1920'Ii yıllarda genç bir desinatör olan Georges Rémi, çizdiği resimlerde isminin başharfleri G.R.'yi kullanmaktan sıkılarak 1924 yılında harfleri ters çevirmeye karar verdi. 'R.G.' Fransızca'da 'Erje' diye okunuyordu, tıpkı 'Hergé' gibi. Rémi, gerçek adını daha sonra yapmayı planladığı 'ciddi' resimlerde kullanmak için saklıyordu, ancak bir şaka olarak başlayan Hergé adı, çizgi roman tarihinin en ciddi adlarından biri olarak kaldı ve bir değişimin öyküsü olarak da okunabilecek Tenten'in Maceraları'nda gözlerimize ve duygularımıza çarpan, farkedilen ya da farkedilmeyen yüzlerce değişimin başlangıç noktası oldu. Georges Rémi kendi adını değiştirdikten sonra sıra Le Boy-Scout dergisi için yarattığı kahramanının adını değiştirmeye geldi; küçük bir izci olan Totor'un adı Tintin (Tenten) olarak değişti. Tenten'in 'avucunu yala!' anlamına gelen bir ünlem olduğunu ve bu adın yüzyılımızın başında Fred Isly ve Benjamin Rabier tarafından yaratılan çizgili bir öyküdeki uslanmaz yaramaz çocuk karakteri Tintin-Lutin'den esinlenerek kullanıldığını ve Hergé inkâr etse de, Tenten'in perçemli saçı da dahil olmak üzere görüntüsünün Tintin-Lutin'den alınmış olabileceğini düşünmek, gelmiş geçmiş en önemli çizgi romanlardan birinin nasıl dünyaya geldiğini izleyebilmek bakımından ilginç olacaktır.
Masasında Mussolini'nin çerçeveli bir portresini bulunduran başpapaz Norbert Wallez'e ait "doktrin ve enformasyon amaçlı katolik bir gazete" olan Le Vingtième Siècle (Yirminci Yüzyıl) için çizmeye başladığı karakterinin adını 1929 yılında Tenten olarak değiştiren Hergé, bu genç izciye bir de meslek buldu: Muhabirlik, "içinde izci ruhu taşıyan bir muhabir olan" ve yeni adına alışmaya çalışan bu kahraman kendisini genç okurlarına (çünkü Hergé'nin hedefi onlardı) Tenten Sovyetlerin Ülkesinde (Tintin Au Pays Des Soviets) adlı macerayla, Wallez'in yeni kurduğu Le Petit Vingtième dergisinde tanıttı. 10 Ocak'ta yayımlanmaya başlayarak onaltı ay boyunca tefrika edilen ve belli bir konusu olmayan bu macerada günümüz okuyucularına çok yabancı gelebilecek bir görünümde olan Tenten (onu tanımamızı yerçekimine meydan okuyan ünlü perçemi sağlar), tweed takımları içindeki ingiliz komünistlere gezdirilen muhteşem bir fabrikanın aslında, bacalarından duman çıktığının sanılması için fırınında saman yakılan ve sahte makine gürültülerinin borulara vurularak çıkarıldığı içi boş bir aldatmaca olduğunu keşfeder ve şu yorumu yapar: "Demek ki Sovyetler, kendilerini hâlâ kızıl cennette sanan bu zavallıları böyle yönetiyorlarmış." Macera boyunca Sovyetlerin (Rusların) adi, yalancı, baskıcı (halka zorla Komünist Parti için oy verdirirler ve komünist olmayanlara zulüm yaparlar) ve kötü insanlar olduklarını öğreniriz. Hergé'nin böylesine anti-komünist bir öykü tasarlamasında başpapaz Wallez'in ona verdiği, Katolik diplomat Joseph Douillet'nin yazdığı Maskesi Düşen Moskova adlı kitabın etkisinin olduğu bilinmektedir.
Gençliğinden kaynaklanan tecrübesizliğin ürünü olduğunu söylediği bu maceradan zaman içinde giderek rahatsızlık duymaya başlayan Hergé onun yeniden basılmaması için büyük bir çaba harcasa da, korsan basımlarının önüne geçilememesiyle birlikte 1973 yılında bir faksimile (tıpkı basım) versiyonunun yayımlanmasına izin vermek zorunda kaldı. Hergé'nin istenmeyen çocuğu olan Tenten Sovyetlerin Ülkesinde özgün haliyle bırakılarak, diğer maceraların yanında bir yabancı ve şaşkın okuyucu bakışlarının nesnesi bir dinozor olarak kaldı. Sürekli değişim içindeki Tenten, gizlemek istediği yüzünü görmemizi engelleyememişti. Hergé'nin yapabildiği tek şey onu, parlak renkleriyle bir bütünlük oluşturan albümlerden meydana gelen resmî "Tenten'in Maceraları" dizisine dahil etmemekti. Ancak, Hergé'nin 1990'lı yılların sonuna kadar geçerliliğini sürdüren bu isteği, korsan baskıların önüne geçemeyen Moulinsart Vakfı'nın,* bu albümü de resmî zincirin bir halkası yapmaya karar vermesiyle bozulmuş oldu. Artık, Tenten Sovyetlerin Ülkesinde de, Hergé'yi utandıran yüzüyle, boyanmış ve güzelleştirilmiş yirmi iki kardeşinin yanında yerini almış durumda.
Ertesi yıl tefrika edilmeye başlayan Tenten Kongo'da (Tintin au Congo) adlı ikinci macera da zamanla Hergé'nin rahatsızlık duymasına yol açmaya başladı. Hergé, Belçika'nın sömürgesi Kongo (bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti) hakkında çok fazla bilgisi olmadan başladığı çizimlerin sonunda, çocuksu komikliklerle ve aşırılıklarıyla dikkat çekici Afrikalı karikatürizasyonlarıyla bezenmiş bir macera yaratmıştı. Afrikalı zenciler tembel ve onlara söylenileni anlamayacak kadar aptal insanlar olarak tasvir edilmişlerdi. Thompson'a göre (1991) bu sorunun kaynağı, Hergé'nin Kongo'ya hiç ilgilenmemiş olması olsa da, bir sonraki maceranın vatanı Amerika için böyle bir ilgisizliğin söz konusu olmamasından yola çıkarak; Hergé'nin büyük bir ihtimalle, başpapaz Wallez'in savunduğu sömürgeci ideolojinin etkisi altında kalmış olduğu söylenebilir. Diğer yandan, maceranın ideolojisinin, dönemin Belçikası'nın genel atmosferiyle çelişen hiçbir yanı yoktur; Hergé bu durumu şöyle açıklamaktadır: "Bir ülkenin sömürgelerinin olmasını herkesin doğal karşıladığı bir dönemdi". Zaten Le Petit Vingtieme'in (yani Wallez'in) amacı da genç okurlarına sömürgeciliğin erdemlerini öğretebilmekti. İşin ilginç yanı, Tenten Kongo'da'nın, büyük kahraman ülkelerine gelme şerefini onlara bahşettiği için Zaireli çocuklar arasında görülmemiş bir popülariteye sahip olması. Hergé canını sıkan bu maceranın yeniden yayımlanmasını istememesine karşın, Tenten Kongo'da'nın şaşırtıcı bir ilgi uyandırmasıyla pes etmek zorunda kaldı. Ancak Hergé'nin imdadına İsveçli yayıncı Carlsen yetişti ve ondan bazı bölümleri yeniden çizmesini istedi. 1946 yılında işe koyulan Hergé, Tenten Kongo'da'yı tamamen yeniden çizdi, renklendirdi ve sayfa sayısını renkli albümlerin standardı olan altmışikiye indirdi. Albümdeki sömürgeci içerikli bölümlerin büyük bir kısmı atıldı, Tenten'in hayvanlara karşı gösterdiği vahşet yumuşatıldı (buna rağmen Tenten hâlâ gergedanları dinamitle havaya uçuruyor, bir maymunu öldürüp kürkünü çıkarıyor, büyüteçle bir filin kafasını yakıyor, bir yavru pantere sünger yutturup su içiriyor, boş yere onlarca antilobu öldürüyordu), elindeki dinamitin yerini film kamerası aldı ve maceranın sonunda söylediği şu sözler atıldı: "Kongo'daki görevimiz sona erdi. Allah bilir geri döndüğümüzde dünyanın bu sefer neresine yollanacağız." Hergé, 22 albümlük resmi "Tenten'in Maceraları" dizisinin ilk kitabı haline gelen Tenten Kongo'da'nın yeni versiyonunun ilk karesinde, daha sonraki maceraların bazılarında karşımıza çıkacak sürprizlerinden birini yapmıştı; Tenten'i Kongo'ya uğurlamaya gelenlerin arasında birçok tanıdık vardı: Hergé'nin 1930 yılında yarattığı iki yaramaz çocuk karakteri Quick ile Flupke ve Tenten'in onlarla karşılaşmasından iki macera önce Düpond ve Düpont (Tenten'i tanımadıkları konuşmalarından anlaşılır); Hergé'yle çalışan renklendirici E.P Jacobs ve kahverengi ceketi ve gri pantolonuyla Hergé'nin kendisi. Hergé'nin, resmi dizinin onüçüncü kitabı Güneş Tapınağı'na (Le Temple Du Soleil) başlamak üzereyken yaptığı bu değişiklikler; ilk maceralarda rastlamaya alışkın olduğumuz basit ve çocuksu bir öyküyle, savaş sonrasında çizilen maceralarda karşımıza çıkan olgun üslubun yadırgatıcı bir şekilde bir araya gelmesine neden olmuştu. Hergé ayrıca, sonraki beş kitap için de yapacağı gibi, kapak resmini de yenilemişti. Ve bu yeni versiyonda Tenten, değiştirilen son sözünde şöyle diyordu: "Elveda Afrika, halbuki daha göreceğim ne çok şey vardı!... Şimdi ver elini Avrupa ve daha sonra da Amerika!.." Üçüncü maceranın adının ne olacağı yenilenen versiyonda ortaya çıkıyordu: Tenten Amerika'da...
Ancak macera, Petit Vingtieme'de "Tenten Şikago'da" adıyla başladı. Hergé'nin gönlündeki ad ise "Tenten ve Kızılderililer"di. Sonuçta kitabın nihai ismi; Kuzey (Rusya) ve Güney'den (Kongo) sonra bu sefer Vahşi Batı'ya giden Tenten'in birbirinden kopuk maceralarının nerede geçtiğinin anlaşılabilmesi için en uygun isim olan "Tenten Amerika'da" oldu. Hergé, 1946 yılında kitapların renkli basımları için bu macerayı da kısalttı ve renklendirdi. Ancak Tenten Amerika'da'nın kaderindeki değişiklikler bununla kalmadı. Kitaba konu olan ülkede yaşayan beyaz Amerikalılar, içinde siyah karakterler olan bir macerayı yayımlamayacaklarını ilan ettiler. Bunun üzerine Hergé, 1960'lar gibi geç bir tarihle eserini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı ve bütün siyah karakterleri kitaptan çıkardı. Bu işlemin sonunda, boş Kızılderili arazisinde inşa edilen yeni petrol kentinin henüz tamamlanmamış bankasının güvenlik görevlisi ve 47. sayfada Tenten'in, kaçırılan Milu'yu göreceğini sanarak hızla girdiği evde karşısına çıkan anne ve bebeği beyazlaştılar. Kitabın kapak resmi de bu tarihte yenilendi. Ancak kapaktaki çizgilerin niteliği ve renkleri ile maceranın içinde ona esin kaynağı olan sahnedeki çizgiler ve renkler arasında gözle görünür bir uyumsuzluk oluşmuştu. Kırmızı ve beyazın tersine, Amerika'da varolan diğer bir renk olan siyahı görmezden gelen bu macera Hergé'ye büyük bir başarı kazandırdı ve bunun ardından büyük Belçikalı-Fransız yayınevi Casterman "Tenten'in Maceraları"nın kitap versiyonlarını basmaya başladı. Firavunun Puroları, Casterman yayınevi tarafından basılan ilk Tenten albümü olacaktır.
Resmî dizinin üçüncü kitabı olan bir sonraki macera, Hergé'nin oturmaya başlayan üslubunun ilk örneği olarak kabul edilebilir. Petit Vingtitme'de 8 Aralık 1932'de yayımlanmaya başlayan Firavunun Puroları'nda (Les Cigares Du Pharaon) kaba güldürüler yerlerini daha ince esprilere bırakmış ve komiklik, karakterlerin kendilerinden kaynaklanmaya başlamıştı. Maceranın adı bile köklü değişikliklerin habercisi gibiydi;
Hergé artık kitaplarına "Tenten .....'da" kalıbına uyan isimler yerine maceranın neler içerdiğini merak ettirecek esrarengiz başlıklar koymaya başlamıştı; Firavunun Puroları'nın devamı niteliğinde olan Mavi Lotus'da (Le Lotus Bleu) bunlardan biriydi. Firavunun Puroları'nın bir başka yeniliği de diğer maceralarda olmayan, bir kısmı kalıcı, işlenmiş ve üzerinde düşünülmüş karakterlerin ortaya çıkmasıydı. Bunların en önemlileri ikiz detektifler Düpont ve Düpond'dur. Maceranın Petit Vingtieme versiyonunda X-33 ve X-33a olarak adlandırılan bu komik ikili gerçek adlarına ancak resmî dizinin altı yıl sonra yayımlanmaya başlayan yedinci macerası olan Ottokar'ın Asası'nda (Le Spectre d'Ottokar) kavuşacaklardır. İkizlerin komikliklerinin ortasında yer alan ve Hergé'nin ustalıkla, komik durum çeşitlemeleri yaratmak için kullandığı ünlü cümleleri 'dahası var' (Fransızcası: Je dirais même plus) ise üç yıl sonra yayımlanmaya başlayan beşinci macera Kırık Kulak'la (LOreille Cassée) ortaya çıkacaktır. Firavunun Puroları'nda Düpont ve Düpond'un dışında, dizi boyunca birçok kez okuyucuların karşısına çıkacak yeni karakterlerle karşılaşırız. Bunlardan biri olan (ve bir film yapımcısı olarak tanıdığımız) Rastapopulos bu macerada Tenten'e güvenilir bir dost gibi görünse de, Tenten'in doğudaki maceralarının ikinci kitabı Mavi Lotus'un sonuna doğru Tenten'in düşmanı (ve aynı zamanda çetenin büyük patronu) olduğu anlaşılır. Rastapopulos ezeli ve ebedi bir düşman gibi; görünerek ya da görünmeyerek, doğrudan ya da dolaylı olarak birçok macerada Tenten'in peşini bırakmayacak ve sondan bir önceki macera Sidney'e 714 Sefer Sayılı Uçuş'ta (Vol 714 Pour Sydney) uzaylılar tarafından bilinmeyen bir yere götürülene dek onu rahatsız edecektir. Karşımıza ilk kez Firavunun Puroları'nda çıkan diğer bir unutulmaz karakter ise benzersiz satıcı ve Tenten'in çok iyi dostu Oliveira da Figueira'dır. Bu yeniliklerin dışında, Herge'nin ilk Tenten maceralarında kullandığı, vahşi hayvanlarla mücadele ve kahramanın galibiyeti sahneleri, kitabın 1955 yılında yeniden çizilip renklendirilmesi sırasında atıldı. Eklenenler arasında ise maceranın başına koyulan bir harita hemen göze çarpıyordu. Hergé'nin bir hilesi olarak görülebilecek bu haritaya bakan bir kişi, Tenten'in sonraki maceralarda izleyeceği yolun önceden tasarlanmış olduğunu düşünebilirdi. Oysa özgün versiyonda böyle bir harita yoktu ve Hergé, Firavunun Puroları'nı bitirdiğinde Mavi Lotus'ta neler olacağını bilmiyordu. 1955 yılında yapılan diğer birkaç değişiklik ise Macar olduğu söylenen Polonyalı adlı yazar Zlotskwtz'in, hangi milletden olduğu bilinmeyen Zlotzky haline gelmesi, pamuk üreticisi Mr Bearding'in tamamen yokolması ve en ilginci, Şeyh Patraş Paşa'ya tutsak düştüğünde Tenten'e gösterilen albümün Hedef Ay haline gelmesi. Orijinal versiyonda gösterilen kitap Tenten Amerika'da'dır. İlk kez 1932 yılında yayımlanmaya başlamış olan bir macerada, 1953 yılında basılmış bir albümün yer alması ilginç, hattâ gerçeküstüdür (ancak Tenten albümlerinde gerçeküstü olaylar hiçbir zaman eksik olmamıştır). Hergé'nin yeni üslubunun ilk örneği olan Firavunun Puroları, değişikliklerden önce ve sonra hem Petit Vingtieme'in, hem de albümünün çok satmasını sağlayarak efsanenin doğuşuna azımsanamayacak katkılarda bulunmuştur.
Bundan sonra Hergé'nin bıkmadan yaptığı değişiklikler, içerikte ve kapak resimlerinde, giderek azalarak da olsa, doğrudan renkli çizilen ilk macera olan Tenten Kara Altın Diyarı'nda'ya (Tintin Au Pays de l'or Noir) kadar sürmüş; siyah-beyaz versiyonlar (artık Tenten Sovyetlerin Ülkesinde'nin haricinde) hep istenmeyen çocuklar olarak kalarak sadece arşiv meraklılarının ya da gerçek Tentenseverlerin elinde dolaşmış ve çoğunluk sadece resmî Tenten albümlerinin estetik ameliyatlı yüzünü görebilmiştir.
Bir çizgi romanın doğumunu ve büyümesini takip etmek, yaratıcılığın ve dehanın her şeyin yanı sıra büyük bir emeğin ürünleri olduğunu kavratan ipuçları sunar. Hergé'nin özelinde ise; bu büyümenin öyküsü, yaşamını ve yaratıcılığını bir çizgi romana vakfetmiş bir auteur'ün yaşam öyküsüdür aynı zamanda: Georges Rémi'nin, Hergé'nin ve Tenten'in yaşam öyküleri...
BARIŞ KILIÇBAY
Masasında Mussolini'nin çerçeveli bir portresini bulunduran başpapaz Norbert Wallez'e ait "doktrin ve enformasyon amaçlı katolik bir gazete" olan Le Vingtième Siècle (Yirminci Yüzyıl) için çizmeye başladığı karakterinin adını 1929 yılında Tenten olarak değiştiren Hergé, bu genç izciye bir de meslek buldu: Muhabirlik, "içinde izci ruhu taşıyan bir muhabir olan" ve yeni adına alışmaya çalışan bu kahraman kendisini genç okurlarına (çünkü Hergé'nin hedefi onlardı) Tenten Sovyetlerin Ülkesinde (Tintin Au Pays Des Soviets) adlı macerayla, Wallez'in yeni kurduğu Le Petit Vingtième dergisinde tanıttı. 10 Ocak'ta yayımlanmaya başlayarak onaltı ay boyunca tefrika edilen ve belli bir konusu olmayan bu macerada günümüz okuyucularına çok yabancı gelebilecek bir görünümde olan Tenten (onu tanımamızı yerçekimine meydan okuyan ünlü perçemi sağlar), tweed takımları içindeki ingiliz komünistlere gezdirilen muhteşem bir fabrikanın aslında, bacalarından duman çıktığının sanılması için fırınında saman yakılan ve sahte makine gürültülerinin borulara vurularak çıkarıldığı içi boş bir aldatmaca olduğunu keşfeder ve şu yorumu yapar: "Demek ki Sovyetler, kendilerini hâlâ kızıl cennette sanan bu zavallıları böyle yönetiyorlarmış." Macera boyunca Sovyetlerin (Rusların) adi, yalancı, baskıcı (halka zorla Komünist Parti için oy verdirirler ve komünist olmayanlara zulüm yaparlar) ve kötü insanlar olduklarını öğreniriz. Hergé'nin böylesine anti-komünist bir öykü tasarlamasında başpapaz Wallez'in ona verdiği, Katolik diplomat Joseph Douillet'nin yazdığı Maskesi Düşen Moskova adlı kitabın etkisinin olduğu bilinmektedir.
Gençliğinden kaynaklanan tecrübesizliğin ürünü olduğunu söylediği bu maceradan zaman içinde giderek rahatsızlık duymaya başlayan Hergé onun yeniden basılmaması için büyük bir çaba harcasa da, korsan basımlarının önüne geçilememesiyle birlikte 1973 yılında bir faksimile (tıpkı basım) versiyonunun yayımlanmasına izin vermek zorunda kaldı. Hergé'nin istenmeyen çocuğu olan Tenten Sovyetlerin Ülkesinde özgün haliyle bırakılarak, diğer maceraların yanında bir yabancı ve şaşkın okuyucu bakışlarının nesnesi bir dinozor olarak kaldı. Sürekli değişim içindeki Tenten, gizlemek istediği yüzünü görmemizi engelleyememişti. Hergé'nin yapabildiği tek şey onu, parlak renkleriyle bir bütünlük oluşturan albümlerden meydana gelen resmî "Tenten'in Maceraları" dizisine dahil etmemekti. Ancak, Hergé'nin 1990'lı yılların sonuna kadar geçerliliğini sürdüren bu isteği, korsan baskıların önüne geçemeyen Moulinsart Vakfı'nın,* bu albümü de resmî zincirin bir halkası yapmaya karar vermesiyle bozulmuş oldu. Artık, Tenten Sovyetlerin Ülkesinde de, Hergé'yi utandıran yüzüyle, boyanmış ve güzelleştirilmiş yirmi iki kardeşinin yanında yerini almış durumda.
Ertesi yıl tefrika edilmeye başlayan Tenten Kongo'da (Tintin au Congo) adlı ikinci macera da zamanla Hergé'nin rahatsızlık duymasına yol açmaya başladı. Hergé, Belçika'nın sömürgesi Kongo (bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti) hakkında çok fazla bilgisi olmadan başladığı çizimlerin sonunda, çocuksu komikliklerle ve aşırılıklarıyla dikkat çekici Afrikalı karikatürizasyonlarıyla bezenmiş bir macera yaratmıştı. Afrikalı zenciler tembel ve onlara söylenileni anlamayacak kadar aptal insanlar olarak tasvir edilmişlerdi. Thompson'a göre (1991) bu sorunun kaynağı, Hergé'nin Kongo'ya hiç ilgilenmemiş olması olsa da, bir sonraki maceranın vatanı Amerika için böyle bir ilgisizliğin söz konusu olmamasından yola çıkarak; Hergé'nin büyük bir ihtimalle, başpapaz Wallez'in savunduğu sömürgeci ideolojinin etkisi altında kalmış olduğu söylenebilir. Diğer yandan, maceranın ideolojisinin, dönemin Belçikası'nın genel atmosferiyle çelişen hiçbir yanı yoktur; Hergé bu durumu şöyle açıklamaktadır: "Bir ülkenin sömürgelerinin olmasını herkesin doğal karşıladığı bir dönemdi". Zaten Le Petit Vingtieme'in (yani Wallez'in) amacı da genç okurlarına sömürgeciliğin erdemlerini öğretebilmekti. İşin ilginç yanı, Tenten Kongo'da'nın, büyük kahraman ülkelerine gelme şerefini onlara bahşettiği için Zaireli çocuklar arasında görülmemiş bir popülariteye sahip olması. Hergé canını sıkan bu maceranın yeniden yayımlanmasını istememesine karşın, Tenten Kongo'da'nın şaşırtıcı bir ilgi uyandırmasıyla pes etmek zorunda kaldı. Ancak Hergé'nin imdadına İsveçli yayıncı Carlsen yetişti ve ondan bazı bölümleri yeniden çizmesini istedi. 1946 yılında işe koyulan Hergé, Tenten Kongo'da'yı tamamen yeniden çizdi, renklendirdi ve sayfa sayısını renkli albümlerin standardı olan altmışikiye indirdi. Albümdeki sömürgeci içerikli bölümlerin büyük bir kısmı atıldı, Tenten'in hayvanlara karşı gösterdiği vahşet yumuşatıldı (buna rağmen Tenten hâlâ gergedanları dinamitle havaya uçuruyor, bir maymunu öldürüp kürkünü çıkarıyor, büyüteçle bir filin kafasını yakıyor, bir yavru pantere sünger yutturup su içiriyor, boş yere onlarca antilobu öldürüyordu), elindeki dinamitin yerini film kamerası aldı ve maceranın sonunda söylediği şu sözler atıldı: "Kongo'daki görevimiz sona erdi. Allah bilir geri döndüğümüzde dünyanın bu sefer neresine yollanacağız." Hergé, 22 albümlük resmi "Tenten'in Maceraları" dizisinin ilk kitabı haline gelen Tenten Kongo'da'nın yeni versiyonunun ilk karesinde, daha sonraki maceraların bazılarında karşımıza çıkacak sürprizlerinden birini yapmıştı; Tenten'i Kongo'ya uğurlamaya gelenlerin arasında birçok tanıdık vardı: Hergé'nin 1930 yılında yarattığı iki yaramaz çocuk karakteri Quick ile Flupke ve Tenten'in onlarla karşılaşmasından iki macera önce Düpond ve Düpont (Tenten'i tanımadıkları konuşmalarından anlaşılır); Hergé'yle çalışan renklendirici E.P Jacobs ve kahverengi ceketi ve gri pantolonuyla Hergé'nin kendisi. Hergé'nin, resmi dizinin onüçüncü kitabı Güneş Tapınağı'na (Le Temple Du Soleil) başlamak üzereyken yaptığı bu değişiklikler; ilk maceralarda rastlamaya alışkın olduğumuz basit ve çocuksu bir öyküyle, savaş sonrasında çizilen maceralarda karşımıza çıkan olgun üslubun yadırgatıcı bir şekilde bir araya gelmesine neden olmuştu. Hergé ayrıca, sonraki beş kitap için de yapacağı gibi, kapak resmini de yenilemişti. Ve bu yeni versiyonda Tenten, değiştirilen son sözünde şöyle diyordu: "Elveda Afrika, halbuki daha göreceğim ne çok şey vardı!... Şimdi ver elini Avrupa ve daha sonra da Amerika!.." Üçüncü maceranın adının ne olacağı yenilenen versiyonda ortaya çıkıyordu: Tenten Amerika'da...
Ancak macera, Petit Vingtieme'de "Tenten Şikago'da" adıyla başladı. Hergé'nin gönlündeki ad ise "Tenten ve Kızılderililer"di. Sonuçta kitabın nihai ismi; Kuzey (Rusya) ve Güney'den (Kongo) sonra bu sefer Vahşi Batı'ya giden Tenten'in birbirinden kopuk maceralarının nerede geçtiğinin anlaşılabilmesi için en uygun isim olan "Tenten Amerika'da" oldu. Hergé, 1946 yılında kitapların renkli basımları için bu macerayı da kısalttı ve renklendirdi. Ancak Tenten Amerika'da'nın kaderindeki değişiklikler bununla kalmadı. Kitaba konu olan ülkede yaşayan beyaz Amerikalılar, içinde siyah karakterler olan bir macerayı yayımlamayacaklarını ilan ettiler. Bunun üzerine Hergé, 1960'lar gibi geç bir tarihle eserini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı ve bütün siyah karakterleri kitaptan çıkardı. Bu işlemin sonunda, boş Kızılderili arazisinde inşa edilen yeni petrol kentinin henüz tamamlanmamış bankasının güvenlik görevlisi ve 47. sayfada Tenten'in, kaçırılan Milu'yu göreceğini sanarak hızla girdiği evde karşısına çıkan anne ve bebeği beyazlaştılar. Kitabın kapak resmi de bu tarihte yenilendi. Ancak kapaktaki çizgilerin niteliği ve renkleri ile maceranın içinde ona esin kaynağı olan sahnedeki çizgiler ve renkler arasında gözle görünür bir uyumsuzluk oluşmuştu. Kırmızı ve beyazın tersine, Amerika'da varolan diğer bir renk olan siyahı görmezden gelen bu macera Hergé'ye büyük bir başarı kazandırdı ve bunun ardından büyük Belçikalı-Fransız yayınevi Casterman "Tenten'in Maceraları"nın kitap versiyonlarını basmaya başladı. Firavunun Puroları, Casterman yayınevi tarafından basılan ilk Tenten albümü olacaktır.
Resmî dizinin üçüncü kitabı olan bir sonraki macera, Hergé'nin oturmaya başlayan üslubunun ilk örneği olarak kabul edilebilir. Petit Vingtitme'de 8 Aralık 1932'de yayımlanmaya başlayan Firavunun Puroları'nda (Les Cigares Du Pharaon) kaba güldürüler yerlerini daha ince esprilere bırakmış ve komiklik, karakterlerin kendilerinden kaynaklanmaya başlamıştı. Maceranın adı bile köklü değişikliklerin habercisi gibiydi;
Hergé artık kitaplarına "Tenten .....'da" kalıbına uyan isimler yerine maceranın neler içerdiğini merak ettirecek esrarengiz başlıklar koymaya başlamıştı; Firavunun Puroları'nın devamı niteliğinde olan Mavi Lotus'da (Le Lotus Bleu) bunlardan biriydi. Firavunun Puroları'nın bir başka yeniliği de diğer maceralarda olmayan, bir kısmı kalıcı, işlenmiş ve üzerinde düşünülmüş karakterlerin ortaya çıkmasıydı. Bunların en önemlileri ikiz detektifler Düpont ve Düpond'dur. Maceranın Petit Vingtieme versiyonunda X-33 ve X-33a olarak adlandırılan bu komik ikili gerçek adlarına ancak resmî dizinin altı yıl sonra yayımlanmaya başlayan yedinci macerası olan Ottokar'ın Asası'nda (Le Spectre d'Ottokar) kavuşacaklardır. İkizlerin komikliklerinin ortasında yer alan ve Hergé'nin ustalıkla, komik durum çeşitlemeleri yaratmak için kullandığı ünlü cümleleri 'dahası var' (Fransızcası: Je dirais même plus) ise üç yıl sonra yayımlanmaya başlayan beşinci macera Kırık Kulak'la (LOreille Cassée) ortaya çıkacaktır. Firavunun Puroları'nda Düpont ve Düpond'un dışında, dizi boyunca birçok kez okuyucuların karşısına çıkacak yeni karakterlerle karşılaşırız. Bunlardan biri olan (ve bir film yapımcısı olarak tanıdığımız) Rastapopulos bu macerada Tenten'e güvenilir bir dost gibi görünse de, Tenten'in doğudaki maceralarının ikinci kitabı Mavi Lotus'un sonuna doğru Tenten'in düşmanı (ve aynı zamanda çetenin büyük patronu) olduğu anlaşılır. Rastapopulos ezeli ve ebedi bir düşman gibi; görünerek ya da görünmeyerek, doğrudan ya da dolaylı olarak birçok macerada Tenten'in peşini bırakmayacak ve sondan bir önceki macera Sidney'e 714 Sefer Sayılı Uçuş'ta (Vol 714 Pour Sydney) uzaylılar tarafından bilinmeyen bir yere götürülene dek onu rahatsız edecektir. Karşımıza ilk kez Firavunun Puroları'nda çıkan diğer bir unutulmaz karakter ise benzersiz satıcı ve Tenten'in çok iyi dostu Oliveira da Figueira'dır. Bu yeniliklerin dışında, Herge'nin ilk Tenten maceralarında kullandığı, vahşi hayvanlarla mücadele ve kahramanın galibiyeti sahneleri, kitabın 1955 yılında yeniden çizilip renklendirilmesi sırasında atıldı. Eklenenler arasında ise maceranın başına koyulan bir harita hemen göze çarpıyordu. Hergé'nin bir hilesi olarak görülebilecek bu haritaya bakan bir kişi, Tenten'in sonraki maceralarda izleyeceği yolun önceden tasarlanmış olduğunu düşünebilirdi. Oysa özgün versiyonda böyle bir harita yoktu ve Hergé, Firavunun Puroları'nı bitirdiğinde Mavi Lotus'ta neler olacağını bilmiyordu. 1955 yılında yapılan diğer birkaç değişiklik ise Macar olduğu söylenen Polonyalı adlı yazar Zlotskwtz'in, hangi milletden olduğu bilinmeyen Zlotzky haline gelmesi, pamuk üreticisi Mr Bearding'in tamamen yokolması ve en ilginci, Şeyh Patraş Paşa'ya tutsak düştüğünde Tenten'e gösterilen albümün Hedef Ay haline gelmesi. Orijinal versiyonda gösterilen kitap Tenten Amerika'da'dır. İlk kez 1932 yılında yayımlanmaya başlamış olan bir macerada, 1953 yılında basılmış bir albümün yer alması ilginç, hattâ gerçeküstüdür (ancak Tenten albümlerinde gerçeküstü olaylar hiçbir zaman eksik olmamıştır). Hergé'nin yeni üslubunun ilk örneği olan Firavunun Puroları, değişikliklerden önce ve sonra hem Petit Vingtieme'in, hem de albümünün çok satmasını sağlayarak efsanenin doğuşuna azımsanamayacak katkılarda bulunmuştur.
Bundan sonra Hergé'nin bıkmadan yaptığı değişiklikler, içerikte ve kapak resimlerinde, giderek azalarak da olsa, doğrudan renkli çizilen ilk macera olan Tenten Kara Altın Diyarı'nda'ya (Tintin Au Pays de l'or Noir) kadar sürmüş; siyah-beyaz versiyonlar (artık Tenten Sovyetlerin Ülkesinde'nin haricinde) hep istenmeyen çocuklar olarak kalarak sadece arşiv meraklılarının ya da gerçek Tentenseverlerin elinde dolaşmış ve çoğunluk sadece resmî Tenten albümlerinin estetik ameliyatlı yüzünü görebilmiştir.
Bir çizgi romanın doğumunu ve büyümesini takip etmek, yaratıcılığın ve dehanın her şeyin yanı sıra büyük bir emeğin ürünleri olduğunu kavratan ipuçları sunar. Hergé'nin özelinde ise; bu büyümenin öyküsü, yaşamını ve yaratıcılığını bir çizgi romana vakfetmiş bir auteur'ün yaşam öyküsüdür aynı zamanda: Georges Rémi'nin, Hergé'nin ve Tenten'in yaşam öyküleri...
BARIŞ KILIÇBAY