Lami Tiryaki
Onursal Üye
- 21 Nis 2009
- 516
- 3,789
Uyarı: Yazı, Knightfall hikayesi ve The Dark Knight Rises filmi hakkında spoilerlar içermektedir!
Kahramanların sonunun hazırlandığı hikayeleri çok önemserim. Çünkü bu maceralar hakikaten okkalı hikayeler anlatır. İşte konu başlığımız Kara Şövalye'nin Düşüşü, Süpermen'in Doomsday'i, Zagor'un Kabus(Incuba)'u buna mükemmel örneklerdir.
Batman'in Knightfall öyküsünü önce Büyük Mavi'den sonra 1N ve akabinde-epey bir atlanmış olarak-Arka Bahçe'de okuduğumda keyiften dört köşe olmuş vaziyetteydim ve bu sonuca hiç şaşırmamıştım. Çünkü bir tür End Of Story macerası ve senaryo ister istemez okkalı olmak zorundaydı. Bane ve ekibinin akıllıca bir sabotajla Arkham'ı boşaltmalarından başlayıp Bruce Wayne'in en bezgin ve bitmiş anına gelişini oya gibi örerken arkadan gelecekleri insan hesaplayamıyor bile. Sonuçta Bane tarafından beli kırılan Bruce ve uzun süreli inziva yılları... Bu arada devreye giren yeni Batman(Azrael). Doğrusu ya her ne kadar Robin'i bile korkutup bir adım geri çekilmesine neden olsa da bu yeni Batman'i ben çok sevdim. Suçluları minimum zararla yakalayıp polise teslim eden bir modern Mandrake yerine anında ve yerinde sert infazlar gerçekleştiren bu arkadaş gerçek anlamda bir süper kahraman. Kötünün dilinden anlayan, aynı dili konuşan, çelik gibi biri. Eh Bilinen Batman rotasına uyum sağlaması açısından delirmesi, kontrolden çıkması, iyileşen Bruce'un sert selefini hidayete erdirmesi kaçınılmazdı tabii. Ama tadı damağımda kaldı doğrusu.
********************
...yazıyorum yazıyorum ama bir türlü filme geçemiyorum. Geçemiyorum çünkü çizgi romanı ve film o kadar farklı geldiki. Dark Knight Returns, Knigthfall vs esinlenilen hikayelerin hepsinden farklı bir havası var filmin. İkinci filmdeki Joker patlaması gibi bir çıkış bekledim durdum ama olmadı. Batman'in kötü adamlarla motorsikletiyle ilk karşılaştığında, "hah şimdi adamımız devreye giriyor" diye düşündüm ama Nolan, araba takip sahnelerinden öteye bir aksiyon göstermedi bir türlü. Filmdeki siyasi ve etik yaklaşımı desteklemek için sanırım gösterişli aksiyon sahnelerini geride bırakıp epik kaos havası ve en fazla "kahvede taş çalma sonrası kavga" kıvamında Batman-Bane yumruklaşmasıyla idare ettik. Bruce'un Bane'i farketmesi ortaya serilen kaosun aslında planını gerçekleştirmek için önündeki en önemli engel gördüğü Batman'i altetmek için Bane tarafından yapılıyor olması filmde es geçilip Bane'i bir tür azılı teröriste indirgemişler. Bane'in yaklaşımı, niyeti, Batman havasıyla bir türlü örtüşmüyor. Filmi bir Batman filmi gibi değilde Batman'in yeraldığı bir Nolan filmi gibi düşünürseniz o zaman iş değişiyor. İnsanı uzun uzun düşündürecek bir altyapıya sahip bir öyküyle karşı karşıya olduğunuzu farkediyorsunuz. Muhteşem müziklerle eşlik edilen kolayca akıp giden 2,5 saatlik enfes bir gösteri izliyorsunuz.
Film güzel, ancak muhteşem Joker'li ikinci filmin gölgesinde kalmış. Ancak filmin finalinde gösterilen Robin'in doğuşu sahneleri giderayak müthiş keyif verdi doğrusu. Nolan'ın Batman üçlemesi bildiğimiz karanlık Batman atmosferinden farklı da olsa sonuçta yıldızı kendinden münhasır bir gösteri. Bu yönüyle gişelerdeki başarısı çok doğal. Çekimlerdeki özen, süper oyuncu kadrosu-bayanlar hariç-hepsi sonucu garantileyecek cinsten. Ancak çizgi romanına olan mesafeli yaklaşımı tıpkı bu yazıda olduğu gibi dağınık bir hatıra bırakıyor ve Batman yapmak Tim Burton'la zirve yapmış demek oluyor. O zirve de kolay aşılamıyor işte.
Selamlar
Lami
Kahramanların sonunun hazırlandığı hikayeleri çok önemserim. Çünkü bu maceralar hakikaten okkalı hikayeler anlatır. İşte konu başlığımız Kara Şövalye'nin Düşüşü, Süpermen'in Doomsday'i, Zagor'un Kabus(Incuba)'u buna mükemmel örneklerdir.
Batman'in Knightfall öyküsünü önce Büyük Mavi'den sonra 1N ve akabinde-epey bir atlanmış olarak-Arka Bahçe'de okuduğumda keyiften dört köşe olmuş vaziyetteydim ve bu sonuca hiç şaşırmamıştım. Çünkü bir tür End Of Story macerası ve senaryo ister istemez okkalı olmak zorundaydı. Bane ve ekibinin akıllıca bir sabotajla Arkham'ı boşaltmalarından başlayıp Bruce Wayne'in en bezgin ve bitmiş anına gelişini oya gibi örerken arkadan gelecekleri insan hesaplayamıyor bile. Sonuçta Bane tarafından beli kırılan Bruce ve uzun süreli inziva yılları... Bu arada devreye giren yeni Batman(Azrael). Doğrusu ya her ne kadar Robin'i bile korkutup bir adım geri çekilmesine neden olsa da bu yeni Batman'i ben çok sevdim. Suçluları minimum zararla yakalayıp polise teslim eden bir modern Mandrake yerine anında ve yerinde sert infazlar gerçekleştiren bu arkadaş gerçek anlamda bir süper kahraman. Kötünün dilinden anlayan, aynı dili konuşan, çelik gibi biri. Eh Bilinen Batman rotasına uyum sağlaması açısından delirmesi, kontrolden çıkması, iyileşen Bruce'un sert selefini hidayete erdirmesi kaçınılmazdı tabii. Ama tadı damağımda kaldı doğrusu.
********************
...yazıyorum yazıyorum ama bir türlü filme geçemiyorum. Geçemiyorum çünkü çizgi romanı ve film o kadar farklı geldiki. Dark Knight Returns, Knigthfall vs esinlenilen hikayelerin hepsinden farklı bir havası var filmin. İkinci filmdeki Joker patlaması gibi bir çıkış bekledim durdum ama olmadı. Batman'in kötü adamlarla motorsikletiyle ilk karşılaştığında, "hah şimdi adamımız devreye giriyor" diye düşündüm ama Nolan, araba takip sahnelerinden öteye bir aksiyon göstermedi bir türlü. Filmdeki siyasi ve etik yaklaşımı desteklemek için sanırım gösterişli aksiyon sahnelerini geride bırakıp epik kaos havası ve en fazla "kahvede taş çalma sonrası kavga" kıvamında Batman-Bane yumruklaşmasıyla idare ettik. Bruce'un Bane'i farketmesi ortaya serilen kaosun aslında planını gerçekleştirmek için önündeki en önemli engel gördüğü Batman'i altetmek için Bane tarafından yapılıyor olması filmde es geçilip Bane'i bir tür azılı teröriste indirgemişler. Bane'in yaklaşımı, niyeti, Batman havasıyla bir türlü örtüşmüyor. Filmi bir Batman filmi gibi değilde Batman'in yeraldığı bir Nolan filmi gibi düşünürseniz o zaman iş değişiyor. İnsanı uzun uzun düşündürecek bir altyapıya sahip bir öyküyle karşı karşıya olduğunuzu farkediyorsunuz. Muhteşem müziklerle eşlik edilen kolayca akıp giden 2,5 saatlik enfes bir gösteri izliyorsunuz.
Film güzel, ancak muhteşem Joker'li ikinci filmin gölgesinde kalmış. Ancak filmin finalinde gösterilen Robin'in doğuşu sahneleri giderayak müthiş keyif verdi doğrusu. Nolan'ın Batman üçlemesi bildiğimiz karanlık Batman atmosferinden farklı da olsa sonuçta yıldızı kendinden münhasır bir gösteri. Bu yönüyle gişelerdeki başarısı çok doğal. Çekimlerdeki özen, süper oyuncu kadrosu-bayanlar hariç-hepsi sonucu garantileyecek cinsten. Ancak çizgi romanına olan mesafeli yaklaşımı tıpkı bu yazıda olduğu gibi dağınık bir hatıra bırakıyor ve Batman yapmak Tim Burton'la zirve yapmış demek oluyor. O zirve de kolay aşılamıyor işte.
Selamlar
Lami