Nathan Never AD/DE Yayıncılık Sayı 001 - Özel Alfa Ajanı

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,589
75,018
NeverLand
xadn001.jpg


AD/DE Yayıncılıktan çıkan Nathan Never serisinde yeniden
düzenlenmesinin daha iyi olacağını düşündüğüm birinci ve ikinci
sayıları yeni haliyle sunuyorum. Haliyle bazı konuşma balonlarında
ufak tefek değişiklikler yapılmıştır. Beğeneceğinizi umarım.
Herkese iyi bayramlar ve keyifli okumalar.


 
Moderatör tarafında düzenlendi:

savok

Admin
30 Eki 2009
20,016
85,159
Kasımpaşa
Araştırmacı, gerekirse bizzat müdahale edici çizgi romancılık bu olmalı..
Sevgili kaptan, el attığın çizgi romanlar ihya oluyor, güzelleşiyor, daha bir keyif vermeye başlıyor..
sağol, İyi Bayramlar!
 
12 Şub 2010
15,006
545,758
Kaç yıl olmuştu bu kitabı okuyalı

Kaptan'ın bayram armağanı olarak bir kez daha okuyup hafızamı tazeledim


Nefis tarama ve düzenleme için teşekkür eder, nice bayramlar dilerim
 

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,313
5,492
ÖZEL ALFA AJANI

Orijinal Kapağı:

1517914654632.jpg--agente_speciale_alfa___nathan_never_01_cover.jpg


Orijinal Adı: Agente speciale Alfa (İsmin tercümesi: Alfa Özel Ajanı)
İtalya Baskısı: Serie Regolare #1 (Haziran 1991)
Türkiye Baskısı: AD Yayıncılık #1 (Mayıs 1996)

Yazar: Antonio Serra
Çizer: Claudio Castellini
Kapak: Claudio Castellini

Konu:
Nathan Never'ın elinden kılpayı kaçan (veri depolayabilen beyni olan) Eric Kleeman, beynindeki bilgileri teslimat noktasında, alıcıyı öldürerek çalar. Olayın tek görgü tanığı bir android olan C-09'dur. Nathan'a onu koruma görevi verilir, ama saldırıya uğrarlar. Şeytani Aristoteles Skotos'un oğlu Kal'ın da işin içinde olduğu macera, Nathan ve android'i bir gemiye götürür.

TAGS: Aristotele Skotos, Kal Skotos, beyinde data kuryeliği, C-09, androidler, 3 robot yasası, tek molekül ışını


Eleştirim: (Ağır Spoiler içerir)
Bu macera çok güzel akıyor ama bir yandan da herkesi tanıtması açısından çok çok doğru bir İLK macera. Bu anlamda yazıma bir artı not. Karakterimizin geçmişine hiç girmiyoruz, çok erken, ama mevcut karakterini hemen tanımaya ve arkadaş karakterleri de hemen ekonomik bir şekilde öğrenmeye başlıyoruz. Sinematografik olarak çok başarılı bir öykü, karelerin kullanımı, açılar çok güzel. Çizere övgülerim bunlarla bitmeyecek. Tüm gemiler, mekanik tasarımlar, kontrol panelleri, helikopter, gemi hep çok güzel. Mekan tasvirleri de. Karakter çizimlerinde Sigmund'un tüm diğer karakterlere göre biraz fazla karikatür kalması dışında pek sorun yok. Hatta tüm karakterlerin kolaylıkla tanınması ve kodlanması konusunda çok başarılı buldum. Tutarlılık anlamında da. Aksiyon, donuk karelerde bile kendini hissettiriyor. Ucuz açılar yok denecek kadar az. Anlaşılması zor bazı kareler var, ama çözülebiliyorlar. Çizgi kalınlığı, değişkenliği, tonlamalar son derece güzel. Malesef bu çizer başka Nathan macerası asla çizmedi. Taramaları da, tam siyahları da, half-tone'u da yerli yerinde ve hepsinden kullanıyor. Nathan ve C-09 arasındaki arkadaşlık da güzel işlenmiş ama daha da iyi olabilirdi. Hikaye akışı genel olarak güzel. Yani kuryenin teslimat noktasına kadar gitmek zorunda kalması (bilgileri çalmak için) makul bir nedene sahip; Nathan ve C-09'un iki taraftan birden saldırıya uğraması ve 'kurtarıcılar' asıl kimliğini çözme anı güzel. Akıştı tek beğenmediğim yer son gemiden kaçarlarken, Kal ile dövüş sırasında Nathan'ın o ilk tekmeyi yemesi acemiliği, telefonu açmasına izin vermesi nedensizliği ve tekmeyi yer yemez kaçmaya karar vermesinin mantıksızlığıydı. Bir başka sorun da, bu gemide on civarı, insan öldürebilecek şekilde programlanmış, robot kanunları override edilmiş android varken, bizimkilerin geminin rotasını değiştirmesi, ama adamların gemiyi imha etmesi saçma. Halbuki bizimkilerin o androidleri yoketmek ve o override programını ortadan kaldırmak için gemiyi yoketmek istemesi etkili olan müdahaleydi. Belki Alfa ajansının yetkileri yüzünden politik olarak bu seçimde bulundular. Ama o durumda da, geminin kendi imha sisteminin düşmanlar tarafından çalıştırılması hem mantığa aykırı hem de problem kendi kendine çözülsün diye yapılmış. Bu da kötü yazımdır. Yani en akla yatkın, yönünü değiştiremedikleri için, yakalanmamak için gemiyi imha ettiler'e inanmak olabilir. Aristotele'nin politik gücünü kaybetmemesi için. Finalde; C-09 artık 3 robot kanunu'na uymayan, insan görünümlü bir android olarak etrafta dolaşabiliyor. Eminim bir gün karşımıza çıkacaktır.
+
Claudio Castellini:

Çizgilerini ve mekanik tasarımlarını çok beğendiğim, sinematik anlatımı da çok güzel olan, ve Nathan ile tüm yan karakterleri ilk kez çizerek tasarlayan, bu ilk albümün çizeri olan Claudio Castellini, malesef sadece bu ilk albümü çizmekle kalıyor. Nathan Never'da bir başka albüm ya da seri-dışı macera çizmiyor. Sadece ilk 59 albümün ve seri-dışı kitaplardan bazılarının kapağını çiziyor. Kendime adıma çok üzüldüğüm bir durum. İlk sayıyı o kadar çok okumuş ve incelemişimdir ki.


Notlar ve Referanslar: (Spoiler içermesi çok olasıdır)
  • Kitabın kapağındaki robot el bize hemen Terminatör filmini hatırlatıyor.
  • En baştaki gazete küpüründe yapılan röportaj hemen geleceğin durumunu ve Alfa ajansı gibi suçla mücadele ajanslarının varlığını anlamamızı sağlıyor.
  • Macera bir kovalamaca ile başlıyor ve daha 3. sayfada hemen ana kahramanımızı tanıtma işine geçiyor. Ve aksiyon son derece hissediliyor.
  • sf16'daki ikonik kare en sevdiklerimden, kalkmak üzere olan uzay gemisi. Gemiler, kasklar, silahlar tüm macerada güzel tasarımlara sahip.
  • Hiç gecikmeden fırçalayan müdür Reiser'ı, atış poligonunda Legs'i ve Sigmung'u tanıyıveriyoruz. Ve ardından sahte mesih Aristotele Skotos. Felaket telalı, dinci.
  • Kleeman'ın teslimat noktasındaki C-09, Terminatör'e benzeyen tasarıma sahip.
  • Beynin bir data belleği gibi kullanılması, William Gibson'un (Cyberpunk türünün yaratıcısı, Neuromancer'in yazarı) yazdığı ve Keanu Reeves'in oynadığı Johnny Mnemonic filminde ana konuydu; ve Cyberpunk 2077 oyununda işlendi. Hepsine bir çanta terminal kullanıldı. Nathan macerasında da.
  • C-09 androidinin sahnesinde anlatılan robot kanunları, Isaac Asimov'un tüm robot serisinde geçen meşhur 3 Robot Kanunu'dur. Bu maceradaki ana konu da, androidlerin bu robot kanunlarını override ederek, insanlara zarar verebilen birer ölüm makinasına dönüşmesini sağlayan program kodunun çalınması ve satılması üzerinedir.
  • İnsanlarla konuşurken kekeleyen ama makinalar karşısında kekelemeyen karakter fikri, Philip K. Dick'in Do Androids Dream of Electric Sheep adlı öyküsünden alınmadır. Ve bu öykü Ridley Scott tarafından, Harrison Ford'un oynadığı kült bilimkurgu dilmi Blade Runner'a hayat vermiştir. Zaten Nathan'ın tasarımında da Harrison Ford'un filmdeki karakteri Rick Deckard'dan izler bulunmaktadır.
  • Tek molekül ışını adlı silah, bilekten bir ışın çıkarıp, kement gibi hedefin boğazına dolanıp kafayı uçuruyor. İlginç.
  • Kal'ın elini kaybetmesi ve silah olabilecek güçte bir robotik el ile değiştirilerek, kini Nathan'ı hedef alan bir düşman yaratılması, bana Martin Mystere'deki silah elli Orloff'u hatırlattı.
  • Mecaranın içinde 2. sayıda daha uzun göreceğimiz komşu kadınları da tanıyoruz. ve Ubiq adlı kedi bozması 'klonz'u.
  • Son sayfalarda Nathan'ın okuduğu kitap, Define Adası. Ya da sonda dinlediği parça U2'dan Bullet The Blue Sky. Kitaplığında da Küçük Prens, The Catcher in The Rye, The Naked Sun, Weir of Hermiston görünüyor.



(MuratS. 2024 okuması)​
 
Son düzenleme:
Üst