agartan
Onursal Üye
- 28 Haz 2019
- 1,220
- 11,307
The Roaring Twenties (1939) (Film-Noir)
Yönetmen: Raoul Walsh
Senaryo: Jerry Wald, Richard Macaulay, Robert Rossen
Müzik: Ray Heindorf, Heinz Roemheld
Ülke: ABD
Tür: Suç, Dram, Kara Film
Süre: 106 dk
Vizyon Tarihi: 23 Ekim 1939 (ABD)
Dil: İngilizce
Çekim Yeri: Burbank, California, ABD
Nam-ı Diğer: The World Moves On
IMDb Rating: 7.9
Rotten Tomatoes: 100
Sunum: 980 MB, Siyah-Beyaz 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, çeşitli posterler.
The Roaring Twenties:
Kükreyen Yirmiler, James Cagney ve Humphrey Bogart'ın birlikte çalıştıkları üçüncü ve son filmdi.
"Angels with Dirty Faces (1938)", "The Oklahoma Kid (1939)". İlk ikisi gibi Cagney kötü/iyi adam, Bogart kötü/kötü adamdı.
Kısa bir süre sonra Bogart, "The Maltese Falcon" ile kendi A yıldız statüsüne kavuştu.
Eddie Bartlett (James Cagney), George Hally (Humphrey Bogart) ve Lloyd Hart (Jeffrey Lynn), ilk büyük savaşın sonlarında,
mütareke imzalanmadan hemen önce siperlerde tanışırlar.
Film daha sonra Cagney'e ve onun sivil hayata uyum sağlayamamasına odaklanır.
Ama sonra alkol yasağı gelir. Bir şekilde Cagney, yasağın getirdiği fırsatları görür.
Aslında üçü de yasadışı alkollü içki satmanın çekiciliğine kapılır ve daha sonra tekrar buluşurlar.
1920'lerin tarihi olaylarını arka plana alan Raoul Walsh'in anlatımıyla güzel bir belgesel tarzında Film-Noir'dir.
Senaryoyu yazan Mark Hellinger, 1937'de 174 gazetede yer alan sendikalı bir köşe yazarıydı.
Oldukça ayyaş olan Hellinger, New York'taki kaçakçılık işlerini ve kaçak barların içini dışını biliyordu.
Gladys George'un karakteri Texas Guinan, onun tanıdığı insanların bileşimiydi.
Aynı yıl Jack L. Warner tarafından yazar/yapımcı olarak işe alındı.
The Roaring Twenties'in hikayesini bu dönemde kendi deneyimlerine dayanarak sağladı.
Filmin ekran önsözünde şunları yazdı:
"Gelecekte bir gün, bu filmde gösterilen tarzda bir devirle tekrar yüz yüze gelmemiz son derece mümkündür.
Eğer bu olursa, umarım burada dramatize edilmiş olaylar hatırlanır.
Bu filmde, karakterler tanıdığım insanlardan esinlenilmiştir.
Ve olaylar da hakikaten gerçekleşmiştir.
Tatlı veya acı, çoğu anılar yıllar geçtikçe değerli olurlar.
Bu film bir anı - ve bunun için çok minnettarım."
Raoul Walsh, o zamana kadarki en iyi aksiyon yönetmenlerinden biriydi; anlatımı canlı bir tempoda devam ettirmiş.
Başka bir James Cagney filminde böylesine bir tempo yoktur.
Başlangıçta, gelecekte insanların bu çağın olabileceğine inanmayabileceklerini ima eden bir anlatım var.
Yasaklamanın arkasındakiler, ABD Anayasasını kendi görüşlerine uyacak şekilde değiştiren Protestan köktendincilerdi.
Ve Kükreyen Yirmiler, ardından gelen aptallığın teşhiridir. /Mark Hellinger/
Filmi daha önce sayın ebuselam Türkçe seslendirme ile sunmuş, ancak link çalışmıyor.
Bakınız: http://www.cizgidiyari.com/forum/ya...roaring-twenties-1939-720p-web-dl-tr-eng.html
Bu film, 1920'den 1929'a kadar olan tarihi on yıla atıfta bulunmak için "Kükreyen Yirmiler" ifadesini popüler hale getirmiş.
Bugün, bu ifadenin 1920'li yıllar boyunca kullanıldığına dair bir yanlış anlama var.
Oysa bu tabir 1940'lara kadar geçerli olmayan bir retronimdir.
1920'lerde dönemin çağdaş etiketleri "the Jazz Age" ve "the Plastic Age" idi.
Her ikisi de Hollywood senaristleri tarafından film başlıkları olarak kullanılmış:
The Plastic Age (1925) ve The Jazz Age (1929).
Retronym (retronim):
Bir zamanlar bir nesneyi / olguyu belirtmek için kullandığımız sözcüğün çeşitli teknolojik gelişmelerden dolayı,
artık o şeyin özelliklerini tanımlamaya yetmemesi durumunda,
genelde eski sözcüğün başına bir niteleyici getirilmesiyle oluşturulan yeni kelimeye retronim deniyor.
Siyah/beyaz TV, ev telefonu (sabit telefon), diyet kola, analog saat, sessiz film... 'sade soda' derken bile retronim uyguluyoruz.
Söylemesi acı ama... 'kara buğday ekmeği', 'organik tarım' tanımlamaları da retronim.
Bakınız: http://www.cizgidiyari.com/forum/sc...r-tanriyla-bir-sozlesme-ceviri-balonlama.html başlıklı konuda
sayın üstad scanfan ve sayın carson10 "kükreyen yirmiler" filminden bahsetmişler. Sunumu biraz geciktirdim, kusura bakmasınlar.
Saygılarımla.
*
Yönetmen: Raoul Walsh
Senaryo: Jerry Wald, Richard Macaulay, Robert Rossen
Müzik: Ray Heindorf, Heinz Roemheld
Ülke: ABD
Tür: Suç, Dram, Kara Film
Süre: 106 dk
Vizyon Tarihi: 23 Ekim 1939 (ABD)
Dil: İngilizce
Çekim Yeri: Burbank, California, ABD
Nam-ı Diğer: The World Moves On
IMDb Rating: 7.9
Rotten Tomatoes: 100
Sunum: 980 MB, Siyah-Beyaz 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, çeşitli posterler.
The Roaring Twenties:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kükreyen Yirmiler, James Cagney ve Humphrey Bogart'ın birlikte çalıştıkları üçüncü ve son filmdi.
"Angels with Dirty Faces (1938)", "The Oklahoma Kid (1939)". İlk ikisi gibi Cagney kötü/iyi adam, Bogart kötü/kötü adamdı.
Kısa bir süre sonra Bogart, "The Maltese Falcon" ile kendi A yıldız statüsüne kavuştu.
Eddie Bartlett (James Cagney), George Hally (Humphrey Bogart) ve Lloyd Hart (Jeffrey Lynn), ilk büyük savaşın sonlarında,
mütareke imzalanmadan hemen önce siperlerde tanışırlar.
Film daha sonra Cagney'e ve onun sivil hayata uyum sağlayamamasına odaklanır.
Ama sonra alkol yasağı gelir. Bir şekilde Cagney, yasağın getirdiği fırsatları görür.
Aslında üçü de yasadışı alkollü içki satmanın çekiciliğine kapılır ve daha sonra tekrar buluşurlar.
1920'lerin tarihi olaylarını arka plana alan Raoul Walsh'in anlatımıyla güzel bir belgesel tarzında Film-Noir'dir.
Senaryoyu yazan Mark Hellinger, 1937'de 174 gazetede yer alan sendikalı bir köşe yazarıydı.
Oldukça ayyaş olan Hellinger, New York'taki kaçakçılık işlerini ve kaçak barların içini dışını biliyordu.
Gladys George'un karakteri Texas Guinan, onun tanıdığı insanların bileşimiydi.
Aynı yıl Jack L. Warner tarafından yazar/yapımcı olarak işe alındı.
The Roaring Twenties'in hikayesini bu dönemde kendi deneyimlerine dayanarak sağladı.
Filmin ekran önsözünde şunları yazdı:
"Gelecekte bir gün, bu filmde gösterilen tarzda bir devirle tekrar yüz yüze gelmemiz son derece mümkündür.
Eğer bu olursa, umarım burada dramatize edilmiş olaylar hatırlanır.
Bu filmde, karakterler tanıdığım insanlardan esinlenilmiştir.
Ve olaylar da hakikaten gerçekleşmiştir.
Tatlı veya acı, çoğu anılar yıllar geçtikçe değerli olurlar.
Bu film bir anı - ve bunun için çok minnettarım."
Raoul Walsh, o zamana kadarki en iyi aksiyon yönetmenlerinden biriydi; anlatımı canlı bir tempoda devam ettirmiş.
Başka bir James Cagney filminde böylesine bir tempo yoktur.
Başlangıçta, gelecekte insanların bu çağın olabileceğine inanmayabileceklerini ima eden bir anlatım var.
Yasaklamanın arkasındakiler, ABD Anayasasını kendi görüşlerine uyacak şekilde değiştiren Protestan köktendincilerdi.
Ve Kükreyen Yirmiler, ardından gelen aptallığın teşhiridir. /Mark Hellinger/
Filmi daha önce sayın ebuselam Türkçe seslendirme ile sunmuş, ancak link çalışmıyor.
Bakınız: http://www.cizgidiyari.com/forum/ya...roaring-twenties-1939-720p-web-dl-tr-eng.html
Bu film, 1920'den 1929'a kadar olan tarihi on yıla atıfta bulunmak için "Kükreyen Yirmiler" ifadesini popüler hale getirmiş.
Bugün, bu ifadenin 1920'li yıllar boyunca kullanıldığına dair bir yanlış anlama var.
Oysa bu tabir 1940'lara kadar geçerli olmayan bir retronimdir.
1920'lerde dönemin çağdaş etiketleri "the Jazz Age" ve "the Plastic Age" idi.
Her ikisi de Hollywood senaristleri tarafından film başlıkları olarak kullanılmış:
The Plastic Age (1925) ve The Jazz Age (1929).
Retronym (retronim):
Bir zamanlar bir nesneyi / olguyu belirtmek için kullandığımız sözcüğün çeşitli teknolojik gelişmelerden dolayı,
artık o şeyin özelliklerini tanımlamaya yetmemesi durumunda,
genelde eski sözcüğün başına bir niteleyici getirilmesiyle oluşturulan yeni kelimeye retronim deniyor.
Siyah/beyaz TV, ev telefonu (sabit telefon), diyet kola, analog saat, sessiz film... 'sade soda' derken bile retronim uyguluyoruz.
Söylemesi acı ama... 'kara buğday ekmeği', 'organik tarım' tanımlamaları da retronim.
Bakınız: http://www.cizgidiyari.com/forum/sc...r-tanriyla-bir-sozlesme-ceviri-balonlama.html başlıklı konuda
sayın üstad scanfan ve sayın carson10 "kükreyen yirmiler" filminden bahsetmişler. Sunumu biraz geciktirdim, kusura bakmasınlar.
Saygılarımla.
*