Sağanak yağmur altında koşar adımlarla kahveye ulaştım. Kasvetli havanın ruhumu daraltması yetmezmiş gibi birde tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştum. Sadece üyelerin girebildiği Süper Kahramanlar Kahvehanesinin kapısında bekleyen Hulk gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Kıt zekalı dev cüsseli kapıcıya ''Yahu Hulk benim tanımadın mı? Bırak geçeyim…'' dedim kızgın kızgın. Hulk ''Kartın yoksa geçemezsin… Yoksa Hulk Ezer!'' diye karşılık verdi. Wolverine kahvehane açtığında kapıya neden bu kıt kafalıyı koydu diye hayıflandım. Her seferinde kartını göster diye tutturuyordu yeşil dev. Cebimden çıkarttığım Avengers kartımı Hulk’a uzattıktan sonra dev cüssesini yolumdan çekip ''Buyur!'' diyerek yol verdi.
Kahvehaneye girdiğimde kapıda Örümcek Adam ile burun buruna geldim. ''Hayırdır Peter dalgınsın?'' diye sordum. ''Ya iyi ki geldin, birde sana danışayım.'' diye yanıtladı duvar sürüngeni. Daha ağzımı açmıştım ki konuşmaya devam etti geveze. ''Dostum şimdi Kaptan Amerika Pizzacı açtı ya. Demir Adam gidip tam karşısındaki apartmanı kökten alıp alttaki dükkanı dönerci yaptı. Öğlen yemeğine ikisi de davet etti. Tarafını seç deyip duruyorlar. Kimin dükkanına gitsem diğeri bana düşman olur. Sence hangisine gitmeliyim?'' Vay canına çok zor bir seçimdi.
''Ağ kafa bence sen midenin sesini dinle, canın ne isterse onu ye…''
Örümcek Adam ''İşte budur…'' diyerek hızla kahvehaneden çıktı. Ne yapsın gariban cepte para yok tabi beleş yemeğe gidiyor.
Bir adım atmıştım ki tam ortadaki masanın üstünde sanki bulutlar varmış gibi kümelenmiş sigara dumanını gördüm. Masada Wolverine, Nick Fury, Thing ve Gambit okey oynuyordu. ''Duman altı yapmışsınız mekanı, denetçiler gelirse ceza yazarlar'' deyip en yakıdaki sandalyeye oturdum. ''Merak etme Nick S.H.I.E.L.D.’deki çocuklara söyledi bize denetçi gelmez, ne içersin?'' dedi kahvehanenin sahibi Wolverine. Çay istedim. Havana purosunun dumanını savuran S.H.I.E.L.D. direktörü Nick Fury ''Jarvis, herkese bizden çay ver. Masanın hesabına ekle, nasılsa bu ezikler kaybedecek.'' diye seslenince emektar ocakçı Jarvis çayları tepsiye dizer dizmez tüm zamanların en hızlı garsonu Quicksilver bütün kahvehane müşterisine çay servisini yapmıştı bile. Çayımı içtikten sonra okeycilerin yanında kalktım. Oyuna öyle dalmışlardı ki bana faydaları olmazdı.
Diğer masada Daredevil, Luke Cage, Iron Fist, Shang Shi halı saha maçı için organizasyon yapıyorlardı. Beni görünce akşamki maça davet ettiler ama işim var diye onların yanından geçip televizyona doğru ilerledim.
Televizyonun önünde Red Richard ve Henry Pym kafa kafaya vermiş evren, paralel evren konularında tartışıyorlardı. Bu iki süper zekaya selam versem görmeyecek halde olduklarından yanlarından geçip kahvenin dibindeki masalara yöneldim.
En köşedeki masada Punisher, Hawkeye, Blade, Winter Soldier ve Moon Knight oturuyordu. İşte tam aradığım adamlar dedim. Eski asker, keskin nişancı, vampir, suikastçi ve paralı askeri bir arada yakalamıştım. ''Çocuklar yardımınıza ihtiyacım var. İstanbul’da bir iş var gelir misiniz?'' dedim. Daha önce ufak tefek iyiliklerim olduğu için hiçbiri itiraz etmeden geleceklerini söylediler. Winter Soldier ''Uçağa, otobüse gerek yok ben Maniford’u bulurum ışınlanarak gideriz.'' deyince sevindim. Aralarındaki en tecrübeli asker olan Frank ''İstanbul’da ne iş yapacağız?'' diye sorunca anlatmaya başladım.
''Bakın arkadaşlar, bu İstanbul ekibi artık fazla oldu. Bütün büyük toplantılar, imza günleri, akşam yemekleri, hepsi onlarda. Bir de boy boy resimleri paylaşıyorlar. Uzun zamandır planlıyordum. Karargahı basacağız.'' dedim. Cümlem biter bitmez masadaki kahramanların yüzü asıldı. Hawkeye ''Sen deli misin? Hulk ile Thor’u yanımıza alsak bile bu iş olmaz. Ben gelmiyorum.'' diye masadan kalktı. Hawkeye yerinden kalktığı anda diğerleri de onun ardından kaçarak kahveyi terk ettiler.
Bir hışımla ayağa kalkıp ''Ya yok mu bir yürekli, benimle gelecek!'' diye bağırdım.
Henry Pym, Ultron ile savaşacağını, Red Richard Dr. Doom ile santraç müsabakası olduğunu, mahallenin delikanlılarının başı olan Daredevil halı sahaya gidip A.I.M ekibi ile maç yapacaklarını bahane ederek kahveyi terk ettiler.
Akabinde kahveci Wolverine '' Sen kafayı mı yedin Karanlık. Karargahı basacak kadar deli birini bulamazsın. Galaktus neyine yetmiyor. Birde müşteri kaçıyorsun…'' diye bana çıkışırken Nick Fury araya girdi.
Nick '' Ya dostum Karargah komutanı Zeki Abi hepimizi tarumar eder, Savok mahkemede sürüm sürüm süründürür, Doktor Cemil bizi yakar, söndürmeye kalkan itfaiyeyi Güngör Hoca havaya uçurur, Nadir Abi ameliyat eder…'' diyerek Wolverine’e destek oldu.
Ben halen inatla savımın arkasındaydım. ''Bizde Hulk var!'' dedim.
Jarvis ocaktan seslendi ''Onlarda da Bakunin var!''
Artık isyankardım. ''Koskoca Marvel kahramanlarından bir tanesi bile benimle Karargah’ı basmaya gelecek cesarete sahip değil mi yahu?'' diye bağırmaya başladığımda pencereden kafasını uzatan Deadpool’u gördüm. ''Ben gelirim kanka!''
Ben gelirim kanka diyor deli. Bu herifle değil Karargah basmaya Thanos ile savaşmaya bile gidilmez.
''Aman kalsın Deadpool vaz geçtim.'' dedim.
Kafamı eğerek kahvehaneden çıkarken aklıma bir fikir geldi. Kaptan Amerika ve Demir Adam’ın İçlerindeki Savaşı bir şekilde bitirirsem bu ikisi benimle gelirdi. Caddenin ortasına geldiğimde biri mavi biri kırmızı iki pankart dikkatimi çekti. İkisinin üstünde de ''Tarafını Seç'' yazıyordu. Anlaşılan bunlar iyice ciddi, kolay barışmayacaklar. Vaz geçip köşedeki taksi durağına yürüdüm. Sırasını bekleyen Ghost Rider’ın arabasına binip ''Hava alanına çek kaptan… Bekle beni Karargah geliyorum…'' diyerek arkama yaslandım.
Kafaya koymuştum, tek başıma da olsa Karargah baskınını gerçekleştirecektim.
Kahvehaneye girdiğimde kapıda Örümcek Adam ile burun buruna geldim. ''Hayırdır Peter dalgınsın?'' diye sordum. ''Ya iyi ki geldin, birde sana danışayım.'' diye yanıtladı duvar sürüngeni. Daha ağzımı açmıştım ki konuşmaya devam etti geveze. ''Dostum şimdi Kaptan Amerika Pizzacı açtı ya. Demir Adam gidip tam karşısındaki apartmanı kökten alıp alttaki dükkanı dönerci yaptı. Öğlen yemeğine ikisi de davet etti. Tarafını seç deyip duruyorlar. Kimin dükkanına gitsem diğeri bana düşman olur. Sence hangisine gitmeliyim?'' Vay canına çok zor bir seçimdi.
''Ağ kafa bence sen midenin sesini dinle, canın ne isterse onu ye…''
Örümcek Adam ''İşte budur…'' diyerek hızla kahvehaneden çıktı. Ne yapsın gariban cepte para yok tabi beleş yemeğe gidiyor.
Bir adım atmıştım ki tam ortadaki masanın üstünde sanki bulutlar varmış gibi kümelenmiş sigara dumanını gördüm. Masada Wolverine, Nick Fury, Thing ve Gambit okey oynuyordu. ''Duman altı yapmışsınız mekanı, denetçiler gelirse ceza yazarlar'' deyip en yakıdaki sandalyeye oturdum. ''Merak etme Nick S.H.I.E.L.D.’deki çocuklara söyledi bize denetçi gelmez, ne içersin?'' dedi kahvehanenin sahibi Wolverine. Çay istedim. Havana purosunun dumanını savuran S.H.I.E.L.D. direktörü Nick Fury ''Jarvis, herkese bizden çay ver. Masanın hesabına ekle, nasılsa bu ezikler kaybedecek.'' diye seslenince emektar ocakçı Jarvis çayları tepsiye dizer dizmez tüm zamanların en hızlı garsonu Quicksilver bütün kahvehane müşterisine çay servisini yapmıştı bile. Çayımı içtikten sonra okeycilerin yanında kalktım. Oyuna öyle dalmışlardı ki bana faydaları olmazdı.
Diğer masada Daredevil, Luke Cage, Iron Fist, Shang Shi halı saha maçı için organizasyon yapıyorlardı. Beni görünce akşamki maça davet ettiler ama işim var diye onların yanından geçip televizyona doğru ilerledim.
Televizyonun önünde Red Richard ve Henry Pym kafa kafaya vermiş evren, paralel evren konularında tartışıyorlardı. Bu iki süper zekaya selam versem görmeyecek halde olduklarından yanlarından geçip kahvenin dibindeki masalara yöneldim.
En köşedeki masada Punisher, Hawkeye, Blade, Winter Soldier ve Moon Knight oturuyordu. İşte tam aradığım adamlar dedim. Eski asker, keskin nişancı, vampir, suikastçi ve paralı askeri bir arada yakalamıştım. ''Çocuklar yardımınıza ihtiyacım var. İstanbul’da bir iş var gelir misiniz?'' dedim. Daha önce ufak tefek iyiliklerim olduğu için hiçbiri itiraz etmeden geleceklerini söylediler. Winter Soldier ''Uçağa, otobüse gerek yok ben Maniford’u bulurum ışınlanarak gideriz.'' deyince sevindim. Aralarındaki en tecrübeli asker olan Frank ''İstanbul’da ne iş yapacağız?'' diye sorunca anlatmaya başladım.
''Bakın arkadaşlar, bu İstanbul ekibi artık fazla oldu. Bütün büyük toplantılar, imza günleri, akşam yemekleri, hepsi onlarda. Bir de boy boy resimleri paylaşıyorlar. Uzun zamandır planlıyordum. Karargahı basacağız.'' dedim. Cümlem biter bitmez masadaki kahramanların yüzü asıldı. Hawkeye ''Sen deli misin? Hulk ile Thor’u yanımıza alsak bile bu iş olmaz. Ben gelmiyorum.'' diye masadan kalktı. Hawkeye yerinden kalktığı anda diğerleri de onun ardından kaçarak kahveyi terk ettiler.
Bir hışımla ayağa kalkıp ''Ya yok mu bir yürekli, benimle gelecek!'' diye bağırdım.
Henry Pym, Ultron ile savaşacağını, Red Richard Dr. Doom ile santraç müsabakası olduğunu, mahallenin delikanlılarının başı olan Daredevil halı sahaya gidip A.I.M ekibi ile maç yapacaklarını bahane ederek kahveyi terk ettiler.
Akabinde kahveci Wolverine '' Sen kafayı mı yedin Karanlık. Karargahı basacak kadar deli birini bulamazsın. Galaktus neyine yetmiyor. Birde müşteri kaçıyorsun…'' diye bana çıkışırken Nick Fury araya girdi.
Nick '' Ya dostum Karargah komutanı Zeki Abi hepimizi tarumar eder, Savok mahkemede sürüm sürüm süründürür, Doktor Cemil bizi yakar, söndürmeye kalkan itfaiyeyi Güngör Hoca havaya uçurur, Nadir Abi ameliyat eder…'' diyerek Wolverine’e destek oldu.
Ben halen inatla savımın arkasındaydım. ''Bizde Hulk var!'' dedim.
Jarvis ocaktan seslendi ''Onlarda da Bakunin var!''
Artık isyankardım. ''Koskoca Marvel kahramanlarından bir tanesi bile benimle Karargah’ı basmaya gelecek cesarete sahip değil mi yahu?'' diye bağırmaya başladığımda pencereden kafasını uzatan Deadpool’u gördüm. ''Ben gelirim kanka!''
Ben gelirim kanka diyor deli. Bu herifle değil Karargah basmaya Thanos ile savaşmaya bile gidilmez.
''Aman kalsın Deadpool vaz geçtim.'' dedim.
Kafamı eğerek kahvehaneden çıkarken aklıma bir fikir geldi. Kaptan Amerika ve Demir Adam’ın İçlerindeki Savaşı bir şekilde bitirirsem bu ikisi benimle gelirdi. Caddenin ortasına geldiğimde biri mavi biri kırmızı iki pankart dikkatimi çekti. İkisinin üstünde de ''Tarafını Seç'' yazıyordu. Anlaşılan bunlar iyice ciddi, kolay barışmayacaklar. Vaz geçip köşedeki taksi durağına yürüdüm. Sırasını bekleyen Ghost Rider’ın arabasına binip ''Hava alanına çek kaptan… Bekle beni Karargah geliyorum…'' diyerek arkama yaslandım.
Kafaya koymuştum, tek başıma da olsa Karargah baskınını gerçekleştirecektim.