1955-HAFTA-sayı-46 ( 18 Kasım 1955 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,892
5,203


Sayın murtaza5 ;

HAFTA okuma günlüğü : HAFTA OKU(YORUM) :


4. pdf sayfasında :
"BELEDİYE SEÇEMLERİ YAPILDI

13 Kasım Pazar günü yurdun her yerinde Belediye seçimleri yapılmıştır. Seçimleri umumiyetle D.P. adayları kazanmışsa da, bazı yerlerde sürprizli nticeler

alınmıştır.
.......

İstanbul'da seçimlere iştirak nisbeti yüzde onu geçmemiş, D.P. adayları umumiyetle seçimleri her kazada kazanmışlardır."

Dedo11 Yorumu : Bu haberi sizce neden buraya aldım?.. İyi düşünün seçim sonrası bir bardak çayı 50 liraya içemiyeceksiniz dışarıda... Akaryakıt 50 TL yi aşıp 100 TL ye doğru koşacak... Bundan siz de sorumlu olmak istemiyorsanız düşünün...


5. pdf sayfasında : Oğuz Özdeş "Allaha açılan eller gibi düşen yapraklar" başlıklı yazısında sonbaharı , düşen yaprakları vb. insan yaşamına da benzetiyor...


7. sayfada : "Tahran Sarayında Boş Duran Altın Beşik" İran veliaht sorunu ve Kraliçe Süreyya Türkiye halkının baş sorunu olarak duyumsanıyor...


9. sayfada :
"
Kuşların ötüşü irsi midir?
Hayır. Yavru kuşlar ötmeyi büyüklerinden öğrenirler, şarkılarının nağmesini de onlardan kaparlar. Bir kuşu, yumurtadan çıkar çıkmaz alıp ayrı bir yerde beslersiniz ve hiçbir kuş sesi duymazsa büyüyünce kendine mahsus ve cinsinin ötüşüne benzemeyin şekilde ötmeye başlar. Başka cins kuşların arasında
büyütülürse, boğaz teşkilatının elverdiği kadar, onların ötüşünü taklide çalışır."

Dedo11 Yorumu : Sadece başlığı okuyup yanıt verseniz "evet" derdiniz , değil mi? Yani kuşlarda ötüşün irsi olduğunu kabul ederdiniz. Neden böyle düşünürüz çünkü yetiştirilme tarzımız metafizik inanışlara dayanır da ondan. Metafizik inanışta her şeyi ilahi bir güç planlamış, yapmış ve değişmezdir. O yaptığına göre en olabilicek mükemmelikte oluşmuş, ve değişme olanağı da vermemiştir. Bu düşünce "merak etme" , "araştırma" , "düşünme" gibi insana özgü önemli özellikleri kullanma gereksinimi duymayan tipte insan yığını yetiştirir. Hatta bu özelliği kullananları "din çerçevesinden çıktın" , "dinden çıktın", "Düşünmek şeytan işidir" vb. vb. gibi suçlamalarla karşılaştırırlar... Bu nedenle bu tür toplumlar ( Batı da bu toplumlara dahildi eskiden. Rönesans ve Reform dönemi ile kendini bu kelepçelerden kurtardı. ) insanlğın hizmetine hiçbir katkı sunamazlar... "En hakiki mürşit ilimdir , fendir."


10. sayfada :
"Kocam Beni Böyle Görüyor!" ( fotoğraf ta var ) efsane bir kadının nasıl ün ile tanıştığı anlatılıyor. Okuyunuz lütfen ...



11. sayfada : Hapşırıp duran nezleli birine ;
"-- Bey kardeşim, burnunuza biraz soğuk su çeksenize!...

-- .... Sıcak su olsa, haydi neyse?..
-- Tepenizdeki saçları çekin, aksırık hemen kesilir!..
-- Yoo!.. diye ders verdi. Bu nevi hastalıklara umulmadık şeyler çaresaz olur.. Mesala şimdi ayakkaplarını çıkarsın. Bakın aksırı nasıl kesileçek?..
-- Beyefendi!.. dedi. Şu vagon restorna gidip bir kadeh kanyak içseniz bari!..
-- Bey kardeşim!.. dedim, şurada herkes size bir çare tavsiye edeyim diye paralanıyor. Siz hiçbir şey söylemiyorsunuz. Nezleli biz değiliz, sizsiniz. Aklınıza bir tedbir gelmiyor mu?..
Adam ne cevap verse beğenirsiniz?..

-- Bendeniz doktorum da.."

Bu satırlar Cemil Cahit Cem'in "Nezle ilaçları" adlı öyküsünden...
Dedo11 Yorumu : Bilimde safsata olmaz, bilimde batıl inanç olmaz...


15. sayfada : Fikret Arıt "Akçakoca"yı anlatıyor. Her zamanki gibi kalemi kalem değil mübarek içimizdeki merak denen atı kamçılayan bir joker...
Dedo11 Yorumu : Dikkat dikkat yolu Akçakoca'ya düşenler. Denize girerken kıyıdan fazla açılmayınız... Sonradan sahillere levhalarla denizin şakası diye adlandırıkları korkunç olaylara neden olan deniz dibinin kumlarının alt dalgalarla çekilip gelmesi sonucu birçok boğulma olayı meydana gelmektedir. Bunu nereden biliyorum? 2013-2014 yılları arasında oraya sık sık gidecek mesafadek Düzce'deydim. Ceneviz Koyu denilen yerde benim de başıma geldi. İnanmayacaksınız ama tam 2-3 saat dalgalarla boğuştum kıyıya varmak için. Dalgalar alıp her seferinde açıklara atıyor veya altına alıp boğmaya çalışıyor gibi... Birkaç defa ölmeye razı gelip mücadeleden vazgeçtiğim oldu. Biraz dinlenip tekrar başlamaya zorunlu kaldım... Aman dikkat aman dikkat...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...


 
Üst