AKBABA-sayı-15 ( 28 Mart 1973 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,903
5,270


Sayın murtaza5 ;


AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :

[ Akbaba Dergisi (1973) Sayi 015 (28 Mart 1973) -20s (Mart turkusu-Vedat Saygel) ]
[ 2024.03.31 ]

--
İyi bir yöneticinin başlıca özelliği, toplumun en yoksul kişilerinin ihtiyaç maddelerinden alınan vergiyi en aza indirmektir. ======>> Erasmus ( Hollandalı düşünür )

--
Vazgeçilmez derecede gerekli olandan fazla vergi almak, kanun yoruyla halkı soymak demektir. ======>> Coolidge ( Amerika'nın 1923 ile 1929 arasındaki Cumhurbaşkanı )

--
Bütün toplumu vergilendirirken bir sınıfın çıkarını kollamak maliyecilik değil, yağmacılıktır. ======>> Disraeli ( Britanya İmparatorluğunun Başbakanı )

Dedo11 Yorumu : Biraz değiştirdiğim ( okunurken kolay olsun diye ) yukarıdaki satırlar "Akbaba" imzalı "Mart türküsü" adlı başmakalesinden.
Önerim : Bu sözleri döne döne okuyunuz veeeeee Bugünkü Türkiyeyi düşünün... Sanık sizin ey halkım...



"-- Öncelikle şunu belirteyim ki, kuşku duymak için hiçbir sebep yoktur. Demokrasinin olduğu yerde seçim olmasın, olmaz. Seçim olan yerde ekim ayı da
vardır. Aylardan birinin adı hem ekim olur, hem seçimlerin yapılmasından kuşku duyulur, yanlıştır bu. Kuşku duyulan yerde şüphe vardır. Şüphe olan yere gizli kapaklı işler dönüyür demektir. Demokrasinin var olduğu yerde, şüphe olmamalıdır. Ama hem şüphe var, hem demokrasi var derseniz, bundan zarar gören demokrasi
olur."

Bu satırlar Vedat Saygel'in "On Derste Politika" adlı yazısında.
Dedo11 Yorumu : Tüm yazıyı okuyan şunu görecektir. Tam Demirel'in anlatım tarzını kopya ediyor politikaya atılan kişi...



"ULUSLAR VE

KARI - KOCALAR
Bir Fransız, evde karısıyla anlaşamıyorsa doğru sevgilisine koşar.
Aynı durumdaki bir İngiliz gece kulübünde soluğu alır.
Amerika'lı, arabasına atladığı gibi avukatının kapısında feren yapar.
İspanyol meyhaneye,
İtalyan kumarhaneye kapağı atar.
Peki ya Türk'ler?
Karısıyla anlaşamayan Türk'lerin bir kısmının siyasi bir partiye üye yazıldığı, bir kısmının da anlaşabileceği bir genç kız veya kadın aramak için kafa yorduğu rivayet olunur.

Doğru mu dersiniz?..."

Bu satırlar Şemsi Belli'nin "Kamera" başlıklı bölümünden...
Dedo11 Yorumu : Ihhhh.... Kem.... Küm....



Arkadaşlar 5. sayfanın sağ üst köşesindeki Cafer Zorlu'nun bir karikatürü var. Karikatüre siz bakarsınız ben alt yazısını yazayım : "
Sandıktaki ceset!" Tam da bu akşamki duruma çok uygun düşüyor. siz ne dersiniz ?.......




"PAZAR :

Çağımıza uygun
Hükümet, "Paralı yol" tasarını benimsedi.
İsim değiştire değiştire Arnavut'un karşısına çıkan fasulye gibi, çocukluğumuzdan kalma bir vergi yıllar sonra isim değiştirip gene karşımıza çıkıyor desenize!
1940'larda "Yol parası"...

1973'lerde "Paralı yol tasarısı"

Bu satırlar Vedat Saygel'in "yedi gün" başlıklı bölümünden...
Dedo11 Yorumu : Keşke sadece "paralı yol" olsa buna paralı köprüler , paralı hava limanları , paralı hastahaneler , vb. eklendi. Üstelik bu köprüler uçuk
kaçık taşıt sayısı garantileri verilmiş köprüler, ulaşılması olanaksız Yolucu garantili hava limanları , Ulaşılması olanaksız sayıda ( LÜTFEN GÜLMEYİNİZ ) HASTA GARANTİLİ HASTAHANELER.... Say say bitmez...



BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "tenezzül" diyor , biz "alçakgönüllülük" diyoruz...
Onlar "mülakat" diyor , biz "adaylarla yüz yüze görüşme" diyoruz... ( Türkiyedeki uygulamlar nedeniyle bu sözcük en kötü anlama sahip olmuştur. )
Onlar "cari" diyor , biz "yürürlükte olan, olagelen, geçerli bulunan" diyoruz...
Onlar "teşebbüs" diyor , biz "girişim, girişme" diyoruz...
Onlar "icap" diyor , biz "gerek, gereklilik" diyoruz...
Onlar "rivayet" diyor , biz "söylenti" diyoruz...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...


 
Üst