scanfan
Yönetici
- 25 Eyl 2013
- 7,210
- 75,901
***KAYIP PAYLAŞIMIDIR***
ORİJİNAL PAYLAŞIM TARİHİ: ~ 29 Haziran 2014
ORİJİNAL PAYLAŞIM TARİHİ: ~ 29 Haziran 2014
Sonradan Renklendirilmiş Siyah-Beyaz Videolar
"Colorization"
Sinema endüstrisiyle fazlaca ilgili olmayan birinin, özellikle de Türkiye'de yaşıyorsa, 1980'li yıllarda hiç 'farkına varmadan' şahit olduğu olaylardan biri de, orijinali siyah beyaz olarak çekilmiş bazı filmlerin sonradan yapay olarak renklendirilmeye tabi tutulmalarıdır. Bu furya 1980'lerin başlarında tek kanallı TRT televizyonunun renkli yayına geçmesi ile yavaş yavaş hissedilmeye başladı, ancak 1980'lerin ortalarından itibaren ülkemizde video salgınının başlaması ile doruğa çıktı. Sinemayla sadece izleyici olarak ilişki kurmuş olan birçok insan kendisine televizyonda sunulan veya video kulüplerinden kiraladığı renkli filmin orijinal halinin de renkli olup olmadığı şeklinde bir soruyu aklına bile getirmedi.
Bu şekilde renklendirilmiş filmlerin en ünlüsi "Frank Capra"nın her yılbaşında mutlaka gösterime verilen filmi "Şahane Hayat"tı ("It's a Wonderful Life)". Çokları bu filmin aslının siyah-beyaz olarak çekildiğini bilmiyordu, renklerinin çok da tatminkâr olmamasını 1946'da çekilmiş olan filmin yaşına verdiler. Bunun tersine olarak, film renklendirme hakkında kulaktan dolma malûmat sahibi olanlar da, 1939'da mükemmel "Technicolor" renkleriyle çekilmiş olan "Rüzgâr Gibi Geçti" ("Gone With the Wind") filmini de çok canlı görünen renklerinden dolayı sonradan yapay olarak renklendirilmiş sandılar.
Solda "Frank Capra"nın "Şahane Hayat" filminin orijinali, sağda "renklendirilmiş" versiyonu.
Bu film oldukça başarılı bir renklendirme örneğiydi. Yine de filmin yaratıcıları tarafından "kültürel vandalizm" olarak görüldü ve dava konusu oldu.
Oysa bu renklendirme furyası 1983'te ilk kez ABD'de ortaya çıktığı andan itibaren o ülkede büyük kavgalar kopmuştu. Bir yanda filmin telif haklarını elinde bulunduran ve kârlarından başka bir şey düşünmeyen stüdyo sahipleri, diğer yanda da filmin gerçek yaratıcıları olan yönetmenler (başı "Orson Welles", Frank Capra", "John Huston" vb çekiyordu), aktörler (başta "Woody Allen"), sanatçılar ve film eleştirmenleri (en başta "Roger Ebert" olmak üzere) vardı. Yaratıcılar eserlerini savunurken, bir "Kazablanka" filminin renklendirilmesinin, müzede sergilenen bir "Mikelanj" heykelini renkli yağlıboyalarla boyamaktan farkı olmayacağı şeklinde benzetmeler de yaptılar. Vahşi kapitalizmin bir ürünü olan renklendirme işlemini "kültürel bir vandalizm" olarak gören grup yıllar sonra mahkemelerde davaların çoğunu kazandılar. Ama bu ara yüzlerce film renklendirilmişti bile. Bir kısmı sonradan piyasadan çekildi, diğerleri de artık gelişen teknoloji ile birlikte işlevini yitirdi. Zira bu renklendirme furyası dünyada renkli televizyon yayınlarının yaygınlaştığı ve video salgının başladığı döneme denk gelmişti ve bu renklendirilmiş filmlere büyük bir talep oluşmuştu. İnsanlar ilk kez satın aldıkları renkli televizyonlarında (ve videolarında) siyah-beyaz film seyretmek istemiyordu. Bizde de hatırlanırsa TRT'de siyah-beyaz bir film gösterilirken "alıcılarınızın ayarları ile oynamayınız, filmin orijinali siyah beyazdır" şeklinde altyazı geçerdi. Hatta ben de bizzat şahit oldum, bazıları daha da ileri gittiler ve siyah-beyaz yayın sırasında televizyonlarını kapattılar. Zira edindikleri kulaktan dolma bilgilere göre siyah beyaz filmler renkli televizyon tüpünün renkli fosforlarını bozuyordu (!) ve zorlukla sahip oldukları değerli cihazlarının zarar görmesini istemiyorlardı(!).
Halâ bazı küçük kanallarda renklendirilmiş çok eski westernlere rastlıyorum. Geçenlerde adı duyulmamış bir kanalda, "Ronald Reagan"ın ABD başkanı olmadan çok uzun yıllar önce çektiği bir western filminin renklendirilmiş versiyonuna denk geldim. Film zaten çok eski olduğu, ve sabit bir mekanda geçtiği için renklendirmeyi çok da başarısız bulmadım (zaten renkli de çekilmiş olsaydı büyük bir farkı olmayacaktı gibime geldi). Bilindiği gibi renklendirme işlemi ilk yıllarda bilgisayar kullanılmadığı ve sadece elektronik video boyama ile yapıldığı için çok ilkel sonuçlar görülüyordu. Sonraki yıllarda bilgisayarlarlar devreye girince biraz daha tatminkar sonuçlar alınmaya başladı. Suluboyayla elle boyanmış hissini veren ilkel örneklerinin yanı sıra, adeta renkli çekilmiş gibi duran kusursuz örnekleri de mevcuttur. Günümüzde artık yüzü de astarından pahalıya gelmeye başlamış olan renklendirilmiş filmler pek rağbet görmüyor. Sinema alanında talep olmasa da, reklam alanında ve özel efekt olarak başvuruluyor bu yönteme. Bir de "Tatlı Cadı" (Bewitched) vb. gibi ilk sezonu siyah-beyaz çekilmiş bazı eski TV dizileri renklendirilmiş.
"Video Review" dergisinin "Haziran 1996" tarihli sayısına verilmiş tam sayfa ilânda, orijinali "Frank Capra"nın "Şahane Hayat" filminin "renklendirilmiş" versiyonunun piyasaya verilmiş olduğu bildiriliyor.
---------------------------------------------
ABD'nin en ünlü film eleştirmeni müteveffa "Roger Ebert"in "Film Renklendirmesi" üzerine 1986'daki eleştirileri.
4 bölümden ilki. Videonun başlığı: "Hollywood'un Yeni Vandalizmi". Kalan diğer üç bölümü yine Yotube'dan izleyebilirsiniz.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
O yıllarda renklendirmenin taraftarı olan karşı grubun savları da tarafsız bir gözle bakıldığında akla yakın gelebiliyordu. Onlar da mealen şöyle diyorlardı:"Biz ana kopyaya zarar vermiyoruz ki? Biz siyah-beyaz kopya üzerinden türettiğimiz renkli versiyonu sadece TV'de göstermek üzere üretiyoruz, bir de video kopyaları var ama onlar da zaten en fazla 50 ekran TV'lerden seyredilecek. İsteyen yine sinemaya gidip siyah beyaz orijinal halini görebilir. Filmi illâ siyah beyaz seyredeceğim diyen varsa da renkli TV setinin renk ayarını kapatır ve filmi yine orijinal haliyle seyredebilir. Hem üstelik biz renkli bir kopyayı oluştururken filmin en iyi muhafaza edilmiş siyah beyaz kopyasını arşivlerden arayıp buluyoruz ve bahaneyle bir de onu iyileştirmiş, restore etmiş oluyoruz, oysa TV'lerden gösterilen siyah beyaz kopyalar çoğunlukla yıpranmış, kalitesiz kopyalar oluyordu. Bu açıdan da bize teşekkür etmeniz gerekir aslında!. Zaten günümüzün (1980'lerin) teknolojisiyle sinema projeksiyonları için renkli peliküller üretmemiz zor, üretsek de bunlar tatminkar olmaz, dolayısı ile rantabl değildir. İçiniz rahat olsun biz sinema salonlarına el atmıyoruz, sadece TV yayını ile ilgileniyoruz. Zaten normalde televizyondan film gösterenler filmin sağından solundan kırpmıyorlar mı? (o tarihlerde henüz geniş ekran TV'ler ortada yok ve sinemaskop filmler 4:3 oranında yayına veriliyor, yani geniş ekran filmin ortası gösteriliyor, bazen de kaydırma-pan- yapılıyor, sinemaskop filmin tamamı gösterildiğinde bu kez altta ve üste siyah bantlar oluşuyor ve geniş ekran film zaten küçük olan TV ekranının ortasında minicik kalıyor). Üstelik bu filmleri gösterenler filmi sık sık kesip araya reklam almıyorlar mı? Bu filmin bütünlüğünü, orijinalliğini bozmuyor mu? Bize renklendirme yaparak filmin orijinalliğini bozuyorsunuz, "kültürel vandalizm yapıyorsunuz" diyorsunuz ama bütün bunları yapanlara niye ses çıkartmıyorsunuz?. Dahası da var. Normal renkli filmleri TV'den yayınlayanlar yayın akışına uydurmak için filmleri kesip kuşa çevirmiyorlar mı? Sürelerini kısaltıyor hattâ yeniden kurgulamıyorlar mı? Onun için bize kızmayın. Filmin orijinali için sinemalara gidin veya TV'nizin renk ayarını kapatıverin vs vs"
Son düzenleme: