teks55
Çeviri & Balonlama
- 5 Ara 2016
- 2,591
- 8,546
Komançiler ona "Beyaz şeytan" diyorlardı. Ondan inanılmaz derecede korkuyorlardı. Adını duyan Meksikalılar onu "Teksas Şeytanı" olarak isimlendirmişlerdi.
O korkulan ve saygı duyulan bir Texas Rangeriydi.
Hayır, İtalya'nın en ünlü çizgi romanının kahramanı Tex Willer'dan bahsetmiyorum.
Adı John Coffee Hays, bugün hâlâ Amerika Birleşik Devletleri'nde Kaptan Jack olarak biliniyor. Bonelli'nin Tex Willer figürünü çizmek için ondan ilham almış olması büyük ihtimalle doğru gibi görünüyor.
Hays da Tex gibi, alçakgönüllülüğünün arkasında bir kartalın cesaretini ve bir savaşçı olarak inanılmaz bir yeteneği saklasa da, (üniformalardan ve formalizmlerden hoşlanmayan) bir adamdı. Tex'te olduğu gibi, Kaptan Jack'in de ortağı ve arkadaşı olarak binlerce savaşta yanında kalan bir Kızılderili şefi vardı. Tex'inki Navajo Tiger Jack, Hays'inki Lipan Flacco'ydu. Tex gibi, Hays da bir Kızılderili şefi olarak kabul edilmişti. (Navajo değil Lipan olsalar bile) ve yeminli düşmanları kana susamış Komançiler ve Teksas'ı istila eden Meksikalı haydutlardı. Tex gibi, Hays da Amerikan Federal Hükümetinden Gila Nehri Ülkesinin Kızılderili Temsilcisi adaylığını alır. Tex gibi, Hays da olağanüstü bir izci özellikleriyle tanınırdı. Ne de olsa Tex gibi, tanıştığı ve (çizgi romanda olduğu gibi) kendisinden sadece dokuz yaş büyük olan Batı'nın bir başka ünlü karakteri (gerçekte yaşayan) Kit Carson ile aynı dönemde yaşamıştır.
Ama hadi bu Ranger'in tarihini biraz daha derine inmeye çalışalım.
John Coffee Hays(Kaptan Jack), 28 Ocak 1817'de doğmuştur. (Fumettideki Tex Willer 1838'de doğmuştur.)
Kaptan Jack, Tennessee Eyaleti'nin Wilson İlçesindeki Little Cedar Lick'te, Harmon Hays ve Elizabeth Cage'in altı oğlundan biriydi. İngilizlere karşı teğmen rütbesiyle savaştığı birliklerin komutanı olan General John Coffee'nin anısına ona bu ismi vermeyi babası seçmişti. Nashville'deki Davidson Akademisi'ne katıldıktan sonra genç Hays, Teksas'a göç eder.
Jack kendini öyle bir noktaya getirir ki, sahada Çavuş olarak atanır. Jack (22-23 yaşlarında) üstlerinin saygısını kazanır ve kısa sürede (1839 yılında) Yüzbaşı derecesine ulaşır. Dostları ve düşmanları tarafından Kaptan Jack olarak çağrılır. Artık Amerikan sömürgecilerini Komançi ve sınırı terörize eden Meksikalı haydutların saldırılarından korumakla görevlidir.
Kaptan Jack, Rio Grande çevresinde bir keşif dönüşü sırasında, bir çiftliğin sahibi tarafından nehrin karşı tarafında bir grup Meksikalı haydut olduğu konusunda bilgilendirilir. Nehir ancak bir noktada geçilebildiği için, günbatımında Jack ve Rangerler haydutları pusuya düşürmek için ağaçların arasına saklanır. Haydutlar Rio Grande'yi geçerken, her şey yolunda gitmiş gibi görünüyordu. Bir ranger istemeden silahından bir el ateş eder ve Meksikalı haydutlar ateşi duyup karşılık verirler. Ardından gelen silahlı çatışmada bir Teksaslı yaralanır ve üç Meksikalı ölür. Arkadaşlarıyla aynı kötü sonu paylaşmaktan korkan diğer dört Meksikalı kaçmaya başlar, Kaptan Jack ve yanındaki Ranger hemen onların peşine düşer. Kaçan dört Meksikalı haydut kendisini takip edenlerin sadece iki kişi olduğunu görünce durup ateş etmeye, onları vurmaya çalışır. Ama Kaptan Jack bir tanesine ateş eder ve etkisiz hale getirir. Diğer üçü nehir yatağını terk eder ve atları daha iyi koşabilecekleri çayırlara mahmuzlar. Ama artık çok geçti. Kaptan Jack ve Kolcuları etraflarını sardı ve haydutlar çatışarak kaçamayacaklarını anlar ve teslim olurlar. Bunlardan biri aslında, ortaklarıyla birlikte asılan ünlü Juan Sanchez'di.
Texas Rangers için bir başka büyük sorun da, o zamanlar bile Amerikan sömürgecilerine karşı aşırı bir zulümle öfkelenen bazı Kızılderili kabileleriydi.
Bir gün San Felipe yakınlarında atlı bir çocuk Kaptan Jack'in bulunduğu genel karargaha ulaşıp ''-Orada'' dedi ardından attan atladı, indikten sonra nefes nefese - Komançiler bir aileyi yok etti..." dedi.
Birkaç dakika içinde Kaptan Jack ve adamları olay yerindeydi. Rangerler evin dumanı tüten yıkıntıları arasında tomahawk darbeleriyle öldürülen iki çocuğun cesetlerini buldular: ikisinin de kafa derisi yüzülmüştü. Babanın cesedi birkaç metre ileride yatıyordu, o da kafa derisi yüzülmüş, göğsünden iki ateşli silah darbesi ile öldürülmüştü. Anne, saldırı sırasında başından yaralanmış ve mucizevi bir şekilde kendini kurtarmıştı, ancak cesetleri görünce aklını yitirmişti, şimdi çaresizce başıboş dolanıyor, ağlıyor, çığlıklar atıyor, önce bir cesede, sonra diğerine sarılıyordu. Sonra Kaptan Jack'e bakarak ağlamaya başladı "Çocuğum, çocuğum... onu götürdüler. Kurtar onu, sana yalvarırım" dedi.
Gerçekten de Komançiler, ailenin erkeklerini öldürdükten sonra 17 yaşında bir kızı kaçırmıştı. Kaptan Jack Hays zaman kaybetmedi ve Ranger'ları ile birlikte hemen Kızılderililerin izini sürmek için yola çıktı. Belki de takip edildiklerini düşünmedikleri için Komançiler aşırı önlem almamıştı ve birkaç saat içinde Llano Nehri yakınında bir kampta takip edilmeye başlandılar.
Rangerler, Kızılderili yağmacılarını yenecek kadar fazla değildi, bu yüzden Kaptan Jack onlara çok açık yüreklilikle hitap etti. "Erkekler - dedi- ''Bazılarımız bugün biraz kan kaybedecek, ama sakin olun. Her zamanki cesaretinizi gösterin ve sonuçtan hiç şüphem yok" dedi. Bu nedenle, tabanca sağ elindeyken onlara saldırı işareti verdi: "Hadi gidelim!" Hays'in emriyle, yelpaze gibi düzenlenmiş ve silahlanmış, Rangerlar, Kızılderilileri kevgire çevirdi.
Komançiler gerçekten bu saldırıyı beklemiyordu. Rangerlar alana yöneldiğinde, savaşçılar hızlı bir şekilde ateşli silahlarını aramaya gittiler, ancak sürpriz saldırı işe yaramıştı ve paniğe yol açmıştı. Düzensiz ve rehbersiz Kızılderililer atlarına binerek ormana doğru kaçtılar.
Kaptan Jack , adamlarına baktı. Saldırıda iki adamı öldü, beşi yaralanmıştı. Kızılderililer ise sahada beş savaşçı bırakmıştı. Ama kimse kızı görmemişti. Ancak onu biraz sonra buldular, o da tomahawk darbeleriyle katledilmiş: Komançiler onu yanlarında getiremeyeceklerini görerek onu öldürmeyi tercih etmişti. Ceset o kadar parçalanmıştı ki, Orman Muhafızlarından bazıları onu görünce ağlamaya başladı. Kaptan Jack, onu Llano Nehri kanyonundaki bir uçurumun yakınına gömdü.
Kaptan Jack, 1846'da Amerika Birleşik Devletleri ile Meksika arasındaki savaş vesilesiyle bir Korucu alayı emanet edildiğinde Albay seçilir.
1846 yılının Mart ayında tanıştığı Samuel C. Reid ondan şöyle bahsediyor: ''.... Bize genç bir adam geldi ve onun bizim albayımız olduğu söylendiğinde çok şaşırdık. Çok sade giyinmişti ve ince bir ceket giyiyordu, her zamanki Teksaslı şapkası vardı, geniş kenarlı, yuvarlak üstlü ve gevşek açık yakalı, boynuna ihmalkar bir şekilde bağcıklı bir mendil bağladı. Koyu kahverengi saçları, büyük ve parlak bir puslu gözleri vardı, kendine has bir dil konuşan, çok belirgin ve kalın kavisli kaşları vardı. Doğal olarak açık tenli, ancak sınırda uzun süre maruz kaldığı için esmerleşmiş ve hava şartlarından yıprandığı belliydi. Yeteneklerini sürekli kullanmasından ve tehlikeler ve zorluklarla uzun süredir tanışmasından dolayı oldukça düşünceli ve yıpranmış bir ifadeye sahipti. bir komutanın sorumluluklarını alışkanlık haline getirmişti, ciddileşince kaşlarını çatar. Bıyık bırakmaz, bu da ona daha genç bir görünüm kazandırmıştı...Meksikalılar arasındaki ünü o kadar büyüktür ki, her yerde Kaptan Jack olarak bilinir. Görev dışındayken yumuşak ve hoş bir arkadaştır ve adamlar ona tanıdık bir şekilde "Jack" derler.''
30'lu yaşlarına gelen Kaptan Jack, birkaç yıl önce tanıştığı iyi bir aileden bir kız olan Susan Calvert ile (1847 yılında) evlenir ve dört yıl kaldığı Kaliforniya'ya taşınır. Artık San Francisco County Şerifiydi. Yıldızları bırakır çünkü 1853'te Başkan Franklin Pierce onu California Genel Müfettişi olarak atamıştı. Yeni görevinde aynı zamanda Oakland şehrinin kurucuları arasında yer alır ve 1876'da Demokrat Parti Ulusal Konvansiyonu'nda delege olarak siyasete girer. Bu arada karısı ona üç erkek ve üç kız vermişti ve aile, Kaliforniya'da muhteşem bir çiftlikte yaşıyordu.
Kaptan Jack, 25 Nisan 1883'te 66 yaşında vefat eder. (Fumettide Tex Willer'in güncel maceraları 1885 yıllarında geçiyor.)
Ama Amerikalılar için, Kaptan Jack hâlâ hayatta ve dolunay gecelerinde, Teksas'ın yok edilmiş kırlarında haydutları ve Komançileri avlayan siyah bir atın eyerinde onun hayaletini gördüğüne yemin eden biri var. Tıpkı Tex gibi.
Son düzenleme: