Zagor Tay Yayınları 465’lik Fasikül Serisi Sayı 243 – Yankı Vadisi

zagorabi

Aktif Üye
28 Ağu 2010
230
350
Sevgili Savok yılbaşına bir sayı daha isterim deyince emir telakki ettim, yılbaşı özel eki birlikte, keyifli okumalar...



kapak243.jpg




 
Moderatör tarafında düzenlendi:

fahri359

Süper Üye
28 Mar 2009
773
265
Zagorabi'den yılın son bombası, yine şahene bir fasikül, teşekkürler...
 

valeron41

Süper Üye
2 Kas 2009
750
158
bir nrş kliniği
bicepslerde hafif bir incelme sezinledim umarım bana katılırsınız...şaka bir yana tebrik ediyorum dostum harika tarihi eserler...gece vardiyası gibi 03:00 de paylaşıma açmışsınız nazar değmesin...
 
Son düzenleme:

savok

Admin
30 Eki 2009
20,013
84,999
Kasımpaşa
Ah bilsem 10 kitap daha derdim.
Bilemedim.
Neyse bu da iyidir.
Kadrini bilmek gerekir.
Tarayan eller dert görmesin
yürekler neşe dolsun.
Dostlar sağolsun.
Saygı ve sevgilerimle.
 

zagorabi

Aktif Üye
28 Ağu 2010
230
350
Zagor'un Elvis'çi olduğunu bilmeyen kalmadı artık...

Keyifli okumalar dostlar...
 

kinowa

Süper Üye
5 Nis 2009
2,780
4,485
Bu nefis yilbasi hediyesi icin bende cok tesekkür ederim..ellerine saglik zagorabi :)
 

machine_code

Kıdemli Üye
30 May 2015
150
704
mc4jw7jg.png



Zagor, Kızılderililerin ' Indorum Americanorum ', anlaşmazlıklarına çözüm bulmak ya da haklarını korumak ya da barışı bozmalarına engel olmak,... ve benzeri nedenlerle, Yankı Vadisi ' Vallis Echo ', Kargalar Düzlüğü ' Planities Corvi ', Şeytan Kayası ' Satanas Petra ',... gibi yerlerde Şefler Toplantısı' na ' Coetus Proceres ' katılır...

Buralarda genellikle, Zagor' un, gösterişli çıkış yapması için, kendisini kamufle eden, şeflerin gözünden gizleyen ' ve yeri de değişken olan; bazen ortada, bazen köşede,... ' bir ağaç bulunur ve Zagor' un gösterişli çıkışlarına da rağmen, çoğunlukla, gruplaşmalar olur, sert tartışmalar meydana gelir,... etc...

Zagor' daki bu pasajlar, tarihin derinliklerine gömülmüş eski bir hikaye ile biraz benzer gibidir...









Gisors' taki Karaağacın Kesilmesi ' Ulmus inter Gisortium et Tretum virens '

Eğer Manastır Belgeleri' ne ' Documenta Monasterii ' inanılabilirse, 1188 ' MCLXXXVIII p.C.n. ' yılı hem Kadim Gizemci Sion Tapınağı Tarikatı ' Antiquus Ordo Mysticusque Prioratus Sionis ' hem de Tapınak Şövalyeleri ' Pauperes Commilitones Christi Templique Salomonici /Ordo Pauperum Commilitonum Christi Templi Hierosolymitani; Süleyman Tapınağı ve İsa' nın Fakir Askerleri /Kudüs Tapınağının ve İsa' nın Fakir Askerlerinin Düzeni ' için çok büyük öneme sahip olan bir yıldı... Bir yıl önce 1187' de, Kudüs ' Hierosolymitanus ', büyük ölçüde Tapınak Şövalyeleri Büyük Üstadı Gerard de Ridefort' un ' Magnus Magister Militum Templariorum, Gerardus de Ridefort ' aceleciliği ve beceriksizliği nedeniyle Sarazenler' in ' Saraceni; Orta Çağ Avrupası Hıristiyan yazarları arasında, özellikle Haçlı Seferlerine -Expeditiones Sacrae- katılan Müslümanlar -Musulmanae /Religiones Abrahamicae- için kullanılan bir terim ' eline geçti...

Dossiers Secrets' deki metin çok sertti... Gerard' ın aceleciliğinden ya da beceriksizliğinden değil, vatan hainliğinden söz ediyordu... Bu ' hainliğin ' ne olduğu açıklanmıyordu... Ancak bunun sonucunda Sion üyelerinin toplu halde Fransa' ya ' Francia ', muhtemelen Orleans' a ' Aurelianum ' döndükleri söyleniyordu... Mantıksal olarak bu iddia yeterince akla yatkındı... Kudüs Sarazenler' in eline geçtiğinde, kuşkusuz Sion Dağı' ndaki ' Mons Sionis ' manastır da kaybedilmişti... Kutsal Topraklar' daki ' Terrae Sanctae ' üslerinden yoksun kalan manastır sakinlerinin halihazırda kurulu bulunduğu Fransa' ya sığınma olanağı araması şaşırtıcı olmayacaktı...

1187' deki olayların, Gerard de Ridefort' un ' ihaneti ' ve Kudüs' ün kaybedilmesinin, Sion Tarikatı ile Tapınak Şövalyeleri arasında felaket getirici bir ayrılığı hızlandırdığı görülmektedir... Bunun tam olarak neden gerçekleştiği belli değildir; ancak Dossiers Secrets' ye göre, bir sonraki yıl her iki tarikatın meseleleri açısından bir dönüm noktası olmuştur... 1188' de, iki kuruluş arasında resmi bir ayrılığın gerçekleştiği söylenmektedir... Tapınak Şövalyeleri' ni yaratmış olan Sion Tarikatı, ellerini himayesi altındaki bu meşhur gruptan çekti... Başka bir ifadeyle ebeveyn çocuğunu resmen evlatlıktan azletti... Bu kırılmanın bir çeşit ritüel veya törenle kutlandığı öne sürülmektedir... Dossiers Secrets' de ve diğer Manastır Belgeleri' nde bundan ' karaağacın kesilmesi ' olarak söz edilir ve Gisors' ta ' Gisortium ' gerçekleştiği iddia edilir...

Anlatılar karmaşık ve belirsizdir, ancak tarih ve gelenek 1188' de Gisors' ta bir karaağacın kesilmesini kapsayan fazlasıyla garip bir şeyin olduğunu doğrulamaktadır... Kalenin bitişiğindeki arazide, Mukaddes Tarla ' Champ Sacre /Ager Sanctus ' olarak bilinen bir otlak vardı... Ortaçağ vakanüvislerine ' chronica medievalia ' göre, bu arazi Hristiyanlık öncesi zamanlardan ' temporibus ante Christianitatem ' beri kutsal sayılıyordu ve 12. yüzyılda ' Saeculum XII ' burası İngiltere ve Fransa kralları ' reges Angliae et Franciae ' arasındaki birçok toplantıya sahne olmuştu... Mukaddes Tarla' nın ortasında eski bir karaağaç bulunmaktaydı... 1188' de, İngiltere kralı II. Henry ' Henricus II, rex Angliae ' ile Fransa kralı II. Philippe ' Philippus II , rex Francorum ' arasındaki toplantıda bu karaağaç bilinmeyen bir nedenle ciddi, hatta kanlı bir çekişmenin nedeni oldu...

Bir anlatıya göre, karaağaç Mukaddes Tarla' daki tek gölgeyi oluşturuyordu... Sekiz yüzyıldan daha yaşlı olduğu ve el ele tutuşan dokuz adamın gövdesini ancak sarabileceği genişlikte olduğu söyleniyordu... II. Henry ve maiyeti önceden gelip bu ağacın gölgesini tutmuş ve sonradan gelen Fransız hükümdarını merhametsiz güneş ışığına bırakmıştı... Pazarlıkların üçüncü gününde Fransızların öfkesi sıcaktan da kaynaklı olarak yükseldi, silahlı adamlar arasında tartışmalar yaşandı ve Henry' nin Galli paralı askerlerinin saflarından bir ok atıldı... Bu durum, İngilizlerden sayıca üstün olan Fransızların tam güçle şiddetli bir saldırıya girişmesinin kışkırtıcısı oldu... İngilizler kendilerini Gisors' un duvarları arkasında bulurlarken, Fransızlar o kızgınlıkla ağacı kesip attılar... Ardından II. Philippe, hırsla Paris' e ' Lutetia ' dönerken Gisors' a ağaç kesmeye gelmediğini söylemişti...

Bu öykünün, içerisinde barındırdığı anlatıyla, keşfedilmemiş açıklama ve nedenleri bir kenara atarak, satırlar arasında çok daha büyük öneme sahip bir şeylerin ipucunu veren tipik bir orta çağ çekiciliği bulunmaktadır... İçerisinde neredeyse abes ve olasıdır ki Garter Tarikatı' nın ' Ordo Periscelidis /Garterianus ' kurulmasıyla ilgili fabllar gibi sonradan uydurulmuş olarak bile görülebilir... Ancak yine de kesin ayrıntılar verilmese de diğer anlatılarda bu öykünün doğrulanması bulunmaktadır...

Ancak, başka bir vakanüvise göre, Philippe' nin Henry' ye ağacı kesmeye niyetlendiğine dair uyarı verdiği görülmektedir... Sonraki gün, Fransızlar silahlanarak, her biri krallığın seçkin bir lordu tarafından komuta edilen beş bölükle birlikte balta ve çekiçlerle donatılmış doğramacılardan oluşan bir alay oluşturmuşlardı... Bunun ardından, Henry' nin en büyük oğlu ve varisi olan Aslan Yürekli Richard' ın da ' Ricardus Cor Leonis /Ricardus I, rex Angliae ' katılıp ağacı korumaya çalışırken epeyce kan döküldüğü söylenen bir savaş gerçekleşti... Bununla birlikte, günün sonunda Fransızlar tarlayı ele geçirdiler ve ağaç kesildi...

Bu ikinci hikaye, önemsiz bir itiş kakış ya da küçük bir çarpışmadan daha fazla bir şeyi vurguluyor... Önemli sayılarda askeri kapsayan ve muhtemelen önemli miktarda zaiyatın verildiği büyük ölçekli bir saldırıyı içeriyor... Richard' ın biyografilerinin hiçbiri bu hadiseden fazlaca söz etmemekte, çok azı bunun üzerinde durmaktadır...

Ancak 1188' de, Gisors' da, Manastır Belgeleri' ndeki gibi bir karaağacın kesilmesinin de gerçekleştiği tuhaf bir kavganın varlığı hem kayıt altındaki tarih hem de gelenek tarafından yine doğrulanmış oldu... Bu olayın Tapınak Şövalyeleri veya Sion Tarikatı' yla bir şekilde bağlantılı olup olmadığına dair dışsal bir kanıt yoktur... Öte yandan, hadiseye ilişkin varolan anlatılar kesin olarak kabul edilemeyecek kadar belirsiz, zayıf, anlaşılmaz ve çelişkilidir... Tapınak Şövalyeleri' nin olay sırasında orada olması fazlasıyla mümkündür, çünkü I. Richard' ın yanında sıklıkla tarikatın şövalyeleri bulunuyordu ve bunun ötesinde Gisors otuz yıl önce Tapınak Şövalyeleri' ne emanet edilmişti...

Varolan kanıtlara bakarak, karaağacın kesilmesinin, gelecek nesiller için korunan anlatılardan daha fazla veya daha farklı bir şey içermesi mantıklı olmanın ötesinde kesinlikle olasıdır... Aslında, günümüze ulaşan anlatıların safi tuhaflığı göz önüne alındığında, tarihte atlanan veya muhtemelen hiçbir zaman açıklanmayan, kısacası daha büyük öneme sahip bir meseleyi aynı anda sezdiren ve gizleyen türde imalar içeren mevcut anlatılara bakıldığında, başka bir şeyin olmaması daha şaşırtıcı olacaktır...


Eski dostumuz sevgili Zagorabi' ye, bu güzel kitap için, çok teşekkür ediyoruz...



İ ç t e n l i k l e...

Sevgiyle...
 
Son düzenleme:
Üst