Doğan Kardeş 1967 Sayı 048

Doktor Kim

Aktif Üye
17 Mar 2011
310
14,325
Doğan Kardeş 1967 Sayı 048

Sevgili dostlarım; Doğan Kardeş dergileri içinde yer alan Yıldırım Kaptan serüvenlerinin rahmetli
Ali Recan tarafından birebir kopyalanıp, yalnızca
George Tuska'nın çizdiği Buck Rogers'ı, yani Yıldırım Kaptanı karelerden silerek kendi çizimi olan bayan karektere dönüştürerek Kaptan Venüs adı altında yayınladığını biliyor muydunuz?
Bu Ali Recan'ın ilk vukuatı değildi.
Yüzbaşı Volkan'ıda Buck Danny adlı bir çizgi romandan aşırmıştı. Hiç değilse Yüzbaşı Volkan sonraki serüvenlerde biraz özgünlük kazanmıştı. Kaptan Venüs serüvenlerinde ise tek değişiklik erkek olan Yıldırım Kaptan (Buck Rogers) karelerden silinmiş ve yerine seksi kadın karekter Kaptan Venüs eklenmiştir.
Zamanında Flash Gordon'u Süper Gordon adıyla
yayınlayan Uzay yayınları için, Flash'ın öncülü olan Brick Bradford'un Paul Norris çizimi olan bir serüvenini,(Flash Gordon'un kafa resimlerini Brick Bradford'un kafa resimlerinin yerine montajlayarak) Süper Gordon serüvenine dönüştürüvermiştir. Ama kafa ve gövde orantısızlığı karelerde hep sırıtmıştır. Ama ne gam nasılsa Paul Norris aynı zamanda Flash Gordon serüvenleride çizmiştir.
Bu sahte Gordon serüvenini rahmetli arkadaşım
Sadi Konuralp ortaya çıkarmıştır. Brick Bradford ve çizeri Paul Norris bağlantısını da sevgili dostum MRyer6 ortaya koymuştur.
Altta önce sevgili MRyer6, Bülent Kısa ve Maurice Horn'dan konuyla ilgili alıntılar bulacaksınız.
Bu kadar MRyeraltı adı geçmişken aşağıya DOĞANKARDEŞ-1967.SAYI.48.Mr.YER6.CBR taramasını seçimlik link olarak eklemeden duramadım. Sevgili dostum ABARTMAN bu sayıyı sana ithaf ediyorum. Zamangezgini.


Doğan Kardeş'in 1966-68 arası dönemini adlandırırken kullandığımız "Ateştop Yılları"na damgasını vuran ve haliyle aynı ismi taşıyan Ateştop (Fireball XL5) 21. sayı ile tekrar sahneye çıkıyor.. Yanında da Amerikan kaynaklı Buck Rogers'ı Yıldırım Kaptan ismiyle getiriyor...

Ben örneğini görmedim ama, ülkemizde 1001 Roman dergisinde yayınlanmış, daha önceleri... 1939'da "Alptekin 3000 yılında" ismiyle...
Zat-ı şahaneleri, hep Flash Gordon ile karıştırılsa ve birinciliği hep ona kaptırmış gibi görünse de bilim-kurgu temalı ilk Amerikan çizgi romanı olma özelliğine sahip. 1934'de yayın hayatına başlayan "Flash"tan daha hızlı patlamış ve 5 yıl fark atarak 7 Ocak 1929'da aleme giriş yapmıştır.

Bir nevi "7 Uyurlar" hikayesi esin kaynağıdır denilebilir... Aslında havacı teğmen olan Buck, geçirdiği bir maden kazası sonucu bir tür gaza maruz kalıp "suspended animation" durumuna geçer, sonra da 500 yıl uykuda dinlenmenin dinçliği eşliğinde gözlerini açtığı 2400'lü yıllarda maceradan maceraya koşar.. Uyandığı dünyada Moğollar Amerika'yı işgal etmiş, Amerikan halkı da Kanada'ya göçmüştür. Tabii ki sonunda kötü "doğuluları" yener ve Amerika'ya yeniden özgürlüğünü bahşeder..

Flash Gordon'daki Zarkov rölü, Buck'ta Dr. Huer ismiyle karşımıza çıkar. Keza, Dale Arden'in pozisyonu da Wilma Deering tarafından doldurulur. Aslına bakarsanız, Buck da, Philip F. Nowlan'ın 1928'de Amazing Stories dergisinde yayınlanan "Armageddon 2419 A.D." isimli hikayesindeki baş kahraman Antony Rogers'dan tornistan edilerek çizgi roman dünyasına uyarlanmıştır. Uyarlama fikri John F. Dille'ye aittir ama yazarın hakkını da vermiş ve Nowlan'ın biraz gönülsüz de olsa bu işe "he" demesiyle Buck Rogers, çizgilerde, daha sonra film ve dizelerde tekrar tekrar "reanime" edilmek üzere Dick Calkins'in tarama ucundan geçerek hayata gözlerini açmıştır. Calkins sonraları yazarlık işini de üstlenecektir...

Netekim bizim kuşağımız Doğan Kardeş sayfalarında, resimleme işini üstlenip 1959-1965 arasında yürüten George Tuska'nın çizimleriyle tanımıştır Buck Rogers'ı, Yıldırım Kaptan adıyla... George Tuska yakın bir tarihte, 15 Ekim 2009'da aramızdan ayrılmış ve ölümsüzler alemine intikal etmiştir.
MRyer6
****
Zavallı Yıldırım Kaptan:
Çağlayan Yayınevi´nin "Yeni Dünyalarda" serisinden sonra uzun süre Bilim Kurgu hakkında bir şey basılmadı. Halbuki bu kitaplar o günün ölçüleri ile çok iyi satmışlardı. Buna karşılık çocuk kitap ve dergileri, Bilim Kurgu^ya, çizgi roman seviyesinde destek veriyorlardı. Mesela 1957-60 (?) arasında Türkiye Yayınevi tarafından çıkartılan "Çocuk Haftası" isimli derginin ortasında sekiz sayfalık bir renkli çizgi romanı devamlı olarak verilirken, sık sık da resimsiz uzun veya kısa Bilim Kurgu hikayeleri yayınlanıyordu. Çocuk Haftasında yayınlanan çizgi roman "Yıldırım Kaptan" ismiyle verilmişti. Yıldırım Kaptan, arkadaşı yaşlı bilim adamı Dr. Hunter ve birlikte dolaştıkları robot Dr. Klang (Bu robotu Star Wars´un R2D2´sunun prototipi olarak düşünebilirsiniz) bir sürü macera yaşıyorlardı. Bu çizgi roman, hatırlayanlar tarafından hala hasretle anılır çünkü bu türün o zamanki meraklılarına çöldeki bir bardak serin su gibi geliyordu. Daha sonra anlaşıldı ki, Yıldırım Kaptan´ın bazı açıkgöz meraklıları da varmış. Bundan on yıl kadar önce, Zagor, Mandrake, Kızıl Maske gibi çizgi romanların çok sattığı dönemde bir yerli çizgi roman ortaya çıktı. "Kaptan Venüs". Kaptan Venüs´ın açıkgöz ve yaratıcı çizeri Yıldırım Kaptanları almış, bütün macera ve resimleri aynen kullanmış, sadece Yıldırım Kaptan tipini değiştirip bir kadını, Kaptan Venüs yapmıştı. Tabii bu sözde eserini kendi imzası ile satmıştı. Kaptan Venüs de öyle uzayda sürünüp, maceralar yaşamasına gerek olmayan seksi bir tipti. Dünyanın herhangi bir yerinde manken olarak milyonlar kazanabilirdi. Kaptan Venüs´ı gençler yuttu fakat Yıldırım Kaptan´ı tanıyan kişileri de onun böyle yozlaşması ya da cinsiyet ameliyatına arzusu hilafına uğraması üzdü. Orijinalitesini hiç bozmadan Yıldırım Kaptan aynen yayınlansaydı daha iyi olmaz mıydı? Bülent Kısa.
****

SERÜVEN BANTLARI
Serüven ve bilinmeyen insanoğlu için her zaman çekici olmuştur. Yirminci yüzyıl başlarının bir keşifler ve icatlar dönemi olduğu göz önüne alındığında bunun çizgi roman dünyasına yansımasının kaçınılmaz olduğu da görülecektir. Öyle de olmuştur nitekim. Gerek Charles Kahles'ın yapıtlarında, gerekse Bob Mc Nutt'ın Felix the Cat’inde, hatta Katzenjammer Kids ve Grumps’da serüven unsuru kullanılmıştı. Ancak, serüvenin ana tema olarak ele alınması, Roy Crane'in Wash Tubbs’i ile başladı. O'nu Harold Foster'ın Tarzan’i ve Nowlan-Calkins ikilisinin Buck Rogers’i (Yıldırım Kaptan) izledi (Ocak 1929).Serüven _ Maurice Horn _ Çizgi Romanın Öyküsü 1'den







DOGANKARDES-1967.09.25-SAYI.48.Mr.YER6.14.16 Mb.CBR :


01eqe.jpg



257pogn.jpg

Sevgili Stoktan'dan bir Buck Rogers çizgi bandı.

14nfn.jpg


12gmg.jpg


acec.jpg

Yanıtlar dergide (sevgili dostum Abartman'ın deyimiyle)

cdvgv.jpg

ZAMANGEZGİNİ
BAYHUN ÖNTÜRK
 
Son düzenleme:

abartman

Onursal Üye
13 Ocak 2011
2,005
12,088
Sevgili dostum, zarif ithafın için çok teşekkür ederim. Çizgiroman dünyamızda bir tabu gibi algılanan Recan konusundaki yazın da ayrıca teşekkürü hakediyor. Recan Alfa yayınları aracılığıyla gerçekten de iyi işlere imza attı ve gönlümüzde taht kurdu bir zamanlar, ama bu Venüs ve Yüzbaşı Volkan gerçeğini görmemizi engellememeli. Olduğu gibi kabul etmeli... Ergenlik çağında bir çok çocuğun hayallerini süsleyen Kaptan Venüs bir transseksüeldi. :) :) :)

Ellerinesağlık Zamangezgini.
 
12 Şub 2010
15,003
546,882
Sevgili zamangezgini yine çok güzel açıklamalar, bilgilendirmede bulunmuş. Böyle yazı ve yorumları seviyorum. Severek okuduğumuz çizgi romanlar hakkında daha bilinçli, daha bilgili olmak yolunda çizgi roman forumlarının bu işlevinin daha etkinikle kullanılmasını arzu ediyorum.

Yalnız rahmetli Ali Recan için kullandığı iki sözcüğü biraz ağır bulduğumu söylemek isterim.

Sevgili abartman Ali Recan konusunun çizgi roman dünyamızda " tabu " olarak algılanmakta olduğunu belirtmiş.

Şahsen bu konuda sevgili abartman kadar yetkin olmadığımdan böyle bir kabulün olduğu noktasından hareketle, bu tabunun en azından benim için geçerli olmadığı ile başlayayım.

Birbirini çok yakından tanıyan, aynı çevreyi paylaşan yayıncılar arasında rahmetli Recan'a ayıp olmasın diye veya bilemiyorum başka nedenlerle tabu kabul edilmiş olabilir mi? Keşke sevgili abartman bu konuda bizi daha ayrıntılı olarak bilgilendirse. O zaman daha isabetli yorum yapma şansımız olur.

Benim şimdiki bakış açım, böyle konularda daha hoş görülü olmak noktasındadır. Sebebi ise malum:); insanlar gençlikte daha radikal iken yaşlanınca daha ılıml, daha hoşgörülü oluyorlar. Kısaca ihtiyarlıktan:) dolayı rahmetli Ali Recan hakkında sevgili zamangezgini dostumun kullanmış olduğu " vukuat " ve " aşırma " gibi sözcükleri ağır buluyorum.

Hiç bir şey yapmamış olsa bile Alfa Yayınları vasıtasıyla Türk çizgi roman okurlarını Conan ile tanıştırmış olması bile bana çok şeydir benim için.

Üstüne üstlük yine diğer tüm yayınları bir yana ( ki, Alfa Yayınlarının çizgi roman portföyü gerçekten olağanüstü zengindir ) intihal, aşırma, kopya da olsa, bir çizgi roman aşığı, çizgi roman tarihimize yeni bir kahraman katmıştır. Ama benim asıl bakış açımı sadece bu yönüyle değil diğer argümanlarıma birlikte değerlendirin. Çünkü cımbızla sadece bu argüman alınarak yapılacak yorumlar benim bakıç açımı yansıtmakta yetersiz ve zayıf kalacaktır.

Biliyorsunuz, Cüneyt Arkın'ın oynadığı " Dünyayı Kurtaran Adam " filmi, o haliyle dünyada kült filmler arasına girmiştir. Geçen bir dostumla sohbet ederken, yerli çizim Kinova'ların Türkiye'de çok zor bulunduğunu, çünkü bunların yurtdışındaki alıcılar tarafından toplanarak avrupaya götürüldüğünü, orada çok rağbette olduğunu anlattı. Ali Recan üretimi Venüs ve Yüzbaşı Volkanların da belki böyle bir ilgi görme ihtimali olursa, sonuçta Ali Recan başarılı bir iş yapmış olacaktır bana göre.

Çünkü çizgi roman endüstrisi de bir yönü ile ticari olup, ticarette bugün yüzüne bakılmayan bir metaın, yarın ne olacağı şimdiden kestirilemez.

Bunun yanında ya hiç yapılmamış olsaydı? Bugün bir Venüs veya Yüzbaşı Volkan'ımız hiç olmasaydı?

Bence hiç olmamasındansa böyle de olsa var olması, daha iyi ...

İşte sevgili dostum, benim argümanlarım bunlar:)

Çizgi romanı akademik seviyede ele aldığımızda kesinlikle rahmetli Ali Recan senin dediğin gibi
" vukuatları olan ve aşırmacı bir kişiymiş "

Ama ben çizgi romanın akademik ve bilimsel yönüyle çok az ilgileniyorum, hatta ilgilenmiyorum diyebilirim:). İlgilenmediğim içindir ki yeri geldiğinde Ali Recan da, başkası da olsa ben bir okuyucu olarak hiç bir tabu tanımadan eleştirme ve beğenme veya beğenmeme yönündeki düşüncelerimi açıklama özgürlüğüne sahibim.

Beni ilgilendiren yönü, çizgi roman okumayı çok sevmem ve keyfi almamdır. Hatta çok keyif alıyorum, en büyük hobim diyebilirim, Türk Sanat Müziği dinlemek kadar keyif alıyorum okumaktan. Bu vesileyle Ali Recan'ı bir kez daha sevgiyle, rahmetle anıyorum.

Yine olay:) adamsın sevgili dostum. Bu harika paylaşımınla çenemi düşürttün:D

Sana ve Bülent Kısa, Mr.Yer6 ve abartman dostlara teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
 

ilkhantok

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Ara 2010
1,981
30,630
Mersin
bilgilendirme dogan kardeş paylaşımları önüne geçmiş gibi oldu :p, fakat iyide oldu böylece Ali recan hakkında bilmedigimiz birşeyler daha ögrenmiş olduk;
Yalnız bu noktada bende profesör gibi düşünüyorum, okuyucu olarak artıları eksilerinden fazla olan Ali recan ve Alfa yayınları takdiri hakediyordur,
bu arada paylaşım için teşekkürler Zamangezgini dostum
 

abartman

Onursal Üye
13 Ocak 2011
2,005
12,088
Sevgili Profesör, her zamanki olgunluk ve geniş bakış açısıyla yazdığınız yorumu keyifle okudum. Tamamen katılıyorum. Recan konusunun bir tür tabu oluşturmasının sebepleri var elbette. Öncelikle kazandırdıkları tabi. O kadar çok yayın basmış, bir o kadarını da tekrar bası yapmış, çizgiroman yayıncılığının bunalımda olduğu bir dönemde meşale gibi parlamış bu topraklarda. Ama asıl önemlisi, camiada bir çok kişiyle çalışmış, bir çok çırak yetiştirmiş. O yüzden Venüs ve Volkan konusu açıldığı zaman birileri bir yerlerde kendilerine ağabeylik yapmış Recan'a sahip çıkma, bu yolla vefa borcunu ödeme isteği duyuyor. Haklılar da.

Venüs ve Volkan serüvenleri öyle ya da böyle çizgiroman dünyasına kazandırıldı. Ama Venüs'ü takip etmeye başladığım yıllarda daha önce okuduğum Gordon'dan, Buck Rogers'tan Heavy Metal'de gördüğüm bazı çizgilerden yapılan uyarlamaları görünce o çocuk halimle kandırıldığımı düşünmüş ve çok da üzülmüştüm. Onların orijinallerini dönüştürmek için harcanan emek tamamen özgün bir yayına kanalize edilseydi ortaya ne çıkardı diye de düşünürüm zaman zaman. Oğuz Aral gibi çevresinde bir sürü genç çizer bulunan Recan bu potansiyeli özgün yayınlara yönlendirseydi. neler olurdu acaba? Potansiyel ganiydi, sanırım belli bir noktadan sonra ekonomik anlamda da kaynak aktarabilecek hale gelinmişti. En azından aynı anda çıkartılan yayın sayısı böyle düşündürtüyor insanı.

Kanımca Alfa yayınları özgün periyodik bir yayının yükünü kaldıramayacak bir örgütlenme düzeyindeydi ve bu nedenle hazır çizim ve öyküleri uyarlama yoluna gitti. İşin telif hakkı ihlali yönünü, bir başkasının işine imza atmayı filan hiç kaale almasak bile bir dönemin yanlış kullanılan potansiyel enerjisini görmezden gelmek zor. Belki genç yazar ve çizerleri aktif olarak işin içine alsa bugün hem yayınevi yaşıyor olurdu, hem de çizgiromancılığımız bir endüstri olma yoluna girebilirdi diye düşünürüm hep.

Ama geçmiş zaman, olmuş bitmiş. Bekara hanım boşamak da kolay derler. :)

Benzer şeylerin yaşanması zor, lakin yine de bu yaşananlardan çıkarmamız gereken bir ders olsa gerek. O da bazı şeyleri olabildiğince açık konuşmak, ki insanlar nedenleri ve sonuçları doğru değerlendirebilsin.
 

abstergo78

Yeni Üye
26 Nis 2013
26
9
madem üretemiyoruz o zaman kopyalayalım....benimde kaptan amerika yı ,kaptan Türkiye yapıp piyasaya süresim var...böyle ayyıldızlı kırmızı beyaz üniforma yakışır...ama kim okuyup kendiyle özdeşleştirir o konu günümüzde biraz uzak kalır..artık yeni nesil okumayı bıraktı justin biber leri takip ediyor maalesef...o zamanlar hep derdim yerli çizgi romana destek verin diye yüzbaşı volkan içinde aynı şeyi söylerim,mesela o çizgi romanı okuyup pilot olmak isteyen nice insanlar tanırım...gaza getiren şeyler lazım bize...Ali RECAN abimiz için de cennet mekan olsun diyorum...saygılar sevgiler
 

büyük beyaz

Yönetici
Çeviri & Balonlama
E-Dergi Takımı
17 Ağu 2009
17,743
45,037
denize sıfır
Bir anda aklıma Ali Recan şimdi 30 yaşında olsaydı ne olurdu sorusu geldi. Bu ve bunun gibi bir çok (Esinlenme demek istiyorum) kahramanı yapar mıydı? Zaman gezgini seriyi bitirdiğinde Cilt sözüm geçerli.:) Teşekkürler sevgili dostum..
 

hggurak

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
8 May 2015
1,132
8,232
İstanbul
Merhabalar ve Sevgili zamangezgini'ne tekrar tekrar teşekkürler; çok iyi bir konuya parmak basmış.
Paylaşımın altına girilen tüm yorumları okudum. Kimilerine tamamen, kimilerine de kısmen katılıyorum.
Ancak biraz önce Uzay Yayınlarından çıkan Süper Gordon serisinin 25. sayısı için şöyle bir yorum girdim ki, bu düşüncelerimin de arkasında duruyorum:

"Bu arada merhum çizer Ali Recan'ın aklı hep bu tür yaramaz işlere mi çalışıyormuş nedir? Halbuki gayet başarılı çizgileri olan biriymiş.
Gordon'da yaptığına benzer bir çalışmayı (üçkağıt mı desek?) benim şu aralar paylaştığım "Yıldırım Kaptan" öykülerinde de yapmış. Yıldırım Kaptan'ı komple kaldırıp yerine bir dişi karakter oturtarak "Kaptan Venüs" adında (göya) yeni bir çizgi karakter yaratmış.

Ben bunu, yeni bir çizgi karakter yaratıp okuyucuya sevdirmekle uğraşmak yerine, işin kolayına kaçarak bir an önce ürünü paraya döndürmek olarak algılıyorum.
Laleli pazarına, merdivenaltı atölyelerinde sahte 'Nike' ayakkabı üretmek gibi bir şey..."


Okuduğum kadarıyla, merhum Ali Recan'ın çizgi roman dünyasına kattıkları tabii ki yadsınamaz. Bunu bir yana koyalım elbette.
Ancak topluma malolan ve ürettikleri şeyler geniş kitlelere ulaşan kişilerin biraz daha dikkatli davranmak gibi bir sorumlulukları olduğunu düşünüyorum.
Özellikle genç okuyucuların ağırlıkta olduğu bir kitleye karşı "rol model" olduklarının bilincinde olmaları gerekir.
Neyse, yanıt verme hakkı olmayan birisi için fazlaca bir şeyler yazmak da abesle iştigal oluyor.

Bu özgür platformda bunlar da benim düşüncelerim elbette.
Tüm yorum yazan dostlara saygı ve sevgilerimle...
 
Son düzenleme:
Üst