Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Iğdır İli’ne bağlı bir ilçe olan Tuzluca, doğuda Iğdır İli, batıda Kars’ın Kağızman ilçesi, kuzeyde Ermenistan ve Kars’ın Digor ilçesi, güneyde ise Ağrı’nın Doğubeyazıt, Taşlıçay ilçeleri ve Ağrı merkez ile çevrilidir. Büyük bölümü dağlık alanlardan oluşan Tuzluca’nın toprakları güneyden kuzeye doğru alçalmaktadır. İlçenin güney ve güneybatısını Perli Dağı, batısını ise Aşağı Dağın orta uzantıları engebelendirmektedir. İlçenin en yüksek noktası Perli Dağı’nın (3.231 m.) dar bir piramide benzeyen doruğudur. Iğdır Ovası’nın batı ucu kuzeydoğu ve kuzeyden ilçe topraklarına kadar uzanır. İlçe topraklarından kaynaklanan sular Arsa Nehri aracılığıyla Hazar Denizi’ne ulaşır. İlçe topraklarında orman örtüsüne rastlanmaz, bitki örtüsü step görünümündedir. Deniz seviyesinden 975 m. yüksekteki ilçenin yüzölçümü 1.236 km2 olup, toplam nüfusu 25.880’dir.
İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; buğday, arpa, patates, şeker pancarı, yem bitkisi ve kayısıdır. Az miktarda pamuk, pirinç ve erik, elma, ceviz yetiştirilmektedir. İlçenin asıl gelirini hayvancılık sağlar. Koyun, kıl keçisi ve sığır besiciliği yapılır. Ayrıca ilçede arıcılık da yapılmaktadır. İlçe yaylalarında başka yöreden gelen sürü sahipleri de yararlanmaktadır. İlçede bir tuz ve kiremit-tuğla fabrikası bulunmaktadır.
Yörede ilk yerleşimin MÖ.900-600 yılları arasında Urartular döneminde başladığını sanılmaktadır. Sonraki yıllarda Kimmerlerin ve Sakaların saldırılarına uğramış, MÖ.VI.yüzyılda Medler, ardından Persler, Makedonyalılar, Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler yöreye egemen olmuşlardır. Zaman zaman Arap akınlarına uğramış, Bizanslılarla Araplar arasında el değiştirmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Türkmen boylarından bazıları yöreye yerleşmiştir. Yöre, 1239’da Moğolların, 1256’da Altınordu Devletinin yönetimine geçmiştir. Celayirliler, Azerbaycan ve Nahçivan ile birlikte buraya da hakim olmuşlardır. Celayirlilerden sonra yöre 1380 yılında Karakoyunlular burayı ele geçirmiştir.Timur’un Anadolu’ya girmesiyle Timur İmparatorluğuna bağlanan bölge Timur’un 1405’de ölümü ile yeniden Karakoyunluların hakimiyetine girmiş ve yaklaşık 62 yıl bu devletin yönetiminde kalmıştır (1406-1468). Karakoyunlu Devleti 1467’de, Akkoyunlu Devleti tarafından yıkılınca, Tuzluca da diğer ilçeler gibi Akkoyunluların eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli Savaşı’nda (1473) Uzun Hasan’ı yenmesinden sonra burası da Osmanlı topraklarına dahil olmuş, ancak Safaviler yöreyi ele geçirmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nda (1514) Safavileri yenmesi ile Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in savaş sonrası İstanbul’a dönüşünden sonra Safeviler yeniden yöreye hakim olmuşlardır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534’te İran seferi sırasında Tuzluca ve çevresi bu kez kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur. Ancak Osmanlılar ile Safeviler arasındaki savaş bundan sonra da devam etmiş 1555 yılında yapılan Amasya Antlaşması ile sona ermiştir. İranlıların 1578’de bu antlaşmayı bozması üzerine Sultan III.Murat İran seferine çıkmış, İran Şahı I.Abbas’ın yöreye saldırması ile başlayan savaşlarda kesin bir sonuç alınamamış ve 1639’da Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Tuzluca ve çevresi 95 yıl süren bir dönemde Osmanlı topraklarında kalmıştır. Her iki devlet arasındaki ilişkiler 1722’de yeniden bozulmuş ve savaş yeniden başlamıştır. Sonuçta yıllarca süren İranlılar ile Osmanlı savaşları 1746’da Kasr-ı Şirin Antlaşması esas alınarak bir antlaşma ile sona ermiş ve Osmanlı egemenliği sürmüştür.
Tuzluca ve çevresi bundan sonra Rus istilasına uğramış, Ruslar 1828’de Aras Nehrini geçerek yöreyi işgal etmişlerdir. Ruslar 1829’da imzalanan Edirne Anlaşması uyarınca burasını boşaltmışlardır. Bu tarihten sonrada (1855) birkaç kez daha Rus istilasına uğrayan yöre, 3 mart 1878 tarihli Ayestefanos Antlaşması ile kesin olarak Ruslara bırakılmıştır. Böylece Tuzluca, Karakoyunlu ,Iğdır, Aralık, 1918’de Rusya ile imzalanacak olan "Birest Litovks Antlaşmasına kadar 40 yıllık bir sürede Rusların yönetiminde kalmıştır. Bu antlaşmadan sonra, Türk kuvvetleri 20 mayıs 1918 de Tuzluca’ya girmişler, İtilaf devletleri ile imzalanan Mondros Mütarekesi (30 ekim 1918) uyarınca Türk ordusu yöreden çekilince, yöreyi Ermeniler istila etmişlerdir. Bu siyasi olayların gelişmesi üzerine Iğdır merkez olmak üzere 3 kasım 1918’de Aras Türk Hükümeti kurulmuştur. Tuzluca, Aralık, Karakoyunlu, Iğdır’da gönüllü siviller Ermenilere karşı direnmişler, bu gelişmeler üzerine Doğu Cephesi harekatı 12 Kasım’da yeniden başlamıştır. General Kazım Karabekir’e bağlı kuvvetler 14 kasım 1920’de Tuzluca ve çevresine girmişlerdir. Bu durum karşısında Ermenistan barış isteğinde bulunmuş, 2 Aralık 1920’de Türkiye ve Ermenistan arasında yapılan Gümrü Antlaşması ile Tuzluca Türkiye Cumhuriyeti topraklarında kalmıştır.
1924 yılından itibaren ilçe statüsündeki Kulp’un, ismi, 1934 yılında yapılan yeni düzenlemelerde, ilçede bulunan kaya tuzundan esinlenerek Tuzluca olarak değiştirilmiştir.