Kinowa İnter Neşriyat Sayı 03 - Ölüm Kervanı (26.06.1978)

sarkomer

Yönetici
18 Ağu 2009
13,336
303,314
mMrpSB.jpg
psZZ5O.jpg



Bu seriden forumda ilk defa paylaşılan bir sayı...
Kardeşim "uzung" için...
Selam,sevgi ve saygılar...



52308R.gif

 
Son düzenleme:

ertuğrul

Admin
5 Nis 2009
24,887
140,732
Bu akşam arka arkaya muhteşem paylaşımlar olmuş.
Eline sağlık sevgili kardeşim.
Teşekkür ederim.
 

machine_code

Kıdemli Üye
30 May 2015
150
704
mc4jw7jg.png



Klasik Mantığın duayenlerinden Prof. Dr. Necati Öner, Mantığın Ana İlkeleri ve Bu İlkelerin Varlıkla Olan İlişkileri adlı makalesinde ne diyordu_?

Lévy-Bruhl ilk eserlerinde, etnologların ilkel toplumlarda yaptıkları gözlemlere dayanarak, ilkel insanın bizden farklı bir zihniyete sahip bulunduğu kanaatına vardı. Çelişmezlik ilkesi ilkel insanın zihnine tamamiyle hakim olmadığı inancında idi. Mesela, Tumailer kendilerini suda yaşayan hayvan zannederler, Bororolar kırmızı papağan olmakla öğünürler. Burada kasdedilen herhangi bir akrabalık değildir, özdeşlik bahis konusudur.

Bir insanın kendisi ile papağanı aynı addetmesi çelişik bir hükümdür. A non-A dır demektir. İlk bakışta ilkel insanın zihni, çelişmezlik ilkesine şerbetli gibi görünüyor. Bu nedenle Lévy-Bruhl böyle bir zihniyete "Prélogique" deyimini kullandı. "Prelojik terimi mantığın doğuşundan önceki bir dereceyi ifade etmez. İlkel zihniyet alojik veya antilojik değildir, prelojiktir. Bununla ifade etmek istiyorum ki, ilkel zihniyet çelişme içinde bulunmakta hoşlanmaz, fakat onu bertaraf etmeği de düşünmez:

Lévy-Bruhl son çalışmalarında bu fikirlerinden vazgeçiyor. İlkellerde yapılan gözlemleri yanlış tefsir ettiğini itiraf ediyor. İlkel insanın zihni de tıpkı bizimki gibi, çelişmezlik ilkesine uyar. Bizden farklı bir mantığa sahip değildir. "Zihnin mantıkî yapısı tanınmış bütün insan toplumlarında aynıdır. O halde prelojik bir karakterden hahsedilemez".

Yukarıda verdiğimiz misalde, Bororo'nun kendini papağan sanması kavranmış (conçu) ve idrak edilmiş (perçu) birşey değil, hissedilmiş birşeydir. Bir iştirak bahis konusudur, zihinsel bir çelişme yoktur.

İlk eserlerinde, ilkel insanın zihninin, çelişmezlik ilkesine uymadığı tezini savunan Levy-Bruhl, ölümünden sonra yayınlanan Carnes'de, misallerle, bu ilkenin, ilkel dahil her toplumdaki insanın zihnine hakim olduğunu gösteriyor. İlkelin bizden farklı olan zihniyetini belirtmek için önceden kullandığı çelişmezlik (contradiction) deyimini terkedip yerine uyuşmazlık (incompatibilité) deyimini kullanıyor. İlkelin zihni çelişmeği değil uyuşmazlığı kabul ediyor.



MaiN.png



Kinowa & Zagor' da, beyaz olmayanlar ' e.g. Kızılderililer, Çinliler, Afrikalılar, &c ' hem ilkel & rasyonel olmayan & aşağı ırklardır hem putperestlik ' idololatria ' savunucusudurlar hem de beyazları tanrılaştırırlar.

Fakat her nedense her zaman göz ardı edilen şey de şudur:

Antik Yunanlıların Herakles' i nedir_? Bir nevi Za-gor—Te-nay değil midir ki_?

Nerede kaldı ki Antik Yunanlılar, Antik Yunan Filozoflarının bazıları dahi putperesttir.

Demek ki bir zamanlar beyazlarda öyleymiş, peki şimdi ne olacak_?

Hâlihazırda Irkçılığın felsefesi üzerine ' philosophia Rassismi ' analizlere girişmeye ne zamanımız ne de niyetimiz vardır. Hülasa, söyleyeceklerimiz yalnızca şunlardır:

Kinowa, bir nevi Zagor' daki Hakaram ile identiktir, intikam üzerinden bireysel bir mücadele yürütür, ki alelade bir Irkçıdır. " Bu tip karakterler pratikte önemsizdir, zira, eninde sonunda, ya mücadele anlamını yitirecek ya da tikellere karşı tekil mücadele mütemadiyen sürdürülemeyeceğinden yok olup gideceklerdir, ki başarılı olmaları imkânsızdır "



Zagor-C188.png



Zagor-C189.png



Öyleyse böyledir Sam Boyle. Benzetilemez hiç kimseyle : )

Fakat Zagor, beyaz ırkın üstünlüğünü ' superioritas phyles albae ' üstü örtülü de olsa, ısrarlı bir şekilde savunur, ki sinsi ve çok tehlikeli bir Irkçıdır ' Rassisticus '. " Bu tip bir karakter önemlidir, zira, eninde sonunda, Irka büyük bir zarar vereceği kuşkusuzdur, ki beyazların hâlihazırdaki konumları da bunun bir göstergesi değil midir ki_? "

Zagor, hem hümanist hem de Irkçı bir karakterde olduğundan, bir nevi çoklu kişilik bozukluğundan muzdariptir, ki ne ego ile süperego arasındaki uzlaşmaz çatışmalardan, ne de çelişkilere düşmekten kurtulabilir.


;.............................................................................................................................................

N.B.:

François de Fontette, Irkçılık adlı libellus' ta ne diyordu_?


Irkçıların bu tavırları yüzünden, farklı insan ırklarının varlığı olgusundan kuşku duyulmaması gerektiğini vurgulamak acil bir öneme sahiptir: ırkçılığın beslendiği ana kaynak, ırkların varlığının saptanması değildir. lrkı tanımlamak kuşkusuz ki güç bir iştir; temel ders kitaplarında eskiden beri öğretilen kategoriler olan, siyah, sarı, beyaz ırkların varolduğu bir gerçektir. lrkların varlıklarının inkarı, çoğu zaman ırkçı iddiaları safdışı etmek için (ırkçılığa karşı oldukları için) buna başvuranların mahçup olmalarına yol açan bir yöntemdir. Hitler ırkçılığının Yahudi'yi hedef alması karşısında bir kısım ırkçılık aleyhtarı da (pek sıkıntı duymadan) bir Yahudi ırkının var olmadığını göstermeye çalışmışlardır: onlara göre antisemit ırkçılık bu yoldan tek bir hamleyle amacından yoksun kılınacaktı. Bu savunudan ırkların da varolmamış olduklarını savunmaya bir adımlık yol kalıyordu: oysa ırkçılar siyahları örnek göstererek, bir Kongolu'yla bir Norveçli arasında gözle görülür bir renk farkı olup olmadığını sorduklarında, bu ırkçılık aleyhtarları çok zor bir durumda kaldılar. Roger Ikor, "Ah!" diye şakadan göğüs geçirdi," siyahların da renkleri beyaz olsaydı, ırkçılık aleyhtarları olarak bizler çok mutlu olacaktık!!!" Irk olgusunun inkarı, bilimsel düşünceden yapılabilecek olan en büyük sapmaya yol açacağı için reddedilmesi gereken bir tavırdır. Unesco raportörü M. L. C. Dunn'ın "Antropolog da, sokaktaki adam da, ırkların varolduklarını bilirler: birincisi insan soyunun türlerini tasnif edebildiği, ikincisi ise duyularının tanıklığından kuşku duymadığı için" şeklindeki sözleri buna ilişkindir.



Rassismus0.png



Irkların varlığı, kuşkusuzdur ki inkâr edilemez, lakin hemen ardından aradaki farkların önemsiz denilecek kadar az olduğu da belirtilmelidir*, zira, aksi hâlde, " Irkçılık karşıtlarının " yakınması ne ise, " gözle görülür bir renk farkı olup olmadığını sorduklarında, bu ırkçılık aleyhtarları'nın' çok zor bir durumda " kaldıklarının düşünülmesi de aynı şey olur. Mübalağa mı_? Değil. Peki ne demek istiyoruz_?

' Taraflarınca hiç istenilmeden de olsa ', en azından burada, hem François de Fontette hem de Roger Ikor, sinsi Irkçılık tuzağına düşmüşlerdir. İşte bu yüzden çok tehlikeli bir Irkçılık türüdür.

Zagor' un da arada sırada beyazların kötülüklerinden, kızılderili halkını ezdiklerinden, &c. yakınmalarının Roger Ikor' unkinden hiçbir farkı yoktur.

*Daha ileride belirtilmektedir de. Peki ne deniliyordu_? " İdeolojik & politik & felsefi & biyolojik Irkçılık ' Rassismus ideologicus et politicus et philosophicus et biologicus ' için, hayati önemi haiz olan şey, sanıldığının aksine, renk, dil, din, &c., değil, kandır.# "

Kan gruplarının varlığı, ırkçıların olumlu ya da olumsuz duygularını güçlendirmekten öteye, onlar açısından sarsıntılı ve iç karartıcı olan olaylara yol açar... Kan aktarımına ihtiyacı olan bir Avrupalı, kendisiyle aynı kan grubundan olan sağlıklı bir "siyah" ya da Çinli'nin kanıyla kurtarılabilirken, özkardeşinin aykırı bir gruba ait olan kanı onu öldürebilir (benzer koşullarda bir Nazi "SS"i de, bir Yahudi'nin kanıyla kurtarılabilecektir!..) Günümüzde birçok antropolog ve genetikçi, ırkların tasnifi için en sağlam zemini kan gruplannın oluşturduğunu düşünmektedirler. Kan grupları, gerçekten de, aralarında Mendel yasalarında mükemmel biçimde açıklanan yayılma olayının, dış etkilere karşı duyarsızlığın ve nihayet bir halk topluluğu içinde sık sık yenilenmenin de bulunduğu çok sağlam karakteristikler oluşturan belli avantajlar sunmaktadır.



Rassismus1.png



#Eli Kanlı Diktatör, Kavgam' da ' Mein Kampf*, Mea pugna ' ne diyordu_?

*Yalana, Aptallığa ve Korkaklığa Karşı Dört Buçuk Yıllık Mücadele ' Viereinhalb Jahre (der Kampf) gegen Lüge, Dummheit und Feigheit /Quattuor et Dimidium Annuorum (Pugna) Contra Mendacium, Socordiam atque Ignaviam '


Halbuki ırkı vücuda getiren şey dil değildir. Irkı vücuda getiren unsur kandır. Yahudi bu hususu bütün milletlerden daha iyi bilir. Bunun için dilinin bozulmasına önem vermeyerek, kanının karışmamasına dikkat eder. Bir kimse gayet kolay dilini değiştirebilir. Bu, o kimsenin düşündüklerini, fikrini bir başka dille ifade etmesini sağlar. Yoksa dilini değiştirmiş kimse fikirlerini değiştirmiş olamaz. Böylece Yahudi çeşitli diller konuşurken Yahudiliğinden hiçbir şey kaybetmez. Bin yıl önce Ostie'de ticaret yaparken Latince konuşsa da, günümüzde buğday üzerinde spekülasyon doğururken Almanca söylese de, daima aynı halde, aynı Yahudi olarak kalır.



Kmpf.png


;.............................................................................................................................................

Ad Exempla:

Zagor ne diyordu_? " Zagor, ÖS8, Tahta Suratlılar "


... Ama beyazların ilerlemesine engel olmayı düşünmek de çılgınlık olur... Soluk yüzlüler kar taneleri kadar kalabalık ve yoluna çıkanları ezen bir çığ kadar da güçlüdür...

Bu topraklar üzerinde kendi uygarlıklarını kuracaklardır... Bu kaçınılmaz bir şey...



Zagor-OS8-0.png



Bak hele! Zagor, tam da Irkdaşları gibi, sömürgeciliği ' colonianismus ' yazgıcılık ' fatalismus ' üzerinden zor yoluyla kutsuyor. Doğrusu enteresan.

Eee_? " Uygar " beyazlardan " ilkel " Kızılderililere ne kalır ki o zaman_? Hiçbir şey : )

Kendisi Darkwood' un Hakimi idi, değil mi_? Herhâlde... Peki Zagor ' ve de bilcümle Yankiler ' benzer şeyleri düşünen İngilizlere karşı neden müsamahakârsızdırlar_? Barış içinde yaşamak yerine, savaşarak, Destroyer' i niçin yok etmek istemektedirler_? " Zagor, YD:059, Göl Hakimi "

Gidip mesajımı bütün göl halkına iletin...

Bugünden itibaren bu göl ne sizin ne de Amerikan donanmasının...

Buranın gerçek sahibi karşınızdaki "Destroyer"dir. Ve kendisine karşı çıkanları hiç tereddütsüz ezmeye kararlıdır!..

İster donanma gemisi olsun, ister balıkçı teknesi, gölde dolaşmaya kalkan bütün gemiler ve içindekiler yok edilecektir!..



Zagor-YD59-0.png



Zagor-YD59-1.png



Bütün bunlara rağmen Zagor, trajikomik mavalları kabullendirmek için çırpınırcasına çabalamakta, yırtınırcasına uğraşmaktadır. Peki ne diyordu_?

Benim istediğim boyun eğip yenilmek değil Utemi. Kızılderililer için tek umut, beyazlarla barış içinde yaşamanın yolunu bulmaktır. " Ne de olsa beyazlar kalabalık, zorlu ve üstün değil mi ya_? Az sayıda, güçsüz ve aşağı bir ırk ne yapabilir ki_? "

Benim görevim de bu: Zayıfları koruyup barışı tehlikeye atanları cezalandırarak iki ırkın birbiriyle anlaşmasını kolaylaştırmak...



Zagor-OS8-1.png



Hadi hadi!

Dostları da dahil olmak üzere, pek çok kızılderilinin, bazen Zagor' a cephe almasına şaşırılmamalı açıkçası. : )


Osegaların şefi Wakopa, Zagor' a ne demişti_? " Zagor, C297, Osegaların Öfkesi "


Gururumdan fedakârlık etmemi ve halkımın onurunun bir kez daha ayaklar altına alınmasını mı istiyorsun benden?..



Zagor-C297.png



Osegaların şefi Wakopa, Zagor' a ne diyordu_? " Zagor, C299, Hesap Günü "

Gördün mü? Adaletiniz bile beyazlardan yana... Neden bir kez olsun... bizim ırkımızın haklarını da savunmuyor?



Zagor-C299.png


;.............................................................................................................................................

Kinowa için çok teşekkür ediyoruz sevgili Sarkomer.


N.B.: Kinowa' nın, tarafımızca hem ilk paylaşılan hem de en sevilen kapak resimlerindendir.



ZC48.png



Kinowa' dan mı esinlenilmiştir_? Belki de : )


ZC49.png



Lnfd.jpg



İ ç t e n l i k l e...

Sevgiyle...
 
Üst