esseGesse: Onları Çok Sevmek İçin Tanışmayı Beklememiz Gerekmemişti!..

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,315
50,123
NeverLand
"O zamanlar binlerce genç gibi ben de, bizim Teks'in
en büyük rakibi olmasına rağmen, Tommiks'in sadık bir hayranıydım...
Annem, bu esrarengiz ve büyüleyici imzanın sahibi,
Sinchetto, Guzzon ve Sartoris'i yayınevimizde çalışmaya ikna edince havalara uçmuştum."


SERGIO BONELLI​


Yıllar yılı Türk okurunun aklını kurcaladı durdu, esseGesse'nin 'kim' ya da 'ne' olduğu... Teksas, Tommiks, Kaptan Swing, Tom Braks, Kinowa okurken bir yandan Binbirsurat'ın bir sonraki macerada kimin kılığına gireceğini, Blek'in Rodi'yi kurtarabilmek için zamanında yetişip yetişemeyecegini, avcıların kampındaki cephaneliğe bombayı kimin yerleştirdiğini ya da Betty'nin Swing için yaptığı pastaya kimin zehir koyduğunu merak etlik, bir yandan da bu garip sözcüğün ne anlama geldiğini çözmeye çalıştık durduk...

(Ne kadar "klişe" bir giriş, değil mi? Ama itiraf edin, yukarıdaki soru hanginizin zihnini kurcalamadı, o güzelim çizgi romanları okurken? esseGesse'yi anlatan bir yazı böyle başlamazdı da nasıl başlardı?)

esseGesse adları, Türkiye'de çizgi romanın ikinci adı olan Teksas-Tommiks'in ve daha nice çizgi romanın yaratıcılarının, Giovanni Sinchelto (Torino; 5 Nisan 1922 - 19 Ocak 1991), Dario Guzzon (Torino; 4 Ocak 1926 - 3 Mayıs 2000) ve Pietro Sartoris'in (Torino; 15 Ağustos 1926 - 27 Temmuz 1989) soyadlannın baş harflerinin İtalyanca'daki okunuşuna göre türetilmiş bir kısaltmadan başka bir şey değil.

Adları, yalnızca Türkiye'de değil, Sergio Bonelli'nin yukarıda alıntıladığımız sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla, hiç olmazsa bir süre için, İtalya'da da en büyük çizgi roman gizemlerinden birini oluşturan bu üç sanatçının öyküsü, dönemin pek çok ünlü çizgi roman sanatçısının doğup büyüdüğü yer olan Torino'da başlar. Aynı yaşta olan Pietro Sartoris ve Dario Guzzon, okullarından mezun olduklarında öğretmenlik diplomalarını ellerine almışlardır ama ikisinin de öğretmen olmaya niyeti yoktur. ikinci Dünya Savaşı sonrasındaki fırtınalı yıllarda, ülkelerin ve insanların her şeye sıfırdan başladığı bir dönemde çizgi roman piyasası da canlanma çabasındadır. Sartoris ve Guzzon, 1948 yılında Piccina adlı haftalık bir resimli dergi yayımlayan Taurinia yayınevinde çalışırken tanışır. Kısaltma adlar kullanmaya meraklı olan Guzzon "Guy" takma adıyla Piccina'nın kapak ressamlığı görevini sürdürmekte, Sartoris de öykü ve senaryolar yazmaktadır. İki arkadaş, Piccina'ya, yine Guzzon'un buluşu olan Sargu takma adını kullanarak Tarman ve Camera adlı dizileri hazırlar. Ancak dergi, yerel başarısını ülke çapında tekrarlayamayınca yayınevi de kapanmak zorunda kalır, işsiz kalan ve yeni bir maceraya atılmamak için hiçbir nedenleri olmayan Guzzon ve Sartoris, şanslarını büyük şehirlerde denemeye karar vererek soluğu italyan çizgi romanının merkezi Milano'da alırlar. Bu arada henüz tanışmadıkları Sinchetto ise 1947 yılına kadar -şimdiki adı Telecom Italia olan- Stipel'de teknik ressamlık yaparak çile doldurmuş ve bu meslekten kurtulacağı günü sabırsızlıkla beklemiştir.

Guzzon ve Sartoris, Milano'da, Giuseppe Caregaro'nun sahibi olduğu Alpe yayınevinde iş bulur. 1950 yılında bir doktor tanıdıkları, iki arkadaşa, aynı mesleğe heves etmiş bir kuzenini "emanet eder." Emanet edilen kişi, Giovanni Sinchetto'dan başkası değildir! Birçok kişiye göre grubun en yetenekli sanatçısı olan ve Stipel'den ayrıldıktan sonra, Milano'da çeşitli yayınevlerinde çalışan, senaryosunu Andrea Lavezzolo'nun yazdığı Fulmine Mascheralo'yu çizen Sinchetto, ilk yıllarda Hal Foster, Alex Raymond ve José Luis Salinas gibi sanatçılardan fazlasıyla etkilenmiş ama sonunda kendi seçkin stilini oturtmayı başarmıştır.

1950 yılının Şubat ve Mayıs ayları içinde, haftalık, La Gazzetta dei Piccoli'de yayımlanan "0lenwald"ın dört macerasını çizerler. Görünüş olarak Çelik Blek'i andıran bir kahramanın -çok daha eski çağlarda- başından geçenleri anlatan ve Kuzey Avrupa efsaneleriyle Hal Foster'in Prince Valiant'ından esinlenilen bu dizinin ilk sayfası renkli, daha sonraki sayfaları siyah-beyaz olarak hazırlanmaktadır.

Ûç arkadaş, aynı yılın 30 Nisan gününü, ülke çapında bir başarıya imza attıkları tarih olarak hatırlayacaktır: O gün, Gino Casarotti'nin sahibi olduğu Dardo yayınevi, senaryosu Andrew Lawson takma adını kullanan Andrea Lavezzolo'ya ait olan ve çizer hanesinde esseGesse imzası görülen Kinowa'nın ilk sayısını yayımlar. Kinowa, kızılderililerin Batı'ya göç eden bir kervana düzenledikleri saldırıdan kurtulan Sam Boyle'un maceralarını konu almaktadır. Boyle, kafa derisi yüzülmüş ve ölüme terk edilmiştir. Karısı ve kervandaki diğer bütün yolcular öldürülmüş, henüz bir bebek olan oğlu kaçırılmıştır. Kızılderililerden öç almaya yemin eden Boyle, kafa derisi yüzüldükten sonra iyice korkunç bir hal alan yüzünü ördek derisinden hazırladığı bir maskeyle daha da korkunç bir görünüme sokarak karşısına çıkan her kızılderiliyi öldürmeye başlar ve yıllar sonra oğlunu kaçırıp bir kızılderili gibi büyülen Kara Sığır'la karşılaşır. Silver Jack adlı genç bir kızılderili Kara Sığır'ı öldürmesine engel olur. Aslında Silver Jack, Boyle'un yıllar önce kaybolan oğlundan başkası değildir. Onun oğlu olduğunu anlayan Boyle, ağır bir kişilik bölünmesiyle karşı karşıyadır artık: Bir taraftan maskeli intikamcı olarak Kızılderililerden öç alma peşinde koşan nefret dolu bir adam, bir taraftan da oğluna kim olduğunu açıklayamadığı için vicdanı rahatsız bir baba. 1953 yılına kadar süren Kinowanın diğer kahramanları, Sam Boyle'un ordu kılavuzu arkadaşı Long Rifle ve ilerleyen bölümlerde Silver Jack'in sevgilisi olarak yer alan Komançi prensesi Doğan Ay'dır. Ancak Kızılderilileri acımasızca katleden bir intikamcının maceralarına imza atmaya bir türlü ısınamayan Sinchetto, Guzzon ve Sartoris, (ileride yaratacakları diğer kahramanlar, ele aldıkları konuları işleyişleri ve olay örgüleri hatırlanırsa, Kinowa'nın, üç arkadaşın çizgi roman anlayışına ne kadar ters olduğu hemen dikkati çekecektir) çizimleri, Pietro Gamba'ya devrederek ayrılır ve tamamen kendilerine ait olacak, daha da önemlisi, içlerine sinecek bir kahramanın yaratılması hazırlıklarına başlar. Beklenen kahraman, ilk macerası 1 Temmuz 1951'de, Dardo yayınevi tarafından yayımlanan (Capitan Miki) Tommiks'tir.

Ancak Tommiks'e ve üç sanatçının yarattığı diğer kahramanlara geçmeden önce bir konunun altını çizmekte yarar var: Sinchetto-Guzzon-Sartoris üçlüsü senarist olarak da imza attıkları belli başlı çizgi romanlarda biri kahraman, diğerleri de birbirine yaş ya da kültürel özellikler (bazen her ikisi de) açısından taban tabana zıt ve bu yüzden sürekli birbiriyle atışıp duran iki "kanka"dan oluşan gruplar oluşturmuştur. Kimi kaynaklar bu durumu, sanatçıların kendilerini, yarattıkları kahramanlarla özdeşleştirmek istemesi olarak açıklar ama bu tartışmaya açık bir yorumdur çünkü en azından bu satırların yazarı, örneğin belki Mister Blöf (Misler Bluff) bir derece ama kendini Kaptan Swing dururken Gamlı Baykuş'la (Gufo Triste) özdeşleştiren birinin çıkacağına ihtimal vermekte zorluk çekmektedir! Şaka bir yana, üç sanatçı da komedi filmlerinden, özellikle de Laurel-Hardy filmlerinden çok hoşlandıklannı her fırsatta dile getirmiştir. Komedi filmlerinin bu unutulmaz ikilisine duyduklan hayranlığın sonucunda bir yandan kedi-köpek gibi birbirini yiyen, bir yandan da birbirleri için canlarını feda etmeye hazır Profesör-Rodi, Mister Blöf-Gamlı Baykuş, Baron-Tonton ve Doktor-Konyakçı gibi unutulmaz "kankalar" doğmuştur.

Konyakçı (Doppio Rhum) adlı sempatik ve yaşlı bir alkolik tarafından büyütülen ve on altı yaşına geldiğinde olayların akışının onu Nevada Ranger'ı olmaya sürüklediği Tom (Miki) adlı bir gencin maceralarını konu alan ve Lavezzolo'nun Il Piccolo Ranger'i, G. L. Bonelli'nin Un Ragazzo Nel Far West'inden esinlenilen Tommiks, esseGesse'nin en uzun soluklu çizgi romanı olur. Kulver Kalesi'nde (Fort Coulver) "silah altına alınan" Tom, küçük yaşına rağmen elde ettiği başarılar sayesinde yüzbaşı rütbesine kadar hızla terfi eder ama nedense bir türlü daha fazla yükselemez. Bu garip duruma -fazla mantıklı olacağının garantisi verilememekle birlikte (!)- şöyle bir açıklama getirilebilir: esseGesse ve Tommiks'le ilgili orijinal kaynaklara ulaşıldığında, ülkemizde yayımlandığı zaman, adlar Türkçeleştirilirken kale komutanının rütbesine de ince bir ayar çekildiği ortaya çıkar. Türk okurunun yıllarca albay olarak tanıdığı kale komutanı Brown'un rütbesi, İtalyanca orijinallerde binbaşı olarak geçmektedir! Türk yayımcılar, koskoca Kulver Kalesi'ni bir binbaşıya emanet etmeye razı olmayıp çareyi, Brown'u binbaşılıktan albaylığa terfi ettirmekte bulmuş olabilir ama "boynuz kulağı geçer" sözünden pek hoşlanmadıkları anlaşılan İtalyanlar, ağzı süt kokan (bu söz hiçbir zaman bu kadar isabetli kullanılmamıştır herhalde) Tom'un kısa sürede kale komutanına eş rütbeye terfi etmesine yol açmamak ve kale yönetiminde iki başlılık durumunun oluşmasına izin vermemek için onu ebedî yüzbaşılığa mahkûm eder. (Bu yorum, tamamen bu satırların yazarına aittir ve yalnızca onu bağlamaktadır. Daha makul öneriler heyecanla beklenmektedir.)

İtalyan çizgi romanında sıkça uygulanan, sinemadan tanıdık yüzler alma yöntemine, esseGesse üçlüsü de başvurmuştur. Tommiks'le de dönemin ünlü sanatçıları arz-ı endam eder: Gazeteci ve çizgi roman araştırmacısı Alberto Gedda'nın belirttiği gibi, Tom, Sapık filmi öncesindeki genç Anthony Perkins'ten; Konyakçı, özellikle Puzzy John rolüyle hatırlanan western filmlerinin ünlü ihtiyarı Walter Brennan'dan; Doktor Salasso, Posta Arabası'nda Thomas Mitchel'ın canlandırdığı alkolik "Doc"tordan; Brown'un şımarık ve küstah ama bir o kadar da sevimli kızı (iki sıra saç örgüsü ve çil nelere kadir olabiliyor) Suzy ise June Allyson'dan esinlenilerek yaratılmıştır.

1953 yılında üç arkadaş, birden fazla yerde çalışmanın kendilerini ekonomik açıdan daha güvende hissettireceğini düşünerek ek işlere yönelme kararı alır ve bu kararın sonucunda İtalyan çizgi romanının iki devinin, esseGesse ile Bonelli'nin ilk ortak çalışması olan Kara Süvari (Il Cavaliero Nero) doğar. Öykü ve senaryoları G. L. Bonelli tarafından yazılan ve Vahşi Batıdaki bir demiryolu şirketinin korumalığını üstlenmiş Frisco Smith adlı bir polisin başından geçenleri konu alan Kara Süvari, Türkiye'de 1961 yılında Yalçın Uras ve Hakkı Bigeç tarafından çıkarılan Kartal gazetesinde de yayımlanmıştı. Guzzon, o dönemi şöyle anlatmıştır: "O sırada Tommiks'i hazırlıyorduk. Bu arada başka yayınevlerinden de teklifler almaya başlamıştık. En son Bayan Tea Bonelli, birlikte çalışmamızı teklif etti. Bu teklif bizim için yeterince tatmin ediciydi, iki ayrı yerde çalışmak bizim için ekonomik açıdan bir güvenceydi. Ama Dardo'nun sahibi Casarotti, Kara Süvari'de Bonelliler'le çalışacağımızı duyunca bize gelip, 'Madem daha fazla iş istiyorsunuz, neden başkalarına gidiyorsunuz, bana gelseydiniz ya,' sözleriyle, duyduğu rahatsızlığı dile getirdi." Casarotti'yi karşılarına almak istemeyen üç sanatçı, sonunda çizimleri Vırgilio Muzzi'ye devrederek II Grande Blek'i (Teksas) hazırlamak üzere yuvalarına dönmek zorunda kalır.

Tommiks'in elde ettiği büyük başarının ardından, Sinchetto-Guzzon-Sartoris üçlüsü zaten başlarını kaşıyacak zaman bulamazken, 1952-1954 yıllan arasında Dardo yayınevinden çıkan I Fuorilegge di Rockdale, Stormy Red ve Dik Sventola gibi çalışmalara da imza koyarlar. Ancak bu dönem için sözü edilmesi gereken en önemli çalışma hiç kuşkusuz II Grande Blek (Teksas) olacaktır. 1953 yılında "Cagliostro" adlı bir dergide yayımlanmak üzere hazırladıkları II Piccolo Trapper (Küçük Avcı), Rodi (Roddy) adlı genç bir avcının maceralarını konu almaktadır. Üç arkadaş yine Dardo yayınevi tarafından yayımlanacak olan yeni dizilerini, üzerinde biraz oynadıkları bu öykü üzerine kurmaya karar verir. Fenimore Cooper'ın ve Zane Grey'in romanlarından esinlenilerek yaratılan ve italya'da ilk sayısı 3 Ekim 1954"te yayımlanan Teksas, İtalyan çizgi romanının dönüm noktalarından birini oluşturur: Olaylar, Amerikan tarihinin daha eski bir döneminde, Bağımsızlık Savaşı yıllarında; Grand Canyon, Monument Valley ya da Teksas kırları gibi alışılmış mekânlar yerine kuzeydeki Büyük Göller ve Büyük Ormanlar bölgesinde geçer. Bazı yorumcular, Kral Üçüncü George'un Kırmızı Urbalıları'yla vatansever avcılar arasındaki bu çetin mücadelenin İkinci Dünya Savaşı'na ve Nazi zulmüne göndermeler yaptığını ileri sürmektedir. İlk sayının çıkar çıkmaz tükenmesi, 1965 yılına kadar sürecek parlak bir yayın hayatının ilk işaretidir. Nitekim 1950'lerin ikinci yarısından itibaren Tommiks 250.000, Teksas ise 400.000'lik bir tiraja ulaşır. esseGesse üçlüsü, uzun sarı saçlı, kürk yelekli, iri cüsseli yeni kahramanlarının maceralarını, ilk sayının ilk sayfalarında şöyle tanıtır: "1774 yılında, Maine'de, Büyük Ormanlar bölgesinde yaşayan insanlar: Avcılar. Hayatlarını kürk hayvanları avlayarak kazanan, kaba saba ama yürekleri sadakat ve cömertlik dolu insanlar. Kendilerine en değerli ve en becerikli avcıyı lider olarak seçmişler: Çelik Blek'i!"

Tom'un nasıl Doktor'u ve Konyakçısı varsa, Çelik Blek'in de Rodi'si ve Profesör Oklitus'u vardır. Teksas'a esin kaynağı olan Küçük Avcı'daki karakterin yeniden gözden geçirilmiş, üzerinde biraz daha oynanmış bir benzeri olan Rodi tıpkı Konyakçı gibi sevimli bir kara cahilken; geçmişi hakkında, Amerika'ya Blek'in anne ve babasıyla birlikte geldiğine dair imalardan başka bir şey bilmediğimiz Profesör de tıpkı Doktor gibi biraz üçkâğıtçı, biraz şarlatan ve fakat ekibin içinde kafası en çok çalışan, yeni fikirler üretmek, kurnazca planlar kurmak söz konusu olduğunda ağzının içine bakılan en "yontuk" elemanıdır.

1965 yılına gelindiğinde esseGesse üçlüsüyle Dardo yayınevi arasında sürtüşmeler başlar. Yayınevinin sahibi Gino Casarotti'nin ölümüyle ipler tamamen kopar. Zaten son birkaç yıldır yayınevinin başında oğul Giuseppe durmaktadır. Üç arkadaşın, yirmi yedinci serinin üçüncü sayısında bıraktığı Teksas, bundan böyle Fransız Lug yayınevi tarafından, Yves Mitton'un çizimleri ve Marcel Navarro'nun senaryolanyla yayım hayatını sürdürecektir. Dardo'yla yollarını ayırdıktan sonra kendi yayınevlerini kurmaya karar veren üç arkadaş, yayınevlerine de yine soyadlarının ilk harflerinden türettikleri bir ad verir: Sisag. Ancak idarehanesi bir şehirde, matbaası bir başka şehirde kurulmak zorunda kalan Sisag yayınevi hayli kısa ömürlü olur: 23 Nisan'da başlayan serüven 17 Eylül'de sona erer. Yayımcılığın kendilerine göre olmadığını gören üç arkadaş, yazar-çizer olarak kalmanın kendileri için daha hayırlı olacağını anlar.

1965 yılının bu karışık döneminde, Bonelli ailesinin Araldo yayınevi, Tom Braks'ı (Alan Mistero) yayımlamaya başlar. Teks'teki Proteus'tan Tommiks'teki Binbir Surata, hep kötü adamlar tarafından kötü amaçlar doğrultusunda başvurulan kılık değiştirme yöntemi ilk kez, saçları ateş kırmızısı rengindeki bu genç adalet savaşçısı tarafından doğru amaçlar için kullanılmaktadır, hem de büyük bir başarıyla. Tipik esseGesse formülü Tom Braks için de geçerlidir: Birbirine zıt iki "kanka", bu kez Baron (ki, orijinalinde Saint Claud Kontu olarak geçmektedir ve Türkçe edisyonda bu unvanın değiştirilmesine neden gerek görüldüğü de ayrı bir konudur, acaba Tonton'a kafiye olsun diye mi?) ve köftenin her türüne bayılan, zaten kendi de köfteden farksız Tonton (Polpetta) adlarıyla burada da karşımıza çıkar. Baronu Profesör ve Doktor gibi "medeni"lerin, Tonton'u da Rodi ve Konyakçı gibi kör cahillerin saflarına yerleştirmek yanlış olmayacaktır. Ancak beklenen ilgiyi bir türlü göremeyen Tom Braks'ın yayımına bir süre sonra son verilir.

1966 yılı, Lyon'daki Lug ve Paris'teki Editions Aventures et Voyages olmak üzere iki ayrı Fransız yayıneviyle ortak çalışmalarını sürdüren üç arkadaşa Tom Braks hüsranını unutturacak yepyeni bir başarı tattırır: Eylül ayında son esseGesse bombası patlar ve yine tıpkı Çelik Blek gibi bağımsızlık savaşı sırasında ingilizlere karşı mücadele eden vatanseverlerin maceralarını konu alan ve özellikle Fransız pazarı için hazırlanan Kaptan Swing (Il Commandante Mark) yayımlanır. Bağımsızlık savaşında çarpışan gönüllü kahramanlar bu kez avcılar değil, askerî disiplin içinde hareket eden, yarı düzenli ordu görünümündeki Ontario Kurtları'dır. Birbirini yiyip duran ama yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen "kankalar" olarak bu kez Mister Blöf'ü ve Büyük Göller Bölgesi kabilelerinin büyük reisi Gamlı Baykuş'u görürüz. Adı Türkçeleştirilirken Fransızca edisyonundan yararlanılan Kaptan Swing, Çelik Blek kadar güçlü ve cüsseli olmasa da ondan daha zeki ve daha oturmuş bir karakter olarak dikkat çekmektedir. Bir plan kurulması gerektiğinde Profesör'e başvurmak zorunda kalan Blek'in aksine. Kaptan Swing'in kimseye medyun olmaması esseGesse (baş) kahramanları açısından büyük bir evrim olarak kabul edilebilir Kaptan Swing'in yayımı, 1990 yılının Ocak ayına kadar sürer. 281 sayılık Kaptan Swing'i İtalya'da 1966 Eylülündeki ilk sayısından beri yayımlayan Bonelli, 1990 Şubatı'nda TuttoMark'ı, aynı yılın yaz aylarından itibaren de yılda bir yayımlanan Speciale (özel albüm) dizisini başlatır. esseGesse üçlüsü, 1988 yılında dağılır. Giovanni Sinchetto, en büyük hobisi olan resme daha fazla zaman ayırabilmek için kırk yılını adadığı çizgi roman serüvenine nokta koymak zorunda kalır. Ama kısa bir süre sonra Dardo'nun TuttoMiki adıyla yeniden başlattığı Tommiks'e yeni kapaklar çizmek üzere çizgi romana geri döner. Guzzon da aynı işi, aynı yayınevinin Blek dizisi için yapmak üzere kollan sıvar. Guzzon ve Sartoris, Sinchetto'nun aynlmasını, italyan çizgi romanının önemli kadın çizerlerinden biri olan Lina Buffalonte'yi (doğ 1924) aralarına alarak telafi etmeye çalışır.

Sartoris'in 1989 yazında beklenmedik ölümü çizgi roman dünyasını yasa boğar. 1991 yılının Ocak ayında Sinchetto'nun da ağır bir hastalıktan sonra hayata gözlerini yumması acıları ikiye katlar. Efsanevi üçlüden geriye bir tek Guzzon kalmıştır. Bonelli'den olsun, Dardo'dan olsun, devam eden bütün esseGesse dizilerinin danışmanlığı görevi onundur artık. Sinchetto ve Sartoris'in ölümü, Kaptan Swing'i sekteye uğratmaz. Kapaklarında Ferri'nin de imzasını görmeye başladığımız dizi, Zagor ekibinden Moreno Burattini, Mister No ekibinden Luigi Mignacco ve Michele Masiero gibi genç kalemler sayesinde varlığını sürdürür ama 3 Mayıs 2000 tarihinde Guzzon'un da ölümüyle İtalyan çizgi romanının görkemli esseGesse dönemi sona erer.

esseGesse ekibi, kırk yılı aşkın çizgi roman serüveninde, iyinin kötü karşısındaki mutlak zaferini konu alan, adalet uğrunda çarpışmanın ve dostluğun önemini, vatan sevgisini pekiştiren çizgi romanlar hazırladı. Koca koca adamların, kazandıkları zaferlerden sonra marşlar ve zafer şarkıları söyleyerek evlerine dönmeleri; kaybettikleri ya da kaybettiklerini sandıkları dostlarının arkasından döktükleri gözyaşlarıyla sert görünüşlerinin akında gizledikleri yumuşacık yürekleri, çizgi roman karelerinde görmekten keyif duyduğumuz duygusallık, insancıllık, incelik örnekleriydi. Maceralardaki didaktik tavır, başlangıçta 8-15 yaş arası olarak belirlenen genç okurlara, saçı topuzlu, gözlüklü, döpıyesli, asık suratlı bir öğretmen havasına bürünmeden de, sıkıcı, zorlayıcı ve bezdirici olmadan birtakım değerlerin aşılanabileceginin güzel bir kanıtı oldu. Kuşkusuz, bu başarıda Sartoris ve Guzzon'un diplomalı birer eğitimci olmasının payı büyüktü.

Tabii burada dönemin koşullarını da anımsamakta yarar var: Yayıncıların, attıkları her adımda sansüre uğrama korkusunu hissettiği bir dönemden söz ediyoruz. Toplumun "saygın" kurumları, her zaman hor görülen çizgi romanı suçlamak için hazır bekliyordu. O dönemde İtalyan gazetelerinde yer alan bir haber, bir anda Blek'i topun ağzına koyuvermişti: Küçük bir çocuk, arkadaşlarıyla oynarken ip boğazına dolanmış ve boğularak ölmüştü. Gazeteler bu haberi Teksas'ın bir kapağını basarak vermiş ve çocuğun o sayıdaki bir maceradan esinlenerek bu oyunu oynadığını yazarak doğrudan doğruya çizgi romanı suçlamıştı. Sartoris, bu haberin yanlış olduğunu ama o tarihten itibaren yazdıkları şeylere daha fazla dikkat ettiğini söylemişti. Kullanılan dilin küfürden arındırılmış "tertemiz" bir dil olmasına, gramer ve söz dizimi açısından doğruluğuna büyük önem veriliyordu. Maceraların gergin havasını yumuşatmak için yapılan esprilerde bile seçilen sözcüklere dikkat etmek şarttı. Üç sanatçı, yaptıkları işin en zor kısmının bu olduğunu, kendilerini sanki üzerlerine binlerce tüfek doğrultulmuş gibi büyük bir baskı altında hissettiklerini her fırsatta dile getirmişti, îşte o yüzden esseGesse kahramanları yıllarca hayretlerini, öfkelerini ve benzeri duygularını, "Hay bin kunduz!" ya da "Binlerce geyiğin boynuzu adına!"dan öteye gidemeyen sözlerle dile getirmek zorunda kalmıştı.
Günümüz gençliği arasında bir esseGesse çizgi romanının "tutulma" şansı maalesef giderek azalıyor. Ama gerek o dönemi doya doya yaşayanların, gerek benim gibi hiç olmazsa sonlarına yetişmiş olmakla avunanların okumaktan asla pişmanlık duymadığı maceralardı, esseGesse çizgi romanları.

Keşke zamanı otuz, kırk yıl geriye almak mümkün olsa...

ZEYNEP AKKUŞ
 
Üst