Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Şanlıurfa İline bağlı bir ilçe olan Akçakale, doğuda Ceylanpınar ve Viranşehir, batıda Suruç, kuzeyde Şanlıurfa Merkez ve Harran, güneyde Suriye ile çevrilidir. Harran Ovası üzerinde kurulan Akçakale kuzeyden güneye doğru açılan düz ve geniş bir ova görünümündedir. Harran Ovasını, Viranşehir Ovasından kuzey-güney doğrultusunda geniş bir sıra halindeki Tektek Dağları ayırmaktadır. Bu dağlar ilçe sınırları içerisinde 600 m.ye ulaşmaktadır. Ayrıca ilçenin doğusunda kuzey-güney doğrultusunda Nemrut Dağları uzanmaktadır. Bu dağların yüksekliği de 600 m.yi aşmamaktadır.
İlçe topraklarını Fırat Nehri ile birleşen Culap Suyu ile Belih Suyu sulamaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki Aşağı Fırat Projesi içerisinde kalan Atatürk Barajı ile Urfa Tüneli ilçenin tarımsal üretimini arttırmıştır. Deniz seviyesinden 385 m. yüksekliktedir. Şanlıurfa’ya 52 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.950 km2, toplam nüfusu
İlçede Karasal İklim hüküm sürmekte olup, yazlar sıcak ve kurak , kışlar nispeten ılık ve az yağışlı olarak geçer.
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında arpa, buğday, mercimek ve pamuk gelmektedir. Atatürk Barajı nedeni ile sulama olanağının artmasından ötürü son yıllarda pamuk ekimi başlamış ve pamuğa dayalı sanayisi gelişme göstermiştir. Hayvancılık sadece ilçe içerisinde, aile tüketimine yönelik yapılmaktadır.
İlçede sanayi kuruluşu olarak, beş adet pamuk çırçır fabrikası bulunmaktadır.
Akçakale yöresi MÖ.2000’de Asurluların egemenliği altındadır. MÖ.612’de Babillerin sınırları içerisinde kalmıştır. Daha sonra Medler ve Persler yöreye egemen olmuş, Büyük İskender’in MÖ.332’de Anadolu’daki Pers hakimiyetine son vermesinden sonra Urfa yöresi ile birlikte Akçakale de Makedonya Krallığının egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra Seleukoslar yöreye hakim olmuş, bunu Osrhoene Krallığı ve Romalılar izlemiştir. Roma’nın 395’te ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) sınırları içerisinde kalmış, Bizanslılar ile Sasaniler arasında sık sık el değiştirmiştir. Yöre MS.640 yılında Arap istilasına uğramış, 661 yılında Emevilerin, 750’de Abbasilerin hakimiyeti altına girmiştir. Emevi Halifesi Mervan başkentini Harran’a taşımış (744-750), burada kurulan Harran Üniversitesinde din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe konularında çalışmalar yapılmıştır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular buraya kadar uzanmıştır (1087). Urfa’nın Zengilerin eline geçmesinden sonra Urfa yöresi ile birlikte Harran Musul Aatabeylerinin eline geçmiş, daha sonra Eyyubiler ve Selçuklular arasında zaman zaman el değiştirmiştir. Moğol istilasına uğrayan yöre, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi (1517) sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı döneminde küçük bir köy niteliğindeki Akçakale’nin, Türkiye-Suriye sınırı çizilmeden önce Tel Ebyâd (Beyaz Tepe) olan ismi, 1921’de Akçakale olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ilçe merkezi Harran’da bulunuyordu. Akçakale 1946’da ilçe konumuna getirilerek ilçe merkezi Akçakale’ye taşınmıştır.
AYN-EL URUS
Hz. İbrahim(a.s) Harrandan Şam'a göç ederken amcası kızı Hz. Sare ve beraberindeki kafile ile birlikte Urfanın 50 km güney batısındaki bir su kaynağında konaklar. Hz. İbrahim(a.s) ve Hz. Saranın evlilik töreni burada yapılır. Evlilik töreninin yapıldığı yere “düğün gözü” anlamında Ayn-el Urus” adı verilir. Halen halk arasında bu isimle anılmaktadır. Bir diğer adı ise “Ayn Halil ür Rahman”dır.. Halil ür Rahman kaynağı ve gölü anlamındadır. Bu gün yarısı Akçakale ilçemizde yarısı da Suriye topraklarında kalmıştır. Bu su kaynağı bir vaha görünümünde olup Hz. İbrahim makamı olarak bilinmekte ve ziyaret edilmektedir.
CUDİ ŞEHRİ VE CUDİ DAĞI
Urfa'dan Akçakale'ye giden yolun 32. kilometresinden itibaren 5 km batıya giderek Cudi deresine ulaşabilirsiniz. Cudi deresinin başlangıcından güneye doğru vadiyi izleyerek giderseniz Cudi dağına ve Cudi şehri kalıntılarına ulaşabilirsiniz.
Halk, tufandan sonra Hz. Nuhun gemisinin Cudi dağına indiğine inanmaktadır. Bu dağ deniz dalgalarını andıran çok değişik bir yüzey şekline sahiptir. Yöre halkı bu konuda kesin kanaate sahiptir.
500x500 m2 lik arazide tarihi şehrin kalıntıları, birçok taş ocağı, kaya mezarlar hamam ve kule kalıntıları görülebilir. Cudi deresi boyunca büyük taş ocakları da bulunmaktadır. Taş ocaklarından çıkan taşlar Harran'ıda kapsayan komşu yapılarda kullanılmıştır.