Şebinkarahisar

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,557
70,722
NeverLand
sebinkarahisar_2.jpg


Tarihçe

Şehir ve çevresinin tarih öncesi ve tarih çağlan yeterince araştırılmamıştır. Bölgenin ilk defa Hititler zamanında tarihi çağlara geçtiği, Hitit metinlerinde "Azzi Hayaşa" Ülkesi olarak adlandırıdığı ve buralarda kaşga'ların yaşadığı belirtilmektedir. Ancak bunu doğrulamayan kaynaklar da vardır. Hititleri izleyen dönem bilinememektedir. Bölge daha sonra kısa bir süre Kimmer ve İskitlerin (Saka) saldırılarına maruz kalmıştır. Bölge uzun süre Pontuslulann egemenliğinde kaldı (M.Ö. 298-63). Bizans döneminde diğer şehirler gibi imparator Hustnianus zamanında şehir imar edilmiş ve kalesi onarılmıştır. Şehrin adı Karahisar anlamına gelen Mavrokastron olarak söyleniyordu. Şehir ve çevresinde pauilican mezhebi yayılmış daha sonra önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur.

Şehrin emevi ordularınca Yezid bin Usayd al-Sulâm'i tarafından 778 yılında kısa bir süre ele geçirildiği, çevresindeki köylerin ise Abbasi döneminde 939/940 yıllan arasında ele geçirildiği bilinmektedir. 1074 yılından sonra Şebinkarahisar1 m Mengücek Gazi ile Danişment Gazi tarafından ortaklaşa fethedildiği sanılmaktadır. 1228 yılında Şehir Anadolu Selçuklu Devletine bağlandı. Bu Devletin yıkılmasından sonra Şebinkarahisar sırasıyla İlhanlıların, Eratna Devletinin, Kadı Burhanettin1 in, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletinin idaresine girdi. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan' in 1473 Otlukbeli savaşında Fatih Sultan Mehmet' e yenilmesinden sonra Osmanlı Devletinin idaresine girdi. Şehir Osmanlı döneminde Karahisar-ı Şarki adıyla Sancak Merkezi olmuş, şehzadeler şehri haline gelmiştir.

Evliya Çelebi'nin Karahisar Hakkında Verdiği Bilgiler

Şebinkarahisar'ın Vasıfları:
Şarkıkarahİsar buna (Şebinkarahisar) da derler. İki Karahisar vardır. Biri bu Erzurum Toprağındadır ki adına (Karahisar-Şarki) derler. Diğeri Anadolu toprağındadır ki adına (Karahisar Sahip) derler. Karahisar denmesine sebep, Kalesinin taşlarının siyah olmasındandır. İlk hakimi aykaniye (?) hükümdarlarından Kayama (?) lardır. Sonra Trabzon'daki Rumların eline geçmiştir. Daha sonra Fatih fethedip, Selim Han devrinde yazılarak başkaca Sancak beyi merkezi olmuştur. Beyinin hası 13.000 akçadır. Livasında 32 Zeamet, 94 Tımar vardır. Paşası askeriyle 2000 kadar askeri olur. Paşasının senede 40 kesesi olur. Nice kereler arpalık olarak 3 tuğla vezirlere ihsan olmuştur. Hatta burası Ahısha veziri Sefer Ağa' ya verilmekle onun adımı ve silahlısı derviş Ağa buradan ellibin kuruş aldı derler.

Yüzelli akçalık şerif kazadır. Kadısına senede Dört bin kuruş has olur. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, ayan ve eşrafı vardır. Sipahi Kethüda-yeri taban Ahmet Ağa' dır. Yeniçeri Serdarı, Subaşısı, Müftüsü, Kapan Emeri, Kale Ağası, Yüzelli kadar tımarlı kale neferleri vardır.

Varoşu :
Dokuz mahalle, 1600 toprak örtülü evdir. Ev pencereleri kuzeye bakar, tamamı 42 mihraptır. Cuma namazı kılınır camilerdir. Üç tekkesi, iki hamamı, 4 hanı, yedi çocuk mektebi, çarşıları o kadar süslü değilse de (Taban Ahmet Ağa' nın) yaptırmış olduğu kagir bedesten yeni dükkânlar vardır. Ortası geniş caddedir. Üzeri örtülü olup iki başında sağlam kapılar vardır. Her gece kapanır, gözcüleri vardır.

Karahisar-ı Şebi:
Dağlarında kırmızı şeb olur. Kuyumculara yarar. Diyar Diyar götürürler. Dağlar da dörtlü, beşli, altılı, Süleyman mührü şeklindedir. Kuyumcular bununla Gümüş ağartırlarmış. Cerrahlar' da (Serkene ? ) Merhemine korlar. Nahoş (?) yaraya da bu şepten (?) ekerler. Daha nice hassası vardır. Şehrin livası yufka ekmeği ile ayvası meşhurdur. Üç gün kale dibinde Taban Ahmet Ağa’nın mamur sarayında misafir olup çarşıdan, kahveye şeker ve diğer lüzumlu şeyler alınarak hareket edip Mağraval ve Kudret derelerinde biriken bir çayı geçtik.

Batı tarafa altı saat giderek (Yakup Ağa) köyü konağına vardık. Müslümanlı, Ermenili, mamur Zeamettir. Buradan yine batıya Kerkük Çayı (Kelkit Çayıdır) kenarınca beş saat giderek Koyulhisar deresiyle boğaz kesen denilen korkunç yerden geçtik. 9 saat giderek (Hacı Murat) Kalesine vardık.

1. Dünya savaşı yıllarında bazı mahalli eşkiyahk teşebbüslerinin yanı sıra şehirdeki Ermeni ve Rumların isyan hareketlerine giriştikleri görülmüştür. 1915 yılında patlak veren Ermeni hadisesinde isyancılar tarafından şehir yakılıp yıkılmış, kale tahrip edilmiştir. Rusların Harşıt çayına kadar ilerlemeleri yüzünden şehirde kıtlık baş göstermiş, halk iç kısımlara göç etmek zorunda kalmıştır.

Şebinkarahisar, 1923 yılında çıkarılan bir kanunla İl Merkezi oldu. Erzurum ve çevresinde meydana gelen bir deprem dolayısıyla Erzurum1 a gitmek üzere 28 Eylül 1924 tarihinde Sivas' tan hareket eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK dönüşlerinde, 11 Ekim 1924 tarihinde Şebinkarahisar' a teşrif etmişlerdir. Burada halka hitaben bir konuşma yapan Gazi, konuşmasında şehrin kalkınması gerektiğini belirtmiş ve Türk Ocaklarının önemi üzerinde durmuştur. Bu ziyaretin bir hatırası olarak Karahisar-ı Şarki olan şehrin ismi Şebinkarahisar olarak değiştirilmiştir. Şebinkarahisar 1933 yılında İlçe haline dönüştürülerek Giresun İline bağlanmıştır.

28 Aralık 1939 günü Vuku bulan Erzincan depreminde ilçe büyük hasar görmüş, depremde 1451 kişi hayatını kaybetmiştir.

Coğrafi Konumu

Giresun dağlarının güney eteklerinde, Avutmuş çayı vadisinin kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Şehrin kurulduğu kesit 2000 m. Rakımlı Meryem dağı ile, 1568 rakımlı Kale Tepe arasındaki boyun noktasında ve kale tepe eteklerinde yer almaktadır. Giresun' a 118 Km. uzaklıkta yer alan ilçenin yükseltisi 1350 metredir.

Şebinkarahisar ilçesi 1349 Kilometrekaredir. Bu sahanın 31 kilometrekarelik kısmı Kılıçkaya Barajı tarafından kapatılmaktadır.

Kuzeyde Dereli, Doğuda Alucra, Güneyde Suşehri, Batıda Koyulhisar ilçelerine komşu olan Şebinkarahisar' da yan kurak iç Anadolu iklimi ile nemli Karadeniz iklimi arasında sıcaklık ve karasallık karakterleri açısından iç bölgeye, buharlaşma, nem ve yağış miktarları açısından Karadeniz iklimine yakınlaşan bir geçiş iklimi yaşanmaktadır. Yıllık ortalama sıcaklık 9 derece, ortalama yağış miktarı 573 mm. dir.

Hakim ruzgar yönü kuzeydoğudur. En önemli akarsu Kelkit çayıdır. Bunun dışında Avutmuş çayı, Musluca, Alişar, Asarcık, Soğulcuk dereleri de vardır. Kılıçkaya baraj gölüne dökülen Darabul ve Çatırma dereleri de önemlidir. Su kaynağı olarak 45 dere kullanılabilecek durumdadır. Bölgede küçük küçük çok sayıda göl de bulunmaktadır. 31 Km’lik yer kaplayan Kılıçkaya Baraj gölü çevrede oldukça büyük bir önem arz eder.

Dağlar arasında, Karagöl dağlan, Avşar tepe, Herek dağı, Tutak dağı, Erimez tepe, Hevlekmaşatlık tepe önemlidir. Bu dağlık kütle bir yandan da yayla sahasını oluşturmaktadır.

Şebinkarahisar’daki orman arazisinin alanı 34.580 hektardır. Ancak gerçek orman bitki Örtüsü ile kaplı olan saha 25 bin hektardır. Orman bitki örtüsü arasında, Sarıçam, Köknar, Kavak, Meşe başta gelir.

En yaygın toprak türü kahverengi topraktır. Çıplak kayalık ve molozlar yörede bolca bulunmaktadır.

Turistik Değerleri

Tarihçi Procapius'a göre İ. ll.yy. da Pont Devletinin yıkılışı sırasında, Romalı Ponpeius'un kurduğu kent kolonera (Olonia) olarak adlandırılmaktaydı. Bu yerleşim bugünkü Şebinkarahisar sınırları içinde yer alıyordu.

Kent asıl ününe Bizans İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde kavuştu, Koloneia' nın İmparator Jüstinianus' ca geliştirildiği vebüyütüldüğü bilinmektedir.

Giresun Osmanlıların eline geçince, Şebinkarahisar' da Osmanlı egemenliğine geçti. 18.YY. sonlarına değin Erzurum Eyaletine bağlı bir sancak olarak kaldı.

Şebinkarahisar ismi Şabeynkarahisar' dan gelmektedir. Yörede şap madeninin çokluğu bu ismin oluşmasına neden olmuştur.

Şebinkarahisar Kalesi

Giresun Şebinkarahisar ilçesinde bulunan kale günümüze çok harap ve yıkık bir durumda gelebilmiştir. Kalenin bulunduğu alan ve çevresi bir Bizans yazıtından öğrenildiğine göre Ortaçağ Koloneia yerleşim yerinin bulunduğu yerde kurulmuştur. Bizans tarihçilerinden Procopios, buradaki yerleşim ile kalenin Pompeius tarafından kurulduğunu belirtmiştir.

kale-1.jpg

Yörede araştırma yapan Cumont kalenin en eski bölümü olarak batıdaki sekiz köşeli küçük kuleyi göstermiştir. VI.yüzyılda Iustinianus, Mengüçoğullarından Behramşah 1201’de bu kaleyi onarmışlar ve daha da genişletmişlerdir.

Kale iç ve dış kale olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Blok ve moloz taştan yapılmış olan kale dört katlı idi ve dış kale iki, iç kale de tek kapılı idi.

Evliya Çelebi bu kale ile ilgili bazı bilgiler vermiştir:

“Yüksek bir dağın tepesinde yedi köşeli bir kaledir. İlk bakışta direksiz ve serensiz bir gemi gibi görünüyor. Yedi tarafından da duvarların yükseldiği yüksekliği yedi ziradır. Yetmiş burç, yüz bedendir. Çevresi 3.600 adımdır. Dört yanında cehennem kuyusu gibi dereleri olduğundan hendeği yoktur. Üç kat, sağlam demir kapıları vardır.”

İç kalede kale komutanının yaptırmış olduğu bir cami bulunuyordu.

Meryemana Manastırı

Giresun Şebinkarahisar ilçesinin 13 km. doğusunda bulunan Kayadibi Köyü’ndeki Meryemana Manastırı kayalara oyulmuş bir manastırdır. Manastır 4 katlı ve 32 odadan meydana gelmiş bir yapı topluluğudur.

kma.jpg

Moloz ve kesme taşlar da kayalardan arta kalan yerlerde kullanılmıştır.

Manastırın Trabzon Rum İmparatorluğu zamanından kaldığı sanılmaktadır. Bununla beraber kitabesi günümüze ulaşamamış, kaynaklarda da onunla ilgili yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır. Yalnızca küçük bir şapel şeklindeki kilisesinin duvarlarında İncil’den alınma sahneleri içeren freskler bulunmaktadır.

Atatürk Evi Müzesi

Atatürk’ün 12 Eylül 1924’te Şebinkarahisar’a gelip kaldığı ev, Şebinkarahisar Belediyesi tarafından Atatürk Müzesi’ne dönüştürülmüştür.

a98.jpg

Müzede Atatürk’ün Şebinkarahisar’da kaldığı sürede kullandığı ev eşyaları sergilenmektedir. Atatürk’ün ve yaverinin kaldığı odadaki yataklar, çalışma masası, koltuk ve sandalyeler, kanepeler, piyano o günkü hali ile sergilenmiştir. Ayrıca müzede yöresel etnoğrafik eserler de bulunmaktadır.

Kurşunlu Hamamı

Giresun Şebinkarahisar Kurşunlu Camisi’ne vakıf olarak Mutasarrıf Topal Mehmet Paşa tarafından 1652 yılında yaptırılmıştır. Hamam çeşitli tarihlerde onarılmıştır.

Moloz taştan yapılan hamam soyunmalık, sıcaklık ve halvet bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamam 1942 yılına kadar özgün onumunu koruyabilmiştir. Sonraki dönemlerde yanına Kurşunlu Çeşme yapılmıştır.

Hamam günümüzde harap bir durumdadır.
 
Üst