Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,059
20,538
Kamlançu
Merhaba dostlar.
Bu sefer bekletmeyeyim diye dergiyi erken vereyim dedim. Ne de olsa saatler 24'ü geçti ve yeni güne girdik...






Çocuk dergileri çizgi roman içeriği kadar yayınlandığı dönemin ruhunu aksettirmesi bakımından da önemlidir. Bugünden bakarak "yahu bu kadar da olur mu?" diyebileceğimiz birçok konu ile karşılaşabiliriz. Fakat yayınlandığı devirde bunlar normal görünebilir. Mesela 90 öncesi yayınların özelliklerinden birisi soğuk savaş döneminin anlayışını yansıtmasıdır. Tarafı olduğu kesimin bakış açısıyla kah tarafını överken görürsünüz onları, kah karşı taraf hakkında akla hayale gelmeyecek hikayeler anlatırken. Bunun normal olduğunu düşünüyorum ve değerlendirme yaparken bunun her zaman akılda kalması gerektiğini... Aksi takdirde her şeyi yerle bir ederiz, bunun başka çıkar yolu yoktur...

Neyse, gecenin bu vaktinde felsefe yapmadan bu haftaki dergimizin tanıtımına geçeyim. Bu hafta dergimizde Bizim Can'ın macerası son hız devam etmekte. Hızır Bey'de de hızlı bir cengaver var ki maceraya renk katmış (bayağı abartılı şekilde :D ), Elif'in maceralarını okumadığım için ne anlatıyor bilmiyorum (böyle tanıtım mı olur yahu? :D ), Yüzbaşı Volkan ölümün kıyısından dönüyor, Keloğlan her zamanki gibi yarış kazanıyor, Bilgehan yine döktürüyor filan... Bilmeceler, bulmacalar, karikatürler ve Sermet Erkin ile röportaj bu sayıya renk katıyor...

Arka kapakta yer alan Diyarbakırspor 1986/87 sezonunu sonuncu olarak bitirmiş, o sene Galatasaray şampiyon olmuş. Beşiktaş ile 1 puan farkı varmış sezon sonunda. Malatyaspor 6. olmuş. Bu tabi sizinle ilgili değil. Kendim için not düştüm :)

Derleme yapılmak üzere hemen arşivimize atalım dostlar. Kolay gelsin, iyi okumalar :)


 

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,479
27,510
İçine doğupta bekleyenleri hiç bekletmediğin için teşekkürler üstadım.
Hızır Bey o dönem lokomotifiydi derginin.Bu gün olsa,bu gün bile uçurur.İnanılmaz çizgiler.
Elifi atlama.Her yaştan okuyucuyu bağlayacak öyküler eklemişler. Bilgehan da Bilgehandı yani.Cüneyir abimizin filmleriyle büyümüş erkek çocukları fena cezbederdi.Nereden mi biliyorum, söylemem.:D
 

kirpi

Yeni Üye
28 Şub 2011
79
501
akşam akşam şok üstüne sok geçirmeme sebeb oldugun için çok tesekkür ederim saygıdeger dostum bu dergi benin geçmişimde bir ilk
yani ilk gördugum türkiye çocuk dergisi
komşumuz türkiye gazettesine aboneydi ve gazeteyle birlikte bu dergide
yanında gelmişti kendisi evde yokku ve bizeteslim edilmişti emanet subat sogugunda bir kenera oturup dergiyi inceledigimde içim isınmıştı resmen kapagı en ince ayrıntısına kadar incelemiştim acaba bu estantane y. volkandanmı diye fikir yürütmekteydim
planlı ve düzenli paylasımlarınız gerçekten taktire şayan
elimdeki dergileri cep telefonu ile yapacagım bir aparatla daha hızlı bir şekilde paylaşmak isterim
tekrar te krar teşekkür ederim
 

gitarisyen

Çeviri & Balonlama
7 Ara 2016
472
3,854
Hiçbir Şey Ülkesi
Uğraşıp, düzenleyip paylaşmakla kalmıyor; bir de üstüne neredeyse her sayfayla ilgili bilgi verip, akıcı bir üslupla yorum yapıyorsunuz. Bu şenlikli sunumunuzu üç defa okuduktan sonra, indirme linkine gidiyor ve "Elleriniz dert görmesin" diyerek çok teşekkür ediyorum Sayın Shoryuken.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,132
77,345
hiçbiryerde :)
Harika sunumla ayrı bir renk kattın sevgili dostum.
Elif'in maceralarını da merak ettim yalnız :). Henüz
dergiyi okumasam da şapka çıkarmama engel değil
bu. Teşekkürler, sevgi ve saygılar.
 

ertuğrul

Admin
5 Nis 2009
24,887
140,732
Haftalık klasik paylaşım ile ihya olduk.
Düzenlemesi mükemmel paylaşım.
Teşekkürler Kara Murat.
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,483
4,891
Osmaniye
Türkiye Çocuk dergisinde şu an ismini hatırlamadığım bir macera vardı, süper araba. Olay İstanbulda geçiyordu Pontiac marka bir araba süper bir arabaya dönüştürülüyordu ve maceralar başlıyordu, biraz Karaşimşekten araklamaydı ancak benim çok hoşuma gitmişti, fazla da uzun sürmedi macera. Hangi sayılarda hatırlayan var mı acaba?
 

kirpi

Yeni Üye
28 Şub 2011
79
501
merhaba süper araba 1987 yılında ogan kandemir oglu tarafından çizildi resmi olarak 3 macerası vardır ilk iki macerası 87 yayınlandı 3 macera 88 de yayınlandı 3cü macerası ilk iki konuya göre senaryosu daha güçlü daha görseligi saglam bir maceraydıbende ilk iki macera mevcut taranmış sekilde bekliyordu hatırlattıgın iyi oldu 3 macerada bir kaç sayı eksik
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,483
4,891
Osmaniye
merhaba süper araba 1987 yılında ogan kandemir oglu tarafından çizildi resmi olarak 3 macerası vardır ilk iki macerası 87 yayınlandı 3 macera 88 de yayınlandı 3cü macerası ilk iki konuya göre senaryosu daha güçlü daha görseligi saglam bir maceraydıbende ilk iki macera mevcut taranmış sekilde bekliyordu hatırlattıgın iyi oldu 3 macerada bir kaç sayı eksik

Sayın Kirpi iyi hatırlıyorsunuz, eğer foruma atma imkanınız olursa sevinirim. Çok teşekkür ederim.
 

Abdülhamit68

Yeni Üye
19 Haz 2017
12
26
Shoryuken üstâda çok teşekkürler.... dedikten sonra..

Dijital arşivimi tararken bulduğum bir çalışmamı ve çok vaktinizi alıp sizleri kızdırmazsam bununla ilgili bir kaç hatıramı paylaşayım, diye düşündüm..

Biraz uzun olabilir; kusuruma bakmayın...

Ahmet Haşim'in ''Melâli anlamayan nesle aşina değiliz'' dediği gibi, melankoliye kaçmayan biraz melâl, biraz hüzün... uzun da olsa iyidir...

Çocukluktan çıkmak üzere olduğum ve delikanlılığın ilk basamaklarını adımlamaya başladığım sıralarda Türkiye Çocuk Dergisi'nin açtığı ''Bant Karikatür Yarışması''na katılmıştım.

Tabii, serde delikanlılık var ama, çocukluğu da elden bırakmadığımızdan cümle Çocuk Dergileri'ni imkânlar ve cüzdanlar nisbetince takip etmeye çalışıyorum.Bir taraftan da üniversite imtihanlarına hazırlanıyorum.

Hatta aşağıda göreceğiniz gibi; Mizah Yarışması da vardı ve oraya da bir yazı ile katılmıştım fakat; aslında hikâyenin çok güzel olduğunu, birinci bile sayılabileceğini ama çok siyasi içerikli buldukları için derecelendirmeye almadıklarını derginin yazı işleri müdürü Şaban Çibir söylemişti..

Uzatmayayım; her iki çalışmayı da hazırladım ve dergiye gönderdim.
Ne yazı ne de çizim için hiç bir teknik bilgim yok.. Sadece duymuşluğum var; çini mürekkebi diye bi mürekkep var; bu işler onunla çiziliyor.Bir yerlerden çini mürekkebini bululp buluşturup çizmişim...

Bir Cumartesi günü sabahı Ümraniye'de evde peder ve valideyle kahvaltı yaparken, zil çaldı..

Açtım; halen aynı işe devam eder mi bilmiyorum; Türkiye Gazetesi Spor / foto muhabiri Hasan Sarıçiçek.. (ismi yanlış hatırlıyor olabilirim)..

İsmimi söyledi; sen misin?
-Evet, benim..
- Türkiye Çocuk Dergisi'nden geliyorum, derginin yazı işleri müdürü seninle görüşmek istiyor.
-Sahi mi abi? Ne için?
-Ne için bilmiyorum ama, mutlaka görüşmek istiyor...
-Bugün olur mu, abi, hemen geleyim mi?
-Tabi, tabii, bekliyor,zaten......

... Dediği anda dünyalar benim olmuştu...

...Apar topar kahvaltı masasından kalkış..

Üstü başı bir düzene sokup, hemen toparlanıp yola revân oldum.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, o dönem derginin Yazı İşleri Müdürü Şaban Çibir'di.. Bir şekilde bu yazıyı okursa ona da buradan selâm olsun.

Dergi, o zaman Cağaloğlu Türbedar Sokak'ta idi...

Heyecanla merdivenleri çıktım. Karşıma ilk çıkan görevliye durumu anlattım. Beni bir salona aldı; burada biraz bekle; Şaban Bey seni çağıracak, deyip savuştu.

Salonda çizerler hariç, derginin önde gelen adamları, teknik çalışanlar..v.s.

Sonradan öğrendim; bunlar yazı işleri kurulu imiş..

Hepsi bana bakıyor...Şaban Bey'in çağırdığı çocuk buymuş...aralarında fısıldaşmalar...

Sonra içlerinden biraz yaşlıca olanı; seni niye çağırdığımızı biliyor musun, dedi.

Bilmiyorum, deyince, seni çizdiğin şu bant karikatür için çağırdık..

-Sahi mi, abi? Birinci mi oldum, yoksa?
Umursamaz bir tavırla;
-Haa, yok yok canım.. Sadece bir tanışmak istedik, o kadar.. Birinci olup olmadığın henüz belli değil...Hem birinci olsan çağırmazdık ki...
...Sonra havadan sudan konuşmalar.. Her zaman resim, karikatür çizer misin, ne tür kitaplar okursun, başka bir iş yapıyor musun? Çizim yapmayı nerede / kimden öğrendin? v.s. sorular...

Meğer bu, ön yoklama imiş...Sonra Şaban Bey'in odasına aldılar, beni...Şaban Bey de benzer soruları sorduktan sonra en can alıcı soruyu bir çırpıda soruverdi:

Bu espriyi ve çizimi bir yerden mi kopya ettin, yoksa tamamen senin ürünün mü?

-Evet, abi benim ürünüm, benim işim, espri benim, çizim benim...

- Bir yerden kopyalama falan değil yani...

-Herhangi bir yerden kopya çekmedim ama, espriyi bulurken ilham aldığım bir çizgi roman var..

-Öyle mi? Nedir?

Anlattım...Asteriks'in Kleopatra macerası idi galiba; o zamanlar biz Asteriks'in yanındaki şişko yol arkadaşına Hopdediks diyorduk; sonradan Oburiks demeye başladılar..

O macerada Hopdediks, Mısır'da piramitlerin arasında gezinirken, her ne sebeple ise, Büyük Sfenks'in üstüne tırmanıyor. Tırmanırken de Sfenks'in burnuna basıyor ve Sfenks'in burnu kırılıyor.. Bugün Sfenks'in burnunun kırık olması Hopdediks'in suçu..

Bunu anlattım; Şaban Bey'e..Bu espriden ilham aldım ama, çizim ve espri tamamen bana ait..

Bundan sonra Şaban Bey ikna oldu...

Meğer bütün sorgu-sualin hikmeti şu imiş ki; beni dergide çizer olarak istihdam etmek isterlermiş...

Asgarî ücretle başlayacaksın ve maaşın zaman içinde devamlı artacak..Önümüzdeki ay hemen gel, başla....

Tabii, dünyalar benim olmuştu ama, yok abi dedim ben üniversite okuyacağım..

O yaşlardaki her vatan evlâdı gibi, okuyup büyük adam olup, memleketi kurtaracağız ya.. Hesap o...

Tabii, insan başında kavak yelleri eserken her rüzgâra karşı duracağını zannediyor ama, sonradan görüyor ki, en ufak bir rüzgârda bile sallanırken ancak kendini kurtarabilecek gücü oluyor insanın, o da becerebilirse...

Bu teklifi yaptıkları vakit, piyasaya girmiş olsaydım belki çok daha verimli olma imkânı olurdu ama, nasip böyle imiş...

...Neyse lafı çok dolandırmadan, silsile-i kelâma burada nihayet verelim; âmiyâne tabirle kafa ütülemeyi bırakalım da traşımıza bakalım, abiler...

Bir başka zaman da, bir başka vesile ile bir başka Bab-ı âli maceramı bu diyarlarda arz-ı endâm ettiririm, kısmetse...

Birincilik aldığım bant karikatürüm aşağıdadır: Böylece ismim de âyân olmuş oldu; deşifre oldum,beyler...:d:)

 
Üst