ZULULAND ADAMI - Gino D'Antonio - Bir Adam, Bir Macera 02

kudretsabancı

Onursal Üye
E-Dergi Takımı
3 May 2011
1,243
35,359


Serinin ikinci macerası, Güney Afrika'da Anglo-Zulu savaşlarında geçiyor ve Gino D'Antonio tarafından çizilmiş.
Hem senaryoları hem de çizgileriyle İtalyan çizgiromanının aksiyon ustası olarak öne çıkan D'Antonio, çizgiroman klasiği "West (Il Storia del West)"in yaratıcısıdır.
Bella&Bronco'dan Julia'ya, Savaş'tan Buffalo Bill'e, Nick Raider'dan Tex'in bazı özel albümlerine sayısız eser üretmiş.
Özellikle bu seriye çizer ve senarist olarak yaptığı katkıya ithafen "Fumetti Adamı" diye anılmış.



jl9ltz560mp9k225g.jpg
mnq3p3ete142bu75g.jpg
exfhzzxrntkmert5g.jpg


sn0xcto1oeqf8e35g.jpg
i0qserlyl8bwtfn5g.jpg
ehmhp1zqkufoqu05g.jpg
n0z1pgjqz06l4sj5g.jpg
pe0vqhp9banvi9s5g.jpg


3y1s43831yvw3ip5g.jpg
50veyp52nbbjs0z5g.jpg
egaieiscoax074g5g.jpg
23tw17atiaxlmvd5g.jpg
2krmz46mqfail455g.jpg


zj19kx5mkyp3hbf5g.jpg
mbiv344pvbj2gmt5g.jpg
6ueqsso0po98ajg5g.jpg
o9rrr0bo9kdrrga5g.jpg
5nrdhlwjsswjhhm5g.jpg


l2wxssvujxvpxv85g.jpg
gzxi5rdvdwpagf35g.jpg
ea0a6elxa88fr9c5g.jpg
fv9m2b732b3tz315g.jpg
1fa9k91zqd58koz5g.jpg


5ar03o4xrjqcor25g.jpg
e4k1txnihlxhbjd5g.jpg
8sq0co7gipzakr05g.jpg
2zy35r25s27fqlt5g.jpg
gl3i3rh67peijyb5g.jpg


 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,343
8,191
D'Antonio'nun mükemmel çizgileriyle, adeta film izler gibi, çatışmaların ortasındaymışçasına okuduğum harikulade bir öykü!
Değerli murats'ın bir önceki kitaba ilişkin -çoğuna katıldığım- eleştirileri herhalde bu kitap için geçerli olmayacaktır. Renklendirmeler oldukça başarılı, senaryosu sağlam ve diğer kitapta olduğu gibi aşırı özetlenmiş hissiyatına yol açmıyor, çizimler mükemmel ve özellikle çatışma sahnelerinde hareketliliği çok başarılı olarak yansıtıyor, ve nihayet sayfa planları çok iyi ayarlanmış. Naçizane kanaatimce dört dörtlük bir eser çıkmış ortaya...
Bu enfes seriyi harika bir çeviriyle dilimize kazandırarak bizlerle paylaştığınız için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum değerli kudretsabancı üstat. Elleriniz dert görmesin...
 

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,314
5,496
Harika! İkinci kitap da geldi. Hemen bu akşam okuyacağım. Ve tabi ki, kitap kulübü yazımı yazacağım. (Yazı yarına kalabilir, uzun olması için. ;) )
Çok teşekkürler kudretsabancı, harikasın..
 

kudretsabancı

Onursal Üye
E-Dergi Takımı
3 May 2011
1,243
35,359
D'Antonio'nun mükemmel çizgileriyle, adeta film izler gibi, çatışmaların ortasındaymışçasına okuduğum harikulade bir öykü!
Değerli murats'ın bir önceki kitaba ilişkin -çoğuna katıldığım- eleştirileri herhalde bu kitap için geçerli olmayacaktır. Renklendirmeler oldukça başarılı, senaryosu sağlam ve diğer kitapta olduğu gibi aşırı özetlenmiş hissiyatına yol açmıyor, çizimler mükemmel ve özellikle çatışma sahnelerinde hareketliliği çok başarılı olarak yansıtıyor, ve nihayet sayfa planları çok iyi ayarlanmış. Naçizane kanaatimce dört dörtlük bir eser çıkmış ortaya...
Bu enfes seriyi harika bir çeviriyle dilimize kazandırarak bizlerle paylaştığınız için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum değerli kudretsabancı üstat. Elleriniz dert görmesin...

Teşekkür ederim.
Maalesef serinin ilk Bonelli baskılarının çoğunu aynı kişi renklendirmiş: Ugo Pietrafitta. Benim gördüğüm en kötü renklendirmeci olabilir.
Toppi bu serideki diğer iki eserini kendi renklendiriyor. Battaglia'nın eserlerini eşi Laura Battaglia renklendiriyor. Aynı durum Hugo Pratt için de geçerli; Anne Frognier (Pratt). Crepax gibi bazı ustalarsa zaten renkli çalışıyorlar.

Ancak Toppi kadar arızalı ve diğerleri kadar şanslı olmayan çizerler, Ugo Pietrafitta'nın katliamına maruz kalıyorlar. D'Antonio, bu seriye çizdiği üç eseri de sonradan kendi renklendiriyor. Okuduğunuz versiyon, D'Antonio'nun kendi renklendirdiği.

Burada Ugo Pietrafitta'nın tuzağına ben de düştüm ve önce onun renklendirmesini balonladım. Sonradan D'Antonio'nun renklendirmesini bulunca, bir kez daha bu versiyonu balonladım. Pietrafitta versiyonunu merak edenler ya da karşılaştırmak isteyenler için linki de bırakayım:

.

Adamı bu kadar gömdükten sonra indirmeye değer görmeyen, ancak yine de merak edenler için birkaç karşılaştırmalı örnek ekleyeyim:

y6kh471vu55sdvl5g.jpg

Üstteki Ugo Pietrafitta, alttaki D'Antonio renklendirmesi. Ortadaki kare mesela, detayları boşverin ortada ne at kalmış ne sürücü.

ened5jxzysc93u25g.jpg

Üstteki Ugo Pietrafitta, alttaki D'Antonio. Sol baştaki adamın gözlerini ve dişlerini dümdüz ederek ne ifade bırakmış ne de duygu.

8iq5lzz2tsc6y2n5g.jpg

Yine üstteki Ugo Pietrafitta, alttaki D'Antonio renklendirmesi. İnsan düşman olsa bu kadarını yapmaz. Resmen karakteri silmiş.

6h1p122p4svlq1j5g.jpg

Adam bu kareyi renklendirme zahmetine bile girmemiş. Bu yüzden ben yorum yapmayayım.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,343
8,191
Maalesef serinin ilk Bonelli baskılarının çoğunu aynı kişi renklendirmiş: Ugo Pietrafitta. Benim gördüğüm en kötü renklendirmeci olabilir.
Toppi bu serideki diğer iki eserini kendi renklendiriyor. Battaglia'nın eserlerini eşi Laura Battaglia renklendiriyor. Aynı durum Hugo Pratt için de geçerli; Anne Frognier (Pratt). Crepax gibi bazı ustalarsa zaten renkli çalışıyorlar.

Ancak Toppi kadar arızalı ve diğerleri kadar şanslı olmayan çizerler, Ugo Pietrafitta'nın katliamına maruz kalıyorlar. D'Antonio, bu seriye çizdiği üç eseri de sonradan kendi renklendiriyor. Okuduğunuz versiyon, D'Antonio'nun kendi renklendirdiği.

Burada Ugo Pietrafitta'nın tuzağına ben de düştüm ve önce onun renklendirmesini balonladım. Sonradan D'Antonio'nun renklendirmesini bulunca, bir kez daha bu versiyonu balonladım. [/SIZE][/FONT][/CENTER]

Gerçekten de iki versiyon arasında gece ile gündüz kadar fark var!
Bilgilendirmeleriniz ve paylaşımlarınız için çok teşekkürler...
 

HIZIRKOYLU

Yeni Üye
27 Eki 2020
94
285
Muhteşem bir eser muhteşem bir emek editöryal yazıların tercüme edilerek bizlere sunulması apayrı bir güzellik, Kudret Bey on yayinevi kudretinde & gücünde maşallah...
Sırada Battaglia var inşallah.. Buzelli Crepax Micheluzzi ve diğer isimler aklıma geldikçe sevinçten oynayası geliyor adamın...
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,136
77,459
hiçbiryerde :)
Bu karşılaştırmalar, bir önceki kitaptaki yorumlarınız,
biz çizgi roman sevenlere çağ atlatıyor, sanatı okuma,
yorumlama temelleri veriyor üstadım, gerçekten çok
mutlu oldum bu emeklerinizle birlikte... İyi ki varsınız.
Selam ve saygılarımla...
 

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
3,026
13,818
Bir sanat okuması ve karşılaştırmasının da beraber sunulmasıyla, bir çevirinin sadece çevirmek olmadığı, bunun yanında daha iyisi için aynı işi tekrar tekrar yapmanın da gerekli olabileceğini de ve bunun da çok zahmetli ve daha iyisi için yeniden ve yeniden uğraşmak gerektiğini gösteren bir örnek çalışma. Konuya katkı veren ve işin arka planından da paylaşımda bulunan sayın kudret sabancı'ya çok teşekkür ederim.
 

haziran

Süper Üye
19 Ocak 2010
1,702
5,218
Kudret abi çok teşekkürler, ciddi farklar var 2 renklendirme arasında. Bizlere kaliteli versiyon için tekrar emek vermişsiniz elinize sağlık.
 

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,314
5,496
Baştaki tarihçeyi, çizgi-romanı okuduktan sonraya bırakmak hoş olacaktır diye düşündüğümden, henüz okumayanlara böyle bir sırayla okumaları tavsiyemdir. (Baştaki tarihçe, eserden çok daha uzun bir dönemi kapsıyor; çizgi-romanda geçen savaşı da spoil etmiyor aslında. Eğer tarihi arka perde hakkında önceden bilgilenmiş olmak isterseniz, okumayı tercih edebilirsiniz. Ama hiç yoktan çizgi-romandaki finalin biraz olsun bile tadını kaçırmamak için sonraya bırakmanızı öneririm.)

Bu arada çizgi-roman bittikten hemen sonra, sondaki notları okumak, gerçek yüzleri ve karakterleri görmek insanı etkiliyor. Sonra da baştaki tarihçeyi okuyunca o bölge ve dönemin altyapısı daha çok aklınızda kalıyor, daha iyi anlıyorsunuz.

---

Ben çizgi-romanı beğendim. Anlatıyı da, senaryoyu da orta üstü buldum. Olağanüstü etkilenmedim ya da duygusal bir özdeşleşme yaşamadım; bu yüzden orta-üstü buldum diyorum.

Bu çizgi-romanda en çok öveceğim şey çizim alanında. (Ki aslında hızlı bir göz gezdirişte, kimi insan formlarında, özellikle başın fazla döndürüldüğü durumlarda, çizerin boyun-baş-omuz ilişkisini kurmakta zorluklar çektiği yönünde gözlemim olmuştu. Boyunlarda zaman zaman tekrar tekrar bazı problemler vardı.) Çizgi-romanı okuduktan sonra ise artılar bunu tamamen görünmez kıldı.

D'Antonio daha ilk iki sayfadan, bol derinliğe sahip karelerle başlıyor. Bizi maceranın ve dünyanın içine davet ediyor. Özellikle ilk iki kareye bakın mesela. Ayrıca her sayfada çerçevesiz bir kare kullanarak (açık kare) bizi kağıdın/sayfanın sınırlarında muhaf tutarak dünyanın içine iyice çekiyor.

Zuluların çizimleri, kıyafetleri, duruşları TÜM çizgi-roman boyunca detaylı, çok iyi ve güzel kompozisyonlarda. Çok da hareketli. (Bu konuya ayrı bir paragrafta geleceğim.) Hiçbir zaman ilkel, çirkin, kötü, vahşiler olarak resmedilmemişler. Bu da önemli bir duruş. (Sonuçta vatanlarını İngiliz ve Hollandalı sömürgecilerden kurtarmaya çalışan bir halk bu.) 'Kötüler', 'düşmanlar', 'canavarlar' olarak resmedilmemişler. Ve konuşmalarında da bu ilkellik yok.

14 ve 15. sayfalarda harika kompozisyonlar ve çizimlerde 'bu maceradaki adamımız', asıl macerasını yaşayacağı yere giderkenki sürecini başlatıyor. Ve yolda, tarihin bir parçası olan figürlerle karşılaşıyor. Böylece bu adamımız sayesinde asıl anlatılacak olan mücadele dışında, etraftaki yan olaylar için de gezdirilmiş oluyoruz.

D'Antonio'nun karelerinde en büyük gücü, benim gözlemime göre, aksiyonu çok iyi pozlarda dondurmuş ve resmetmiş olması. Gerçekten de sabit karelerden oluşan çizgi-roman mecrasında, aksiyon sekanslarında öyle doğru saliseden dondurmalar yapmış ki, size o karenin dinamizmini geçirebilmiş. Hareketsiz resimler, bedenler, devinimin öyle güzel bir anında, (doğru kompozisyon, doğru çizim açısı, ve hareketin dengesinde çizilmiş vücut durumlarıyla) resmedilmiş ki, karedeki aksiyonu hissedebiliyorsunuz. Gözünüzde canlandırıyorsunuz ve zihninizi heyecanlandırabiliyor.

Bunu hem çok doğru çizilmiş, iyi yerden gösterilmiş, hareket halindeki beden pozlarıyla yapmış, hem de aynı bir aksiyon filmi gibi, kareleri üzerinde özenle çalışıp, mesela yakına saplanan bir mızrak, çok yakından geçen bir nesne, kurma kolu çeken el gibi, kareleri hayal gücünüzü harekete geçirecek şekilde bolcana süslemiş.

Aksiyon sahnelerinde, hızlı okumayla birleşince, aynen bir film akışı hissediyorsunuz. Çizgi-roman mecrası için bu aksiyon anlatımını gerçekten başarılı buldum bu kitapta.

Buna kimi en iyi örnekler şu sayfalarda: 23 24 31 40 46 53

---

Tüm kitapta en sevmediğim kare ise 52. sayfadaki duvardaki delikten geçmenin kesit olarak anlatıldığı kare. O ana kadar durumu zaten anlamıştık, o yapay kare bize yeni bir enformasyon vermiyordu. Son anda geçmeleri gibi bir heyecana da hizmet etmiyordu. Sadece yapay bir açı olarak kalmış öylesine. Harita ve hastane şeması karelerinden rahatsız olacaktım ;) eğer o kare olmasaydı.

---

Daha önce dediğim gibi, senaryo ve diyaloglar rahatsız etmiyor, kolayca akıyor ve anlaşılır durumda, ama karakterizasyon olarak pek bir hizmeti yok. Ana karakterimiz hakkında bile çok az şey biliyoruz; kaldı ki bir politik söylemi, bir hayat düsturu falan hiç yok.

Genel olarak Rorke's Drift adlı bu savaşı ve oradaki mücadeleyi öğrenmemize vesile olan, kolay okunan bir aksiyon çizgi-romanı diyebiliriz Zululand Adamı'na. Ardından o günlerin gerçek karakterlerinin asıl 'fotoğraflarını' görmemiz ise bizi nostaljik ve duygusal düşüncelere daha çok itiyor.

Bu eseri Türkçe'ye kazandırdığı için kudretsabancı'ya teşekkür ederek, incelememi bitiriyorum.

Sizler okudunuz mu?
Neler düşündünüz?
Neyi beğenip, neyi beğenmediniz?
;)



edit: imla düzeltmesi, ve küçük kelime ekleri ve paragraf düzenlemeleri.
 
Son düzenleme:

kudretsabancı

Onursal Üye
E-Dergi Takımı
3 May 2011
1,243
35,359
D'Antonio, tam bir klasik dönem Bonelli çizeri. Okurken çizgileri bende Ferri, Galeppini, Letteri gibi ustaların tarzını çağrıştırdı. Ancak @murats'ın da belirttiği gibi aksiyon anını ve açısını kendi ekolünün çoğu çizerinden daha doğru yakalıyor.

1970'lerin başında Bonelli'nin ikinci adamı oluyor ve ölünceye kadar da bu görevini sürdürüyor. Bu seri de dahil, birçok Bonelli çizgiromanının fikir babalarından ve geliştiricilerinden. Tacconi gibi o dönemde starlığa henüz adım atmamış bir çok çizeri de seriye D'Antonio dahil ediyor. Zaten lakabı da bu seriye atfen "Fumetti Adamı".

Bu dönem editoryal işlerin yoğunluğundan dolayı iş ağırlığını çizerlikten senaristliğe kaydırıyor. Çizgileri elbette kendi ekolünden başka çizerlerle karşılaştırılabilir ama asıl rakipsiz olduğu alan senaristliği. Gerek bu seride gerekse başka serilerde nerdeyse İtalya'nın bütün çizerleriyle işbirliği yapmış. Doğal olarak özellikle aksiyon konusunda uzmanlaşmış.

Zululand Adamı'nda da neredeyse ilk kareden başlayan aksiyon, bir an bile hız kesmiyor.

Olayların büyük kısmı tek bir mekanda, hastanede geçmesine rağmen olay kurgusunu hastane içi, kışla avlusu ve Zulular olarak üç ayrı kola bölerek anlatıyor. Böylece mekandan ve konuşmalardan sıkılmamızı, sayfayı okumadan çevirmemizi engelliyor. Ki bu senaryoda çok fazla diyalog var. Karşılaştırma için örneğin, aşağı yukarı aynı sayfa sayısına sahip ve yer yer uzun diyaloglar kullanan Toppi'nin Koleksiyoncu'sunda 8 word sayfası, Zululand Adamı'nda 17 word sayfası diyalog var. Toppi, uzun diyalog sorununu konuşma balonlarını sayfa grafiğinin bir parçasına çevirerek hallediyor. D'Antonio ise çağına göre modern sayılabilecek ama daha klasik bir yönteme başvurmuş: sık sık font değiştirerek, hatta bazı fontları renklendirerek şekli aynı olan harf dizilerilere bakmamızı engellemiş, uzun konuşma balonlarının içine de bir hareket yerleştirmiş.

Seçtiği konulara ve bu konuları ele alış tarzına baktığımızda, eğlenceli ve aksiyonlu İtalyan sinemasından tarihin derinliklerine, rönesans sanatından ulusal İtalyan operası hikaye anlatımına (ki spagetti westernlerin anlatım dili de doğrudan buraya dayanır) çok geniş bir literatüre hakim bir entelektüel olduğu ortaya çıkıyor.

Zululand Adamı özelinde, aslında kitabın sonundaki bölüm orijinal baskılarda yok, ben ekledim. Ekleme nedenimi de anlatayım; Konu yerel ve uzak coğrafyada geçen bir olay olunca, çevirinin doğruluğundan emin olmak için olayı araştırırken karşıma çıkan dökümanların ve kaynakların çizgiromanda bire bir yer aldığını görünce gerçekten çok şaşırdım. Senaryo ve çizimler, haritasından zaman akışına, karakterlerden mimariye karşıma çıkan her şeyi bire bir doğrulukla kullanmıştı.

Benim elimin altındaki internetle günler süren araştırmalarımı, D'Antonio 50 yıl önce yapmış. Kaynak ve döküman taramasına çok zaman ayırmış olmalı. Ama beni asıl şaşırtan kısmı, bu kaynak ve dökümanları senaryoda kullanma şekliydi. Ülkemizde dönem dizilerinin gırla gittiği ama oyunculara Bizans kostümü diye Haçlı Şövalyesi kostümlerinin giydirildiği bir dönemde, bu işlerin senaristleri için parayla satın alınamayacak uygulamalı ders gibi bir şey.

Zululand Adamı'nın senaryoru; dönem hikayesi ve tarihi hikaye, dönem filmi ve tarihi film arasındaki farkı bariz ve keskin bir biçimde ortaya koyuyor, bu tür hikaye ve senaryolarda yapılması ve yapılmaması gerekenleri bir ders kitabı gibi anlatıyor. D'Antonio, aynı titiz yaklaşımı buna göre daha eğlenceli anlatılmış bir hikaye olan "Çöl Adamı"nda da gösteriyor.

Bonelli gibi seri üretim yapan bir yayınevinin sergilediği bu ciddiyet ve titizlik bile fumettinin neden bu kadar sağlam temelli ve çizgiromanda bir ekol olduğunu gösteriyor.
 
Son düzenleme:

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,314
5,496
Yine çok bilgilendirici ve doyurucu bir yazı sevgili @kudretsabancı. Üç kere okudum eksiksiz hazmetmek için.

Gerek kitabın biçimsel yaklaşımı üzerine,
gerek çizerin kendi çağdaşlarıyla karşılaştırılması ve hayatı, fumetti'deki yeri ve becerileri üzerine,
gerekse de Zululand Adamı çizgi-romanının senaryo ve görsel anlatısının zayıf ve güçlü yönleri üzerine bir çok şeyi sığdırdığın bir yazı kaleme almışsın.

'Fumetti Adamı' bilgisi ise nefis. Bu serinin başlıklarının formuyla ilişkisi yüzünden öğrenmesi çok keyifli bir bilgi. Elbette benim için kitabın senaryosunu ve anlatı kararlarını, mesela çok yazıya sahip olmasını, bölünen sekanslarını, çizgi-roman disiplini içinde ve İtalyan sinemasına da dayandırarak anlattığın paragraflar ekstra lezzetli oldu.

Finaldeki bilgilendirme eklerini okurken, bir saniye için hissetmiştim, bunları kudretsabancı eklemiş olabilir mi diye. ;) Bu araştırmayı yapman, bu ekleri bizimle paylaşman paha biçilmez. Çok teşekkürler. Gerçekten çok şanslıyız sen burada olduğun ve bu çalışmları yaptığın için.

Yazının sonunda yazdığın Bonelli ve D'antonio'nun gösterdiği mükemmelliyetçilik ve titizliğin aynı paralelliği senin paylaşımlarında da var, ve bu yadsınamaz. Hayranlıkla takip ediyorum ve tekrarlıyorum:

Diyardaşlar olarak, biz çok şanslıyız.
 
Üst