Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Nathan Never AD/DE Yayıncılık Sayı 03 - Ejderha Operasyonu
Nathan Never'ın bazı maceralarında algımı zorlayacak kadar fazla bilim kurgu terimlerinin kullanıldığı diyaloglar oluyor; o zaman dikkatim maceradan ziyade bu terimleri anlamaya odaklanıyor.
Ama Nathan Never evreni sağlam ve ayağı yere basan bir zemine oturtulmuş. Yine de tümünü okumak gerekiyor hakkını vererek anlamak için.
AD-DE serisi Nathan Never ile beni tanıştıran seri. Bu serideki maceralar ise çok güzel ve anlaşılması için zorlama gerektirmiyor.
AD-DE de kullanılan yazı fontu ve baskısı Lal Yayınlarından çok daha sevimli ve sıcak geliyor bana. 1. hamur kağıt da yakışıyor Nathan Never maceralarına.
Bunlar kişisel zevkim tabii; başka arkadaşların zevki farklı olabilir.
Teşekkür ediyorum nisan yağmuru.
Orijinal Adı: Operazione Drago (İsmin tercümesi: Ejderha Operasyonu) İtalya Baskısı: Serie Regolare #3 (Ağustos 1991) Türkiye Baskısı: AD Yayıncılık #3 (Ağustos 1996)
Konu:
Zamanında bir tapınakta Jeet Kune Doo adlı dövüş sanatı üzerine çalıştığını öğrendiğimiz Nathan'ın o yıllarından bir sekansla başlar mecaramız. Günümüzde ise, bir ordu operasyonu ile biyolojik bir silah olabilecek bakteri tankları nakil sırasında görünmeyen bir gemi tarafından çalınır. Ordunun şüphelendiği bir hedef vardır ama yetki sınırları dışında yer almaktadır. Alfa ajansından yardım isteyerek, o adada olacak bir dövüş turnuvasına Nathan'ın gizli görevle gitmesi ve tankları bulup, haber iletmesi istenir. Bu arada adaya gidecek olan hikayenin diğer karakterleri, adada işe başlamış olan kardeşinden haber alamayan bir kadın, ve dövüş sporlarında parlamak isteyen ama bunu yapamayan, yakın arkadaşı ise bir şampiyon olan genç bir dövüşçü vardır.
TAGS: dövüş turnuvası, Ejderha Adası, Athos Than, biyolojik silah
Eleştirim: (Ağır spoiler içerir)
Çizimlerini en beğenmediğim Nathan çizeri olabilir Casini. Tam mizah dergisi çizgi-romanları gibi karakter desenleri ve ifadeleri çizmektedir. Vücutlar da kimi yerlerde dengesiz, oransız. Teknik cihazlarda, araçlarda da zaman zaman çok basit ve eski suratlı tasarımlar gözüme çarpıyor. Aslında güçlü yanları da var. Bol bol dövüş koreografisi ve aksiyonu olan bu iki sayılık macerada, Casini bu dövüş sahnelerinin altından kalkmayı bilmiş. Ve özellikle bu sayıda, kimi yerlerde (uçağın kalkışı, kaçırılışı vb) sinematik aksiyonu doğru karelerde dondurmuş, güzel açılar yakalamış ve desenleriyle (dibe çöken uçak gibi) çok doğru anlar da yakalamış aslında. Ama sf9'daki oransız vücutlar, sf16'daki Talbot, sf18 ve 19'daki zenci, sf27'de tanıştığımız Terry adlı kadının yüzü, hele saçı, bunlar çok karikatür çizgiler. sf33'deki hali, çok çok kötü. Çizer kesinlikle aslında ışık ve gölgeyi bilmiyor. Desenlerini 2 boyutlu olarak görüyor ve boşluklara, gerçekçi olmayan, sadece leke doldurma amaçlı, ezbere taramalar veya doldurmalar koyuyor. MemCoş karakterleri ve gölgelendirmelerini hatırlatıyor bana, başka yerli mizah dergisi çizerleri de tabi ki. sf37'ye, 54'e 58'e 73'e bir baksanıza. Çok sayıda da tam profil ya da tam karşıdan yüz çizimleri koyuyor. sf79 sf81 gibi ezbere çizgi film taramaları, kötü karakter desenleri, beni tüm macera boyunca çok rahatsız etti. sf92'deki çizimler ve açılar, sf93'teki ve sf98'deki gölgeleme falan kötülükte zirve. Maceranın okunmasında, aksiyonun anlaşılmasında, akışında ise çok sorun yok. Ama bu ardı ardına gelen karelerin tutarlı bir sanatsal stili de yok.
Hikaye olarak, 3 kahramanın işlenmesi ve hepsinin nedenlerinin farkı güzel. Gizli polis olarak biyolojik silahı ele geçirmeye çalışan Nathan, kardeşinden haber alamayan ve tehlikede olduğuyla ilgili şifreli bir mesaj alan kadın Terry ve bir de dövüş sporları hikayesi. Orada da detaylar güzel. İyi bir dövüşçü olan kahraman maskeyle dövüşmektedir. Şike olayını kabul etmeyince mafya tarafından bacaklarından yaralanır. Dövüşçü olmak isteyen arkadaşı, maskeyi alıp oymuş gibi adadaki turnuvaya katılır. (Ve orada düşmanın eline düşüp dönüştürülecektir.) Hikayenin bilimkurgu yönü biraz saçma. Çalınan bakterileri insan beynine yerleştirerek onları insan-bilgisayar gibi yönetebilecekleri elektronik aygıtları da üretebildikleri bir sistem icat etmişler. Jeet Kune Doo da öğretebiliyorlar, çok hızlı ve güçlü de hareket ettirebiliyorlar, pek kullanmasalar da, bilgileri de beyne aktarabiliyorlar. Adaya varışımızla birlikte hikayenin ilk yarısı bitiyor.
Notlar ve Referanslar: (Spoiler içermesi çok olasıdır)
sf29'da karşımıza çıkan serserilerin, şapkası ve göz makyajı Stanley Kubrick'in Clockwork Orange filminin baş karakterinden.
Bruce Lee'nin başrolünde oynadığı Enter The Dragon filminden ağır şekilde esinlenmiş olan hikayede, (adada dövüş turnuvası ve gizli kimlik) zaten Nathan'ın gizli kimliğinin adı olan Robert Clouse, o filmin yönetmeninin adı. Aynı zamanda Mortal Kombat filminde de, bir adada yapılan dövüş turnuvasına katılır kahramanlarımız.
Terry'nin bir arkadaşının adı için de Bruce ismi (Lee'den) seçilmiştir.
sf96'da Nathan hala Define Adası'nı okuyor.
Kaplan maskesi ardından dövüşen dövüşçü 1969 yılında yayınlanan Tiger Mask adlı çizgi filmden esinlenmiş olabilir.