Edip Cansever - Edebiyat Dünyası Programı

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
266
1,707
Ahmet Oktay'ın sunuculuğunu yaptığı Edebiyat Dünyası Programının 6. bölümüne; şair Edip Cansever konuk oluyor.


Kirli Ağustos şiir kitabını anlatırken;
"Denize açılıp Güney'e gidince, tarihin büyük boyutları ile doğanın genişliği karşısında şiiri bir dengeye getirmek istedim; yarı örtük bir efsane havası yaratmak istedim. " der.
Ve Halikarnas Balıkçısı'na yazdığı şiiri okur :

"Ey Güney'in büyük ozanı, taşları çizen ayaklarından öğrendim
O büyük dünya sıkıntısını
Bir deniz fenerinin dibinde
Sorma bana, nereden geldim, neyim diye
Anlaştık işte seninle, konuşmasak da
Sevgiler, tutkular devrimidir benim tarihim de.


Çünkü mızrak çürür er geç, kan rengini yitirir
Kaleler yıkılır bir bir, bayraklar solar
Vuruşmak eskir
Ama aşk
O durur, aşk her yüzen geminin su kesimidir.


Çok denedim, karanfilin sapı suya deyince
İçimde biri vurulur sanki
Yeşime oyulmuş bir diriliş olur bir de
Çalınır her sabah kapımın zili
Açarım: ben haziranım
Yaşamak, süresiz yaşamak eğilimi belki.

Ey bir kelebek, ey bir damla çiyin karışık rengi
Ey Güney’in büyük ozanı, sen
Ey bütün okyanusların ölümsüz dili.
"


Sonrası Kalır şiir kitabı için ise şöyle der:
"Dışadönük bir kitap. Şiirin uçsuz bucaksız derinliklerini yoklamak yerine, yüzeydeki parıltılarını yoğunlaştırmayı, çoğaltmayı seçtiğim bir kitap. Ve böylece daha çok insanlara, halka bakmak güdüsüyle hareket ettim. Öyle sanıyorum ki bundan sonra yazdıklarımda da bu dünyaya umudu, sevecenliği noktalaya noktalaya yol alacağım. Sonrası kalır demek gelecek kalır demek" der ve Gül Kokuyorsun şiirini okur:

"Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
Herkes, hep bir ağızdan: gül!
Ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek
Saçların, alınların, göğüslerin üstüne
Yüreklerin üstüne
Bembeyaz kemiklerin
Mezarsız ölülerin üstüne
Kurumuş gözyaşlarının
Titreyen kirpiklerin üstüne
Kenetlenmiş çenelerin
Ağarmış dudakların
Unutulmuş çığlıkların üstüne
Kederlerin, yasların, sevinçlerin
Ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek.

Bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül
Yıllarca esecek belki
Ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
Göreceğiz ki
Biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha
Geceyi, gündüzü, yıldızları
Görmemişiz hiç
Tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.

Öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları
Bu umutsuzlukları bırakın kardeşler
Göreceksiniz nasıl
Güller güller güller dolusu
Nasıl gül kokacağız birlikte
Amansız, acımasız kokacağız
Dayanılmaz kokacağız nefes nefese.
"

Fonda Ennio Morricone Man with a Harmonica; Edip Cansever finali Trajedyalar III'ten şu bölüm ile yapar :

"
KORO

Sizin hiç korkmadığınız şeyler ya da hep öyle sandığınız
Beslenir kimi zaman de sevgilerle
Çok içten bir selamla ve içten bir gülümsemeyle
İşte her sabah rastladığımız birinin
Durakta, yolda, işyerinde
Ya da bir meyhanenin kuytu bir köşesinde
Yıllarca süren o dostça ilişkinin
Ve hatta bir sevgilinin
Yerine
Kin dolu gözleriyle bir ölüm yargıcı gibi
Biri
Kapkara giysilerle, özenti bir zincirle
Öyle
Dikilmiş sorguya çekiyor sizi
Ve sakın sormayın işte: bir hesap yanlışlığı mı, değil mi
Vakit yok öğrenmeye.

Canım en basiti, arkanızdaki bir duvarın
Mineler, sarmaşıklar, o yaban gülleriyle
Örtülü bir duvarın ansızın
Kanlı, kireçli bir taş yağmuru halinde
Korkunç bir silah olduğunu yerine göre
Düşünün
Ve sakın sormayın işte: bir hesap yanlışlığı mı, değil mi
Vakit yok öğrenmeye.

Ya da bir düşte yürüyor gibi
Islak mavi bir sabahtı, açtınız pencerenizi
Şöyle bir gerindiniz, gökyüzüne baktınız
Tutarak sapından bembeyaz bir karanfili
Sevinçle okşadınız
Ve içerde kahvaltınız bekliyordu sizi
Öyle ki, kahvenizi içiyordunuz, birazdan çıkacaktınız
Tam o sıra kapının zili
Tuhaf şey.. bu saatte.. kim olabilir ki
Ve işte az önce aldınızdı gazeteleri
Öyleyse?
Yaktınız bir sigara daha, kapıya yöneldiniz
Bırakıp masaya kahvenizi
Kilidi çevirdiniz, açtınız kapıyı usulca
Bir kurşun!

Birden o zamansız, o yersiz baş dönmesi
Hani av araçları satılan bir dükkan vardı
İçi doldurulmuş çulluklar, kardelen çiçekleri
Bir kurşun!
Geçerken uğrardınız, iyiydi, cana yakındı
Yeleğinden çıkmazdı elleri
Bekardı, umutsuzdu, yalnızdı
Ve belki..
Bir kurşun!
Sormayın kendinize: bir vahşet mi bu, değil mi
Düştünüz sırtüstü yere ve işte avlandınız
Sadece avlandınız
Ağız dil bilmez söylemeyi.

Ötede
Islak mavi bir sabahtı. Gökyüzü
Bembeyaz karanfiller, pencere
Kahveniz, masanız, kahvaltınız
Bir yankı
Ve bütün çay fincanları: durmadan yalnızsınız
Durmadan yalnızsınız.

AĞIT

Gün bitti. Saat kaç. Bitecek mi bir gün savaşımız
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de
Dönüp dönüp arkamıza baktığımız
Bir dünya kalıntısı üstünde
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de.


KORO BAŞI

Daha bir sürü böyle
Silahlar eleştirecek sizi belki de
İşte siz
Toplayıp susacaksınız içinizdeki ölüleri
Bakmadan geçeceksiniz o duvar diplerine
Gözleriniz olacak, yüzünüz, elleriniz
Ne korku, ne kin, ne de yenilme
Ve asıl günleriniz olacak, günleriniz
Duyup da bilmediğiniz, bilip de tatmadığınız
Dünyanın tek düzenli renginde."

Programın kapanışında Ahmet Oktay, Edip Cansever'in Tragedyalar'daki gerçekçi umutsuzluğunu, yeni yolu, dışa dönük parıltılı umuda bağlar:

"Kuşkusuz gelişen koşullarla Edip Cansever'in de insanın da, yalnız hak edilmiş hüzünleri değil hak edilmiş sevinçleri de olacaktır. Sokakların, meyhanelerin, kahvelerin ortasındaki dalgın ve yalnız bakış, çocukların yüzünde, doğanın görüntülerinde mutlu bir dünyanın şiirini de bulacaktır. Çünkü şiir, hiçbir zaman umutsuzluğun, ölümün, yalnızlığın askeri olmadı. Şiir, en umutsuz göründüğü zamanda bile insanı dünyaya, çalışmanın ve yaratmanın gücüne, sevgiye ve dostluğa inandırır. Çünkü şiir, bir savunma biçimi olduğu kadar da bir saldırı biçimidir de."
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,120
6,562
Şiir sevginiz bariz olarak görülüyor Sn. @İnanna Salome . ( Sn. @Calligrapher dostumun kulakları çınlasın !! ) Aklıma , '' tarihsel süreçte çizgi roman - şiir birlikteliği '' konusunu getirdiniz. Roman uyarlamaları, günlükler, tarihi olay anlatımları veya masal, mitoloji gibi metin türlerinin uyarlamalarını çizgi roman olarak çeşitli örneklerle görmüşüzdür. Ama şiir ya da daha genel anlamda '' manzum eser ''ler diyecek olursak , konu daha da özelleşiyor. Şu an farklı çalışmalarla haşır neşirim, umarım ileride bu konuyla ilgili bir şeyler yazmak kısmet olur.

Edip Cansever , tabii ki geçmişte değindiğiniz Attila İlhan gibi önemli şairlerimizden. Ama , şiir derken '' çizim '' konusunun geçtiği bir şiirle diyarımız arşivine katkıda bulunmak isterim. Şiir, Özdemir Asaf'tan . Genelde bu şairimizin birinciliği beyazın aldığı, renklerin hızla kirlenmekte olduğu renk yarışıyla ilgili şiiri bilinir ama , diyarımızda '' Çizim '' şiiri de bulunmalı diye düşündüm !

ÇİZİM

Ben ağacın resmini çizdim,
Hiç kimse için..
Daha ne yapraklarını yapıştırdım,
Ne de adını koydum
Yemişlerin..

Saygılarımla
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
266
1,707
Özdemir Asaf'ı çok severim, Çizim şiirine bayıldım. Çok teşekkürler Sayın @eankara . Şiirin devamı da enfes. Sayenizde harika bir Özdemir Asaf güzelliği keşfettim.


ÇİZİM

Ben ağacın resmini çizdim,
Hiç kimse için..
Daha ne yapraklarını yapıştırdım,
Ne de adını koydum
Yemişlerin..
Onu
Bir anlama yakıştırdım.

Adınıza büyüyor belleğimde ağaç,
Başka ağaçlar doğuruyor;
Büyümeyi bölüşüyorlar gölgelerinde..
Dal-dal, yaprak-yaprak öpüşüyorlar..
Çizmez olaydım, bizi soruyorlar..
Dönüp bizlere bakıyorum:
Dövüşüyorlar.

Bahsettiğiniz Jüri şiiri de çok ünlü ve güzeldir aynı Lavinia gibi. Feridun Düzağaç'ın bestesini de, yorumunu da pek severim.

Ama en çok sevdiğim, Özdemir Asaf'ın analitik zekası ile şair duyarlılığını yaşattığı , az ama çok öz iki güzelliğine hayranlığım sonsuz:

AKIL GÖZÜ

Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.


2=1

Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.

Yıllar sonra bu az ve çok özlü derin akışı Till Lindemann'ın On Quiet Nights şiir kitabındaki şu şiirinde bulup hayran kalmıştım :

I Love You

how could you even dream
that i would say to you
what i hardly dare to think

Sayın @eankara , çizgi roman ve şiir (manzum eser) birlikteliği konusunu engin çizgi roman bilginiz ile çok güzel inceleyeceğinize eminim.

Okurken gözümün önüne çizgi roman gibi gelen bir şiir var ki o da muhteşem Orhan Veli'nin Dalgacı Mahmut şiiri :)

Müşfik Kenter - Dalgacı Mahmut​

 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,238
7,401
Değerli @eankara dostumuz -hep yaptığı üzere!- yine daha önce hiç aklıma gelmemiş bir noktaya, çizgi roman ve şiir birlikteliğine işaret edince, bu konuda neler yapılmış diye kısa bir araştırma yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Batı'da bu konuda yapılmış epey bir çalışma mevcut. Örneğin çizgi roman sanatçısı Julian Peters bazı ünlü şiirleri çizgi romana uyarlamış. Benim en sevdiğim şiirlerden biri olan ve bir zamanlar okumadan uykuya dalamadığım T.S. Elliot'un "The Waste Land"ini bakın nasıl resimlemiş:

Sanatçının "Poems To See By" adlı harika bir kitabını aşağıda paylaşıyorum. Kitapta, Maya Angelou'dan e.e. cummings'e, Edgar Allan Poe'dan W.B. Yeats'a pek çok tanınmış şairin şiirleri çizgi roman fromatında yer alıyor. (Kitap ne yazık ki epub formatında ve bazı epub okuyucular düzgün açamıyor. Ben Aquile Reader programı ile düzgün görüntüleyebildim.) Keşke bizim şairlerimizin şiirleri de bu tarz çalışmalarla gündeme gelebilse. Bu sayede belki yeni nesiller de bizler gibi şiirden hoşlanır.

 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
266
1,707
Değerli @eankara dostumuz -hep yaptığı üzere!- yine daha önce hiç aklıma gelmemiş bir noktaya, çizgi roman ve şiir birlikteliğine işaret edince, bu konuda neler yapılmış diye kısa bir araştırma yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Batı'da bu konuda yapılmış epey bir çalışma mevcut. Örneğin çizgi roman sanatçısı Julian Peters bazı ünlü şiirleri çizgi romana uyarlamış. Benim en sevdiğim şiirlerden biri olan ve bir zamanlar okumadan uykuya dalamadığım T.S. Elliot'un "The Waste Land"ini bakın nasıl resimlemiş:

Sanatçının "Poems To See By" adlı harika bir kitabını aşağıda paylaşıyorum. Kitapta, Maya Angelou'dan e.e. cummings'e, Edgar Allan Poe'dan W.B. Yeats'a pek çok tanınmış şairin şiirleri çizgi roman fromatında yer alıyor. (Kitap ne yazık ki epub formatında ve bazı epub okuyucular düzgün açamıyor. Ben Aquile Reader programı ile düzgün görüntüleyebildim.) Keşke bizim şairlerimizin şiirleri de bu tarz çalışmalarla gündeme gelebilse. Bu sayede belki yeni nesiller de bizler gibi şiirden hoşlanır.

Sayın @Calligrapher'ın pek güzel ifade ettiği gibi yeni nesillerin şiiri sevmesi, şiirle tanışması için güzel bir başlangıç olacak eser yaratmış Julian Peters. Her mısra için çizim yapmış. Şiir evrenine giriş için pek hoş. Ben Sayın @kemalettin'in önerdiği Thorium ile sorunsuz açtım bu güzel eseri.
Şiir tutkunu biri olarak küçük bir eleştirim de var esere; her karedeki farklı imgelemeler sanki şiirin önüne geçiyor gibi. Sizin Çorak Ülke için paylaştığınız gibi her dize için bir çizim bence çok daha etkili. Wordsworth şiirini siyah beyaz değil çok sevdiği göller bölgesindeki gibi yeşil mavi görmek isterdim. Shelley Ozymandias'daki Roma Lejyonerleri, Haçlı Savaşları, Amerika Bağımsızlık Savaşı, devrilen Lenin heykeli, CIA'nın El Kaide gibi kurup sonra "sözde" düşman ilan ettiği İşid teröristlerinin çöldeki heykel kırım vahşeti filan aklımda deli sorular oluşturdu :)
Ama klasik eserlerle yeni nesli tanıştırmak için güzel bir eser.
Şiir ile çizimin zirvesi benim için Samuel Taylor Coleridge'ın Kadim Denizcinin Ezgisi'nin Gustav Dore çizimleri. Hem şiirin hem çizimin içinde kayboluyor insan.
Hatta en kısa zamanda tekrar o unutulamaz güzelliği yaşayayım :)
Değerli katkılarınız ve lirik çizim yapmaya verdiğiniz ilham için çok teşekkürler Sayın @eankara ve Sayın @Calligrapher . Ufkumuzu masmavi yaptınız, çok teşekkürler.
 
Üst