Istiklal marşımızın 93 yılı

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,319
143,651
istiklalmarsibesirayvazoglu1986264620510.jpg


Başlık İstiklâl Marşı: tarihi ve manası
yayın Tercüman aile ve kültür kitaplığı yayınları
Yazar Beşir Ayvazoğlu
Yayıncı Tercüman, 1986
Uzunluk 63 sayfa


Bilindiği gibi, savaş cephelerde bütün hızıyla devam ederken askeri şevklendirecek bir millî marşa ihtiyaç duyulmuş ve Maarif Vekâleti tarafından bir yarışma açılmıştı. Yarışmaya katılan şairler arasında, Âkif dâhil, tanınmış hiçbir şair olmadığı gibi ön elemeyi geçen şiirler de her bakımdan kötüydü. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, bu marşı sadece Mehmed Âkif'in yazabileceğini biliyordu;



Kaynak Alıntı : eskikitaplarım.com

Çok önemli bir gün gerçekten, Rabbim bir daha istiklal marşı yazmayı nasip etmesin.
 

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,319
143,651
Ancak böyle bir marşın ancak Mehmet Akif tarafından yazılabileceği, fakat işin içine para meselesi karıştığından dolayı onun bu yarışmaya katılmadığı dilden dile dolaşmaya başlar.
İşi sürüncemede bırakmak istemeyen yeni Maarif Vekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Mehmet Akif’in yakın dostu Balıkesir Mebusu Hasan Basri (Çantay) ile görüşerek, Mehmet Akif’in bu yarışmaya katılmasının yollarını arar. Sonuçta, Akif’in marşı yazması durumunda, yarışmaya katılmamasına vesile olan ödül meselesini de uygun bir tarzda halledebileceklerini içeren bir davet mektubu yazar.
Mektup şöyledir:

“Pek aziz ve muhterem efendim,
İstiklâl Marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadanelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi, bu müessir telkin ve tehyiç (heyecanlanma) vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim. 5 Şubat 1337 (1921)

Umur-u Maarif Vekili Hamdullah Suphi.”

Hasan Basri Beyin gayret ve ısrarları ile yukarıda da belirttiğimiz İnönü Zaferinden sonra Mecliste cereyan eden duygusal tartışmalar üzerine marşı yazmaya karar veren Mehmet Akif Taceddin Dergâh’ındaki odasına çekilir ve çok kısa bir süre içinde İstiklâl Marşı’nı yazar. Hasan Basri (Çantay) gelişmeleri şöyle anlatır.

“Aradan iki gün geçti, sabahleyin erken üstad bizim evde, yazmış, bitirmiş. Fakat vaktin darlığından müşteki...
-Yarına kadar sizde kalsın, göstermeyin, belki tadilât yaparsınız dedim. Artık (Millî İstiklâl Marşı) yazılmıştı! Şimdi bunu -üstadı rencide etmeden-Meclisten nasıl geçirebiliriz? Ben ve -Marşı çok beğenen- Hamdullah Suphi Bey hayli günler bu gizli endişe ile yaşadık.”

On kıtalık marş 17 Şubat 1921’de hem Sebilürreşad hem de Hakimiyeti Millîye’de yayınlanır. Her ikisi de şiiri birinci sayfada ve çerçeve içinde verilir.

Mahmut Goloğlu İstiklâl Marşı’nın meclis gündemine gelişine değinirken “Yeni bir başkent kurulması yolundaki teklifini kabul ettirememiş olan Mustafa Kemal Paşa, yeni bir devlet düzenine yönelttiği ataklarına devam ediyordu. Ve yeni bir aşama olarak, Millî Mücadele duygu ve çabalarını vicdan ve gönüllere yerleştirip dünyaya duyuracak olan “İstiklâl Marşı” konusunu ele aldırdı” demektedir.

Millî Marş konusu TBMM’nin gündemine ilk kez 26 Şubat 1921 tarihinde gelir. Yarışmaya Mehmet Akif’inde katıldığı duyulunca bazı yarışmacılar şiirlerini geri çekerler. Oturuma İkinci Başkan Vekili Hasan Fehmi Bey başkanlık etmektedir. O, İstiklâl Marşı hakkında Maarif Vekâleti’nden bir yazı geldiğini duyurur ve “uygun bulursanız Eğitim Komisyonu’na gönderelim” der. Ancak bu görüş Eğitim Komisyonu Başkanı Mehmet Akif’in de bir şiirinin bulunmasından dolayı itirazlara sebep olur. Tartışmaların yoğunlaşması üzerine Başkan, ortaya çıkan görüşleri basılıp dağıtılmasını isteyenler, tersini isteyenler diye oylar. Sonuçta basılıp dağıtılması fikri benimsenir.

İlk görüşmeden üç gün sonra 1 Mart 1921’de konu yeniden Meclise gelir. O gün Meclisin ikinci çalışma yılı açılacaktır. O günkü oturumun başkanlığını da yapan Mustafa Kemal Paşa önemli bir konuşma yapar. Ardından Basri Beyin, Hamdullah Suphi Beyefendinin İstiklâl Marşı’nı kürsüden okumasına dair teklifi oylatır. Teklifin kabul edilmesi üzerine Başkan Hamdullah Suphi Beyi kürsüye davet eder.

Hamdullah Suphi Bey kürsüye çıkarak “...Bakanlık, yaptığı incelemede olağanüstü güçte bir şiir aramanın gereğini duyduğu için, ben Mehmet Akif Beyefendiye başvurdum. Kendilerinin de bir şiir yazmalarını rica ettim. Çok soylu bir kuşku ile tereddüt ettiler. Bilirsiniz ki, bu şiirler için bir ödül sözü verilmiştir. Bunu kendi adlarına yakıştırmak istemediler ve bundan çekindiklerini açıkladılar. Gerekli tedbiri alır, gerekli ilânı yaparız dedim. Bu şartla büyük şairimiz bize çok güzel bir şiir gönderdiler. Öteki altı şiirle birlikte gözlerinizin önüne koyacağız. Seçmek size aittir.

Arkadaşlar oyumu açıklıyorum. Beğenmek değer vermek konusunda serbestim. Seçimimi yapmışım. Fakat sizin seçiminiz benim seçimimi bozabilir. Bu size aittir” der ve Akif’in şiirini okumaya başlar.

On kıtası da büyük bir coşkunluk ve heyecan içinde dinlenen marş, sürekli ve şiddetli alkışlarla sık sık kesilir. Marşın resmen kabul edilmesi ise TBMM’nin 12 Mart 1921’deki ikinci oturumunda ele alınır. Bazı mebusların marşla ilgili görüşlerini açıklamalarından sonra yapılan oylamada Mehmet Akif’in şiiri “ekseriyet-i azime ile” Türk İstiklâl Marşı olarak kabul edildi.

Çantay o günleri anlatırken: “Meb’usların alkışlarından meclisin tavanları sarsılıyordu……Üstad ise mahcubiyetinden, başını kollarının arasına sokmuş, sıranın üstüne yumulmuştu.” der. Marşın resmen kabulü ise Meclis’in 12 Mart 1337(1921) tarihli oturumunda gerçekleşir. Mehmet Akif’in şiirinin İstiklâl Marşı olarak kabulüne ilişkin birçok takrir verilir. En sonunda “bütün meclisin ve halkın takdirlerini celbeden Mehmet Akif Beyin şiirinin tercihen kabulünü teklif eden” Karesi mebusu Hasan Basri Bey’in takriri reye konularak kabul edilir, diğer mebuslar tarafından “milletin ruhuna tercüman olan ve meclisin kabulü ile resmî bir mahiyet iktisab eden İstiklâl marşının ayakta dinlenmek üzere, Maarif Vekili tarafından bir def’a daha meclis kürsüsünden okunması” teklif edilir.
Bütün üyeler ayağa kalkarak Hamdullah Suphi Bey’in okuduğu İstiklâl Marşı’nı bir kere daha büyük bir vecd ve heyecan içinde dinlemişler 12 Mart 1337 Cumartesi, saat: 17.45) fakat bütün bu olaylar yaşanırken Mehmet Akif ise heyecan ve mahcubiyetinden Mecliste duramamış salondan ayrılmıştır. Marş okunurken Mustafa Kemal Paşa ise, sıraların önünde ayakta dinlemiş ve durmadan alkışlamıştır.
 

mimar777

Süper Üye
1 Tem 2013
581
3,548


ALLAH İKİNCİ İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN....

Amin ... Bu yetistirecegimiz vatansever nesillere bagli ... Tabii KISIR DONGULERLE cocuklarimizi sokaklarda feda etmezsek ... Insanlari olurolmaz hersey icin sokaga dokmek yerine ;guclu ve vatansever liderlerin yapacagi temiz siyasetlerle sekillenen partilerde vatan icin hayirli isler yapmaya yonlendirmek ile baslamak gerekir. Mevcut partilerin hangisinde bu dusunce var ? AMA HIC UMITSIZLIGE DUSMEYIN YUCE ATAMIZIN DEDIGI GIBI MUHTAC OLDUGUMUZ KUVVET DAMARLARIMIZDAKI ASIL KANDA MEVCUTTUR...
 

R.Türkmen

Çizgi Roman Ustası
12 Şub 2012
769
3,006
Mehmet Akif, görevin kendisine tebliğ edilmesinden 48 saat sonra İstiklal Marşımızı tamamlayarak Türk Milletine hediye etmiştir. Ruhu şad olsun.
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,208
76,151
İstiklal Marşı'nın ilk hali
"Ali Rıfat Çağatay"ın bestesiyle

"Mehmet Âkif Ersoy"un yazdığı İstiklâl Marşımız 1924 yılından 1930 yılına kadar 6 yıl boyunca "Ali Rıfat Çağatay"ın bu bestesi ile söylenmiş. Daha sonra 1930'da değiştirilmiş, o zamanki "Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası" Şefi "Osman Zeki Üngör"ün bestesi kabul edilmişti (aslında Zeki Üngör'ün bestesi de 1922'de yapılmıştı)


Bugün okunan İstiklâl Marşı'nın bestesinin orijinal nota kağıdı, Ankara'daki "Mehmet Âkif Ersoy Edebiyat Müze Kütüphanesi"nde sergilenmişti.
stiklalmarorijinalnotaj.jpg

 
Son düzenleme:

R.Türkmen

Çizgi Roman Ustası
12 Şub 2012
769
3,006
Milletvekilinin 8 altın maaş aldığı bir dönemde 500 altın gibi bir servet teklif ediliyor. Akif bunun yüzde onunu alsaydı bile kim ne diyebilirdi. Ama para için yazmak istemiyor. Atatürk anlıyor ve bu yiğit kaleme yazması için haber gönderiyor. Akif, Hasan Basri'ye çay içmeye gittiğinde para verilmeyeceğini söylüyorlar. Bunun üzerien bir an kalkıyor Akif, duvarlara dalıyor. Dip odaya geçiyor. Sonra çıkıp gidiyor. Hasan Basri bir şeyler yazdığını anlıyor, lambayı alıp odaya gidip bakıyor ki, kalem bulamadığı için ilk mısrayı duvara tırnaklarıyla kazıyarak yazmış. "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak" diye.. Bu nasıl bir halse. İstiklal marşını empati yapmadan, bu ruhu bilmeden okursak anlayamayız.
Taceddin Dergahı'nda kendi hatıraları var. "Bazen beynimden geçenlere kalem yetişmiyordu." diyor.

Akif şiirin ilk bölümünü cepheye yazmıştır, ikinci kıtayı bayrağa. Üçüncüsünü kendi üzerinden millete. Sonra gençliğe, sonra herkese seslenir ve sonra Allah'a dua eder. Ve en son kıtada ise toparlar.
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal."

Emin ol bu ırka yok izmihlal, hürriyet senin dibine kadar hakkındır, diyor. Meclis bu yüzden coşuyor. Atatürk'e gelip diyorlar ki en çok neresini beğendin? Diyor ki; şu son iki mısra herşeyi anlattı.

"Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal."
 

ertuğrul

Admin
5 Nis 2009
24,901
143,031
İstiklal Marşımızın kabulünün 93.Yılı kutlu olsun.
Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın inşaallah.
 
Üst