Yüzölçümü: 3.539 km²
Nüfus: 168.634 (2000)
İl Trafik No: 76
Türkiye'nin doğu sınırında yer alan Iğdır, efsanevi Ağrı Dağı ile görülmesi gereken bir ildir.
Iğdır, Türkiye’nin doğu sınırında, yüksek platoların ve dağlık kesimlerin geniş yer kapladığı bir bölgede yer almaktadır. Bununla birlikte Iğdır Ovası, jeolojik yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle, meyve ve pamuk dahil olmak üzere her türlü tarıma elverişli topraklara sahiptir. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın büyük bir bölümü de il sınırları içinde kalmaktadır. Ağrı Dağı hakkında pek çok efsane vardır. Bunlardan en bilineni Nuh’un gemisidir. İncil, Tevrat, Kur’an gibi kutsal kitaplarda bahsedilen ve ünlü Sümer destanı “Gılgamış”ta da geçen tufandan sonra Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’nda karaya oturduğu inancı yaygındır. Bir diğer söylence de dağın zulme ve kötülüğe karşı öfkelenmesiyle ilgili halk inancı çerçevesinde gelişen Ağrı Dağı efsanesidir.
Yapılan arkeolojik araştırmalara göre, ilin tarihi Paleolitik Çağ’a kadar uzanmaktadır. Mezolitik, Kalkolitik ve Eski Tunç çağlarında da iskan edilen yörede, M.Ö. 1. binde Urartular, Assurlular, Kimmer ve İskit akınları etkin olmuştur. Daha sonra Pers, Makedon, Seleukos, Roma hâkimiyetine giren bölge, M.S. 7. yüzyılda Arapların eline geçmiştir. Araplarla Doğu Roma İmparatorluğu arasında sürekli çatışma konusu olan ve birçok kez el değiştiren yöreye, 1064’de Selçuklular egemen olmuşlardır. 13. yüzyılda Moğol istilasına uğrayan, 1514’de Çaldıran Savaşı’nın kazanılmasıyla Osmanlı topraklarına katılan Iğdır, 1737-1746 yıllarında İran ve 1878-1918 yılları arasında Rus işgali altında kalmıştır.
İran üzerinden gelip Doğubayazıt, Kars, Erzurum, Erzincan üzerinden İç Anadolu’ya uzanan İpek Yolu Iğdır’dan geçmektedir.
Coğrafi Konumu
Doğu Anadolu gibi yüksek platolar ve dağlık kesimlerin geniş yer kapladığı bir bölgede bulunan İl, gerek iklim, gerekse toprak ve bitki örtüsü gibi tabii çevre özellikleri bakımından oldukça farklı özellikler gösterir.
Bölge, Aras nehrinin birtakım birleşme boğazları ile birbirlerine bağladığı depresyonlardan (çöküntülerden) birisini oluşturur. Ancak, bu depresyon bölgesi, Aras nehri ve bu nehrin yatağı boyunca geçen Türkiye-Ermenistan sınırı tarafından hemen hemen iki eşit parçaya bölünmüştür. Sınırlarımız dışında kalan Erivan (Revan) ovası ile Iğdır Ovası'nın birlikte oluşturduğu bu depresyon bölgesinin tümüne "Sürmeli Çukuru" da denilmektedir. Fakat yörede bu çukurluğun sınırlarımız içerisinde kalan kısmına "Sürmeli Çukuru", Ermenistan sınırları içerisinde kalan bölümüne ise "Sahat Çukuru" adı verilmektedir.
Sürmeli Çukuru, Arpaçay'ın Aras'la birleştiği Ergüder mevkiinden başlayıp, Aras nehrinin ülkemiz sınırlarını terk ettiği Türkiye-İran-Nahcıvan sınırlarının birleşme noktasına kadar devam eder. Yükseltisi, batıdan-doğuya ve güneyden-kuzeye doğru azalan bu çukurluğun merkezinde Iğdır şehri kurulmuştur.
Aras nehri boyunca doğu-batı doğrultusunda uzanan Iğdır Ovası, Batı Iğdır, Doğu Iğdır ve Dil ovasından oluşmaktadır. Iğdır Ovası'nın güneydoğuya doğru bir uzantısı durumunda olan Dil Ovası (Dil Ucu), aynı zamanda ülkemizin en doğu uç noktasını (440 48') oluşturur.
Bölgenin güneyinde, kabaca batı-doğu doğrultusunda uzanan Orta Toroslar'ın uzantısı ve Munzur dağlarıyla başlayıp Karasu-Aras dağlarıyla devam eden dağlık kütlenin doğudaki bölümü yer almaktadır. Bu bölüm üzerinde yer alan dağlar sırasıyla batıdan doğuya doğru Durak Dağı(2811) m), Zor Dağı (3.196 m), Pamuk Dağı (2.639 m) Büyük Ağrı Dağı (5.165 m) ve Küçük Ağrı (3.986 m) dağlarıdır. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, İran ile tabii bir sınır teşkil eder. Anadolu ile Asya'dan uzanan sıradağların bir nevi buluşma noktasıdır.
İlin güneydoğusunda; çevresinin 128 km’yi, yüz ölçümünün 1.188 km²’yi bulduğu tahmin edilen Büyük Ağrı Volkanik Dağı yükselmektedir. Dağın 5.000.m yükseklikteki kesiminde devamlı kar ve buzullarla kaplı bir "krater düzlüğü" ün bulunduğu kabul edilmektedir. Büyük ve Küçük Ağrı Volkanik Dağları arasındaki 2687 m yüksekliğindeki geçide "Serdarbulak Geçidi" denilmektedir.
Ağrı Dağına Oğuzlar, arkadaki dağ anlamına gelen "Arkuri", 1290 yılında bölgeden geçen Marko Polo "Arkdağ", Katip Çelebi ünlü eseri Cihannüma'da ve Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde "Kül-i Argı" adıyla bahsetmişlerdir. Batılıların daha çok "Ararat" dedikleri Ağrı Dağı'na Arap Coğrafyacıları "Cebel-el-Haris", İranlılar ise "Küh-i Nuh" adını vermişlerdir. Aslında, iki volkan konisinden oluşan Ağrı Dağı, Serdarbulak geçidi adlı boyun noktası ile Büyük ve Küçük Ağrı kütlelerinden oluşur.
Tarihçe
Iğdır ismi, Oğuz boylarından Üç Ok’ların başında bulunan Oğuz Han’ın oğullarından olan Iğdır Bey’in isminden gelmektedir.
Iğdır’daki ilk yerleşim MÖ. 5000-4000 yıllarında Orta Asya’dan geldikleri kabul edilen, bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu’da yerleştikleri sanılan Hurriler’dir. Hurrilerden sonra, MÖ.. 3000-2000 yıllarında Mitanniler, Hititler, Asurlular ile başlamıştır. Ardından buradaki Urartu yerleşimi MÖ.646-625 yıllarında III.Sardur döneminde Kimmerlerin ve Sakaların buraya yaptıkları saldırılar sonucunda yıkılmıştır. Bundan sonra bölgede Medler, Persler, Makedonyalılar, Seleukoslar, Romalılar, Arsaklar ve Sasaniler hüküm sürmüşlerdir. VII.yüzyılda Araplar buraya egemen olmuş, ardından yöre Araplar ile Bizanslılar arasında birkaç kez el değiştirmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklu egemenliğine girmiş, 1239’da Moğollar yöreye hakim olmuş, ardından Çingizler, İlhanlılar, Celayırlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler burada hakim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferinden (1514) sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlıların 1583’te Revan’ı (Erivan)fetihlerinden sonra, bugünkü Iğdır, Tuzluca ve Aralık ilçelerinin idaresi"Aralık Kazası" adıyla Revan Eyaleti’ne bağlanmıştır. İranlılarla yapılan savaşlar sonunda imzalanan 1736 tarihli İstanbul Antlaşmasından sonra 1827’ye kadar İran idaresinde kalan bölge, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 42 yıl Rus işgalinde kalmıştır. 1917 Ekim Devriminden, Bolşevik İhtilali sonra içine düştüğü siyasi bunalımdan kurtulamayan Rusya’nın diğer devletlerle Brest-Litovks Antlaşmasının imzalamasıyla bölge, tekrar Osmanlıların eline geçmiştir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Mondros Mütarekesiyle (30 Ekim1918) Türk orduları bölgeden çekilince bölge Ermeniler’in saldırılarına uğramıştır. 14 Kasım 1920’de 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu Ermenileri bozguna uğratmış ve Aras Nehri’nin kuzeyine püskürtmüş, Iğdır ve çevresi de Türkiye topraklarına katılmıştır.
Soykırım AnıtıKars iline bağlı bir ilçe iken, ekonomik,sosyal ve coğrafi özellikleri dikkate alınarak, 27.05.1992 tarihinde Türkiye’nin 76. ili olmuştur.
Iğdır’da günümüze gelebilen eserler arasında; Sürmeli Kalesi, kentin 25 km. güneybatısında Selçuklu Kervansarayı (XIII.yüzyıl), Iğdır Ovası’nın batısında Karakale Ören Yeri, Çakırtaş Köyü’ndeki Kümbet, Melekli beldesi yakınlarında Urartu Mezarlığı, Ağrı Dağı eteklerinde Ahura Ören Yeri bulunmaktadır. Garip dede Türbesi, İlde ayrıca Soy Kırım Anıtı, Hakahmet Köyü Anıtı, Oba Köyü Anıt Mezarı bulunmaktadır.