bağlantı olmadığı net bir şekilde kanıtlanmış olsa da, yıllar önce yazılan ve eş yazarların bile makaleden desteklerini çektiği, kasıtlı bir şekilde yalan bir bilgiyi dolaşıma sokan bir yazının etkisi halen sürüyor ve birçok ülkede halkın önemli bir kısmı aşıların otizme sebep olduğuna inanıyor.

Benzer şekilde, çevremde de çocuğuna doğduğundan beri aşı yaptırmamış olmakla övünen, aile hekimlerinden gelen telefonları açmayarak “çocuğunun sağlığını koruduğunu” savunan anneleri işittikçe nutkum tutuluyordu; ancak Sinan Alper’i dinleyip bu kitabı okuduktan sonra, rasyonel olmayan kararların ardındaki etmenleri düşündüğümde aslında bunun pek de şaşırtıcı bir olgu olmadığını fark ettim.

Bunun, çocukluk dönemi aşılarının Batılıların casusluk faaliyetlerinin kılıfı olduğuna ve aşıların Müslümanları kısırlaştırmak için yapıldığına inanan Pakistan’daki bazı grupların komplo inançlarından ne farkı var? Hatta Afganistan’da birkaç yıl önce çocuk felci aşısı çalışmaları yürüten ekibi koruyan polis arabasına saldırı düzenlenmişti.

Benzer şekilde pandemi döneminde kamu sağlığını korumak için canı pahasına çalışan birçok hekime, özellikle de Esin Davutoğlu Şenol’a yönelik olarak ölüm tehdidine dek varan saldırıları, özellikle o dönemde sahte bilim inançlarının vardığı akıl almaz boyutları anımsayın… Komplo inançları, sizin çocuğunuzun iyiliğini düşünen hekimlere yönelik bir saldırıya dek varabiliyor.

“Düz dünyacıları” belirli bir yaştan sonra ikna etmek zor olabilir, eğitim sihirli bir reçete de değil; ama bilime ve veriye dayalı birçok gerçekliği erken yaşta, okul sıralarında, doğru ve etkin bir eğitimle vermek, Alper’in ifadesiyle “virüs bünyeyi enfekte etmeden önce eğitim yoluyla aşılama sağlamak”, öğrencileri komplo teorilerine karşı daha dirençli hale getirmek, şüphe kaslarını güçlendirmek, ileride yaşanabilecek birçok kutuplaşmanın, saldırganlığın, bilimdışılığın önüne geçmenin anahtarı…
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,896
5,238


Sayın kemalettin ;


Öncelikle başımdan geçen iki olayı aktarmak isterim :


BİRİNCİ OLAY :
Datça'dayız. Bir gün Aşı karşıtlığı üzerine konuşuyoruz. Hareretli hareretli ayak üstü tartışıyoruz. Ağızlarımızda maskeler... Türbanlı yaşlıca bir kadı geldi tartışmaya karıştı. Hemen belirteyim.. Sakın Türbanlı olmasını merkeze almayınız. Bu bir gerçeklik. Bu tartışmayı yaptığım kişi mini etekli olsaydı o zaman da bunu vurgulardım...
-- Aşı olmamak lazım elbet. Bir kerem içinde domuz yağı filam var. Dinen haram... Sonram zürriyetimizi kurutuyorlar... Ayrıca beynimize CİP takıyorlar... sonrama...
Dayanamadım sözünü kestim. Türbanlı Kadını tanıyordum. :
-- Bir : Sana cipi takan takmış zaten. Yaptığınız günlerde gelen ablalarınız size cip takmadı mı? Mukabele yaptığınızda size cip takılmıyor mu? Tarikata girerken tarıkat şeyhleriniz size cip takmıyor mu?
İki : Sizi haksız yollardan zengin ederken size cip takmıyorlar mı? Çocuğunuza sınav sorularını el altından verirken size cip takmıyorlar mı? En düşük puanı alırken en çok puan alanın önüne geçirtip işe alırken size cip takılmıyor mu?
Üç : Milyonlarca insanı aç bırakıp üç kuruş yardımla kendine muhtaç edilirken onlara (size) cip takılmıyor mu?
Dört : Metafizik , bilimdışı , gerçekdışı düşüncelerle beyninizi ele geçirdiklerinde size cip takılmıyor mu?
Beş : Hep aynı zihniyetteki kişilerin yalanlarına inanırken size cip takılmış olmuyor mu?
Altı : Hep aynı zihniyetteki kişiler tarafından sürekli ama sürekli aldatılıyorken size cip takılmıyor mu?
Yedi : Bulunduğunuz kampın dışındaki kişilerin hiçbir doğrusunu kabul etmediğinizde size cip takılmış olmuyor mu?
Sekiz : Altı yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceğini kabul ettiğinizde size cip takılmış olmuyor mu?
Dokuz : Küçük çocuklarınızı babası yaşındaki kişilerle evlenmesine , tarikat yurtlarında kız , erkek olduklarına bakmadan tecavüz edilirken susup
halka açık bir yerde pusetindeki çocuğunuza seçim gezisinde elini uzatan Kılıçdaroğlu'na cinnet geçirircesine "DOKUNMAAAAAAA!!!!!" çığlıklar atan beynine cip takılmadığına emin misin?
On : Birine cip takılacaksa sana niye taksınlar ki? Senin beynini ne yapsınlar...

On sayısının önemi nedeniyle burada kesiyorum ; yoksa sonsuza dek bu liste uzayıp gider...



İKİNCİ OLAY :
Yıl 2022 Eylülü olsa gerek. İstanbul'da Terazidere semtinde Metro Durağına giden sokaklarından birinde "TÜRKSEL" ( özellikle bu yazılışı seçtim ) bayii var. Benim telefonun arka kısmı otomobil kapısına sıkışıp ikibüklüm olmuş. Onu değiştirmek istiyorum. Birkaç yere sordum. Buraya da uğradım... İçeri girdim. Yaşlı olan biriyle konuşuyordu. Genç olana sordum. Şimdilik ellerinde arka kapak olmadığını söyledi.... Bu sırada yan taraftaki yaşlı olan ( sonradan öğrendim ki patron oymuş. ) bankonun benim tarafımdaki adama "Ekonominin ne kadar mükemmel yönetildiğini gördün mü? Bizimkiler bütün ülkeye refah getirdiler..." Önce dalga geçiliyor zannettim. Baktım değil adam ciddi ciddi sürekli iktidarı övüyor...
Dayanamadım...
-- Sen ne diyorsun be... Öyle yalan söylüyorsun ki kuyruklu yalan gurubuna giriyor.
Adam tezgahı öyle yumrukladı ki bir tezgahtan bu kadar yüksek gürültü çıkacağına inanasım gelmedi. Bir de öyle bar bar bağırıyor ki...
-- DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER!!!! Bütün bunların sebebi... DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER!!!!!!
-- Neyin sebebi dış güçler... Deminden öve öve bitiremediğin ekonominin mi , yoksa berbat ekonominin , toplumsal yasaklar , keyfi yönetimin mi? Sebebi mi Dış güçler...

Ama sen böyle sorunlarımızın olduğunu kabul etmiyorsun ki? Öve öve bitiremediğin iyi şeylerin mi nedeni , yoksa benim eleştireceğim olumsuzluklarının nedeni mi dış güçler. Bir karara varsan...
-- DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER !!!!! ...........
.............
.............
-- Ama şu konuda haklısın . O dış güçler olmasaydı siz iktidar olabilir miydiniz? Üstelik tüm gücünüzle onların en iyi işbirlikçisi siz değil misiniz? Hem sen neden bu kadar yüksek sesle bağırarak konuşuyorsun? Ben tam karşındayım ve seni normal sesinle de konuşsan duyarım. Bağırarak beni bastırabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun...

Bağırıp çağırmaya devam etti... Arada sanki benim arkamdaki birine veya birilerine söylüyor gibi hareket ettiğini farkettim... Arkamı döndüm kü dışarıda 50 mi desem 100 mü desem ; çok sayıda esnaf ve vatandaşın dışarıda biriktiğini gördüm. Bilen bilir bölge bu zihniyetteki insanların çok olduğu bir bölgedir...
Ben :
-- Ucuzluktan bahsediyorsun... Ne ucuzluğu ? Sattığın bir telefonun parasıyla eskiden bir otomobil alabiliyordu insanlar. Hatırlar mısın geçen seçimde muhalefet lideri çiftçi için motorini 1 TL ye indireceğini söylüyordu. Şimdi akaryakıt satış istasyonları fiyat listesini gösteren dijital panoları tek haneli rakamlara göre ayarlanmış olduğundan çift haneli sayılara göre yeniden düzenleme yapmaya çalışıyor...
-- Petrol fiyatlarını da DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER YÜKSELTİYOR.!!!!!
-- Tam tersine uluslararası petrol fiyatları en düşük fiyatlarda ...
-- Doları yükseltip duruyorlar da ondan!!!!!!!!
-- Doları dış güçler değil onların işbirlikçileri vurgun yapmak için yükseltiyor veya yükselmesi için gerekli ekonomik gereklilikte ne varsa yapıyor... Tarım dahil tüm üretimi bitirip dışa bağımlı bir ülke yaratıp bir de ödenemiycek kadar çok dolarla dış borç alırsan , köprü , hastane vb. ödemelerini dolara bağlarsan sonuç bu olmaz mı?
-- AZ KALDI AZ... ELİMİZİ KOLUMUZU BAĞLAYAN LOZAN ANLAŞMASI...
-- Ne ilgisi var Lozan Antlaşmasının. O anlaşma bu ülkenin tapu senedi. Siz ona da bu nedenle saldırıyorsunuz...
-- ELİMİZİ KOLUMUZU BAĞLAYAN LOZAN ANLAŞMASI BAĞLIYOR!!!!!!
-- Lozan Antlaşması Dönemin en büyük emperyalist ülkelerine karşı verilen savaşın kazanılmasının sonucu yapılan bir antlaşmadır...
-- Lozan'ı tanımamak lazım. Ondan kurtulmak lazım. Bak o zaman nasıl ekonomi şahlanır görürsünüz.....
-- Biliyor musunuz? Lozan Antlaşmasını tanımayan tek bir ülke var?
-- ....
-- Sizin DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER dediklerinizin başı olan ABD hala Lozanı tanımıyor , kabul etmiyor... Sizin gibi... Yani bu Lozan'a saldırıda da o DIJJJJŞŞŞŞŞ GÜÇLER'in yanında yer alıyorsunuz...
-- Bizim karşı çıkmamızın bir nedeni de LOZAN ANTLAŞMASININ GİZLİ MADDELERİDİR...
-- Böyle maddeleri yok ki... Böyle olsa başta Batı olmak üzere ABD açıklamaz mıydı bu maddeleri...
-- Demin petrol fiyatlarından yakındın ya...
-- Eeee...
-- İşte LOZAN ANLAŞMASININ GİZLİ MADDELERİNDE siz ülkenizde petrol çıkaramasınız diye gizli bir maddesi de varmış...
-- Şimdi de bu yalanı mı çıkardınız? Peki petrol çıkarmak yasaksa Batman'da benim çocukluğumdan beri petrol çıkarılmıyor mu ? Adıyaman'da petrol çıkarılmıyor mu? Yasak olsa bunları nereye koyacağız...
-- LOZANIN GİZLİ MADDELERİ VAR!!!!!!!!!
-- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bakalım 2023 yılı bittiğinde ne yapacaksınız... Utanmayacak mısınız? Demiyorum... Çünkü sizin öyle bir duygunuz yok... Ne yapacaksınız biliyorum... Yeni yalanlara baş vuracaksınız....
Çıktım dışarıya... Dükkanın önü yerden bir hayli yüksektir. Toplanan kalabalığa ....
-- Yalanlara kanmayın! Bir yerde sürekli yalan söyleniyorsa orada yalanları satınalanlar çok demektir... Yani sizler pek de masum değilsiniz... Yüksek enflasyon var diye Bülent Ecevit'in oy oranını yüzde 1,75 lere düşüren de siz değil miydiniz? Ki ekonomik çok ciddi önlemler almıştı. Şimdi neden öyle yapmıyorsunuz? Yani siz cahil değilsiniz... Pahallılık için sizden Ekonomi Politik bilgi istenmiyor ki... Pazara , çarşıya çıkan herkes bunu görebiliyor... Siz cahil değilsiniz ama
TARAFTARSINIZ. Yalnız yanlış TARAFTASINIZ...
Yüksekçe yerden indim ve uzaklaştım...


Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 

kicker

Süper Üye
14 Nis 2010
639
1,455
Bu konularda müthiş bir bilgi kirliliği ve kötüye kullanma durumu var. Bu konular ilgi çekmek için, youtube ve instagramda takipçi/takip sayısını arttırıp bu yolla para kazanmak için, bir siyasi veya dinsel görüşü insanlara empoze edip kendine bağlı kitleyi arttırmak için... için, için, için... bilinçli olarak yayılıyor olabilir. Öte yandan doğru da olabilir. (Kesinlikle hepsi doğru değil)

Benim bu konudaki fikirlerim şöyle: Fala inanmıyorum, ama falsız da kalmıyorum. Bilim kurgu öyküleri okur gibi okuyorum (ya da izliyorum) ama körü körüne "vay be bu çok doğru" deyip anında o fikre kapılmıyorum. Anlatan kişinin bu anlatımda amacı ne olabilir, çıkarı ne olabilir diye bakıyorum. Hiç kimse durduk yerde bu öyküleri anlatmak zahmetine girmez. Bedava peynir ancak fare kapanında olur. Bir bakıyorsunuz ben ruhsal rehberim diye çıkan, güzel sözler söyleyen birisi iki gün sonra falancanın bilimden uzak görüşlerinden alıntılar yapmaya başlıyor. Hemen onu takibi bırakıyorum. Ya da uzaylıları anlatan bir kişi günün birinde en önemli temel teorisini eski tabletleri/papirüsleri tercüme ettiğini söyleyen falanca yazarın ispattan uzak teorilerine dayandırıyor, doğrudan blok koyuyorum. Bir "astrolog" yıldızlara bakıp şöyle olacak diye ahkam kesiyor, dediklerinin tersi çıkıyor, gülümseyerek onu da blokluyorum.

Sonuçta zor bir konu. Her konuda en önemli yol gösterici bilim ve fen olmalı. Ancak bu incelediğimiz tarzdaki konular gittikçe önem kazanıyor, boş vermemek, takip etmek gerek.

Meraklısına not: Devletin verdiği tüm aşıları oldum. 5-6 korona aşısı, 3 doz hepatit B aşısı, ömür boyu kalıcı zatürre aşısı oldum. Her 5 yılda bir hastane aciline gidip bir doz tetanoz aşısı olurum. Her yıl grip aşısı olurum.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,205
7,159
Öncelikle değerli @kemalettin 'e bu ilginç yazıyı paylaştığı, değerli @dedo11 ve değerli @kicker 'e ise güzel yorumları için teşekkürlerimi sunarım.
Usta propogandistler bir yalanı asla tek başına iletmezler, yalanı gerçeklerle harmanlayarak iletirler ki inandırıcılığı artsın. Özellikle sosyal medyada bunun örneklerini sık sık görürüz. Komplo teorilerinde de aynı mantık işler: 3-5 doğru arasına yalanları özenle yerleştirerek kitleleri inandırmak mümkündür. Ama bir de işin farklı bir boyutu var. Deli saçması kimi savları ortaya atarak bir konuyu sulandırıp gerçekleri perdelemek de mümkündür. Yukarıdaki yazıda da biraz bu yapılmaya çalışılmış gibime geldi. Peş peşe pek çok saçma sav sıralanıp sanki dünyada güç odakları hiç yokmuş ve gizli saklı bir takım faaliyetler hiç olmuyormuş gibi bir sonuca ulaşmanın en azından metodolojik olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Örneğin, yazının anafikrinin doğruluğunu kanıtlamak için verilen "aşı" örneği konusunda da (ki pandemi sürecinde zerkedilen sıvının aslında aşı olmadığı, deneysel bir sıvı olduğunu söyleyenler de var) karşıt görüş öne sürenlerin hepsi cahil kitleler değil, pek çok bilim insanı da mRNA "aşıları" konusunda kuşkularını dile getirmişti / getirmekteler. İlaç firmalarının kârlarını maksimize etmek uğruna kimi bilim insanlarına para karşılığında "bilimsel" makaleler yazdırdıkları bilinmedik bir şey değil. Dolayısıyla, kimin haklı kimin haksız olduğunu zaman ortaya çıkaracaktır. Elbette bilimsel düşünce ve çocuk yaştan itibaren insanlara eleştirel düşünce ve muhakeme yeteneğinin kazandırılması çok önemli. Ama işimize gelmeyen her türlü görüşe de komplo teorisi yaftasını yapıştırıp, önemsizleştirmeye çalışmanın da yanlış olduğunu düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
360
7,999
Sn. @kemalettin ’e bu güzel konuyu açtığı için çok teşekkür ediyorum.
Değerli dostlar, Sn. @dedo11, Sn. @kicker, Sn. @Calligrapher, konuyu çok güzel bir şekilde zenginleştirmişler.

Komplo teorileri aslında toplum tarihi kadar eski, her dönem farklı konularda farklı spekülasyonlar sunulmuş.
Binlerce yıl önce ancak ticaret kafileleri ile uzun yıllar içinde yayılabilen teoriler, günümüzde “www” sayesinde adeta saniyeler içinde tüm dünyaya yayılıyor.

Çok sevdiğim bir tanesini de ben hatırlatmış olayım:
“Dünya’ya uzay gemisi düştü. Amerikalılar 51. Bölgede saklıyor”

Bu örnek üzerinden giderek beyin fırtınası yapalım:

Dünya dışı akıllı varlıkların olabileceği en yakın güneş sisteminin 4 ışık yılı uzakta olduğunu biliyoruz. (goldilocks bölgesinde bulunabilecek gezegenin var olabileceği) Bu kadar yakın bir uzaklıkta akıllı varlıkların olması inanılmayacak kadar düşük bir olasılık olsa da yine de olduğunu varsayalım:
Işık hızının %10’u hızında bir uzay gemisi ile Dünya’ya vardıklarını varsayalım. (Işık hızında veya ışık hızı ötesi çok daha farklı bir teknoloji kullanmadıklarını varsayalım eğer öyle olsaydı Samanyolu galaksisine çoktan yayılmış olurlardı) Bu durumda 40 güneş yılı içinde Dünya’ya ulaşmış oluyorlar.
Bu durumda 40 yıl boyunca sayısız meteor kuşağı içinden, düzinelerce güneş sisteminin çekiminden ve radyasyon etkisinden geçerek ve yine bizim Güneşimizin ve Jüpiter gibi büyük gezegenlerin çekim etkisinden kurtulup Dünya’ya düşmesi ne kadar olası?
Hadi bu da oldu diyelim, adamlar “40 yıl önce bizim Jaja’yı şuraya gönderdiydik:)) nerede bu adam yahu” demezler mi?

Ülkemizde duyurulan bir tane de “2. Abdülhamit, Vahdettin çok akıllı padişahlardı, darbeler yapılmasaydı Osmanlı yıkılmazdı” (Ülkenin %1’i, bir tane bile İnalcık kitabı okumadığı halde nüfusun yarısı buna inanıyor)

Aslında bu tip teoriler yazıda da belirtildiği gibi dedektiflik yapmak için kullanılabilir
veya eğitsel amaca hizmet edebilir:

Örneğin “Bu teorinin hatalı veya doğru olduğunu açıklayabilecek 5’er önermede bulununuz

Ancak burada asıl sorun bir komple teorisini doğrulayabilecek veya yanlışlayabilecek 5’er önerme sunabilecek bilgi birikiminin olmaması.

Küçük yaşta zeka geliştirici faaliyetlerde bulunulmadığında yukarıda belirtilen “akıl yürütme, derinlemesine düşünme becerisi kazanma, rasyonel mantıkla eleştirel ve analitik düşünmeyi” öğretmek mümkün değil

Zeka gelişmediğinde ise Tarih, fizik, kimya, matematik, biyoloji vb. okunmuyor, okunsa da anlaşılmıyor.
Toplum sadece ve sadece boş bir şekilde inanıyor, herhangi bir konuda sadece “öyle hissediyorum” diyor.
 
Son düzenleme:

kayıntı

Yeni Üye
19 Haz 2022
81
392
"Komplo Teorisi" tamlamasına yakından bir göz atarsak kısaca;
Komplo; birine veya bir kuruluşa karşı ve "gizlice" yürütülen plan, iş,
Teori; (veya kuram), bilimde bir olgunun, sürekli olarak "doğrulanmış gözlem ve deneyler" temel alınarak yapılan bir açıklamasıdır.

Komplo kelimesindeki "gizlilik" ve teori kelimesindeki "doğrulanmış gözlem ve deneyler" görüldüğü gibi bir çelişki oluşturuyor.
Netice olarak "Komplo Teorisi" bence bir oksimoron. Bu nedenle "komplo teorilerine inanıyor musunuz?" sorusu da haklı bir soru değildir.

Sevgiler saygılar
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Öncelikle değerli @kemalettin 'e bu ilginç yazıyı paylaştığı, değerli @dedo11 ve değerli @kicker 'e ise güzel yorumları için teşekkürlerimi sunarım.
Usta propogandistler bir yalanı asla tek başına iletmezler, yalanı gerçeklerle harmanlayarak iletirler ki inandırıcılığı artsın. Özellikle sosyal medyada bunun örneklerini sık sık görürüz. Komplo teorilerinde de aynı mantık işler: 3-5 doğru arasına yalanları özenle yerleştirerek kitleleri inandırmak mümkündür. Ama bir de işin farklı bir boyutu var. Deli saçması kimi savları ortaya atarak bir konuyu sulandırıp gerçekleri perdelemek de mümkündür. Yukarıdaki yazıda da biraz bu yapılmaya çalışılmış gibime geldi. Peş peşe pek çok saçma sav sıralanıp sanki dünyada güç odakları hiç yokmuş ve gizli saklı bir takım faaliyetler hiç olmuyormuş gibi bir sonuca ulaşmanın en azından metodolojik olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Örneğin, yazının anafikrinin doğruluğunu kanıtlamak için verilen "aşı" örneği konusunda da (ki pandemi sürecinde zerkedilen sıvının aslında aşı olmadığı, deneysel bir sıvı olduğunu söyleyenler de var) karşıt görüş öne sürenlerin hepsi cahil kitleler değil, pek çok bilim insanı da mRNA "aşıları" konusunda kuşkularını dile getirmişti / getirmekteler. İlaç firmalarının kârlarını maksimize etmek uğruna kimi bilim insanlarına para karşılığında "bilimsel" makaleler yazdırdıkları bilinmedik bir şey değil. Dolayısıyla, kimin haklı kimin haksız olduğunu zaman ortaya çıkaracaktır. Elbette bilimsel düşünce ve çocuk yaştan itibaren insanlara eleştirel düşünce ve muhakeme yeteneğinin kazandırılması çok önemli. Ama işimize gelmeyen her türlü görüşe de komplo teorisi yaftasını yapıştırıp, önemsizleştirmeye çalışmanın da yanlış olduğunu düşünüyorum.
Sayın @Calligrapher'ın tüm tespitlerine aynen katılıyorum.

Mesela; doktorlara rüşvet verdiği mahkeme kayıtları ile belgeli bir şirketin ürettiği, bunları üreten şirketlerle bağı olan kişilerin yönetici olduğu uluslararası kuruluşların tüm dünyaya dayattığı, ne olduğu belirsiz bir sıvıyı sorgulamak, aşı karşıtlığı değil aksine bilimi dogmatik bir kalıba sokmaya çalışanlara karşı bilimin ve insan onurunun yanında olmaktır.
Keza 96 yılında Huntington'ın Medeniyetler Çatışması kitabında Türkiye bölümünde kullandığı şu ifadeler:
"Türkiye Atatürk'ü ve mirasını reddedip, batıdan kopup İslam alemine lider olmalı, Ortadoğu petrollerine batı için bekçilik yapmalı."

9/11/2001- sonrası-Haçlı Seferi ifadesi;
2003'te Condoleezza Rice'ın;"Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek" makalesi;
2004 yılı... Soros ile yakın dost olduğunu her fırsatta dile getiren Can Paker'in hazırladığı rapor;

ve BOP düşünülünce; asıl sorunun, uyutulan ve manipüle edilen insanlara yapılan toplum mühendisliği olduğu aşikar.

Uğur Mumcu da, Necip Hablemitoğlu da, Aziz Nesin de, Ümit Özdağ da ülkemiz üstüne kurulan komploları yıllar öncesinden dile getiren, toplum mühendisliğinin uyuttuğu halkı uyandırmaya çalışan aydınlar.
Malesef ülkemizde 5.kol faaliyeti son sürat devam ettiğinden, halkımızın uyanması uzun sürüyor.

Belli amaçlara güdümlü, maskeli şarlatanlara karşı uyanık olmak için belli aralıklarla Carl Sagan'a kulak vermeli:
"Tarihin en acı derslerinden biri de şudur: Yeterince uzun zamandır aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir. Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek, son derece acı vericidir çünkü. Bir kez şarlatana iplerinizi verdiniz mi, bir daha hiçbir zaman geri alamazsınız. Böylece, yenileri çıkagelene kadar eski aldatmacalar sürer gider. "

Mel Gibson'ın baş rolde olduğu Komplo Teorisi filmine selam yollayalım.
Filmin sonuna doğru Julia Roberts'ın Mel Gibson'ı ararken gördüğü televizyonda bir haber spikeri Türkiye'nin kuzey batısında 7.3 şiddetinde bir deprem olduğunu söylüyor.
İki yıl sonra Türkiye'nin kuzey batısında hepimizin bildiği 7.5 civarı 99 depremi gerçekleşiyor.

Finali de en korkunç filmlere taş çıkartacak bir sahne ile yapalım.
Wikileaks, Pizza Gate, Epstein adası hafızamızda, filminin gösterimini göremeden ölen Stanley Kubrick'in Eyes Wide Shut filminin son sahnesi ve bazı çözümlemeler:

This ending scene is a mini ritual. The red toy at 0:07 is called "magic circle" and there is the guy in red spreading the bubbles to the children, just like the high preast in red clock spreading the incense inside the magic circle on the ritual.Then there is the sacrifice, the parents tap the children as she goes away and they don't even look back for her. And at the end, they close the ritual with sex, (sikbolized as she says the F word) just like the mansion ritual that ends with orgy.
Please notice the BACKGROUND, which Kubrick also directs.....-Two old well dressed men are discussing a teddy bear. then-The Hartford's girl child walks toward the men, looks back one last time, to be sure she is doing the correct thing, and walks further toward the old men.-Mommy and Daddy do not even know where she has gone.-Daughter is simply one more female captured or groomed and used by the wealthy elite.
The daughter even tries to remain innocent as she asked her mom for the baby carriage. Perhaps she is representing the desire to live a normal life when she asked for the first gift. Her mom replies, “it’s oldFashioned” .... there are layers on layers in this film
Sonra diyorsun ki ;neden depremde kaybolan çocukların araştırılması için verilen önerge reddedilir?
Neden organ ticareti yapan bin bir çeşit milletten kişi ülkemizde yakalanır ?
Neden Işid'in üst düzey yöneticisi İstanbul'da yakalanır?
Neden ülkemizin BOP'a "yol olan" sınırları mayından arındırılıp sessiz istilaya hazırlık yapılır ????
 
Son düzenleme:

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
Sayın kemalettin ;
-- Aşı karşıtlığı ...

-- Yalanlara kanmayın! Bir yerde sürekli yalan söyleniyorsa orada yalanları satınalanlar çok demektir..

Eşsiz deneyimlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum sn @dedo11
Bu konularda müthiş bir bilgi kirliliği ve kötüye kullanma durumu var.

Benim bu konudaki fikirlerim şöyle: Fala inanmıyorum, ama falsız da kalmıyorum. Bilim kurgu öyküleri okur gibi okuyorum (ya da izliyorum)

Sn @kicker değerli yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkür ediyorum.
Ben de aynı görüşteyim
Usta propogandistler bir yalanı asla tek başına iletmezler, yalanı gerçeklerle harmanlayarak iletirler ki inandırıcılığı artsın.

Deli saçması kimi savları ortaya atarak bir konuyu sulandırıp gerçekleri perdelemek de mümkündür.
Dolayısıyla, kimin haklı kimin haksız olduğunu zaman ortaya çıkaracaktır. Elbette bilimsel düşünce ve çocuk yaştan itibaren insanlara eleştirel düşünce ve muhakeme yeteneğinin kazandırılması çok önemli. Ama işimize gelmeyen her türlü görüşe de komplo teorisi yaftasını yapıştırıp, önemsizleştirmeye çalışmanın da yanlış olduğunu düşünüyorum.

Sn @Calligrapher
Sizin de altını çizdiğiniz taktikten ne yazık ki pek çok insan farkında değil
içinde birkaç doğrunun olduğu görüşte sizin fikrinize birkaçı uyuyorsa, uymayanlar da sizin onları da olumlu algılamanıza neden oluyor. Size mantıksız gelmeyen görüşlere sempatiyle bakıyorsunuz.
Bu bir de mantıksal yanılsamaları hatırlattı bana
örneğin Dr filan bu aşının güvenli olduğunu söyledi
(Bakıyorsunuz o kişi edebiyat doktoru)
Kaldı ki her elde edilen sadece o anki bulgulara dayanıyor. Yenisi eskisinin yanlışlığını kanıtlayabiliyor.
bir de örneğin bilimsel makalelerin bu alanda en "otorite" yayınlarında nasıl çıkar uğruna doğruymuş gibi lanse edilme durumları var
Sadece kısmen alıntı yaptığımı belirtmek isterim
Sonuç olarak tüm görüşlerinizin altına imzamı atarım.
Komplo teorileri aslında toplum tarihi kadar eski, her dönem farklı konularda farklı spekülasyonlar sunulmuş.
Binlerce yıl önce ancak ticaret kafileleri ile uzun yıllar içinde yayılabilen teoriler, günümüzde “www” sayesinde adeta saniyeler içinde tüm dünyaya yayılıyor.

Aslında bu tip teoriler yazıda da belirtildiği gibi dedektiflik yapmak için kullanılabilir
veya eğitsel amaca hizmet edebilir:

Örneğin “Bu teorinin hatalı veya doğru olduğunu açıklayabilecek 5’er önermede bulununuz

Ancak burada asıl sorun bir komple teorisini doğrulayabilecek veya yanlışlayabilecek 5’er önerme sunabilecek bilgi birikiminin olmaması.

Küçük yaşta zeka geliştirici faaliyetlerde bulunulmadığında yukarıda belirtilen “akıl yürütme, derinlemesine düşünme becerisi kazanma, rasyonel mantıkla eleştirel ve analitik düşünmeyi” öğretmek mümkün değil

Toplum sadece ve sadece boş bir şekilde inanıyor, herhangi bir konuda sadece “öyle hissediyorum” diyor.

sn @cagan73 Değerli katkınız için çok teşekkür ediyorum
Sizin de önemli noktaların altını çizdiğiniz gibi, iş sonuçta "sorgulamak" ta bitiyor .

Sorgulamak için sorgulamanın suç sayıldığı bir eğitim sisteminden gelenler bilimselliğe inanacakları yerde hisleriyle karar veriyorlar.

bu "hisler" dünyanın tüm politikacıları tarafından o kadar çok manipulate aracı olarak kullanılıyor ki o da ayrı bir SORUN

Bu SORUN ilerde katılım olursa paylaşmayı başlatmayı düşündüğüm Post-Truth kavramı altında olabilir herhalde

topladığım kaynakların bir kısmı:

lso2zus.jpg

"komplo teorilerine inanıyor musunuz?" sorusu da haklı bir soru değildir.

Sevgiler saygılar

sn @kayıntı

Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum
Sorunun haklı bir soru olmadığı görüşünüze ben de katılıyorum

Keşke daha uygun bir soru sorsaydım da siz de seçim yapabilseydiniz

Şu an için soruyu değiştirmek imkansız ama
siz bu konuya soruyla başlamak isteseydiniz nasıl bir soru sorardınız?

Aklıma gelmişken ilerde sizden de katılım olursa başlatmak istediğim ve yukarıda görselini paylaştığım Post-Truth konusuna siz olsanız hangi sorularla başlardınız?


Mel Gibson'ın baş rolde olduğu Komplo Teorisi filmine selam yollayalım.

Finali de en korkunç filmlere taş çıkartacak bir sahne ile yapalım.
Wikileaks, Pizza Gate, Epstein adası hafızamızda, filminin gösterimini göremeden ölen Stanley Kubrick'in Eyes Wide Shut filminin son sahnesi ve bazı çözümlemeler:

Sonra diyorsun ki ;neden depremde kaybolan çocukların araştırılması için verilen önerge reddedilir?
Neden organ ticareti yapan bin bir çeşit milletten kişi ülkemizde yakalanır ?
Neden Işid'in üst düzey yöneticisi İstanbul'da yakalanır?
Neden ülkemizin BOP'a "yol olan" sınırları mayından arındırılıp sessiz istilaya hazırlık yapılır ????

sn @İnanna Salome

Konuyu hem görsel ve videolarla hem de örneklerle o kadar güzel zenginleştirmişsiniz ki
hayran kalmamak mümkün değil

Pek çok soru var ve yanıtlarını bilemiyoruz, veya bildiğimizi sanıyoruz

En mantıklısı her yönünü göz önüne alıp her olasılığa hazır olabilmek

Yaşam seçimler yapmak konusunda ne kadar zorlaştı değil mi

Hiçbirşeyi bilmeden yaşamak daha fazla mutluluk getirmez mi

Ya da çok şey bilip endişelenelim mi

Mel Gibson ın filmini ben de çok beğenerek ve de ürkerek izlemiştim
Ayrıca Kubrick in Eyese Wide Shut filmi üzerine de epey okuma yapmıştım

asıl senaryonun tümüyle çekilmediği / o sıralarda vefatı,
filmdeki müziğin (aslında bir ilahi miydi tam hatırlayamıyacağım) tam tersinden çalındığı gibi
Benim de çok beğendiğim bir filmdi

Tek öfkelendiğim sahne ise Kidman'ın son sahnedeki son sözleriydi
 
Son düzenleme:
Üst