Sabah Saat Sekiz

GüvenGüven

Süper Üye
19 Ocak 2010
1,093
5,338
Bandırma


Korku-bilim kurgu sinemasının dahi yönetmeni John Carpenter'ın tüm hayranlarının severek okuyacağına inandığım bir çeviri & balonlama ile karşınızdayım. 1988 yapımı They Live(Yaşıyorlar) filmine ilham veren Ray Nelson'ın senaryosu ve Bill Wray'in cizimleriyle Eight O'clock In The Morning, Türkçe adı ile Saat Sabah Sekiz karşınızda.​



Daha önce janr ile karşılaşmamış dostlar ya da filmi merak edenler için filmin Türkçe dublajlı dosyasını aşağıda paylaşıyorum.




Keyifli okumalar...
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,716
36,270
İstanbul
Filmini defalarca izlesem de çizgi romanını okumamıştım. Sen çevirdiysen büyük beğeniyle okuyacağımdan hiç şüphem yok Güvencim. Eline sağlık, teşekkür ederim.
 

yazicizahmet

Onursal Üye
12 Nis 2011
2,307
38,974
Arşivimde varolan ve izlediğim filmin, ÇizgiRomanı'nı okumak güzel olacak üstadım. Elinize sağlık. Teşekkürler.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,132
77,373
hiçbiryerde :)
Giriş kısmı Philip K. Dick'in Karanlığı Taramak
kitabındaki atmosfere çok benziyor. Sonradan
iş değişiyor tabii. İyi ve etkileyici bir kısa hikaye.
Eline sağlık sevgili Güven.

Not: Hani uzmanı olmasam da çeviri-
balonlama (mesela kapaktaki ayrıntılar)
takdire şayan (hatta belki ilk çalışma
olmasına rağmen) , bunu da belirtmeden
geçmemek lazım. :24::24:
 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,902


Elinize sağlık sevgili GüvenGüven, ilginç bir çizgi roman olmalı, filmini defalarca izlemiştim.
Romana da bakacağım. Filmin ("They Live") başrol oyuncusu Kanadalı eski güreşçi Roddy Piper'ı bir yerlerden gözüm ısırıyor diyordum, buldum! Meğer sizin eski avatar resminizden hatırlıyormuşum. Aslında güzel bir avatardı, belki bir gün tekrar o avatara dönersiniz.

kFhhyw.jpg


 

GüvenGüven

Süper Üye
19 Ocak 2010
1,093
5,338
Bandırma
Her şey; görmeyelim diye gözümüze çekilen perdenin arkasını görebilmekle başlıyor Üstadım. Sahte dostluklar, çoban geçinen koyunlar, kanımızı emip kan kardeşi görünenler, tanrısı para; parası Tanrı olmuşlar... Hepsini aşıp arkalarındaki gerçeği görebilmeli insan. Miyamoto Musaşi'nin dediği gibi; "insan, gözle görülmeyeni de görmeli."

Roddy Piper, evet sizin de belirttiğiniz gibi güreşseverlerin sempatisini kazanmış, pehlivanlığı(!) kadar beyaz perdede de yüzünü göstermişti. They Live ilk büyük rolüydü ve çok ses getirmişti. Aktörlüğe soyunmadan önce de en büyük 4 Amerikan Güreşçisi'nden biri sayılıyordu. Hulk Hogan, Mr.T ve Roddy Piper'ın aynı ringte karşılııklı güreştiklerini izledim ancak Roddy'nin takım arkadaşı 4. güreşçiyi anımsayamıyorum bir türlü. Ama o da yine en popüler güreşçilerden biriydi...

Roddy, They Live sonrasında başka başroller alsa da güreş dünyasına asla eskisi gibi dönemedi. Filmde işlenen "kör göze parmak" hikayenin hedefinde WWE(Güreş Federasyonu), Disney, Marvel gibi Evangelizm'in propaganda kanallarının eleştrildiği kadar Kardaşyanlar gibi (Filmde Frank ile sokak aralarında dövüşürlerken park yerinde duvarda yazan yazıyı anımsayın) milleti ayakta uyutanlar da eleştirilmişti ve ağır göndermeler yer almıştı.

Yapımcılar, organizatörler, patronlar; They Live'den sonra Roddy'i adeta aforoz ettiler ve güreş dünyasından dışlandı. Bugünlerde kızı Teal Piper ringlerde güreşiyor.

Yeni Kıta'nın güreş çayırlarında adet olduğu üzere ringe çıkarken seyirciyi daha da coşturmak için tahrik edici sözler sarf edilir. Roddy de ringe çıkarken söylemek için not aldığı sözlerden bir kaçını yönetmen John Carpenter'a göstermiş. Carpenter zaten bayılır böyle repliklere; filmde kullanmadan edememiş. Bence de cuk oturmuş!

tenor.gif

*Buraya kıç tekmeleyip ciklet çiğnemek için geldim.

Avatar konusuna gelince, sizi kırabilmem mümkün değil Üstadım. Bir gün eski avatarıma döneceğim, söz!
 
Üst