En Güzel Miras
Kübra'nın Günlüğünden
Mehmet Serdar ATEŞ
Hafta sonu köydeydim. Akrabalarımızla beraber çok güzel günler geçiriyorduk. Sabahın erken saatinde kalkıp insanlar tarlalarına, bahçelerine gidiyorlardı. Günün geç saatlerinde ise yorgun bir şekilde evlerine dönüyorlardı. Akranlarımızla beraber akşamları oyun oynuyorduk. En çok oynadığımız oyun ise saklambaç. Üzüm bağlarının içerisine saklanıyor, ay ışığında birbirimizi bulmaya çalışıyorduk. Babam da bizi seyrediyordu. Mola verdik. Babamın yanına geldik. Babam:
“Çocuklar, bu oyunlar insanı bilgisayar oyunlarından daha çok geliştirir, arkadaşlık duygularını sağlamlaştırır.” dedi.
Ben bayağı yorulmuştum. Arkadaşlarım da yorgun görünüyordu.
Babam “Dedenizin gizli bir hazine odası var. Bu odayı sizin için yapmış. Oradaki hazineyi torunları için biriktiriyormuş. Gidip görelim mi?’’ dedi. Biz de merak etmeye başladık. Doğruca Âlim Dede’nin yanına vardık.
“Bizim için hazine biriktiriyormuşsun. Babam söyledi, çok merak ettik. Hazineyi bize gösterebilir misin?” dedik.
Dedem yerinden doğruldu. Bastonuna dayandı. Yavaş yavaş ayağa kalktı. “Zamanı geldi demek ki!” dedi.
Elimizden tutarak bizi evin arka tarafındaki gizli odasına götürdü. Odanın kapısını açtı. İçeride hiç bir şey gözükmüyordu. Odanın lambasını yaktığında, odanın hemen ortasında oyma desenli büyük bir sandık gözüme çarptı. Abimle ben doğruca sandığa yöneldik. Dedem ise duvardaki rafları göstererek “İşte çocuklar hazineniz, bakın bakalım?” dedi.
Oda kitap kokuyordu. Raflarda cildi eski kitaplar vardı. Bunların hepsi itinayla korunmuş kitaplardı. Sonra babamdan öğrendiğime göre bunlar Siyer-i Nebi, Akaid, Fıkıh gibi kitaplarmış…
“Peki dede bu sandıkta ne var?” diye sorduk.
Dedem sandığın kapağını açtı. Sandıkta itinayla yerleştirilmiş çok eski el yazması kitaplar vardı.
Dedem: “Çocuklar, bu kitaplar bana da dedemden miras kalmıştı. Yıllarca bu kitaplarla kürsülerde vaaz ettim. İnsanlara bu kitaplardan islamiyeti ve Peygamber Efendimiz’i anlattım. Sizin bu kitaplara gerekli kıymeti vereceğinize ve bunları okuyacağınıza, muhafaza edeceğinize eminim. Bu dünyadan dar-ı bekaya göç edince bu hazine sizin olacak. Bu benim en önemli ve en değerli mirasım, hazinenize sahip çıkın.” dedi.
Sonra dedem sandıktan üzerinde Siret-i Nebevi yazan bir kitap aldı.
“Evlatlarım ilim öğrenmemiz için kitap okumak çok önemlidir. Burada dikkat etmemiz gereken önemli bir husus var. O da ilmi ve dini doğru kaynaklardan öğrenmektir. Mademki hazinenin kapısını açtık, biraz okuyalım ki kitaplar bize küsmesin, onları sevindirelim, onlardan istifade etmiş olalım.”
Dedem odadaki yerine geçmişti. Sohbet dinlemek için köyün diğer çocukları da gelmişti.
Dedem: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmetine ve siz çocuklara karşı çok büyük merhamet sahibiydi. Çocukları çok severdi. Bazen sokakta oynayan çocukları görür onlarla sohbet eder, saçlarını okşardı. O yüce insan çocuklara büyükler gibi değer verirdi. Peygamberimiz (s.a.v) için çocuklar, cennetten yeryüzüne inen birer rahmet damlalarıydı. Onlara selam verir, hal ve hatırlarını sorardı.
Enes (r.a.)’ın anlattıklarına göre “Rasulullah (s.a.v.) oynamakta olan çocukların yanlarına geldi, onlara selam verdi.” Peygamber Efendimiz oğlu İbrahim’i süt annesinde iken sürekli ziyaret ederdi. Çocuklarla oyun oynar, “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.” buyururlardı.
Peyfamber Efendimiz namaz kılarken torunları Hazreti Hasan ve Hüseyin sırtına çıkar, onlar sırtından inene kadar namazını uzatırdı.
Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Peygamberimiz, Hazreti Hasan’ı öptü. Akra bin Habis bu sırada Peygamberimiz’in yanında oturuyordu. Rasulullah’ın torunu Hasan’ı öptüğünü görünce,
Akra şöyle dedi: “Benim on çocuğum var, ben onlardan hiçbirini öpmedim.” Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) ona bakarak şöyle buyurdular. “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz.”
Çocuklar arasında adaleti gözetir, ayrım yapmazdı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sadece kendi çocuklarını, torunlarını değil, diğer çocukları da sever, onlarla ilgilenirdi.
Çocuklar, gördüğünüz gibi âlemlere rahmet olarak Allahü Teala tarafından gönderilen Peygamberimiz (s.a.v.) bizim en büyük önderimiz ve model almamız gereken rehberimizdir.
“İçinde bulunduğumuz mübarek günlerin hatırına Rabbimiz, Peygamber Efendimizi (s.a.v.) layıkıyla anlamayı ve yolundan gitmeyi bize nasip etsin.” diye sonunda dua etti, hepimiz birden “Amin!” dedik.
Dedem sohbeti bitirdi. Elindeki kitabı aldım ve hazine odasında yerine koydum. Odadan çıkmadan önce kitaplara hayranlıkla uzun uzun baktım. En değerli ve güzel mirasın sahibi olmuştuk.
Kaynak :
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.