Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Futbolda; tarihinde ilk ve de son kez Avrupa Kupalarına katılma şansı yakalayan Orduspor'un; dönemin güçlü Çekoslavak takımlarından Banik Ostrava'yı yenerek herkesi şaşkına çevirmesine gönderme yapan; siyasi içerikli hoş bir kapak olmuş.. Bu kapak ile politikacıların sinekten yağ çıkarmasının sadece günümüze özgü bir hareket olmadığını da görmüş oluyoruz..
Bu güzel paylaşımda emeği geçen herkese çok teşekkür ederim..
Bu arada; Orduspor - Banik Ostrava maçı ile ilgili netten edindiğim güzel bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum..
ORDUSPOR BANİK OSTRAVA'YI VE TÜRKİYE'Yİ ŞAŞKINA ÇEVİRİYOR..
Tarih 19 Eylül 1979. Atatürk’ün Ordu’ya gelişinin 55. yıl dönümü törenlerle kutlanıyor. Saat 15:00’de 19 Eylül stadında büyük bir olay var… 1978-79 sezonu lig dördüncüsü olarak tarihinde ilk kez Avrupa Kupalarına katılma hakkı kazanan Orduspor, Çeklerin güçlü takımı Banik Ostrava’yı konuk edecek. Aynı gün Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Trabzonspor Hajduk Split, Kupa Galipleri kupası’nda Fenerbahçe Arsenal ve UEFA kupası’nda Galatasaray Kızılyıldız ile karşı karşıya gelecekler…
Orduspor’un buralara kadar gelmesi bile Türk futbolu için büyük sürpriz. Bu yüzden maçtan pek de bir şey beklenmiyor. Hatta “fazla yemese bari” deniyor Orduspor için… TRT Ordu’dan ilk kez canlı maç yayınlayacağını açıklıyor ama maçtan önceki günlerde Avrupa kupasında mücadele edecek olan diğer Türk takımlarının antrenman görüntülerini ve haberlerini televizyondan yayınlarken Orduspor’u es geçiyor. Kulüp yöneticileri TRT’nin bu tavrını kınıyorlar…
1974-75’de UEFA Kupasında çeyrek final ve 1978-79’de Kupa Galipleri Kupası’nda yarı final oynama başarısı gösteren Banik Ostrava korkulu bir rakip ama Göztepe’nin Avrupa’da en şaşalı döneminde teknik direktörlük yapan Fevzi Zemzem’in Orduspor’un başında olması “küçük” bir umut veriyor takıma.
12 bin kadar şanslı Ordulu, 19 Eylül Stadı’nı doldurmuş, takımların sahaya çıkmasını bekliyorlar. Saat 15:00’de başlayan maçta Orduspor herkesi şaşırtacak bir şekilde atak oynuyor. Peş peşe pozisyonlara girerken bunlar golün habercisi oluyor. “29. dakikada Arif, sağdan Rygel’i her zaman olduğu gibi rahatlıkla geçti, top kaptan Üstün’ü buldu… Üstün’ün mükemmel ortasında Cihan kafaya yükseldi ve Çek takımının en zayıf oyuncusu olan kaleci Macak’ı avladı: 1-0.” İlk yarı bu golle tamamlanıyor. İkinci yarıya yine Orduspor fırtına gibi giriyor. Avrupa’daki “şerefli mağlubiyetler” döneminin en şaşalı günlerinde bir Türk takımının, kaldı ki Orduspor gibi genç ve tecrübesiz bir takımın büyük bir rakip karşısında bu kadar iyi futbol oynaması herkesi afallatıyor. Nitekim güzel oyun 58. dakikada Dursun’un ortasına Arif’in dokunuşuyla ikinci kez meyvesini veriyor ve tarihinde ilk kez Avrupa kupalarında mücadele eden Orduspor nefis bir galibiyete imza atıyor.
Bu galibiyet aynı zamanda toplam 4 takımla katıldığımız Avrupa kupalarında günün “tek” galibiyeti oluyor.
İki hafta sonra rövanşta Orduspor, Ostrava’da 23. dakikaya kadar iyi savunma yapıyor ama bu dakikadan sonra iki dakikada yediği 2 golün getirdiği paniğin ardından, sahadan 6-0’lık şok bir mağlubiyetle ayrılıyor. İşin ilginç yanı o gün Türk takımlarının hepsi ilk turdan Avrupa kupalarına veda ediyorlar ve o gün hiçbir Türk takımı yine galip gelemiyor. Yani 1979-80 sezonunda Türkiye’ye Avrupa kupalarında galibiyet getiren “tek” takım hiç şans tanınmayan Orduspor oluyor… Şerefli mağlubiyetler çağında çok şerefli bir galibiyete imza atıyor Orduspor…
Oğuz Aral'ın pandomimciliği ile ilgili bir anekdotu
daha dün "Otlak" çizgi roman dergisindeydi sanırım
(hafızamın gücüne de hayranım) Serhat Gürpınar'ın
kaleminden okudum. Ayna taşıyan iki kişiyle ilgili
bir karikatür çizen Gürpınar bunu ustaya gösterdiğinde
usta kalkmış, "gel şöyle aynayı taşıyor gibi yapalım"
deyip odanın içinde gezerken genç çizere ellerin,
kolların nasıl duracağını, gövdenin nasıl hareket
edeceğini göstererek her zaman yaptığı gibi çizim
konusunda dersler vermiş; odanın kapısından ikisinin
garip hareketlerine şaşkınlıkla bakanlara aldırmadan.