1953-HAFTA-sayı-190 ( 15Mayıs 1953)

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,907
5,301


Sayın murtaza5 ;

Hafta okuma günlüğü : HAFTA OKU(YORUM) :


"Bir Arkadaşımız Evleniyor Necla Çoksezer ile gazeteci arkadaşlarımızdan Şahap Balcıoğlu 30 Nisan Perşembe günü Beyoğlu Evlendirme Memurluğunda evlenmişlerdir. Resim , nikah merasiminde(n) alınmıştır."
Bu duyuru derginin 5. sayfasından Şahap Balcıoğlu'nu günümüzde kimse tanımaz. Oysa çok ünlü bir gazeteci , yazardır. Ben sonradan İstanbul İstiklal Caddesine yakın Sahaflardan aldığım KİM Dergisinden tanıyorum... Röportaj konusunda ürün veren yazardır. Karikatürist ( hem de ne karikatürist ) Semih
Balcıoğlu'nun ağabeyidir.


"Paris denilince hatıra ne gelir?

Bu , bir Fransız umumi efkar enstitüsünün ( meşhur Gallup enstitüsü gibi bir şey ) taşrada oturup ta Parisi hiç bilmeyen Fransızlar arasında yaptığı anketin sualidir.
-- "Eyfel kulesi"

Bu da , o sualin cevabı."

Dedo11 Yorumu : Bu bilgiler Metin Toker'in yazısından. Sorunun yanıtı yine de ilginç. Çünkü Eyfel kulesi hele o dönem bir demir yığını diye eleştiriliyor.
Üstelik Paris denilince o kadar önemli şeyler akla geliyor ki... Yine yazının içinde de geçen bilgi olarak da var. Eyfel kulesi adını onun inşa mühendisi "
Eiffel" den adını alıyor. Belki dikkatinizi dilin eskiliği de çekmiştir. "umumi efkar" deyişi. Eskiden Demirel de bu deyişi çok kullanırdı. Günümüzdeki Öztürkçesi "KAMU OYU"



Faruk Yener "Radyo Gazeteciliği" üzerine yazıyor.


"Kanunların kifayetsizliğiyle alay etmek gibi bir esas maksatla ve belki daha başka sebeplerin de tesiri altında cinayet işlemek herhalde büyük bir deliliktir. Ama muhakkak ki aynı şeyi tekrar edip , mahkeme huzuruna katilden sanık olarak ikinci defa çıkmak için insanın Londra'lı Frederick Field'inki kadar bozuk bir akli muavezeneye sahip olması lazımdır..."
Bu ilginç satırların yazarı John Barkham , Nakleden ( Çeviren demek isteniyor ) Sayhan Bilbaşar




Dedo11 Yorumu : Derginin 11. Sayfasında Münir Süleyman Çapanoğlu "Hıdrellez" üzerine yazıyor. Ne ilginçtir ki ( daha önce bakşa bir yazıda da böyle olmuştu ) Dün Reel kitaplığımdan NTV TARİH Dergisi'nin Mayıs 2009 tarihli 4. Sayısının 26-27. sayfalarında Necdet Sakaoğlu'nun "Hızır yetişir İlyas Kurtarır ; 6 Mayıst'ta Hıdrellez kutlanır" başlıklı yazısını okumuştum. İki yazıyı karşılaştırma olanağım oldu. Oyumu Necdet Sakaoğlu'dan yana kullanırım...


12. sayfada benim bayıldığım türden bilim tarihini de ilgilendiren bir yazı , tanıtım , haber var. Yazının başlığından :

"50.000 metreden iniş!

Stratosfere çıacak ilk insan roketinin mürettebatı için her türlü emniyet tedbiri alındı. Tecrübe , bir gün meselesi haline gelmiş bulunuyor!."
Safada temsili fotoğrafta mürettabatın nasıl yerleşeceği , neyin içine yerleşeceği gösterilmiş. Sıkı durun ..... 50.000 metreden mürettebat nasıl dünyaya indirilecekmiş . Üstteki ve 13. sayfadaki temsili fotoğrafın altındaki nottan aktarıyorum :

"Uçuş halinde bulunan roketten hususi tüpler içinde fırlıyacak olan mürettebat , sağ ve salim dünyaya inebilecektir"
Dedo11 Yorumu :
Bir millet neyle uğraşırsa , neyi uğraş alanı seçerse onu becerir. Ortadoğudaki insanlar kıl , tüyle uğraşıyor , profesörlerimiz 6 yaşındaki kıza nikah kıyılıp kıyılamıyacağı konularla uğraşıyor ve sonuca varıyor "6 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUKLARI EVLENEBİLİR" mucitliğini , Erkek , üvey evladı olan küçük kızla evlenebilir mi , gibi çoook mühim işlerle uğraşırken batı ise bilimle , fenle uğraşıyor. Onların da Ortadoğunun da hali ortada. Batı bunlarla uğraşmasaydı şimdi uzaya gidebilen araç yapabilir miydi ? Biz de ancak onların aracına para karşılığı binip gitmeyi övünme kabul edeceğiz. Düşünün şimdi adam otobüsü icat etmiş , sahibi de o sen yolcu diye bilet alıp binmişsin bir yerden bir yere yolculuk yapıyorsun. Övünüyorsun... Hem de nasıl sanki o otobüsü sen icat ediyormuşsun gibi , sanki o otobüs senin gibi. Yahu sen sadece para karşılığı seyahat edecek olan birisin.
Yorum burada bitti.



Şemsi Belli'nin bir yazısı var. Çok uzadı detayına girmiyorum. Ama şair , yazar Şemsi Belli okunması gereken biridir.


Bunları Biliyor musun ? dan seçtiklerim :
2 - Dünyanın yedi garibesi nedir? ( Doğrusu yadırgadım. "
Garibesi" sözcüğü "Harikası" sözcüğünün karşılığı olamaz. )
Ehramlar , Babil'in Asma Bahçeleri , Diana Mabedi , Mausolus Lahdi , Rodostaki dev heykel , İskenderiydeki "Pkarıs" , "Olimpia'daki Zeus heykeli
( *Ehramlar = Pramitler )

3 - Saçların dökülmesinin çaresi var mıdır?
Hayır. Fen henüz buna çare bulamadı.
4 - Dünyada kaç kişi var ?
Son hesaba göre 2.265.000.000
6 - Yirminci asır 1900'da mi yoksa 1901'de mi başladı ?
1901'de.

Şimdilik bu kadar yeter. Düşünün daha 14. sayfaya geldik. Ya geride kalan 22 sayfada neler var , neler .......


[ *Not : Bitti dedim ama ne olursunuz 17. sayfadaki Cemil Cahit Cem'in "Kurbağa Şehzade!." başlıklı yazısını da okuyunuz. ]




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 
Üst