Mickey’yi çizmek gurur veriyor

süpür

Onursal Üye
30 Ağu 2011
1,540
4,860
5ba39fd418c77311105991ae.jpg

Disney’in lisanslı karakter çizeri Fabrizio Petrossi, Mickey’nin 90. yıl kutlamaları kapsamında, LC Waikiki Genç Salı sponsorluğunda İstanbul Modern’de gençlerle buluştu. Mickey’nin çizim disiplini konusunda katılımcılarla görüşlerini paylaşan Petrossi, bir de çizim atölyesi gerçekleştirdi.

The Walt Disney Company ile yollarınız nasıl kesişti?

- 1992 senesinde İtalya’da, Disney’in haftalık dergilerinde karikatürist olarak çalışmaya başladım. 1995’te Disney Lisanslı Tüketim Ürünleri tarafında karakter çizeri olarak Disney Paris ofisine transfer oldum. 10 yıl boyunca, bugün etrafta gördüğünüz her türlü Disney ürünü üzerindeki karakter tasarımlarının stil kılavuzlarının oluşturulması süreçlerinde yer aldım. Halihazırda Disney markalı kitap ve dergiler için grafik tasarımlar, tüketim ürünleri için karakter illüstrasyonları ve Disney Imagineering ekibiyle Disneyland Paris için çalışmalar yapmayı sürdürüyorum.

Üçüncü kez İstanbul’dasınız. Bu ziyaretinizden biraz söz eder misiniz?

- Malum bu yıl Disney için çok önemli çünkü 18 Kasım 1928’de “Steamboat Willie” adlı animasyon filmi ile hayatımıza katılan, Disney’in marka temsilcisi Mickey’nin 90. yıldönümünü kutluyoruz. Bu çerçevede Disney, dünyanın her yerinde her biri kendi alanında gerçek birer efsane olan markalarla Mickey temalı işbirlikleri yapıyor. LC Waikiki de dünya çapında milyonlarca hayranı bulunan Mickey’nin bu sevincine 90. yıla özel Mickey temalı zengin bir koleksiyon lansmanı ile ortak olmuş. Beni bu kutlamaların bir parçası olmak üzere davet ettiklerinde mutlu oldum. Bu proje sayesinde hem İstanbul’a üçüncü kez gelme fırsatı buldum hem de tasarım meraklısı gençlerle Mickey karakterinin çizimine dair püf noktalarını ve tecrübelerimi paylaştım. Çizim atölyemizin ardından da Disney Channel’ın “Mickey Kısaları” çizgi serisi kapsamında Türkiye için özel ürettiği “Mickey İstanbul”da adlı filmi izledik.

İSTANBUL, HARİKA BİR SEÇİM OLMUŞ

Bir anlamda “Mickey İstanbul”da isimli “Mickey Kısaları” bölümünün İstanbul-Kapalıçarşı’da geçmesi fikri size mi aitti?

- Fikir bana ait değildi, çizimlerini de ben yapmadım ama çok başarılı buldum.

Peki bu seçim hakkında ne düşünüyorsunuz?

- “Mickey Kısaları” içerik olarak dünyanın farklı ve ikonik noktalarında Mickey ve arkadaşlarının başlarından geçen neşeli ve eğlenceli serüvenleri konu alıyor. İstanbul ve Kapalıçarşı da bu ikonik mekanlar arasında olduğu için harika bir seçim olmuş. Arkasındaki hikaye çok komik. İstanbul güzel ve neşeli bir hikaye anlatmak için mükemmel bir şehir. Ayrıca Disney hikayelerinin sonu bir şekilde hep tatlıya bağlanır ki bu bölüm için seçilen temanın Türk lokumu oluşu da genel kurgu ile güzel örtüşmüş bence. “Mickey Kısaları” çizgi film serisi içerik olarak kahramanların renkli maceralarıyla çocukları, retro çizgileri ve dünyanın tanınmış köşelerini konu alan bilgilendirici hikayeleriyle de yetişkinleri içine alıyor, çok geniş bir kitleye hitap ediyor.

Kariyerinizde birçok karakter çizmişliğiniz var. Mickey’nin önemi nedir?

- Mickey çok özel bir kahraman. Sadece benim değil Walt Disney’in “Her şey bir fare ile başladı” sözündeki fare o... Disney markasının ikonu. Mickey akıllı, sevecen, iyimser, eğlenceli, cesur ve arkadaş canlısı karakteri ile evrensel değerleri temsil eden, bu sebeple de nesiller boyu varlığını sürdürebilmiş gerçek bir efsane. Mickey’yi çizmek çok gurur verici ve bana kendimi çok şanslı hissettiriyor.

5ba39fe118c77311105991b0

MICKEY OLMASA GOOFY’Yİ ÇİZERDİM

Disney markasının bir parçasısınız. Mickey hayatınıza girmeseydi hangi karakteri çizmek isterdiniz?

- Kesinlikle Goofy, çünkü Mickey’den sonra kendisi benim favori kahramanım ve zannedildiğinin aksine kesinlikle aptal değil.
Goofy’nin kendine has bir tavrı var.

BURADAYKEN KENDiMi EViMDE HiSEDiYORUM

Biraz da İstanbul’dan konuşalım. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi burada?

- Aslen İtalya-Napoli doğumluyum. 20 yıldır Paris’te yaşıyorum. Ama buraya ne zaman gelsem kendimi evimde hissediyorum. Şehirde birçok kültürün birleşimi var. Mickey’nin Türkiye’de ilk olarak 1930’larda, çizgi romanlar vasıtasıyla ortaya çıktığını duyunca çok şaşırdım. Ama bu, sevimli kahramanımız Mickey’nin Türkiye’de neden bu kadar çok hayranı olduğunu gayet iyi açıklıyor. Gördüğüm kadarıyla LC Waikiki’nin 90. yıl kutlamalarına özel çıkardığı Mickey: Gerçek Bir Efsane koleksiyonu da hayranları çok memnun edecek. Mağazalarda her yer Mickey...

5ba39fe218c77311105991b2

ÖĞRENCiLER iÇE KAPANIK OLDUĞUNDAN SORU SORMUYOR

İstanbul’daki söyleşilerinizde genelde nasıl sorular geliyor?

- Genelde öğrenciler çok içine kapanık oluyor ve soru sormuyor. Daha çok teknik olarak anlatım yaptığım için konuyu kolayca kapıyorlar. Animasyon çizim metodu gösteriyorum. Mickey’yi çizim deneyimlerimi ve karakteri hakkında bildiklerimi aktarıyorum. Mickey’nin başından geçen hikayeler, neye nasıl tepki verdiği konusunda bilgiler vermeye çalışıyorum.

Mickey biraz karikatürize geliyor bana. Siz ne dersiniz?

- Bize göre o küçük bir çocuk ve bir oyuncu.

Bir karakteri, bir hikayesi var. Mickey 1928’de yayınlanan “dünyanın görüntü ile senkronize edilmiş ilk sesli animasyon filmi” Steamboat Willie’den bu yana 120’den fazla filmde rol almış bir kahraman.

Hatta 1946 yılına kadar yaratıcısı Walt Disney tarafından seslendirildi. Mickey farklı nesiller arasında bağ kurabilme yeteneği ve temsil ettiği evrensel değerleri sayesinde büyük bir hayran kitlesine sahip.

Zamansız bir kahraman oluşunun ardında yatan sebeplerden biri de bu bence.

Sinem Vural
sivural@hurriyet.com.tr
Hürriyet Gazetesi
Kelebek Eki
21 Eylül 2018
Sayfa 8



Kaynak:
 

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
3,026
13,818
Elin adamı geliyor ve öğrencilerimizin içe kapanık olup soru sormadıklarını hemen anlıyor. Nasıl sorsun garip yavrucak, soru soran, sorgulayan anında kafasına yiyor değneği! üstelik bunun için öğrenci olmasına da gerek yok. Her yaşta bir isteği, sorusu olan kafasına yiyor hakimin tokmağını.
Elbette paylaşım için de çok teşekkür ederim.
 

hadramut

Aktif Üye
19 Eyl 2009
404
939
insanımız sosyal medyanın dışında ne okuyorki
gazete okuyan yok
dergi okuyan yok
kitap okuyan yok

dört kişi aynı masada oturuyor
dilleri ile degilde eldeki telefonla parmaklarıyla sohbet ediyorlar

olmayan içine kapanık insaanlarmış!
 
Üst