bilgibilgi
Kıdemli Üye
- 26 Mar 2009
- 154
- 576
"... elestiri gizli varsayimlari ortaya cikarma cabasiyla birlikte, basit hata bulma cabalarini da dile getirir hale geldi."
(Mutlu, Erol: "Iletisim Sozlugu", sh.57, 1. baski, 1994, Ark Yayinlari, Ankara)
diyor Sevgili ve artik ebedi istirahatgahinda yatmakta olan Hocam. Bir hafta icerisinde
karisiyla birlikte ayni mel'un akciger kanserinden olen, hayatimda gordugum belki de en ozgur fikirli ve entelektuel insan...
Her zamanki gibi, katilmaktan baska bir sey yapamiyorum bu rahatsizlik verici tespitine...
Seneca, "Olum insanlari esit kilar." der, “Ahlaki Mektuplar” (Epistulae Morales)'te...
Ardindan ekler: Zaten her gun oluyoruz... iyi bir insan olabilmek icin kusurlarimizin farkinda olalim...
Yahya Kemal Beyatli, "Dusunce" adli siirinde,
"Olmek degildir omrumuzun en feci isi
Muskul budur ki olmeden evvel olur kisi" der.
Moral-Ahlak noktasinda benzermis demek ikisi de...
bilgibilgi de benzemeye calissin ikisine de... Elinden geldigince...
Herkes yapabileceginin en iyisini yapmali ve verebileceginin en cogunu vermeli diye dusunuyorum...
Herkes ne olabildigini gostermeli ve ne olacagini anlayabilmek icin cabalamali, diye dusundugum gibi...
Daha once, bazi daginik, degisik yerlerde sizlerle paylasimlarda bulundum. Kimi zaman keyifli, kimi zaman dilim kekremsi... Zorunluluktan baslamistim paylasmaya...
Zamanla hic dusunmedigim farkindaliklar sagladigini gordum bu paylasimlarin.
Dis dunyanin zorunluluklarinin beni esir etmedigi ve surekli yeni yaratimlara beni tesvik eden bir guc, hic ummadigim zamanda elimde belirivermisti...
Soz veriyordum insanlara ve sozlerimi yerine getirebiliyordum bu guc sayesinde...
Seven vardir; sevmeyen vardir. Okuyan vardir; okumayan vardir. Anlayan vardir; anlamayan vardir. Her seyin varolabilecegi gibi hepsi birden ve/veya hicbiri ayni anda var veya yok da olabilirlerdi. Belki de tum varolduklarini sandiklarim veya varoldugunu gorduklerim ve o varliklara karsi benim sunduklarim, hezeyanlara esir olmus hastalikli bir aklin, benim aklimin bir urunuydu.
Belki de her sey hic bir seydi aslinda... Mumkun mu? Felsefi olarak evet. Bilimsel olarak..? Hala tartisilir...
O sebeple, kisi once kendisi, kendi zorbaliginin uzerine gitsin ve sagduyuya kosar adimla gitmeli dedim. Benden once bu mealde dendigi gibi...
Yazmali... Paylasmali... Anlamaya calismali... Farkindaliklar yaratmali... Ve... Ve... Bilgelere oykunmeli...
Yanilsamalara, onyargilara, dogrulugu mutlak sanilanlara kapilmadan...
Sevgi, nefret, gurur diye dusunmeden...
"Onu serveti icin sevdiler,
Gururu yuzunden nefret ettiler, Ama gucsuz dusunce,
Sevmeye basladilar onu; oldu diye."
Poe, edgar Allan: "Ovgu Ezgisi"
Poe'yu yanlislamaya kalkacak degilim simdi; hele onunla ayni dusuncedeysem.
O sebeple yazmaya, daha cok yazmaya karar verdim. Mezara kadar...
insanin en sevgili, en iyi sirdasi ve en iyi anlayani mezara kadar...
Cunku, koymus "Sairlerin Tanrisi" bunun adini:
"Benim sonsuz dusumun sirdasi olan mezar
(Zira mezar sairi hep anladi ve anlar)"
Baudelaire, "Kabirde Azap"
Basladim yazmaya. Anlasilma ve anlasma kaygisi gutmeden. Ittifak kurma zorundaligini -varsa- kabul etmeyerek... Yazdiklarima bazen dikkat ederek; bazen hic ama hic dikkat etmeyerek. Kulagimda hep su uyari:
"... kendi sozlerinle sucsuz, ve kendi sozlerinle suclu cikarilirsin."
Matta, 12/37
Kimseyi bulundugum yere, dogru bildigim yere cagiracak da degilim. Cagiracak kadar saf oldugum zamanlarda da degilim. Hele ki biliyorsam haddim ve yeterliligim olmadigini artik.
"Onlari dogru yola cagirirsaniz da size uymazlar;
onlari cagirsaniz da sukut etseniz de sizin icin birdir."
A'raf, 195
Ne cagiririm ne de giderim istenmedigim yere... Cagrildigim ve cagirdigim gunlerde neler yasadigimi hala cok iyi hatirliyorum cunku...
Sanki bana demis gibi hissetmemismiydim filozofun sozlerini:
"Ey 'bilgibilgi' meyvelerin olgun senin, ama sen olgun degilsin meyvelerin icin!
onun icin tekrar cekilmelisin yalnizliga: Zira daha olgunlasman gerek."
Nietzsche: "Zerdust Boyle Diyordu", sh.121, Varlik Yay., 4. Baski, 1989, Istanbul (bilgibilgi yerine Zerdust gelecek)
Az cekilmedim yalnizliga. Az kalmadim issiz ve karanlik ormanlarda. Az yatmadim gunduz bile bazilarinin giremedigi mezarliklarda.
Geldim. Gittim. Geldim. Gittim. Salincak gibi. Uzerinde oturdugum her an geldim ve gittim. Durmadim ama...
Kizdim bazen. Yildim bazen. Bunaldim bazen. Korktum bazen. Ne yapacagimi bilemedim bazen. Hicbir sey yapmadan nasil durabilecegimi bile dusundum bazen.
Agzimin tadi kacti, havadan nem kapar oldum. Gecimsiz sandilar beni. Olmayan istahim kacti. Baktim ben gibi baskalarinda da ayni yasanti. Ustelik daha ben dogmadan...
Agzimin tadi yoksa, hasta gibiysem,
Bogazimda dugumlemiyorsa lokma,
Buluttan nem kapiyorsam, vara yoga
aliniyorsam, gecimsiz ve iskilli,
Yuzum ofkeden karaya caliyorsa,
Denize bile istahsiz bakiyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk duzen,
Bu daragaci suratli bozuk toplum."
Rifat, Oktay: "Agzimin Tadi, 1969
"Eyvallah", dedim. Son dizeyi hic yazilmamiscasina sildim ve, "eyvallah" dedim..
Toplum beni ilgilendirmiyordu ki sonucta. Belki de hatam oydu benim. Toplumu 'ozne' olarak gormus ve goruyor olmam...
"Houyhnhnmlar"in az, "yahoo"larin coklugu zaten asirlar once alegorik de olsa insan dagarcigina sokulmasi icin yazili olarak yaratilmamis miydi?
Gulliver'in Gezileri'nde, 4. bolumde atlara benzeyen "Houyhnhnmlar" yuceltilirken, insana benzeyen "yahoolar" asagilik bulunarak yerilmiyor muydu?
(Swift, Jonathan: "Gulliver'in Gezileri, sh. 241-336, Inkilap-Dunya Klasiklari, 4. Baski, 1990, Istanbul)
Iste o zaman fark edip benim insanliktan kurtulmami saglayabilecek bir "Houyhnhnm" bulunur umidiyle yazmak, paylasmak, erdemlilik yolunda mucadele etmek istedim. Daha cok...
E, bir Yahoo sopasinin kafama, koluma gelmesi ihtimali yok mu? Zulme ugrama tehlikesi... Onceden de vardi... Gene var... ilk kapisi arkamizdan kapali, ikinci kapisi bizi bekleyen bu hayat pansiyonunda her daim var. Sabret demisler eskiler. Dayan... Sebat et... Umit vermisler...
"Ey zulum eken. mihnet eken, can yakan
Bil!
Hak kilici gece gun elinle bilenir
Hak tanigin dedigi, yargicin bildigi degil!
hak yedi veren bir sabir cicegidir
ezilenlerle mutluluk kapilari acan!"
(Cumali, Necati: "Susuz Yaz", sh.67, Kultur Bak. Yay.,1993, Istanbul)
Kendin gibi oldukca, kendimiz gibi oldukca bir parca daha, bir nefes daha, bir umut daha moral degerlerin daha artacagini dusundum. Kendimi tanimak, ve hayati, yasadigim dunyayi anlamak adina... Kimsenin maskesini takmadan.. Samimiyetle... Sanal alem, rumuz, nick, mahlas arkasina siginmadan... Benden once soylenen, belki de benim icin soylenen bir uyariyi dikkate alarak:
"... kendileri olmaya uzun sure katlanamayan, ancak bir baskasinin kisiligine burundukleri zaman huzur bulan tum insanlar gibi ... ancak bir baskasinin anlattiklarini soyleyebiliyordu."
(Pamuk, Orhan: "Kara Kitap", sh.241, 11. baski, Can yay., Mayis 1991)
Yazi dilinin cok zor oldugunu bilirim. Kendi yazdiklarimi bile anlayamadigim olur coklukla. Sanki baskalarini daha kolay anlayabilecegimi sandigim yanilgisina da cok dustum. Hic yanilgidan kurtulmadigim zamanlar, nefes aldigim zamanlarin coklugunu bile gecer oldu yer yer.
E, ne olacak? Hic mi bir sey yapmadan duracagim bu durumda oldugum icin? Ne haddime... Susacak miyim yani? Parmaklarimi mengeneyle mi baglayacagim? Ne haddime... Kargalar bile otuyorlar bulbul varoldugu halde... O halde ben de bir, "gak" deme hakkina sahibim diye dusunuyorum. En azindan bir tek "cik" demeyi ogrenene kadar... Baskalari gibi...
"Ben de dilimi tutmayayim;
Ruhumun sikintisi ile soyleyeyim;
Canimin aciligi ile sekva edeyim."
(Eyub 7/11. Sekva: Yakinma, sizlanis)
iste o sebeple burada, siz dostlara kendi yazilarimi paylasmaya karar verdim. Bir sese, bir anlama, bir yola hasret olan bana bir ses, bir anlam, bir yol gosterirsiniz umidiyle...
Hatam olursa affola... Tek ricam, sizler de yorumlarinizla veya sadece kendi yazilarinizla, derlemelerinizle katilin ve bir farkindalik yaratma surecinde yardim edin...
Merak ediyorum. Bakalim merakima dair ongorulerim nasil bir degisime ugrayacak...
Lutfen site-forum kurallarina dikkat edin.
Saygi ve sevgilerimle...
Uzun bir giris oldu ama her seye ragmen eksigim varsa affedin...
"Sizden Gelenler" adli bolumde actigim bu baslikta paylasacagim ve paylasacagimiz yazilarimizdan sevgili yoneticilerimizin de keyif alacagini, onceki davranislarindan dolayi bilen biri olarak, en azindan benzeri baska sitelerden farkli olan bir ise giristigimizi gorup destek vereceklerini ve yer yer bizi yonlendirip uyaracaklarini bilmemin huzuruyla...
Cunku biliyorum ki burada yazilanlar ve yazilacak olanlar sevdigimiz cizgi romanlarda bulunan seylerden ne bir eksik ne de bir fazla olacaktir.
O cizgi romanlar degil mi ki icinde nefreti, sevgiyi, ihaneti sadakati, dostlugu, dusmanligi, alkolu, zinayi, yalani, cinayeti, dinleri, ateizmi, dindarlari, dinsizleri, tecavuzleri, esirgemeyi, intikami, affi, dunu, yarini, bilgeligi, cehaleti, dogruyu, yanlisi, var olani, yok olani... Ve sonsuzlugu ve sonlulugu ve erdemi ve erdemsizligi ve zavalliligi ve yuceligi ve iktidari ve iktidarsizligi ve guc sarhoslugunu ve adaleti ve adaletsizligi...
Ve itibari ve guc arkasina saklandigi halde itibarsizlari anlatan...
Ve daha elimin yazmaktan yorulacagi her seyi... Bu hayattan ve biz insanlardan cikan...
Yani demek istedigim, cizgi romanlarda olan ama cizgisiz olan... Forumumuza da uygun olan...
VIRA...
Ben actim.. Devami hepimizin...
(Mutlu, Erol: "Iletisim Sozlugu", sh.57, 1. baski, 1994, Ark Yayinlari, Ankara)
diyor Sevgili ve artik ebedi istirahatgahinda yatmakta olan Hocam. Bir hafta icerisinde
karisiyla birlikte ayni mel'un akciger kanserinden olen, hayatimda gordugum belki de en ozgur fikirli ve entelektuel insan...
Her zamanki gibi, katilmaktan baska bir sey yapamiyorum bu rahatsizlik verici tespitine...
Seneca, "Olum insanlari esit kilar." der, “Ahlaki Mektuplar” (Epistulae Morales)'te...
Ardindan ekler: Zaten her gun oluyoruz... iyi bir insan olabilmek icin kusurlarimizin farkinda olalim...
Yahya Kemal Beyatli, "Dusunce" adli siirinde,
"Olmek degildir omrumuzun en feci isi
Muskul budur ki olmeden evvel olur kisi" der.
Moral-Ahlak noktasinda benzermis demek ikisi de...
bilgibilgi de benzemeye calissin ikisine de... Elinden geldigince...
Herkes yapabileceginin en iyisini yapmali ve verebileceginin en cogunu vermeli diye dusunuyorum...
Herkes ne olabildigini gostermeli ve ne olacagini anlayabilmek icin cabalamali, diye dusundugum gibi...
Daha once, bazi daginik, degisik yerlerde sizlerle paylasimlarda bulundum. Kimi zaman keyifli, kimi zaman dilim kekremsi... Zorunluluktan baslamistim paylasmaya...
Zamanla hic dusunmedigim farkindaliklar sagladigini gordum bu paylasimlarin.
Dis dunyanin zorunluluklarinin beni esir etmedigi ve surekli yeni yaratimlara beni tesvik eden bir guc, hic ummadigim zamanda elimde belirivermisti...
Soz veriyordum insanlara ve sozlerimi yerine getirebiliyordum bu guc sayesinde...
Seven vardir; sevmeyen vardir. Okuyan vardir; okumayan vardir. Anlayan vardir; anlamayan vardir. Her seyin varolabilecegi gibi hepsi birden ve/veya hicbiri ayni anda var veya yok da olabilirlerdi. Belki de tum varolduklarini sandiklarim veya varoldugunu gorduklerim ve o varliklara karsi benim sunduklarim, hezeyanlara esir olmus hastalikli bir aklin, benim aklimin bir urunuydu.
Belki de her sey hic bir seydi aslinda... Mumkun mu? Felsefi olarak evet. Bilimsel olarak..? Hala tartisilir...
O sebeple, kisi once kendisi, kendi zorbaliginin uzerine gitsin ve sagduyuya kosar adimla gitmeli dedim. Benden once bu mealde dendigi gibi...
Yazmali... Paylasmali... Anlamaya calismali... Farkindaliklar yaratmali... Ve... Ve... Bilgelere oykunmeli...
Yanilsamalara, onyargilara, dogrulugu mutlak sanilanlara kapilmadan...
Sevgi, nefret, gurur diye dusunmeden...
"Onu serveti icin sevdiler,
Gururu yuzunden nefret ettiler, Ama gucsuz dusunce,
Sevmeye basladilar onu; oldu diye."
Poe, edgar Allan: "Ovgu Ezgisi"
Poe'yu yanlislamaya kalkacak degilim simdi; hele onunla ayni dusuncedeysem.
O sebeple yazmaya, daha cok yazmaya karar verdim. Mezara kadar...
insanin en sevgili, en iyi sirdasi ve en iyi anlayani mezara kadar...
Cunku, koymus "Sairlerin Tanrisi" bunun adini:
"Benim sonsuz dusumun sirdasi olan mezar
(Zira mezar sairi hep anladi ve anlar)"
Baudelaire, "Kabirde Azap"
Basladim yazmaya. Anlasilma ve anlasma kaygisi gutmeden. Ittifak kurma zorundaligini -varsa- kabul etmeyerek... Yazdiklarima bazen dikkat ederek; bazen hic ama hic dikkat etmeyerek. Kulagimda hep su uyari:
"... kendi sozlerinle sucsuz, ve kendi sozlerinle suclu cikarilirsin."
Matta, 12/37
Kimseyi bulundugum yere, dogru bildigim yere cagiracak da degilim. Cagiracak kadar saf oldugum zamanlarda da degilim. Hele ki biliyorsam haddim ve yeterliligim olmadigini artik.
"Onlari dogru yola cagirirsaniz da size uymazlar;
onlari cagirsaniz da sukut etseniz de sizin icin birdir."
A'raf, 195
Ne cagiririm ne de giderim istenmedigim yere... Cagrildigim ve cagirdigim gunlerde neler yasadigimi hala cok iyi hatirliyorum cunku...
Sanki bana demis gibi hissetmemismiydim filozofun sozlerini:
"Ey 'bilgibilgi' meyvelerin olgun senin, ama sen olgun degilsin meyvelerin icin!
onun icin tekrar cekilmelisin yalnizliga: Zira daha olgunlasman gerek."
Nietzsche: "Zerdust Boyle Diyordu", sh.121, Varlik Yay., 4. Baski, 1989, Istanbul (bilgibilgi yerine Zerdust gelecek)
Az cekilmedim yalnizliga. Az kalmadim issiz ve karanlik ormanlarda. Az yatmadim gunduz bile bazilarinin giremedigi mezarliklarda.
Geldim. Gittim. Geldim. Gittim. Salincak gibi. Uzerinde oturdugum her an geldim ve gittim. Durmadim ama...
Kizdim bazen. Yildim bazen. Bunaldim bazen. Korktum bazen. Ne yapacagimi bilemedim bazen. Hicbir sey yapmadan nasil durabilecegimi bile dusundum bazen.
Agzimin tadi kacti, havadan nem kapar oldum. Gecimsiz sandilar beni. Olmayan istahim kacti. Baktim ben gibi baskalarinda da ayni yasanti. Ustelik daha ben dogmadan...
Agzimin tadi yoksa, hasta gibiysem,
Bogazimda dugumlemiyorsa lokma,
Buluttan nem kapiyorsam, vara yoga
aliniyorsam, gecimsiz ve iskilli,
Yuzum ofkeden karaya caliyorsa,
Denize bile istahsiz bakiyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk duzen,
Bu daragaci suratli bozuk toplum."
Rifat, Oktay: "Agzimin Tadi, 1969
"Eyvallah", dedim. Son dizeyi hic yazilmamiscasina sildim ve, "eyvallah" dedim..
Toplum beni ilgilendirmiyordu ki sonucta. Belki de hatam oydu benim. Toplumu 'ozne' olarak gormus ve goruyor olmam...
"Houyhnhnmlar"in az, "yahoo"larin coklugu zaten asirlar once alegorik de olsa insan dagarcigina sokulmasi icin yazili olarak yaratilmamis miydi?
Gulliver'in Gezileri'nde, 4. bolumde atlara benzeyen "Houyhnhnmlar" yuceltilirken, insana benzeyen "yahoolar" asagilik bulunarak yerilmiyor muydu?
(Swift, Jonathan: "Gulliver'in Gezileri, sh. 241-336, Inkilap-Dunya Klasiklari, 4. Baski, 1990, Istanbul)
Iste o zaman fark edip benim insanliktan kurtulmami saglayabilecek bir "Houyhnhnm" bulunur umidiyle yazmak, paylasmak, erdemlilik yolunda mucadele etmek istedim. Daha cok...
E, bir Yahoo sopasinin kafama, koluma gelmesi ihtimali yok mu? Zulme ugrama tehlikesi... Onceden de vardi... Gene var... ilk kapisi arkamizdan kapali, ikinci kapisi bizi bekleyen bu hayat pansiyonunda her daim var. Sabret demisler eskiler. Dayan... Sebat et... Umit vermisler...
"Ey zulum eken. mihnet eken, can yakan
Bil!
Hak kilici gece gun elinle bilenir
Hak tanigin dedigi, yargicin bildigi degil!
hak yedi veren bir sabir cicegidir
ezilenlerle mutluluk kapilari acan!"
(Cumali, Necati: "Susuz Yaz", sh.67, Kultur Bak. Yay.,1993, Istanbul)
Kendin gibi oldukca, kendimiz gibi oldukca bir parca daha, bir nefes daha, bir umut daha moral degerlerin daha artacagini dusundum. Kendimi tanimak, ve hayati, yasadigim dunyayi anlamak adina... Kimsenin maskesini takmadan.. Samimiyetle... Sanal alem, rumuz, nick, mahlas arkasina siginmadan... Benden once soylenen, belki de benim icin soylenen bir uyariyi dikkate alarak:
"... kendileri olmaya uzun sure katlanamayan, ancak bir baskasinin kisiligine burundukleri zaman huzur bulan tum insanlar gibi ... ancak bir baskasinin anlattiklarini soyleyebiliyordu."
(Pamuk, Orhan: "Kara Kitap", sh.241, 11. baski, Can yay., Mayis 1991)
Yazi dilinin cok zor oldugunu bilirim. Kendi yazdiklarimi bile anlayamadigim olur coklukla. Sanki baskalarini daha kolay anlayabilecegimi sandigim yanilgisina da cok dustum. Hic yanilgidan kurtulmadigim zamanlar, nefes aldigim zamanlarin coklugunu bile gecer oldu yer yer.
E, ne olacak? Hic mi bir sey yapmadan duracagim bu durumda oldugum icin? Ne haddime... Susacak miyim yani? Parmaklarimi mengeneyle mi baglayacagim? Ne haddime... Kargalar bile otuyorlar bulbul varoldugu halde... O halde ben de bir, "gak" deme hakkina sahibim diye dusunuyorum. En azindan bir tek "cik" demeyi ogrenene kadar... Baskalari gibi...
"Ben de dilimi tutmayayim;
Ruhumun sikintisi ile soyleyeyim;
Canimin aciligi ile sekva edeyim."
(Eyub 7/11. Sekva: Yakinma, sizlanis)
iste o sebeple burada, siz dostlara kendi yazilarimi paylasmaya karar verdim. Bir sese, bir anlama, bir yola hasret olan bana bir ses, bir anlam, bir yol gosterirsiniz umidiyle...
Hatam olursa affola... Tek ricam, sizler de yorumlarinizla veya sadece kendi yazilarinizla, derlemelerinizle katilin ve bir farkindalik yaratma surecinde yardim edin...
Merak ediyorum. Bakalim merakima dair ongorulerim nasil bir degisime ugrayacak...
Lutfen site-forum kurallarina dikkat edin.
Saygi ve sevgilerimle...
Uzun bir giris oldu ama her seye ragmen eksigim varsa affedin...
"Sizden Gelenler" adli bolumde actigim bu baslikta paylasacagim ve paylasacagimiz yazilarimizdan sevgili yoneticilerimizin de keyif alacagini, onceki davranislarindan dolayi bilen biri olarak, en azindan benzeri baska sitelerden farkli olan bir ise giristigimizi gorup destek vereceklerini ve yer yer bizi yonlendirip uyaracaklarini bilmemin huzuruyla...
Cunku biliyorum ki burada yazilanlar ve yazilacak olanlar sevdigimiz cizgi romanlarda bulunan seylerden ne bir eksik ne de bir fazla olacaktir.
O cizgi romanlar degil mi ki icinde nefreti, sevgiyi, ihaneti sadakati, dostlugu, dusmanligi, alkolu, zinayi, yalani, cinayeti, dinleri, ateizmi, dindarlari, dinsizleri, tecavuzleri, esirgemeyi, intikami, affi, dunu, yarini, bilgeligi, cehaleti, dogruyu, yanlisi, var olani, yok olani... Ve sonsuzlugu ve sonlulugu ve erdemi ve erdemsizligi ve zavalliligi ve yuceligi ve iktidari ve iktidarsizligi ve guc sarhoslugunu ve adaleti ve adaletsizligi...
Ve itibari ve guc arkasina saklandigi halde itibarsizlari anlatan...
Ve daha elimin yazmaktan yorulacagi her seyi... Bu hayattan ve biz insanlardan cikan...
Yani demek istedigim, cizgi romanlarda olan ama cizgisiz olan... Forumumuza da uygun olan...
VIRA...
Ben actim.. Devami hepimizin...
Son düzenleme: