Günaydın USTURA-sayı-36

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,905

Günaydın Ustura Sayı 36
Günaydın Gazetesi'nin Ücretsiz İlavesi
Cep boyutu, 16 sayfa, 25 MB, CBR



USTURA-36-kapak.jpg

(GglDrv)

 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,721
36,400
İstanbul
Kapağı görür görmez aklıma Milliyet Çocuk'taki "Uzay Çocukları" geldi, rahmetli Mustafa Eremektar'ın öylesine kendine has çizim stili var ki onlarca karikatürün arasından bile saniyede seçilir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Bakalım Ustura'nın içinde başka neler varmış. Bu kıymetli paylaşımınız için teşekkür ederim sevgili Scanfan.
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,905
Kapağı görür görmez aklıma Milliyet Çocuk'taki "Uzay Çocukları" geldi, rahmetli Mustafa Eremektar'ın öylesine kendine has çizim stili var ki onlarca karikatürün arasından bile saniyede seçilir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Bakalım Ustura'nın içinde başka neler varmış. Bu kıymetli paylaşımınız için teşekkür ederim sevgili Scanfan.

Mıstık'ın çizdiği kapak bana da bambaşka bir şeyi hatırlattı sevgili Baltimora. 60'lı yıllarda sünnetimde hediye olarak harika bir suluboya takımı gelmişti. Büyük teneke kutusunda yuvalarına sabitlenmemiş çok sayıda renk tableti vardı (tıpkı şekerlemeler gibi!) bunlar yuvalarına ilk kullanımlarından sonra yapışıyordu. Ama o renkler ne muhteşemdi, hele şeffaflıkları, örtücü olmayışları vs. İşte kırmızıdan kahverengiye kadar olan renklerin bulunduğu bölümü en sevdiğim bölümdü (sonraki yıllarda Bob Ross siena miena diyordu ya, o renk de vardı). O renk skalasına bilhassa hayrandım. Yukarıdaki ağacın rengi beni o yıllara götürdü hemen. Boyalar hiç bitmesin istedim, ama sonunda bitti, teneke kutusu da uzun yıllar kalem kutusu vazifesi yaptı. Sonraki yıllarda bu kalitede bir suluboyaya rastlamadım. Japon Guitar (tüpte) ve Derwent gibi markalardan çocuklara almıştım, aynı değildi bence. Ya da bana öyle geliyordu, belki de o ilk suluboya takımı benim "Rosebud"ım olmuştu! (Yurttaş Kane!)
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,721
36,400
İstanbul
Mıstık'ın çizdiği kapak bana da bambaşka bir şeyi hatırlattı sevgili Baltimora. 60'lı yıllarda sünnetimde hediye olarak harika bir suluboya takımı gelmişti. Büyük teneke kutusunda yuvalarına sabitlenmemiş çok sayıda renk tableti vardı (tıpkı şekerlemeler gibi!) bunlar yuvalarına ilk kullanımlarından sonra yapışıyordu. Ama o renkler ne muhteşemdi, hele şeffaflıkları, örtücü olmayışları vs. İşte kırmızıdan kahverengiye kadar olan renklerin bulunduğu bölümü en sevdiğim bölümdü (sonraki yıllarda Bob Ross siena miena diyordu ya, o renk de vardı). O renk skalasına bilhassa hayrandım. Yukarıdaki ağacın rengi beni o yıllara götürdü hemen. Boyalar hiç bitmesin istedim, ama sonunda bitti, teneke kutusu da uzun yıllar kalem kutusu vazifesi yaptı. Sonraki yıllarda bu kalitede bir suluboyaya rastlamadım. Japon Guitar (tüpte) ve Derwent gibi markalardan çocuklara almıştım, aynı değildi bence. Ya da bana öyle geliyordu, belki de o ilk suluboya takımı benim "Rosebud"ım olmuştu! (Yurttaş Kane!)
Hatıranızı öyle güzel ifade etmişsiniz ki, kendimi bir an çok keyifli bir romanı okuyormuş gibi hissettim. Sizden çok iyi bir yazar olurdu üstadım, bence denemelisiniz.. Sevgi ve saygılarımla teşekkürler..
 
Üst