Infinite Frontier’a Kadar Kısa DC Comics Tarihi:
ÜCRA ekibinin Infinite Frontier hikayesinden başlayarak güncel DC event hikayeleri çevirmeye başlamış olması bu yazıyı yazmama neden oldu. Çünkü özellikle forumda pek çok arkadaş comics serilerinin çok karışık olduğundan bu sebeple okuyamadıklarından bahsediyorlardı. Infinite Frontier eğer geçmiş DC hikayelerini bilmiyorsanız karışık bir macera, fakat DC tarihine biraz hakimseniz yeni dönem DC hikayelerine kapı açtığı için önemli ve kolay okunan bir seri. Bu sebeple Infinite Frontier öncesinden kısaca bahsedip seriyi okumak isteyen veya okuyunca kafası karışan arkadaşlara yardımcı olmak istedim. Uzun bir yazı olacak, çayınızı kahvenizi hazırlayın.
Bildiğiniz gibi Amerikan tarzı çizgi romanlara comics denir. Comics deyince de ilk akla kendilerine ait evrenleri olan iki dev şirket Marvel ve DC gelir. Bu iki şirket yayımladığı bütün karakterlerin ortak bir evrende yer aldığı maceraları pazarlar. Aslında fumetti okurları da ucundan kıyısından bu duruma aşinadır. Dylan Dog ve Martin Mystere’nin aynı zamanda geçen hikayeleri buna bir örnektir. Fakat Bonelli kahramanlarını sık sık karşılaştırmaz. Marvel ve DC’de ise bütün kahramanlar ortak maceralar yaşar, bir karakterin bir hikayesi belirli bir noktada başka bir karakter ile kesişir. Bu sebeple çoğunlukla tek bir karakteri okuyarak Marvel ve DC evreni hikayelerini okuyamazsınız. Çapraz okumalar yapmanız gerekir. Bu çapraz okumalar sizi evren ve paralel evren hikayelerine getirir.
Marvel ve DC sürekli yayımladıkları dergilerin kahramanlarının yaşadığı olayları ana evren saydıkları evrende geçtiğini beyan edip, eğer bir karakter ile ilgili farklı bir değişiklik yapmak veya bir hikayenin farklı bir versiyonunu anlatmak isterlerse bu olayları paralel evren olarak tanımladıkları ana evrenden ayrı evrenlerde yaşandığını söylerler. Bu sayede hikaye çeşitliliklerini arttırdıkları gibi yazarlar için de geniş bir hayal gücü alanı bırakırlar. Fakat kuruluşları yarım asırdan fazla olan bu şirketlerin, yıllarca anlattıkları onlarca farklı yazarın elinden çıkan hikayeleri standart bir zaman çizgisinde anlatılması imkansız olduğu için yayımlanan öykülerde zamanla uyumsuzluklar meydana gelmesi kaçınılmaz bir durumdur. Bunun yanında gerçek dünyada değişen yaşam şartları da karakterleri ve hikayeleri güncelleye enden olur. (Örneğin cep telefonlarının olmadığı zamanlarda Superman üstünü değiştirmek için bir telefon kabinini kullanıyordu.) Ayrıca onlarca yıl yazarların özgürlük alanı saydıkları, sayıları yüzlerceye varan paralel evren hikayeleri de kafa karışıklığına neden oluyordu. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı ana akım comics şirketleri “sıfırlama” olarak tabir ettiğimiz, eski pek çok olayın hatta karakterin yok sayıldığı, evrenleri yeniden başlatan büyük hikayeler yayımlayarak her şeye yeniden başlarlar.
İki şirket tarihindeki sıfırlamalara bakarsak Marvel “sıfırlama” kartını daha yumuşak tutarak evrenini çok fazla değiştirmeden güncellemeyi seçtiğini görürüz. DC ise farklıdır. Özellikle 80li yıllarda yayımladığı Crisis on Infinite Earths hikayesinin ardından evrenini pek çok defa sıfırlamış, ardı ardına ya mevcut kurguya rötuşlar yaptığı ya da mevcut kurguyu yeniden başlattığı hikayeler yayımlanmıştır. Marvel’e kıyasla Batman, Superman, Wonder Woman gibi şahsi fikrime göre rakibinden daha kaliteli karakterlere sahip olmasına karşılık tekrar eden sıfırlamalar, yeniden başlatmalar, hikayeleri hatta karakterleri gerçeklikten silerek yok saymalar nedeniyle DC comics hikayelerini okumak zordur. Zordur fakat eğer kısaca DC tarihini biliyorsanız oldukça da zevklidir.
Şimdi kısaca DC’nin sıfırlama hikayelerinden bahsederek güncel maceralar okumak için bir temel hazırlayalım. Yazımda artık geçmişte kalan eski hikayelere kısaca değinip daha yakın tarihli maceralar hakkında daha fazla ayrıntı vereceğim.
DC’nin tarihi 1930’lara kadar uzandığı için kahramanlarını zaman içinde yenilemesi kaçınılmazdı. 1950’lere kadar Superman, Wonder Woman ve Batman’in evren içinde beraber olduğu karakterler Green Lantern (Alan Scott), Flash (Jay Garrick), Sandman (Wesley Dodds), Hourman, Starman gibi tiplerken 60’larda bu karakterlerin bir kısmı güncelleniyor (Green Lantern: Hal Jordan, Flash: Barry Allen…) bir kısmı da yenileniyor ve böylece günümüzde popüler olan Justice League (Adalet Birliği) ekibi kuruluyor. 60’lı yıllarda paralel evren hikayeleri başlayınca DC iki farklı evren kurgusuna gidiyor, eski karakterlerini Dünya-2 adıyla farklı bir evrene taşıyıp, o zaman güncel anlattığı karakterlerini bizim asıl dünyamız sayılan Dünya-1 adındaki evrende bırakıyor. Ardından farklı paralel evrenler kurgulayarak paralel evrenleri çoğaltıyor. DC’nin 60’lı yıllardan 80’lere kadar yayımladığı maceralarda onlarca farklı paralel evren yaratılıp bir çok alternatif hikaye ve farklı karakter kurgulanıyor.
DC’nin ilk paralel evren hikayesi The Flash #123 (1961) sayısındaki İki Dünyanın Flash’ı
Zamanla hikayelerdeki kopukluklar, yaratılan paralel evrenlerin neden olduğu kafa karışıklığı DC yönetiminin evrenleri derleyip toplamak istemesine neden oldu. Böylece DC, 1985-86 yıllarında Crisis on Infinite Earths isimli macerayı yayımlayarak çok cesur bir hamle yapıp bütün paralel evrenleri gerçeklikten siliyor. Oldukça uzun ve kapsamlı bir hikaye sonucunda kahramanlar evreni kurtarırlar, fakat paralel evrenler yok olur, Dünya-1 ve Dünya-2 tek bir evren altında birleşir, Dünya-2’nin Superman ve Batman’i gerçeklikten silinir, Dünya-2’nin Green Lantern (Alan Scott), Flash (Jay Garrick), Wonder Woman, Sandman (Wesley Dodds) gibi karakterleri 50’lerde süper kahramanlı yapmış geçmiş dönem karakterleri sayılır. Bu hikayede hatırlamamız gereken en önemli olaylardan biri o yıla kadar DC’nin Flash’ı Barry Allen gerçekliği kurtarmak için kendini feda edip yok olurken bayrağı Wally West devralarak uzun yıllar DC’nin Flash’ı olarak kendi serisinde maceralar yaşar.
Bu hikayeden sonra DC, evrende bir takım rötuşlar yapmak için Zero Hour: Crisis in Time (1994) hikayesini, daha sonra da Crisis on Infinite Earths sonrası yok edilen bazı karakterleri geri getirmek için
2011 yılına kadar DC devamlılığı bu şekildeydi. DC yine cesur bir karar alarak, yıllar boyu devam eden hikayelerin takibinin kolaylaşması, çizgi romanların ve karakterlerin güncellenmesi ve yeni okurlara bir başlangıç noktası vermek için Flash Point hikayesi ile mevcut evreni sıfırladı. Flash Point macerasında Barry Allen annesinin ölümüne engel olmak için geçmişe koşar. Annesini kurtarıp tarihi değiştirerek geri döndüğünde bir “kelebek etkisi”ne sebep olduğunu, bildiği bütün gerçekliği değiştirdiğini fark eder. Flash Point Dünyası olarak adlandırılan bu zaman çizgisinde Barry hiçbir zaman Flash olmadığı gibi yardım aldığı Batman’de Bruce değil Bruce’nin babası Thomas’tır. Thomas ve Barry oluşan alternatif zaman çizgisini düzeltmek için beraber çalışırlar. Maceranın sonunda Barry geçmişe gidip annesini kurtardığı anı geri alır. Böylece gerçekliği tekrar eski haline getireceğini düşünür fakat zamanda yaptığı değişiklikler bir kırılmaya neden olur ve bütün gerçeklik tekrardan kurgulanıp DC evrenleri yenilenir. Ortaya çıkan ve New 52 adıyla yeniden başlayan evrende bütün kahramanlar genç hallerine geri dönmüşlerdir. Öncesinde çok önemli kurgu ve olaylara sahip Batman ve Green Lantern (Hal Jordan) hikayeleri hariç neredeyse bütün DC öyküleri yok sayılmış, Superman tekrar gençliğine döndüğü için Lois ile olan evliliği bitirilmiş, Wonder Woman ile Superman yakınlaştırılmış, aralarında Wally West gibi önemli karakterlerin yer aldığı pek çok kahraman gerçeklikten silinmiş, buna karşılık Wild Storm ve Vertigo evreni karakterleri New 52 evrenine dahil olmuştur. Bütün dergilerin 1. sayıdan çıktığı bu dönem yeni okurlar için büyük kolaylık olmasına karşılık eski özellikle de muhafazakar okurlar için eleştirilere sebep olmuştur.
DC New 52 serisinde birçok değişiklik yapmasına karşılık 52 paralel evren mantığını korumuş hatta bu dönemde paralel evrenleri anlattığı içerisinde paralel evrenlerin haritasını da barındıran Grant Morrison’un yazdığı Multiversity isimli bir seri de çıkartmıştır. Multiversity serisinde anlatılan paralel evrenler günümüze kadar DC evreninin temel taşı sayılmıştır. İçeriğinde oldukça ayrıntı barındıran bu seriyi başka bir yazıda incelemek üzere konumuza devam edelim.
DC comics 2015 yılında New York’tan Los Angeles’a taşınır. Taşınma süresince dergilerin devamlılığında oluşabilecek sıkıntıları önlemek için Convergence isimli New 52’nin Dünya-2 karakterlerine odaklı bir evet çıkartır. Bu event hikayesinde Brainiac yok olan evrenlerden topladığı şehirlerdeki kahramanları birbirleriyle savaşmaya zorlar. Genel itibariyle önemli olmayan, DC tarihini etkilemeyen bu serinin en dikkat çeken özelliği yok olan evrenlerdeki kahramanların New 52 öncesi dönem ait olması, geçmişe özlem duyan okurlara nostalji yaşatması ve New 52 dönemi öncesi Superman’in tekrardan gözükmesidir. (Okurlar için New 52 Superman’i genel bir hoşnutsuzluk oluşturmuş, okurların çoğunun kalbinde eski Superman yer almaya devam etmiştir.)
2016 yılında yayımlanan New 52’nin son büyük hikayesi olan Darkseid Savaşı sonrası DC bütün serileri Rebirth [Adım Adım DC Rebirth - Yeniden Doğuş] adıyla yeniden başlatıyor. Rebirth esas itibariyle bir sıfırlama değil, çünkü bu yeni başlangıç öncesindeki New 52 serisinde oluşan evrenleri yok etmiyor, yeniden kurgulamıyor, hikayeleri yok saymıyor, sadece bir takım rötuşlar yapıyor. Fakat doğurduğu sonuçlar itibariyle hem yeni okurlar için bir başlangıç noktası hem de eski okurlar için önemli olaylara neden olan bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Rebirth’ün DC evreninde yaptığı en büyük değişiklik Convengerce hikayesinde gördüğümüz eski Superman’i yeniden evrene dahil etmesi, (New 52 Superman’i Rebirt öncesi ölüyor.) hem de Lois Lane ile evli ve bir çocukları olduğu halde. Bir diğeri ise New 52 ile gerçeklikten silinen Wally West’in geri dönüşü. Özellikle Wally’nin dönüşü önemli… Bu vesile ile kahramanlar bir gücün evrene müdahale ederek gerçekliği değiştirdiğini yaşamlarından 10 yıl çaldığını fark edip bu gücü aramaya başlıyorlar. Neden ve nasıl olduğu Doomsday Clock’da anlatılacak olan bu müdahalenin Watchmen’deki Dr. Manhattan tarafından yapıldığının ip uçları veriliyor. Rebirth ile Watchmen’de DC devamlılığına eklenmiş oluyor.
DC 2017’de yayımlamaya başladığı 2020’de tamamladığı Doomsday Clock isimli öyküyle, New 52 sonrası kurulan evrende bazı karakterlerin gerçeklikten bazı olayların hatıralardan silinmesinin sorumlusunun Dr. Manhattan olduğunu açıklıyor. Watchmen hikayesinin sonunda tanrısal güçlere kavuşup, kendini öğrenmeye adayan Dr. Manhattan evrenler arası dolaşıp sonunda DC çoklu evrenine gelir. DC evrenlerini seyrederken Superman’i fark eder. Superman’i takip ederken Superman’in duruşu, saf iyiliği, olaylara bakışı zamanla Dr. Manhattan’ın ilgisini çeker. Artık Superman Dr. Manhattan’da bir takıntı olur ve Superman’in farklı şartlarda yine saf iyi olarak kalıp kalmayacağını merak edip gerçeklikle oynar. Bu sebeple DC gerçekliğinin değişmesine ve New 52’nin oluşmasına neden olur. Seri boyunca ikilinin mücadelesi sonunda Superman’in iyiliği kazanır. Dr. Manhattan Superman’in her şartta saf iyi olduğunu kabul edip evrene müdahale etmekten vaz geçer ve daha önce yaptığı değişiklikleri geri alır. Doomsday Clock sonunda New 52 sürecinde yer almayan geçmiş dönem kahramanları geri gelirken paralel evren yapısında da değişiklik oluyor, farklı evrenlerin de gerçeklikte yer almış olabileceği kabul ediliyor.
Rebirth sonrası DC evrenini etkileyen en önemli hikayeler, merkezinde Justice League (JL) serisinin yer aldığı Dark Nights: Metal ve Dark Nights: Death Metal event hikayeleridir. Güncel serilerdeki olayları anlamak için bu hikayeler hakkında kısaca bilgi sahibi olmak şart. Serilerin ayrıntılarına geçmeden önce yukarıdaki DC çoklu evren haritasını çevreleyen Source Wall’dan bahsetmem gerekiyor. Source Wall kısaca, DC’nin 52 paralel evreninin sınırlarını belirleyen, evrenleri çepeçevre saran, kimsenin geçemediği ve ardından ne olduğu (bu hikayeye kadar) bilinmeyen bir duvar. Bunu aklımızda tutarak 2017’de başlayan Dark Nights: Metal’e geçelim.
Metal serisinde bizim çoklu evrenimizin zıttı olan kaostan beslenen bir Kara Çoklu Evren’in (Dark Multiverse) varlığı ortaya çıkar. Seri, Kara Çoklu Evren’in hakimi Barbatos ve Kara Çoklu Evrendeki dünyalardan topladığı başlarında Batman Joker karışımı Gülen Batman’in (Batman Who Laughs) olduğu kötü Batman’ler ile mücadele ederek evrenlerini kurtarmaya çalışan JL üyelerinin maceralarını anlatıyor. Hikayemizin sonunda Batman, Superman ve Wonder Woman büyük uğraşlar sonucu evreni Kara Çoklu Evren’in etkisinden kurtarmalarına karşılık Source Wall’da çatlaklar oluşmasına neden olurlar.
2020’de başlayan Dark Nights: Death Metal, Metal hikayesinin devamı niteliğindedir. Bu öyküye kadar kahramanlarımız Metal sırasında çatlayan Soruce Wall'ın kırılmasını önlemeye çalışsalar da başarısız olurlar. Sonunda duvar yıkılır ve evren ilk oluştuğu sırada DC evreninin yaratıcısı Perpetua serbest kalır.
Hikayeye geçmeden önce ilk defa karşımıza çıkan Perpetua’nın kim olduğunu açıklayalım ki kafanız karışmasın. Perpetua kötü bir tanrı. Bizim okuduğumuz DC Çoklu Evreni’nin yaratıcısı. Perpetua çoklu evreni yatırken kendisi gibi kötülüklerle dolu bir yer olmasını istiyor. Bunun için üç oğlu olan Monitor, Anti – Monitor ve World Forger’ı görevlendiriyor. Fakat oğulları kendisine karşı savaşarak Perpetua’yı Sorce Wall’ın ardına hapsederek evrenin düzen halinde kalmasını sağlıyorlar. Source Wall’ın yıkılışı ile JL Perpetua ile karşı karşıya kalıyorlar. Perpetua DC evrenini kendi istediği gibi karanlık bir hale getirmeye başlıyor.
Kısaca özetleyecek olursak, Death Metal’de Perpetua kendisine Gülen Batman’i yardımcı olarak seçiyor. Gülen Batman Wonder Woman tarafından öldürülse de Dr. Manhattan tarzında güçler ile geri dönüyor. Kazandığı yeni güçler ile Perpetua’yı yok edip evrenin tek hakimi olmak isterken bu noktadan sonra serinin baş kötüsü pozisyonuna geçiyor. Serinin baş kahramanı Wonder Woman’da World Forge’dan aldığı güç ile Gülen Batman seviyesinde güçlere sahip oluyor. Wonder Woman ve Gülen Batman savaşını Wonder Woman kazanıyor.
Bu hikaye sonrasında DC evrenindeki büyük değişiklikler oluyor. Serinin en önemli sonucu DC comics’in şimdiye kadar yaptığı bütün değişiklikler yok sayılıyor, yani gerçeklikten silinen kahramanlar ve hikayelerin tamamı geri geliyor. İnsanlar unuttukları / unutturuldukları şeyleri hatırlıyor, çoklu evrenler herkes tarafından bilinir hale geliyor. Ayrıca farklı çoklu evrenlerin varlığı kabul edilip çoklu evrenleri araştırması için Dünya-23’teki Başkan Superman liderliğinde bir ekip kuruluyor. Evreni sınırlayan Source Wall’ın olmaması DC dünyalarını yeni olaylara açık hale getiriyor. Wonder Woman ise gerçeklik dışına çıkıyor.
Bu noktadan sonra
Yazıyı bitirmeden son olarak Kara Buhran dahil alternetif başlangıçlara sahip DC okuma listesini aşağıya ekliyorum. Bu serilerin bir kısmı çevirilip/balonlandı, bir kısmı basıldı, bir kısmı ise henüz Türkçe’ye çevirilmedi. Alternatif başlangıçlardan birini seçip DC evrenini okumaya başlayabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
1 – Klasik dönem sevip uzun okumalara vakti olanlara başlangıç noktası:
. Crisis on Infinite Earths
.
.
.
2 – Modern dönem sevip uzun okumalara vakti olanlara başlangıç noktası:
. Flashpoint (Arkabahçe Yayıncılık)
. Justice League New 52 serisi (YKY)
. Forever Evil (YKY)
.
.
. The Darkseid War (YKY)
3 – Modern dönem sevip güncel hikayeler okumak isteyenlere başlangıç noktası:
. DC Rebirth (JBC)
. Dark Nights: Metal
. Doomsday Clock (JBC)
. Justice League (2018 serisi) 1-39
. Hell Arisen
. Dark Nights: Death Metal
4 – Geçmişe takılmayıp güncel serileri okumak isteyenlere başlangıç noktası:
.
.
.
ÜCRA ekibinin Infinite Frontier hikayesinden başlayarak güncel DC event hikayeleri çevirmeye başlamış olması bu yazıyı yazmama neden oldu. Çünkü özellikle forumda pek çok arkadaş comics serilerinin çok karışık olduğundan bu sebeple okuyamadıklarından bahsediyorlardı. Infinite Frontier eğer geçmiş DC hikayelerini bilmiyorsanız karışık bir macera, fakat DC tarihine biraz hakimseniz yeni dönem DC hikayelerine kapı açtığı için önemli ve kolay okunan bir seri. Bu sebeple Infinite Frontier öncesinden kısaca bahsedip seriyi okumak isteyen veya okuyunca kafası karışan arkadaşlara yardımcı olmak istedim. Uzun bir yazı olacak, çayınızı kahvenizi hazırlayın.
Bildiğiniz gibi Amerikan tarzı çizgi romanlara comics denir. Comics deyince de ilk akla kendilerine ait evrenleri olan iki dev şirket Marvel ve DC gelir. Bu iki şirket yayımladığı bütün karakterlerin ortak bir evrende yer aldığı maceraları pazarlar. Aslında fumetti okurları da ucundan kıyısından bu duruma aşinadır. Dylan Dog ve Martin Mystere’nin aynı zamanda geçen hikayeleri buna bir örnektir. Fakat Bonelli kahramanlarını sık sık karşılaştırmaz. Marvel ve DC’de ise bütün kahramanlar ortak maceralar yaşar, bir karakterin bir hikayesi belirli bir noktada başka bir karakter ile kesişir. Bu sebeple çoğunlukla tek bir karakteri okuyarak Marvel ve DC evreni hikayelerini okuyamazsınız. Çapraz okumalar yapmanız gerekir. Bu çapraz okumalar sizi evren ve paralel evren hikayelerine getirir.
Marvel ve DC sürekli yayımladıkları dergilerin kahramanlarının yaşadığı olayları ana evren saydıkları evrende geçtiğini beyan edip, eğer bir karakter ile ilgili farklı bir değişiklik yapmak veya bir hikayenin farklı bir versiyonunu anlatmak isterlerse bu olayları paralel evren olarak tanımladıkları ana evrenden ayrı evrenlerde yaşandığını söylerler. Bu sayede hikaye çeşitliliklerini arttırdıkları gibi yazarlar için de geniş bir hayal gücü alanı bırakırlar. Fakat kuruluşları yarım asırdan fazla olan bu şirketlerin, yıllarca anlattıkları onlarca farklı yazarın elinden çıkan hikayeleri standart bir zaman çizgisinde anlatılması imkansız olduğu için yayımlanan öykülerde zamanla uyumsuzluklar meydana gelmesi kaçınılmaz bir durumdur. Bunun yanında gerçek dünyada değişen yaşam şartları da karakterleri ve hikayeleri güncelleye enden olur. (Örneğin cep telefonlarının olmadığı zamanlarda Superman üstünü değiştirmek için bir telefon kabinini kullanıyordu.) Ayrıca onlarca yıl yazarların özgürlük alanı saydıkları, sayıları yüzlerceye varan paralel evren hikayeleri de kafa karışıklığına neden oluyordu. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı ana akım comics şirketleri “sıfırlama” olarak tabir ettiğimiz, eski pek çok olayın hatta karakterin yok sayıldığı, evrenleri yeniden başlatan büyük hikayeler yayımlayarak her şeye yeniden başlarlar.
İki şirket tarihindeki sıfırlamalara bakarsak Marvel “sıfırlama” kartını daha yumuşak tutarak evrenini çok fazla değiştirmeden güncellemeyi seçtiğini görürüz. DC ise farklıdır. Özellikle 80li yıllarda yayımladığı Crisis on Infinite Earths hikayesinin ardından evrenini pek çok defa sıfırlamış, ardı ardına ya mevcut kurguya rötuşlar yaptığı ya da mevcut kurguyu yeniden başlattığı hikayeler yayımlanmıştır. Marvel’e kıyasla Batman, Superman, Wonder Woman gibi şahsi fikrime göre rakibinden daha kaliteli karakterlere sahip olmasına karşılık tekrar eden sıfırlamalar, yeniden başlatmalar, hikayeleri hatta karakterleri gerçeklikten silerek yok saymalar nedeniyle DC comics hikayelerini okumak zordur. Zordur fakat eğer kısaca DC tarihini biliyorsanız oldukça da zevklidir.
Şimdi kısaca DC’nin sıfırlama hikayelerinden bahsederek güncel maceralar okumak için bir temel hazırlayalım. Yazımda artık geçmişte kalan eski hikayelere kısaca değinip daha yakın tarihli maceralar hakkında daha fazla ayrıntı vereceğim.
DC’nin tarihi 1930’lara kadar uzandığı için kahramanlarını zaman içinde yenilemesi kaçınılmazdı. 1950’lere kadar Superman, Wonder Woman ve Batman’in evren içinde beraber olduğu karakterler Green Lantern (Alan Scott), Flash (Jay Garrick), Sandman (Wesley Dodds), Hourman, Starman gibi tiplerken 60’larda bu karakterlerin bir kısmı güncelleniyor (Green Lantern: Hal Jordan, Flash: Barry Allen…) bir kısmı da yenileniyor ve böylece günümüzde popüler olan Justice League (Adalet Birliği) ekibi kuruluyor. 60’lı yıllarda paralel evren hikayeleri başlayınca DC iki farklı evren kurgusuna gidiyor, eski karakterlerini Dünya-2 adıyla farklı bir evrene taşıyıp, o zaman güncel anlattığı karakterlerini bizim asıl dünyamız sayılan Dünya-1 adındaki evrende bırakıyor. Ardından farklı paralel evrenler kurgulayarak paralel evrenleri çoğaltıyor. DC’nin 60’lı yıllardan 80’lere kadar yayımladığı maceralarda onlarca farklı paralel evren yaratılıp bir çok alternatif hikaye ve farklı karakter kurgulanıyor.
DC’nin ilk paralel evren hikayesi The Flash #123 (1961) sayısındaki İki Dünyanın Flash’ı
Zamanla hikayelerdeki kopukluklar, yaratılan paralel evrenlerin neden olduğu kafa karışıklığı DC yönetiminin evrenleri derleyip toplamak istemesine neden oldu. Böylece DC, 1985-86 yıllarında Crisis on Infinite Earths isimli macerayı yayımlayarak çok cesur bir hamle yapıp bütün paralel evrenleri gerçeklikten siliyor. Oldukça uzun ve kapsamlı bir hikaye sonucunda kahramanlar evreni kurtarırlar, fakat paralel evrenler yok olur, Dünya-1 ve Dünya-2 tek bir evren altında birleşir, Dünya-2’nin Superman ve Batman’i gerçeklikten silinir, Dünya-2’nin Green Lantern (Alan Scott), Flash (Jay Garrick), Wonder Woman, Sandman (Wesley Dodds) gibi karakterleri 50’lerde süper kahramanlı yapmış geçmiş dönem karakterleri sayılır. Bu hikayede hatırlamamız gereken en önemli olaylardan biri o yıla kadar DC’nin Flash’ı Barry Allen gerçekliği kurtarmak için kendini feda edip yok olurken bayrağı Wally West devralarak uzun yıllar DC’nin Flash’ı olarak kendi serisinde maceralar yaşar.
Bu hikayeden sonra DC, evrende bir takım rötuşlar yapmak için Zero Hour: Crisis in Time (1994) hikayesini, daha sonra da Crisis on Infinite Earths sonrası yok edilen bazı karakterleri geri getirmek için
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
’ün devamı sayılan
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
ve
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
isimli büyük hikayeleri yayımlayarak Crisis (Kriz, buhran) üçlemesini tamamlar. Infinite Crisis’in sonrasında DC paralel evren kurgusunu geri getirmiş fakat sınırsız paralel evren kurgusundan vaz geçip paralel evren sayısını 52 adet ile sınırlandırmıştır. Bir diğer önemli sonuç ise Crisis on Infinite Earths hikayesinde yok olan Barry Allen’in geri gelerek tekrar Flash olarak arz-ı endam etmesidir.
2011 yılına kadar DC devamlılığı bu şekildeydi. DC yine cesur bir karar alarak, yıllar boyu devam eden hikayelerin takibinin kolaylaşması, çizgi romanların ve karakterlerin güncellenmesi ve yeni okurlara bir başlangıç noktası vermek için Flash Point hikayesi ile mevcut evreni sıfırladı. Flash Point macerasında Barry Allen annesinin ölümüne engel olmak için geçmişe koşar. Annesini kurtarıp tarihi değiştirerek geri döndüğünde bir “kelebek etkisi”ne sebep olduğunu, bildiği bütün gerçekliği değiştirdiğini fark eder. Flash Point Dünyası olarak adlandırılan bu zaman çizgisinde Barry hiçbir zaman Flash olmadığı gibi yardım aldığı Batman’de Bruce değil Bruce’nin babası Thomas’tır. Thomas ve Barry oluşan alternatif zaman çizgisini düzeltmek için beraber çalışırlar. Maceranın sonunda Barry geçmişe gidip annesini kurtardığı anı geri alır. Böylece gerçekliği tekrar eski haline getireceğini düşünür fakat zamanda yaptığı değişiklikler bir kırılmaya neden olur ve bütün gerçeklik tekrardan kurgulanıp DC evrenleri yenilenir. Ortaya çıkan ve New 52 adıyla yeniden başlayan evrende bütün kahramanlar genç hallerine geri dönmüşlerdir. Öncesinde çok önemli kurgu ve olaylara sahip Batman ve Green Lantern (Hal Jordan) hikayeleri hariç neredeyse bütün DC öyküleri yok sayılmış, Superman tekrar gençliğine döndüğü için Lois ile olan evliliği bitirilmiş, Wonder Woman ile Superman yakınlaştırılmış, aralarında Wally West gibi önemli karakterlerin yer aldığı pek çok kahraman gerçeklikten silinmiş, buna karşılık Wild Storm ve Vertigo evreni karakterleri New 52 evrenine dahil olmuştur. Bütün dergilerin 1. sayıdan çıktığı bu dönem yeni okurlar için büyük kolaylık olmasına karşılık eski özellikle de muhafazakar okurlar için eleştirilere sebep olmuştur.
DC New 52 serisinde birçok değişiklik yapmasına karşılık 52 paralel evren mantığını korumuş hatta bu dönemde paralel evrenleri anlattığı içerisinde paralel evrenlerin haritasını da barındıran Grant Morrison’un yazdığı Multiversity isimli bir seri de çıkartmıştır. Multiversity serisinde anlatılan paralel evrenler günümüze kadar DC evreninin temel taşı sayılmıştır. İçeriğinde oldukça ayrıntı barındıran bu seriyi başka bir yazıda incelemek üzere konumuza devam edelim.
DC comics 2015 yılında New York’tan Los Angeles’a taşınır. Taşınma süresince dergilerin devamlılığında oluşabilecek sıkıntıları önlemek için Convergence isimli New 52’nin Dünya-2 karakterlerine odaklı bir evet çıkartır. Bu event hikayesinde Brainiac yok olan evrenlerden topladığı şehirlerdeki kahramanları birbirleriyle savaşmaya zorlar. Genel itibariyle önemli olmayan, DC tarihini etkilemeyen bu serinin en dikkat çeken özelliği yok olan evrenlerdeki kahramanların New 52 öncesi dönem ait olması, geçmişe özlem duyan okurlara nostalji yaşatması ve New 52 dönemi öncesi Superman’in tekrardan gözükmesidir. (Okurlar için New 52 Superman’i genel bir hoşnutsuzluk oluşturmuş, okurların çoğunun kalbinde eski Superman yer almaya devam etmiştir.)
2016 yılında yayımlanan New 52’nin son büyük hikayesi olan Darkseid Savaşı sonrası DC bütün serileri Rebirth [Adım Adım DC Rebirth - Yeniden Doğuş] adıyla yeniden başlatıyor. Rebirth esas itibariyle bir sıfırlama değil, çünkü bu yeni başlangıç öncesindeki New 52 serisinde oluşan evrenleri yok etmiyor, yeniden kurgulamıyor, hikayeleri yok saymıyor, sadece bir takım rötuşlar yapıyor. Fakat doğurduğu sonuçlar itibariyle hem yeni okurlar için bir başlangıç noktası hem de eski okurlar için önemli olaylara neden olan bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Rebirth’ün DC evreninde yaptığı en büyük değişiklik Convengerce hikayesinde gördüğümüz eski Superman’i yeniden evrene dahil etmesi, (New 52 Superman’i Rebirt öncesi ölüyor.) hem de Lois Lane ile evli ve bir çocukları olduğu halde. Bir diğeri ise New 52 ile gerçeklikten silinen Wally West’in geri dönüşü. Özellikle Wally’nin dönüşü önemli… Bu vesile ile kahramanlar bir gücün evrene müdahale ederek gerçekliği değiştirdiğini yaşamlarından 10 yıl çaldığını fark edip bu gücü aramaya başlıyorlar. Neden ve nasıl olduğu Doomsday Clock’da anlatılacak olan bu müdahalenin Watchmen’deki Dr. Manhattan tarafından yapıldığının ip uçları veriliyor. Rebirth ile Watchmen’de DC devamlılığına eklenmiş oluyor.
DC 2017’de yayımlamaya başladığı 2020’de tamamladığı Doomsday Clock isimli öyküyle, New 52 sonrası kurulan evrende bazı karakterlerin gerçeklikten bazı olayların hatıralardan silinmesinin sorumlusunun Dr. Manhattan olduğunu açıklıyor. Watchmen hikayesinin sonunda tanrısal güçlere kavuşup, kendini öğrenmeye adayan Dr. Manhattan evrenler arası dolaşıp sonunda DC çoklu evrenine gelir. DC evrenlerini seyrederken Superman’i fark eder. Superman’i takip ederken Superman’in duruşu, saf iyiliği, olaylara bakışı zamanla Dr. Manhattan’ın ilgisini çeker. Artık Superman Dr. Manhattan’da bir takıntı olur ve Superman’in farklı şartlarda yine saf iyi olarak kalıp kalmayacağını merak edip gerçeklikle oynar. Bu sebeple DC gerçekliğinin değişmesine ve New 52’nin oluşmasına neden olur. Seri boyunca ikilinin mücadelesi sonunda Superman’in iyiliği kazanır. Dr. Manhattan Superman’in her şartta saf iyi olduğunu kabul edip evrene müdahale etmekten vaz geçer ve daha önce yaptığı değişiklikleri geri alır. Doomsday Clock sonunda New 52 sürecinde yer almayan geçmiş dönem kahramanları geri gelirken paralel evren yapısında da değişiklik oluyor, farklı evrenlerin de gerçeklikte yer almış olabileceği kabul ediliyor.
Rebirth sonrası DC evrenini etkileyen en önemli hikayeler, merkezinde Justice League (JL) serisinin yer aldığı Dark Nights: Metal ve Dark Nights: Death Metal event hikayeleridir. Güncel serilerdeki olayları anlamak için bu hikayeler hakkında kısaca bilgi sahibi olmak şart. Serilerin ayrıntılarına geçmeden önce yukarıdaki DC çoklu evren haritasını çevreleyen Source Wall’dan bahsetmem gerekiyor. Source Wall kısaca, DC’nin 52 paralel evreninin sınırlarını belirleyen, evrenleri çepeçevre saran, kimsenin geçemediği ve ardından ne olduğu (bu hikayeye kadar) bilinmeyen bir duvar. Bunu aklımızda tutarak 2017’de başlayan Dark Nights: Metal’e geçelim.
Metal serisinde bizim çoklu evrenimizin zıttı olan kaostan beslenen bir Kara Çoklu Evren’in (Dark Multiverse) varlığı ortaya çıkar. Seri, Kara Çoklu Evren’in hakimi Barbatos ve Kara Çoklu Evrendeki dünyalardan topladığı başlarında Batman Joker karışımı Gülen Batman’in (Batman Who Laughs) olduğu kötü Batman’ler ile mücadele ederek evrenlerini kurtarmaya çalışan JL üyelerinin maceralarını anlatıyor. Hikayemizin sonunda Batman, Superman ve Wonder Woman büyük uğraşlar sonucu evreni Kara Çoklu Evren’in etkisinden kurtarmalarına karşılık Source Wall’da çatlaklar oluşmasına neden olurlar.
2020’de başlayan Dark Nights: Death Metal, Metal hikayesinin devamı niteliğindedir. Bu öyküye kadar kahramanlarımız Metal sırasında çatlayan Soruce Wall'ın kırılmasını önlemeye çalışsalar da başarısız olurlar. Sonunda duvar yıkılır ve evren ilk oluştuğu sırada DC evreninin yaratıcısı Perpetua serbest kalır.
Hikayeye geçmeden önce ilk defa karşımıza çıkan Perpetua’nın kim olduğunu açıklayalım ki kafanız karışmasın. Perpetua kötü bir tanrı. Bizim okuduğumuz DC Çoklu Evreni’nin yaratıcısı. Perpetua çoklu evreni yatırken kendisi gibi kötülüklerle dolu bir yer olmasını istiyor. Bunun için üç oğlu olan Monitor, Anti – Monitor ve World Forger’ı görevlendiriyor. Fakat oğulları kendisine karşı savaşarak Perpetua’yı Sorce Wall’ın ardına hapsederek evrenin düzen halinde kalmasını sağlıyorlar. Source Wall’ın yıkılışı ile JL Perpetua ile karşı karşıya kalıyorlar. Perpetua DC evrenini kendi istediği gibi karanlık bir hale getirmeye başlıyor.
Kısaca özetleyecek olursak, Death Metal’de Perpetua kendisine Gülen Batman’i yardımcı olarak seçiyor. Gülen Batman Wonder Woman tarafından öldürülse de Dr. Manhattan tarzında güçler ile geri dönüyor. Kazandığı yeni güçler ile Perpetua’yı yok edip evrenin tek hakimi olmak isterken bu noktadan sonra serinin baş kötüsü pozisyonuna geçiyor. Serinin baş kahramanı Wonder Woman’da World Forge’dan aldığı güç ile Gülen Batman seviyesinde güçlere sahip oluyor. Wonder Woman ve Gülen Batman savaşını Wonder Woman kazanıyor.
Bu hikaye sonrasında DC evrenindeki büyük değişiklikler oluyor. Serinin en önemli sonucu DC comics’in şimdiye kadar yaptığı bütün değişiklikler yok sayılıyor, yani gerçeklikten silinen kahramanlar ve hikayelerin tamamı geri geliyor. İnsanlar unuttukları / unutturuldukları şeyleri hatırlıyor, çoklu evrenler herkes tarafından bilinir hale geliyor. Ayrıca farklı çoklu evrenlerin varlığı kabul edilip çoklu evrenleri araştırması için Dünya-23’teki Başkan Superman liderliğinde bir ekip kuruluyor. Evreni sınırlayan Source Wall’ın olmaması DC dünyalarını yeni olaylara açık hale getiriyor. Wonder Woman ise gerçeklik dışına çıkıyor.
Bu noktadan sonra
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
hikayesi başlıyor. Infinite Frontier, DC evreni hakkında bilgi sahibi olan ya da en azından yukarıda (serileri okumak isteyenler için çok ayrıntı vermeden) yazdığım özeti okuyanlar için iyi bir başlangıç noktası. Infinite Frontier’i okuduktan sonra DC’nin yeni büyük hikayesi Kara Buhran’a hazırsınız demektir...Yazıyı bitirmeden son olarak Kara Buhran dahil alternetif başlangıçlara sahip DC okuma listesini aşağıya ekliyorum. Bu serilerin bir kısmı çevirilip/balonlandı, bir kısmı basıldı, bir kısmı ise henüz Türkçe’ye çevirilmedi. Alternatif başlangıçlardan birini seçip DC evrenini okumaya başlayabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
1 – Klasik dönem sevip uzun okumalara vakti olanlara başlangıç noktası:
. Crisis on Infinite Earths
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
2 – Modern dönem sevip uzun okumalara vakti olanlara başlangıç noktası:
. Flashpoint (Arkabahçe Yayıncılık)
. Justice League New 52 serisi (YKY)
. Forever Evil (YKY)
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. The Darkseid War (YKY)
3 – Modern dönem sevip güncel hikayeler okumak isteyenlere başlangıç noktası:
. DC Rebirth (JBC)
. Dark Nights: Metal
. Doomsday Clock (JBC)
. Justice League (2018 serisi) 1-39
. Hell Arisen
. Dark Nights: Death Metal
4 – Geçmişe takılmayıp güncel serileri okumak isteyenlere başlangıç noktası:
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Son düzenleme:
