HAYAT-sayı-13 ( 21 Mart 1963 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,896
5,237



Sayın murtaza5 ;

HAYAT okuma günlüğü : HAYAT OKU(YORUM) :


Dedo11 Yorumu : Her zamanki gibi dergiye Şevket Rado'nun yazısıyla başlıyorum. Bu sayıdaki "Daima Kendimizi Değil" başlıklı yazısı dul bir kadının mektubunda kendini çocuğuna ve yaşlı annesine maddi manevi olarak bakan biri olarak anlatıyor. Kendisinin özel bir yaşamı kalmadığı ve evlenmesine ne çocuğu ne de annesi müsade etmiyor.
Yine doğal olarak kendi yaşamımdan , deneyimlerimden yola çıkıyorum.
Uzun müddet bir şey yapıyorsanız o sizin VAZGEÇİLMEZ GÖREVİNİZ gibi algılanıyor.
1990'lı yıllar. Keçiören Belediyesinde görev yapıyorum. O zaman çok gündemde olan bir otombilim var. Skoda Favorit ... Belediyeye geçmeden şaiya olmasın diye ( belediyelerde rüşvet ayuka çıkar ve herkes böyle görülür ) Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde görevde iken bu otomobili almış öyle belediyeye nakil olmuştum ( Zorunlu olarak. Çünkü siyasi nedenle bir türlü bana PO Genel Müdürlüğünde "Teknik Kadro"mu vermediler. ) Ankara'yı bilenler bilir. Keçiören Belediyesinin Fen İşleri Kasalar bölgesindedir. Çok sapa bir yerdir. Bu nedenle ben de bir kaç kez gidip geldikçe tanıdık tanımadık otomobilimin alabileceği kadar insanı sabah kapı kapı dolaşıp alıyor ve akşamlar da bırakıyorum. Hiçbir zorunlulğum yok. Sadece yardımcı olmak onların saatlerce otobüs , dolmuş beklemelerini önlemek amacıyla gönüllü bunu yapıyorum. Hatta yeni tayin olduğum için otomobilimle sabah götürüp akşam getirdiğim insanları yakından tanımıyorum bile. Sadece ben otombille gidip gelirken içime sinmediği için ve onlara yardımcı olmak için bunları yapıyorum. Öyle zaman oldu ki küçücük kızımın ihtiyaçları nedeniyle ( o dönem AOÇ Sütü pek bulunmuyor erkenden arayıp bulumaya çalışıyorum ) , kar diz boyu yağıdığında yollar tehlikeli olduğundan 3-5 dakika geciktiğimde "Nerede kaldın. Neden bizi beklettin!.....!!!!!" benzeri fırça atmalar başladı... Sanki görevimmiş gibi... Sanki mecburmuşum gibi. Zamanla bisikleti bile olmayanlar en lüks arabaları satın almaya başladığı Keçiören Belediyesinde ben otomobilimi ekonomik zorluklar nedeniyle satmak zorunda kaldım da bu MECBURİ HİZMETTEN KURTULDUM... Aylarca getirip götürdüklerimin bir çoğu otomobil aldı. Ama bir kez ( o dönem benim otomobilim yoktu. ) bile beni otomobillerine almadı. İsteseydiler bile binmezdim. İnanmayacaksınız ama Küçükesat'tan Kasalar bölgesine birçok kez saatlerce yürüyerek gitmek zorunda kaldım.







Dedo11 Yorumu : Yine Piyale Reklamı : "Piyale Adı Ağız Tadı" ana sloganını süsleyen Anne aslan ve şirin mi şirin iki yavru aslan önlerinden uçan kelebeğe meraklı meraklı bakıyorlar. Harika bir resim ve bu resme uygun slogan ise "Güzelin Kuvvetlisi" Çizen ise "Orhan..."
Günümüzün ruhsuz , tekniğe ve teknolojiye dayalı reklamlarının yanında bu reklamların estetiği doğrusu ilgilmi çok çekiyor.
Aslında bu konudaki "
eankara" nın düşüncesini almamız gerekiyor bana göre...



"Meşhurların Çocukları Neden Şımarıyor" başlığı altında olumlu ve olumsuz örnekler verilerek fotoğraflar eşliğinde anlatılıyor.
Dedo11 Yorumu : "İngiliz Kıraliyet ailesi, gerek veliaht Prens Charles'ın , gerek se onun kızkardeşi Prenses Anne'in ileride mütevazı birer insan olmaları için her türlü tedbirliri almaktadır..." yazısının altında Prens Charles ve kızkardeşinin resimleri var. Burada Çocukluk resimleri diyecektim ama o dönemin dergisi için bu doğru olmayabilirdi. Çünkü 1963 te elbette ki çocuktular. Yani çocukluk resimleri değil kendilerinin o anki yaşlarındaki fotoğraflarıydı. Ancak günümüz için çocukluk resimleri denebilir. Bu fotoğraftaki çocuk 8 Eylül 2022'de Birleşik Krallık tahtına çıkan Prens Charles.... Hayat dergisindeki bir çok fotoğraf gibi tarihi bir fotoğraf...



Bir reklam : "Gibbs ile traş bir zevktir." , "İyi traş olmuş bir erkek.... Kadınların dikkadini çeker," ve diğer yazılar eşliğinde sunulan hayran hayran bir kadın bakışlarına mazhar olan bir erkek fotoğrafı.
Dedo11 Yorumu : Daha yirmi yıl öncesine dek dizilerde olsun ve filmlerde olsun ( rolü gerektirmiyor ise ) , toplumda olsun erkeklerin büyük kısmı sakal tıraşlı idi. Şimdi toplumda ve dizilerde ve filmlerde sakalsız erkek yok gibi. Toplum nereden nereye kayıyor. Bu bile bilenlere bir gösterge olabilir. Hele edepsiz kendini bilmez kendini din adamı diye niteleyen sapık biri çıkmış "Sakalsız erkekler bizi tahrik edebilir" diyor... Ne günlere kaldık...




"
Vakit gece yarısı idi. Köşkte büyük bir heyecan vardı. Sessiz bir heyecan!... Kimse ağzını açmıyordu. Herkes gizli gizli hazırlanmakta idi.
Yukarıdaki odasında , Zübeyde Hanım namazını bitirmiş , ellerini havaya kaldırarak , seccadesi üzerinde dua ediyordu :
-- Ya Rabbi , sen Mustafa kulunu muzaffer eyle!...
Fikriye Hanım , Paşanın üst üste iki fanila giymenisin rica etmekte idi. Fakat Paşa buna taraftar değildi. Zübeyde Hanım onun eşyası arasına bir Kuranı Kerim yerleştirmişti.
Paşa , bütün hazırlıklarını bitirdikten sonra , annesini öptü. Fikriye Hanıma :

-- İşte böyle ... Akşam burada büyük bir çay ziyafeti verilecği etrafa yayılacak... Herkes benim burada olduğumu sanacak... Anlaşıldı değil mi?..."
Dedo11 Yorumu : Mustafa Kemal'in nereye gittiğini bu topraklarda doğup büyüyen herkes biliyor değil mi? Peki böyle bir yere bu kadar mütevazi hazırlanan bir insan daha var mıdır dünyada ?... O muhteşem zaferin öncesindeki anları aktarmak istedim...



"GÜNÜMÜZÜN HİKAYELERİ" bölümünden küçük ama önemli bir ayrıntı.


"Ay'a giden yeni yol

Bilindiği gibi , Amerikalılar "Apollo Projisi" adını verdikleri çalışmalar sayesinde önümüzdeki on yıl içinde Ay'a insan göndereceklerdir. Bu dev proje ile uğraşan binlerce uzmandan birinin geçenlerde yaptığı bir hesaba göre , bu iş için yapılan hesap ve çizilen planlardan müteşekkil dosyalar üst üste konmuş olsa , rahat rahat Ay'a ulaşılabilirmiş."
Dedo11 Yorumu : Bilimsel alanda yol alabilmek için teorik çalışmaların ne kadar önemli olduğunu vurgulayan satırlar. Elbette ki bu teorik erişimlerin hayata geçirilmesi yani PRATİK YANİ TEKNOLOJİK aşamasını da varın siz. Bütün bunlardan yani EN HAKİKİ YOLUN BİLİM VE FEN olduğundan bihaber olan insanlar ve toplumlar bunlara o kadar uzak ki başkalarının aracına binip uzaya gitmeyi bir gelişme sayıyorlar... Toplum da yutuyor... Oysa aslında şunu söyeyebiliriz. Bu olsa olsa TURİST ÖMER UZAYDA olabilir...





Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim ...












 
Üst