kemalettin
Onursal Üye
- 13 Eyl 2011
- 532
- 2,772
17 Aralık 2023
Okuduğumuz romanların kahramanları ne kadar gerçektir? Bunun yanıtı hayatın içinde. Gri boyalı duvarları, eskimiş masalarıyla hepimize itici gelen bir devlet dairesine girip masanın ardından size bıkkın bir yüzle bakan memurla karşılaştığınızda aklınızdan geçenler, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını okumadan önce başkadır, okuduktan sonra ise bambaşka! Bu roman hayatınıza girmişse, masanın ardındaki o silik yüzde gizlenen bir Raif Efendi görebilirsiniz. Bir Anadolu kasabasında tabelasının ışığı bile yanmayan bir otele giderseniz, sizi karşılayan uykulu yüzün Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ndeki Zebercet olabileceğini şaşkınlıkla ve biraz da ürpererek düşünebilirsiniz. Çünkü Zebercet, okuduğunuz günden itibaren hayatınıza karışmıştır artık.
Sait Faik, Galata Kulesi'ni tatlı tatlı anlattığı için, aynı yerde, martıların yanı başında sevgilisinin elini tutarak aşağıdaki büyülü kenti izleyen bir âşık, roman kahramanı gibi hissetmez mi kendini? Propontis'i bir feribotla geçerken güvertede elindeki kitaba bakıp bir romanın tam ortasında olmayı istememiş midir heyecanlı bir okur?
İstanbul'da, diyelim ki Kadıköy'de bir meyhanede, karşılıklı kadeh kaldırıp aşkın ya da yaşamın rotasını çizse, kendini bir romanın içinde hissetmez mi insan? Can Yücel'in "efendi deniz" dediği Ege'nin taş evleri arasında, dar yollarında saçlarını savuran biri, etkileyici bir romanın içinde olmayı hak etmez mi?
Dünyada üzerine en çok eser üretilen yerlerden Troya'da mesela; hüzünlü bir hikâye anlatan lahitin önünde duran roman okuru, Poliksena ile özdeşleşip bir romanın kıvrılarak işaretlenmiş sayfasında öylece kalmayı istemez mi? Homeros'un elinin uzanıp başını okşadığını hissetmez mi? Sözgelimi, bir yaz akşamı, karanlık denizden gelen mitolojik fısıltıların duyulduğu bir kayalıkta geçmişle bugünü buluşturup tutkulu ve fantastik bir romanın içinde yitip gitmeyi düşünmemiş midir hiç kimse?
Sonsuz örneklerle çoğaltabiliriz bunları. Her bir yaşanmışlık ya da hayal bir roman kahramanı yaratabilir içinizde. Çoğu gerçekleşmez tabii, bir düş kırıklığı, bazen buruk bir gülümseyişle yaşar ve zamanla solar içinizde. İşte hayatın akışında anlam bulan roman kahramanı dediğimiz tam da bu. Onlar aramızdalar yani. Bir bakarsınız ki yazarın geniş çalışma masası, bir hayal perdesine dönüşmüş ve o masada tutkulu aşklar yaşanmış; bir bakarsınız ki dostluklar, sevdalar, kopmaz sanılan bağlar yine o masada öylece buruşturuluveren kâğıtlarda kalmış ve romanın kahramanı, yazarı masasında öylece bırakarak çekip gitmiş!
Hayal ya da gerçek; ama roman kahramanları aramızdalar işte: Dünyada başka örneği olmayan "Roman Kahramanları Festivali"nin bu yıl sekizincisi yapılıyor. 2012'de, Roman Kahramanları dergisi ve Ömer Asan öncülüğünde, Maltepe Üniversitesi'nin desteğiyle başlayan, yıllar içinde çeşitli kentlere yayılan festival, bu yıl da üniversite merkez olmak üzere Rize'den Sakarya'ya, Nazilli'den İstanbul'a kadar onlarca okulda, binlerce öğrencinin ve edebiyat öğretmenlerinin katılımıyla kutlanacak. Öğrenciler kendi hayal dünyalarında o kahramanı nasıl canlandırmışlarsa sahneye öyle taşıyacaklar, 19-21 Aralık tarihleri arasında. Nazilli Sosyal Bilimler Lisesi'nde örneğin, Çalıkuşu'nun Feride'sini görebileceğiz, Yılan'ı Öldürseler'deki Hasan, Eylül'ün Suat'ıyla yan yana duracak. Esir Şehrin İnsanları'ndaki Nermin, Yaban'daki Ahmet Celal'le birlikte hayat bulacak. İstanbul Hayrullah Kefoğlu Anadolu Lisesi'nin öğrencileri ise Anna Karenina'yı, Madam Bovary'yi, Hayri İrdal'ı ve daha onlarcasını hayal ettikleri kostümleriyle taşıyacaklar sahneye. Çok sayıda okulda binlerce öğrenci, romanların büyülü dünyasına adım atacaklar. Maltepe Üniversitesi'ndeki etkinliklerde de yazarlar, akademisyenler karakterleri irdelerken öğrenciler hayatımızın içindeki kahramanlar olarak aramızda dolaşacaklar. Ne güzel ki ülkemiz böyle özgün bir festivali armağan ediyor dünyaya. Ne mutlu ki her şeye rağmen gençler roman okuyor.
Dikkat, aranızda bir roman kahramanı olabilir!
Dünyada başka örneği olmayan "Roman Kahramanları Festivali"nin bu yıl sekizincisi yapılıyor
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Anayurt Oteli'nin Zebercet'i
Çocukluğunda Kemal Tuğcu'nun öksüz ve yetim çocuklarıyla ağlayanların, Gulliver'le yolculuklara çıkanların, gençliklerinde Orhan Kemal'le içi burkulanların, Gorki'yle devrimi yarın olacakmış gibi hissedenlerin, Bir Gün Tek Başına'nın Günsel ve Kenan'ını İstiklâl'de hüzünlü bir yürüyüşle görür gibi olanların bir bölümü hayatın hoyratlığı içinde yine de hayaller kurmaktan vazgeçmediler. Romanlar besledi hayallerini, onlardaki karakterler tuttu ellerinden. Hatta onlar kendilerini de hep bir roman kahramanı gibi hissettiler. Sözgelimi, uzak bir kentte bir akşam, pikapta Şükran Ay, "kalbimi kıra kıra" şarkısını söylerken, denize tepeden bakan bir evin çatı katında yakamozlarla aydınlanan bir kitapta kaybolmayı düşleyen roman okuru olmamış mıdır?Sait Faik, Galata Kulesi'ni tatlı tatlı anlattığı için, aynı yerde, martıların yanı başında sevgilisinin elini tutarak aşağıdaki büyülü kenti izleyen bir âşık, roman kahramanı gibi hissetmez mi kendini? Propontis'i bir feribotla geçerken güvertede elindeki kitaba bakıp bir romanın tam ortasında olmayı istememiş midir heyecanlı bir okur?
İstanbul'da, diyelim ki Kadıköy'de bir meyhanede, karşılıklı kadeh kaldırıp aşkın ya da yaşamın rotasını çizse, kendini bir romanın içinde hissetmez mi insan? Can Yücel'in "efendi deniz" dediği Ege'nin taş evleri arasında, dar yollarında saçlarını savuran biri, etkileyici bir romanın içinde olmayı hak etmez mi?
Dünyada üzerine en çok eser üretilen yerlerden Troya'da mesela; hüzünlü bir hikâye anlatan lahitin önünde duran roman okuru, Poliksena ile özdeşleşip bir romanın kıvrılarak işaretlenmiş sayfasında öylece kalmayı istemez mi? Homeros'un elinin uzanıp başını okşadığını hissetmez mi? Sözgelimi, bir yaz akşamı, karanlık denizden gelen mitolojik fısıltıların duyulduğu bir kayalıkta geçmişle bugünü buluşturup tutkulu ve fantastik bir romanın içinde yitip gitmeyi düşünmemiş midir hiç kimse?
Sonsuz örneklerle çoğaltabiliriz bunları. Her bir yaşanmışlık ya da hayal bir roman kahramanı yaratabilir içinizde. Çoğu gerçekleşmez tabii, bir düş kırıklığı, bazen buruk bir gülümseyişle yaşar ve zamanla solar içinizde. İşte hayatın akışında anlam bulan roman kahramanı dediğimiz tam da bu. Onlar aramızdalar yani. Bir bakarsınız ki yazarın geniş çalışma masası, bir hayal perdesine dönüşmüş ve o masada tutkulu aşklar yaşanmış; bir bakarsınız ki dostluklar, sevdalar, kopmaz sanılan bağlar yine o masada öylece buruşturuluveren kâğıtlarda kalmış ve romanın kahramanı, yazarı masasında öylece bırakarak çekip gitmiş!
Hayal ya da gerçek; ama roman kahramanları aramızdalar işte: Dünyada başka örneği olmayan "Roman Kahramanları Festivali"nin bu yıl sekizincisi yapılıyor. 2012'de, Roman Kahramanları dergisi ve Ömer Asan öncülüğünde, Maltepe Üniversitesi'nin desteğiyle başlayan, yıllar içinde çeşitli kentlere yayılan festival, bu yıl da üniversite merkez olmak üzere Rize'den Sakarya'ya, Nazilli'den İstanbul'a kadar onlarca okulda, binlerce öğrencinin ve edebiyat öğretmenlerinin katılımıyla kutlanacak. Öğrenciler kendi hayal dünyalarında o kahramanı nasıl canlandırmışlarsa sahneye öyle taşıyacaklar, 19-21 Aralık tarihleri arasında. Nazilli Sosyal Bilimler Lisesi'nde örneğin, Çalıkuşu'nun Feride'sini görebileceğiz, Yılan'ı Öldürseler'deki Hasan, Eylül'ün Suat'ıyla yan yana duracak. Esir Şehrin İnsanları'ndaki Nermin, Yaban'daki Ahmet Celal'le birlikte hayat bulacak. İstanbul Hayrullah Kefoğlu Anadolu Lisesi'nin öğrencileri ise Anna Karenina'yı, Madam Bovary'yi, Hayri İrdal'ı ve daha onlarcasını hayal ettikleri kostümleriyle taşıyacaklar sahneye. Çok sayıda okulda binlerce öğrenci, romanların büyülü dünyasına adım atacaklar. Maltepe Üniversitesi'ndeki etkinliklerde de yazarlar, akademisyenler karakterleri irdelerken öğrenciler hayatımızın içindeki kahramanlar olarak aramızda dolaşacaklar. Ne güzel ki ülkemiz böyle özgün bir festivali armağan ediyor dünyaya. Ne mutlu ki her şeye rağmen gençler roman okuyor.