CİCİ CAN
Bedri Koraman tarafından yaratılan Cici Can, ilk kez 1955 yılında Milliyet Gazetesinde günlük bant olarak yayınlanmaya başlamıştır, içeriğindeki hicivsel yönü ile dikkat çeken Cici Can, Li'l Abner/Hoş Memo'dan esintiler taşıyan ilk maceralarından sonra yakaladığı popülarite sayesinde 1963 yılında başrolünde Göksel Arsoy'un oynadığı bir filmle sinemaya da uyarlanmıştır.
Bedri Koraman, 1950'lerde baş gösteren polisiye merakı üzerine 1954 yılında Vatan Gazetesinde önce Cem Kurt adlı polis muhabirinin bir macerasını çizmiş, ardından da 1955'de Milliyet'de Halit Kıvanç'ın senaristliğinde Tekir Hafiye adlı yine kısa ömürlü günlük bantla türün etrafında turlamaya başlamıştı. Böylece aynı yıl hazırlamaya başladığı Cici Can başlığı ile beklenen yayın başarısını yakalamıştır. Geçirdiği bir kaza sonucu ölen Cici lakaplı Can adlı bir gencin, cennette kendisine rehberlik etme görevi verilen Huriye isimli bir kıza aşık olması ve yeryüzüne geri dönerek onu evlenmeye ikna etme çabasına izin verilmesi öykü edilmiştir. Bir gazetede çalışan polis muhabiri Cici Can ise, işyerindeki bir kıza aşık olduğunu sanmaktadır. Bantta, Huriye'nin yedi parçaya bölünmüş fotoğrafının parçalarını bir araya getirerek onu tam olarak tanım(lam)a gayretindeki Cici Can'ın verdiği mücadeleler ve karşılaştığı zorluklar mizahi bir dille işlenmiştir. Bu fotoğrafı bir araya getirene verilecek olan büyük ödül de cabasıdır. Ancak Cici Can, fotoğrafın eline geçen daha ilk parçasında Huriye'nin ayaklarıyla, topuğunu görmüş ve ona aşık olmuştur. Diğer parçaların da peşine düşmesine rağmen Azrail,Can'ı cehenneme götürmüştür. Huriye ise, aslında cennetteki meleklerden birdir ve aşıkların birbirlerine kavuşmaları için bir dizi inanılmaz olay örgüsünün içinden geçmeleri gerekecektir...
26 Ağustos 1956 günü Milliyet Gazetesinde basılan Cici Can bantı.
Bedri Koraman, popülaritesi giderek yükselen Cici Can'a daha gerçekçi bir atmosfer yaratabilmek için kendisini, hatta dönemin Milliyet Gazetesi müdürü Abdi İpekçi'yi dahi karelerine misafir etmiştir. Güzel Huriye'nin peşine düşen 'Klark' Hüsnü gibi çapkın tiplerle de mücadele etmek durumunda kalan Can, okurların nezdinde her zaman bıraktığı hoş anılarla hatırlanmaktadır.
Bedri Koraman tarafından yaratılan Cici Can, ilk kez 1955 yılında Milliyet Gazetesinde günlük bant olarak yayınlanmaya başlamıştır, içeriğindeki hicivsel yönü ile dikkat çeken Cici Can, Li'l Abner/Hoş Memo'dan esintiler taşıyan ilk maceralarından sonra yakaladığı popülarite sayesinde 1963 yılında başrolünde Göksel Arsoy'un oynadığı bir filmle sinemaya da uyarlanmıştır.
Bedri Koraman, 1950'lerde baş gösteren polisiye merakı üzerine 1954 yılında Vatan Gazetesinde önce Cem Kurt adlı polis muhabirinin bir macerasını çizmiş, ardından da 1955'de Milliyet'de Halit Kıvanç'ın senaristliğinde Tekir Hafiye adlı yine kısa ömürlü günlük bantla türün etrafında turlamaya başlamıştı. Böylece aynı yıl hazırlamaya başladığı Cici Can başlığı ile beklenen yayın başarısını yakalamıştır. Geçirdiği bir kaza sonucu ölen Cici lakaplı Can adlı bir gencin, cennette kendisine rehberlik etme görevi verilen Huriye isimli bir kıza aşık olması ve yeryüzüne geri dönerek onu evlenmeye ikna etme çabasına izin verilmesi öykü edilmiştir. Bir gazetede çalışan polis muhabiri Cici Can ise, işyerindeki bir kıza aşık olduğunu sanmaktadır. Bantta, Huriye'nin yedi parçaya bölünmüş fotoğrafının parçalarını bir araya getirerek onu tam olarak tanım(lam)a gayretindeki Cici Can'ın verdiği mücadeleler ve karşılaştığı zorluklar mizahi bir dille işlenmiştir. Bu fotoğrafı bir araya getirene verilecek olan büyük ödül de cabasıdır. Ancak Cici Can, fotoğrafın eline geçen daha ilk parçasında Huriye'nin ayaklarıyla, topuğunu görmüş ve ona aşık olmuştur. Diğer parçaların da peşine düşmesine rağmen Azrail,Can'ı cehenneme götürmüştür. Huriye ise, aslında cennetteki meleklerden birdir ve aşıkların birbirlerine kavuşmaları için bir dizi inanılmaz olay örgüsünün içinden geçmeleri gerekecektir...
26 Ağustos 1956 günü Milliyet Gazetesinde basılan Cici Can bantı.
Bedri Koraman, popülaritesi giderek yükselen Cici Can'a daha gerçekçi bir atmosfer yaratabilmek için kendisini, hatta dönemin Milliyet Gazetesi müdürü Abdi İpekçi'yi dahi karelerine misafir etmiştir. Güzel Huriye'nin peşine düşen 'Klark' Hüsnü gibi çapkın tiplerle de mücadele etmek durumunda kalan Can, okurların nezdinde her zaman bıraktığı hoş anılarla hatırlanmaktadır.
