Orhan Şaik Gökyay

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
orhanaikgkyay.jpg


1902 - 1994

16 Temmuz 1902 tarihinde babasının öğretmen olarak görev yaptığı İnebolu'da dünyaya geldi. İlk öğretimine Kastamonu'da başladı. Kastamonu İdadisinin dokuzuncu sınıfında okurken, ailesinin maddi sıkıntıya düşmesi sebebiyle öğrenimine ara verdi. Katip olarak özel idarede çalışmaya başladıktan sonra edebiyatla ilgilendi. İlk şiiri Kastamonu'daki Açıksöz gazetesinde 1922 yılında yayınlandı. Aynı yıl öğrenimini tamamlamak üzere Ankara'ya gitti. Ankara Darülmuallimin'den mezun olduktan sonra Piraziz, Samsun ve Balıkesir'de öğretmenlik yaptı. Balıkesir'de görev yaptığı sırada Çağlayan isminde bir edebiyat dergisi çıkardı ve takma isimle yazı ve şiirlerini yayımladı.

1927 tarihinde İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesine kaydoldu. Burada hocası Fuat Köprülü'den etkilendi. Almancasını ilerletti. Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra Kastamonu, Malatya, Edirne, Ankara, Eskişehir ve Bursa'da edebiyat öğretmenliği yaptı. "Bu Vatan Kimin" şiirini Bursa'da iken yazdı. Edirne'de görev yaptığı sırada kendisi gibi öğremenlik yapan Ferhunde Sarıoğlu ile evlendi. 1938 yılında Dede Korkut hikâyelerini yayınladı. Daha sonra Musiki Muallim Mektebinde, Galatasaray Lisesinde ve Çapa Eğitim Enstitüsünde edebiyat öğretmenliği yaptı.

1959 tarihinde Londra'ya gitti ve buradaki School of Orient and African Studies'te Türk Dili ve Edebiyatı okutmanı olarak çalıştı. 1962'de Türkiye'ye döndükten sonra Çapa Eğitim Enstitüsündeki görevine tekrar başladı. 1967 yılında yaş haddinden emekli oldu. Emekli olduktan sonra da eğitim ve öğretimden kopmadı. Eğitim enstitüsünde, Marmara ve Mimar Sinan Üniversitelerinde ders verdi. 2 Haziran 1989'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi tarafından kendisine fahri doktorluk unvanı verildi. Değerli kitaplardan oluşan kütüphanesini Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezine bağışladı. Yetmiş yılık öğretmenlik hayatında binlerce öğrenci yetiştiren Orhan Şaik Gökyay, 2 Aralık 1994 tarihinde vefat etti ve cenazesi ertesi gün Üsküdar'daki Nakkaştepe Mezarlığında toprağa verildi.

ŞİİR:
Birkaç Şiir-Poems (1976)
Bu Vatan Kimin? (1994) ŞİİRLER ( ÖZEL TÜRKMEN LİSESİ O. Ş. GÖKYAY KÜT. Y,1994)

SADELEŞTİRME-DÜZENLEME:
Dede Korkut (1938)
Bugünkü Dille Dede Korkut Masalları (1939)
Dedem Korkudun Kitabı (1973)
Katip Çelebi Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri (1957)
Katip Çelebi'den Seçmeler (1938)
Kabusnâme (1944, Mercimek Ahmed'in Keykâvus'undan çeviri)
Eşkâl-i Zaman (1969, Ahmet Rasim'den)
Ferah-Cerbe Fetihnâmesi (1975, Zekeriyazâde'den)
Mevâ-idü'n Nefâis fi Kavaidi'l Mecâlis (Görgü ve Toplum Kuralları Üzerinde Ziyafet Sofraları) (2 cilt, 1978, Gelibolulu Mustafa Âli'den)
Hâlâtü'l Kahire mine'l Adâti'-z Zâhire (1984)

ELEŞTİRİ:
Destursuz Bağa Girenler (1982)
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
BU VATAN KİMİN

Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir



Bu vatan kimin - Mustafa Yıldızdoğan
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
SİTEM

Ay geçti, yıl döndü unuttu beni
Üstüne adını yazdığım ağaç
Açtın dertlerini kanattın beni
Atında türküler düzdüğüm ağaç
Sendeki yemişler böyle değildi.

Dört yana haber saldığım kuşlar
Yarı yolda unuttular haberi
Kırık kanatlarla döndüler geri
Artlarından bakıp kaldığım kuşlar
Benim bildiğim kuşlar böyle değildi.

Dilimce öterdi kuşlar dallarda
Lügatta geçmezdi senin sözlerin
Su gibi akardı adın dillerde
Dediğini anlardım bütün gözlerin
Gözlerde bakışlar böyle değildi.

Soran olmaz bizi yardan ağyardan
Ne çare namımız çoktan yitmiştir
Yol üstü çeşmeler bakar kenardan
Bizi bilen sular akıp gitmiştir.
Mermerde nakışlar böyle değildi.

Meyveden kırılan dallar nasılsa
Arzular içimde öyle kurudu
Bir dalda bin türlü meyve verirdi
Takvimde bahardı ne gün bakılsa
Ne deyim bu işler böyle değildi.
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
BEYAN-I AŞK

Âşıkım, başımda savrulup esen
Cünûn ikliminin bir hevâsıdır
Kalbimden yarattım sevdalımı ben
O, aşk cennetinin ilk Havvâ'sıdır.

Önünde nebiler günahkâr olur
Bedbahtlar aşkıyla bahtiyar olur
Ayak bastığı yer çemenzâr olur
Bu, ona hilkatin iltimasıdır.

İns ü cin tapmada cemaline hep
Bir şair taparsa ne olur acep
Bendeki bu garip hallere sebep
Elinin elimle bir temasıdır.

Bir seher vaktiydi daldım hayale
Rast geldim hüzn ile giden leyâle
En sonra bildim ki beni bu hale
Düşüren o şûhun tek iymâsıdır

Konmadı zülfüne gönül bilerek
Hayrandır; uçmayı unutsa gerek
Düşmedim bu hale ben şimdiye dek
Bu, başımın ilk ve son hummâsıdır.

Şaik dehr içinde çok âlem gördü.
Sevdiğinden az-çok bir sitem gördü
Derse ki; hep hicran, hep elem gördü
Divane gönlünün iftirasıdır.
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
YAS

Dökün yaprağınızı dallarım dökün
Akın yaslı yaslı sularım akın.
Bükün boynunuzu bayraklar bükün
Bir alınmaz kalem vardı yıkıldı...

Durmadan çalkanan bir kızıl deniz
Bir damla yaş gibi duruyor sessiz
Vatan ufkundaki en güzel çeyiz
En şanslı süs baktım yarı çekildi.

Kara haber; tipi eser, savrulur
Bir yanardağ gibi içim kavrulur
Vatanın kaderi bende yoğrulur
Yas olup, yaş olup gözden döküldü.

Gökyay'ım derdiyle adını anar
Bir kararsız kuştur dalına konar
Neresinde bilmez bir yara kanar
Saran gitti boyuncuğu büküldü.
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
MARAŞ TÜRKÜSÜ

Uy Maraş sılaya nice varayım
Açılmaz kapılar çalıp durayım
Yarimi bulmadım kimden sorayım
Uy Maraş,Maraş da bu nasıl Maraş
Kara gözlerinde yaş,bağrında ataş

Maraşın gölleri ördektir,kazdır
Yaylaları kıştır,ovası yazdır
Çemende laledir,içimde közdür
Yücel göklerim yücel,eğil dağ eğil
Ben bildiğim Maraş,bu Maraş değil

Maraşı dolaştım bir uctan uca
Kimseler sormadı ahvalin nice
Ne gündüzüm gündüz,ne gecem gece
Toprağı mezardır,suları seldir
Dostları düşmandır,aşnası eldir

Maraşın üstünden aştı turnalar
Gönlüme bir ataş düştü turnalar
Ben mi şaştım,yol mu şaştı turnalar
Bu kara göklerde aylar dolunmaz
Bu yolun ucunda Maraş bulunmaz

Maraşı görünce yandım,yakıldım
Kan,yaş oldum,yüzden gözden döküldüm
Oda düşen bir saç gibi büküldüm
Ben bildiğim Maraş,bu Maraş mıdır?
Maraş mıdır,ataş mıdır,taş mıdır?
 

bortecinefb

Süper Üye
12 Ara 2009
2,815
4,549
Deliler Köyü
GURBET

Beni koyup giden cefacı dilber!
Koyduğun yerlerde duramıyorum;
Beni de alsaydın nolur beraber?
Derdimi kimseye veremiyorum...

Çıksam şu dağların yücelerine,
Eş olsam gurbetin gecelerine,
İmrenir dururum nicelerine,
Bir ben mi murada eremiyorum.

Akşam olur, , kuşlar konar dallara,
Susamış yıldızlar iner göllere,
Güzeller dizilir ince yollara,
İçlerinde seni göremiyorum.

Bir akar su görsem melil olurum,
Ben bu dertten hasta olmam ölürüm.
Seni kaybettiğim yerde bulurum,
Durduğun ellere varamıyorum.

Bu gül yaprağımı dudak değil mi?
Ne diye kıvrılmış, yazık değil mi?
Sana giden yollar uzak değil mi?
Korkumdan bir türlü soramıyorum...

Bağrımda koç gibi dağlar yatışır,
Görünmez dallarda kuşlar ötüşür,
Bir yerim var benim, yanar tutuşur,
Bir yerim kanıyor saramıyorum...
 
Üst