1950-RESİMLİ TARİH- sayı-01 ( Ocak 1950)

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,888
5,174


Sayın murtaza5 ;

RESİMLİ TARİH okuma günlüğü : RESİMLİ TARİH OKU(YORUM) :

"Birinci sayımıza başlarken..."
Bu başlıktaki yazıda derginin çıkışında güdülen erekler anlatılıyor.



"-- Beni buradan ancak cebren çıkarabilirsiniz, dedi. Evvvela oda eşyasına, sonra da perdelere sarılacağını söyliyerek tehdidetti"
Yukarıdaki sözler Abdülhamid'e ait.
Nedeni : Gelen heyet Abdülhamit'i Selanikten alıp İstanbul'a götürmek istiyor.
Korku : Abdülhamid elbette ki öldürülmekten korkmuştu. İktidardayken hep cebinde taşıdığı tabancası da yoktu ki kendini savunsun.
Bu nedenle kendisini cebren götürebileceklerini ve buna karşı koyuşunu çaresizce odadaki eşyalara hatta perdelere sarılarak direneceğini söylüyor.
Götürülmek istemenin nedeni : Çünkü Selanik'e gözetim altında tutulmak üzere gönderilen Abdülhamid'in durumu şimdi tehlikedeydi. Yunanlılar Selanik'e iki günlük mesafedeydi , birkaç gün içinde düşecekti eeee bu durumda gözetim altında da olsa bir padişahın yabancı güçlerin eline esir düşmesi olacak iş değildi. Bu nedenle Abdülhamid'i alıp İstanbul'a getirecek gemi gelmişti... Ancak Abdülhamid korkuyordu... Korkusu yersiz de değildi... Üstelik kolay ikna olsun diye gemiye iki damadı da alınmıştı. Ancak PARANOYAK DUYGULARA ( iktidardayken bile ) sahip olan korkusunu yenmesi kolay değildi...

Bu nedenle son çareye başvuruldu :

"O zaman son bir çareye tevessül olundu ; "Lorley" vaparu süvarisi Alman bahriyesi büyük ünformasını labis olduğu halde mahlu hakanın huzuruna çıktı. Onu görür görmez Abdülhamit muvafakat etti :

-- Kayserin namusuna, dostluğuna itimadederim. Sizi dünyanın öbür ucuna kadar takibe hazırım, dedi."






BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "tercümecilik" diyor , biz "çeviriye dayalı" diyoruz...
Onlar "tenkid" diyor , biz "eleştiri" diyoruz...
Onlar "tevazu" diyor , biz "alçakgönüllülük" diyoruz...
Onlar "muvafakiyet" diyor , biz "başarı, başarmak" diyoruz...
Onlar "makalat" diyor , biz "makaleler" diyoruz...
Onlar "filvaki" diyor , biz "gerçekten" diyoruz...
Onlar "müreccah" diyor , biz "yeğ" diyoruz...
Onlar "mahlu" diyor , biz "hal edilmiş = tahttan indirilmiş" diyoruz...
Onlar "labis" diyor , biz "giyen, giymiş" diyoruz...
Onlar "tevesül" diyor , biz "başvurma" diyoruz...
Onlar "kayser" diyor , biz " (Burada) Alman imparatoru" diyoruz...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 
Üst