Sihirbazlar Kralı Mandrake

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,577
73,523
NeverLand
1934 yılında Lee Falk'ın yarattığı efsanevi iki çizgi romandan biri -diğeri Kızılmaske- olan Mandrake, tüm dünyadaki sihirbazların hemen hemen en ünlüsüdür. Öyle ki, çoğu sihirbaz, illüzyonist ve gösteri sanatçısı kendisine "Mandrake" ismini seçmeyi bir onur kabul eder.

Mandrake'nın anlatı içindeki kökeni, 2000 yıl öncesine kadar dayanır. Mandragora adındaki bir din adamının Tibet'te kurduğu manastırın en önemli silahları, uzaylıların kendilerine armağan ettikleri küp şeklinde iki kristaldir. Bu "kristal harikalar" insan beyninin güçlerini "n" dereceye, yani sonsuza çıkarabilmekte, iyi bir konsantrasyonla yanında bulunan insana inanılmaz güçler vermektedir. Küpleri kullanabilen insanlar, dağları yerinden oynatabilir, koca gemileri havada uçurabilir, hattâ ayı bile parçalayabilirler!..

Bir başka deyişle, küplerin sayesinde "tarihin ilk sihirbazları," beyin güçlerini geliştirerek illüzyon ve telekinezi kabiliyetlerini arttırıyorlardı. Hattâ kristallerden yayılan enerji sayesinde yaşamlarını yüzyıllara uzatabilmekteydiler. Giderek bir akademi haline gelen bu cemaatin son lideri Theron'un 300 yaşında olduğu söylenmektedir. Mandrake, Theron'un 12. karısından olan ikiz çocuklarından biridir. Hikâyenin dualistik yapısı gereği diğer kardeş Derek, kötülüğü temsil etmektedir. Ama Derek, saf bir kötü olarak tasarlanmış değildir. Yine Theron'un bir başka karısından olma Luciphor adlı oğlu tarafından "baştan çıkarılarak" kötülüğe terfi edecektir.

Luciphor ise akademinin kötü niyetli ve şımarık öğrencilerinden biridir. Akademinin ve küplerin gelecekteki varisi gözüyle bakılan Mandrake'yi yok etmek için bir gece ona bıçakla saldırdığında, yetişen Theron tarafından, ölümcül bir beyin dalgasıyla "cezalandırılmış" ve deforme olmuş yüzüyle akademiden kovulmuştur. Derek'i de kendisine benzeten Luciphor, onun da ileride kötü bir haydut olmasına yol açacaktır. Luciphor, güçleri ve kötülükleriyle Mandrake'nin en çok nefret ettiği düşmanı Gümüş Maskeli ünlü Kobra diye anılacaktır.

Mandrake yaratıldığı dönemin özelliklerine uygun olarak, birlikte yaşadığı insanlara düşkün, kendisinden yardım isteyenlere gözünü kırpmadan yardıma koşan bir hümanisttir. Abdullah'ın Öyküsü adlı serüvende bir suçlunun peşinde, tek başına "safariye" çıkan Mandrake, bölgenin prensi Abdullah'la (Lothar) karşılaşacak, ve onunla "dünyanın en ünlü iki dostunu" meydana getireceklerdir. Prens Abdullah bıyıklarından dolayı önce Mandrake'yi haydut zannedip ona saldıracak ancak Mandrake'nin sihir gücüyle olduğu kadar "insanlığıyla" da tanışacaktır. İki dost, çeşitli maceralardan sonra haydutu yakalayıp adalete teslim ederken aralarındaki arkadaşlığı bitirmeyip birlikte yaşama kararı alacaklar ve Abdullah, Mandrake'nin evine taşınarak, Narda (Mandrake'nin sonradan evleneceği sevgilisi) ve Hojo'yla (aşçısı) birlikle "aileden biri" olacaktır.

"Elegant" ve "High Society" insanlarına özgü zevklere sahip olan Mandrake'nin ilgi alanları çok çeşitlidir. Evinde bir kimya laboratuarı bulundurur, tanınmış bilim adamlarıyla sık sık keşiflere çıkar ve ilginç maceralar yaşar. Sıradışı olan her şey onun için ilginçtir. Sırf bu yüzden polis departmanının, UFO'lar, gizli güçlerle karşılaşan insanlar gibi çok garip vakalarla ilgili bölümü olan SİB (Saçma işler Bürosu)'na sık sık gelerek burada anlatılan "garip öyküleri" ve çeşitli tanıklıkları büyük bir zevkle dinler. Mutad olduğu üzere. Mandrake oradayken anlatılan öyküler, genellikle gerçek çıkar ve macera başlar!... Yirmili yılların sonunda baş gösteren ekonomik bunalım yıllarında, çizgi roman, Amerikalıların macera ve aksiyon öykülerine olan ihtiyacına karşılık veren en canlı sektördü. Mandrake the Magician, Flash Gordon, Jungle Jim, Secret Agent X-9, ve Terry and the Pirates gibi örneklerle bu yıllarda çizgi roman sektörü önemli bir gelişim gösteriyordu. Falk'ın gizemli sihirbazı, aynı dönem tüm dünyada o kadar ani bir ilgi odağı oldu ki, iki yıl sonra genç adam King Features Syndicate'in iki numaralı bantının sahibi olarak anılıyordu. Mandrake kadar sükse yapan Kızılmaske ile de uğraşan sanatçı verdiği bir kararla dünyayı gezmeye çıktı. Yıllarca, The Phantom ve Mandrake serüvenleri dünyanın büyük başkentlerinin otellerinde oluşturuldu. İkinci Dünya Savaşı'nda ülkesine dönerek orduya katıldı. Falk, savaş sonrasında 1999 yılındaki ölümüne kadar bu ünlü iki dizisi kadar tiyatroyla da ilgilenerek, çeşitli prodüksiyonlarda yapımcı ve oyun yazarı olarak çalıştı. Dünyayı sarsmadıkları zamanlarda, kendisi gibi bir tiyatro prodüktörü olan karısı Elizabelh Moxley Falk ile birlikte, New York City Cape Cod'da Central Park'a bakan eski tip bir apartman dairesinde yaşamaktaydılar. Başlangıçta Mandrake'yi Falk bizzat çizmiş, sonraları sadece senaryoya odaklanarak işi Phil Davis'e devretmiştir. Davis, bu ipek giysili illüzyonistin maceralarını 30 yıldan fazla bir süreyle çizecek, Davis'in ölümünün ardından Mandrake'yi Fred Friedericks sürdürecektir.

Mekânlar ve Karakterler

Bana göre, karakter ve mekânların (Mandrake'de olduğu kadar) birbirine geçtiği başka bir çizgi roman daha yoktur. Onun serüvenlerinde, karakterler ve yaşadıkları mekânlar ayrılmaz bir bütün oluşturmaktadır. Theron deyince Tibet, Magnon deyince Merkezî Galaksi imparatorluğu, Jed deyince-Xanadu'nun havuzunda bile olsa Inter Intel gelir insanın aklına. Bunlar adeta Amerikan ekonomik sisteminin tipik mülkiyetçi yansımalarıdır.

Mandrake'deki karakterlerin içine, müthiş bir ustalıkla birer çocuk yerleştirilmiştir. Spielberg'ten önce "büyüklerin içindeki çocuğu keşfeden adam" olarak bence büyük usta Falk'ı anmamız gerekir. Örneğin Çılgın Milyarder (Tay sayı: 38-39) isimli serüvende sırıkla atlamada dünya rekorunu yenileyen Coy, atlayışını yaptıktan sonra, "ben ders çalışmaya gidiyorum" diyerek ortaokul çocukları gibi bir sevimlilik gösterisi yapabilmektedir. Yine "dünyanın en güçlü insanı Abdullah'ın en büyük eğlencelerinden birisi lunaparkta çocuklarla eğlenmektir.

Dizide iyi ve kötü oldukça net ayrılmakla beraber bazı geçişler de görülebilmektedir. Abdullah, Narda, Karma, Şef, Jed gibi "katıksız iyi karakterler" ile Kobra, Okton, Derek, Kill Deve, Köstebek gibi "kesinlikle kötü karakterler" kemikleşmiş yapıyı oluştururken, Abdullah'ın sık sık uğradığı Korkusuz Şeytanlar Kulübü'nde, bir zamanlar serseri olan bir grup genç, artık uyuşturucu satıcıları gibi kötülerle mücadele eden ideal insanlar haline gelmişlerdir.

Mandrake'nin etrafındaki karakterler de bir yönleriyle kusursuzdurlar. Örneğin Çinli Hojo, Mandrake'nin aşçısı olmakla birlikte, 10. derece siyah kuşak sahibi olmasıyla dostlarına kötülük etmeyi düşünenler için kolayca bir kabus haline gelebilmektedir. Ayrıca CIA'in eşdeğeri Inter-lntel'in gizli şefi olmasına karşın Mandrake'nin yanında kalmayı seçmiştir. Benzer biçimde, Abdullah da, prensliği, şaşaalı yaşamını bir yana bırakıp Mandrake'yle birlikte yaşamayı seçenlerdendir.

Ve güzel Narda... başlangıçta Cockaigne ülkesinin mütevazi prensesi, görenlerin hayran olmadan geçemediği müthiş kadındır. Ülkemizde yayımlanmayan maceralarda Mandrake'yle aynı yatakta -muhtemelen karısı olarak- gördüğümüz bu mütevazı soylu kadın. Merkezî Galaksi'de yapılan bir yarışmada "Kainat Güzeli" seçilmiş, güzelliği tescillenmiştir. Abdullah'ın Afrika'daki ülkesinden gelen kız arkadaşı ve biricik aşkı Karma da yine muhteşem dövüş kabiliyetiyle Inter-lntel'e seçilmekte hiç zorlanmamıştır. (Şantaj-1; sayı: 36-38). Inter İnlel'in şefi Jed, polis şefi "Şef", Merkezî Galaksi imparatoru Magnon, Mandrake'nin en prestijli dostları arasındadır. Hattâ Magnon dostlarımıza duyduğu hayranlığın bir göstergesi olarak kızına Mandrake ve Narda'nın karışımı olan Nardraka ismini vermiş ve doğumunda bu ismi "yıldızlarla tüm uzaya yazdırmıştır."

Mandrake'nin maceralarında hiç görünmemesine rağmen çok önemli bir dostu daha vardır: Bengali Ormanlarının "Yürüyen Hayaleti Fantom. Okuyanlar bilir! Fanlom'un ünlü düğününde davetliler arasında, Mandrake ve Abdullah'ı görmek tüm okuyucular için hoş bir sürpriz olmuştur.

Kobra, Mandrake'nin üvey kardeşi ve en büyük düşmanıdır. Dünya çapında estirdiği terör rüzgarlarıyla Kobra'nın tek isteği, bir eşi Mandrake'de olan Kristal Küpleri ele geçirerek, dünyaya hükmetmektir. Ayrıca bir teknoloji harikası olan ancak -doğrusu komik görünüşlü- köpekbalığına benzeyen bir de uçağı vardır.

Mandrake'nin düşmanları da özellikleri olan karakterlerdir. Mesela Kill Deve, Tom Braks'ı aratmayacak bir kılık değiştirme yeteneğine sahiptir. Köstebek, kayaları delebilen bir elektronik dehadır. Golyat ise, bir ara neredeyse bütün ülkeyi ele geçirmesine ramak kalmış dünya harikası bir bilgisayar olarak Mandrake'ye zor anlar yaşatmıştır. Kısaca Mandrake, dostu ve düşmanlarıyla dünyanın en özel insanlarından biridir. Mekân olarak Amerika olduğu açıkça belli olan ama adı hiçbir macerada geçmeyen hayali bir ülke seçilmiştir. Pek çok macerada Mandrake, dünyanın herhangi bir yerinde bulunur. Bazen Tibet'te, bazen kutuplarda, bazen okyanusun ortasında, bazen Afrika'da, bazen de Orta Amerika'dadır. Maceraları dünyanın hemen her yanında gerçekleşebilen uluslararası mekânlara sahip bir çizgi roman örneğidir Mandrake.

Mekân deyip de Mandrake'nin evini anmadan geçmek olmaz. Xanadu büyükçe bir tepenin üstüne kurulu, evden çok bilimkurgu filmlerinden çıkmış uzay üssüne benzeyen kubbeli yapısıyla değişik bir mimariye sahip dünyanın en lüks malikânelerinden biridir. Yüzme havuzu olan, girişin elektronik cihazlarla sürekli kontrol edildiği son derece emniyetli bir mekândır. Yoldan eve ulaşmak için açılır kapanır yollardan geçip, çeşitli tuzaklardan kurtulmak gerekir. Bazen tüm bunları aşıp eve girebilmeyi başaranları da, evde başka sürprizler bekler. Bu kadar çok ve tehlikeli düşmana sahip Mandrake'ye de ancak Xanadu yakışırdı herhalde.

Maceralar

Mandrake'nin maceraları mekân seçiminden kaynaklı büyük bir çeşitlilik gösterir. Polisiye maceralarda ziyaret edilen Inter-lntel'de geçen olaylar başlı başına bir serüvendir. Araba yıkama servisi, ya da bir kasap dükkanında başlayan giriş, A. C. Clarke'ın Rama serisindeki Tanrıların Merdiveni'ni hatırlatan devasa merdivenler, uçan asansörler ve uzun kızaklarla uzar gider...

Bazı maceralarda ilginç ironiler göze çarpar. Mesela Süper Beyin isimli macerada (sayı: 54-56) yaratıcısını yaralayarak düşman gördüğü insanları yoketmek için harekete geçen bir bilgisayara karşı aciz kalan insanlar tüm umutlarını yitirmişlerdir. Tüm elektrik, haberleşme ve savunma sistemlerinin bağlı olduğu harika makine isyan etmiş, kimseyi kendine yaklaştırmamaktadır. Ancak Abdullah'ın alıcı sensörüne savurduğu olağanüstü yumrukla cihazın tüm faaliyetleri durur. Sonunda teknolojinin ne kadar üstün olursa olsun, Abdullah'ın yumruğundan daha üstün olmadığı söylenerek olay kapanır!

Çoğu maceralarda enformatik bir anlatım ön plandadır. Yeryüzü ve uzay hakkında basit bilgiler veren Mandrake'yi aslında iyi eğitimli olan dostları, sanki yeni ögreniyormuşçasına dinlerken hayret ederler. Bu sayede okurken kendini onların yerine koyan çocuklar da aynı bilgiyi daha kalıcı olarak öğrenmiş olur. Serinin değişmez kurallarından biri de kahramanlarımızın başlarından ne kadar ilginç ve tuhaf olaylar geçerse geçsin, yeni bir tuhaflıkla karşılaştıklarında, sanki inanılmazmış gibi davranıp çok şaşırmalarıdır!..

Maceraları, fantastik, polisiye, bilim¬kurgu, inanılmaz olaylar, aşk-romans ve daha pek çok türle sınıflayabiliriz. Aslında Mandrake ve dostlarının karışmadığı macera türü yok gibidir. Bazı maceralarda romantizm kendini oldukça yoğun olarak hissettirir. Örneğin Hayalet Sevgili (sayı: 199-202) isimli serüvende, başka gezegenlerde araştırma yapan ancak ilkel olan varlıklara görünmesi yasak olan bir uzaylı kaşif, aşık olduğu dünyalı kıza 20 yıl boyunca uzayda uyutulma cezasını göze alarak görünür ve aşkını ilan eder.

Pek çok macerada tuhaf olaylar yer alır. Bazen bir bilim adamının yaptığı bir kapıdan esrarengiz başka boyutlara (Esrarengiz Kapı, sayı: 114-114), ya da esrarengiz aynalardan ters boyutlara geçilir (Aynalar Dünyası, sayı: 213-216). Tuhaf sınıfına sokabileceğimiz bu tür maceralar için, aslında çizgi romanın 'Alacakaranlık Kuşağı' da diyebiliriz.

Mandrake, üstün problem çözme ve esrarengiz olaylardaki sakin tutumu nedeniyle çoğu macerada polis ya da lnter-lntel tarafından yardıma çağırılır Genellikle de yardıma geldiği olayın yönetimini eline alarak serüvenin bundan sonrasını başarıyla götürür. Şef ya da Zed sık sık şu sözü söylemekle yükümlüdür sanki: "Çabuk Mandrake'yi bulun bana. Bu işi ancak o çözer!"

Tasarım

Mandrake'nin yüzü, bizzat yaratıcısı Lee Falk'ın yüzünden esinlenilerek yaratılmıştır. Çizer Sy Barry (Dan Barry'nin kardeşi), "Falk'ın yüzündeki sihri" görmüş ve anında değerlendirmiştir. O dönem için pek moda olan, Clark Gable'dan mülhem ince bıyık, düz taralı-briyantinli saçlarla, Mandrake'nin temiz yüzüne, dürüst bir olgunluk serpilmiştir. İpek kumaşlardan giysisi ve peleriniyle her macerada sabit bir kıyafet içindeki Mandrake, aslında kostümlü kahramanlardan sayılmalıdır. Zaten peleriniyle Amerikan süper kahramanlar ekolüne de yansımalar bırakmıştır. İstisnai olarak kimi serüvenlerde onu safari kıyafetinde ya da kasketiyle birlikte görürüz. Ancak melon şapkası ve papyonlu sihirbaz/meslekî (!) kıyafetinden pek ödün vermez.

Atletik bir yapıdan çok daha fazlasını barındıran devasa zenci bedeniyle Abdullah, gömlek, pantalon ya da çoğunlukla ülkesinin yerel giysilerini tercih eder. Sevgilisi Karma'da tam tersine ince narin yapılı manken görüntüsü tercih edilmiştir. Narda'nın abartısız görünümü ise, siyah saçlar, sade ve "gizemli" bir güzellikle desteklenmiştir.
Tasarım ve karakter seçimiyle, ırkçılık karşıtı bir görüntü oluşturan Mandrake-Narda ve Abdullah-Karma çifti, Amerika'daki ırkçılık ve ayrımcılığa karşı oldukça "liberal" mesajlar vermektedir.

Türkiye'de Mandrake Yayınları

1974 yılına kadar dağınık bir yayını olan Mandrake'nin, çocuk dergileri, çeşitli yayınlar ve gazete bantlarını saymazsak, Türkiye'de kendi adını taşıyan bağımsız dizisi Tay Yayınları'yla mümkün olabiliyordu. Tay'ın diğer dergilerinin arka ya da iç kapaklarında "bu şapkadan ne çıkacak dersiniz", ya da "okuspokus yapmaya gerek yok, işte dergimiz" reklam spotlarıyla duyurulan Mandrake'nin 50 sayfalık ilk sayısının kapağı, çizgi dünyasının en ünlü iki dostunu yan yana gösteren haliyle Aslan'a aitti. Derginin 34 sayfası Mandrake, 1 sayfası bulmaca-karikatür, 1 sayfası Can ile Afacan isimli karikatürize öyküler ve kalanı da Garth isimli fantastik bir kahraman'ın maceralarına ayrılmıştı. 70. sayıdan itibaren Garth'ın yayını son buldu. 250. sayıya kadar 50, 40, 34 sayfalık dergiler halinde yayımlandı. Bu sayılar daha sonra 2'şer 3'er ciltlenerek 81 adet fasiküllü Mandrake albümleri oluşturuldu. 82. Albümden sonra, 98 ve 82 sayfalık albüm-yayın periyoduna geçildi. Mandrakenin son derece etkileyici aksiyonlar içinde görüldüğü Aslan kapaklarıyla dizi 232. albüme kadar devam etti. Bundan sonra, 66 sayılık, 100 lira fiyatlı 50 sayfalık yeni "sayı" serisi yayımlandı. Bu sayılar, sonraları 3 ve 4'erli olarak ciltlenip Süper Albüm serisi yapıldı. Süper Albüm 21den itibaren, 130 ve 98 sayfalık ciltler halinde seriye devam edildi. Aynı seride Mandrake'nin beş yeni macerası yayımlandı. Kalanı ise ilk serinin tekrarıydı. Daha sonra dört yeni maceranın yer aldığı tamamı 98 sayfalık bir başka Süper Albüm serisi ile Mandrake'nin yayını son buldu. Türkiye'de Tay Yayınları tarafından Mandrake'nin toplam 165 macerası yayımlandı.

LAMİ TİRYAKİ
 

hanefi

Süper Üye
13 Şub 2010
3,143
842
Mandrake ancak bu kadar anlatılabilirdi.
Yazana da paylaşana da çok teşekkürler.
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,715
36,251
İstanbul
Çok ince ayrıntılar, son derece akıcı bir uslupla anlatılmış.

Sevgili Lami Tiryaki ve Bakunin'e yürekten teşekkürler..
 

ilkhantok

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Ara 2010
1,981
30,066
Mersin
Bana göre ilk süperkahraman Mandrakedir, bir düşünün teksas,Tommiks li yıllarda insan üstü yetenekleri olan çizgiroman kahramanı olarak mandrakeyi okuyorduk
Avatarım pek belli etmesede :):):):):) benim favori kahramanımdır
 

Kemikdilli

Kıdemli Üye
2 Ocak 2012
194
540
Mandrake ve Kızılmaske, tekrar okumayı arzulamadığım iki çizgi romandır. Bana göre, bu iki çizgiromanda hikaye kurgusu zayıf, heyacan düzeyi düşüktür. Bu iki kahraman da zorlukların üstesinden çok kolaylıkla gelirler. Bir grup insanı rehin almış 10 kişilik bir haydut grubu ile karşılaştıklarında, Mandrake bir el hareketi yapar, haydutların elindeki silahlar muza dönüşür. Kızılmaske adamları döver ama, herhangi bir döğüş sahnesi görmeyiz. Suratlara inen yumruk görüntüsü ile yetinilir. Bir sonraki karede, haydut aynada yüzüne vurulan mühüre bakmaktadır.

Dolayısı ile Kızılmaske ve Mandrake bana, Zagor-Mister No-Teks lezzeti vermez. Ergenken, Kızılmaske'nin sevgilisi Diana ve Mandrake'nin sevgilisi Narda, bu çizgiromanların konularından daha heyecan verici gelirdi bana.

Ancak yazınız çok güzel. Bana bir iki Mandrake macerasını tekrar okutacak kadar güzel...
 
Üst