Yapay Zekaya bir soru sordum! 15

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,930
19,403
Denizli - İstanbul
Sevgili YZ herkes bilir ki bütün kadınlar güzeldir. Hatta zombi olsalar bile. Bize güzel ve alımlı bir zombi resmi yapar mısın?

Cevap aşağıda :)

9e5iczl.jpg


f59tmdb.jpg


nlifx2l.jpg


ezg1t1g.jpg


ejt0i36.jpg


ds38ksq.jpg


qq42j7l.jpg


n36itx0.jpg


gaepuww.jpg


mmw4ibr.jpg
 

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
487
9,384
Tarihin en etkileyici kadını olan ve dönemin en güçlü erkekleri Jul Sezar ile Antonius u adeta parmağında dans ettiren "Kleopatra" yı da burada analım (belki yapay zeka bu konuda da bizi mutlu eder)
Kısa dipnotlarına baktığımızda, Kleopatra'nın etkisi altına aldığı erkeklere aşık olmadığını, daha çok gücü ve dolayısıyla erkekleri kontrol etmeyi çok sevdiğini görüyoruz.
Mısır'ı Roma hükümdarlığı altına almak isteyen Sezar, bir iç karışıklığı bahane ederek Mısır'a gider. Kleopatra'yı Mısır'ın kraliçesi ilan eder. Sonrasında bir çocukları olur, ve Roma da bir kraliçe olarak karşılanmasını sağlar.
Jul Sezar'ın ölümü ile (Jul adı sonradan Sezar'ın anısına bildiğimiz Temmuz ayına isim olarak verilir) Roma daki taht kavgasına girişen iki rakip ten Marcus Antonius u da adeta bir bakışta etkisi altına alır. Roma yı kim yönetecek savaşının galibi, meşhur deniz savaşı Aktium muharebesinde "Augustus" olur (Sonradan anısına ismi Ağustos ayına verilir) Yunanistan kıyılarında yapılan bu savaştan kaçan Marcus ve Kleopatra İskenderiye'deki saraya çekilirler ve zehir içerek hayatlarına son verirler.

Mutluluğun resmini isteyen değerli vatan sevdalımızı, yakın zamanda Soner TUNA nın "ÇİZGİLERLE NÂZIM HİKMET" adlı eserini tarayarak güzel bir sunum eşliğinde aktarmaya çalışacağım
 

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,930
19,403
Denizli - İstanbul
Tarihin en etkileyici kadını olan ve dönemin en güçlü erkekleri Jul Sezar ile Antonius u adeta parmağında dans ettiren "Kleopatra" yı da burada analım (belki yapay zeka bu konuda da bizi mutlu eder)
Kısa dipnotlarına baktığımızda, Kleopatra'nın etkisi altına aldığı erkeklere aşık olmadığını, daha çok gücü ve dolayısıyla erkekleri kontrol etmeyi çok sevdiğini görüyoruz.
Mısır'ı Roma hükümdarlığı altına almak isteyen Sezar, bir iç karışıklığı bahane ederek Mısır'a gider. Kleopatra'yı Mısır'ın kraliçesi ilan eder. Sonrasında bir çocukları olur, ve Roma da bir kraliçe olarak karşılanmasını sağlar.
Jul Sezar'ın ölümü ile (Jul adı sonradan Sezar'ın anısına bildiğimiz Temmuz ayına isim olarak verilir) Roma daki taht kavgasına girişen iki rakip ten Marcus Antonius u da adeta bir bakışta etkisi altına alır. Roma yı kim yönetecek savaşının galibi, meşhur deniz savaşı Aktium muharebesinde "Augustus" olur (Sonradan anısına ismi Ağustos ayına verilir) Yunanistan kıyılarında yapılan bu savaştan kaçan Marcus ve Kleopatra İskenderiye'deki saraya çekilirler ve zehir içerek hayatlarına son verirler.

Mutluluğun resmini isteyen değerli vatan sevdalımızı, yakın zamanda Soner TUNA nın "ÇİZGİLERLE NÂZIM HİKMET" adlı eserini tarayarak güzel bir sunum eşliğinde aktarmaya çalışacağım
Değerli ek bilgileriniz için teşekkürler. Siz Kleopatra'dan bahsedince ben de yukarıdaki resimlerin oluşmasını sağlayan PROMPT'ta Kleopatra ismini ekledim ve bir set resim istedim. Karşısınız YZ yorumuyla Zombi Kleopatra :)

5zzulqb.jpg


tf2qc6a.jpg


tdvcex3.jpg


ifngzyh.jpg
 

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,348
5,575
Yapay zekaya soru başlıklarını artık sadece numaralamak yerine, başlıklarda bir kelime öbeği marka da mı olsa. Takibi zorlaştı.
Mesela buna ...15 - Zombi Kadın, bir diğerine Bulutlar, Osmanlı Kar Küreleri, Olimpiyat Madalyası vb.
Sayılardan daha anlamlı olur.
 

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,930
19,403
Denizli - İstanbul
Yapay zekaya soru başlıklarını artık sadece numaralamak yerine, başlıklarda bir kelime öbeği marka da mı olsa. Takibi zorlaştı.
Mesela buna ...15 - Zombi Kadın, bir diğerine Bulutlar, Osmanlı Kar Küreleri, Olimpiyat Madalyası vb.
Sayılardan daha anlamlı olur.
Olabilir tabii... Ama bu şekilde de bir gizemi var. Kişiler tıklayana kadar içinden ne çıkacağını bilmiyor ve sürpriz Alımlı Zombiler.
 

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
487
9,384
Uğraşınız için çok teşekkür ederim, elleriniz dert görmesin; Zombi hali bile böyleyse Sezar'ın ve Marcus'un hiç şansı yokmuş şeklinde anlıyoruz

Peki güzel kadın algımız nedir ve nasıl şekilleniyor? Neden aşık oluyoruz, nasıl beğeniyoruz?
(Robert Winston'ın "İnsan İçgüdüsü İlkel Dürtülerimiz Modern Yaşamlarımızı Nasıl Biçimlendiriyor" isimli kitaptan özet alınmıştır)

Çoğu insan kendine uygun bir eş bulmak için, adayları bir dizi karmaşık teste tabi tutar. İnsan, eşinin idealize edilmiş özeliklere sahip olması ister, ama tabii deneyim kazandıkça ideallerini daha alçak gönüllü hale getirir. Ama dünyanın tüm erkekleri arasında bir kadını cinsel bakımdan çekici yapan özelliklerin neler olduğuna dair şaşırtıcı bir fikir birliği mevcuttur. "Azami üreme kapasitesine sahip" ifadesi, sizin de tahmin ettiğiniz gibi, bir kadının gelecekte kaç çocuk doğurabileceğini daha teknik bir dille anlatıyor. Genç, doğurgan ve sağlıklı bir kadının, hayatta kalmayı başarıp üremeye devam edecek çocuklar yapma şansı daha yüksektir.

İlkel dönemlerde çok sayıda çocuk yapma kapasitesine sahip bir kadın bulmak erkek için hayati önem taşıyordu, çünkü çok sayıda çocuk sahibi olmak, hiç değilse bir ya da iki çocuğun yetişkinlik aşamasına kadar hayatta kalmasını garantilemenin en emin yoluydu.
Belki de bu yüzden her kültürde erkekler daha genç kadınları daha seksi bulma eğilimindedirler.

Bir erkek bir kadına sadece bakarak onun ne kadar doğurgan olduğunu anlayamaz; bunun yerine başka belirtilere güvenmek zorundadır. Pürüzsüz ten, parlak saçlar, dolgun dudaklar sağlık göstergesi olabilir, ama iyi doğurganlık göstergeleri değildirler. Fakat elbette gençlik genel olarak güvenilir bir doğurganlık belirtisidir ve insanlar, hem erkekler hem kadınlar, bir insanın yüzüne bakarak onun yaşını tahmin etmekte olağanüstü derecede başarılıdırlar.
Kuşkusuz, yüz ifadeleri önemlidir. Erkeklerin simetrik yüzleri çekici bulma ve yüzdeki en ufak asimetrileri fark etme eğilimi kadınlara nazaran fazladır. Bu eğilim doğuştan sahip olduğumuz farklı yüzleri ayırt etme yeteneğiyle ilgilidir ve anlaşılan erkekler yaşamlarının daha sonraki aşamalarında bu yetenekten kendilerine çekici eş bulmakta da yararlanmaktadırlar.
Aslında, kusursuz kadın yüzü için, eski Yunan filozofu ve matematikçisi Pisagor tarafından geliştirilmiş oldukça kesin bir formül mevcuttur. Pisagor birisinin "güzel" olarak kabul edilmesi için ağzın genişliğinin burnun genişliğine oranının 1,681'e 1 olması gerektiğine inanıyordu. Ağzın genişliğinin elmacık kemiklerinin genişliğine oranı da yine 1,681'e 1 olmalıydı. En çok beğendiğiniz süper modelin ya da Hollywood yıldızının yüzünü ölçerseniz, büyük olasılıkla Pisagor' un hesapladığı oranı elde edersiniz.

Kültürümüz bize güzellik dediğimiz şeyin özelliklerini öğretir mi? Bugünlerde gözlerimiz sürekli olarak süper modellerin ve Hollywood yıldızlarının imgeleriyle bombardıman ediliyor. Bu kişiler herhalde mesleklerinde "başarı" kazanmaları için gereken görünüme sahipler. Texas Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırmada, bir grup üç aylık bebeğe bir dizi kadın portre fotoğrafı gösterilmiş ve bebeklerin her yüze verdikleri tepki ölçülmüştür. Kültürel olarak kabul edilmiş güzellik standartlarına sahip yüzlere tüm bebekler çok daha anlamlı tepkiler göstermiştir. Açıktır ki, araştırmacılar deneklerin Oscar ödül törenlerini izlemediklerinden ve Vouge okumadıklarından emin olmak için üç aylık bebekleri seçmiştir. Bu araştırma içgüdüsel güzellik kavramlarıyla dünyaya geldiğimizi ve bu kavramların hiç kuşkusuz yetişme sürecimiz içerisinde kültürümüz tarafından pekiştirildiğini düşündürmektedir.

Yüzü bir kenara bırakalım; peki ya bir bütün olarak kadın formu? Popüler kültür ve modadan bildiğimiz gibi, erkekler kadında belli bir kalça ölçüsü - bel ölçüsü oranını çekici bulurlar.
Ve anlaşılan, kum saati figürü evrimsel bakımdan önem taşımaktadır.
Farklı erkekler ve farklı kültürlerin farklı kadın vücudu formlarını çekici bulduğu doğrudur, ama belli ki çekiciliğe sahip evrensel bir form da vardır. Dünyanın tüm erkekleri kendilerine kalça ölçüsü bel ölçüsünden çok daha geniş kadınlar seçerler. Tercih edilen bel-kalça oranı hiç değişmemekte, daima 0:7 olarak kalmaktadır. Marilyn Monroe ve Sophia Loren'in yanı sıra Audrey Hepbum ve Kate Moss da bu orana sahiptir. Avrupa ve Asya' da bulunan, muhtemelen verimlilik kültleriyle ilişkili 25.000 yıllık Venüs heykelcikleri bile bu oranı taşımaktadır. Her ne kadar bu heykelciklerin pek çoğu şişman figürleri betimlemekteyseler de, aynı "altın" orana sadık kalmışlardır.
Bel-kalça oranı erkeğe kadının sağlık durumu hakkında bir mesaj verebilir. Ergenlik çağından sonra östrojen hormonu kadınların göğüs, kalça ve uyluklarında git gide daha fazla yağ toplanmasına sebep olur; bu yağlar muhtemelen çok eskiden kıtlık koşullarında hem annenin hem de çocuğun hayatta kalması için önemliydi. Bugün bile, eğer bir kadının yağ stoku vücut ağırlığının belli bir yüzdesinin altına düşerse yumurtlama durmaktadır. O halde, erkek kadının kalçalarının belinden daha geniş olduğunu görünce onun sağlıklı ve daha da önemlisi doğurgan olduğu konusunda daha emin olabilmektedir.
Eğer erkekler vücudu kum saati formuna benzeyen kadınların seksi olduğunu düşünüyorlarsa, muhtemelen
kendilerine böyle bir kadını eş olarak seçmek isteyeceklerdir.
Bu tercih erkeklerin ince belli kadınlara düşkün olma özelliklerini miras bırakabilecekleri çok sayıda sağlıklı ve gürbüz çocuğa sahip olma şanslarını artıracaktır. Bu özelliğin binlerce kez miras bırakıldığını göz önünde bulundurduktan sonra bu gezegendeki tüm erkeklerin neden kıvrımlardan hoşlandığını anlamakta zorluk çekmeyiz.
Ama halk arasındaki inanışın aksine, erkekler kadınların sadece yüzleri ve vücutlarını önemsemezler. Kişilikten söz etmiyorum. Erkekler davranışsal ipuçlarına da bakarlar, örneğin kadınların duruşuna, ne kadar canlı, hareketli göründüklerine de dikkat ederler. Evrimsel bakımdan, bunlar başarılı şekilde üreme yeteneğiyle ilgilidir, ama çekici bir kadın, bu fiziksel karakteristiklerin yanı sıra, belli bir saygınlığa da sahip olmalı (ya da sahip olmamalıdır).

Bakirelik pek çok kültürde fazlasıyla ödüllendirilen bir özelliktir." Bu cinsel deneyimsizlik ve iffet takıntısının sebebi nedir? Evrimsel bakımdan en kötü durum, bir erkeğin bilmeden bir başkasının çocuğunu yetiştirmesidir. Bu olayın evrimsel sonuçlan o erkek açısından tam bir felakettir. Kendi genlerini taşımayan bir çocuğu büyütmek için zamanını, enerjisini ve kaynaklarını harcayacaktır.

Bunun aksine, bir başkasının eşini gebe bırakan bir rakip, bebeğe ve annesine bakma sıkıntısına atlanmaksızın kendi genetik mirasını bir başka bireye aktarmanın tüm avantajlarını tadacaktır. Bu nedenle, eşinin sadakatsizlik etmesinden endişelenen bir erkek için en iyi çözüm iffetli görünen bir kadın seçmektir. Erkeğin, kendi çocuğunun babası olduğundan emin olması en önemli meseledir.

Belki de sonuç olarak cinsel kıskançlık insan cinselliğinin temel özelliklerinden biridir. Erkekler baştan çıkarır; kadını tatlı sözlerle kandırıp yatağa atar. Erkek, kadın eğer (en azından hemen) razı olursa, onun güvenilir bir eş adayı olmayacağını düşünür. Erkeklerin eş adaylarını bir tür "teste" tabi tutmak üzere evrildiği öne sürülmektedir; erkekler kadınları seks yapmaya zorlamakta ve kadınların kendilerine hakim olup olamayacaklarını görmek istemektedirler.

Milyonlarca yıllık evrim günlük yaşam düzeyinde uyumlu bir cinsel yaşamımız olacağı ya da cinsel tercihlerimizin modern ahlaka kusursuz şekilde uyacağı teminatını vermez. Aynı mizah anlayışını, aynı hayat görüşünü, aynı siyasal ya da ahlaki inançları paylaşmak ne denli önemlidir? Peki ya duygusal ya da ruhanj bir "bağlantı" ? Olay kesinlikle fiziksel çekicilikten ibaret değildir. Bundan daha fazlasını (aslına bakarsanız sevgi, arkadaşlık, zeka ve ruhani bağlantı) ararız, ama eş seçiminin bu ve benzeri öğeleri en temel cinsel içgüdülerimizin ötesine geçer.
Amerikalı evrimci psikolog David Buss erkeklerin ve kadınların cinsel tercihleri hakkında öncü niteliğinde bir araştırma yürütmüştür. Buss'ın çalışması son elli yıl içinde hem erkeklerin hem kadınların fiziksel görünüme daha çok önem verdiklerini ve bu olgunun modem kültürün halkı çekici insanların imgeleriyle yoğun şekilde bombardıman etmesiyle ilişkili olduğunu öne sürmektedir.

Farklı DNA lara sahip bir eş seçmenin (evrimsel açıdan) son derece cazip bir şey olduğu artık anlaşılmıştır. İnsanın genetik bakımdan kendisinden farklı olan bir eş seçmesinde fayda vardır. Hepimizin DNA'sında bozukluklar bulunur. Bu kitabı okuyan herkesin DNA'sında çocukları için ölümcül olabilecek kusurlar vardır, ama DNA kusurunun tipi ve yeri bizimkiyle tıpatıp aynı olan, yani aynı kromozomun aynı noktasında aynı ONA kusuru bulunan bir eş seçmezsek, çocuklarımızın başına bir şey gelmemesi neredeyse kesindir. Bir ebeveynden gelen normal DNA dizilimi, diğer ebeveynden gelen DNA'nın kusurunu telafi edecektir.
Peki, ama bir eş adayının DNA larını tespit ediyoruz? Tişört koklama deneyleri bu soruya bir yanıt vermiştir. Claus Wedekind ve Bern Üniversitesi'ndeki çalışma arkadaşları bir grup kadın öğrencinin MHC genlerini tespit edip yazmıştır. Sonra yine, MHC genlerini tespit edip yazdıkları bir grup erkek öğrenciye, vücut kokularının kumaşa nüfuz etmesini sağlamak için, pamuklu tişörtler giydirmişlerdir. Daha sonra tişörtler kadın denekler tarafından koklarnaları için laboratuvara götürülmüştür.
Kadınlar her bir tişörte kokularını ne kadar "hoş" bulduklarına bakarak puan vermişlerdir. Sonuçta, kadınların en "hoş kokulu" buldukları tişörtlerin kendilerininkilerden farklı MHC genlerine sahip olan erkeklerin giydiği tişörtler olduğu ortaya çıkmıştır.


Peki, karmaşık bir genetik şifre parçası vücut kokusuna nasıl dönüştürülür? Bu tam olarak bilinmemektedir, ama bunun derilerimizde taşıdığımız bakterilerden kaynaklanması çok olasıdır. Bakteriler vücut kokusunu üretir ve değiştirir. Kokunun niteliği kısmen bakterinin türüne bağlıdır. Bazı kişilerin bağışıklık sisteminin belli bazı bakterileri tercih ediyor olması gayet mümkündür ve bu da her birimizin vücut kokusunu biraz da olsa farklı kılmaktadır.

Çılgınca aşık olmamın kimyası İki insan birbirlerinin kokusunu alıp aşık olunca, tutkunun dorukta olduğu (bir buçuk ila üç yıl kadar süren) bir dönem geçirirler. Bu, aşıkların kendilerini neşeli, zinde ve coşkulu hissettiği, doyasıya haz aldıkları ve heyecan duydukları bir dönemdir.
Bu ruh hali feniletilamin denen "aşk iksiri" ile ilişkilidir. Bu kimyasal madde ateşli aşk dönemi sırasında beyinde büyük miktarlarda üretilir ve etkileri amfetaminlerin etkilerine benzer. Feniletilamin sinir uçlarında birikir ve elektriksel itkilerin sinir uçlan ya da diğer adıyla sinapslar arasındaki açıklıktan geçip bir sinir hücresinden ötekine atlamasına yardım eder. Limbik sisteminizdeki sinir hücrelerine feniletilamin pompalandığında kendinizi coşkulu, enerji dolu ve bazen de aşırı derede mutlu hissedersiniz. Duygusal coşku feniletilamin üretimini başlatmaktadır. Ama şurası kesin: Ya biz, bir sonraki vuruşu yapmak için sabırsızlanan madde bağımlıları gibi, feniletilamin enjeksiyonunu almak için aşık oluyoruz ya da organizmamız aşık olduğumuz için bizi feniletilamin ile "ödüllendiriyor"

İster feniletilamin, ister aşkın kendisi galip gelsin, tüm iyi şeyler gibi bu yolculuk da gün gelir sona erer. Aşk, sözcüğün tam anlamıyla bir uyuşturucudur, üstelik kuvvetli bağımlılık yapan cinsten bir uyuşturucudur ve tüm bağımlılıklar gibi bu uyuşturucunun yarattığı bağımlılık da azalan verimlilik yasasına tabidir. Belli bir zaman sonra uyuşturucunun olumlu etkileri yavaş yavaş yok olur; beynimizdeki sinir hücreleri olağanüstü miktarlardaki feniletilamin dozlarını tolere edebilir hale gelir ve ilk başlarda olduğu gibi artık ayaklarımız yerden kesilmez. Balayı bitince, tutkulu aşklar Fisher'ın "sevgi bağı" dediği şeye dönüşür. İlişkinin bu aşamasında beynimiz
feniletilamin üretmek yerine endorfin salgılamaya başlar. Endorfin amfetaminden çok morfine benzeyen ve beyni yatıştırmaya, acıyı dindirmeye ve anksiyeteyi azaltmaya yarayan bir kimyasaldır. Bu noktadan itibaren ilişkimizin sürmesi cinsel çekicilik, dostluk ve karşılıklı dayanışma gibi başka duygu ve arzulara bağlıdır.
 
Son düzenleme:

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,930
19,403
Denizli - İstanbul
Dün YZ Kleopatra'nın yarı mumya yarı zombi modunda bir resmini yapmıştı. Konsepte çok uymuyor diye dün yüklememiştim. Ama Facebook'ta ilgi gördü. O yüzden buraya da koyayım belki burada da beğenen olur. Sonuçta bu resimler birileri beğensin diye yapılıyor.

4jcbnyf.jpg
 
Son düzenleme:

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
487
9,384
Vay canına dedirtebilecek kadar muhteşem bir çizim olmuş,
Birkaç yıl önce arkeologlar mezarı bulundu diye heyecan yaratmıştı fakat sonradan bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştı.
Artık bulunduğu iddia edilebilir...
 

BlackBishop

Çeviri & Balonlama
16 Eki 2010
1,930
19,403
Denizli - İstanbul
Vay canına dedirtebilecek kadar muhteşem bir çizim olmuş,
Birkaç yıl önce arkeologlar mezarı bulundu diye heyecan yaratmıştı fakat sonradan bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştı.
Artık bulunduğu iddia edilebilir...
YZ'nın Kleopatra'ya bir eğilimi olduğu kesin. Kadını her koşulda güzel çiziyor :)
 
Üst